Bir fabrika ile yetkili bayisi arasında jeneratör alımından dolayı ve garanti belgelerinin verilmemesinden dolayı itilaf doğar. Yetkili bayi bu nedenle akdin feshi davası açar.
Dava, kabulle neticelenir.
Davalı fabrika konuyu temyize götürür.
19.Hukuk; (diğer dairelerin farklı yönde pek çok kararı olsa da) olaya sadece şekli bakarak TTK 25/3 gereği öngörülen sürelerde ayıp ihbarı yapılıp yapılmadığı üzerinde durulmadan eksik inceleme ile karar verildiği gerekçesiyle hükmü bozar. Doğaldır, karar düzeltme ile sonuç değişmez.
Yerel Mahkeme; ilk kararında direnir. Ayıp ihbarı süresindedir der. Ayıp ihbarı, tanık beyanlarıyla yapılmıştır der.
(Davacı, davalının yetkili bayii olduğu için ticari iş yaşamında
bayilikten olmamak için ihtarname ile bu bildirimi yapamaz ve fakat pek çok kez firma yetkilieri bu konuyu ihbar eder. Yerel Mahkeme pek çok daire kararını da emsal alarak sözlü ihbarı kabul eder)
Karışıklık bundan sonra başlar: direnme ile dosya önüne gelen YHGK; bu direnme kararı değildir; eylemli uymadır der, dosyayı 19 HD.ne gönderir.
19 HD, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığı gerekçesiyle hükmü bozar.
Karar düzeltmede durum değişmez.
Ve şimdi Yerel Mahkeme yeni duruşma günü verir fakat davaya bakan yargıcımız bu aşamada artık direnme kararı veremeyeceğini söylüyor. Bunu da eylemli uyma kararına dayandırıyor. Direnme kararı verirse soruşturma bile geçirebileceğini söylüyor.
Diğer asliye hukuk mahkemesi hakimimiz ise şu an direnme kararı
verilmesinde bir sakınca olmadığını söylüyor.
Bizce de şu an direnme kararı verilmesinde sakınca yok gibi zira aksi halde Mahkeme yargıcının direnme ve dosyanın HGK'na gitme şansı ortadan kalkmış gibi olmuyor mu?..
İki hakimimiz de yaş haddinden emekli olmak üzere olan ve bilgileri çok iyi olan yargıçlarımız.
Fakat sorum şu: Bu halde yani yapacağı yeni yargılamada Yerel Mahkeme direnme kararı veremez mi?...