Konu hakkında yayın yasağı devam ediyor. Bu arada TSK lehinde ve aleyhinde iddia ve ithamlar da devam ediyor.
İddia ve ithamların gerçeklik kazanabilmesi bizim dememizle , bazılarının temennileri ile ve hatta güzide medyamızın anketleri sonucu şekillenmeyecektir. Buna yargı karar verecektir, yargıya halen bir nebze güvenimiz varsa, hukukun üstünlüğüne inanıyorsak, bekleyeceğiz ve sonucu göreceğiz.
Asker kişi değiliz, bir çatışmada 8 silah birden tutukluk yapar mı yapmaz mı sorusunu yanıtlamaya uzman kişiler olmadığımız herhalde herkesin kabulüdür. Genelkurmay bildirisinde "Türk Silahlı Kuvvetlerinin hukuk dışı her türlü eylemi yargıya havale etmekte asla tereddüt göstermediği, kamuoyu tarafından yakından bilinmektedir. Bu bağlamda, Türk Silahlı Kuvvetlerinde kimseye ayrıcalık yapılması söz konusu olmayıp; personelin değerlendirilmesinde esas olan rütbe ya da ilişkileri değil, kişisel nitelikleri ve icraatlarıdır." denirken bir Kuvvet Komutanı'nın rütbelerinin sökülerek er yapılmasına göndermede bulunuluyor ve doğrudur. Ne yazık ki; (bunu sivil otoriteden daha fazla beklediğim ve bir gün bunun olmasını umut ettiğim için "ne yazık ki" ifadesini kullanıyorum) asker yine ülkemizde en güvenilen kurumdur. Askerler hatasız mıdır? Hayır, ancak hatalarından ders alacak kadar olgun ve kim ne derse desin çağın gerektirdiği en modern ve iyi eğitim ile donatılmaktadırlar.
Dağlıca konusu yayın yasağına rağmen gündemde kalacaktır , yayın yasağı da demokrasi adına eleştirilebilir ancak ortada herhangi bir yargı kararı olmaksızın askeri kıyasıya eleştirenlerin, gözleri önünde cereyan eden bunca olumsuzluğu (gemicikler, pastorize yumurtalar, mısırlar, gübreler, güvenlik kamera sistemleri dahasını saymayayım) pas geçerek, bunlar hakkında tek satır etmeyerek/edemeyerek varsa yoksa askerle kafayı bozmuş olması da anlamlıdır.
Görevini ihmal eden, görevinden kendi ve ailesi için çıkar sağlayan, adam kayıran, rüşvet alan, iltimasda bulunan ve haksız/hukuksuz herkes her kim olursa olsun yargı karşısına çıkmalı ve gereken en ağır cezaları almalıdır. Demokratlık bunu söylemeyi gerektirir, yoksa bir kısım kafaların demokrasi ile uzaktan yakından bağdaşamayacak tarikatlarla bugün aynı notaları demokrasi !!!? adına çalıyor olmaları ve aynı misyona hizmet etmeleri çok yaman bir çelişki olarak tarihte yerini alacaktır. Gelecekte bugünler tarih olarak okunduğunda birilerinin torunu olarak bir yerlere gelenlerin torunları, inşallah dedelerinden utanmazlar.
Deniz Kuvvetleri Komutanıydı. İlhami Erdil, 1 yıl hapis yedi. İçeride yatıyor.
Rütbeleri söküldü.
Emekli albaydı.
Haksız mal edindi.
Recep Yılmaz, 3 yıl yedi.
Hapiste yatıyor.
Rütbeleri söküldü.
Yüzbaşıydı. Rüşvet yedi.
Hüseyin Ceylan, 16 ay yedi. Hapse atıldı, yatıyor.
Rütbeleri söküldü.
Albaydı, rüşvet aldı.
Mustafa Özer, 5 yıl yedi.
Hapis yatıyor.
Rütbeleri söküldü.
Yüzbaşıydı, rüşvet aldı.
Gökhan Bayrı, 1 yıl yedi.
Hapis yatıyor.
Rütbeleri söküldü.
Deniz Kuvetleri komutanıydı .Bunun üstüne tek bir rütbe kalmıştı . Amiral olmak Son amiralimiz büyük Barboros Hayretin'di Bu kadar yüksek rütbeye ulaşmış birini bile Askeri Adalet mahkeme önüne çıkartıp Mahküm etti. Rütbelerini söktüler, Hapse koydular O simdi sadece İlhami Erdil Ordu Sadece Adaleti yerine getirmekle kalmadı Ünüformaya olan saygıyı'da korudu Demokrasi kahramanı görüne bilmek için su yada bu nedenle orduyu eleştirmek süfli bir araç oldu Yapılanlarsa görünmüyor geçiştiriliyor Örnek olması gerek o simdi sadece İlhami Erdal ve hapiste. Necati Doğru Hatırlatmak istedim gereken neyse yapılır paralamayın kendinizi . Şehitlerimze Allahtan rahmet yakınlarına sabır ver yarabbi.
Milliyet Gazetesi yazarı Hasan CEMAL TSK'nın yaptığı açıklamalara karşı savunma yapmış. Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı konusunda Genelkurmay'ın daha önceki tavırlarını da ele almış. İlginç, okunması gereken bir yazı.
Genelkurmay Başkanlığı geçen cuma günü Dağlıca davasıyla ilgili olarak bir bildiri yayınladı.
Özetle dedi ki:
(1) "Önyargı ve kinle üretilmiş iddialar" önplana çıkarılarak "ordu karşıtlığı" yapılıyor.
(2) Türk Silahlı Kuvvetleri'ne "seviyesiz bir şekilde" saldırılıyor.
(3) "Yargı süreci devam ediyorken" yapılan yorum ve yazılan yazılarla "hukukun üstünlüğü" ihlal ediliyor.
Hiç birine katılmıyorum.
Bu konuda ben de yazdım.
Çünkü, Dağlıca davasının iddianamesiyle ilgili pek çok ciddi soru işareti var. Hukukun üstünlüğüne gölge düşüren, adalet duygusunu inciten bir durum söz konusu.
Onun için de her şeyden önce bir gazetecilik görevidir, böyle bir olayın üzerine gitmek ve karanlık olanı aydınlığa kavuşturmaya çalışmak.
Özellikle Taraf gazetesi bir süredir bunu yapıyor. Manşetten yayınladığı davaya ilişkin '10 soru', hukuka saygısı olan, adalet duygusu olan, vicdan sahibi herkesi rahatsız etmiştir.
Çünkü bu sorular, Dağlıca olayında üstü örtülmek istenen bir şeylerin varlığını ortaya koydu.
Bu '10 soru' manşette patladıktan sonradır ki, siyasal yelpazenin değişik kanatlarında yer alan gazeteci ve yazarlar, hukuk ve adalet açısından duydukları rahatsızlığı köşelerinde belirtmeye başladılar.
Nitekim medyada kabaran bu baskı dalgasıdır, sonunda Genelkurmay'ı açıklama yapmak zorunda bırakan...
Sözü uzatmak istemiyorum.
Birkaç noktaya değinip kısa kesmekte yarar var.
Birinci nokta:
Dağlıca davasının üzerine gitmek 'ordu karşıtlığı' değil, demokratik hukuk devletine, hukukun üstünlüğü ilkesine saygıdır.
İkinci nokta:
Dağlıca davasından kaynaklanan '10 soru', 'önyargı ve kinle üretilmiş iddialar' değildir. Tam tersine, içinde adalet duygusu taşıyan her yurttaşın vicdanını gerçekten rahatsız eden bir durumdur.
Üçüncü nokta:
Genelkurmay Başkanlığı'nın bildirisinde, yargı süreci devam ettiği için yapılan yorum ve yazılarla hukukun üstünlüğü ilkesinin ihlal edildiğine diplomatik bir dille işaret edilmiş...
Genelkurmay eğer bu konuda gerçekten duyarlı ise o zaman akla çok şey takılıyor.
Şemdinli sırasında suçüstü yakalanan sanıklardan biri için, "Tanırım, iyi çocuktur" diyen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt'ın bu açıklaması, acaba hukukun üstünlüğü ile ne kadar bağdaşıyordu?
Kendi başına bir hukuk skandalı olan 367 konusu geçen nisan ayında Anayasa Mahkemesi'nin gündemine girdiği günün gecesinde, Genelkurmay Başkanlığı tarafından verilen asker muhtırası hukukun üstünlüğü ilkesine ve demokrasilerde olması gereken sivil-asker ilişkisine acaba ne kadar uygun düşüyordu?
Askeri ve sivil diye ikiye ayrılan çift başlı bir yargı düzeniyle demokrasilerdeki hukuk devleti ne kadar bağdaşabiliyordu?
Mehmet Altan'ın Star'daki başyazısında belirttiği gibi, acaba "Hangi çağdaş demokratik ülkede, bizdeki gibi askeri mahkeme, askeri yargıtay, askeri danıştay vardı?"
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt daha bu yakınlardaki bir açıklamasında, "PKK Mecliste!" dedi. Beş ayrı yasayı ihlal ettiği belirtilen bu açıklama acaba hukukun üstünlüğü ilkesi ile ne kadar uyumluydu?
Evet, hukukun üstünlüğü!
Demokrasinin, uygar yaşamın en temel ilkesi...
Ancak, hukukun üstünlüğü ilkesi demokratik bir devlet ve toplum düzeninde herkes için geçerlidir, istisnaları yoktur.
Bir başka deyişle:
Demokratik hukuk devletinde genelkurmay başkanları ya da asker 'hukukun üstünde' değildir, olamaz.
Endişe duyduğunuz sorularınızla ilgili olarak emin olun, hukuk kuralları çerçevesinde titiz bir soruşturma ve sonrasında yapılacak yargılama neticesinde gerçek ortaya çıkacaktır. Adının "askeri" olmasına aldanmayın, askeri yargı, en az adli yargı kadar ve hatta ondan daha fazla hassastır; merak etmeyin...
Köşe yazarlarının da gazına gelmeyin... Onların neleri bilmeden neler yazdığını bir araştırsanız, neler göreceksiniz ya, neyse...
Lütfen gerçekliğini test etmeden hiçbir bilgiye inanmayınız.
Köşe yazarlarının da gazına gelmeyin... Onların neleri bilmeden neler yazdığını bir araştırsanız, neler göreceksiniz ya, neyse..
Ben "onların" "bilmeden" birşeyler yazdıklarını sanmıyorum. "Onlar" kendilerine yüklenen misyonlarını(!) çok akıllıca kullanıp kamuoyu yapıcılığına soyunmuşlardır. Dertleri tasaları Önderin bizler için getirdiği tüm kazanımları, bilinci,sevgiyi yoketmektir, daha da ileri gideyim kendilerini bu işe adamışlardır.
Hasan Cemal'i izleyin anlayacaksınız.ızgın:
Askeri ve sivil diye ikiye ayrılan çift başlı bir yargı düzeniyle demokrasilerdeki hukuk devleti ne kadar bağdaşabiliyordu? Mehmet Altan'ın Star'daki başyazısında belirttiği gibi, acaba "Hangi çağdaş demokratik ülkede, bizdeki gibi askeri mahkeme, askeri yargıtay, askeri danıştay vardı?"
Fransa'da 8 Temmuz 1965 tarihli Askeri Adalet Kanunu ile “Silahlı Kuvvetler Daimi Mahkemeleri” ve “Ordular Nezdindeki Askeri Mahkemeler” kurulmuştur. General ve amirallerin yargılanmaları için ise merkezi Paris’te bulunan ancak Fransa’nın her yerinde toplanabilen bir “Yüksek Daimi Mahkeme” kurulmuştur.Silahlı Kuvvetler Daimi Mahkemeleri, 25 yaşını doldurmuş 5 üyeden oluşmaktadır. Mahkemenin Başkanı ve bir hakimi hukukçudur; diğer üç üye ise subaydır. Üyeler her yıl için kararname ile atanmaktadır.Bizde ise Askeri Mahkemeler iki askeri hakim ve bir subay üyeden kurulmaktadır. Ancak Genelkurmay Başkanlığı teşkilatındaki askeri mahkeme, general ve amiralleri yargıladığı zaman üç askeri hakim ve iki general veya amiralden kurulmaktadır. (AsYUK.m.2/I).
Askeri yargıdan örnek istenilen başka demokratik?!!! ülke var mı?
yld19sm adlı üyemizin forumlarımızda benzer bir konuda verdiği yanıttan
İşte bir sempozyum.Tamamını vermeyeceğim ama konuşmacıların kimlikleri herhalde bir cevap yerine geçer.
ASKERÎ YARGITAYIN 90’INCI
KURULUŞ YILDÖNÜMÜ NEDENİYLE
DÜZENLENEN
“ASKERÎ YARGIDA GÖREV YAPAN
HÂKİMLERİN STATÜSÜ”
KONULU SEMPOZYUM
PROGRAMI
(6-7 NİSAN 2004)
Askerî Yargıtay Konferans Salonu
Yücetepe - A N K A R A
1. GÜN (6 NİSAN 2004)
AÇILIŞ TÖRENİ
10.00 - 10.05 Saygı Duruşu ve İstiklâl Marşı
10.05 - 10.25 Askerî Yargıtay Başkanı Hâkim Tuğamiral
Dr. Ferhat FERHANOĞLU’nun açılış konuşması
BİRİNCİ OTURUM
Oturum Başkanı : Prof.Dr. Köksal BAYRAKTAR
10.45 - 11.00 Konuşmacı : Alb. Philip MC EVOY
İngiltere KKK. Başhukuk Müş.Yrd.
11.00 - 11.15 Konuşmacı : Stefan RYDING-BERG
İsveç Silâhlı Kuv. Başhukuk Müş.
11.15 - 11.45 Tartışma
11.45 - 14.00 Ara
İKİNCİ OTURUM
Oturum Başkanı : Prof.Dr. Fazıl SAĞLAM
14.00 - 14.15 Konuşmacı : Korg.Dr. Tamás KOVÁCS
Macaristan Askerî Başsavcısı
14.15 - 14.30 Konuşmacı : Yb. Marek PETRUSZYNSKI
Polonya As.Yrg.Hâkimi
14.30 - 14.45 Konuşmacı : Alice GREYER WIENINGER
Almanya Fed.Sav.Bak.lığı Huk.İşl.Bşk.
14.45 - 15.15 Tartışma
15.15 - 15.30 Ara
Sizinle daha önce de birkaç kez ulusalcılıkla ilgili küçük tartışmalara girmiştik. Benim o zamanda ısrarla üzerinde durduğum gibi ne yazık ki gene haklı olduğumu gördüm. Ulusalcılığın kötü bir görüş olduğunu düşünmüyorum (ki kimi zaman bende yakın çevremden ulusalcı söylemi desteklediğim gibi tepkiler alıyorum açıkçası bu da beni hiç rahatsız etmiyor) fakat ulusalcılık milliyetçilikten ince bir çizgi ile ayrılır işte o ince çizgi bazen öylesine silikleşiyor ki görünmüyor.
Konumuza gelirsek; benim anlayamadığım siz hukukçu olduğunuz için benden daha iyi bilirsiniz bir davada iddialar mı daha önemlidir yoksa iddiayı yapanlar mı? Yoksa iddiayı yapanların siyasi görüşleri mi? Mesela mahkeme heyetinin siyasi görüşlerine uymayan birinin iddiaları delil teşkil etmez mi? Bana kalırsa öncelik iddialardadır. Ama konunun gelişimden de görülebileceği gibi siz iddiaları bir kenera bırakıp iddiayı ortaya atanları tartışmaya başladınız. Benim için Hasan CEMAL siyasi görüşlerine katılmamakla birlikte sadece okuduğum bir yazardır. Tıpkı ulusalcı görüşteki Hasan PULUR, Melih AŞIK ve yine yazılarını düzenli okuduğum sağcı yazar Taha AKYOL gibi. Ama benim için önemli olan Hasan CEMAL'in siyasi görüşü, daha önce ne yazdığı değil şu anda ortaya attığı iddialardır.
Konuyu bu şekilde değerlendirip iddialarla ilgili yorumlarınızı da beklerim. Unutmamak gerekir ki insan hayatı kutsaldır. Hukukta da olduğu gibi.
Bu konuya müdahil olmak istemiyordum. Bu konuda ki kapalıda olsa düşüncelerimi https://www.hukuki.net/forum/showthread.php?t=29203
forumunda açıklamıştım.Hukuki süreç sürerken böylesine konuşulmaması gerektiğini düşünmekteyim. Ancal gelinen nokta bir takım kendinden menkul kıymeti olan yazarlar sayesinde apayrı bir boyuta ulaşmıştır. Bir iki satır laf etmek gerekli olmuştur.
873 sayfalık iddianamenin yayın yasağına rağmen ilgisiz bölümlerinden yola çıkılarak bir sonuca varmak doğru değildir.
'' Yüzbaşı ile savcıya verilen ifadeler neden farklı?'' daha yargılama aşamasında da farklılıklar ortaya çıkacaktır. Hukuk dilinde buna 'mübayenet'' denirki özellikle ceza davasında ve çok tanıklı sanıklı olaylarda en doğal olan durumdur. Hele bir süre geçsin ilk ifadeden çok ayrı ifadelerde ortaya çıkacaktır .Zaten mahkemelerin amacı en doğruya ulaşmak değil midir ?
'' Askeri ve sivil diye ikiye ayrılan çift başlı bir yargı düzeniyle demokrasilerdeki hukuk devleti ne kadar bağdaşabiliyordu?
Mehmet Altan'ın Star'daki başyazısında belirttiği gibi, acaba "Hangi çağdaş demokratik ülkede, bizdeki gibi askeri mahkeme, askeri yargıtay, askeri danıştay vardı?" diye sormuş Cemal paşanın torunu Cemal efendi dedesinin kemiklerini sızlatarak Sanki Mehmet Altan da ... neyse suç işlemeyeyim... Kendi hamileri ABD ye baksalar yeter gerisine gerek yok. Saratoga Bizim TCG Muavenet i vurup şehit ve yaralılara yol açtığında bile olay sivil yargıya iletilemedi bırakın onu Askeri yargıya bile gitmedi bu tatbikat esnasında olan disiplin bozucu davadır denilerek Askeri mahkemenin bir altı olan disiplin mahkemesinde kapatıldı gitti. Bir kaç iyi adam ve generalin kızı gibi filmlerde ABD silahlı kuvvetlerinin Askeri mahkeme yapısı anlatılır eleştirilir övülür bir şeyler yapılır ama Askeri yargı olanca şiddetiyle var olduğu ortadadır. İşin ilginci bizden farklı olarak birlik komutanına dokunamazsınız özel izin olmadan bizdeyse askeri yargı her makamı yargılar. Rüzgara ve çıkarlarına göre konuşan kan emici sülükleri hiç sevmemişimdir halada sevmiyorum...
Dağlıca baskını 36 saat sürmemiştir bu bir gerçeği yanıltma suretiyle insanları kandırmadır. Olayın bütünü bu kadar süredir Tugayın harekatı takip iz sürme hepsinin bir bütünü bu kadar süredir 0020 0615 çatışma saatleridir. Bunu başka türlü anlatmaya çalışmak ayıptır yazıktır.
Hasan Cemal yazısında buyurmuş ki ' Bu zincirleme sorumluluk Genelkurmay'a kadar gider.'' Zaten azıcık dikkat edilirse efendinin kötü niyeti buradan belli oluyor. Hedefinde o var ya yalakalık yapacak ya ondan azıcık izn sahibi olsa bu kadar döneklikte olmaz hiç mi askeri kuralları bilmez yada atacaksın adam gibi at ama adam gibi atsa yalakalık etmeye çalıştıklarını kızdırır. Bu iş Genelkurmay a kadar gidecekse neden orada kalıyor ki. BAŞKOMUTAN ım diye dolaşan Abdullah Gül e yada zırt pırt olur olmaz yerde aklına estikçe '' Genelkurmay bana bağlı '' diyip duran RTE ye neden gitmiyor ? Hatta iyice ironi yaparsak Süleyman Demirel '' Dağda çoban koyununu kaybetse bana hesap sorar''derdi. Demekki hesap sorulacak makam belli ... Terörist nerde Dağda hesap kime sorulacakmış Cumhurbaşkanına ee hadin...
Peki doğrusunu düşünelim TBMM sinden yetki aldıktan sonra bu yetkiyi ulusal onura yakışack şekilde askere devredeceği yerde ABD ye gidip ağababasına sormayan RTE bu şehitlerin sorumlusu değil midir ? Eer TSK operasyonlarını o uygun havalarda yapabilseydi peş peşe bu iki üzücü olay olur muydu ? Niye bu dandik yazarlar bunu hiç sorgulamıyor bu şehit kanlarının hesabını sormuyorda ne olduğu tam anlaşılamayan muallakta olan aydınlanacak bir dava hakkında ipe sapa gelmez yazılar yazıyorlar ? 873 sayfalık iddianamede 10 sorun bulunduysa azdır bence ama genede ben bazılarını yanıtlayayım . Alt yazıda yazayım ki bütünlük bozulup konular iç içe girmesin....
Bana sorarsanız hataların en büyüğü TSK'nındır. Neden mi? Haklarında bunca yazılan çizilenden, ayyuka çıkmış yıpratma girişimlerinden sonra bir mikrofon kaparak "Sana ne, haddini bil, kimse kendisini TSK'nın üstünde görmesin, otur oturduğun yerde, sen kendi işine bak, sizi gidi kalemşörler sizi..." şeklinde çıkışlarda bulunmadığı için.
Sayın Büyükanıt hatalısınız hem de çok, anlamıyor musunuz devir efelik (!) devri, sesinizi ne kadar yükseltir, seviyenizi ne kadar indirir, üslubunuzu ne kadar bozarsanız o kadar çok alkışlanırsınız, hatta ayakta alkışlanırsınız, demokrasi hurileri sizi eleştirmeye cesaret dahi edemez. Daha olmadı atarsınız ortaya bir polemik konusu, soğudukça ısıtır sürersiniz önlerine, onlar oyalanıp dururken siz de atınızı koşturursunuz istediğiniz gibi. Artık Üsküdar'a mı gidersiniz yoksa Utah'a mı takdir sizin. Atı da mı beğenmediniz, bininiz efendim bir demokrasi trenine, istediğiniz yerde durdurur iner, istediğiniz yerde bir makas hareketi ile yönünü değiştirir, istediğiniz yerde devirirsiniz olur biter...
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
özel okul ön kayit işlemi yapmiyor
29-04-2024, 13:12:51 in Tüketici Hakları