5739 Sayılı yasa öncesi ve sonrasında infaz yönteminin belirlenmesi ve kazanılmış hakların korunması açısından göz önünde bulundurulması gereken önemli bir konuya değinmekte yarar olduğunu düşünmekteyim.
1.3.2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve TCK ve CİK da değişiklikler yapan 5739 Sayılı Yasal Düzenleme ile kısa süreli hapis cezasının para cezasına dönüştürülmesine dair verilen kararlarda belirlenen cezanın/temel cezanın para cezası olduğu tartışılmaz şekilde benimsenmiş bulunmaktadır.
5275 Sayılı CİK. 106 Maddesi para cezalarının ne şekilde yerine getirileceği konusunda açık bir düzenleme içermektedir. Ancak 5739 sayılı yasa değişikliğinden önceki düzenlemede infaz yasasının yapmış olduğu atıf ile 5237 Sayılı TCK. nun 50 Maddesi 5 v ve 6 fıkralarının uygulanmaları gereğince para cezalarının ödenmemesi durumunda yeni düzenlemeden farklı olarak ilkin Mahkemesinden hapis cezasına tamamen ya da kısmen dönüştürülmesinin istenmesi gerektiği ve bunun infazında ise 2/3 oranının uygulanacağı belirlenmiş bulunmaktadır.
yeni düzenleme ile kısa süreli hapis cezasından dönüştürülen para cezasının ödenmemesi durumunda artık 50 Md değil 106 Madde uygulanacağından Mahkemesinden Karar istenmesi gerekmemektedir. ilk değişiklik buna dairdir.
ikinci olarak,
dönüştürülen paradan hapis cezasınıninfazında ise;
1.3.2008 den önceki suçlar yönünden kazanılmış hak teşkil ettiğinden TCK.50 mdi gereğince 2/3 oranı uygulanacak ve fakat 1.3.2008 tarihinden sonraki suçlarda ise dönüşüm oranına göre belirlenecek hapis cezasının tümü infaz edilecektir. Artık burada koşullu salıverilme uygulanmayacaktır.
üçüncü olarak;
her aşamada yatılan günler hükümden önce olanlar 100 YTL den sonrakiler -1.6.2005 sonrası suçlar ve genel suçlar için- diğerleri dönüşüm oarnından hesaplanarak bakiye bulunduktan sonra def-aten yapılacak ödeme ile kişi serbest kalacaktır; bunun için ayrıca mahkemeden karar istenmesi de gerekmeyecektir.