İNSAN VE SÖNMEYEN ATEŞ

Uzun ve kasvetli şafak vaktinin ardından,
gelir yabancı bir ses,ölülerin diyarından,

fanilerin arasında durmadan dolanıp durur,
ne acıdır ki duyabilen pek yoktur,

matemle izler bedenlerinden ebediyen ayrılmışlar,
gözyaşları da kıymeti bilinmemiş upuzun yıllar,

anlar mı faniler,hayat biter gün bitmeden,
elbet bir gün sıyrılır ruhlar,kandan ve kemikten,

yitik diyarın seslerini,ancak o vakit duyarlar,
fayda etmez artık,geride kalan soluk vücutlar,

nihayet görürler,boşa imiş tüm hayaller,
özgürlükten yoksun,gelip geçen uğursuz günler,

ne kadar da heyecanlıydılar,hepsi ölü de olsa,
umut taşıyan mesajlarını birgün birileri duysa:

''salın ruhlarınızı kemik kafeslerden,
bir kez olsun,kaderinize boyun eğmeden,
hissedin özgürlüğün söndürülemez ateşini,
aciz bedenleriniz hala sizlere ait iken'