Bundan dört yıl önce Amerika'nın işgal ettiği Irak'ta, Iraklı'lar 'Diktatörden kurtulduk!' diyerek sevinç nidaları atıyor ve Iraklı bir milli güreşçinin elindeki balyozla Saddam Hüseyin'in heykelini yıkması objektiflerden dünyaya yansıyordu...Dört yıl sonra işte bilanço;yüzbinlerce ölü, masum cesetler, yıkılmış bir ülke ve karmakarışık Ortadoğu.Amerika girdiği topraklardan nasıl çıkacağını bile hesaplayamaz durumda ve kendi vatandaşları dahil bütün dünyanın gözünde 'büyük devlet olmanın' hiç bir niteliğine sahip olmadığını göstermiş oldu.

Peki Irak? Irak'ın bu tabloda hiç mi günahı yok?

İstiklal Mücadelesi'nde bizi onca düşman ve işgal karşısında bir arada tutup bugün Ortadoğu'nun en güçlü Cumhuriyetini kurmamızı sağlayan, dünyadaki tek laik ve demokratik İslam ülkesi olmamıza sebep olan çimento nedir?Irak'ta olmayandır...Yani Irak halkını bir arada tutan 'ümmet' bilinci iken, Türk Milleti'ni bir arada tutmuş ve tutacak olan 'millet' bilincidir.

Günümüzde İslam devletleri ile entegrasyon için karşılıklı iş birliği anlaşmaları ve adı malum müslüman sanayici dernekleri ile sözde bölgede birlik ve beraberliği sağlamaya dönük çabalar sergileyen kimi siyasetçilerimizin güttüğü Büyük İslam Birliği hayallerinin sonunun ne olduğunu görmek zor değil...

Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar müslümanız.

İşte bu sebeple Irak trajedisinin tarihin tozlu sayfalarına atmakta olduğu dersleri iyi öğrenip, eldeki Kuran'dan fazla gönderdeki bayrağa, dildeki Türkçe'ye, ezeli Türk tarihine ve ulu önder Mustafa Kemal'e daha da sarılma vaktidir.