+ Konuyu Yanıtla
2 / 69 Sayfa İlkİlk 1234567891011122232425262 ... SonSon
11 den 20´e kadar toplam 683 ileti bulundu.
  1. #11
    Kayıt Tarihi
    Mar 2004
    Nerede
    istanbul, kadiköy, Türkiye.
    İletiler
    5.539
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...

    Maşallah foruma bakın ne hale gelmiş. Okey e dördüncü lazım mı ? Onuda bu forumdan sorun. Boşta bekleyen olursa göndeririz oynar gelip. Biz ne anlatıyoruz ne konuşuluyor.
    Sayın Milo ;
    Çok hızlı zıplayıp günümüze gelmişsiniz. Bunlarda dahil olmak üzere yakın tarihimizde kısa bir yolculuk yapacaktık hep birlikte umarım buyurursunuz yolculuğa... Sizsiz olmaz...
    Sayın Akademik Sultan ;
    Ben hiç bir zaman AKP ye böyle bir değer vermedim. Daha doğrusu ben AKP ye değer bile vermedim. Bu forumun bir amacıda zaten bu. Girişte de ifade ettiğim gibi DİN İMAN ın bunlar gözüyle ne olduğunu anlatabilbek. Gerçekleride elimizden geldiğince yazabilmek...
    Konunun özelliğinden midir Kadın don kısmındanmıdır nedir. hep şu reklam aşağıda çıkıyor bu forumda

    Yoksa buda ilahi bir mesaj mı?
    Neyse ben devam edeyim yüksek müsadelerinizle...



    Hukuki NET Güncel Haber

    Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü... konulu yargıtay kararı ara
    Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü... konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #12
    Kayıt Tarihi
    Mar 2004
    Nerede
    istanbul, kadiköy, Türkiye.
    İletiler
    5.539
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...

    Neyse ben ufak ufak başlıyayım.
    Önce hızlı bir şekilde belirli bir yere gelmek adına atlayarak bir bakalım neymiş şu kadın hakları nasıl olmuş...
    Bir çok yenilik gibi kadınlarında kendilerini ''farklı'' ve ''eşit'' hissetmeside Fransız İhtilali sayesinde olur. Öncesinden başlayan ufak kıpırdanmalar bu sayede gelişir yayılır. Bastille ve Versailles yürüyüşlerinde ortaya çıkan ''eşitlik'', ''özgürlük'' ve ''kardeşlik'' sloganlarına sarılıp hak talep etmeye başlar özellikle Fransız kadınları. Ama erkek egemen Fransız toplumunun kadınlara Fransız Devrimi'nin ''eşitlik'' ilkesinin kadın- erkek eşitliği değil erkeklerin kendi aralarında ki bir eşitlik olduğunu anlatmaları pekte uzun sürmedi.
    Fransız devriminin Fikirsel hazırlığını yapan J.J Rousseau kadınların erkeğe boyun eğmesi gerektiğini ve erkeklere bağımlı olmalarını doğal görüyor bunu destekliyor hatta şöyle diyordu.
    '' Kadının görevi erkeğin hoşuna gitmek, onlara yararlı olmak, kendilerini onlara sevdirmek, saydırmak, küçükken büyütmek, büyüyünce onlara öğüt vermek , teselli etmek, hayatı zevkli ve sevimli bir hale getirmektir.... '' ( İlgili kaynak : J.J. Rousseau- Emile.)
    Hatta daha da ileri giderek kadınla erkeğin aynı tarzda eğitilmesini, kadının devlet işlerini öğrenmesinin gereksiz olduğu öngürüsüyle gerekli dahi bulmuyordu. Ona göre bir kadın ev işlerini çocuk büyütmeyi ve kocasını hoşnut edecek kadar bilgiye sahip olması yeterliydi. ( 2008 Türkiye'sinin gözdesi kesin olurdu.)
    Görüldüğü gibi Fransız devrimi cinsler arası ''ikiliği'' sürdürmüş hatta daha da ileriye giderek devrim öncesi edindikleri haklarıda ellerinden almıştı. Ancak kadınlar arasında da ok yaydan çıkmış bulunuyordu. Aktif kadın klüpleri kapatılmış, dernek kurmaları tek başlarına kurulu bir derneğe üye olmaları yasaklanmıştır. Daha da ileri gidilerek bu konularda hak talep etmeleri bile '' suç unsuru'' sayılmıştır. Aranan suçluda öyle pek uğraşılmadan hemen bulunmuştur. Çünkü kadınlar arasında kaynayan kazanda lokomotif olan bir isim vardır. 1791 anayasası'nın kabulünden önce tüm kadınlara eşit oy hakkı tanınmasını isteyen ( Yıla dikkat ediniz.) yazdığı '' Kadın Hakları Beyannamesi'' ni 16. Louis'e ve Kraliçe Antoinette' e gönderen Olympe De Gouge bir anda aranan ''suçlu'' oluvermiştir. Kendisine susması yaptıklarının yanlış olduğunun bizzat kendince deklere edilmesi koşulunda özgürlüğü verileceği bildirilmiştir.
    Yeni anayasada ki bu ciddi yasaklara ve kendisine yapılan teklife rağmen Gouge hak taleplerini istemekten vaz geçmemiş hak taleplerini durdurmamıştır. 1793'te bu çok ciddi ''suçlu'' kadınların olmayan haklarını savunmaktan ve anayasaya alenen karşı gelmekten mahkemeye çıkmıştır....
    Yaptığı son savunmasında
    '' Mademki kadına giyotine çıkma hakkı veriliyor, öyleyse kürsüye çıkma hahhı da verilmelidir. ''
    Savını ileri sürmüş ve neticede bu haklardan birisine sahip olmuştur. De Gouge oybirliği ile giyotine gönderilmiş cezası vakit geçirilmeden infaz edilmiştir. Böylece '' Kadın Hakları'' hareketi ilk ''şehidini'' vermiştir.
    Sonraki yıllarda bu yolda atılan ilk taşın yakılan ilk meşalenin ardından kadınlar yürümüş ve günümüze kadar gelmiştir...
    Ancak malumunuz benim konum '' Türkiye'' olduğu için bu evrensel kadın gelişimini burada kesiyorum. ( Merak eden olmaz ya edende olursa açar okur yüzlerce kaynak mevcut. Kaldıki ben bu yazıları tamamlayabilirsem bir kaynakça sunacağım.) Bu kadar kısmını bir başlangıç yapabilmek adına '' anektod'' tadında anlattım. Şimdi bize dönelim....
    Avrupa'da özellikle Fransa da bunlar olurken bizde bir şey olduğunu sanan varsa yanılır. Koca devletimiz Fransız ihtilalini bir ay sönra öğrenmiş halkımız ise çok daha çok sonra öğrenmiştir. Ha öğrenipte bir işe yaramışmıdır. O apayrı bir tartışma konusudur. Onuda burada yapmaya kalkarsak işin içinden çıkamayız.
    1800 lü yılların sonlarına kadar rahmetli Duygu Asena her ne kadar o zaman için demediyse de o zaman içinde geçerli olan bir gerçek vardır. ''Kadının Adı yoktur.'' Bırakın adını kadın diye bir cins bile bilinmez kabul edilmez. Ama Avrupadan gelen '' kadınlar'' nedense ayrı bir kategoride olmuştur... İslam dinin de olmayan bir şekilde yozlaştırılan 'din'' kadının ne adını ne sanını nede cismini bırakmıştır...

  4. #13
    Kayıt Tarihi
    May 2008
    Nerede
    izmir
    İletiler
    35
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...

    sayın commandre ben de forum açabiliyorum artık holeyyy

    yazınızı okudum ben belki biraz yalın biraz kaba tabirlerle söz ediceğim cok sevgili muhteremlerden


    İslamiyetin 32 farzı denen birşey var onu okuyup uygulamayı tavsiye ediyorum onlara ben
    Oy için neler yapılıyo ülkemde yazık
    nedense bir baş örtüsüdür almış başını gidiyor. Tamam oda önemli karşı değilim o konuyagerçekten ama niye bir sürü açığımız varken sırf gösteriş olsun oy gelsin diye baş örtüsü neden
    Dinimizin gereklerini yrine samimi olarak yerine getirseler memleketimde aç kalmaz.
    baş örtüsü takan bir bayanda kimse kusura bakmasın konumu ne olursa olsun bilmem kaç dolarlık saat, yüzük, broş olmaz bunca namerde muhtaç olan aç yatan çocuklar varken hem dinimiz gösterişi sevmez bunu bilmiyolarmı kafa örtmeyle olmuyo bu işler

    birde arada böle sevimli konulara sahip çıkmıyolarmı (baş örtüsü) vay be ne masumlar

    fakir ekmek çalarsa adı : hırsız
    zengin milyarlar götürünce : zimmetine para geçirdi

    ya işte sözüm anlayana yediler bitirdiler memleketi

    memlekette doğrular unutulmuş genel olarak söylüyorum harama yerken insanlar saati gelince de Allah'ın huzuruna gider namaz kılar olmuş
    yalanlar : doğru
    doğrular :yalan

  5. #14
    Kayıt Tarihi
    Mar 2004
    Nerede
    istanbul, kadiköy, Türkiye.
    İletiler
    5.539
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...

    2000 li yılların Türkiye'si Baş örtülü bayan ve üvey eltisi baş örtülü ikinci bayan ve bunlarla birlikte kadının örtünmesini savunan bir çok bayan. Hurafelerden gerçeğe fırlamış gibi savunuyorlar.
    '' Kadının saçının bir telinin görünmesi günahtır. Kur'an ve din büyükleri böyle buyurmuş. Bu bizim yaşam biçimimiz karışmayın...''
    '' Kadının saçı hiç bir şekilde görülmez. Biz buna başörtüsü diyoruz sizler türban ne farkı var ?''
    İşin ilginci Türbanı '' emir'' gören bir başı açık boyalı sarışın kadın ise herkesten beter bunu savunuyor. Milletvekili olup yasaklanmadan önce TBMM sine türbanlı bir kadının elinden tutup getirecek kadar saçmalayan bilen bu yazar nedense boylı afralı tafralı ve hükümetten nemalı yaşamından da taviz vermez. Zaten geçmişin hesabını halkın elinde kalan binlerce kuponun adını bile anmaz..
    Ama şunları utanmadan diyebiliyordu. ( hiç bir satırı doğru değil
    ''Perşembe akşamı, hem Show TV'de, hem de Kanal D'de başörtüsü tartışıldı. Kimilerinin sergilediği cehalet karşısında dilim tutuldu. Prof. Semih Gemalmaz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM), Leyla Şahin hakkında verdiği karar sebebiyle, üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılamayacağını, kaldırıldığı takdirde, başı açıkların mahkemeye müracaat edebileceğini ileri sürdü. Koskoca üniversite profesörü çıkmış, bilim dışı konuşuyor ve herkesin sözlerine inanmasını bekliyor.''
    Bununlada kalmayıp türbanın yada sıkmabaşın ''özgürlük olduğunu'' ''dinin gereği olduğunu'' geçmişten günümüze bunun böyle geldiğini kadının hiç bir koşul altında saçını açamayacağı açmayı bile düşünmediğini örneğinin de olmadığını belirtiyordu.
    Halihazır ikdirarın ''hık diyicisi '' bunu diyorduda başka bu konudaki yazarlar farklı mı düşünüyordu ? Hayır . Ortak nokta kadın örtünmeli ve hiç bir surette ne olursa olsun açılmamalıdır... İslam da bunu gerektirir....

    İslam ın bunu gerektirip gerektirmediğini çok tartıştık. Kutuplaşma keskin olduğu içinde sonuca varılamadı. Ancak '' Kur'an emri'' türbanın neden 1900 lü yılların sonunda çıktığıda hiç bir zaman anlaşılamadı. Çarşaf ve peçede bir birine karıştı... Gerçekte amaç kadını ikinci sınıftan da aşağı yapmaktı. Eğitimsiz dışarı çıkmaz anlamaz anlatamaz... Dünyaya kara peçenin ardından kapalı bakar.

    1912 yılıydı Osmanlı İmparotorluğu kimsenin sonucuna inanamadığı Balkan Savaşından çıkmış ve kaybetmişti. İmparatorluk dağılıyordu. Kopan toprak parçaları inanılazdı kimsede nasıl durdurulacağını kestiremiyor siyasi hırs ve çıkarlar hata üstüne hata yaptırıyordu.
    Halk moral olarak çok bozuktu nasıl olmuşta koca Cihan İmparatorluğu ne oduğu bilinmeyen balkan ülkelerine yenilmişti. Bu ne biçim ordu be nebiçim eğitimdi ?
    Tam bu sırada Donanma Cemiyeti üzerimize örtülmüş bu ölü toprağını kalkması için harekete geçti. Modernizasyon için iki gemi alımı gündeme getirdi. Sultan Osman ve Reşadiye adı verilen zırhlılarının İngiltere'ye siparişi için 7 milyon gerekiyordu. Bu çok büyük paraydı hazinede ise yoktu. İşte donanma cemiyeti bu konuda harekete geçti . Diğer devletler bunun fiyaskoyla sonuçlanacağını bir kuruş bile toplanamayacağına inanmışlardı. Ama tam tersi oldu. Olay bir anda ulusal sorun haline geldi. Bu istek büyük heyecan uyandırdı. Yeni bir yenilgi onursuzluğu yaşamak istemeyen fakir halk harekete geçti. Heyecan köpürerek dalga dalga yayıldı. Parası olanlar para veriyordu.
    Birçok kadın mücevherlerini verdi. Elleri dar olanlar ve yoksullar da bu heyecan verici hareketin dışında kalmadı. Kimi çeyizini armağan etti, kimi kefen parasını bağışladı, kimi dilenip verdi. Öğrenciler yayan yürüdü, yavan ekmek yedi…
    Ama bir olay var ki isimleri bilinmesede tarihe geçti. Yoksul bir kadının yaptığı bir anda yayıldı ve fakir tüm kadınlar aynısını yaptı...
    Beyoğlu berberlerinin peruk yapmak için saç aradıklarını duymuştu. Müslüman Türklerde kadınlar genellikle saçlarını kesmez, kesenlere de iyi gözle bakılmazdı. Ama o kadının uzun saçından başka varlığı yoktu. Cepheden gelen yaralıları, iniltileri kesilmeyen göçmenleri, yenilgiden boynu bükülen subayları düşündü. Neden bilmiyordu ama ''günah''diyede söyleniyordu. Saçlarını neden örttüğünü bile bilmiyordu...
    Günahsa günaha girmeyi, ayıplanmayı, hor görülmeyi, çirkin olmayı göze aldı, o kadar sevdiği saçlarını ağlaya ağlaya dibinden kesti, Rum berbere sattı, aldığı üç kuruşu koşa koşa Donanma Cemiyeti’ne yetiştirdi. Olay duyulup yayıldı. Ondan sonra da birçok kimsesiz kadın, yoksul kız da saçlarını satıp aldıkları parayı Donanma Cemiyeti’ne helal etti.

    İşte 2000 li yılların önde gelen kadınıyla 1900 lü yılların kadını arasında ki fark böyle oluşmaya başladı. Ne garip tersi olması gerekirken....

  6. #15
    Kayıt Tarihi
    Mar 2004
    Nerede
    istanbul, kadiköy, Türkiye.
    İletiler
    5.539
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...

    Kübra çok çalışkan bir öğrenci değildi. Ama derslerine devam etti çabaladı uğraştı. Bilkent üniversitesini kazandı. Endüstri mühendisliğini okudu çalıştı. Okulun tüm kurallarına uydu. Üniversite eğitimi alarak önce kendisine sonra ailesine daha sonra memleketine yararlı olmak üzere çalışma hayatına hazır olarak mezun oldu. Ancak mezuniyet töreninde boşuna eğitim aldığı birilerinin HAKKINI YEMEK İÇİN OKUDUĞU SADECE EVDE OTURACAĞI belli oldu.
    Esra çalışkan mıydı değil miydi bilemiyoruz. Tıpkı kardeşini bilemediğimiz gibi. Ama onlar Türkiye'de özgürce okuyamadıkları ve babacıklarının topu topu 1,3 trilyon tl bilenen serveti olduğu için bir hayırseverin bursu ile abd indiana üniversitesinde eğitim gördüler. Onlarında önce kendilerine sonra aileleri ve vatanlarına yararlı olacağını sananlar çoktu. Hele bunlar Eğitim için çıldırıp özgürce okumak için abd ye kapağı atmışlardı, pardon abd yi tercih etmişlerdi.
    Kübra mezuniyet günü hiç yapmaması gereken bir şımarıklık ukalalık terbiyesizlik yaptı. Hemde laik demokratik laik hukuk devletinin baş savunucusu olmak üzere olan dışişleri bakanı babasının gözü önünde... Törene türbanla çıktı. babası gururdan ülke utançtan ağladı... Göstere göstere... Sonra ne oldu hiç evlendi oturdu aşağı... Yok yere Hak yedi...
    Esra ile Sümeyye de farklı değildi. Ne bursu olduğu o zaman tam anlaşılamayan bir Özgürlük bursuyla okuyup gelip evlenip eve kapandılar. Babaları ''kızlarım özgürlük içinde okuyamadıkları için bursla abd de okuyor hasretlik çekiyorum...'' diye ağladı saf halkta yedi. Bir kişi bile sormadı Türban takan kız kardeşi olan erkek kardeşlerde Türban takmak zorundamıydı da erkek çocuklarında orada okudu ? diye sadece yalanı yediler halk üzüldü RTE için için güldü...
    Anneleri ve yakın çevreside demokrasi nimetlerinden yararlanıp demokrasi gereklerini yerine getirmeden bırakın getirmeyi ''olmaz ''diyerek yaşam sürdüler...
    '' Kadının yeri evidir. Kapanıp oturup çocuk bakmalıdır'' karanlık düşüncesinin baş öncüleri oldular... '' kadının siyaset te ve işte olmaması gerekir'' dediler. Dinimize göre de kılıfı taktılar oturdular aşağı...
    Bir takım kadın yazarlarda kendilerinin çalıştığını ve hatta siyasi yazarlık yaptığını unutup bunlara dört koldan destek verdiler...
    '' kadın örtünmeli...''
    '' kadın çalışmaktan özellikle siyasetten uzak durmalı...''
    '' kadın ciddi okumamalı evde durmalı...''
    Kısacası örtünüp elinin hamuruyla erkek işine karışmamalı . Süs bebek diyeceğim süs bebeğe ayıp olacak işte öyle kocalarının yanında gerekirse dikilmeli takiye yapılacağında yok olmalı hele arzulanan yönetim gelirse göze bile görünmemeli... İşte 2000 li yıllarda arzu edilen Türk Kadını...
    15 Haziran 1923 yılı sıcak bir istanbul yazı. Nezihe Muhiddin isminde bir hanım bir şey oldu aslında. Arkadaş çevresi ve o zamanki düşünceler ışığı altında gerçekleştirdikleri oluşumu valiliğe göndermişlerdi. Unuttukları bir şey vardı ama bu tarihe not düşmek için çokta önemli değildi aslında. Vaklilik dahada ısındı yazıyı alınca okuyunca . Valiliğin imdadına Nisan 23 te kabul edilen seçim kanunu yetişecekti . bu seçim kanunu 1909 dan farklı değildi ve fark 1924 anayasasında da düzelmeyecekti... Türk kadını biraz daha bekleyecekti...
    Valiliği ayağa kaldıran haziranda cehennem ateşine düşüren belge 15 Haziran 1923 te Kadınlar Halk Fırkası'nın resmen kurulduğunun bildirgesi ve izin istemiydi. Daha Türkiyede her hangi bir parti yokken seçme hakkı seçilme hakkı olmayan kadınlar parti kurmuş izin istiyordu.... Valilik kulağının üzerine yattı doğal olarak izin gelmedi.
    9 Eylül 1923 te ise Cumhuriyet Halk Fırkası kuruldu. Ancak bu kadınların daha önceden parti programı yapıp yürürlüğe koyduğu ancak izin alamadıkları gerçeğini değiştirmedi. Ne ilginçtir ki T.C'nin ilk partisi resmen kurulamasada bir kadın partisi oluyordu..
    2000 yılı kadınıyla 1900 lü yıllar arasında ki fark açıldıkça açılıyordu ama maalesef kötü yönde....

  7. #16
    Kayıt Tarihi
    Mar 2004
    Nerede
    istanbul, kadiköy, Türkiye.
    İletiler
    5.539
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...

    1965 yılında İstanbul Beşiktaşta ikamet eden Adeviye hanım bir kız çocuğu dünyaya getirir. Baba Ahmed Hamdi memnun olmuş mudur bilemeyiz ama neticede baba olmuştu.
    Sevimli bir bebekti. Çocukluğu o zamanın çocukluğuna göre geçti. Etekli uzun saçlı bir genç kız adayı olmuştu İstanbul Beyazıt Koca Ragıp Paşa İlkokulu nun son sınıfına eskilere göre orta sonda....
    Çemberlitaş Kız lisesine yazılır okumak için. O sırada yaklaşık 31 yaşlarında olan badem bıyıklı bir yakışıklı bu akçe pakça kızı beğenmştir. Evlenmek ister ama daha 14 ündedir ve mevcut yasalar 14 yaşındaki kızın ( çocuğun) evlenmesine izin vermemektedir. Yapacak bir şey yoktur badem bıyıklı delikanlı 15 yaşına girmesini bekleyecektir. ( Günümüz kanunları bunda da izin vermiyor.) Ancak ailesinden kızlarının spor derslerine girmeme sini şorttu mayoydu giymemesinin sağlanmasını ister. Kediside bu konuda yardımcı olacaktır. Gerçekten de babasının 15 yaşına girdi evlenecek diye okuldan aldığı zamana kadar da beden eğitimi derslerinden nedense hep raporlu olur. Çemberlitaş Kız lisesi 4-D sınıfının 1141 numaralı öğrencisi 1980 yılında okuldan ayrılır. 21 Ağustos 1980 de 15 inden yeni gün almışken evleniverir.
    Zamanın geldiği hidayet olduğundan o başı açık eteki kız bir anda kapanır. Bunu kendi isteği ile yaptığını asla bir baskı olmadığını da 1980 den bu yana anlatır durur ama kendi çevresi dışında kimseyi inandıramaz.
    Aydın çağdaş bir Türk kadını!! olmak için yarım bıraktığı okulunıu 14 sene sonra dışarıdan bir seferde sınava girerek tamamlar ve lise mezunu olur. 98 yılında ise üniversite kapılarındadır kızımız. Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü kazandığında, 'türban' engeliyle karşılaştı. 8 Eylül 1998'de türbanlı fotoğrafını verdiği için kaydı yapılmadı. İşte ondan sonra olayların seyri değişti...
    Gerçi kocası devleti çok iyi bilen birisiydi. Türbanla okula kayıt yaptıramayacağını çok iyi biliyordu. Buna rağmen Mağdurları oynamak ve yüzünden bir daha hiç eksik olmayacak o ağlamalı poz, gazeteciler ve noter ile birlikte okula geldi. Saçma sapan bir haber oldu. Burada basına badem bıyıklı
    '' "Bugün Moskova'da yaşıyor olsaydık, böyle bir engelle karşılaşmazdı eşim" diye bir nutuk attı. Ama farkında bile değildiki Moskovada bırak böyle okumayı yakın bir gelecekte canı gibi sevdiği Fethullahçığının okulları tamamen kapatılacaktı.. Kızcağızda boş durmadı. Sanki 15 yaşına kadar dinsiz yaşamış gibi.
    '' Dinimi inancımı yaşamayı engelliyorlar. Müslüman kadınların kapalı olması gerektiği Kur'an emridir. Ben dinime göre yaşamak istiyorum. Çağdaşlık buna engel olamaz. Örtünmek dinin emri müslüman örtünmeli...'' anlamına gelecek konuşmasını yaptı.
    Sonra kızımız Danıştay'dan da olumsuz yanıt alınca iç hukuk yolları tükendiği için hakkını aramak için 2002 de AİHM sine başvurdu. Haklılığının payı olarakta sadece 100 bin avrocuk tazminat istemeyide unutmadı...
    Ancak beklemediği bir gelişme oldu. Leyla şahin kendisinden çok daha ciddi bir şekilde aynı konudan dava açmıştı ve kaybettiği haberi geldi. Kız sarsıldı. Kaybedeceği bu kararın Türban konusunda emsal karar olacağını anladı. Kaybedecekti. Ama iki beklenmedik gelişme daha oldu bu arada. Buna can simidi gibi sarıldılar. Takiye dinimizde olmamasına rağmen hiç çekinmediler ve mağduru oynayıp puan kazandılar ...
    Badem bıyıklı enteresan bir şekilde dava süresince başbakan olmuştu. Gene dava sürerken dışişleri bakanı ve başbakan yardımcısıda oldu. Eşinin davasına karşı TC yi savunacaktı. Kel başa şimşir tarak olmasın diye davayı çektiler, kaybedip rezil olmamak için ....
    Mağdurları oynamaya devam etti baş örtülü bayan.
    '' Dinimiz kadının örtünmesini istemiş. Bende örtünüyorum. Bundan dolayı suçlanıp durmam ayıptır. ben üç çocuk annesiyim...'' Türbanla üç çocuk annesi olma ilişkisini henüz çözemesemde RTE nin en az üç çocuk deme nedeni bu olabilir diye düşünüyorum. Dört çocuk dese hali hazır 11. nin çalışması gerekecek durduk yere... Neyse konumuz kadınlar...
    Cumhuriyet ve laikliğe bu kadar karşı olup bunların nimetlerinden bu kadar yararlanan başka hiç bir grup olmadığını tarih ileride yazacaktır. Bu kızımız gayet iyi tahmin ettiğiniz gibi Hayrünissa Gül dür.
    Kendileri üvey eltisi ile birlikte ( bayan RTE) toparladıkları herkese
    ''örtünmenin din gereği olduğunu örtünmeyle güzelliğin arttığını örtünerekte şık olunacağını anlatıp durdular...'' İşin garibi bunlara bir sürü aklı evvel erkek kadın yazarda destek verdi. Teki bile sormadı. islamda dudaklara bu kadar çekici bir şekilde kırmızı ruj sürmek serbest mi? ....
    Neyse uzun oldu karşıtını bir sonra yazatım ama ikisini yani alttakiyle birlikte okuyun bunu.....
    Konu commodore1tr tarafından (13-05-2008 Saat 19:05:49 ) de değiştirilmiştir.

  8. #17
    Kayıt Tarihi
    Mar 2004
    Nerede
    istanbul, kadiköy, Türkiye.
    İletiler
    5.539
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...

    Yukarıda ki olaydan yaklaşık 90 sene önce... İstanbul....
    İttihat ve terakki Partisi Kurucularından ve genel sekreteri Mithat Şükrü (Bleda) Beyfendi işlerden bunalmış, afakanlar basmıştır. O dev cüssesi bile bu kadar iş ve sorunu taşıyamaz hale gelmiş bunun sıkıntısı yetmezmiş gibi birde savaş sorunu başına çıkmıştır. Talt, Enver ve Cemal paşalar ile Sait Halip Paşa yüreğine sıkıntı saplamıştır. Gerek hükümette gerekse İttihat ve terakkide ciddi bir ağırlığının olması ve kısmende olsa ( Daha sonra çok ciddi olacak) M. Kemal ATATÜRK ü sevmesi dertlerine dert katmıştır. Kahfaltı sonrası sağına soluna bakınır. Bu gün bu işlerden biraz uzaklaşmak biraz boş vakit yaratmak istiyordu.
    Eşi Hatice hanım'da günlerdir
    "Beni Sultanahmet Meydanı'na götür, sana orada göstermek ve söylemek istediğim şeyler var" diyordu.
    Mithat Şükrü Bey eşinin bu isteğini bir türlü yerine getirmemişti. Hiç zamanı olmamıştı. Bu isteğin nedenini de öğrenmemişti. Sorduğu zaman eşi gülümsüyor ve susuyordu. Orada diye geçiştiriyordu. Bugün zamanı vardı. Hava da açık ve ılıktı.Mart ayında umulmadık kadar ılık. Kahvaltıdan sonra eşine,
    "Ben hazırım. İstiyordun hadi gidelim.'' dedi.
    "Ben de hazır olurum.''
    Çarşafını giyiverdi. Hazırdı.....
    Kapalı arabayla Sultanahmet Meydanı'na geldiler. Araba meydanda durdu. Hatice Hanım peçesini kapatıp sıkıştırdı. Arabadan indiler.
    Sultanahmet meydanı tarihe tanıklık yapmış, tarihin harmanlandığı bir meydandı. Arabadan biraz uzaklaştılar. Mithat Şükrü Bey kaç kez gördüğü meydana tekrar hayranlıkla içinde baktı. Asıl merak ettiği Hatice'nin neden burayı istediği burada ne diyeceğiydi. Karısına bakmaya başladı...
    Hatice hanım da çevresine bakıyordu. Kocasının bakışlarını üzerinde hissedince oda ona doğru döndü baktı ve konuştu.
    ''"Mithat Şükrü Bey..Ben Sultanahmet Camisi'ni, dikili taşları, Ayasofya Camisi'ni iyice görmek istiyorum. Peçenin arkasından her şey soluk, gölge gibi, belirsiz,renksiz, yarım yamalak görünüyor. Peçemi açıp bakabilir miyim?''
    Mithat Şükrü Bey dondu kaldı. Bir an kanının çekildiğini hissetti. Aklı başından gitti. Konuşamadı boğazı düğümlendi. Çevrede sarıklı fesli erkekler ile bazılarının yanında kapalı eşleri dolaşıyordu. Herkes kendisini tanıyor saygı ile selam veriyordu. Eşi Hatice hanım'ın bir yabancı kadın gibi yüzünü açıpta çevreye baktığını görseler neler demezlerdi neler, Kıyamet kopar rezil olurdu.
    '' Aman, aman... Hayır ... Sakın haaa yapma !!!!! '' diyebildi.
    Hatice Hanım kocasına baktı gülümsedi...
    ''Korkmayın korkmayın, açmam. Ama düşünün lütfen! Bir Müslüman Türk kadını çıplak gözle bu tarihi meydana bakamıyor, güzelim camilerini göremiyor, bir yalıda oturmuyorsa cennet Boğaz'ı seyredemiyor, eşsiz şehrini tanımıyor. Çünkü peçeli. Görmek için peçesini açsa kıyamet kopar. Din, namus, ırz, şeriat elden gidiyor diye çığlıklar atılır. Dünyanın güzelliklerini siz erkekler biliyorsunuz. Rumlar, Ermeniler, Yahudiler, Frenkler, Moskoflar, trahomlular, şaşılar, miyoplar biliyor. Ama biz bilmiyoruz. Şu kahrolası peçenin arkasından ne kadar görünürse o kadar görebiliyoruz. Yarı kör gibiyiz. Bu peçe ile gözlerimize mil çekiyorsunuz. Karşıya geçmek için vapura binebiliriz ama açıkta oturup Boğaz'ı seyredemeyiz, Boğaz havası alamayız, yüzümüzü o güzelim rüzgâra veremeyiz. Alt katta, bizlere ayrılmış bir yere kapanmak zorundayız. Açıkta, eşimizle, babamızla, kardeşimizle birlikte oturamayız. Allah'ın emri mi bu? Hayır. Kendini Allah'ın yerine koyan, onun adına yeni yasaklar getiren yobazın emri. Peki iktidar olarak ne yapıyorsunuz? Nice sorunlar varken çarşaf eteğinin uzunluğunu tartışıyorsunuz. Bunları burada söylemek için arkadaşlarıma söz vermiştim. Sözümü tuttum. Savaştan korkmayan ama bir avuç yobazdan ödü kopan iktidarınıza sitemlerimizi arz ediyoruz.''
    Döndü arabaya bindi.
    Mithat Şükrü Bey donup kalmıştı. İstanbul'a hayranlık içinde bakagelmişti hep. Eşinin bu güzellikleri göremediğini hiç düşünmemişti. Bundan hiç utanmamıştı. Bu zulmü bitirmek için hiçbir şey yapmamıştı. Hiçbiri yapmamıştı. Bencilliklerin içinde boğulup kalmışlardı. Başı önünde arabaya girdi.

    İşte bu 1915 te çok üst düzey bir Türk kadınının eşinin bakş açısı hemde şeriat kanunları varken devlet din devleti iken...
    Yukarıda ki ise 2000 li senelerin çankayasını işgal eden 11. nin eşinin düşünceleri. Atatürk ilkelerinden laiklikten uzak utanç verici çok çirkin bir giyinme abidesi..... Düşünün kadınlar hangisinin şuan orada olmasını isterdiniz ???

  9. #18
    Kayıt Tarihi
    Jan 2008
    İletiler
    94
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...

    Kadının türbanı veya örtüsü Akp koz olarak kullanıyor olabilir. Niyetlerini bilemem de Atatürk'ü Chp koz olarak kullanmıyor mu?
    Sayın Baykal İslam kurallarına karşı gelerek İslam dinini sömürmek isteyenlerle birlik olarak İslam dinini kullanmıyor mu?
    Bir an nasıl bir ülkede yaşıyoruz diye sordum kendime. Sonra düşündüm...
    Ve buldum söylediklerinizdeki hatayı. Yapılanlar birkaç kişinin cehaletidir. Doğudan Batıya bir aile geldi. Eşini tıkamış eve çoluk çocuk baktırıyor.Kadın okumayı dahi zar zor becerebiliyor. Bu kimin suçu İslam'ın mı? Hayır erkeklerin cehaleti olmuyor mu? İlk gelen vahiy "Oku" değil miydi İslam da? Cadı olarak yakan kadınları müslümanlar mıydı? Kadınlar her toplumda hakir görüldüler. Fakat İslam dini kadınada erkeğede eşit haklar veriyor. Kadın evin içindeki işleri yaparsa erkekde dışardaki veya ağır işleri yapacak. Akp karşıtı olabilirsiniz. Ama hakikaten kızlarımız kafasını örtmüş.Tüh tüh güzellikleri kayboldu diye endişe edeceğimize bu Akp hükümeti halkına milletine nasıl hizmet ediyor ona bakalım.Demokrasi var diyoruz.Ama demokrasinin d sini hak etmiyoruz. Ayrıca örtülü bir bayanın ne maksatla kapandığını Allah'dan başkada kimse bilemez. O yanlış hareket ediyor yanlış söylüyorsa geneli içine alamazsınız. Elbette malını mülkünü sergilemek bizim tarafımızdan abest karşılanabilir. Ama alnının teriyle kazanmış ister harcar ister saçar. O halde açık olan bayanlar içinde söyleyelim. Ya da bundada kadın erkek eşit davranıp bütün zenginler ama yardım etmeyenler için söyleyelim aynı şeyleri.Neden yardım etmiyorsunuz da son model arabalara binip villalarda oturuyorsunuz diyelim. Kimse hristiyanlığı veya yahudiliği eleştirmiyor.Gerçi oda bizim cahilliğimizden.Zira bilgimiz yok.Merak edipde bakmıyoruz.Bunların kuralları nelerdir diye. İsteyen inanır isteyen inanmaz.Ayrıca birkaç tane sapığı İslamla bağdaştırmak çok yanlış ve çok büyük haksızlık.İslam dini kadar adaletli mütevazi bir din yoktur. Özür dilerim biraz karışık anlattım ama aklıma gelenleri düşünmeden yazdım.Vaktim kısıtlı.İyi günler dilerim. Bence konu şu olmalı Türkiye'de torpil olayı ne zaman son bulur? Benim en büyük sindiremediğim adaletsizlik torpildir.Torpilsiz iş yürümüyor.Haklılar haksız yerine konuluyor.

  10. #19
    Kayıt Tarihi
    Oct 2005
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    515
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...

    İlle de Dilek Önder/gazetevatan,,,

    OTE’den sonra sıra OTK’de...
    Ortalama Türk Kadını’nda...
    Yanlış anlaşılmasın, AKP’nin OTK’sinden bahsedeceğim...
    Gerçi DMMF(Dengir Mir Mehmet Fırat, AKP Genel Başkan Yardımcısı) onları gayet güzel anlattı, yürekten katılıyorum ama...
    “AKP’li kadınlar feminist ideolojinin kölesi olmadı, olmayacak” diyerekten...
    Tek tek basaraktan...
    Pırlantalı yüzükleri takaraktan...
    Gümüş ağızlıkla sigara tüttürerekten...
    Altın kol düğmelerini sıyırtaraktan...
    Ayakkabılarını sayaraktan...


    Sahi bu fikrine Alman eşi ne diyor acaba?
    Onu bilemeyiz...
    Ama AKP’nin OTK’sinin kim olduğuna bakabiliriz...
    AKP’nin “Ortalama Türk Kadını”na...
    Mesela Yeni Şafak yazarı Ayşe Böhürler.
    Bu ara, Katar’dan bildiriyor...
    Araştırmacı gazeteci-yazar, muhafazakâr feminist(!) olaraktan...
    Katarlı kadınların özgürlük arayışlarını, iş hayatına girme çabalarını anlatıyor.
    Sayıları artan iş kadınları “artık tek başına otomobil kullanabiliyor” diye sevinerekten...
    Harem-selamlık üniversitelere erkek hoca gelirken, “Erkek geliyor” anonsu yapıldığından bahsediyor.
    Önemli bir iş kadının, “Her şey daha çok yeni, kadınlar hakları ile mücadele etmeye yeni başlıyor” dediğini yazıyor.
    Özenerekten...
    Onların haklarının, özgürlüklerinin savaşına başladığını ballandıra ballandıra anlatırken kendisinin var olan haklarını geri vermeye çalıştığını görmeyerekten...
    Anlamayaraktan...
    Kapalı, sınırlı, erkek iznine bağlı bir özgürlüğün, özgürlük olacağını sayaraktan...
    Sanaraktan...
    Aynı gazetenin başka bir yazarı, Fatma K. Barbarosoğlu, “Çok eşliliği entelektüel olarak tartışmak ya da tartışamamak” diye bir yazı kaleme alıyor.
    “Günümüzde çok eşliliği entelektüel bağlamda tartışma imkânına sahip değiliz” diyerekten.
    Çok eşliliği tartışmamızı istiyor...
    80 küsur yıl öncesine gitmemizi...
    Hem de bir kadın...
    OTK!
    Bu meselenin 1926’da yani bundan 82 yıl önce medeni kanunla halledildiğini unutaraktan...
    Bu kanunla ailede kadın-erkek eşitliğinin sağlandığını, evlilikte resmi nikâh zorunluluğunun, tek eşle evlilik esasının getirildiğini... Kadınlara, istedikleri mesleğe girebilme hakkı tanındığını, mahkemelerde tanıklık yapma, miras ve boşanma konularında kadın-erkek eşit hale getirildiğini almaza yataraktan...

    Başka?
    Bir de milletvekilleri var. AKP’li kadın milletvekilleri...
    Hani yeni Sosyal Güvenlik Yasası’nda kadınların hakları giderken gıkları çıkmayanlar...
    Kürsüden kaçaraktan...
    Tek kelime dahi edemeyen OTK’ler...
    Bu arada...
    Otellerin arka kapılarına bırakılan, lokantaların arka masalarına atılan milletvekili eşlerini de unutmadık!
    Onları da hatırlayaraktan;
    Ve bu yüzden DMMF’ye yürekten katılıyorum; ama tırnak içinde bir kelime ekleyerek:
    “AKP’li kadınlar feminist ideolojinin kölesi “bile” olmadı, olmayacak.”

  11. #20
    Kayıt Tarihi
    Oct 2005
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    515
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...

    katiyetle kararlı ve ısrarlıyım))
    Dilek Önder/Gazetevatan,


    Hani türbanlı genç kızların birdenbire bu kadar hızla çoğalmalarına şaşıp kaldık ya... “Daha önce neredeydi bunlar?” diye sorduk...
    Bir genç kızın, bir kadının
    kapanma isteğini bir türlü anlayamadık ya...
    “Daha önce sokakta türban yasak mıydı sanki?” diye sorduk...
    İsyan ettik...
    Sonra...

    “Türbanın modası olur mu? Makyajlı, süslü püslü kapanarak kim kandırıyorlar?”a geçtik...
    Ama bütün soruların cevapları hep havada kaldı.
    Kadınları kapatmak isteyen erkekleri geçtik de, kadınlarda takılı kaldık.
    Neden?
    Neden kapanmak istediklerini bir türlü anlayamadık...
    Oysa söylediler...
    “Dini inançlarımızın gereği” dediler.
    Ama onların bu cevaplarına hiç inanmadık.
    İnanamadık...
    Sabit fikirli falan olduğumuzdan değil, bizi inandıramadılar...
    Nasıl inanalım ki?
    “Madem dini inançlarınız için kapanıyorsunuz o halde neden süsleniyorsunuz?”un cevabını bize veremediler.
    “Dini inancınızda erkekleri baştan çıkarmaya yönelik kırmızı ruj sürme, burnu açık ayakkabılarınızın içinden yine kırmızı ojeli parmaklarınızın görünmesi falan caiz mi?”nin yanıtını da...
    E, biz de işte o zaman isyan ettik.
    Demokrat tarafımız o zaman yaralandı, karalandı.
    Çünkü kandırıldığımızı hissettik.
    Her şeyi giy, sür sürüştür sonra dini inancından bahset...
    Beline kemer tak, parlak kumaşlardan dikilmiş dar eteğinle kalçalarının şeklini sergile sonra da kapanmak istediğini söyle...
    Bu mu?
    Kitabının sana söylediği bu mu?
    Olmuyor...
    Bu yüzden inandırıcı olmuyor...
    İşte bu yüzden size inanmıyoruz.
    Peki uğruna kapandığınızı söylediğiniz inanıyor mu?
    Asıl olan da bu değil mi zaten...
    Hesabını verirsiniz artık!

    HODRİ MEYDAN, SIRA SİZDE...
    Ama bu dünyada benim de sormak isteğim birkaç soru var; yanlış anlamayın, hesap sormak değil, sadece öylesine birkaç soru:
    “Dini inancın sana neden türban tak diyor? Bunu biliyor musun?”
    “Sen gerçekten inançlı olsan, böyle süslü püslü gezer miydin?”
    Şimdi bir kez daha soruyorum:
    “Size nasıl inanalım? Siyasi ya da başka nedenlerle değil de sırf dini inancınızdan ötürü kapandığınıza nasıl inanalım?”
    “İnanmazsan inanma”da diyebilirsiniz tabii...
    Beni mi inandıracaksınız?
    Peki o halde şu yargıya varma hakkım da mı yok?
    “Süslü püslüleri gerçek inançlıdan saymama hakkı...”
    Siz verin veya vermeyin ben kendimde bu hakkı buluyorum.

    Hatta biraz daha ileri gidiyorum:
    “Hadi bakalım, hodri meydan...” diyorum.
    Sıra sizde...
    Hanginiz “inançlı” hanginiz değil, göreceğiz...
    Hem de fiyongunuzdan değil!
    Dudaklarınızdan, gözlerinizden, yanaklarınızdan, kıyafetlerinizden...
    Öyle derin tartışmalara girmeden, fikir yürütmeden...
    Hanginiz gerçekten inançlı, hanginiz değil?
    Anlayacağız. Bir bakışta...
    Şıp diye...

+ Konuyu Yanıtla
2 / 69 Sayfa İlkİlk 1234567891011122232425262 ... SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

kapall kadlnpornsu

lolipop

googleturbanll kadln kocaslnl alfl

kadin iddesi

turk turbanli hikayetürk türban bayan hikaye sekizhayvan pornnsuhttps:www.hukuki.netshowthread.php38469-Din-iman-Turban-Don-Kadin-ve-Kurufasulye-iste-AKP-iste-oykupage53yunan pornnsuam sikken turbanll kadlncuce kiz pornnsuturk turbanli kadnlarlahttp:www.hukuki.netshowthread.php38469-Din-iman-Turban-Don-Kadin-ve-Kurufasulye-iste-AKP-iste-oykupage11yandik biz pornnsu indirilknur pronsuNesrini pornnsuALMAN PORNNSU INDIRasker pornnsu indirrus.pornnsu.indirhamile pornnsuturk turbsnll sm resim 17likturbanllamerikan pornnsuhttp:www.hukuki.netshowthread.php38469-Din-iman-Turban-Don-Kadin-ve-Kurufasulye-iste-AKP-iste-oykupage33http:www.hukuki.netshowthread.php38469-Din-iman-Turban-Don-Kadin-ve-Kurufasulye-iste-AKP-iste-oykupage58
Forum

Benzer Konular :

  1. İşte deve, İşte hendek
    1318Avrupa’nın neredeyse tamamı “kemer sıkarak” hata yaptı. Mali kemer sıkma politikasının kısa vadede büyüme yaratmaya etkisi olmadığı bilinen bir...
    Yazan: Erhan Yurdayuksel Forum: Hukuki.net Köşe Yazıları
    Yanıt: 1
    Son İleti: 01-10-2013, 00:51:25
  2. İşte kitap - okuyun
    Bu Kitap Bir Harika Dört Avukatin Hile Ve Ser Ile Arkadaşlarini Aldatip Alsancakta Yemek Yemelerini Anlatiyor... Ne Arasaniz Var Raki Roka Kalamar...
    Yazan: commodore1tr Forum: Kültür - Sanat - Edebiyat
    Yanıt: 25
    Son İleti: 14-01-2010, 17:43:12
  3. İşte Zihniyet
    Bu iktidarın liderinin de yani RTE nin de mezun olduğu okulların zihniyetini işte böyle yansıtoyorlar. Amaçları bunu dimek bunu zorlamak sonra normal...
    Yazan: commodore1tr Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 7
    Son İleti: 03-06-2007, 23:43:58
  4. İşte Türkiye Klasikleri
    AB'gıda uzmanlarını hijyen toplantısında gıdayla zehirledik... Hijyen sempozyumuna gelen AB'li 5 gıda mühendisi, Ankara!daki AB Genel...
    Yazan: Av.Duygu Tekay Forum: Yaşam - Sohbet - Forum Oyunları
    Yanıt: 6
    Son İleti: 17-10-2006, 13:19:29
  5. İşte bu da adalet
    selm ben mehmet RİZE den yaziyorum ben istanbul mahkumu olup ceza evinden tahliye olduktan sonra almiş olduğum cezanin fazla bir bolumunu...
    Yazan: wanted_53 Forum: Ceza Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 27-03-2006, 11:26:04

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.