Basın açıklaması ve bir sendika lideri

[Av.Ali Sinkay]

Bağlı bulunduğum sendikanın yöneticisi sayın fahrettin yokuşu buradan tebrik etmek istiyorum.Bazıları terbiyesizlikle suçladı ama keşke herkes onun kadar duyarlı olabilse ve ben de bir başka basın açıklamasını izninizle buraya kopyalayıp sizinle paylaşmak istiyorum

Değerli basın mensupları;

Son zamanlarda gazetelerde ve televizyonlarda, hukukun üstünlüğü adı altında, adeta hukukun tek yanlı bir hal aldığını hayretle ve üzüntüyle seyretmekteyiz. Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti olduğunu kabul eden bizler, hukuk devletinin yanlızca bir kesime hukuk ve adalet dağıttığını görmekten ciddi rahatsızlık duymaktayız. İş adamı Yusuf ALTAY isimli şahsın Sabah gazetesinde “Amele” çetesi ve “Ahtapot çetesi” lideri olduğu, 10 faili meçhul cinayetten, sayısız gasp olaylarına karıştığına kadar bir çok olaydan arandığı bahsedilirken, aynı şahsın konu Sedat PEKER olunca nasıl bir anda mağdur iş adamı haline dönüştürüldüğünü siz basınımıza sormak istiyoruz? Bu kişi kürt mafyasının lideri olarak bilinirken, Atilla EKSEN isimli iş adamı bu şahısla ilgili, mayıs ayında, Üsküdar Cumhuriyet Savcılığı, 2. Ağır ceza 2004/338 dosya nolu ölüm tehdidi ile gasp edilmekten şikayetçi olmuşken, mağdur iş adamı Atilla EKSEN nasıl olurda Sedat PEKER’in adamı olarak tutuklanır?

Bazı emniyet mensuplarının kürt mafyası ile kurduğu çıkar ilişkisini anlamanız için kahin olmanız gerekmediğini, yalnızca araştırmalarınızı kişisel kinler üzerine kurmak yerine, objektif bilgi ve belgeler üzerine kurmanızı, topluma doğruları açıklamaktaki yükümlülüğünüzü ancak bu şekilde sağlayacağınızı hatırlatırız.

Organize Suçlar Bölümü’nden sorumlu eski bir emniyet görevlisinin dahi söylediği “SİYASİ DESTEKLE KÜRT MAFYASI KOLLANMAKTADIR!’ söylemi de mi size hiç bir şey ifade etmemektedir? İç İşleri Bakanlığı görevine gelen Aksu; gelir gelmez, hukuki hiç bir gerekçesi olmadan, Sedat PEKER’in pasaportuna el koyması sizce gelir gelmez yapılmak istenen hedefi göstermek için yeterli değil midir? Türkiye Cumhuriyeti’nin hiç bir döneminde, uyuşturucu baronları karakol basma ve Türkiye Cumhuriyeti parlamentosunu tehdit etme cüretini gösterememişken, bugünkü kürt aşiretlerinin bu cesareti nereden aldığı sorusu da mı, hiç aklınıza gelmiyor? AB’ne girmekte hevesli olan ülkemizde, Avrupa’da aşiretlerin polise saldırarak tutuklu şahsı kurtarıp, parlamentoyu tehdit etmesi, ciddi bir siyasi basiretsizlik olarak algılanmazmıydı? Yine bu skandal sonucunda İç İşleri Bakanı’nın derhal istifası istenmez miydi?Vanda neler oluyor?

Kürt aşiretlerine madem bazı siyasiler destek olmuyor, madem Van’daki Kürt aşiretinin karakol basması da normal karşılanıyor, kendi imkanlarıyla vatan bilinci taşıyan Emniyet Müdürlerimize doğuya tayin olma istemine neden izin verilmiyor? İstanbul veya Antalya'da görev yapmak isteyen Polis Müdürleri sırada beklerken, İstanbul’dan Van'a gitmek isteyen Emniyet Müdürü nasıl vatan haini ilan ediliyor? İlhan Naci EKİNCİ'nin tayini istendiği yönündeki haberi ise İçişleri yalanlıyor? Bütün bunlarda mı doğru soruları sormanız için yeterli olmuyor?

Terörist olduğu bilinen, Türk düşmanı Öcalan’ın avukatları, Öcalan’ın sözcülüğünü dünyanın her yerinde yaparken, aynı avukatlar bir çok Pkk/Kadek’linin korunması ve savunması için sürekli çalışırken, avukatlar terör örgütü mensubu olarak kabul edilmezken, yalnızca AVUKATLIK VAZİFESİNİ yerine getiren, Sedat PEKER’in avukatları nasıl oluyorda örgüt üyesi olarak görülüp tutuklanmaktadır? AB’ne girme sevdasıyla, ülkemizin her köşesinde, televizyon dizilerinde kürt propagandası, Pkk/Kadek kamplarındaki röportajlar, Pkk/Kadek’in sözcülüğü kanıtlanmış Zana’ların haberleri göstermektedir ki, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ asli unsuru olan TÜRK MİLLETİ’NİN DEVLETİ OLMAKTAN UZAKLAŞMAKTADIR! Bu topraklarda yüzyıllardır nifak tohumları ekmekle uğraşan ve bu ugraşlara kendi menfaatleri için çanak tutan, her kim olursa tarihte ne kazanmışlarsa gelecekte de kazançları aynı olacaktır!

Milliyetçi, Türkçü olduğunu söyleyen her bireye yakıştırılmaya çalışılan ‘MAFYA’ kimliği, hedefi açıkça şaşırtıp toplumu ciddi yanılgılara sürüklemektedir. Mafya tarihçesine baktığınız zaman, hiç bir mafya babasının 6 ayda bir tutuklanmadığını, her mafya babasının ciddi bir iş adamı kimliği olduğunu görürsünüz! Hedef ülkemizdeki asli unsur olan TÜRK kimliği midir? Türk’üm demenin oldukça anlamsız ve kuraldışı sayıldığı günümüzde, yalnızca kürt kimliğinin önemi sürekli olarak vurgulanmakta, hatta biz TÜRK’lere dayatılmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’nde yalnız azınlık olarak kürtler yoktur. Museviler, süryaniler, vb. guruplar da varken azınlık olmadıklarını sürekli hatırlatan, Zana’nın Brüksel’de söylediği şu sözlerin “KÜRTLER NÜFUS OLARAK AZINLIK DEĞİLDİR” anlamı nedir? Kürtler nüfus olarak azınlık değil, çoğunluk mudur? Onlar çoğunluk ise bizler mi, yani Türk Milleti mi azınlık konumundadır?

Aşiret başı olduğu bilinen BARZANİ’nin kırmızı halılarla devlet başkanı gibi karşılanması, sonrasında Tel-Afer’de Türkmen’lerin katledilmesi… Sizce bunlarda mı tesadüftür?

Türk halkı olarak baskı altında tutulmaktan, Türk olarak ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmekten, her türlü demokrasi ve insan haklarının yalnızca bir kesime gösterilmesinden rahatsızlık duymaktayız! Tutuklandığı zaman basına açıklama yapmasına izin verilen kürt teröristleri alkışlayan İnsan Hakları Derneği’nin, konuşması sert bir biçimde engellenen Sedat PEKER’in ikinci göz altına alınışı sırasında, işgence yapıldığı iddialarına sessiz kaldığını görmekteyiz!

İnsan Hakları Derneği olduğunu iddia eden kurumun, Kürt Haklarını Koruma Derneği olduğu bir kez daha ispat edilmiştir!

Değerli basın mensupları,

Bizler Türk basınının bağımsız, objektif ve tamamiyle gerçeklerden yana olduğuna inanmak istiyoruz. Türk Milletinin manevi değerlerinin, iki paralık edildiği ve topluma dayatılmaya çalışılan sadece bir tek gerçek, birilerine demokrasi, birilerine adalet, sadece birilerinin söylemlerine öncelik olduğu hissiyatından kurtulmamız için sizlerin bağımsız, yanlı olmayan yorum ve desteklerinizi bekliyoruz.

Türk Milliyetçilerinin dosta düşmana vermek istediği mesaj şudur:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN ASLİ UNSURU TÜRK MİLLETİDİR! KENDİNİ BU MİLLETTEN FARKLI GÖREN HİÇ BİR ETNİK KÖKEN, CUMHURİYETİN ASLİ UNSURU OLAMAZ! TÜRK MİLLETİ’NE KARŞI BAŞLATILAN BU KAMPANYALAR ER YA DA GEÇ BİTECEKTİR, BİTİRİLECEKTİR. BİZLERE DAYATILMAYA ÇALIŞILAN KÜRT MİLLİYETÇİLİĞİNİN KARŞISINDA HERKES BİLMELİDİR Kİ TÜRK MİLLETI DAĞ GİBİ DURMAKTADIR. HİÇ KİMSE ALTINDAN KALKAMAYACAĞI PLANLAR YAPMAYA KALKMASIN. ŞANLI TARİHİMİZDE BU TÜR HESAPLAR YAPANLARA GEREKEN CEVABI TÜRK MİLLETİ VERMİŞTİR, GEÇMİŞTE NE ALDILARSA TORUNLARININ ALACAKLARIDA AYNIDIR! RÜZGAR EKENLER YALNIZCA FIRTINA BİÇERLER!

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!

et son front etait mu comme une place vide entre deux armees

[Saltuk]

"İnsan Hakları Derneği olduğunu iddia eden kurumun, Kürt Haklarını Koruma Derneği olduğu bir kez daha ispat edilmiştir!"

Doğru söze ne denir ki?





Saltuk

[Nilgül Saraç]

sayın alisinkay,
konuları saptırmada üstünüze yok sanırım bu yazdıklarınızın %90 ına pek çok kişi katılıyor fakat raporun içeriğine göre birşey yazmadan sanki bunlar rapor kapsamındaki konularmış gibi bahsetmeniz doğru değil.
herşeyden önce sayın ünvanını bile haketmeyen Fahrettin Yokuş'un hareketini tasvip eden sadece sizsiniz sanırım forumunuzu yanıtlayan kişi sayısından bu ortaya çıkıyor. karşısındakinin düşüncesini açıklamasına saygı göstermeyen ve buna dağdan inme yöntemlerle engel olan birinin yeri en yüce değerler üzerine kurulu olan bu kurum ve dernek olamaz zaten.
eğitim sen başkanı sayın Alaaddin Dinçer'in de dediği gibi 'bunlar ırkçı şoven hareketleridir'
yapılan bu terbiyesizliğe siz alkış tutuyorsanız (ki bence size destek olanlar bir elin parmaklarını geçmez) ileride yapacağınız işinize orman kanunların da katıyorsunuz demektir

nilgul

[deltaG]

SAYIN Fahrettin Yokuş'un düşüncelerini aynen paylaşıyor ve bir paçavradan başka bir şey olmayan meşhur rapora karşı gösterdiği tepkinin de aynen arkasında duruyoruz.

Türkiye üzerinde oynanan oyunlara "STEP BY STEP" getirilmek istene yere gelinmeyeceği ancak böyle sembollerle anlatılabiliyor. Bu semboldan dahi gulyabani görmüş gibi kimlerin ürktüğü de çok açık bir şekilde ortada.

sayın demeye dilimizin varmadığı alaaddin dinçer hakkında bilgi edinmek isteyenler google' da " alaadin dinçer+kürt yazıp arama motorunu çalıştırdıklarında ne olduğunu göreceklerdir.

Kendisini bu ülkenin sevdalısı olarak gören insanların ÖTEKİLERİNİ TANIMA HAKKININ BİLİNCİNE VARARAK KİMİN NE OLDUĞUNU ÇOK ÇOK İYİ ÖĞRENMELERİ GEREKİYOR

[Av.Ali Sinkay]

Sayın nilgül saraç ,
Şu ana kadar ben dahil 4 kişi yorum yapmış bu olaylarla ilgili 2'si Fahrettin Yokuşun hareketini destekliyor.Sayın saltuk rapora karşı ama Fahrettin yokuşun hareketi ile ilgili yorum yapmamış siz de karşısınız.Sayın nilgül saraç size hatırlatmak istediğim ve bu siteye ikinci kez koyacağım bir hitabe var.Unutmayın yufka yürekliliklerle çetin yollar aşılmaz.Sayın fahrettin Yokuş sendikamın başkanı ve yoldaşım, yoldaşını bırakıp kaçanların değişirim topunu bir sokak kadınına.

Ey Türk Gençliği !

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbâlinin yegane temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbâlde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde
bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı!

İşte, bu ahvâl ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır ! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur !


et son front etait mu comme une place vide entre deux armees

[Nilgül Saraç]

sayın İbrahim Kaboğlunu kaçamkla mı suçluyorsunuz ben onun davranışını
seviyesi belli olmayan insanlarla muhattap olmamak şeklinde yorumluyorum
bu hitabeyi her Türk vatandaşo ben de biliyor ve benimsiyorum
ne amaçla yazdığını açıklar mısın ?

nilgul

[Benna]

Vay be senin terör örgütün benim mafyama geldik sonunda zaten oradan hiç çıkmamış idik. Ya kimi kime karşı savununuyoruz arkadaşlar. Sayın Sinkay organize suç örgütü kurduğu iddia edilen ve bu konuda ortada bir çok şey bulunurken siz galiba suvunuculuğunu üstlendiniz. kürt terörü ya da Türk mafyası ya da başka şeyler. bir hukukçuya tarafgir olarak savunur pozisyona düşmek hiç bir şekilde yakışmamaktadır.
siz bugün Kaboğluna karşı kullanılan şiddeti tasvip ederseniz yazık derim. ne olursa olsun fikrin karşına fikirle çıkmanızı dilerim. Fahrettin Yokuş kimin mihmandarlığını yapmaktadır onu da açıklasanız çık memnun olacağız.
eski emniyet görevlisi denilen Adil Serdar Saçan dır. Onun ne haltlar karıştırdığını meslekten neden ihraç edildiği konusunda bilginiz yok anlaşılan. Bir yanlış varsa tartışalım ama benimkini tartışalım derseniz yanlış yaparsınız.
Yokuş un cümleleri faşizm kokuyor faşizm bundan ötesi zaten olamaz. Alıntı yaptığınıza göre siz bu görüşleri benimsemiş görünüyorsunuz. Kürt grupların terörüne karşı Türk grupların mafyası anlayışına sahipsiniz anlaşılan.
Ayrıca görüşlerin doğruluğu ne zamandan beri oylama ile ortaya çıkar oldu insanların en temel hakları hakkında oylama ile karar alınamayacağını ne zaman öğreneceksiniz acaba?
Kürt milliyetçiliğine faşizmine karşı Türk milliyetçiliği ve faşizmine geliyorsunuz. bu ülkenin kurucu unsuru bu toprakların insanlarıdır Türkler değildir. Bunu belirtmek isterim.

[Av.Ali Sinkay]

Sayın benna,

Öncelikle yukarıdaki yazının sayın Fahrettin Yokuş'la hiçbir ilgisi olmadığını açıklamak istiyorum.Bu bir basın açıklamasıdır.Ben de destekliyorum.Araştırırsanız basın açıklamasını kimin yaptığını bulursunuz.Yukarıdaki yazılanlar yanlış yada yalansa o yazıları ve düşünceleri paylaşanları suçlayabilirsiniz.Ama doğruysa ortada bir sorun var.Bakın bazılarının sayın (?) öcalana yaptkları ve Sedat Peker'e yapılanları kıyaslıyorum.Hukuk herkese karşı vardır.Devlet herkesin eşit şartlarda yararlanması içindir.

Sayın Benna kendi yaşadığım bir olayı aynen aktarıyorum.Olay bir kamu dairesinde.

Bilgisayarımın üzerine her zaman küçük bir ay- yıldız çıkartması yapıştırırım.Bu olay daha yeni oldu çok eskilerde değil.Seçimlerden sonra 14 yada 15 kişinin tayini bulunduğum şehre çıktı bunların büyük çoğunluğu doğudan geliyordu ve Kürt kökenliydi.Bunlardan birinin aynen sözü ne kadar doğru bilmiyorum.Belki yalan söyledi.Dayısı bingül, amcası istanbul milletvekili 5 kardeşi de içeride Pkk'lı.(Gerçi af yasası ile çıktılar ama )
bir diğeri hadepli ve servis içerisinde açıkca bir devlet memuru biz ne kazandıysak abdullah öcalan sayesinde kazandık diyebiliyor. Benim Ay-Yıldızım da yırtıldıkça inatla ben de yapıştırmaya devam ediyorum.Birgün şef beni çağırdı ona da galiba müdürü söylemiş ve benden sözlü olarak siyaset yapmamamı istediler.O güne kadar sendika üyesi değildim, siyaset yapma yasağım vardı ve asla ama asla dairede görüşümü anlatmazdım.Bir grubumuz vardı Türkiyenin her bölgesine geziler düzenler ve onlarla uğraşırdırm.

Abdullah Öcalan propogandası açık açık yapılırken o kişi en ufak bir uyarı bile almadı.Rüşvet aldığı ama ispatlanamadığı için sürgüne gönderilen biri ben Kürt olduğum için sürüldüm diye bir dilekçe yazdı ve hemen geriye döndü.Onu sürenler sürüldü bu defa.Sayın benna neler olduğunu görüyorsunuz.

Gelelim mafyaya ben Abdullah Çatlıya ve onun gibilere mafya yakıştırması yapanları eleştiriyorum.Bu ülkenin kurucu unsuru bu topraklarda yaşayanları dediğiniz de sayın benna beni sadece gülümsetirsiniz.Tarih bilginize şaşarım.Cumhuriyet döneminde yaşanan isyanları hatırlayın.Birileri Türk devletini kurmak isterken diğerleri de onları yok etmeye çalışıyordu.

İsrafil Kumbasar yeniçağ gazetesinin yazarı alıntısı;
“Kürtlerle kardeşiz, kız alıp kız verdik, cumhuriyeti beraber kurduk diyor” Yeniçağ gazetesi yazarı sözde milliyetçi bir arkadaşımız.

Bu nasıl kardeşliktir ki, hep külfet TÜRK’ e, nimet KÜRT’ e gider.

Bu nasıl kardeşliktir ki, TÜRK çocuklarını “kardeşlik, birlik, beraberlik” masallarıyla büyütürken, KÜRT kurulacak BÜYÜK KÜRDİSTAN’ ın önündeki en büyük engelin TÜRKLER olduğunu anlatır..

“Cumhuriyeti beraber kurduk” cümlesine gelince.. GENEL KURMAY BAŞKANLIĞI’ nın bu konuyla ilgili çok sağlıklı istatistikleri vardır. Lütfen merak eden baksın Cumhuriyet kurulurken DİYARBAKIR, TUNCELİ vs kaç şehit vermiş. ÇANKIRI, YOZGAT, TOKAT ne kadar şehit vermiş..

Yazdıklarıma kimse yanlış bir anlamda yüklemesin.. VATANIM diyen, BAYRAĞIM diyen, DİNİM, DEVLETİM diyen herkesi öz kardeşim gibi bağrıma basarım tüm kalbimle.. Ve lakin benim DEVLETLE, BAYRAKLA, VATANLA problemi olan ve beni düşman gören bir KARDEŞE ihtiyacım yok.. Değil KÜRT, TÜRK’ te olsa, velev ki o öz kardeşim bile olsa tanımam öyle kardeşi..

Gerek yazılı ve gerek görsel basında son zamanlarda gözden kaçırılan bir şey var. Bir sanatçı, bir futbolcu vs.. Bir etkinlik yaptığında haber bültenlerinde direkt olarak etnik kökeni (!) ile birlikte anılıyor. Kürt Sanatçı Yılmaz Erdoğan, Kürt Türkücü Mahsun Kırmızıgül v.b gibi…Ancak nerede bir çirkinlik varsa, bir kötülük varsa direkt olarak olay TÜRK’ e mal ediliyor. Hatırlarsınız mesela geçen hafta Alanya da küçük bir kıza tecavüz eden sapık, günlerce yurt dışında ve Türkiye de haber bültenlerinde TÜRK SAPIK olarak lanse edildi.. Oysa bu tecavüzü gerçekleştiren bir KÜRT’ tü… Madem basın-yayın kuruluşları bu konuda böylesi hassas, tinerci, ayyaş, berduşt, hırsız, mafya vb. yapılanmaları sunarken de etkin kökeni ni söylesin (!)

Ki.. TÜRK KİMLİĞİ KİRLENMESİN…

Ve bir arkadaşın başından geçenler;

Cola-Turka reklamlarının Türkiye’yi kasıp kavurduğu herkesin dillerde olduğu günlerdeydi.. Bir gün arkadaşımla Aksaray’da bir telefon mağazasına girdik. Arkadaşım içeride elinde kola için 15-16 yaşlarındaki gence espri olsun diye “kardeşim neden coca-cola içiyorsun, gavura para veriyorsun, cola-turka içsene” diyerek takıldı…

Şivesinden Kürt olduğu anlaşılan genç sırıtarak şu cevabı verdi: “Gavurun zehirini içerim, yahudinin kolasını içerim, Türk’ ün suyunu bile içmem, param nasip olmasın.”

Evet faşizm mi yoksa vatan sevgisi mi.Ben Atatürk'ün gençliğe hitabesini ilke edindim.Şu anki Türkiye Atatürk'ün anlattığı Türkiye değilse ya ben aptalım yada hala uyuyanlar var.

et son front etait mu comme une place vide entre deux armees

[deltaG]

Apo''ya yataklığın hesabını veriyor...


TRT''yi dolandırmaktan hükümlü M.

Ali Birand, terör örgütü elebaşı Apo''ya yardım ve yataklıktan da adalete hesap veriyor.

8 Nisan''da bir TV kanalında yaptığı programda bebek katilinin avukatlarına adeta propaganda yaptıran Birand''la birlikte Apo''nun avukatları İrfan Dündar, Mahmut Şakar ve Doğan Erbaş hakkında da yardım ve yataklık suçundan dava açıldı.

Yolsuzluk yaptığı iddiasıyla uzun süre mahkeme mahkeme gezmek zorunda kalan gazeteci Mehmet Ali Birand da Öcalan''ın avuktaları gibi terör örgütüne yardım yataklıktan yargılanacak. 8 Nisan 2004''te Gazeteci Mehmet Ali Birand hakkında da PKK''ya yardım ve yataklık suçundan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı''nca dava açılmıştı.

Davanın gerekçesi ise Birand''ın 8 Nisan 2004 tarihinde CNN Türk''te yayınlanan 23.Gün programında Abdullah Öcalan''ın avukatlarıyla yaptığı söyleşiydi.

Birand''la birlikte Öcalan''ın avukatları İrfan Dündar, Mahmut Şakar ve doğan Erbaş hakkında da yardım ve yataklık suçundan açılan dava halen devam ediyor.

ÖCALAN''IN AVUKATLARINA DAVA İmralı''dan Kandil dağındaki teröristleri rahatlıkla yöneten bölücü başı Öcalan''a bu imkanı sağlayan avukatları örgüt üyeliğinden yargılanacak.

Karakuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt ile Genelkurmay 2.Başkanı İlker Başbuğ''un açıklamaları ile yeniden gündeme gelen Bölücü başı Öcalan''ın avuktalarına mahkeme yolu göründü.

İmralı Cezaevi''nde bulunan terör örgütü lideri Abdullah Öcalan''ın avukatları aracılığıyla PKK''yı yönettiğine ilişkin iddialar İstanbul Cumhuriyet Savcılığı''nı harekete geçirdi.

Savcı Nazmi Okumuş, Öcalan''ın avukatlığını yapan Doğan Erbaş, Ayşe Tuğluk, Okan Yıldız, Bekir kaya, Devrim Barış Baran ve Ayşe Batumlu hakkında dava açtı.

Avkutalar, Öcalan''ın örgüt stratejisini ve uygulayacağı kuralları basını kullanarak yandaşlarına bildirmekle suçlanıyor.

Hazırlanan iddianamede avukatların, "Biz Öcalan''ın hukuki yönden yardımcılığının yanında siyasi yönden de yardımcılığını üstleniyoruz" sözlerinin yer aldığı öğrenildi.

Asrın Hukuk Bürosu çalışanı altı avukat TCK''nın 168.maddesinde düzenlenen örgüt üyeliği, sözcülüğü, savunuculuğu yapmak suçlarından 10 yıldan az olmak üzere ağır hapis cezasıyla yargılanacak.

Asrın Hukuk Bürosu''ndan yapılan açıklamada ise Öcalan''ın AİHM''de üç davası olduğu hatırlatıldı.

Görüşmelerin yasal çerçevede gerçekleştiği savunulan açıklamada şöyle denildi: "Müvekkilimiz siyasi düşüncelerinden dolayı yargılandığı için görüşmelerde dar hukukun dışındaki siyasi konular da görüşülüyor.

Müvekkilimize yönelik ithamların çeşitliliği sebebiyle de bu konuları konuşmak mecburiyetindeyiz.

Aksi takdirde savunma kesintiye uğrar." PAŞALAR UYARMIŞTI Öcalan''ın, avukatları aracılığıyla örgüt üyelerine talimatlar gönderdiğine ilişkin iddialar İmralı Cezaevi sürecinin başladığı 1999 yılından bu yana gündeme getiriliyordu.

Son olarak Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda konuya değinmişti.

06.11.2004
-----------

Sayın Fahrettin Yokuş'un cümleleri faşizm kokuyor. Öyle ya faşizm sadece Türk Milliyetçilerine yakıştırılır. Ama Kürdistan kurmak hevesi içinde söylenenler yapılanlar faşizm değildir. Eğer faşizm=milliyetçilik (ırkçılık) ise hiç kimse apaçık kürt milliyetçiliği yapıldığını inkar edemez. Milliyetçilerin (anlamak istediğiniz anlamda kullanmıyorum bu deyimi, anlamı; ülkesini sevenler, bölünmesini istemeyenlerdir) bütün söz ve eylemleri faşizm çamuru ile bulanmak istenirken sakın kimse bana ötekilerin amaçlarının masum talepler olduğunu söylemesin. Bırakın artık bu çifte standardı. Bir taraftan benim mafyam, senin terör örgütün derken, düpedüz yalan ve riya dolu eylemlere prim sağlamayalım.

Fahrettin Yokuş haklı olarak soruyor. Sedat Peker mafya olarak tanınır ve onun avukatları da örgür üyesi diye içeri alınırken, BEBEK KATİLİ'nin avukatları, terör örgütüne nasıl olur da emir iletir?Eğer bu ülkede hukuk varsa neden tek taraflı işler?

Sayın Benna bir de bunu cevabını verebilseniz keşke!

Paçavra Rapor, insan hakları konusunda yapılan bir oylama olarak değerlendirilemez. Bu rapor Türk toplumunu Sistematik olarak Bozmak görevi yüklenenlerin eseridir.Şeytan ayrıntıda gizlidir.

Bir zamanlar insanlar "sos" ile başlayan kelimeleri kullanırken dikkatli olmak zorundaydılar sosyalizmi çağrıştırdığı için. Şimdi de Türk demek bile neredeyse suç haline getiriliyor.

[Benna]

Sayın deltaG
Bir şeyleri birbirine karıştırmayalım ben terör örgütü başı ile birlikte hareket eden avukatları savunmadım ki. şunu yanlış buldum organize suç örgütüne dahil olan avukatlar hakkında işlem yapılmış olmasını yadırgar hal var ortada benim sitemim buna. suç işleyen her kim olursa olsun mutlaka karşılığını bulmalı benim adamım değil de onun adamı alınsın mantığına karşıyım. hukuktan üstün kimse olamaz.
Türk faşizmine de Kürt faşizmine de hayır! kimse ülkeyi sahiplenmesin. kendine pay etmesin.
Sayın Alisinkay ben kimseye karşı kimseyi savunmadım tarafgir olunmaması gerektiği kanaatimi belirttim. ben sizin yaşadığınızı belirttiğinz şeylere inanıyorum. olmuştur ki söylüyorsunuz. iki tarafta çok masum olduğunu söylemesin lütfen 'kürt' sözcüğü benim oralarda hakaret olarak kullanılır. ne olacak şimdi bunu tüm halka mı maledeceğiz.
ben kimsenin karşısında veya yanında değilim bu konuda taraf olmadığımı düşünüyorum. beni ilgilendirem sadece ülkem ve burada yaşayanlar.