Kıza bir partide raslamıştı. Harika birşeydi. O gün peşinde okadar delikanlı vardıki partinin sonunda kızı kahve içmeye davet etti.Kız parti boyu dikkatini çekmeyen çocuğun davetine şaşırdı.:ama tam bir kibarlık gösterisi yaparak kabul etti teklifini. Hemen köşedeki şirin kafeye oturdular. Delikanlı öyle heyacanlıydıki kalbinin çarpmasından konuşamıyordu.Onun bu hali kızında huzurunu kaçırdı.Ben artık gideyim demeye hazırlanırken delikanlı birden garsonu çağırdı. Bana biraz tuz getirirmisiniz dedi. Kahveme koymak için. Yan masalardan bile şaşkın yüzler delikanlıya baktı. Kahveye tuz... Delikanlı kıpkırmızı oldu utançtan ama tuzu kahvesine döktü ve içmeye başladı. Kız merakla garip bir ağız tadınız var diye sordu.

Delikanlı anlattı. Çocukken deniz kenarında yaşardık hep deniz kenarında ve denizde oynardım. Denizin tuzlu suyunun tadı hiç ağzımdan eksilmedi. Bu tatla büyüdüm ben bu tadı çok sevdim. Kahveme tuz koymam bundan. Ne zaman o tuzlu tadı dilimde hissetsem çocukluğumu,deniz kenarındaki evimizi ve mutlu ailemi hatırlıyorum. Annemle babam hala o deniz kenarında oturuyorlar. Onları ve evimi çok özlüyorum ki.. Delikanlı bunları söylerken gözleri nemlenmişti. Kız dinlediklerinden çok duygulanmıştı. İçini bukadar samimi döken,evini. Ailesini bukadar özlüyen bir adam evi aileyi seven biri olmalıydı. Evini düşünen evini arıyan evini sakınan biri ev duyusu olan biri.

Kızda konuşmaya başladı. Onunda evi uzaklardaydı çocukluğu gibi. Oda ailesini anlattı çok şirin bir sohbet olmuştu. Tatlı ve sıcak vede bu sohbet öykümüzün harikulade güzel bir başlangıcı olmuştu tabii. Buluşmaya devam ettiler ve her güzel öyküde olduğu gibi prenses prensle evlendi vede sonuna kadar çok mutlu yaşadılar. Prenses ne zaman kahve yapsa prensine içine bir kaşık tuz koydu hayat boyu hemde. Onun böyle sevdiğini biliyordu çünkü.

Kırk yıl sonra adam dünyaya veda etti. Ölümünden sonra aç diye bir mektup bırakmıştı sevgili karısına. Şöyle diyordu satırlarında. Sevgilim,birtanem lütfen beni affet. Sana hayatımda bir kez yalan söyledim oda tuzlu kahvede. İlk buluşmamızı günü hatırlıyonmusun?Öyle heyecanlı ve gergindimki şeker diyecekken tuz çıktı ağzımdan. Sen ve herkes bana bakarken değiştirmeye o kadar utandımki yalanla devam ettim. Bu yalanın bizim ilişkimizin temeli temeli olacağı hiç aklıma gelmemişti. Sana gerçeği anlatmayı defalarca düşündüm ama her defasında korkudan vazgeçtim. Şimdi ölüyorum ve artık korkmam için hiç bir neden yok işte gerçek; Ben tuzlu kahve sevmem;O garip ve rezil bir tat. Ama seni tanıdığım andan itibaren bu rezil kahveyi içtim ben hemde zerre pişmanlık duymadan. Seninle olmak hayatımın en büyük mutluluğuydu ve ben bu mutluluğu tuzlu kahveye borçluydum. Dünyaya bir daha gelsem her şeyi yeniden yaşamak seni yeniden tanımak ve bütün hayatımı yeniden seninle geçirmek isterdim. İkinci bir hayat boyu tuzlu kahve içmek zorunda kalsamda... Yaşlı kadının göz yaşları mektubu sırıl sıklam ıslattı. Lafı açıldığında bir gün biri kadına tuzlu kahve nasıl bişey diye soracak oldu.

Gözleri doldu kadının ve dediki "ÇOK TATLI,ÇOK TATLI"