Ekşi Sözlük'te avukat olmak

[Av.Duygu Tekay]

Avukat
1.haklar ve yasalar hakkında okumuş, birikmiş, bilgi sahibi vatandaşlardır, mahkemelerde, başkalarını savunur, onları temize çıakrmaya çalışırlar... çocukların şartlandırıldığı mesleklerden biridir.

2.(bkz: savunma avukati)
(ssg, 05.02.2000 17:25)

3.manasızca başkasının haklarını savunan, yalaka, sallama kişi yada dürzüler...

- tankut olm ya, o yapmadı, senin kıza pandik atan o değildi !
- sana ne olm, sen onun "avukat"ı mısın, kendi konuşsun...
- sen de doğru söylüyosun abi, kendi konuşsun adi...
- sussana olm, "avukat"ım mısın ?
(cyrano, 05.02.2000 17:26)


4.street fighter'daki hareketlerden biri sırasında duyumsanabilecek efektlerden herhangisi; kesme hareketi...

aduket, yu-ket, nezaket gibi...
(cyrano, 05.02.2000 17:28)

5.tarihin ilk avukatlarindan biri icin (bkz: cicero)
(set, 06.03.2002 13:08)

6.(bkz: attorney at law)
(bkz: bloodsucker)
(satine, 12.04.2002 20:50)

7.Yalan söyleme uzmanı.
ceza kanununa yalan implante etme konusunda eğitim almış insan.
(spinapubica, 28.06.2002 20:43)

8.eskiden, verilen hukuki hizmet karşılığında para konuşmanın ve para vermenin ayıp ve onursuzca olduğu kabul edilen,şimdi ise kanunların da sayesinde (serbest çalışan avukat tacir statüsündedir) olayın paraya döküldüğü mesleği icra eden kişi.
(wrathful lilith, 28.06.2002 22:32 ~ 22:36)

9.Çıkan avukatlık yasasına göre yasanın çıktığı mayıs 2001 tarihinden itibaren staja başlayanlar için staj sonunda bir sınav öngörülen, fakat bugünlerde çıkan diğer bir yasayla sınav zorunluluğu kaldırılan meslek. sınav zorunluluğu son düzenlemeye göre, mayıs 2001'den sonra hukuk fakültelerine girenler için sözkonusu artık.
(avasas, 28.06.2002 22:38)

10.bu mesleği yasal yalan söyleme uzmanı olarak tanımlayabilen kişilerin de bir gün yasal doğruları söyletmek için başvuracakları saygın meslek dalı aynı zamanda...
(bkz: savunma/3)

11.Avukatlık olarak adlandırılan negatif enerjili mesleği icra eden meslek mensubunun sıfatı. avukat, mesleğinin ilk yıllarında çoğu zaman özünde terzi kendi söküğünü dikemezmiş sözü ile anlatılmak istenen gerçek ve zavallı* şahsı, kimi zaman ise en cok yalan söyleyen meslek grupları * arasında sayılmanın ezikliğini yaşayan uyduruk kaydırık insan rolünü oynamaya zorlanır. bu rol temel eksende gayri safi milli hasıla bağlantılı ihanet ve ego ilişkisi olarak müvekkilin iç dünyasında şekillenir ve avukatın yaşamında ayar alma bilincine dönüşerek gerçeklik halini alır. bu hal bir süre için avukatı sersemleterek, mesleğinden ve canından bezdirse de alınan ayarın etkisi kendini çabuk gösterir ve avukat kısa süre içersinde hayat orospu gibidir parana göre verir * sözünü kendine düstur edinerek yanına gelenin donunu almadan ofisinden yollamaz, toplum nazarında işi bilen adam olarak sevilir, sayılır. (bkz: homo homini lupus)
(sads, 29.06.2002 00:01)


12.ciyak kedi'nin (eek the cat) bir bölümünde; büyü için malzeme hazırlayan cadı ve yardımcısı konuşmaktadır (aşağı yukarı):
-evet, malzemeler nedir?
-kurbağa bacağı...
-var.
-yarasa kanadı...
-o da tamam.
-avukat kalbi...
-elimizde hiç yok, ne yapacağız şimdi?
-hahahah. korkma tatlım; şaka yaptım. öyle bir şey yoktur zaten!
amerikalılar'ın nedense dişçiler, postacılar ve avukatlar konusunda takıntıları var.
avukatın iyisi de (dürüst, namuslu, yalan söylemeyen veya en azından söylememeye çalışan, kanunlara uyan...) olur, kötüsü de. önemli olan iyi olanını bulmak veya avukat olan kişi bizsek iyi olmaktır.
(yazdur, 29.06.2002 01:33)

13."avukatlik, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir.
avukat, yarginin kurucu unsurlarindan olan bagimsiz savunmayi serbestce temsil eder. "
(avukatlik kanunu madde 1)
(profiler, 17.12.2002 12:45 ~ 12:48)

14.insanların genelikle vazo kırıldıktan sonra gelmesi nedeniyle son derece zor, stresli olan, erken yaşta ülser, gastrit, kalp hastalıklarına sebebiyet veren, iyi yapıldığı takdirde kişiyi ihya, kötü yapıldığı takdirde kahya eden, beyaz yalanların bolca kullanıldığı, çok fazla okuma ve koşturma gerektiren, sorumluluk duygusu bulunmayanların uzak durması şart olan, göz numarası büyüten, saç ağartan, müvekkili dövmek haricinde davanın kaybedildiğini söylemenin getireceği zararlardan kurtulmanın bir başka yolunun malesef olmadığı (halbuki her davanın bir kazanı bir kaybedeni vardır), yüksek derecede kendini ifade edebilme, ikna, ve anlama becerisi gerektiren, pratik zekalı olmanın son derece yararlı olduğu, mensuplarının oldukça önemli bir yüzdesinin küp gibi içki ve sigara içtiği, fikri takip özelliği aranan meslek üyelerine verilen isim.
(aegeus, 08.03.2003 18:02)

15.hukuk bilinci oluşmamış bir toplumda*yeterince önemsenmeyen ama işi düşen kişinin de yalakalık yapmaktan kendini alamadığı hukuk uzmanı.
(karincayiyenyiyen, 24.04.2003 00:33 ~ 00:34)

16.(bkz: avukat fikralari)
(lhurgoyf, 29.12.2003 09:32)

17.kalpsiz insanların kullandığı bir ünvan.

ilk haciz, pek çok avukatın unutamadığı ve gerçekte avukatlık mesleğine ilk adımını attığı andır. avukatlar nasıl kalpsiz oluyor diye merak edenler, aşağıdaki satırları okumaya devam edebilirler..

bir eve girdiğinizi düşünün, aniden, içerdekilerin özel hayatına habersizce dalıyorsunuz. karşılaştığınız manzara, klasik bir alt orta sınıf aile evidir, eski püskü eşyalar, üzerinde oya işlemeli bir bez olan uzaktan kumandali bir televizyon, orta yaşlı bir ev hanımı, televizyonda çizgi film izleyen, oyuncaklarını sağa sola dağıtmış, bir çocuk. halının üzerinde parçalanmış bir defter, üzerinde bi sürü anlamsız şekil, çocuk çizmiş.

heyecandan titreyerek soruyor kadın, "n'oldu, neden geldiniz" icra memuru "avukat beye borcunuz varmış, ondan geldik, haciz yapacağız" diyor, mekanik bir sesle. düşüyor kadının yüzü iyice ve size bakıyor soran gözlerle, "hanımefendi, eşinizin x şirketine borcu vardı, defalarca görüştük kendisiyle ödemedi, haciz yapmak zorundayız mecburen" diye bir şeyler geveliyorsunuz, kendi sesinizin sakinliğine şaşırarak.

kadın koşup telefonu alıyor eline, "bi dakka, ben konuşayım kendisiyle" diyor, heyecandan numarayı hatırlayamıyor, bulup geliyor bi yerlerden, yanlış numara çeviriyor bu seferde. çocuk, annesinin eteğine yapışmış, ağladı ağlayacak gözlerle gözünüzün içine bakıyor, elindeki ekmek parçasını geveliyor bir taraftan. sevmek teselli etmek istiyorsunuz onu, ama kıpırdamıyorsunuz bile yerinizden.

kadın kocasına ulaşıyor nihayet, "hamdi nedir bunlar, eve niye haciz geliyor, hani sen kapatmıştın bu borcu" diyor ve ağlamaya başlıyor. annesini gören çocuk da başlıyor feryat figana. alıyorsunuz telefonu kadının elinden ve "beyefendi, borcunuzu ödeyecek misiniz, bakın evinizdeki eşyaları götürüyorum ben" diyorsunuz. karşınızdaki ses "o evden bi tane eşya çıksın, allahıma kitabıma vururum seni, aha bu kadar söylüyorum, bekleyin geliyorum oraya" diyor. kapatıyorsunuz telefonu. müvekkilinizi arıyorsunuz, avukat olmayan, (yani kalbi olan) müvekkilinizi. anlatıyorsunuz durumu, hani bi ümit ışığı arıyorsunuz, belki "tamam vazgeç, bi ay daha süre ver" filan diyecek. ama o, "kaldır p.zevengin evinde ne varsa avukat bey, kan kusturdu bize o şerefsiz, ödemeyecek yine, bi daha masraf mı yapacaz? diyor.

icra memuru gözünüzün içine bakıyor, dışarda arabada bekleyen en az beş avukat ve on dosya daha var, daha onlara gidecek. "kaldıralım" diyorsunuz, telefonunu çıkarıp, kamyon ve hamal çağırıyor memur, on dakika sonra geliyorlar. "neleri yazalım" diye soruyor memur "televizyondan başla" diyorsunuz, hala çizgi film oynayan televizyon yazılıyor haciz tutanağına, "1 adet telefunken marka 55 ekran renkli televizyon 300.000.000 tl. mutfağa geçiyorsunuz, buzdolabını yazıyorsunuz. "hanımefendi boşaltır mısınız buzdolabını lütfen" diyorsunuz, ağlayarak boşaltıyor kadın buzdolabını. 3 elma, ıspanak, yumurtalar, akşamdan kalan yemek sıralanıyor mutfak tezgahının üstüne. banyoya geçiyosunuz sonra, çamaşır makinası çalışıyor, durduruyorsunuz, eşyaları çıkarıyor kadın, ağlaması şiddetleniyor, yabancı erkeklerin önüne çıplak çıkmış gibi, tecavüze uğramış gibi hissediyor muhtemelen kendini, ıslak iç çamaşırlarını çıkarırken makinadan. kafanızı öbür tarafa çeviriyorsunuz ama ne fayda? hamallar sökmeye başlamışlar bile makinanın fişlerini.

on dakikada bitiyor işlem, dışarı çıkıyorsunuz, hamalın, taksinin parasını veriyorsunuz, ne yaptığınızın bile farkına varmadan, gidiyorlar, şakalaşıyorlar kendi aralarında bi yandan. sokakla başbaşa kalıyorsunuz, soğuğu farkediyorsunuz, üşüdüğünüzü. bir sigara yakmanız lazım acilen, buluyorsunuz paketi, yakıyorsunuz. aynı anda gerçekte ihtiyacınız olan şeyin bu olmadığını da anlıyorsunuz. boğazınızdaki düğümü çözmeye ihtiyacınız var sizin, hem de bir an önce. az ilerideki parka gidip oturuyor ve çözüyorsunuz düğümü.

avukat oldunuz işte artık, bravo size.

evet, kalpsizdir avukatlar, ben şahidim.
(powerofattorney, 18.01.2004 19:43)

18.(bkz: adana adliyesi onunde hukuk yazmaya karar vermek)
(delikan76, 18.03.2004 10:23)

19.yalancılardan daha nefret ettiğim tek bir grup vardır; o da avukatlar. (sex, lies and videotape)
(profesor nimbus, 04.06.2004 17:39 ~ 17:53)

20.(bkz: avukat olacakti muhterem)
(bkz: ben hukukcu degil nisanliyim)
(nisanli, 30.06.2004 17:56 ~ 17:57)

21.toplumun ücretsiz bilgi edinme kioskları olarak gördükleri zavallılardır.

doktora merhaba deyip hakkı olan vizite ücretini ödeyen insanlarımız iş avukata geldiğinde hem iş işten geçtikten sonra danışır, hem dediklerini beğenmez(çünkü daha iyi biliyordur kendisi), hem de iş ücret ödemeye gelince çirkefleşirler. sanki doktora giderken para ödeneceği söylenmese hiç tahmin edemeyecekmiş gibi, "ama siz bana ücretli olduğunu söylemediniz ki!" diyebilecek kadar alçalan insanlara bile hizmet verip bir de kimi kısım ne idüğü belirsiz şahısların dayanağı belirsiz genellemelerinde en sevmediği, nefret ettiği insan grubu olabilen zavallılardır.
(kanzuk, 30.07.2004 17:23)

22.avukatlığın ne olduğunu,işlerini nasıl yaptıkları konusunda bilgisi olmayan cahil tayfa tarafından kötülenen;hakkıyla,katakulli çevirmeden yapıldığında insana iyi ki bu işi yapıyorum yav.. dedirten meslek.bi de hakkımızda ipe sapa gelmez düşünceler olmasa.en başta şunu söylemek lazım:evet yalancı, üçkağıtçı çok avukat var.kimse yok demiyo zaten; ama avukatlar hayatlarını yalan söyleyerek kazanmaz kardeşim.yok böyle bişey.sanığın suçluluğunu tespit veya davada kimin haklı kimin haksız olduğunu söylemek bizim işimiz değil zaten.kararı avukatlar değil,hakimler veriyo güzel kardeşlerim.orta da yalan varsa bunun doğrusunu söyleyip,savunacak kurumlar ve insanlar da var. gerçekten masum olan sanık dava sonunda beraat ettiğinde,onu suçlayıp cezalandırılmasını isteyen savcıya niye kimse yalancı demiyor peki? ben pezevenkler tarafından kaçırılıp pavyonlara pazarlanmak isteyen müvekkilimi savunurken hiç yalan söylemedim,ya da ayyaş kocasının öldüresiye dövdüğü kadının boşanması için dava açarken de hep doğruları söyledim.avukatları sevip sayalım,zira bir gün sizinde işiniz için adliye koridorlarında kan ter içinde koşuşturacak,sizin işiniz için milletin ağız kokusunu,nazını,kaprisini hatta küfürlerini çekecek bir avukata ihtiyacınız olabilir.
(babayaro, 05.08.2004 14:17)

23.rüyada görüldüğünde, davranışlarınıza dikkat etmeniz gerektiğinizin, düşünmeden hareket ettiğiniz taktirde çok büyük zararlara uğrayabileceğiniz şeklinde yorumlanan meslek erbabıdır.
(akay, 16.09.2004 14:57)

24.-avukatla spermin ortak yönü nedir?
-ikisinden de adam olma ihtimali, milyonda birdir. (by hıncal uluç)
(hammurabi, 01.11.2004 21:22 ~ 18.02.2006 21:42)


25.toplumda, şerefsiz, para için ruhunu satan, profesyonel yalancı gibi tabirlerle anılıp kişilerin gözünde kötü bir imaj cizen fakat insanların her sıkıstıkşlarında "aman abi bokunu yiyim kurtar beni", "sen ipten adam alırmıssın , hallet bizim şu işi" gibi sığınılan bir limandır, uzmanlık gerektiren bir meslektir..hatta biraz daha ileri gidersek toplumun s.ke s.ke eline baktığı, kendi kendilerine halledemeyeceği işlerini halletmesini sağlayan 2 meslekten biridir; diğeri (bkz: doktor)..
her hukuk fakültesi öğrencisinin öncelikli hedefi , idealidir..fakat gerek aileden gelen gerekse toplumdan gelen baskılar düşünceyi biraz etkiler..ya da etkilenen kişiler asla iyi bir avukat olamaz demek daha doğrudur..
bir avukat asla yalan olan şeyi savunmaz..bir avukat müvekkili ne isterse onu savunur..eğer müvekkil yalancıysa bu avukatla dışa vurulur..bu sebeple bir mesleğin her insanını kötü olarak nitelendşrmek her zaman yanlıştır..unutulmamalı ki bu devlet parası olmayan insanlara asla ücretsiz doktor sağlamaz..eğer benim param yok diye bir hastaneye giderseniz kimse sizi iplemez fakat toplumun en serefsiz görülen mesleğinin insanlarının kurduğu baro, eğer kendinize avukat tutamayacak durumda iseniz size hiç bir bedel talep etmeden bir avukat sağlar..
kısacası bir toplum ne kadar yalnsa avukat da o kadar yalandır..yalancıdır
26.birçok insanın (özellikle dargelirli kısmın) korkan bir ifade ile saygı duyduğu meslek...
(jean, 29.11.2004 15:19 ~ 29.01.2006 10:24)

27.avukat, paris in örf ü adetini öğrenmek için yıllarca teodosyus ve justiniaunus kanunlarını ezberleyen, sonra efendim, kaydını yaptırarak ücreti mukabilinde müdaafaya çıkmak hakkını kazanan kimsedir, sesi müsaitse tabii.*
(bozkirkurdu, 16.02.2005 14:19 ~ 14:24)


28.(bkz: vukuat)
(tarasna, 18.02.2005 01:14)

29.yerel bir meslektir.eğer iktisat ya da işletme okuduysanız dünyanın her yerinde çalışabilirsiniz.ya da tıp ya da mühendislik okuduysanız yine dünyanın her yerinde çalışabilirsiniz,ancak avukatlıkta sadece okuduğunuz ülkede avukatlık yapabilirsiniz.örneğin,türkiye'de hukuk okuyup sonra gidip ingiltere'de fransa'da avukatlık yapamazsınız,çünkü o ülkelerin yasaları farklıdır.bu açıdan ülkelere özgü ve yerel bir meslektir avukatlık.
(nurbanu sultan, 23.02.2005 14:11)

30.bunları adliye koridorlarında sakince yürürken görmek pek mümkün değildir; her zaman tevzii,mesai bitimi,vezne,büro gibi bir yerlere yetişmeleri gerekir.
(scarab, 02.03.2005 14:24 ~ 14:25)

31.kurum avukatları olarak tanımlanan kısmı, genel anlamda ne iş olsa yaparım, her şeyin avukatıyım klasmanına dahildirler. yeri gelir kanun tasarısı hakkında üst kuruluşlara mütalaa verirler, yeri gelir dergi editörlüğü yaparlar, yeri gelir usta çırak ilişkisi içinde tazesinden bir avukatı yanlarına alıp eğitirler.
(angoisse, 06.05.2005 18:42)

32.işleri sanıldığı gibi yalan söylemek olmayan insanlar. yalan söylüyorlar denilen şey aslında her gün -herhangi bir memurdan tutun da hakimine kadar- binbir insanın kaprisini ağız kokusunu çekmek zorunda olan bu insanların artık her durumda karşı tarafa işini gördürebilmeye dayalı bir içsel mekanizma geliştirmiş olmalarıdır. yani yalanla alakasızdır. haklarında kalpsizler, yalancılar gibi sözlerle atıp tutmak kolaydır; ama iş düşünce de yana yakıla "aman avukat hanım/bey" diye peşlerinden gidilir...böyledir.
(quasiromantic, 13.06.2005 19:07 ~ 19:08)

33.anladigim kadariyla birilerinin devamli fikir danistigi ve ustune ustluk de bunu bedavaya getirdigi*, avukatlik asgari ucret tarifesi denilen bi sey olmasina ragmen bunun altinda calisma zorunda kalan ve bu da yetmezmis gibi o adliye benim bu adliye benim konsomasyona * cikan insan grubu. bu insan grubunun bir kisminin taze beyinleri universitede hak hukukla ole bi yikanmistir ki hayata cok farkli bir pencereden, ellerinde terazi ile bakarlar. insana perspektif saglayan avukatlardandir bunlar, sevilesi insanlardir bunlar. bi de bunun disinda malin gozu olup herseyi kendine yontup sistemin sakatliklarini kendi lehine kullananlar vardir ki ah iste her meslegin kotuleri vardir diyip gecmeli, insandan bile saymamali.
(ride, 08.07.2005 12:06)

34.pisliklerle ugrasirken kendileri de pislenen adalet temsilcileri. kanuni yoldan isini halledemeyenlerin * "ben de bu isi kanun disi yollardan hallederim" dediklerine rastlanmistir.
(terp, 08.07.2005 13:11 ~ 13:16)

35.üniversiteden meslek hayatına geçiş yaptığında en çok hayal kırıklığına uğrayan meslek grubu üyesi.
(kaktus, 08.07.2005 13:36)

36.dinci ve 3 yıllık meslek tecrubesi olanların pat diye hakim olabileceği meslek grubu.allah sonumuzu hayretsin.bayanlar bundan sonra taciz, tecavüzden sonra boşuna savcılığa şikayette bulunmasınlar.bu kafadaki yeni hakim ve savcılar erkeği bırakıp kadını mahkum eder adamı niye tahrik ettin diye.
(babayaro, 19.07.2005 14:33)

37.bu sıfatı haiz insanların -tıpkı doktorlar gibi- fena çok fena durumlarda en iyisini yapmaktan başka çareleri yoktur. başkalarına ve/veya devlete karşı milletin/devletin derdini satın alırlar parayla. ama nasıl bir ironidir ki ülkemizin hukuk düzeni sağolsun sadece avukatların değil tüm hukukçuların arasında mesleğinde iyi, konusuna hakim olanlarının -ki sayıca pek azdırlar- ellerinden gelenin en iyisinin bile iyi sonuç doğurması mucize gibi bir şeydir. mucizeler de çoğu zaman geç kalır hatta.

ayrıca avukatlık sanıldığı gibi gaddarlıkla, gıcıklıkla, kalpsizlikle eşanlamlı değildir. hukuk nosyonunu iyi kavramış her avukat dava adaletini gereğince iyi bilir ve paradan, ünden başka şeyleri de göz önünde bulundurarak devam eder mesleğine. her suç her koşulda aynı yönde adaleti gerektirmez. en klişe örneği için (bkz: baklava çalan çocuklar)

ne var ki vicdanı hür, beş on lira fazlasını adalete tercih etmeyen idealist avukatlarımızın adliyelerde koşuştururken, çek-senet mafyasının, para yedikçe dava bitiren birtakım hakimlerin, bazı derin devletçi/mafyacı savcıların arasında ellerinden gelen budur. avukatlığa şöyle bakılmalıdır: korkaklık, kaypaklık, üçkağıtçılık yapmadan kurtarılan, dertten sıyrılan "bir tek" masum insan bile olsa bu; bu şartlarda, "yaratılmış" adalettir, o insanın mucizesidir.
(kronikduzelmez, 19.07.2005 15:08 ~ 23.01.2006 18:08)


38.adaletin hizmetkarıdır, yıllarca eğitimini aldığım, ruhsatını aldığım onurlu mesleğimi benimle birlikte icra edenlerin genel adıdır, avukatlık literartürde prenslerin mesleği olarak geçer, dünyanın, devlet sistemlerinin, sosyal hayatın en doğru resmini zihinlere yerleştiren zorlu bir eğitim ve staj dönemlerinden sonra alınacak ruhsata istinaden icra edilir, buna rağmen ruhsat almadan toplumun avukatlığını yapanlar da gayet boldur ülkemizde
(vakitsiz oten horoz, 29.07.2005 11:22)

39.meslekte beş yılını doldurmadan yanına stajyer avukat alamayan kişi.
(kaktus, 29.07.2005 11:37 ~ 11:39)

40.hukuk fakültesinde geçridikleri zorlu yıllardan sonra ulaştıkları diploma ile hiçbir sıfata sahip olmayan, ancak 1 yıl boyunca deneyimli avukatlar tarafından sabırları,dirençleri sınandıktan sonra "avukat" sıfatına sahip olabilen insanlardır.adalete hizmet etmek için çabalayıp durular.ama bu mücadele sırasında adliyedeki hakim,savcı ve memurların kaprisleri ve ters tavırlarıyla da mücadele etmek zorunda kalırlar ve bedenen ve manen yıparanırlar.bu da yetmezmiş gibi müvekkillerince uzman psikolog niyetine kullanılırlar ancak hakettikleri parayı alamaya geldiğinde ise üç kağıtçının,düzenbazının önde gideni olurlar.gerçek hayatın okuldaki kadar kusursuz olmadığını anlamaları ise çok uzun zamanlarını almaz.velhasıl zor bir meslektir.
(furie, 29.07.2005 12:00)

41.toplumda hiç de iyi gözle bakılmayan bir meslek grubudur.zannedildiği gibi babalar kızlarını avukatlara vermeyi hiç istemezler çünkü avukatlık pek saygı görmez ve tehlikeli bir iştir;doktorlar ve mühendisler ise yaptıkları iş dolayısıyla toplumdan çok saygı görür ve kızlar bu meslek gruplarıyla evlenmek isterler.öyle ki,dilimizde bile beni ne doktorlar ne mühendisler istedi şeklinde bir deyim vardır,avukatlığın adı geçmez.aynı şekilde,biraz aklını ve mantığını kullanan baba çocuğunun avukat olamasını istemez ve onu doktorluk,mühendislik,ekonomi,psikoloji gibi saygın olacağı mesleklere yönlendirir.avukat olan kuzenimin,hukuk okumak isteyen kardeşine ''hayatını yakmana izin vermem,benim gibi olma'' diyerek hukuk yerine ekonomi yazdırması buna en iyi örneklerden biridir.
(nurbanu sultan, 29.07.2005 12:08 ~ 12:13)

42.en az seksi işler arasında yer alan meslek grubu.

http://www.milliyet.com.tr/...9/son/indexyas_tam.html
(ride, 29.07.2005 12:37)

43.zamaninda hacize gelen bir avukat soyle demisti bana, eline paraciklarimi sayarken:

-avukatlik eskidenmis, simdi tahsildarlik yapiyoruz, utaniyorum...
(antalyaforever, 29.07.2005 12:39)

44.iyi yalan soyledikleri rivayet edilir... eger dogru ise, yalanlarini baskalarina soylemezler. kendilerine soylerler.
(davinelulinvega, 26.10.2005 18:32 ~ 18:33)

45.avukat sadece yalan söyleyen insan olarak nitelendirilmemeli, yasayı yorumlama gücüne sahip olan insan olarak görülmelidir. sonuçta sen ne söylersen söyle hakim kararı yasa uyarınca vereceğinden söyleyebilecek pek de büyük bir yalan yoktur. ayrıca hukuk fakültesini bitirince olmak istediğim ve aile üyelerinin ilk anneyi dedikten beri çenemi yerlerden toparlamam nedeniyle olmamı tavsiye ettikleri şey. av. sıfatı geliyor tabi olunca ismin önüne, aslında pek de fena değil hani... *
(thewarlord, 26.10.2005 18:45 ~ 18:46)

46.dedemin;okumuş yalancı olarak nitelendirdiği bir meslek türüdür.
(gozu yasli kurbaa, 26.10.2005 18:55 ~ 03.11.2005 21:11)

47.avukatlar, masa oyunlarındaki**** yancılardır. "abi onu atma, direk koz çıkma, oooo! işerler ona" gibisinden süper bilgilerini paylaşan, bunun karşılığında masanın hesabından çayını, gazozunu içen kimselerdir. jerry seinfeld in de benzer bir tabiri vardır, der ki "oynadığın bir oyun var, bu oyunun kuralları var, bir adam kuralları senden daha iyi biliyor, o adama avukat deniyor."
(sep, 27.12.2005 18:27 ~ 18:28)

48.19.02.2006 tarihli hürriyet ik ekinde "21.yüzyıla giremeyen meslek" olarak tanımlanmış meslek
(babayaro, 25.02.2006 15:43 ~ 15:44)

49.icra edenlerin çokluğu nedeniyle, müntesiplerinin yavaştan yavaştan tüccarlığa doğru kaykıldığı meslek mensupları.

her ne kadar sınavla alınması güncel olsa da, bu gerçek, pek de fazla değişmeyecek. nitekim, pazarlama teknikleri konusunda bilgisi ya da en azından yetisi olmayan bir avukat bünye, bu kalabalıkta hiçbir şey yapmakla, hiçbir şey yapmamak arasında seçim yapmak durumunda.

deniz ticareti hukuku konusunda kendini yetiştiren bir avukat, hukuki besin piramidinin en üstünde yer alıyor. mersin'deki avukat arkadaşım, mersin'de söz konusu dalda mesleğini icra eden bir iki avukatın, yanlarına stajyer dahi almadıklarını söylüyor. tipik bir "kızımı yeğenimle evlendireyim, malım yabancıya gitmesin" anlayışı.

hukuk fakültesine başlayan bir talebeye avukatlığa dair söylene ilk sözlerden birisidir: "2-3 sene sürünürsün, ondan sonra kendini toparlarsın". bu söylem, son birkaç yıl dahilinde değerlendirildiğinde, öngörülen sürenin 8-10 yıla çıktığı görülecektir. zira, avukatlar, tıpkı dev şirketler gibi, kendi kolonilerini oluşturma gayreti içerisindeler. avukatlık bürosunu ticari işletme görünümüne sokup, yanında 15-20 avukatı birden maaş karşılığı [çoğu zaman asgari ücret] çalıştıran avukatlar var. bu işletmeler ise, hukuk fakültesinden yeni mezun olmuş avukat adayları için de "sürünme süreci"nin ev sahipliğinin yapıldığı yer gibi kabul görüyor. oysa ki, gidişatta herhangi bir değişiklik olmazsa, "sürünme", süreç olmaktan çıkıp, yaşam biçimi halini alacak.
(rohanian, 25.02.2006 16:05 ~ 16:51)

50.21 mayıs 2001'den sonra sınava girenlerin

52.molireac'ın ünlü "görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile, ne hakime, hele ne iktidara tabiyiz bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz. fakat hiçbir hiyerarşik üst de tanımıyoruz. en kıdemsizin en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur. avukatlar tarih boyu köle kullanmadılar ama hiçbir zaman efendileri de olmadı! " sözünü çerçevelettirip bürosunun duvarına asarak kendini olduğundan daha aydın-bilge-entellektüel vs. gosterme eğilimindeki hukuk fakultesi mezunu insan.
(undarist, 05.04.2006 15:53 ~ 15:54)

53.çok çalışılması gereken ancak sonunda insanı kafayı yeme noktasına getiren meslek grubudur. bazıları hiçbir şekilde boşanma avukatlığı yapmaz. çünkü; "hiçbir yuvanın yıkılmasına yardımcı olmam" gibi bir mantığa sahiptirler. yürü beee!
(
54.çok tuhaf; zaman öldürmek için kullanılabilecek sitelerin birinde,avukatlık üzerine şu özlü söze rastladım*
"because you have no regard for human life, fair play, or mercy, your only career choice is to be a lawyer."

insanlığın avukatlığını yapanları, tenzih edelim elbette...

55.,istanbul'daki her 300 kişiden biri.


avukatlar gunu

1.kork nisanin besinden okuzu ayirir esinden atasozu de aslinda soguklarla degil avukatlarla ilgili bir atasozudur. okuzun, esinin avukatinin iyi olmasi sonucunda korktugunun basina gelerek bosanmasi hadisesidir.
(satine, 05.04.2002 14:54)


2.atatürk 5 nisan 1923 günü ankara barosunu* açmış ve adaleti türk avukatlarına emanet ederek, bu günü de avukatlar bayramı ilan etmiştir.olay sonradan cıvıtılmış bayramların fazlalığı bahanesiyle altın,dolar günü gibi bir gün olarak 79 yıldır tüm yurtda ve yavru vatan kuzey kıbrıs ile dış temsilciklerimizde törenler ve fener alaylarıyla kutlanılanmaktadır***
(freeadvo, 05.04.2002 21:09 ~ 09.04.2002 23:40)

3.davetiyeleri on milyon törkiş lira...
(avasas, 05.04.2002 21:27)

4.meslek mensuplarınca dahi hatırlanmayan gündür. kutlu olsun.
(pink, 05.04.2004 10:52)

5.avukatların yüz karası olarak varlığını geçen gün öğrendiğim ya da daha önce öğrendiysem bile unutmuş olduğum gün. yapsaydık şöyle bir veliefendi hipodromunda geçit resmi, cüppelerle...
(kanzuk, 05.04.2004 11:07)

6.istanbul barosunun bokunu cikardigi spam sms kullanimi sayesinde haberdar oldugum mesleki gun. ama bana hergun avuktalar gunu oldugundan zerre sallamadim. bu vesile ile sozlukteki meslektaslarimin gununu tebrik eder, onurlu calismalarinin karsiligini maddi manevi alabilmelerini dilerim.
(gobel, 05.04.2004 11:09)

7.varlığını geçen yıl öğrendiğim, hakettiğimiz ama sahip olamadığımız değerleri, saygınlığı vs. oturup bir daha düşünmeme neden olmuş gün. onurlu ve emekçi tüm avukatlarımızın günü kutlu olsun.
(ferit, 05.04.2005 14:34)

8.geçen yıla kadar kadıköy evlendirme dairesinin iğrenç ışıklandırması ve garip müzik grupları eşliğinde bikaç kanepe, biraz içki ve bol hukuklu sıkıcı muhabbetlerle kutlanan bir gündü. akşam kıyafet mecburiyetli yemekli balo falan olurdu. ama bu yıl ortada bişi görünmüyor pek. istanbul barosunun da yaşgünü olduğundan klasik müzik konseri ve söyleşiler falan varmış bi tek. neyse, zaten şimdi o kadar avukatı aynı anda çekemezdim ne yalan söyliim..
(wrathful lilith, 05.04.2005 14:44)

9.avukatların birbirlerine "avukatlar günün kutlu olsun" dediği gün.
(scarab, 05.04.2006 00:21)

10.nasıl kutlanacağını anlayamadım gündür. nice avukatlıklar mı? iyi ki avukatsın mı?
nice nice avukat mı? mutlu avukatlar günü mü? allah avukatlığını arttırsın olabilir mi?
(yevgenizamyatin, 05.04.2006 12:40 ~ 14:54)


11.cumhuriyet savcılıklarına toplu suç duyurularında bulunma,icra dairelerinde "masraf"ları karşılama,polislere ve özel güvenlik görevlilerine üst-baş aratmama gibi eylemlerle kutlanan bir gündür.
(devourthedamned,

www.eksisozluk.com.tr'den alıntıdır.

[Av.Emrah Yavuzcan]

Uyuşturucu konusunda fazla bir şey yoktu ama bu açılan başlık dolayısıyla kapatılsaydı daha yerinde olurdu.

Şaka bir yana, toplumda avukatları bu şekilde tanıyanlar var, önyargıyla hareket eden bir toplum olduğumuz içindir belki de.

Ekşi sözlüğün ticari bir faaliyet olduğu yıllardan beri bilinmekte. Dergisi çıkalı da çok oldu sanırım. Peki siz bir ekşi sözlük yazarı olsaydınız avukatlar hakkında ne yazardınız, ya da bir hukuki yazarı olarak ekşi hakkında ne yazarsınız?

[fulya1212]

Avukat: Herhangi bir şekilde başınınz belaya girdiği zaman sizin yerinize düşünsün ve uykuları kaçsın diye para ödediğiniz kişi. Hizmetleri sınırladır. Sizin yerinize düşünür, konuşur, yazarlar. Sizin yerinize hapse girmez, tazminat ödemez, boşanmazlar.
Avukat: Amerikan filimlerinde polisten daha iyi polis olan çok güzel yada yakışıklı, sekreteri olmadan aile ilişkilerini yönetemeyen, faturalarını ödemeyi unutan, meraklı ve sakar güzel /yakışıklı gazeteciye aşık olup, dava nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın onunla evlenerek ya da tatile giderek filmin mutlu sonla bitmesini garantileyen tipleme/karakter

[pinar kirac]

Normalde avukat uyumaması müvekkile yemek ısmarlama haricinde yemek yememesi gereken kamu görevlisi.
Tüm baktığı davaları ezbere bilmeli ve ne saatte aranırsa aransın uygun ve hazır olmalı...
Tutulduğuna göre bırakılana kadar dava kaybetmemesi gereken kişi..

[Gökben Çakar]

hukukçu olabilme cesaretini gösterememiş büyük çoğunluğun gözünde;parayla tutulan,parayla yalan söyleyen,para verilecek diye suyu çıkarılması gereken,müvekkil isterse hem psikolog,hem kanka hem hakim hem de avukat olmak zorunda olan kişi,özel saatlerinde bile sadece tutan(!) kişiyi düşünmesi gereken,en ve tek yalancı,tumturaklı laflar edebildiğinden dünyalı olamayağına kanaat getirilen,ha bi de son günlerde ''CANAVAR''...
sadece istisnalardan yola çıkılarak çizilmiş bir çerçeve..nasıl bu kadar önyargılı ve ilkel düşünülebiliyor anlamıyorum...hak ve adalet kavramlarını özümseyememiş kişiler adaletin savunucularının da bunu başaramadığını düşünüyorlar.nedense bu önyargılı,genelleme yapabilen kişiler maç,düğün sonrasında kendisinin veya yakınlarının bilinçsiz kurşunların hedefi olabileceğini,sebep gösterilmeden işlerine son verilebileceğini,dolandırılabileceğini düşünmüyorlar..ve sanki her avukat sadece hırsızları ve katilleri savunur..

[fulya1212]

Sayın Çakar,
Öncelikle ekşi sözlük gibi sitelerin biraz iç dökme birazda eğlenme amacı güttüğünü unutmayın. Biraz incelerseniz benzer bir yapı taşımayan bir tek madde bile bulamazsınız. Gerçi yeniden ulaşılamaz oldu. Bilmiyorum sonu ne olur.
Birgün umarım mizahı ve eleştiriyi küfür ve hakaret içeren kelimeleri kullanmadan yapabilir hale geliriz.
Toplumda sıklıkla mizah konusu olmakla birlikte doktorluk ve avukatlık gibi mesleklerin belli bir saygınlığı vardır. Ne ekşi sözlük, ne meslektaşlarınızdan birinin yaptığı bir eylem mesleğin saygınlığını zedelemez.
Lütfen olaya bu pencereden bakmaya çalışın.

Öte yandan keşke nezaket sınırlarını her boyutta aşan kelimeler sadece ekşi sözlükte kalsa. Yani insanlar ne dilerlerse oraya yazsasalarda gerçek hayata taşımasalar. Ne yazık ki üretimi hizmet olan bütün meslek dallarındaki çalışanlar küfür tehtid, hakaret gibi eylemlere maruz kalıyor. Banka memurundan tutun, öğretmene, doktora kadar...
belkide olaylara sadece kendi yaşadıklarımız penceresinden baktığımız için diğerlerininde benzer durumda olduğunu görmüyoruz.
Bağıran çağıran atıp tutanlar sadece adliye koridorlarında davalı ya da davacı olarak göstermiyorlar bu yüzlerini. Okulda veli, hastanede hasta ya da yakını, bankada müşteri olarak heryerdeler.