İş Akdinin Feshi

[serapaydemir]

Yiğit bey

Sizin davalarınızın arasının bu kadar uzun sürmesinin nedeni adli tatildir ağustos ayı adli tatil olduğu için bu dönemde mahkemelerde yargılama yapılmaz. Duruşma sürelerinin arasının 20 gün ile bir ay sürmesi Türkiye şartları için makul sürelerdir.

Benim davam 7 ay sürmüştü tahmin ediyorum ki sizin davanızda şubat 2009 yılında yargıtay kararı ile sonuçlanır.İlk duruşma dediğiniz gibi basit geçer kimlik tespiti vs. bundan sonra duruşmalar hızlanır derdiniz anlatmaya başlarsınız, fakat bilmeniz gereken şeylerden biri; karşı tarafın avukatının mahkemeyi sulandırmaya çalışmasını engellemeye çalışın size yarar sağlamayacak iddialarda üstünde durmayın konun dağılmasına izin vermeyin.

Yargıtay kararının çıkmasından 10 gün içerisinde işverene başvurmanız gerekir yargıtay kararının çıkıp çıkmadığını aşşağıdaki siteden görebilirsiniz

https://vatandas.yargitay.gov.tr/pro..._jsp/index.htm

[caner34]

Yiğit bey

Uzun zamandır bu siteye girmiyordum sizin gibi benzer bir olayı bende yaşadım bu yüzden size bu konuda bazı tecrübelerimi paylaşmak istiyorum

ilk olarak 6 günlük süre sizin için işlemez çünkü iş kanunun 26. maddesine göre; iki taraftan birinin bu çeşit davranışlarda bulunduğunu diğer tarafın öğrendiği günden başlayarak ALTI GÜNÜ geçtikten ve her halde fiilin gerçekleşmesinden itibaren BİR YIL SONRA KULLANILAMAZ. hükmünde diğer tarafın öğrendiği günden ifadesi vardır ve bu ifade mailin atıldığı günü değil maili atan kişinin siz olduğunuzu işveren öğrendiği tarihten itibaren 6 gün ile 1 yıllık süreyi kapsar. Kaldı ki size atılan maillerden biri 2006 yılında atılmış belki mahkeme bu mail için 1 yılı aştığı için sizi sorumlu tutmayabilir fakat ikinci mail temmuz 2007 de atılmış iş akdiniz mayıs 2008 de fesih edildiğine göre süre yönünden bir yıllık zaman aşımı oluşmamıştır bu yüzden sadece süre yönünden zaman aşımına güvenerek mahkemeyi kazanmayı düşünmeyin

Fakat mail internet kafeden atılmış sizin eviniz yakın olsa dahi işveren bunu ispatlayamaz. Ayrıca bu tür iddialarda bulunmak işçinin iş sözleşmesinin feshini geektirdiği kadar hapis cezasını gerektiren yüz kızartıcı suçlar arasına girer başka bir kurumda iş bulduğunuza göre hakkınızda adli bir şikayette bulunulmamış bunuda mahkemede kullanabilirsiniz

İşe iade davaları ortalama 5-6 ay sürüyor benim davam ekim de başladı nisan ayında işe dönüş yaptım moralinizi yüksek tutun işe geri dönmeyecek bile olsanız davanızı bırakmayın

saygılarımla
Caner ATAKAN

[Av.Abbas Bilgili]

Daha önce de belirttiğim üzere işe iade davasında 6 işgünlük sürenin bir önemi yoktur. Kıdem ve ihbar tazminatı için açılacak alacak davasında 6 iş günlük sürenin önemi vardır. Bir işe iade davasının Yargıtay'dan geçip kesinleşmesi ortalama 15-18 ay sürmektedir. Daha erken sonuçlanması mucize olur.

[yigit34]

Caner bey
Konuya gösterdiğiniz ilgi için ikinizede teşekkür ederim.

İş akdim fesihedilmeden önce müfettiş beni ifademi almak üzere 22 ocak 2008 tarihinde beni çağırmıştı. Burada bana şu iddialarda bulunmuştu

Şubenideki yetkili m.... adına 2006 ve 2007 tarihlerinde haysiyet ve onur kırıcı iki e posta gönderildiği bu e postaların gönderildiği internet kafeye sizin evinizin yakın olması, bu internet kafeye sizden başka banka çalışanın yakınında oturmaması, iki e postanın mesai saatleri dışında atılması, iki e postanın aynı uslupta yazılmış olması ve e postaların gönderildiği tarihte yetkili m... ile münakaşa halinde olmanız sizin bu e postaları gönderdiğinize kanaat getirmiştir. Yetkili m... hakkında asılsız e posta atmanızın gerekçesini açıklayınız.............

Ben ifede verirken bu adreste oturmamın sadece bir tesadüf olduğunu 2008 yılına kadar istanbul pendikte otururken 2008 yılında şişli ilçesine taşındığımı söyledim oda bana bunu ispat edebilirmisin diye sordu bende ikamtegah ilmuhaberimi verdim İlmuhaberde 2008 yılından beri oturmaktadır ibaresi net ve kesin olarak var. Kendisi bana -tamam o zaman bu konuda fazla ayrıntıya girmene gerek yok ben bunu soruşturma dosyana eklerim dedi. Daha sonra öğrendim ki müfettişle kavga ettiğimiz için müfettiş bu belgeyi bankanın teftiş kuruluna vermemiş ve teftiş kuruluda beni internet kafenin yakınında oturuyor farz ederek hakkımda iş akdinin feshi kararını vermiş

Aynı uslupta yazılmasına gelince; bu mailleri görmediğimi kendisinden bana göstermesini buna istinaden uslup konusunda yorum yapacağımı söyledim o da bana mailler soruşturma güvenliği için veremeyeceğini söyledi. Daha sona bu mailleri bankadan bilgi edinme yasası uyarınca istedim aynı cevap bu kez yazılı olarak banka genel müdürlüğünden geldi ve ben bu mailleri mahkeme başlamasına rağmen hala göremedim.

Yani benim anlatmak istediğim olay ; şu anda oturduğum adresle internet kafe aynı semtte yakın olma meselesi ise göreceli bir kavram aynı semt ama arada mesafe var kaldı ki ben bu internet kafeden atılan her mailin neden sorumlusu oluyorum o zaman bende şube yetkilisini evinin önündeki internet kafeden mail atarsam o zaman bu yetkili mi işden çıkarılacak.

Abbas bey

Ben bu 6 gün konusunu hala analayamadım. Mahkeme işe iade davasında; işçinin işe iade edilmeden işçiye kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesine karar verebilir mi?
Eğer verebiliyorsa davayı kim kazanmış oluyor ve dava masraflarını mahkeme kimin üzerinde bırakıyor.
Davayı açalı üç ay oldu ama ben bu mahkeme işine kafa yormaktan artık bunalıma girdim. Davayı bıraksam diye düşünüyorm eğer davayı bırakırsam mahkeme masraflarını ödemek zorundamıyım ve bu miktar karşı tarafın avulatlık ücreti nedeniyle 2000-3000 tl buluyormuş bu doğrumu?

[Av.Abbas Bilgili]

İş Yasası'nın 25/II. maddesinde sayılan sebeplerden dolayı işçiyi işten çıkartmak isteyen işveren, bu hakkını aynı yasanın 26. maddesinde belirtilen 6 işgünlük sürede yapmalıdır. İşveren, son vermeyi gerektiren olayı öğrendiği andan itibaren 6 iş günü içinde bunu yapmasa, daha sonraki günlerde ancak tazminatını ödeyerek yapabilir. Bu nedenle açılacak bir ihbar-kıdem tazminatı davasında hakim bu 6 işgünlük süreyi dkkatle incelemek zorundadır.

Ancak, işe iade davasında bu süreye bakılmaz. Yani işe iade davasına bakan hakim feshin 6 iş günlük sürede yapılıp yapılmadığına bakmaz, bakamaz.

İşe iade davasını kazanan işçinin tazminatlarının (ihbar ve kıdem tazminatının) da ödenmesine karar verilemez. Çünkü dava tazminat davası değil, işe iade davasıdır. İşe iade davasında tazminatların da ödenmesine karar vermek hukuktaki "taleple bağlılık" ilkesine aykırıdır.

Fakat işe iadei kazanan işçi aslında tazminatları da garantilemiş demektir. İşe iade sonunda işçiyi işe başlatmayan işveren mahkeme kararında yazmamasına rağmen) tazminatları da ödemek zorundadır. İşe başlatırsa zaten tazminat gündeme gelmez, fesih yapılmamış gibi iş akdi devam eder.

İşe iade davasını açtığınza göre, bu davadan vazgeçmeniz için bir sebep yok,bence devam edin. Bu dava devam ederken başka bir iş bulu çalışmanızın da bu davaya hiç bir olumsuz etkisi olmaz.

Selamlar.


ılırsa,

[serapaydemir]

yiğit bey

Bence işvereninizin sizi kara kaşınızın kara gözünüzün hatrına kovmuş kamu bankalarında bu adetten sayılır aslında, daha kıdemli olan personel nufuzunu kullanarak türlü bahaneyle sizi işten kovdurmuş. Müfettişle kavga etmiş olmanızsa sizin yaptığınız büyük bir hata. Kamu görevlilerinin hiçbir adli ve idari sorumluluğu olmaması aslında meselenin özüdür diyebiliriz. Diyelim ki işe iade davasını kazandınız bu bankada kimi koltuğundan edecek yada bununla ilgili kim sorumlu tutulacak, Teftiş kurulu müfettiş raporlarına dayanarak karar verdik müfettiş eksik belge topladıysa bizim suçumuz ne der işin içinden sıyrılır müfettiş bu belgeleri bana bankadaki yetkili verdi beni yanlış yönlendirmiş der ve o da yetkiliye suçu atar yetkili memrunu suçlar bir bakmışsınız kimsenin suçu yok tek suçlu yine sizsiniz elinizden gelen hiçbir şeyde olmaz.

Siz e postaları attığınızı kabul etmiyorsunuz işverende sizin e postaları attığınıza gerekçe olarak ikametinizin en yakın olmasını ispat sayıyor sizin buna karşılık muhtarlıktan aldığınız ikametgahınız var. Bu süper işte işvereninizin en güçlü ispatını resmi belgelerle çürütüyorsunuz.

İki e postanın aynı uslupta yazılmış olmasına işveren kanaat getiremez işi sadece adli tıptaki grafoloji***dediğimiz birim yapabilir. Ayrıca e postaların aynı uslupta yazılmış olması bunun sizin uslubunuz olduğunu ispatlamaz. Soruşturma esnasında bazı belgele ve bilgilerin size verilmemiş olmasınıda mahkemede kullanabilirsiniz hatta bunlar hakimde öyle takdir oluşturur ki sırf bu nedenle işe iade kararı verebilir.Hakim iki personelin arasında olan münakaşa durumlarında işverenin iyi niyetli olmasını soruşturmanın tarafsız yapılıyor olmasını isteyebilir.

E postaların mesai saatleri dışında atılmış olmasının da sonsuz sayıda nedeni olabilir bu da sizin e postaları gönderdiğinizi ispatlamaz

Davanızı bırakmayın tahmin ettiğim kadarıyla daha çok gençsiniz ilerde davayı bıraktığınıza çok pişman olursunuz. Bu davaya kazanmanız bundan sonra ki iş hayatınzda da tecrübe olur. Sizi sindirmelerine izin vermeyin iş mahkemesinin vereceği karara göre işverenden manevi tazminat isteyen sizi şikayet eden yetkili ve müfettiş hakkında asliye hukuk mahkemesinde dava açın, açın ki bir daha hiç kimseyi basit nedenlerle işden çıkarmasınlar

****Grafoloji

Yazı, İmza ve kredi kartı sahtekarlıklarında incelemeler.

Adli stilistik ve stilometri.

Birimin kuruluş amaçlarından biri de, belge incelemesinde kullanılan yöntemlerin Türkiye genelinde standartlaştırılması ve bu alanda hizmet veren bilirkişiler arasında yöntem birliğinin sağlanması olacaktır.

Band Analiz Birimi, ses ve görüntü bandlarını inceleyerek bunların yazdırısı, geri plan sürekliliği, montaj aranması gibi teknik konularda adalete yardımcı olmaya çalışacaktır

[caner34]

Yiğit bey

serap hanımın verdiği tavsiyelere tamamen katılıyorum. İşveren iş akdinizi fesh ederken kendince haklı gerekçeler öne sürmüş olabilir. Serap hanımın size söylediği işvereniniz sizi karakaşınızın kara gözünüzün hatrına kovmuş sözü o kadar doğru ki; Müfettişin sizi suçlarken kullandığı iddialar o kadar subjektif o kadar yoruma dayanan iddialar ki müfettişin olayı soruşturmak için değil de sizi işten kovmak için delil toplamaya geldiği bariz bir şekilde açıktır. Münakaşa halinde olduğunuz yöneticiniz çalıştığınız bankada kıdemliyse kıdemini kullanarak sizi işten çıkarmışa benziyor. Aklıma gelen diğer olasılık müfettişin kendi içinde hesaplaşmaları da olabilir, vardır böyle insanlar çalışma hayatında diğer arkadaşlarına hava atmak için yada amirlerine yağ çekmek için bakın şu birimde çalışan dik başlı biri vardı ben onu kovdum, astım kestim işinden gücünden ettim.....

Atılan maillerler ilgili bankadan bilgi edinme yasasınca cevap geldiğini yazmıştınız bu yazıyı bizimle paylaşabilirmisiniz belki gözünüzden kaçan size tavsiye edebileceğimiz bir ayrıntı sizin için çok şeyi değiştirebilir

[yigit34]

28/01/20008

İlgilide kayıtlı Bilgi edinme dilekçenizle talep edilen e posta iletilerinde yer alan hususlar kendinizle ve kamuyla ilgili olmadığından 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı kanununun 19. ve 25. madde hükümleri gereğince tarafınıza verilmesi mümkün bulunmamaktadır

Bilgi edinilmesini önemle rica ederiz




imza imza
Teftiş Kurulu Bşk Yrd Teftiş Kurulu Bşk Yrd

[serapaydemir]

İdarî soruşturmaya ilişkin bilgi veya belgeler

MADDE 19. — Kurum ve kuruluşların yetkili birimlerince yürütülen idarî soruşturmalarla ilgili olup, açıklanması veya zamanından önce açıklanması hâlinde;

a) Kişilerin özel hayatına açıkça haksız müdahale sonucunu doğuracak,

b) Kişilerin veya soruşturmayı yürüten görevlilerin hayatını ya da güvenliğini tehlikeye sokacak,

c) Soruşturmanın güvenliğini tehlikeye düşürecek,

d) Gizli kalması gereken bilgi kaynağının açığa çıkmasına neden olacak veya soruşturma ile ilgili benzeri bilgi ve bilgi kaynaklarının temin edilmesini güçleştirecek,

Bilgi veya belgeler, bu Kanun kapsamı dışındadır.

MADDE 25. — Kurum ve kuruluşların, kamuoyunu ilgilendirmeyen ve sadece kendi personeli ile kurum içi uygulamalarına ilişkin düzenlemeler hakkındaki bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkının kapsamı dışındadır. Ancak, söz konusu düzenlemeden etkilenen kurum çalışanlarının bilgi edinme hakları saklıdır.

[caner34]

Yargıtay 9.- Hukuk Dairesi
Esas No: 2003/22581
Karar No: 2004/3229
Tarih: 24/2/2004
Karar Özeti: Haklı nedenle iş sözleşmesini fesheden işverene karşı açılan işe iade davasında işverenin 26. maddedeki 6 işgünlük süreyi geçirdiği ve 19. maddedeki usule uymadığı gerekçesiyle işe iade kararı verilemez. Sözkonusu durumda aynca feshin geçerli bir nedene dayanıp dayanmadığı araştırılmalıdır.
İlgili Mevzuat: 4857 sayılı İş K. 18, 19, 20, 21, 25, 26.
Karar Metni
Davacının hizmet akdi 13.6.2003 tarihinde 4857 sayılı iş kanunun gereğince haklı nedenlere dayandığı gerekçesi ile işveren tarafından feshedilmiştir. Davacı haklı neden olmadığını iddia ederek fesih işleminin iptaline ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, aynı yasanın 26. maddesindeki altı işgünlük hak düşürücü sürenin geçtiği ve 19. maddedeki usule uyulmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İş Kanunu'nun 26. maddesindeki hak düşürücü süre, hizmet akdinin yasanın 24/2 ve 25/2 maddelerinde düzenlenen ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller nedeni ile fesihlerde söz konuşur. Sınırlı sayılan bu fesihler dışında 26 maddelerin uygulanma olanağı yoktur.
İşveren tarafından davacının hizmet akdinin feshi 25/2 maddesine dayandırılmış, ancak 26 maddedeki altı işgünlük hak düşürücü süre geçtiği gerekçesi ile işverenin haklı sebeple feshi kabul edilmemiştir. Bu gibi durumlarda, ihbar ve kıdem tazminat talepleri kabul edilebilir ise de, işçinin feshin geçersizliği ve işe iade isteği değerlendirilirken 4857 sayılı Yasanın 25/son maddesi gereği aynı yasanın 19. maddesi koşullan aranmaz. 18, 20 ve 21. madde hükümleri gereği değerlendirme yapılması gerekir, bu nedenle mahkemenin 19 maddedeki usule uyulmadığı gerekçesine dayanarak davayı kabul etmesi yasal bulunmamıştır.
Mahkemece, 25/2 maddesi gereğince akdin sona erdirilmesi hallerinde isnat edilen fiilin gerçekleştiği kabul edilmesine rağmen 26 maddedeki hak düşürücü sürenin geçmesi veya haklı neden olarak feshe neden gösterilen eylemin haklı fesih nedeni sayılacak ağırlıkta bulunmayıp, geçerli neden olarak kabul edilmesi hallerinde 19 maddedeki usule uyulup uyulmadığının bakılmaksızın feshin geçersizliği ve işe iade isteğinin red edilmesi gerekir.
Somut olayda bu durumun gerçekleştiği anlaşıldığından, davacının akdinin feshi işleminin iptali ve işe iadesi isteklerinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4857 sayılı Yasanın 20/3. maddesi gereğince Dairemizce aşağıdaki kararın verilmesi gerektiği kanısına varılmıştır.

SONUÇ:
1. Gebze İş Mahkemesinin 19.11.2003 gün ve 2003/601-1029 sayılı kararın BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davacının davasının reddine,
3. Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4. 300.000.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine dair kesin olarak 24.2.2003 gününde oybirliğiyle karar verilmiştir