+ Konuyu Yanıtla
6 / 6 Sayfa İlkİlk 123456
51 den 60´e kadar toplam 60 ileti bulundu.

Konu: Hiçbir Gerekçe Savaşı Makul Gösteremez

Hiçbir Gerekçe Savaşı Makul Gösteremez Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #51
    Kayıt Tarihi
    Jun 2002
    Nerede
    İstanbul, Türkiye.
    İletiler
    189
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    ETYEN MAHÇUPYAN'ın yazısı, vakit ayırıp okumanızı tavsiye ederim, önemle üzerinde durulması gereken bir cümle "Türkiye ahlaki kaygularını terk edecek kadar ‘milli’ olmamalı"...


    -----------------


    Ahlakî çöküntünün hikayesi

    Geçenlerde yaptığı basın toplantısında Bush “her gün Tanrı’ya kendisine rehberlik etmesi, akıl vermesi... için dua ettiğini” söylemişti. Akıl konusunda söyleyecek bir şey yok...



    Çünkü Tanrı’nın gerçekten de Bush’a yardım etmesinde yarar olduğu konusunda dünya çapında bir fikir birliği mevcut. Ancak Tanrı’nın Bush’a yapacağı ‘doğrudan’ yardımlar sadece akılla sınırlı olmasa iyi olur. Çünkü Bush yönetimindeki ABD hükümetinin dış politikası utanç verici bir oportünizmin, inanılması güç bir ahlaki çöküntünün de işaretlerini taşıyor. ABD dış politikasının bugün iki temel aracı var: Şantaj ve baskı... Ve bu ‘stratejiyi’ uygularken, ABD en basit ahlaki meşruiyet kriterlerini bile göz ardı etmekten çekinmiyor. Örneğin bile bile yalan söylüyor... Dışişleri Bakanı’nı dünya televizyonlarının karşısına çıkarıp, ona düzmece bir ‘imha silahları senaryosu’ anlattırabiliyor. Örneğin evrak sahteciliği yapıyor... Blix raporunun ortaya koyduğu gibi, Irak’ın Nijer’den uranyum aldığına dair sunduğu belgeler sahte çıkabiliyor. Dahası ABD gizli servisinin BM Güvenlik Konseyi’ndeki üyelere yönelik ‘gözetleme ve dinleme operasyonları’ düzenlediği ortaya çıkıyor.

    İşin ilginç yanı, dünya kamuoyu ezici bir biçimde bu tutumu kınarken; bazı devletler bütün bu yalanları ve gayrıahlaki politikayı destekleme eğilimi içine giriyorlar. Başka herhangi bir devletin yapması halinde anında mahkum edilecek tavır ve eylemler, ABD’nin gücü nedeniyle sineye çekilmekle kalmıyor; yandaş da buluyor. Ve böylece ahlaki çöküntü bir ‘dış politika’ pozisyonu haline geliyor... Her türlü gayrıahlaki araç ve yöntemin ‘milli’ kisvesi altında meşrulaştırıldığı bir pozisyon bu. Haklılığı sadece güce dayandıran, paylaşma ve diyalog gibi kavramları anlamsızlaştıran bir bakış açısıyla karşı karşıyayız. Bizimki gibi güçsüz devletler ise, kendi konumlarını bir tür ‘çaresizlik’ olarak tanımlayabilseler de; ahlaki yükümlülükten kolaylıkla sıyrılamayacaklar. Çünkü olayın sadece çaresizlik olmadığını hepimiz biliyoruz...

    Türkiye Irak meselesinde tercih imkanına sahip bir ülke. Şu ana kadar savaşı geciktiren ve ismini bilmediğimiz yüz binlerce insana bir ay daha fazla yaşama şansı sağlamış olan bir ülke. Türkiye ahlaki kaygularını terk edecek kadar ‘milli’ olmamalı. Hele bu millilik geri tepecek bir ahmaklığı ima etmekte ise. Türkiye kendi milli duruşunun asgari bir ahlak ve zeka içermesine izin vermek zorundadır... Aksi halde bu ülkeyi büyük bir kaos beklemekte; çünkü dünya ABD’nin resmettiği yönde ilerlemiyor. Güç kullanarak dünya lideri olma hayali cahilce bir ütopyadan başka bir şey değil. ABD gerçekten de dünyanın meşru ve kalıcı süpergücü olma şansına sahip; ama global meşruiyeti karşısına alma ısrarını sürdürecek olursa sonuç tam tersi olacak. Bu cehaletteki bir ‘liderin’ peşinden giderek kendi milli çıkarlarını koruyacağını sanmak ise daha da ahmakça bir beklenti. ABD’nin Afganistan’daki başarısızlığı ortada. Ortadoğu, ABD ve onun peşinden gidenler için büyük bir bataklık olacak. Bu coğrafya sürekli çatışmaların, savaşların, pazarlıkların alanı haline gelecek. Bu coğrafyadaki ülkelerin hepsi bölünme ve parçalanma tehlikesi ve şantajı ile karşı karşıya kalacaklar. Ama diğer yandan da bu atmosfer, bölgede otoriter siyasi yapıları güçlendirecek... İnsan düşünmeden edemiyor: Acaba asıl istediğimiz bu mu? Acaba otoriter zihniyet, uğruna ahlaki kayguları bile kenara koyabileceğimiz bir tür ‘millilik’ mi?

    ------------



    Ahmaklığın meşruiyeti olur mu?

    İkinci tezkerenin reddedilmesine rağmen ABD’nin yeni üsler açması anlamını taşıyan yığınaklar yapması, askeri bürokraside önemli bir rahatsızlık yaratmıştı.



    Kamuoyundaki olumsuz intibayı gidermek ise her zamanki gibi merkez medyaya sızdırılan bilgilerle sağlanmaya çalışıldı. Bu ‘haberler’ Türk ordusunun her şeyden haberdar olduğunu ve ABD’lilerin ‘gerekli görülen hallerde’ sınır dışı edilebileceklerini söyleyerek, ‘milli vicdanı’ rahatlatmaya çalıştılar. Sayılan maddeler arasında şöyle bir cümle de yer almaktaydı: “ABD’nin Türk topraklarında kuvvet kullanma hakkı... meşru savunma amacıyla sınırlı olacak.” Burada sözü edilen tabii ki ABD’nin ‘meşru savunma’ amacıydı.

    Bir ülkenin kendi ‘meşru savunması’ için başka bir ülkede askeri tasarruflarda bulunması bizim dış politika anlayışımıza da yansımış durumda. Genelkurmay Başkanı ve onun gibi düşünen birçok kişiye göre Kuzey Irak’a asker göndermemiz ve onları orada uzun süre konuşlandırmamız neredeyse doğal bir ‘meşru savunma’ hakkı. Herhalde meşruiyet terimi bu denli ‘ilginç’ bir biçimde algılanmayalı epeyce olmuştu. Kendi ülkenizin çıkarlarından hareketle bir hak tanımı yapıyorsunuz; bu hak tanımına dayanan bir amaç saptıyorsunuz; ardından da bu amacı gerçekleştirmek üzere başka bir ülkenin topraklarında askeri harekat düzenliyorsunuz... Ve bunun adı ‘meşruiyet’ kelimesi ile ifade ediliyor. Acaba yabancı askerlere muhatap olan ‘ev sahibi’ ülkede bir karşı hareketlenme olsa bunun adı ‘gayrimeşru’ mu olacak? İnsanlık tarihi bizimki dahil yığınla kurtuluş mücadelesi ile dolu. Yabancı askeri güçlere karşı yürütülmüş özgürlük savaşları bunlar... Sonuçta sizce hangisi meşru? Yabancı askerlerin misyonu mu, yoksa onlara direnenlerinki mi?

    ABD’nin askeri varlığı sadece Irak’a yönelik olarak değil, Türkiye’deki faaliyeti ile de son kertede gayrimeşrudur. Çünkü biz ABD’nin amacını bire bir paylaştığımız için değil, elimiz mahkûm olduğu için bu izni vermiş durumdayız. Üstelik ABD söz konusu iznin de müdanaasızca dışına çıkmış durumda. Eğer bizim ordumuz Kuzey Irak’a girerse, bu daha da bariz bir meşruiyet sorunu yaratacak. Çünkü kararı alacak olanın Kuzey Irak Meclisi olmaması bir yana, böyle bir müdahalenin bölgedeki Kürtler tarafından istenmediği de açık. Dahası söz konusu müdahale isteğimizin ardında Cumhuriyet’ten beri gelen yanlış devlet politikası yatmakta. Sorunu yaratan zihniyetle yüzleşmeyi bilmediğimiz gibi, aynı zihniyeti daha da zorlayarak çözüm bulacağımızı sanıyoruz...

    İşin garibi Kuzey Irak’a asker gönderilmesinin bir meşruiyet sorunu olmasaydı bile, bu eylem ‘meşru savunma’ amacına ters düşmekte. Çünkü askeri eylemin amacı bağımsız veya federal bir Kürt devletinin kurulmasını engellemekse eğer; bilinmeli ki bu müdahale bağımsız Kürt hareketinin garantisi gibi olacak. Bölgedeki direniş eninde sonunda silahlı bir çatışmayı tetiklerken; milli kimliğin yabancı asker işgali altında yaşanması, Kürt milli bilincini ve hareketini besleyecek. Bunun sonucunda bağımsız devlet hayali yaygınlaşıp derinleşecek. Bu arada olayı ‘işgalci güçlerle özgürlük mücadelesi’ olarak algılayacak olan uluslararası kamuoyu nezdinde, direnişin meşruiyeti artacak. Bütün bunların Türkiye’deki Kürt kimliğini nasıl etkileyeceği, ayrılıkçı bakışın alan kazanmasına neden olup olmayacağı, devletin baskı kullanmasıyla tarihin ne yöne doğru akacağı ise ayrı bir konu...

    Türkiye, meşruiyeti ahmakça yorumlamamalı, çünkü ahmaklığın fazla bir meşruiyeti yok.





    Give Justice A Hand



    Hukuki NET Güncel Haber

    Hiçbir Gerekçe Savaşı Makul Gösteremez konulu yargıtay kararı ara
    Hiçbir Gerekçe Savaşı Makul Gösteremez konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #52
    Kayıt Tarihi
    Mar 2003
    Nerede
    Adana, Türkiye.
    İletiler
    356
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    ŞEYTAN’IN FISILTILARI VE BİÇİMLERİ

    Şeytan; toprak, su, hava ve ateş ten oluşan dört temel maddenin sonuncusundan yaratılır. Toprak, su ve havayı beğenmez. Üstünlük taslar, kabullenmez. Topraktan yaratılan insanoğluna düşman olur.
    Yılan şekline dönüşür ve tıslar, ‘SSSSSssssss...’ diye kandırır Havva’yı... Havva kandırır, Adem’i. Bir yasaklı elma için Cennet’den Dünya cehennemine sürgün edilirler.
    Şeytan’da sürgün ortaklarıdır Havva ile Adem’in... Habil ile Kabil doğar, sırasıyla.
    Şeytan yine tıslar, ‘SSSSSsssssss’ diye... Bir elin iki parmağı sayısı kadar olan kardeşler arasında savaş başlar. Savaşın bilançosu ağırdır. Biri; öldürülür, gömülür hammaddesine uygun toprağa... diğeri ise yerüstünde katil etiketiyle dolaşır, kulağındaki şeytan fısıltılarını ninni olarak dinler, duymaz içindeki vicdanındaki insani ve meleki fısıltıları...
    Şeytan yoğunlaşır, her doğan insanın içinde yansımasını oluşturur, meleklere rakip olarak.
    Günahlar Şeytan fısıltıları ile işlenir 20-21.yy. a kadar. 21. y.y. günahların son takvimini belirlemez sürer...
    İnsanoğlu gelişmiştir. Şeytan’ın varlığını duyumsayacak güçler edinmiştir belirtilen yüzyıllarda...
    Tanınmak kendisini, işlevini, fısıltılarını genelde etkisiz kılmakta, günahları işletmekte zorluk çekmekte...
    Hiç hoşlanmadığı temel maddelere dönüşerek, fısıltılarının oktav ve rengini sürekli değiştirerek insanlara yaklaşmakta... Çünkü o bir şeytan ve dolayısıyla Şeytani zeka denilen kavram ondan doğmakta...
    Bir su olur ‘SSSSSsssssss’ diye ses çıkararak akar, akar. Kulağına fısıldadığı insanlar suyun bu akışından doğan sesle beyinlerini, ruhlarını ve bedenlerini uyumaya uyuşmaya akıtırlar. Derin ve tatlı bir uykudur, uyandıranlar onların düşmanlarıdır.
    Bir hava olur, meltem gibi eser. ‘SSSSSssssss’ diye tıslayarak. Meltem tatlıdır ve uyutucudur. Uyumayanlar olabilir... Uyumayanlara kasırga olur, hortum olur, ‘Ssasssssss’ diye bağırır, alır içine savurur bir yerden bir yere....
    Sudan, havadan kaynaklı fısıltılarını duymayanlara, duyup ta kanmayanlara, kanıp ta sonradan vazgeçenlere toprak olur. Alır içine kefenli kefensiz asileri...
    Olmazsa özlediği negatifsel etkiler... Ateş olur... Ateş yakıcıdır. Büyük ateş yanarken ‘SSSSsssssss’ diye ses çıkarır. Uçaktan atılan bomba olur... Bir kısım atılan bombaların kaynağı olan Balans ayarlı tankların paletlerinden çıkan seslerle karışan ‘ölüm Fısıltıları,’ olur.
    Şeytanın şekilleri değişir. Bukelamun özelliği vardır. En iyi bukelamun Şeytandır.
    Biçim değiştirir belli bir görüşe inanan kişiler gibi görünür, onların inancını taşır ve savunur.
    Marksist olur, ‘Kahrolsun Faşizm’ der. ‘SSSSSsssssss’ şeklindeki fısıltısını beyne sokmak için.
    Faşist olur, ‘Kahrolsun Komünizm ve Başka uluslar, ‘ der...
    Milliyetçi-Muhafazakar olur...
    Milliyetçi...
    İslamcı...
    Laik...
    Anti-Laik...
    Kemalist...
    Dindar...
    Yahudi...
    Hıristiyan...
    Anarşist...
    ve daha nice görüş ve düşüncelere inanır görünür. O görüşlere inananların güvenini kazanıp tıslar, ‘SSSSSsssssss’ diye. Etkiler fısıltılarıyla ve yönlendirir onları...
    Görüş ve değerlere gerçekte inanmayanlar için tıslaması, fısıldamasına gerek yoktur. Yorucu bir uğraştır. Dolar verir, euro verir, türkiş lira verir... Paralar, Şeytan’ın yerine onun adına tıslar ve fısıldar; SSSSSsssssss’ diye...
    Bunlara rağmen fısıldamalarından etkilenmeyenlere;
    İdam sehpasında, darağacı olur.
    Hücrelerde işkence aleti...
    ............. karar...
    Taksim’de ve Taksim’lerde kurşun...
    Midelerde açlık gurultuları...
    Bir yerlerde trafik kazası...
    Bir bedende zehir olur...
    Uçakta bomba olur...
    Bir tatbikatta yanlışlıkla değen kurşun olur... Korku olur... şantaj olur... Dansöz olur... Her şey olur...
    Mardin’de ve Irak’ta cinsel organlar olur ve ister bir milyon prezervatif...
    Yeşili grileştirir... Kızılı pembeleştirir... Griyi sarartır... Karanlığın maviliğini karartır...
    Güzel sözü belirli bir mekan ve zamanda cezalandırır... Güzel söz sahibi, fısıltılarını dinleyip uyduğunda aynı mekanda farklı zamanda var eder, onu yeniden doğurur. Artık; fısıltıları dinlediği sürece güzel sözleri cezalandırmaz. Güzel sözler, kendi fısıltılarının duyulmasına aracılık eder...
    İnsanların sayı fazlalığı ve değişik katmanlar yorar Şeytan’ı...
    İş büyümüştür, alan genişlemiştir. Her yere ve kişiye anında fısıldamak zor gelmektedir. Şeytan’ın da kudret sınırları vardır. Bazı insanları yardımcı seçer, bedensel ve ruhsal genetik kodlarında oynama yapar ve onları Şeytanlaştırır. Artık İnsan görünen ama insanlığından uzaklaşmış MUTANTLAR oluşur; İnsanlar ve Melekleşen İnsanlar arasında...
    ŞEYTANLAŞAN mutantların bazıları kitle iletişim araçlarında yerini alır...
    Onların kalemlerinden klavyelerinden ‘tııssssss’ sesleri çıkar. Yazıları; fısıldar insanlara... melekleşen insanlara... Şeytan, Melek, İnsan üçgenin tarafsız alanında yönünü belirlememiş insanlara...

    TARİH CANLANIR. DÜNYA TARİHİ ÖNCESİNE DÖNÜLÜR. ONLAR GERÇEK YÜZLERİNİ GÖSTERİRLER... YILANLAŞIRLAR... TISSSSLARLAR.... ŞEYTANIN DERİNDEN GELEN İĞRENÇ FISILTILARINA KENDİ YUMUŞAK FISILTILARIYLA TERCÜMAN OLURLAR.
    ‘SSSSSSSSSSSSSSssssssssssasasa’ diye fısıldarlar önce... Ama bazılarınca anlaşılmaz....
    Fısıltıyı anlaşılır hale getirirler; ‘SSSSSAAAAAVVVVVAAAAAAAŞŞŞŞŞ!... SAVAŞ!...’ diye bağırırlar....
    Amaç YASAK ELMA IRAK’I GÖSTEREREK İŞTAHLARI KABARTMAK...
    YASAK ELMA’YA UZANARAK İYİ İNSANLARIN İYİ DÜNYA CENNETİNDEN, KÖTÜ DÜNYA CEHENNEMİNE KOVULMASINI SAĞLAMAK...
    MUTANTLAR O YASAK ELMAYA, kendi besmelelerini,
    "Biismi amikul düvelil amerika vel Sultanil Bush vel şüreka!"
    Türkçe meali: Derin Amerika Devleti ve Lideri Bush ve Ortakları adı ile" okuyarak ÇOKTAN UZANDILAR. ONLAR İÇİN SÜRGÜN YOKTU. ÇÜNKÜ ONLAR CEHENNEMİ KENDİ İŞLERİNDE ZATEN YAŞIYORLARDI.

    GÜNÜMÜZ;
    KENDİ BESMELESİNE İHANET EDENLERLE ETMEYENLERİ ;
    "Biismi amikul düvelil amerika vel Sultanil Bush vel şüreka!"
    adıyla başlayanlarla başlamayanları ve Habil ile Kabil’den birini rol seçenleri ayrıştıracak bir ayna sunmaktadır.

    Hukuki.net sitesinin ekitap bölümünde bulunan Dansöz Kıvırmaları adlı ücretsiz ekitabı mutlaka okuyun ve okutunuz.



    Ateş yakıcı, su akıcı, hava görünmez, toprak cansız mı?

  4. #53
    Kayıt Tarihi
    Jun 2002
    Nerede
    İstanbul, Türkiye.
    İletiler
    189
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Dikkat edin çoğu önemli olayda asıl üzerinde durulması gereken konular daima arka planda ele alınır hatta görmezden gelinir.

    Daima bu gözle bakmaya çalıştığım için ne zaman bir şey duysam, okusam bahsi üzerinde en az durulanlar dikkatimi çeker.

    Irak’ta yaşananlar da buna bir örnek niteliğindedir. Şu anda ön plandaki konu Irak’ın yeniden yapılandırılmasındaki çılgınca yarıştır. Hangi firmaların hangi ihaleleri kazandığı yarışı.

    Bilindiği gibi şu an popülaritesi en revaçta olan konu ilk büyük ihaleyi Cumhuriyetçilerin destekçisi Bechtel firmasının alması. Gerçekte bu son derece beklenen bir gelişmedir.

    Bundan sonra da Irak’ın yeniden inşasında ABD’nin sadece kendi çıkarlarını gözeteceği aşikardır.

    Bu gerçek çoğumuz tarafından böyle bilinmesine rağmen aksi söz konusuymuş gibi düşünmek, hareket etmek saflıktan öteye gitmeyecektir.


    İşte asıl üzerinde durulması gereken ancak gizlenen, konuşulmayan gerçeklere bir örnek daha. Bayındırlık Bakanı Sayın Ergezen’in kanımca son derece isabetli olan açıklamaları ne kadar Başbakanımız tarafından duygusal ve hissi açıklamalar olarak görülüp, kınansa da bağımsız gözle bakıldığında Sayın Bakan’ın söylediklerinin ne denli doğru ve isabetli olduğu görülecektir. Ancak diğer gerçekler gibi bu da gizlenmek, üzeri örtünmek istenen bir başka gerçektir. Böyle olduğunu Bakan’ın söylediklerinin yanlış anlaşıldığını söylemesiyle de anlıyoruz!

    Irak’ın yeniden yapılandırılması, geçici sivil hükümet kurma aşamaları gündemi işgal edip yine asıl üzerinde durulması gereken Irak’ta insani boyutun ne aşamada olduğu gizlenmek istenmekte ve ısrarla gündemden düşürülmeye çalışılmaktadır.

    Oysa insani boyut herşeyin üzerinde olması gereken, ilk planda ele alınması gerekendir. Şu anda Irak halkı ABD’yi Saddam’dan sonra yeni despotları olarak görmekte.

    Bunu “bir despot gitti 50 bin despot geldi” diye de ifade etmektedirler. ABD’nin amacının kendilerine özgürlük kazandırma olmadığını asıl amaçlarının Ortadoğu’nun en büyük definesinin üzerine oturmak olduğunu çoğu bilmektedirler.

    Halk elbette Saddam’ın gitmesinden son derece memnun ancak eskisinden çok daha kötü durumda olduklarını da dile getirmekten çekinmiyorlar.

    Çünkü onlar bu zorlukları bizzat yaşayanlar. Ölenler, enkaz altında halen daha duran cesetler, hastanelerde acı içinde inleyenler onların çocukları, anaları, babaları, kardeşleri.

    Onlar evlerine temiz su yerine kanalizasyon suyu götürenler, elektrikleri kesilenler, güvenliklerinden endişe ederek yatağa girenler.

    Temel hizmetlerden yoksun edilen Irak halkı geleceklerinden son derece tedirgin kendilerini eskisinden çok daha kötü durumda görmekte ise son derece haklılar.

    Seslerini duyuramamaktan yakınan Irak halkının öfkesi ve kini her geçen gün daha da artmakta. Independent yazarı Robert Fisk, Irak halkının şu an ki görüşünü şu cümlelerle en doğru şekilde anlatıyor:

    “Sokaktaki insan için bu bir kurtuluş savaşı değil, yeni bir sömürgeci baskı rejimi.

    Amerikalıların 'kurtarma' harekatı bitmiş olabilir ama Iraklılar, Amerikalılardan kurtuluş savaşı başlatmak üzere”

    Fisk, Irak'ta havanın hızla değiştiğini ve Amerikalıların artık giderek yaygınlaşan bir şekilde işgal ordusu olarak görülmeye başladıklarını da ifade ediyor. (A.A.)”


    Give Justice A Hand

  5. #54
    Kayıt Tarihi
    Jun 2002
    Nerede
    İstanbul, Türkiye.
    İletiler
    189
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı



    Give Justice A Hand

  6. #55
    Kayıt Tarihi
    Jun 2002
    Nerede
    İstanbul, Türkiye.
    İletiler
    189
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    <span id='hl' style='background-color: #FFFF00'>JINSA, WINEP, AIPAC: 'Hristiyan siyonizmi' ve İsrail Ortadoğusu </span id='hl'>

    Irak'ın istila edilmesini sorgulayan İngiliz The Independent gazetesi, ''Savaş bitti. Kitle imha silahları nerede? Saddam nerede? Irak rejiminin El Kaide ile ilgili bağlantı iddialarınıza ne oldu? Bu, Ortadoğu'yu yeniden düzenlemenin ilk adımı mıydı? Ahmet Çelebi, sadece sahtekar bir ABD yardakçısı mı? Gerçekten de her şey İsrail için mi yapıldı, yoksa bu bir petrol savaşı mıydı?" diye soruyor.

    Irak istila edildi, yağmalandı. Abbasiler'den, Selçuklular'dan, Osmanlılar'dan kalma bütün zenginlikler talan edildi. Irak'ın geçmişi ve geleceği, dünya Müslümanları'nın hafızası ağır yara aldı. Iraklı çapulcular masa/sandalye talan ederken işgalciler İslam kültür mirasını, geçmiş uygarlıklara ait eserleri talan ettiler, yok ettiler.

    Amerikan-İngiliz-İsrail üçlüsü güneyin ve kuzeyin petrolünü ele geçirdi, Dicle ile Fırat arasına yerleşti. Saldırı başlamadan önce öne sürülen gerekçelerden hiçbiri ortaya çıkmadı, çıkmayacak da. Dünyanın şaşkın bakışları arasında bir ülke, Ortaçağ Avrupası'ndan kalma barbar yöntemlerle sömürge haline getirildi. Independent gazetesinin soruları hiçbir zaman cevaplanmayacak. Dünya bu soruları unutup gidecek.

    Her şey İsrail için yapıldı. Her şey petrol ve silah şirketleri için yapıldı. Bu Ortadoğu'nun ve İslam coğrafyasının yeniden yapılandırılmasının en önemli aşamalarından biriydi. Bu, İslam'ın gelecekte bir meydan okumaya girişmesinin şimdiden önlenmesi savaşının bir parçasıydı. Dün Afganistan'a da bu amaçla girdiler, Irak'ı bu amaçlarla istila edip yağmaladılar, yarın Suriye'ye veya bir başka Müslüman ülkeye de bu amaçla saldıracaklar.

    1996'dan bu yana bu savaşa hazırlanıyorlardı. Sadece Irak'ın değil, bütün bölgenin zenginliklerine el koymayı, İsrail'i bölgenin tek hegemon gücü yapmayı, İslami hareketleri tasfiye etmeyi, Ortadoğu merkezli olarak Fas'tan Endonezya'ya uzanan İslam coğrafyasını denetim altına alıp yeni bir "Amerikan Yüzyılı" inşa etmeyi planlıyorlar. Petrol ve silah pazarına elinde tutan ve yeni bir küresel düzen oluşturmayı kafalarına koyan, "Hristiyan siyonizmi" olarak tanımlanabilecek bir ideolojik referansla hareket eden Hristiyan sağcılar, Yahudi ırkçılar/siyonistlerle el ele vererek İslam coğrafyasına karşı kendi deyimleriyle bir "Haçlı Savaşı" başlattılar. "İki sapkın grubun çıkar ve ideoloji birliği" ile gelişen küresel işgal ve yağma harekatına tanık oluyoruz. Şimdi söz konusu "Yahudi/Hristiyan siyonizmi"ne hizmet eden kişileri iş başına getirmek için hazırlık yapıyorlar.


    Çelebi'yi İsrail'e götüren özel uçak


    Başta, Irak'ın başına getirecekleri Jay Garner olmak üzere yeni yönetimde yer alacakların hemen hepsi ya doğrudan Ariel Şaron'un Likud Partisi'ne doğrudan bağlı ya da bu kişilerle çıkar ve ideoloji birliği içinde hareket eden yeni Amerikan emperyalistlerin tayin ettiği kimselerden oluşuyor. Garner'ın yardımcısı olması beklenen Ahmet Çelebi 6 Nisan'da İsrail'e ait özel uçakla bu ülkeye götürüldü, talimatları alıp aynı uçakla Kuveyt'e nakledildi. Oradan da Irak'a geçti. Sadece Çelebi değil, Bağdat'ta kurulacak "kukla yönetim"in Irak ayağını oluşturan bütün isimler İsrail'le yakın ilişkiler içinde. Irak halkı bu tehlikeyi anladı ki, günlerdir Bağdat'ta, Necef'te ve diğer kentlerde Amerika aleyhine gösteriler yapıyorlar. Irak'ın esir alınması süreci asıl şimdi başlıyor.

    1988 yılında Bill Clinton'a Irak'ın işgal edilmesi çağrısı yapanlar bu hayallerini şimdi gerçekleştirdiler. Amerikan-İsrail İlişkileri Komitesi AIPAC, Yahudi Ulusal Güvenlik Enstitüsü JINSA ve Türkiye'nin yakından tanıdığı bir isim olan Alan Makovsky'nin de çalıştığı Washington Yakındoğu Enstitüsü WINEP gibi kuruluşların raporları adım adım hayata geçiriliyor. Amerika'nın Ortadoğu politikalarını belirleyen önemli kuruluşlardan biri olan WINEP, 1993 yılında Clinton yönetimine İran ve Irak'ın tecrit edilmesini öngören "dual containment" politikasını uygulattı. Aynı kuruluşlar Bush yönetimine de "şer ekseni" politikasını uygulatıyorlar.

    Hepsi siyonist örgütler olan ve ABD dış politikasını rehin alan bu kuruluşlar ile Dick Cheney-Donald Rumsfeld öncülüğündeki Amerikan sağcılarının çıkarları örtüşüyor. Yahudi lobileri İsrail'in dış politika, güvenlik ve çıkarlarının öngördüğü şekilde İslam dünyasına biçim verirken Amerikan sağcıları da bu yolla petrol, doğal gaz ve su kaynaklarını ele geçiriyorlar.

    Fırat'tan Nil'e kadar İsrail'in karşısında hiçbir güç kalmayıncaya, bütün bölgede İsrail tek hegemon güç oluncaya kadar bu işgal ve yağmayı devam ettirmeye çalışacaklar. Petrol ve silah tekelini elinde bulunduran "Hristiyan siyonistler" de, Ortadoğu'nun, Orta Afrika'nın, Kafkaslar/Orta Asya'nın ve Güneydoğu Asya'nın enerji kaynaklarını, su kaynaklarını, ticaret yollarını denetim altına alıncaya kadar savaşacak.


    Ankara Şalom'dan yardım mı istedi?


    Irak'ı işgal edip Bağdat'ta bir Karzai yönetimi kurmaya çalışan bu güçler, Irak-Suriye sınırında büyük askeri üsler inşa etmeye başladılar. İsrail'in nükleer gücü ile birleşen bu ordu, bütün Ortadoğu'yu ateşe atmaya hazırlanıyor.

    Ankara ise umutlarını eninde sonunda Türkiye'yi de hedef alacak olan Yahudi lobilerine bağlamış durumda. Şark-ul Evsat gazetesi, Türkiye'nin, Amerika ile ilişkilerin düzeltilmesi için Ankara'ya gelen İsrail Dışişleri Bakanı Silvan Şalom'dan arabuluculuk yapmasını istediğini yazdı. Doğruysa, ne utanç verici bir durum! Ankara'nın tavrına şaşırdığını söyleyen Şalom, Türkiye'nin ABD'den gelecek mali yardım için kendisinden yardım istediğini söylüyor. Şalon yardım talebinin bizzat Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'den geldiğini söylüyor.

    Böyle bir Türkiye'nin geleceğe yönelik ne tür bir perspektifi olabilir. Ankara'nın Irak, İran, Suriye veya genel bir bölge politikası yok mu? Türkiye, Irak krizinde "Amerika-İngiltere-İsrail üçlüsü"nün kendisine dayattığı politikalara mahkum oldu. Türkmenler'e yönelik politika bile bu güçlerin verdiği izinle sınırlı kaldı. Irak krizinde yaşanan hayal kırıklığı, gelecek krizlerde daha da büyüyecek demektir. Türkiye için ne hazin bir durum
    İbrahim Karagül
    17.04.2003
    Yeni Şafak


    Give Justice A Hand

  7. #56
    Kayıt Tarihi
    May 2003
    Nerede
    İzmir, Alsancak, Türkiye.
    İletiler
    140
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Can Dündar'ın Irak taki Türk Askeri Hakkındaki yazısı

    Irak'ta Türk askerine 'hayır!'


    Daniel Defoe'nin "Robinson Crusoe"sunu okumuş muydunuz?
    Sömürgeciliğin palazlandığı 18. yüzyılın başlarında yazılan roman, bir maceraperestin, düştüğü ıssız adada, doğaya hakim olma mücadelesini anlatır.
    Robinson, orada yamyamların elinden kurtardığı Cuma ile "dost" olur. (Engels'in "Anti - Dühring"deki tabiriyle "elde kılıç Cuma'yı köleleştirir".)
    Şimdi "uygar beyaz adam", doğayı dize getirmekteki becerisini, bu "zavallı köle"yi medenileştirmekte gösterecek, ondan sadık bir hizmetkar yaratacaktır.
    ***
    Tayyip Erdoğan, ABD'nin Irak için Türkiye'den asker talep ettiğini iftiharla açıklarken "Türkiye, ABD ile stratejik ortaklığını gayet ileriye götürmektedir" deyince bir an çocukluğumun Cuma'sı dile geldi sandım.
    Zavallı Cuma da muhtemelen romana "dostluk" diye yansıtılan bu "efendi - köle" ilişkisini kendi açısından "stratejik ortaklık" diye tanımlıyor ve işe koşuldukça "Efendimle ortaklığımız gelişiyor" diye seviniyordu.
    Üstelik, o zamanlar Robinson'un sömürgeciliğini "dostluk alameti" olarak pazarlayacak bunca yorumcu da yoktu.
    Robinson'un dostluğu, gücünü, elindeki kılıçtan alıyordu.
    ***
    Şimdi Irak'ta, "beyaz adam"ın başı dertte...
    Oraya kılıçla "medeniyet" götürdü, ama "yamyam kıymetini bilemedi"; her gün birkaç beyaz adam avlayarak direniyor.
    Robinson da kendi yerine avlanacak jandarma arıyor.
    Bunun böyle olacağı, geçen hafta Amerikalı komutanların Ankara'da dolaşmasından belliydi. Kamuoyu, bu ziyaretlerden Süleymaniye skandalı için özür bekleyedursun, Amerikalılar "Irak'ta jandarmalık" işini pişiriyordu.
    Peki niye işgalci ABD'nin peşine takılıp Irak cehennemine 28. Tugay'ı yollayacak Türkiye?
    ***
    Bunun cevabını geçen ay Cumhuriyetçilerin ABD Senatosu'ndaki lideri Bill Frist şöyle vermişti:
    "Bu işe (Irak işgaline) bütün ülkeleri karıştırmalıyız."
    Nedenini de ABD Dışişleri Komitesi'nden Demokrat Joseph Biden, Fox News'a söylemişti:
    "Irak sokaklarında Fransız, Alman ve Türk askeri görmeliyiz. Ancak o zaman Irak halkına işgalci olmadığımızı gösterebiliriz."
    Durum yeterince açık değil mi?
    ABD, Irak'ta her gün biraz daha batağa saplanıyor.
    Uluslararası hukuka ve dünya kamuoyuna rağmen, "elde kılıç" giriştiği macerada her gün birkaç askerini kaybediyor.
    İşgal 100. gününü doldurduğu halde Irak'ta elektrik, su, güvenlik gibi asgari hizmetleri karşılayamıyor, bu yüzden de atmaca gibi bekleyen yatırımcılarına kapı açamıyor.
    O nedenle Irak'ta "işgalci Coni" görüntüsünü perdeleyecek bir taşeron arıyor. Ve jandarmalığından tanıdığı Mehmet'i tekrar askere alıyor.
    Başına çuval geçirdiği Türk askerini, komşusunun karşısına "işgalci güç" olarak çıkarmaya hazırlanıyor; hem de endişe duyduğu Kuzey Irak'ta değil; her gün kan dökülen, güneydeki Şii bölgesinde...
    ***
    Türkiye AKP'nin bütün yaranma çabasına rağmen, buna "Hayır" demelidir.
    Yıllarca masallara kanıp köleliği "stratejik ortaklık" sandık; sadık jandarma rolü oynadık.
    Artık yeter!
    Cuma, kendi başına geçinmeyi öğrenmeli ve bu sefil hizmetkarlığa son vermelidir.


    Gökçe Erünsal

  8. #57
    Kayıt Tarihi
    Oct 2003
    Nerede
    Hatay, Türkiye.
    İletiler
    3.380
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    hafıza-i beşer nisyan ile malûldür;

    ulusça bizim hafızamız ise hiç de kuvvetli değildir.

    Sayın Nursel Yöndem'in geçen sene açtığı bu konu hala gündemi meşgul ettiği gibi, yaşanan mevcut savaşta şiddet ve zihniyet açısından hiç bir değişiklik yok, aksine bölge açısından daha da vahim bir hale geldi.

    Konunun güncelliğini koruması nedeniyle ön sıraya taşımak gerekti.

    ceteris paribus

  9. #58
    Kayıt Tarihi
    Jun 2002
    Nerede
    İstanbul, Türkiye.
    İletiler
    189
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı




    Give Justice A Hand

  10. #59
    Kayıt Tarihi
    Apr 2004
    Nerede
    Türkiye.
    İletiler
    243
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Sayin Nursel Yondem: Bir baska poster. Eger cok buyuk olarak eklenirse, resmi cikaririz.



  11. #60
    Kayıt Tarihi
    Nov 2006
    Nerede
    izmir
    İletiler
    2.371
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Hiçbir Gerekçe Savaşı Makul Gösteremez

    Sayın Abbas Bilğili'nin Facebook'taki yazısı

    Değerli meslektaşlarım;
    Ne yazık ki Baromuzun değerli mensubu ve roman/öykü yazarı Av. Bahattin Yıldız bugün ofisinde cansız bulunmuş. Telefonu cevap vermeyince Av. Ertuğrul Kıvanç Koç ve Av. Kemal Olcay tarafından kapı çilingir marifeti ile açılmış. Kalp krizinden şüpheleniliyormuş. Yakınlarına ve tüm meslektaşlarımıza başsağlığı diliyoruz. Allah rahmet etsin.

    Meslektaşlarına başınız sağolsun diyorum. ALLAH rahmet eylesin.

    Avukat Bahattin YILDIZ,

    1963 Mardin doğumlu. İlk ve ortaöğrenim süreci; Elazığ, Batman, Bursa ve Kayseri illerinde geçti. 1987 yılında İ.Ü.Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Avukatlık stajını Mersin’de yaptı. Askerlik sonrası Adana’ya yerleşti. 1990 yılından beri serbest avukatlık mesleğini Adana Barosu üyesi olarak sürdürmektedir.



    Mesleği dışında edebiyatla da ilgilenmektedir. Dansöz Kıvırmaları, Istakoz Büyüsü ve Kimlik No 666 adlı üç romanını yayımlanmıştır. Google kütüphanesine de eklenmiş olan bu romanlara sitenin Eserlerim başlığı altındaki linklerden ulaşabilirsiniz.

+ Konuyu Yanıtla
6 / 6 Sayfa İlkİlk 123456

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Benzer Konular :

  1. [Sigorta hukuku] Hiçbir Gerekçe Sunulmadan Reddedilen Kasko Ödemesi
    Öncelikle herkese merhaba, Yaklaşık 4 ay önce çift taraflı olarak maddi hasarlı trafik kazası geçirdim. Kaza sonrası 2 araç ağır hasar aldı....
    Yazan: onur meşe Forum: Ticaret Hukuku
    Yanıt: 6
    Son İleti: 04-01-2020, 05:49:05
  2. İdare Mahkemesİ müdür yardimcisi olarak atanabİleceğİm okulu yd reddİnİ verdİ.....hiçbir gerekçe yazmadan.
    2011 M.E.B müdür yrd sınavını kazanarak md yrd için müraacaat ettim 1.tercihim olan okul girebileceğim ders ve normum yok diye iptal...
    Yazan: sades76 Forum: İdare Hukuku
    Yanıt: 25
    Son İleti: 27-01-2014, 00:55:10
  3. İcrada bulunan dosya hakkında Avukatlar ile hiçbir şekilde makul bir ücrette uzlaşamıyorum.
    Merhaba, 2007 yılında icra takibine başlanmış birbiri ile ilişkili hakkımda 2 dosya var. İşsizlikten ötürü epey bir süre ödeme...
    Yazan: berkdimli Forum: İcra ve İflas Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 13-05-2010, 22:45:17
  4. Allahım makul et beni
    Bir kısım sendikaların Taksim'e girişleri Arabesk filmini aratır gibiydi. Allahım makul et beni Girmeyeyim Taksim'e Aksın, alınterim aksın...
    Yazan: Harun Gür Forum: Hukuki.net Köşe Yazıları
    Yanıt: 10
    Son İleti: 09-05-2009, 14:57:46
  5. Makul manevi tazminat miktarı
    Kızkardeşim boşanma davasının başında yalnızca nafaka istedi. Ancak dava sürecinde eşi tarafından namusuna yönelik hakarete varan ithamlar yapılınca...
    Yazan: ma_cera Forum: Aile Hukuku
    Yanıt: 5
    Son İleti: 12-02-2007, 14:17:27

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.