+ Konuyu Yanıtla
1 den 4´e kadar toplam 4 ileti bulundu.
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Dec 2007
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    4.403
    Blog yazıları
    3
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Tartışma Kültürü Üzerine - Prof. Dr. İbrahim Ortaş

    Prof.Dr.İbrahim Ortaş: Tartışma Kültürü Üzerine -1

    asportas@cu.edu.tr / Türk.İnternet.com

    Tartışma kelimesini toplum olarak çok kullanıyoruz, ancak derinliğini ve önemini başta eğitim kurumları olarak ne kadar biliyoruz ve uyguluyoruz? Bundan emin değilim. Ancak en azından üniversiteler gibi felsefi temelli bilim ve araştırma kurumlarının varlığı ve geleceğinin tartışma kültürüne verdikleri öneme bağlı olduğunu batı üniversite tarihlerinden biliyoruz.

    TÜRKİYE CEPHEDE SAVAŞI KAZANIYOR FAKAT MÜZAKERE MASASINDA KAYBEDİYOR


    Son günlerde ülkemizin doğrudan ilgi alanında olan Kıbrıs, Irak, AB ile ilgili hareketli konuları, basında tartışan dış politika uzmanları ve yazarları sık sık “Türkiye cephede savaşı kazanıyor fakat müzakere masasında kaybediyor” diyorlar. Bu söz çok anlamlı ve üzerinde durulmaya değer nitelikte. Bir ülkenin müzakere gücü doğrudan ekonomik ve askeri güce bağlı olduğunu biliyor, ancak konunun bir diğer boyutunu tartışmak istiyorum o da müzakereci ve konuyu tartışabilecek alt yapıya sahip bireylerin yetiştirilmesi yani eğitime değinmek istiyorum.

    NE ARADIĞINI BİLEN TOPLUM DEĞİLİZ

    Tartışma kelimesinin sözlük karşılığı “bir konu üzerinde, birbirine aykırı olan görüş ve kanıları karşılıklı olarak söyleyip savunma işi”, bir diğer ifade ise “söz ya da yazı ile yapılan kavga” olarak ifade edilmektedir. Tartışma kelimesini toplum olarak çok kullanıyoruz, ancak derinliğini ve önemini başta eğitim kurumları olarak ne kadar biliyoruz ve uyguluyoruz? Bundan emin değilim. Ancak en azından üniversiteler gibi felsefi temelli bilim ve araştırma kurumlarının varlığı ve geleceğinin tartışma kültürüne verdikleri öneme bağlı olduğunu batı üniversite tarihlerinden biliyoruz.

    Tartışma aynı zamanda bir konunun enine boyuna irdelenmelidir. Bir şeyi tartışabilmek için somut bir sorunun olması, bu soruna yönelik bir amacın ve hepsinden önemlisi de o konu hakkında bütünsel bir bilgi birikimine sahip olunmasıdır. Konunun bütünsel olarak diyalektik açıdan irdelenmesi gerekir.

    Konunun diyalektik açıdan irdelenmesi içinde bağımsız düşünme yeteneğinin gelişmesi gerekir. Bu konu ülkemiz insanın en ciddi eksikliğidir. Hiçbir yetkili bir altının bağımsız düşünmesini istemektedir. Yetki tek elden toplandığı için gerek sistem yapılsın gerek uygulamaya yapılan her eleştiri veya görüş oluşumu sistem dışı olarak kabul edilmekte ve hızla bastırılmaktadır. Yetki kullanımı olmayan ve sorumluluk alamayan kişi de iş yapamamakta ve fikir geliştirememektedir.

    Bir bireyin bir konuyu karşısındaki biri ile tartışabilmesi için kişinin çok erken dönemlerde özgüven ile yetiştirilesi gerekir. Maalesef ülkemiz insanının büyük çoğunluğunda başta belirli mevkilerdeki yetkililerde bu eksiklik kendisini hemen göstermektedir. Bugün eğitim sistemimiz çocukluktan yetişkinlik sürecine kadar (hatta bazıları yaşamaları boyunca) “sen bilmezsin”, “anlamazsın”, “seni aşar”, “büyüklerin varken sana söz düşmez”. Ortaöğretim yıllarında “sen ders çalış sınavı kazan adam ol”.

    Dersler ezbere ve test sistemine dayalı. Kimse kitap oku kendini geliştir, hayatın sınavını kazan demiyor. Liseden gelen yetersiz alt yapı ve tartışmanın bilinmemesi üniversitelerde de devam etmektedir. Herhangi bir konuya farklı bir açıdan bakma, kritik etmek ve sonuna kadar savını kitlelerin önünde savunabilme şansı maalesef üniversiteli öğrenciye sunulmamaktadır.

    EN BÜYÜK HAZİNE YETİŞMİŞ İNSAN GÜCÜDÜR


    Bilgi toplumunun en önemli öğesi, sermayeden daha da önemli unsur olarak yetişmiş insan potansiyelidir. Yetişmiş insan potansiyeli de, yalnız öğretilmiş, elinde diplomaları olan dil bilen değil, aynı zamanda çok boyutlu ve bütünsel bakabilen ve düşünebilen, özgüvenli bağımsız düşünebilen, yaratıcı, evrensel değer yargılarına sahip ve düşündüğünü doğru ifade edebilen kişilerin yetiştirilmesidir. Bugün gelişmiş batı toplumlarının biricik hedefi ve rekabet alanı yetişmiş insan gücünü elinde bulundurmadır. Beyin göçü ve gücü bu çerçevede değerlendirilmektedir. Bizim de ülke olarak 21. yüzyıl eğitim hedefimiz bu doğrultuda olmalı ve bu konuda taviz vermeden kararlı bir politika izlememiz gerekir.

    ÜNİVERSİTELERDE TARTIŞMA VE ARAŞTIRMA KÜLTÜRÜ ÖĞRETİLMEMEKTEDİR


    Ülkemiz üniversitelerinde kâğıt üstündeki proje üretme ve dönem ödevleri pek yararlı olmamaktadır. Batılı üniversitelerde öğrenim gören hocalarımız bilirler, her hafta her dersin uygulaması varsa konu ile ilgili rapor ve tartışma istenir, yoksa dersi ile ilgili literatüre dayalı ödev istenir. Bir şekilde öğrenci bir konuyu nasıl ele alacağını her yönü ile inceler ve kritik yapar. Bu nedenledir ki batıda eleştirel bakış açısı tabii erken dönemlerde ilköğretim, orta öğretim ve nihayet üniversitelerde fikirlerin tartışıldığı ortamlar olarak gelişir ve olgunlaşır. Batı toplumlarında özellikle üniversitelerde her tür düşünce otorite tarafından şiddete dönüşmediği sürece toleransla karşılandığı gençlik kendini en iyi ifade edebilmektedir.

    Bilgi paylaşıldıkça çoğalır öz deyişi anlamlı. Tartışarak zenginleşmek, her düşüncenin karşıtını alarak analiz ve sentez yeteneğinin gelişmesi çok anlamlıdır. Olaylara farklı göz ile bakmasını bilmeyen kişi önüne konulan her şeyi sorgulamadan yemesine benzer. İnsan beyninin de böyle çalıştığı söylenmektedir. Uzmandalar insanın öğrenmesini kapasiteleri faklı postane şebekelerine benzetmektedirler. Ne kadar çok okunur ve irdelenirse beynin kapasitenin o denli arttığı ve olayları kavramaya o denli vakıf olduğunu belirtilmektedir.

    Eğitim kurumalarımız mutlaka derslerde uygulamaya önem vermeli, öğrencileri her türlü ön yargıdan arî olarak tartıştırma ortamı sağlamalıdır. Tek tek beyinler durağan beyinleri yerine, çok sayıda kişinin tartışan ve ortak akılın yaratacağı etkinin büyüklüğü belki ülkemizin önünü açacaktır. Kim bilir. Batıda gördüğümüz “brain centre” veya “think-tank” merkezlerinin önemi çok açık. Buralarda her türlü düşünme ve tasarım beyin fırtınası anlayışı ile sergilenmektedir.

    ÜNİVERSİTE ARAŞTIRIR, KİŞİ BİLİR

    Kişiler “bilir”, üniversiteler araştırır. Bilmek, ortaya çıkan gerçek hakkında yeterli bilgi edinmektir. Araştırmak ise, o güne kadar belirlenmiş bir gerçeği gün yüzüne çıkarmaktır; ya da bir bilginin yanlışlığını kanıtlamaktadır. Bu bağlamda araştırma yaparken ilgili bilim disiplinlerinden yararlanmak ve işbirliği yapmak gerekir.

    Bilim yapmak için üzerinde çalıştığınız konuyu inceleme için ön sezgilerin bilgi birikimi ile bütünleştirip tartışılması gerekir. Bilimciler olarak olaylara geniş ve çapraz açıdan bakmayan kişilerin yeni buluş ve dönüşüm yapma şansımız var mı? Sorularını sormadan düşünmeden bilim yapılabilir mi? Eğitim kurumlarında otoritenin belirlediği resmi düşüncenin dışındaki düşünceler zararlıdır diye farklı düşünme ve ufukların gelişmemesi sonucu kişi profesör bile olsa kendi verilerini tartışamamaktadır. Ünlü matematikçimiz Prof. Dr. Cahit ARF “Üniversiteler gerçeklerin tartışılarak arandığı kurumlardır… Tartışma olmayan yerler üniversite değildir…” diyor.

    Başta üniversiteler olmak üzere eğitim kurumlarımızın her düzeyde tartışmalara halen kuşku ile bakması yanında, her düzeyde bilimsel konularda tartışma geleneklerin olmaması ülkemiz insanının iyi müzakereci olmamsına neden olmuş olabilir. Maalesef bugün üniversitelerimiz kendi bilimsel konularını tartışmaktan uzak olduklarını görülmektedir. En büyük kanıtı da bilimde evrensel boyuta geldiğimiz düzeydir. Bu anlamda yaratıcı, eleştirel bakmayı bilen kişiyi bulmak, kaynak bulmak veya ayırmaktan önce gelmelidir. Başta eğitim kurumaları olmak üzere değişik kurumlara istediğiniz kadar mali özerklik sağlansın eğer işi yapacak kişi bilimsel düşünme, yaratma ve irdeleme yeteneğine sahip değilse eldeki para ve donanımın bir anlamı olmayacaktır. Buradan çıkarılacak ders bizim gibi ülkelerde yetişmiş nitelikli insan gücü yaratılması ve bunların doğru yerde kullanılması gerekmektedir.

    Ülkemizin aydınlık geleceği, itaat eden insanlarla değil, düşünen, irdeleyen, düşündüğünü her koşulda ifade edebilen insanlara borçlu olacaktır. Atatürk’ün “Fikri hür, irfanı hür” nesil ancak o zaman ülkemizde değer olacaktır. Avrupa Topluluğuna ancak bu anlayışla gireriz ve muasır medeniyetler seviyesini yakalarız. Herkesin özgür düşünebilen, özgüvenli, bağımsız karar verebilen, yaşama bütünsel bakabilen insanlara sahip çıkması dileği ile.



    Hukuki NET Güncel Haber

    Tartışma Kültürü Üzerine - Prof. Dr. İbrahim Ortaş konulu yargıtay kararı ara
    Tartışma Kültürü Üzerine - Prof. Dr. İbrahim Ortaş konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Dec 2007
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    4.403
    Blog yazıları
    3
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Tartışma Kültürü Üzerine - Prof.Dr.İbrahim Ortaş

    TARTIŞMA KÜLTÜRÜ ÜZERİNE-2

    DÜŞÜNCENİN TEMEL DİREĞİ ELEŞTİRİDİR

    Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ, Çukurova Üniversitesi.
    asportas@cu.edu.tr

    ELEŞTİRİDEN KORKANLAR KENDİLERİNİ YENİLEYEMEZLER


    Eleştiri insanın insan olması ve insanlar arasında sosyal farklılıkların oluşması ile başlamış ve o günden bu yana eleştiriye tahammül etmek hep zor olmuştur. Aslında eleştiriden korkulması gerektiğinin, tam tersine eleştiriden yararlanılması gerekir diye düşünüyorum. Eleştirel düşünme olguların ya da bulguların eleştirmek veya ret etmek değil aynı zamanda mevcut bilgiyi doğru algılamak ve onun alternatifi yaklaşımı da beraberinde getirmektedir. Eleştiri ileri sürülen görüşün yerine bir şeyi koymak olarak algılanabilir de.

    Genelde eleştiriye muhatap olan otorite tarafından eleştiriye karşı otoriteyi zayıflatmak, düzeni yıkmak, birliği bozmak, çoğunluğun iradesini hiçe saymak gibi bir çok savunma/suçlama getirilmektedir. Tabii bazıları için yapıcı, bazıları için de yıkıcı eleştiri kavramları gelişmiştir.

    Eleştiriye pek çok kişi yanaşmadığı gibi kurumlar da, devletler de iyi gözle bakmazlar. Çünkü doğal olarak biz insanlar gibi kurumlar da tutucu veya muhafazakâr olarak varlığını korumak isteriz. Bu konuda bireyler eğer ön yargıları yoksa biraz daha esnek olabilmekte, fakat kurumlar biraz daha zorlanmaktadırlar.

    Eleştiri Bilimin Dayanağıdır

    Aslında eleştiriden korkulması yerine, tam tersine eleştiriden yararlanılması gerekir diye düşünüyorum. Eleştirel düşünme olguların ya da bulguların eleştirmek veya ret etmek değil aynı zamanda mevcut bilgiyi doğru algılamak ve onun alternatifi yaklaşımı da beraberinde getirmektedir. Eleştiri ileri sürülen görüşün yerine bir şeyi koymak olarak da algılanabilir.

    Eleştiri tabii kuşku üzerine kurgulandığı için bir bakıma bilimin en önemli unsurlarından biridir. Bilim kuşkuya dayandığı için beraberinde eleştiriyi getirmektedir. Bu şekilde bilgi irdelenmektedir. Bu anlamda bilim yuvaları eleştirinin özgür alanları olmalıdır.

    Eleştiri bir şekilde kişiyi düşündürmek ve bilgilendirmek için yapılır ve mesajın yerine ulaşması beklenir. Eleştirmen de eleştiri yapmada başta olayı çok boyutlu düşüncesi içerisinde kendi alışagelmiş düşüncelerinden kendisini arındırmış olması gerekir. Eleştiri beyin fırtınasından geçer. Beyin fırtınası bir şekilde yeni fikir üretmekte isteklendirme sağlamaktır. Eleştiri insanı diri ve canlı tutar.

    Eleştiri mantık çerçevesinde olmalı ve kişinin önyargılarını dayatan bir çerçevede olmamalıdır. Ayrıca eleştiri herhangi bir kişi veya otoriteyi korumak için yapılmamalıdır. Oscar Wilde diyor ki "Nerede otorite varsa orada otoriteye direnen bir adam vardır". Bu da doğaldır ve "zıtların birliği" ilkesine uygundur. Ancak herkes, herkesin kendisi gibi düşünmediğini, her düşüncenin bir alternatifi olduğunu kabul etmesi ve bilmesi gerekir.

    Farklı Düşünebilmek Yaratıcılıktır

    ODTÜ Felsefe Bölümü öğretim üyesi Ahmet İnam CBT dergisinin 803 sayısında ´İmalat hatası mı yaratıcılar mı?´ başlıklı yazısında "yaratıcılarına sahip çıkmayan toplum olabilir mi?" diye soruyor. Genelde sistemler ve sistemin başındaki odaklar düzenin sürüp girmesini ister, çünkü yeninin ne getireceği korkutucu ve sistemin başındaki kişinin yerini koruyamayacağı için değişim istenmez. Yaratıcı insan farklı insandır, farklı kişi renkliliğe düşünce farklılığının bir ölçüsü olarak çok boyutlu bakabilen kişidir. Farklı insanı bol olan toplumların farklı görme, yaratma potansiyeli yüksektir. Bu tür toplumlar sanayi devriminden bu yana farklılıklara müsaade eden Voltaire´nin deyişi ile ´senin ile aynı fikirde değilim fakat senin düşüncelerini ifade edebilmen için senin ile aynı saflardayım´ diyebilen batılı toplumların durumu ortadadır. Buna karşılık farklı düşünen sıra dışı kişileri deli, anarşist diye tanımlayan toplumların durumu ise hepimizin malumudur. Eğer aykırı düşünceli kişiler olmasaydı belki bugün sahip olduğumuz bir çok yenilik olmayacaktı. Cesur ve kendine güvenen ve bildiğini ortama sunan insanların sayesinde moda bu yolla topluma benimsetilmiş ve bugün kadınlar pantolon giyiyor, saçını kısa kesiyor, araba kullanabiliyor duruma gelmişlerdir.

    Bu bağlamda yaratıcı ve farklı düşünen genellikle sistem tarafından yargılanır, cezalandırılır kısa yoldan anarşist damgasını yer. CBT dergisinin 23 Ekim 2004, sayı 918 Alman Die Zeit 40/2004´den çevrilen bir makalede ünlü parçacık fizikçisi Martinus Veltman diyor ki "Fizikçiler anarşist ruhludur". Prof. İnam ´bilmezler ki her düzenin anarşiste ihtiyacı vardır. O düzenin kendini yenileyip, aşabilmesi için, anarşisti olmayan düzenler kokuşmaya mahkûmdur.´ Yine Prof. İnam ´Gandhi bir anarşistti, Atatürk bir anarşist" içinde bulundukları düzenin kokuşmuşluklarına karşı çıktılar´ diyor.

    Yaratıcı kişi her şeyden önce ben merkezinden çok biz merkezli, kendini aşma ve yenileme enerjisine sahip özeleştiri erdemliliğine sahip kişiliktir. Sorun çözümünde analitik düşünen, motive edici yönüyle de lider karakterli kişidir. Yaratıcı kişi cesur, düşüncelerini otoritelere göre belirleyen değil, yaşamın kurallarına göre belirleyen her şeye rağmen, toplumdaki ve sistemdeki çirkinliklere, özürlere ve hatalara karşı duruşu olmaktadır. Yaratıcı kişi kişilikli ve yetişkin birey özelliğindedir. Bu anlamda radikal düşüncelerden korkulmaması gerekir. Bütün fikir üreticileri hep radikal ve aykırı düşünceden beslenirler ve bu tür kişilikler genelde çağında değil ancak çağının çok ilerisinde anlaşılabilmişlerdir.

    Eleştiri Gençlik Göstergesi ve Cesaret İşidir, Korkuya Gelmez

    Ülkemiz genelde cesur olmayın bir statükocu bir yapı sahiptir, bugüne kadarki yönetim modeli ile dinamik yapı sergileyemiyor. Olayların anında algılayıp harekete geçemiyor. Müzekkereci yanı masada karşıdakini ikna ederek kazanmada başarılı değiliz. Genelde hep bir korku ve öngörüsüzlük nedeniyle başına gelecek bir kokusu yaşamaktadır. Çünkü özgüven ve sorumluluk bilinci yeterli değil. Ayrıca ülkemiz uluslar arası arenada vizyon yaratan bir ülke imajı da vermemektedir. Vizyon çizmek için büyük ütopyaların oluşması gerekir. Bu da özgür eğitim ortamında sağlanır. En büyük işler büyük hayaller kurma özelliği olan insanlarca başarılmıştır diyor W.Russel.

    Fırsatları ve riskleri bütünsel ve eleştirel gözle görmek gerekir. Üniversiteler bu bakımdan her konuyu üniversitelilik bilinci içinde tartışmaları gerekir. Doğa boşluk kabul etmediği gibi toplusal kuralarda boşluk kabul etmez. Bugün başta siyasi partiler ve üniversiteler olmak üzere bir çok kurum ve kuruluş ülkenin önemli sorunlarını ön yargısız ve çok boyutlu tartışamadığı için, kalıpların ötesine geçilmeyen statükocu düşünce ve anlayışlar tarafından doldurulmaktadır. Eğer kişiler bilim ve eleştiri görevini yapmazlarsa birileri bu görevi otorite adına despotizm olarak yerine getiri.

    Başta öğrenciler olmak üzere gençlik kendini üniversite ortamında ifade edebilir duruma gelmelidir. Bugünkü batılı lider kadrolarının önemli bir kısmı öğrenci liderleri ve düşünce akımlarının öncüleridir. Özellikle de gençlik yıllarında radikal düşüncelerden beslenenler ilerleyen yaşlarda biraz hayatın gerçeklerini öğrenerek törpülenir ve ayakları yere basan bir çizgiye gelirler. İnsan doğası gereği gençken kendini ispatlamak için dünyaları devirmek ister. Bu motivasyon kişiyi hedefine ulaştırmak için organize eder, sonunda kişi yeteneği ve kendisine sunulan ortam kadar "kendisi" olur.

    Yaşama ve Olaylara Eleştirel Bakabilmeyi Öğretebilir miyiz?

    Eğitimciler, bilim felsefecileri ve eleştirmenler, işlenen ders veya güncel konulara değişik bir açıdan bakabilmeyi ve alternatif yaklaşımlar üretmeyi ve bunları mantıksal açıklama yapması yolu ile eleştirel düşünme öğrenciye kazandırılabilir diyorlar. Başkent Üniversitesinden Sayın Doğan Kökdemir "pek çok ders eleştirel düşünme mantığı içinde işlenebilir" diyor. Ve diyor ki "Eleştirel düşünme doğuştan gelen bir özellik değil, öğretilebilir, anlatılabilir ve rahatça uygulanabilir bir sistemdir" diyor. Bunun için başta eğitim sisteminin buna uygun olması ve öğreticilerinde eleştirel düşünme sistemini bilmeleri gerekir. Öğrencinin eleştirel düşünceyi kazanması yalnız üniversite ortamında öğrenmeleri beklenilmemeli. Eleştirel düşünme ve sorgulama yeteneğini öğrencilere dersin bütünlüğü içinde anlatılabilir.

    Ancak bu tür bir yetenekler sadece ders bazında değil, bir yaşam öğretisi olarak görülmelidir. Başta aile ortamında kişinin öz güveni kazandırılmalı, ilk ve orta öğretimde bunun alt yapısı ve donanımı sağlanmalı, üniversite ortamında da bir fiil derslerin öğrenci merkezli aktif öğrenme yöntemi ile eleştirel düşünce uygulanarak zenginleşmesi sağlanmalıdır. Ayrıca bir felsefi tartışma ortamı olarak üniversitelerin öğrencilerin tartışma kültürünü öğrenmeleri ve geliştirmeleri için farklı bilimsel ve düşünme zenginliği olan simaları "Sokrates" ve "Erasmus" anlayışı ile üniversite ortamlarında konuşturmaları çok yararlı olacaktır. Çoğu defa belirtildiği gibi ancak ülkemizin bilimsel düzeyi bu şekilde analitik/eleştirel düşünme sisteminin öğretilmesi ile ileri taşınır. Sanırım bilgi çağını yakalama arzusunda olan ülkemizin zaman kaçırmadan eğitim sistemini eleştirel alternatif baza oturtması gerekir.
    Yaşama ve olaylara bütünsel ve alternatif bakmak dileği ile.
    Saygılarımla

    Prof.Dr. iBRAHİM ORTAŞ

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Dec 2007
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    4.403
    Blog yazıları
    3
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Thumbs down Cevap: Tartışma Kültürü Üzerine - Prof. Dr. İbrahim Ortaş

    Meclis’teki açılım görüşmesi tutanaklara yansıtılırken küfürler ve hakaretler ayıklandı, “Açılımınıza tüküreyim” gibi sözlere yer verilmedi. Tutanaklara yansıyanlar arasında ise AK Partili Suat Kılıç’a, MHP’li Hüseyin Yıldız’ın “DJ yaparım ben seni DJ! Güzel DJ olur senden!” sözleri hafızalara kazındı.

    İKİ kez kavga girişimine ve sert tartışmalara sahne olan ‘Demokratik Açılım’ görüşmesinin tutanaklarında küfür ve hakaret ayıklaması yapıldı. Meclis Genel Kurulu’nu izleyen gazetecilerin duyup haberlerine yazdığı “Şerefsiz oğlu şerefsiz. Açılımınıza tüküreyim” gibi sözlere Genel Kurul’un tutanaklarında yer verilmedi. İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın kürsüde bulunduğu sırada CHP’lilerin “Aç, aç” diye tempo tutmaları, “CHP sıralarından ‘Açılımı aç!’ sesleri” diye not edildi. Tutanaklara alınan atışmalar ise şöyle:
    Avni Doğan (AK Parti): CHP’nin ağzı size yakışmıyor.
    Gürol Ergin (CHP): Tahrikçilik yapma! Terbiyesizlik yapma! O pis ağzına CHP’yi alma! O ağza yakışmaz!
    Sen tetikçisin
    Doğan: Bir siyasi parti grubunu ayrıca kastetmedim.
    Muharrem Varlı (MHP): Sen hiç üzmezsin bizi çünkü sen tetikçisin.
    Doğan: Siz bizi kimlere benzetiyorsunuz, bir şey diyor muyuz?
    Mehmet Şandır (MHP): Benzetemezsin. Biz de seni başka şeye benzetiriz!
    Nevzat Korkmaz (MHP): Biz de senin geçmişini tartışmaya açarız o zaman.
    Suat Kılıç (AK Parti): 10 Kasım eyleminiz samimi değil.
    Palavracı, masalcı
    Ali Rıza Öztürk (CHP): Palavracı. Masal anlatma. Masalcı dede.
    Kılıç: Geçmiş 10 Kasımlara şöyle bir bakıyorum...
    Yaşar Ağyüz (CHP): Artistlik yapma! Kayınbabanın hesabını ver. Artist!
    Kılıç: 10 Kasım 2001...
    Ağyüz: Kayınbabanın hesabını ver. Şovmen!
    Kılıç: Milletin hafızasıyla dalga geçmeyeceksiniz.
    Hüseyin Yıldız (MHP): DJ yaparım ben seni DJ! Güzel DJ olur senden!
    Kılıç: Devlet adamı ciddiyetiyle örtüşmeyen şekilde.
    Öztürk: Devlet adamına bakın!
    Yıldız: Sen misin devlet adamı!
    Kılıç: Kanun tanımayan, hukuk bilmeyen biçimde...
    Akif Akkuş (MHP): Kayınpederin devletini mi diyorsun?
    Haysiyetsiz, provokatör
    Kılıç: Kapalı oturumda getirdikleri konu Kıbrıs politikaları.
    Deniz Bölükbaşı (MHP): Laflarına dikkat et, haysiyetsiz! Utanmıyorsun değil mi?
    Kadir Ural (MHP): Provokasyon yapıyorsun, provokatörlük yapıyorsun.
    Kılıç: Cümlelerin devamı gelebilseydi...
    Ural: Ya sen ağzından çıkanı bilmiyorsun orada!
    O sözü yiyeceksiniz
    Oktay Vural (MHP): Sayın Başkan, o sözlerini düzeltsin. Yoksa o tutanakları yer! O söz geri alınacak! O sözü yiyeceksiniz!
    Başkan: Efendim, tashih etti.
    Vural: O sözü yiyecek! Soros’a hesap verenler Meclis’e de hesap verecek!
    Şandır: Sayın Suat Kılıç buraya şu sözden geldi...
    Rıza Yalçınkaya (CHP): Valla adama denir “Sayın” diye, deme ya...

    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/12924492.asp?gid=233

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Jul 2007
    İletiler
    41
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Lightbulb Cevap: Tartışma Kültürü Üzerine - Prof. Dr. İbrahim Ortaş

    ***EN BÜYÜK HAZİNE YETİŞMİŞ İNSAN GÜCÜDÜR

    Bilgi toplumunun en önemli öğesi, sermayeden daha da önemli unsur olarak yetişmiş insan potansiyelidir. Yetişmiş insan potansiyeli de, yalnız öğretilmiş, elinde diplomaları olan dil bilen değil, aynı zamanda çok boyutlu ve bütünsel bakabilen ve düşünebilen, özgüvenli bağımsız düşünebilen, yaratıcı, evrensel değer yargılarına sahip ve düşündüğünü doğru ifade edebilen kişilerin yetiştirilmesidir. Bugün gelişmiş batı toplumlarının biricik hedefi ve rekabet alanı yetişmiş insan gücünü elinde bulundurmadır. Beyin göçü ve gücü bu çerçevede değerlendirilmektedir. Bizim de ülke olarak 21. yüzyıl eğitim hedefimiz bu doğrultuda olmalı ve bu konuda taviz vermeden kararlı bir politika izlememiz gerekir***

    buna tam 100 Puan veriyorum

+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

tartisma kulturu

Forum

Benzer Konular :

  1. Kamu kurum kültürü
    Türkiyede KAMU KURUM KÜLTÜRÜ - Hakan YILDIRIM, Olcay Bige AŞKUN, Refika BAKOĞLU - Mayıs 2016 - 1. Bası - Yeni - 978-605-3336-143 Bu kitap Adalet...
    Yazan: Hukuk Kitapçısı Forum: Hukuk Kitapları Tanıtımı
    Yanıt: 0
    Son İleti: 19-05-2016, 02:30:32
  2. AKP kültürü
    Önce AKP'li olmadığımı belirterek gözlemlediğim AKP kültürü ve AKP'liler hakkında bazı tespitler ve eleştirilerde bulunacağımı belirtmek isterim ki...
    Yazan: illegal Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 36
    Son İleti: 16-11-2015, 23:36:35
  3. Yeni Mevzuat: Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Getirdiği Başlıca Yenilikler Prof. Dr. Baki Kuru* Prof. Dr. Ali Cem Budak**
    Hukuk Makaleleri ve Mevzuat Kısmına yeni bir hukuki kaynak eklendi, üzerinde tartışmak ister misiniz : İlgili veri linki - Konu: Hukuk...
    Yazan: admin Forum: Mevzuata İlişkin Bilgi ve Yorumlar
    Yanıt: 0
    Son İleti: 07-10-2011, 11:05:34
  4. İbrahim Tatlıses ve Toplum
    İbrahim Tatlıses vuruldu. Vuruldu ve neler oldu. Kim vurdu bakalım.Cana kastetmek doğru birşey değil de herkes için geçerli. Yani Tatlıses için...
    Yazan: hukuk ve adalet Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 3
    Son İleti: 28-03-2011, 22:06:58
  5. Halil İbrahim Bereketi
    Allah adamlarından bir büyük zat. Ulu Arif Çelebi. O anlatıyor: Nakledildiğine göre, Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş vardır. Büyüğü...
    Yazan: commodore1tr Forum: Yaşam - Sohbet - Forum Oyunları
    Yanıt: 0
    Son İleti: 02-07-2004, 13:00:55

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.