Siyah çerçeveli yazılar - Gazete yazarlığı

[commodore1tr]

Normalde bu knuyu daima okumakla yetinmek istiyordum ; ama canım sıkıldı sitede genelde aykırı olduğumdan gazete küpürü ıvır zıvır olmadan yazayım dedim. Amma tartışmanıza girmem dahilde olmam
Hasan Cemal efendi futbolla ilgili bir olay yüzünden Almanyaday'dı 7. ayın 10-20 si arasındaki dilimde futboldan anlayıp anlamaması beni ilgilendirmez. Bir çok konudan realite olarak uzak olduğu gibi futboldan da uzaktı. Ancak kendileri 15 veya 16 sında Artemisi incelerken Türkiyenin doğusunda gencecik fidanlarımız can veriyordu yani egenin gülü soluyordu ...
Artemis ne derseniz sayın Cemal bu konuda muhteşem yorumlarından okuyucularını mahrum etti gizledi sakladı ama askerlik hakkında bilmediği halde ahkam kesmekten bıkmadı. Sayın Cemal in uzun süre incelediği tetkik ettği Artemis Türk insanını müthiş keşfi olarak lanse edilen bir genelev girişi yetmiş euro , bir sürü erkeğe seksenbeş kız eğer anlaşırsanız kızlar size elli euro luk aşk sunup geri geliyor olayın altı üstü bu... Sayın Cemal in burada ki tetkik ve inceleme değerlendirmelerini okuyamamanın ezikliği bir yana kendisinin de Artemis te fiilen elli euro ödeyerek cepheye gidip gitmemesinin dünyanın sonu olmadığını düşünüyorum !!!!!!!!
Uyduruk yerlerde bu kadar bir şeyinin keyfine vakit harcayan sayın Cemal para kaynakları asla kurumasın diye hayatında görmediği nöbet kulubesi bile olduğunu bilmediği yerde şehit olan vatan evlatları için bilgiç bilgiç ukalaca vede yanlış ahkam kesmesi sinirime dokunuyor. Asırlardır değiştiremediği fotoğrafı ile çıkara uygun çalışan kafasından artık tiksinmiş durumdayım
Kendisinin RTE yi de alarak diğer 340 kişi ile birlikte gönüllü asker olarak oraya gitmesinin dünyanın sonu olmayacağı kanaatindeyim. Hatta daha ötesi Türkiye için çok iyi olacağı kanaatindeyim.
Ahlak adap etik din protokol diplomasi basiyt görgü kurallarından bi haber olan RTE ile kendisinin özdeş olduğu kanaatindeyim. En kutsal değerleri kendi çıkarı uğruna hiçe sayan şehit kanlarının üzerinden siyaset yaparken kendi sonunu hazırlayan RTE ile birlikte gitmesi birdaha dönmemesi iyi olur diye düşünüyorum...
Askerliğin yangelip yatma yeri olmadığının bilincindeki RTE nin başnbakanlık makamınında dini suistimal cep doldurma rant ve kendi çıkarını koruma yeri olmadığını bildiren bir yazısı olmadığından ve bunu görmezden gelerek devam ettiği için aynı geminin içinde yolculuk yaptığı aşikar olan sayın cemalden kurtulmak istiyorum...
Bilgisiz bilgiçliğinin yanına azıcık tecrübe kazanmak için Eruhta nöbet devrinde şehit olan aziz askerimizin kulebesinin civarında üç gün geçirmesini istiyorum. Dış kaynaklı sermaye parası almadan bir günde Türkiye için yazmasını istiyorum .
Yahu sadece bir gün DOĞRU yazmasını istiyorum ...
Çok şey mi istiyorum ????

[Av.Bahattin Yıldız]

21. YÜZYILA 20 YÜZYIL GÖZLÜĞÜYLE BAKILMAZ

Arkadaşlar; 21. y.y.da belirli misyonları yüklenenlerin tüm yaptıklarına, doğru yanlış olmasına bakılmaksızın, alnında yapışık etikete bakılarak toptan red ya da kabul ancak at gözlüğüyle bakmaktır...

Kimseyi kast etmeden söyliyeyim;

Ülkemizde ve Küremizde artık bilinçli ya da bilinçsiz genel deyimle iki kanat vardır; biri ezilenler, diğeri ezenler...

Ve her iki kanatın içinde sağcı, solcu, komünist, İslamcı, başka dinden, ulusalcı, faşist, mistik, satanist, ateist, milliyetçi ... ve daha adını anmak gereken bir çok etiket vardır.

Bu durumuyla kendimden örnekleyerek;
LÜbnan'da, Filistin'de yapılan haksızlıklar karşısında mazlumların yanında değilde karşısında olan kişi; müslümansa, solcuysa, sağcıysa, komünistse, başka dindense vb. benim müslüman kardeşim, yoldaşım, liberaldaşım, miliyetçim değilken; savaşa karşı çıkan İsrailli bir subay (yahudidir) bu tepkisi nedeniyle benim kardeşim, yoldaşımdır.

Ki bu durumda yerelden örnek vermek gerekirse;
sadece bu yönüyle; 'Müslümanlar kardeştir' hadisini esas alan bir müslümanın dahi o zalimler yanında olan kişiyi kardeş edinmektense yahudi olsa da anılan askeri kardeş edinmesi ehvendir.

Kavramları, konumu, ilkeleri yeniden gözden geçirmek ve yorumlamak gerekiyor.

Aynı şekilde eski komünist ve hala komünist olduğuynu iddia eden bir kişinin de aynı şekilde hareket ederek, o israilli subayı karşı kampta olan komüniste tercih etmesi ve hatta yoldaş kavramını ikisinden biri için kullanacaksa, İsrailli yahudi için (yine tekrar: somut olay ve tepki anlmında) kullanması gerektiği vaktidir.

Yazım güzel gidiyor, şarabımdan bir yudum daha aldım, devam ediyorum:

Bu yönüyle değerlendirildiği takdirde Hasan Cemal ve Özdemir İnce'nin misyonu ve etiketi önemli değildir, somut olaylarda verdikleri etki ve tepkiler önemlidir. Kemalist olması, dinci olması, sosyalist olması, liberal olması vs. önemli değildir. Görüşler arası birliktelik ve kardeşlik 21. y.y da bitmiştir. 21. y.y.; 20 y.y.nın sentezdir. Diyalektik; yeni bir teze kadar sentez aşamasındadır.

Bu mantıktan hareket ederek; Sayın Abbas'ın, Sayın İzmirli'ni n birbirlerini eleştiri iletileri içeriğinden yararlanarak irdeliyorum;

1) Hasan Cemal'i topyekün savunmak, varsa yanlışları onaylamaktır.

2) Salt Hasan Cemal'i topyekün eleştirmek, red etmek doğrularına da karşı çıkmaktır.

3) Hasan Cemal'i eleştiri nedenleri gözönüne alındığında, bu eleştirilerin genelleştirilerek o eleştiri kategorisine girenler öncelikle anılarak, Hasan Cemal (doğru yada yanlış) örnek olarak verilmeliydi.

4) Özdemir İnce örneğinde ise; En çok takip ettiğim ve özelde iyi bir edebiyatçı olan bu zatın şimdiye kadar okuduğum köşe yazılarından (satır aralarındaki öznel bazı düşünceleri hariç ) hiçbirini öz olarak kabul edemeyeceğim biridir. (Benim mazlumlar-ezilenler kampında olduğumu ve o kamptan baktığımı belirterek)

Ve sanırım Özdemir İnce'nin artık gazetecelikten iyi para kazanmışsa; Bodrum'da yaptırdığını duyduğum villası bitmişse; villasına çekilip geçmişini daha fazla karartmaması gerekir. Çünkü; daha fazla yazımı geçmişini; Kondi Rice'nin kara yüzünden daha fazla karartacaktır.

Evet; Sayın İzmir'li Hasan Cemal'dan önce (veya birlikte) ; kemalist, Atatürkçü etiketli olduğu her nasılsa yazılı ÖZDEMİR İNCE'yi ve başkaca etiketli benzerlerini takındıkları tavırlarıyla, tepkileriyle, etkileriyle irdelemek, eleştirmek gerekiyor.

Ve sayın Abbas; Hasan Cemal'in övdüğün, desteklediğin, desteklemediğin görüşleri nelerdir merak ediyorum.

SAYIN BÜYÜKANIT olayına gelince;

Şemdinli Skandalıyla ilgili hukuki.netde ve daha basında kavram olarak çıkmadan irdeleme yapanlardan, hatta II.Susurluk olayı diye vasıflandıran benim. Sayın Büyükanıt'ın olaya karışan astsubay için sarf ettiği sözleri de eleştirendim. İddianameyi dzüenleyen savcı Ferhat'a (ve halende) szölü detek verenlerden biriydim.

Ama; Sayın Büyükanıt'ın Genelkurmay başkanı olduktan sonra medyadan öğrendiğimiz görüş ve düşüncelerinden hhiçbirini eleştiremeyeceğim... Böyle bir kişilik açıkçası beklemiyordum. Demokarsi, Laiklik düşüncesini taşıyarak, mazlumlar cephesinde olan ben; Lübnan konusunda, Afganistan konusunda vermiş olduğu mesajları ancak somut olayda (Şemdinli olayını gölgeletmeden) değerlendirebiliyorum.

EVET ŞİMDİLİK DİYORUM; TEPKİLERİNE VE MESAJLARINA DİYORUM;

ŞİMDİYE kadar vermiş olduğu mesajlar tamamıyla ezilenler lehinedir.
Ve bu mesajlara karşı duranlara, bundan hareket ederek makamını ve şahsiyetini yıpratmak isteyenlere alet olmamak gerekir..

SON SÖZÜM: SAYIN BÜYÜKANIT-SAYIN GENELKURMAYIMIZ;
HOŞGELDİNİZ!!!... (GÖREVE BAŞLADIĞINIZDAN İTİBAREN VERDİĞİNİZ MESAJLAR İÇİN) HALK SİZE MÜTEŞEKKİR... HALKLA BERABERLİĞİNİZ SÜRDÜKÇE SEVGİLERİ DEVAM EDECEKTİR...

Ve yine son sözüm; Emperyalizmin çevremizde cirit attığı bu dönemde; demokrasiden, laiklikten taviz vermeden ve vermedikleri sürece aramızdaki bazı çelişkileri sonraya bırakarak Ordumuza sahip çıkmamız gerekiyor... Çünkü; ordumuz zayıfladığında, zayıflatıldığında ŞAHİNNLER, ÇAKALLAR bizleri yutmak için yanıbaşımızda bekliyor ve şu ana kadar direk vuruşlarda bulunmamaları askeri güç ve halkın emperyalistlerce halen ikna edilmemesidir; her ne kadar her türlü görüşten olan bazı yazarlar körebe medyası kategorisinde hareket ederek psikolojik savaşlarını sürdürselerde... İşte örneği; Manisa'dan kalkıp Ankara'ya gelen başı örtülü genelde okumamış kadınlarımız nasılda ellerini yumruk yapmış Ak Parti çoğunluklu ve güya başörtüye serbestiyet diyen Ak Parti Milletvekillerine, 'Lübnan'a Asker Gönderme Tezkeresine Hayır!' çığlıklarını atıyorlardı...

Sayın okumuşlar; okumamışları örnek alın... Çünkü onların kafası bulanık değil ve önsezileri çok güçlüdür...

VE YİNE SON SÖZ : Aynı içerikte eleştiri içeriğine uygunsa kendi görüşdaşı diyerek ÖZDEMİR İNCE'yi eleştirmeyenin bir başkasını eleştirisi inandırıcı değildir. Ve öyleyse ; DÜŞÜNCE MANTIK ALANI ORTAÇAĞ SKOLASTİK DÜŞÜNCE BATAKLIĞIDIR...

[Av.Abbas Bilgili]

Ben sayın izmirli ile uğraşırken karşıma bu defa sayın komodor ve sayın Bahattin Yıldız çıktı.

Hani Nasrettin Hoca yürümemekte inat eden eşeğin kafasına sopayla vurunca eşek arkadan gaz kaçırmış da, Hoca da bu durum için; "Şu Allah'ın işine bak, ben neresine vurdum ses neresinden çıktı" demiş.

Ben taşı izmirliye atmıştım, ses komodor'dan ve Bahattin'den çıktı.

Bu forumda Hasan Cemal üzerinden cuntacı zihniyeti eleştirmiştim ve Hasan Cemal'in de izmirli tarafından eleştirilen yazılarında cuntacı zihniyeti eleştirdiğini, "Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım" isimli kitabında da bu konuyu çok güzel anlattığını belirtmiştim.

Ancak konu benim eleştiri noktam olan cuntacılıktan Lübnan'a asker gönderme meselesine kaymıştır.. Bu kayma da sayın izmirli'nin saptırmasıyla olduğu görülüyor.

Benim eleştiri noktalarıma tatmin edici cevaplar verilmemiştir.

Sayın izmirli Hasan Cemal'i haksız bir şekilde Lübnan'a asker gönderme konusunda ağır şekilde eleştirmiştir. Oysa Hasan Cemal'in bu konudaki yazılarında izmirliyi haklı çıkaracak bir şey yok. İzmirli ile aynı çizgide gördüğüm köşe yazarlarından Özdemir İnce Lübnan'a asker gönderilmesini çok iştahlı şekilde savunmuş iken izmirli bu konuda sessiz kalmıştır.

Sayın komodor'un benim eleştiri konumla alakasız cevabını geçiyorum.

Sayın Bahattin Yıldız ise benim Hasan Cemal'le ilgili yazılarımda cuntacı zihniyeti eleştirmesini ve demokratik zihniyeti övmesini benimsediğimi yazdığım halde; Hasan Cemal'in hangi yönünü beğendiğimi soruyor. Oysa ben çok açık şekilde bunu belirtmiştim. Sanıyorum sevgili Bahattin okumadan yazmış.

(Bu arada sayın komodor ve sevgili Bahattin'in yukarıdaki Nasrettin Hoca fıkrasından "temsilde hata olmaz" düsturu" gereğince bana gücenmeyeceklerini ümid ederek kendilerine saygılarımı sunuyorum.)

[Av.Bahattin Yıldız]

Sayın Abbas;

Az bişey okuyarak yazmıştım. Birçok konuda sizinle düşünsel benzerliğimiz, bazen farklı olan yaklaşımlarımızı gölge altına almamalı... Benim şahıslarda somutlaştırılan etkiye karşı bir tepkim olmayacağıda bilinmeli. Sonuçta vurulan yer bir düşünce alanıdır ve o düşünceye tepki vermekte osuruktan tayyere (osuruklu eşek) örneğine girmez.

Gelelim Cunta eleştirisine;
Cuntayı eleştirmesinde (okumadım sizin verdiğiniz bilgiyle) onayım tamdır. Lafımla destekliyorum.

Ama; Cuntalığı dar anlama hapsetmeyide kabul etmemek gerekir. Şu anda A.B.D ve diğer bazı küresel güçlerinde sivil asker ayrımı yapmadan Cunta kategorisine sokmak gerekiyor.

BU yönüyle; Sayın Hasan Cemal, tüm küresel cuntalara da eleştirisel yaklaşıyorsa samimidir.

Ama; gözleri önünde cereyan eden Irak'ta yapılan zulümlere göz kapayıp, bu zulmün en büyük faili olan A.B.D'de; Ermeni soykırımından (oldu ya da olmadı) söz ederek puan kazanmaya çalışan Orhan Pamuk samimiyetsizliğiyse, bu şekildeyse gizli iradesi; onaylamayacağım.

Geçmişte olan hataları yeniden hata yapmamak için irdeleyelim. Ama gözümüzün önünde saniye saniye cereyan eden olaylara bakıp tepki koyması gereken aydınlarımızın (birçoğu) seslenişi ne yazıkki kulaklarımızda kötü bri melodi olarak asılı kalıyor.

Evet bence irdelenmesi gereken öncelik budur.
Kürtler konusunda geçmişte dar bakışa sahip olan Hasan Cemal'in birden Kürtler üzerine kitap çıkarması da manidardır. İrdelenmesi gereken bir mevzudur...

Evet geçmişteki cuntalığı, cuntaları yerelim... İrdeleyelim ama...
Bu irdelemelerin şimdiki Küresel Cuntaların ekmeğine yağ sürecek şekilde değil... Ve bunun çözümü anımızda olan ve geçmişimizde olan tüm cuntalıklara, cuntalara aynı tepkiyi koymaktan geçer...

Ve sanırım benim yaklaşımım böyle... her yaklaşım kendi alanında değerlendirilmeli...

Yani sizin kavramınızla; benim yellenmem böyle...


(Bu arada ortak müvekkilimizle ilgili savcılık fotokopisi elime geçmedi. )

[izmirli]

Fatih'in Çarşamba semtinden yayılan görüntüler, kimilerinin vücut kimyasını bozmuş durumda.
Ne yapalım?
Bir sabah vakti erken tanklarla girip Çarşamba'yı dağıtalım mı?..
Ne dersiniz? .........
Cumhuriyet'in kuruluşuyla birlikte tarikatlar yasaklandı bu ülkede. Tekke ve zaviyeler kapatıldı.
Ama ne oldu?
Hepsi yeraltına indi. Bugüne kadar varlıklarını korudular. Hatta geliştiler.
Ne yapacaksınız bu durumda?
Askeri bir darbeyle demokrasiyi askıya alıp yeniden mıntıka temizliği mi?.. Bunca yıllık yasakçılık, bunca yılın demokrasi dışı uygulamaları ne sonuç verdi ki, bundan sonra verecek Allah aşkına?..
Durun, soğukkanlı düşünün.
Hasan Celal Güzel önceki gün Radikal'deki köşesinde şöyle yazdı:
"Ben ehl-i tarîk, yani tarikat mensubu değilim. Olabilirdim de. İnsanın inanç dünyası tamamen kendi şahsına aittir ve kimseyi ilgilendirmez. Nakşibendi tarikatı mensubu rahmetli Özal, bu ülkede başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yaptı. Bu inancından dolayı kime, ne türlü zararı dokundu?
Hani 'Herkes vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahip'ti? (Anayasa md.24) Bir kısım insanın, genele uygun olmayan kıyafeti bizi neden rahatsız ediyor? Bırakınız da herkes inandığı, istediği gibi yaşasın... Bu tarz giyimi beğenmeyebilirsiniz. Ama herkes sizin beğendiğiniz gibi giyinmek ve yaşamak zorunda mıdır?
Peki, şimdi bunları ne yapalım? Hepsini toplayıp gaz odalarına mı dolduralım? yoksa zorla cübbelerini, şalvarlarını, çarşaflarını çıkarıp berbere, kuaföre mi gönderelim?"
Hasan Celal Güzel'in sorularına bir tane de ben ekleyebilirim:
Tanklarla girip Çarşamba'yı dağıtalım mı? Ne dersiniz?

[Av.Abbas Bilgili]

Sayın izmirli;
Bu konuda sizin tercihiniz nedir acaba? Bu insanlar genel giyim tarzı olan bizlerden farklı giyiniyorlar. Bu kıyafetler benim de hoşuma gitmiyor.

Ama ben bir liberal demokrat olarak insanların sokaktaki kıyafetlerine müdahale edilmesini özgürlük anlayışıma ters bulurum.

Biliyorum ki Batı ülkelerinde de bize acaip gelen kılık kıyafetle sokağa çıkanlar var ve bunlara müdahale etmek gibi bir eğilim yok.

Kaldı ki; bizde de tek parti döneminde taşralı vatandaşlarımız Ankara caddelerine çıkarılmak istenmezdi. Özellikle Ankara'nın meşhur valisi Nevzat Tandoğan zamanında bu tür uygulamlar olduğunu o dönemi anlatan yayınlarda görebilirsiniz.

Doğrusu çok merak ediyorum. Siz özgürlükten yana mısınız, yoksa tek parti uygulamasında olduğu gibi bunları sokaktan menetmekten yana mısınız, ya da bunları tank sesiyle ürkütüp kaçırmaktan yana mısınız?

Önce tercihinizi bir açıklayın bakalım. Öyle kaçak güreşmek yok...

[Av.Fırat Bayındır]

çok şükür Tayland'da askeri darbe olmuş yaşasın:D

[Harun Gür]

Hem de Başbakanları BM Toplantısı için yurtdışında iken... İster misiniz bizimki bundan sonra hiç yurtdışına çıkmasın

[izmirli]

Sırf bir antirez sürmek uğruna mazrufu bırakıp zarfla uğraşırsanız aktarılan yazıdaki istihzayı, depreşen asker antipatisini, her fırsatta kusulan kini elbette göremezsiniz. Eğer bana söyletmeye çalıştığınız şu ise, açıkça söyleyeyim,

Umarım görmeyi istediğiniz rüyanıza asla kavuşamazsınız, kavuşmamanız için de her yolun mubah olduğunu belirteyim,

yeterince açık oldu mu??

Ama lütfen aslını inkar eden haramzade gibi faullü güreşmeyin siz de

[Av.Bahattin Yıldız]

Amaçta, amaca ulaştıracak araçlarda meşru olmalıdır. Amaçta Demokrasi olmalı, kullanılacak araçlarda demokratik olmalı...
Bu yönüyle İzmir'linin görüşünü bir hukukçu olarak, bir demokrat olarak, insan haklarına önem veren biri olarak kabul etmek olanaksızdır. Askerlerimiz dahi demokrasiyi savunurken, sivil insanların dilinin altında saklı baklayı çıkarıp militarizmi savunmasına bir anlam veremiyorum. Havsalam almıyor...

Kendine göre gördüğü bir yanlışı; başka bir yanlışla doğrulamaya çalışmak,
Halka rağmen halka karşı halkın yanında olduğunu açıklamak BİLİNEN KAVRAMIYLA FAŞİST BİR FELSEFEDİR.

Sayın İzmir'linin DİLİNİN ALTINDA SAKLARKEN ÇIKARDIĞI BAKLAYA VİRÜS BULAŞMIŞ OLMASIN...

Eğer samimiyse, sözlerini bilerek ve isteyerek kullanmışsa, ne anlama geldiğinin de farkındaysa;
Bana dua etmek düşer;
ALLAH BİZİ DEMOKRASİ KARŞITLARININ ŞERRİNDEN KORUSUN... ALLAH İZMİR'LİYİ ISLAH ETSİN... ALLAH İZMİR'LİNİN KALBİNDEN FAŞİZMİ ATSIN VE ONUN KALBİNE DEMOKRASİ NURU VERSİN...