+ Konuyu Yanıtla
11 / 17 Sayfa İlkİlk 1234567891011121314151617 SonSon
101 den 110´e kadar toplam 167 ileti bulundu.

Konu: Danıştay'a yapılan saldırı !!!

Danıştay'a yapılan saldırı !!! Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #101
    Kayıt Tarihi
    Apr 2005
    Nerede
    ADIYAMAN, MERKEZ, Turkey.
    İletiler
    113
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Umarım bu olay birlik beraberliğimize sekte vurmaz.Umarım hukuk devletinden ve demokrasiden daha fazla ödün vermemize neden olmaz.



    Hukuki NET Güncel Haber

    Danıştay'a yapılan saldırı !!! konulu yargıtay kararı ara
    Danıştay'a yapılan saldırı !!! konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #102
    Kayıt Tarihi
    Mar 2004
    Nerede
    istanbul, kadiköy, Türkiye.
    İletiler
    5.539
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Olayı bulanıklaştırmayalım vede bir meslek gurubuna mal etmeyelim. Kişinin sıfatı Avukat diye neden tüm avukatlar zan altında kalacakmış? Muhtelif formlarda defaaten söylediğim gibi bir kez daha tekrarlıyorum her medlek gurubunda her yerde böyle mesleğin yüzkarası tipler çıkabilir bu o mesleği küçültmez sadece meslektaşları 'lanet olsun der' geçer o kadar. Olayların başından bu yana beni şahsen en az ilgilendiren boyut adamın avukat olmasıdır. Lütfen sitedeki avukat arkadaşlar bunu artık böyle kabul etsin ve sıfatı ön plana çıkarıp durmasın .Şerefsizce yapılmış bir saldırının faili olan kişinin sıfatı çok önemli değil. tek üzücü olan yer bu kişinin eğitimli olmasıdır bence...
    Bir önceki yazımda da açıkça belirttiğim gibi olay son derece basit biz bir şekilde bunu kabullenemediğimizden bir takım teoriler üretiyoruz bazı resmi kişilerde bunu destekliyor. Ek aktörler sahneye çıkartılıyor ki amaç zihinlerde kargaşa olsun niyet belli ama işe yarıyor. İlgisiz kişiler ve sivil kurumlar yanyana getirilmeye çalışılıyor tehlike burada. Ne zaman özden ayrılınsa olay çıkmaza girer. Bu sadece bu iş için değil tüm olaylar için böyledir. Konunun özünü yakalayıp ona göre davranmak ve çalışmaları o yönde sürsürmek gereklidir. Gerekli nedenler olmadıkça tahminler yapılmamalı fazla sağa sola sapılmamalıdır. Unutulmamalıdır ki her olya kendi içinde bir bütündür. Şu muydu bumuydu derken sap saman doğru yanlış karışacak su bulanıklaşacak ve gerçekler elden kaçıp gidecektir. Görünen de şimdilik bulandırmanın başlama aşamasında olduğudur.
    Birisine yazmak istemiyorum ama öyle bir yazıyor ki yerimden zıplamadan duramıyorum. kendi yaşam şekline saygı isterken başkalarına saygısızlık yapmayı huy edinilmesinden de bıktım YETER ARTIK haremlik selamlık oturmaj gibi çağ dışı insanlık ve özellikle kadınlık onurunu kırıcı aşağılayıcı bir yaşamı eğitimli olarak ta olsa seçebilirsiniz kaldıki her nekadar ben seçiyorum desenizde hepimiz biliyoruz ki bu size dikte ediliyor seçmiyorsunuz başka çareniz yok , isteklerini elde etseler karaçarşaflara büründürecekler sizleri siz gene seçimim diye kandırın kendinizi o da beni ilgilendirmez amma amma haremlik selamlık oturmayan kişilere yakıştırdığınız ' kim kimin kucağında oturur' gibi saygı sınırlarını aşan cümlenizden dolayı da sizi kınıyorum. Birazıcık izan lütfen ya kucak kucağa yani kızlar erkeklerin kucağına yada haremlik selamlık size böyle mi öğrettiler ? Vah benim hukuk fakültelerim vah... Birde 97 li yıllarda oradaymışsınız bazı gerçekleri görmeniz anlamanız gerekirdi.. Vah hukuk fakültelerimin verdiği nosyon vah.. Ne diyeyim Allah ıslah etsin... Karaçarşaflı ve haremlik selamlık oturmayanlarında sizin kadar namuslu olacaklarını vahi yoluyla size versin. Unutmayın ne mini etekliler namussuz nede tesettürlüler tam anlamıyla namuslu olmayabilir. İkisi içerisindende çok namuslu olabileceği gibi ...... da olabilir bunun böyle olduğunuda çoğu kişi bilir. Kızların namusunu bir bez parçasına indirgediniz ya hemde bir kadın olarak helal olsun size...

  4. #103
    Kayıt Tarihi
    Sep 2005
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    301
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Formun gidişatını hayretle izliyorum.
    Tabii politikacıların ve bazı yazarların sözleri de formdan aşağı kalmıyor.
    Bir insanımız katledildi arkadaşlar... Ne için öldü farkındamısınız?

  5. #104
    Kayıt Tarihi
    Sep 2004
    Nerede
    istanbul.
    İletiler
    230
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Bir bez parçası diyorsunuz birileri için o bez parçası çok önemli olabilir diğer birilerine saygı duymak düser.Bayrak da bez parçası ama yunan bayraği benim icin bisey ifade etmez iken benim kendi bayrağim çok sey ifade eder. Bu benim tercihim kimsenin dikte ettiği seyler değil. Saygi duyunuz lütfen. size göre dikte kimin diktesi islamın diktesi mi. Öyle ise eger bu diktelere can kurban. ama kendi doğrularınız herkesin doğrulari değildir.

  6. #105
    Kayıt Tarihi
    Jun 2003
    Nerede
    Afyonkarahisar
    İletiler
    2.022
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Sayın Fulya'nın sorusu bence burada can alıcı sorusu evet bir insanımız katledildi. Ve ne için öldü? Sayın commodore'un dediği gibi basit bir irticai cinnet hali mi? Yoksa planli birşey mi? Bu kadar basit olması mı karmaşık yapıyor?

    Türkiyedeki genel gidişten farklı marjinal bir çizgi mi? Yoksa bir olaylar bütününün devamı mı?

    Bu konuda ne düşünüyorsunuz arkadaşlar. Acaba biraz daha geriye çıkıp bakış açımızı genişlettikten sonra değerlendirebilir miyiz?

    Keşke sayın lawless bu konuyu yorumlasaydı. Çünkü yerinde ve farklı tespitleri hep ilgimi çekmiştir.

  7. #106
    Kayıt Tarihi
    Mar 2004
    Nerede
    İstanbul, Türkiye.
    İletiler
    3.492
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Sayın Site sakinleri; memleketin biliç düzeyine müthiş bir örnek size. Kelimelerin kifayetsiz.. Yaşadığımız ayakalrımızın altındaki zeminin hiç olmadığı kadar kaygan olduğu bu günlerde yurdun bir köşesinden manzara...
    Yorumu sizlere bırakıyorum..


    Şehitlik Parkı'ndaki Türk bayrağı indirilip Galatasaray bayrağı çekildi

    Erdal ÖZCAN- Mehmet YİRUN/ÇORLU (Tekirdağ), (DHA)

    Tekirdağ'ın Çorlu İlçesi'ndeki Şehitlik Parkı'nda dün akşam gönderdeki Türk bayrağın indirilerek yerine Galatasaray bayrağının çekilmesi büyük tepki gördü.

    Çevredekilerin ihbarı üzerine parka giden polis ekibi, gönderdeki Galatasaray bayrağını görüntüleyip tutanak düzenleyerek olayı savcılığa intikal ettirdikten sonra göndere yeniden Türk bayrağı çekildi. Galatasaray bayrağını göndere çektirdiği ileri sürülen Çorlu Belediye Başkanı CHP'li Altan Ersin, "Ben Fenerbahçeliyim, böyle bir talimat vermedim" dedi.

    Çorlu Bölge Trafik İstasyonu karşısında bulunan Şehitlik Parkı'ndaki 40 metre yükseklikteki direkteki Türk Bayrağı dün akşam saatlerinde iddiaya göre Belediye Başkanı Atlan Ersin'in talimatı ile belediye görevlileri tarafından indirilirken yerine Galatasaray bayrağı çekti. Çevrede oturanların bunun üzerine olanları polise ihbar etti.

    Çorlu Emniyet Müdürü Muhattin Sert'in talimatı ile parka gelen polis ekibi, gönderde Galatasaray bayrağı olduğunu fotoğraflarla tespit etti. Polis ekibi, görgü tanıklarının ifadelerine göre Türk bayrağını belediye görevlilerinin indirip yerine Galatasaray bayrağı çektiklerine ilişkin tutanak hazırladı. Bu işlemden sonra polis ekibi, gönderdeki Galatasaray bayrağını indirip yerine yeniden Türk bayrağını çekti.

    SAVCI: YASAL SÜREÇ UYGULANIR

    Çorlu Emniyet Müdürlüğü ekipleri daha sonra Şehitlik Parkı'nda gönderdeki Galatasaray bayrağının fotoğrafı ile hazırlanan tutanağı savcılığa iletti. Çorlu Cumhuriyet Savcısı Orhan Çetingül, olayla ilgili inceleme başlattıklarını belirterek, "Üzücü bir olay. Gerekli yasal süreç uygulanır" dedi.

    Çorlu Kaymakamı Erhan Özdemir de olaya tepki gösterirken, "Böyle şey olmaz. Bunu yapanlar yasal sorumluluklarına katlanırlar" dedi.

    BAŞKAN FENERBAHÇELİ

    Çorlu Belediye Başkanı Atlan Ersin, talimat vererek Türk bayrağını indirtmesinin söz konusu olmadığını söyledi.
    Başkan Ersin, "Belediyenin hiçbir görevlisine böyle talimat verdim. Üzerinde Türk bayrağı da olan bir Galatasaray bayrağı sanırım bu takımın taraftar dernekleri tarafından çekilmiş. Önceki yıllarda buraya bir vinç getirilir şampiyon takımın bayrağı sergilenirdi.

    Şampiyonluk öncesi 3 takımın taraftar dernek başkanlarına ben bunu söyledim. Vinç ile sergilenmesi gerekirdi. Sanırım hazırlıksız olduğu için göndere çekmişler. Üstelik ben Fenerbahçeli'yim. Burada bir yanlış anlama var" dedi.
    Sadece ben. Kalbimi duyuyor ve insanları tanıyorum. Gördüklerimden hiçbiri gibi yaratılmamışım; yaşayanlardan hiçbiri gibi yaratılmış olmadığıma inanmak cüretini gösteriyorum. Öteki insanlardan daha iyi değilsem bile, hiç olmazsa başkayım. J.J.Rousseau

  8. #107
    ahaltuner Misafir

    Tanımlı

    Saygıdeğer arkadaşlar,
    Ben de tüm arkadaşlar gibi son derece üzücü olan bu olayı şiddetle kınıyor,hemşehrime rahmet,yakınlarına sabırlar ve yaralılara da acil şifalar diliyorum.Bazı arkadaşların yorumlarını okudukça kendi kendime üzüldüm.Bu işi planlayan karanlık düşünceli yaratıkların düşünmesini istedikleri şekilde düşünmek bu oyunun başarıya ulaşmasına katkı sağlamak olur.Konunun iç yüzünü gösterdiğine inandığım bir haber-yorumu buraya alıyorum.
    Saygılarımla....

    Aynı Karanlık El: İkinci Sauna Çetesi



    Kanlı Danıştay baskınını gerçekleştiren 29 yaşındaki avukat Alparslan Aslan'ın, geçtiğimiz Şubat ayında Ankara'da ortaya çıkarılan "Sauna çetesi" benzeri bir gizli örgütün elemanı olduğu ortaya çıktı.


    --------------------------------------------------------------------------------

    #8216;Sauna Çetesi#8217;nde ilişkiler net olarak ortaya konulabilseydi bu gruplar ortaya çıkarılabilirdi. Biz Danıştay'a saldırı düzenleyen grubun, belirlediğimiz 11 ayrı gruptan biri olduğu ihtimalini değerlendiriyoruz. Bu grupların birbiriyle üst noktada irtibatı bulunuyor.' Bu değerlendirme Zaman gazetesine bilgi veren üst düzey bir yetkiliye ait. Yukarıdaki ifadeleri dile getiren yetkili, polisin geçtiğimiz Şubat ayında gerçekleştirdiği Küre Operasyonu sırasında Sauna Çetesi benzeri 11 ayrı grubun faaliyet gösterdiğinin belirleniğini, ama bunların tam olarak deşifre edilemediğini vurguluyor. Türkiye'nin içinde bulunduğu vahim durumu gözler önüne seriyor bu sözler.

    Geçen hafta, Danıştay'a yapılan saldırı Türkiye'yi karıştırmaya yetti. Saldırgan bir avukattı. Ve yüksek yargı organının en tepesini, üstelik 'başörtüsü' ile ilgili hassas bir karar alan daireyi hedef almıştı. Kurşunlar bir Danıştay üyesinin ölümüne, 4 kişinin de yaralanmasına sebep oldu. Failin kimliğine bakılarak, önce başörtüsü yargılandı, sonra hükümet hedef yapıldı. Soruşturma derinleştikçe saldırganın birden fazla ideolojik yönü ve çete ilişkileri ortaya çıktı. Üstelik saldırgan yalnız değildi. Danıştay ne ilk hedefleriydi ne de son. Üst düzey bir yetkilinin tabiriyle 'ulusalcı gruplar, mafya ve çete ilişkileri' ile suç ve suçlularla örülü bir saldırı planı ile karşı karşıya idi Türkiye. Danıştay'dan sonraki hedefte YÖK'ün olması da bunu gösteriyordu zaten.

    Henüz eylem safhasına geçmeden yakalanan Sauna Çetesi#8217;nde, Özel Kuvvetler'e mensup bir yüzbaşı ile birlikte bazı üst düzey emniyet görevlileri ve çeşitli sivil kişiler vardı. #8220;Sauna Çetesi gibi#8221; denilen Danıştay baskıncısı çetenin farkı, eylem aşamasına geçtikten sonra deşifre edilebilmiş olması.

    İstanbul Barosu'na kayıtlı 29 yaşındaki Avukat Alparslan, 17 Mayıs Çarşamba sabahı Danıştay'ın ek binasının beşinci katındaki 2. Daire'nin müzakere odasına girdiğinde, içeride beş üye ve bir tetkik hâkimi bulunuyordu. 9 Şubat 2006 tarihini taşıyan türban kararında beş değil, dört üyenin imzası vardı ve bu üyelerden biri de karara muhalif kalmıştı. Saldırgan, odaya girdiğinde içeride sadece türban aleyhine karar veren üç üyeye değil, kararda oy kullanmayan üye ile türban lehine görüş bildiren üyeye de ateş açtı. İçeride bir de tetkik hâkimi vardı. Dolayısıyla hedef alınan kişi sayısı altıydı. Belli ki, ölü sayısının çokluğu ile ortaya azami derecede bir dehşet tablosunun çıkması tasarlanmıştı.

    Daha önce buna benzer pek çok soruşturmayı takip eden Cumhuriyet Savcısı Hamza Keleş yönetiminde Ankara polisinin araştırmaları derinleştikçe failin karanlık bağlantıları ortaya çıkmaya başladı. Bir kere avukat Aslan yalnız değildi. Ankara'ya iki kişi ile birlikte gelmişti. Üstelik Aslan ve bu iki arkadaşı, 5 ve 11 Mayıs 2006 tarihlerinde İstanbul'da Cumhuriyet Gazetesi'ne üç bombayı atan kişilerdi. Avukatın arabasından çıkan öteki iki silah da bu üçlünün bir "eylem timi" olarak hareket ettiğini göstermekteydi. Avukat yakalanınca, kendisini bekleyen Osman Yıldırım, silahları arabada bırakarak kaçmıştı.

    Olayın faili, son yılların en dehşet verici terör olaylarından biri olan Danıştay baskınında, Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'nın, "Bu adam neci?" sorusunu bütünüyle haklı çıkaracak biçimde, ülkücülükten ulusalcılığa, Hizbullahçılıktan Türk-İslam sentezciliğine ve medyanın ısrarla ön plana çıkardığı "dinciliğe" kadar geniş bir yelpazede, "çok kimlikli" bir kişi olarak karşımıza çıkıyor.

    Sanık öylesine "dinci" bir avukat ki, oturduğu apartmanda aidat isteyen yöneticiye kafa atıyor, apartman sakinleri ile aynı mekânda içki masasına oturup kadeh kaldırıyor. Öylesine "dinci" bir avukat ki, Ankara'daki baskına birlikte geldiği iki arkadaşından biri olan Osman Yıldırım'ın altı sabıkasından üçü hırsızlık yapmak, sahte kimlik düzenlemek ve ruhsatsız silah bulundurmak. Öylesine #8220;dinci#8221; bir avukat ki, 1998'de İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Akın Birdal'a suikast düzenleyen "Türk İntikam Tugayı" isimli ekipte yer alan kişilerle Danıştay baskını öncesi ve sonrası telefon görüşmeleri ortaya çıkıyor. Yine bu çerçevede, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden atılma yüzbaşı Muzaffer T. ile ilişkisi saptanıyor. Öylesine "dinci" bir avukat ki, AK Parti hükümetini her şart altında devirmeyi kendisine misyon edinen ve kendilerine "Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi" adını veren oluşumun üst düzey yöneticilerinden birinin kartviziti üzerinden çıkıyor.

    AĞCA VE KARTAL DEMİRAĞ GİBİ

    Fatih Altaylı onun bu kişiliğine vurgu yaptıktan sonra, "Şurası net ki terör ve şiddete meyilli bu gibileri, sonunda birilerinin eline geçiyor ve kullanılıyor. Ağca gibi, Kartal Demirağ gibi." değerlendirmesini yapıyor. Gerçekten de tıpkı 1988'de Turgut Özal'a ateş eden Kartal Demirağ'ın kaçakçılık dünyasının derinliklerine uzanan karanlık bağlantıları gibi, tıpkı Ağca'nın sol devrimci Teslim Töre ile birlikte Suriye kamplarından İstanbul'daki yeraltı dünyasına varan ilişkileri gibi, Danıştay baskıncısı avukatın da yıllardır niteliği tam olarak çözümlenememiş olan 'Türk İntikam Tugayı'na kadar uzanan ilişkileri açığa çıktı.

    Avukat Aslan'ın ideolojik çelişki ve kimlik çeşitliliğine aldırmadan medya aynı noktaya işaret etti. Olayın ilk saatlerinden itibaren Danıştay baskınına "laikliğe kurşun" teşhisi kondu. Oysa daha baskının ilk saatlerinden itibaren avukat Aslan'ın pek çok karanlık bağlantısı ortaya çıkmıştı. Emniyet'in, Danıştay'ın hemen yanı başına park edilen araçta bulduğu diğer iki silah ve olay anında kayıplara karışan kişiler, benzer saldırıların sürdürüleceğinin işaretiydi. Yani saldırı Danıştay ile sınırlı kalmayacaktı. İddialara göre benzer saldırılar YÖK'e ve diğer kuruluşlara da yapılacaktı. Akın Birdal suikastını yapanlar da hemen ardından Sarıgazi HADEP ilçe başkanlığına benzer bir zincirleme saldırı planlamışlardı.

    Siyasi yorumculara göre, 1 Şubat 1979'da karanlık kurşunlarla öldürülen Abdi İpekçi cinayetinin arkasındaki temel sebeplerden biri şuydu: O dönemde İpekçi, Meclis'teki iki büyük partinin başında olan CHP lideri Bülent Ecevit ve Adalet Partisi lideri Süleyman Demirel'i bir araya getirip, geniş tabanlı bir sağ-sol koalisyonu ile Türkiye'yi darbeden kurtarmak peşindeydi. Aynı şekilde Özal suikastının önemli sebeplerinden biri, o dönemde siyaseti yeniden yapılandırmak ve Özal'ın Cumhurbaşkanı olmasını engellemekti.

    Danıştay baskını sonrasında ortaya çıkan tablo da bu iki olayı hatırlatıyor. Çünkü kanlı baskının zamanlaması çok ilginç. Ankara#8217;da yine cumhurbaşkanlığı tartışmalarının körüklediği gergin bir siyasi atmosfer var. Puslu havaları sevenler için uygun sayılabilecek bir zemin bu. Bir kere, Danıştay 2. Dairesi'nin söz konusu türban kararı olaydan tam üç ay önce gerçekleşmiş. Ama baskından kısa süre önce meydana gelen bir dizi başka gelişme var. Ülkü Ocakları ile Alperen Ocaklarına bomba bırakılması, Cumhuriyet Gazetesi'ne yapılan bombalı saldırılar aynı zaman dilimine sıkıştırılmış provokatif eylemler. Tabii Danıştay saldırısı siyasilerle yargı mensupları arasında yaşanan polemiklerinde üstüne geliyor.

    Meclis Başkanı Bülent Arınç, 23 Nisan 2006 tarihinde yaptığı konuşmada laikliğin yeniden tanımlanmasını istedi. Ardından 11 Mayıs günü Danıştay'ın kuruluş yıl dönümünde, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı toplantıda Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, "Türban kararını veren Danıştay 2. Daire üyeleri, fotoğrafları gazetede yayınlanarak hedef gösterildi." açıklamasını yaptı. Danıştay Başkanı aynı konuşmasında yargı kararlarına yönelik tutumları sebebiyle hükümete de sert eleştiriler yöneltti. Bunun üzerine Başbakan Erdoğan, aynı gün bu sözlere, "Her yıldönümünde yapılan konuşmalardan birini dinledik. Bu açıklamalarla ülkenin yarınlarını değerlendirecek değiliz." cevabını verdi.

    #8220;MOLLALAR İRAN#8217;A PANKARTININ DÖNÜŞÜ#8221;

    Normalde Türk siyasi tarihi, Başbakanlar ile yüksek yargı organları başkanlarının bu türden yaptığı sayısız polemik örnekleriyle dolu. Hemen her iktidar döneminde hükümetlerle Danıştay arasında örtülü çatışmalar oluyor. Çünkü hükümet tasarrufları aleyhine açılan bütün davalarda son sözü Danıştay söylüyor. Nitekim, daha 1970'lerde sol kökenli Cumhuriyetçi Güven Partisi Genel Başkanı Turhan Feyzioğlu'nun, 1961 Anayasası'nı kastederek, "Bu anayasayı biz yaptık, ama bu anayasa ile ülke idare edilmez. Bir odacıyı bu odadan yan odaya tayin ediyorsun, Danıştay'dan dönüyor." dediği biliniyor. Aynı şekilde Süleyman Demirel başbakan iken, "iktidar nasıl gidiyor" anlamında, "Kırat nasıl gidiyor" sorusuna sonu "tay" ile biten yüksek yargı organlarını kastederek "Üç tay arkadan çekiyor." cevabını vermişti. Üç tay ile kastedilen kurumlar Danıştay, Yargıtay ve Sayıştay idi. Turgut Özal'ın, Mesut Yılmaz'ın ve Tansu Çiller'in başbakanlıkları döneminde de Danıştay-Hükümet çatışmaları yaşandı.

    Dolayısıyla AK Parti hükümetinin de çeşitli konularda Danıştay ile karşı karşıya gelmiş olması ne olağandışı, ne de böylesine kanlı bir katliam girişimine gerekçe oluşturabilir. Ama anlaşılıyor ki, Danıştay baskınının azmettiricileri, eylemin zamanlamasını tayin ederken, bu manzarayı da dikkate aldı. Nitekim baskında ölen Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin için Perşembe günü Ankara'da yapılan ve Kocatepe Camii'ndeki cenaze töreni ile noktalanan bütün törenlerde sloganların hedefi hükümetti. "Katil hükümet", "Hükümet istifa" sloganları atıldı. Kocatepe'deki törene katılan bazı bakanlar fiili saldırıya uğradı. Ankara'da son olarak 1993'ün Ocak ayında Uğur Mumcu'nun cenaze töreninde ortaya çıkan #8220;Mollalar İran'a#8221; sloganları da yeniden ortaya çıktı. Oysa Mumcu olayından sonra gerçekleşen Ahmet Taner Kışlalı ve Necip Hablemitoğlu cinayetlerinde medyada, öncelikle "provokasyon" vurgusu yapılmıştı. Örneğin Hürriyet gazetesi Ahmet Taner Kışlalı olayı için, 22 Kasım 1999 günü "Yine o meçhul fail"; Hablemitoğlu olayı için ise, 19 Aralık 2002#8217;de, "Derin suikast" manşetini atmıştı.

    Denilebilir ki, 1993'ten itibaren meydana gelen bütün karanlık olaylarda başta Türk medyası olmak üzere toplumun her kesiminde bu provokasyonlara karşı ortak tavır almak gibi bir gelenek oluşmuştu. Nitekim sadece Ahmet Taner Kışlalı ve Necip Hablemitoğlu olayında değil, 12 Mart 1995 gecesi İstanbul'da Gazi mahallesinde bir kahvehane baskını ile patlak veren ve Alevi-Sünni çatışmasını hedefleyen Gazi olaylarında da büyük gazeteler, "Bu hain tuzağa düşmeyeceğiz" ortak manşeti ile çıktı. Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün kaleme aldığı bir "sağduyu" çağrısı da büyük gazetelerin birinci sayfasında yer aldı.

    Kanlı Danıştay baskınını planlayanların, zamanlama açısından bu noktayı da dikkate aldığı gözleniyor. Çünkü bir süredir, hükümetle bazı büyük medya grupları arasında gerginlik olduğu biliniyor. Nitekim Başbakan Erdoğan, bir büyük gazetenin Ankara temsilcisini yurtdışı gezilerine davet etmiyor. Erdoğan'ın son aylarda bazı medya organlarına yönelik sert çıkışları da bu gerginliğin habercisiydi. İşte bu atmosfer, medyanın 1993'ten beri yaşanan provakatif olaylara gösterdiği sağduyulu yaklaşımı, kanlı Danıştay baskınında sergilememesini sağlayan faktörlerden biri oldu. Nitekim 1995'te gazetelerin ortak manşet atmasına öncülük eden ve sağduyu çağrısını bizzat kaleme alan Ertuğrul Özkök, fail avukatın pek çok karanlık ilişkisi ortaya çıkmışken, bu ilişkilerin bir bölümüne yer verdiği yazısında, Danıştay baskınını Türkiye'nin 11 Eylül'ü olarak nitelendirdi. Oysa, Güneri Civaoğlu'nun deyimiyle "hafiyesi Mahmut, özentisi istihbaratçı satırlar" bu gibi olaylarda yazarını her zaman mahcup etme riskini taşıyor. Civaoğlu'nun da tıpkı Fatih Altaylı gibi Danıştay baskınını değerlendirdiği yazısında Özal suikastını hatırlatması da bu noktada önem taşıyor.

    Bu aşamada Danıştay baskınındaki karmaşık noktalara dikkat çekmekte fayda var. Fail avukatın sadece "dini" gerekçelerle harekete geçtiğini kuşkuyla karşılayan bir üst düzey güvenlik görevlisinin işaret ettiği gibi, bu türden olaylarda faillerin geçmiş 4-5 yıldaki ilişkileri büyük önem taşıyor. Nitekim Avukat Alparslan Aslan'ın bu ilişkileri deşildikçe ortaya ilginç bağlantılar çıktı. Tıpkı Kartal Demirağ ve Mehmet Ali Ağca olayları gibi, avukat Aslan'ın da sadece yurt içi değil, yurt dışı bağlantıları üzerinde de duruluyor. Nitekim, soruşturmadan sızan bilgilere göre Avukat Aslan, baskından önce Edirne'den yurtdışına çıkış yapmış.

    BİR KARANLIK PORTRE

    Soruşturmayı yapan yetkililere göre sanıkların üç silahla Ankara'ya geldiklerine bakılırsa aralarında görev dağılımı yapmış olma ihtimalleri büyük. Bu senaryoya göre avukatın görevi öncelikli olarak silahları Danıştay binasına sokmaktı. Çünkü avukatlar çoğunlukla hâkimler ve savcılar gibi aranmadan içeri girebiliyor. Nitekim bir görgü tanığı, baskından bir gün önünce Danıştay'ın yanında arabanın içinde Aslan ve iki arkadaşını hararetli bir şekilde tartışırken gördüğünü söyledi. Aynı şekilde avukat Aslan, baskından bir gün önce Danıştay binasının beşinci katında bazı üyeler ve sekreterler tarafından görüldü. Öteki iki kişinin o gün avukatla birlikte neden Danıştay binasına girmedikleri ve baskındaki görevlerinin tam olarak ne olduğu henüz bilinmiyor. Ama, görgü tanığının "arabada hararetle tartışıyorlardı" sözlerine işaret eden bir yetkili, "Öteki ikisi içeri girip ateş etmekten vazgeçtiyse, görevi bizzat avukat tamamlamış oluyor." yorumunu yapıyor. Tabancadaki 11 mermiden beşiyle odadaki üyelere ateş eden Aslan, odadan çıkınca dikkat çekici biçimde bir el daha rasgele ateş ediyor ve dışarı çıkmak için merdivenlere yöneliyor. Aslan, bina çıkışında kendisini yakalamaya çalışan bir polis memuru ile bir süre boğuşuyor. Ancak bu polis memuru üzerine atlayıp onu etkisiz hale getiriyor.

    1977 Bingöl doğumlu avukat Aslan'ın Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ndeki yılları ve 1998'de mezun olduktan üç yıl sonra başladığı avukatlık hayatında izaha muhtaç pek çok nokta yer alıyor. Örneğin üniversite yıllarında bir dönem "Kürt Apo" olarak da tanınıyor. Ancak daha sonra koyu bir milliyetçi çizgiye kayıyor. Üniversitede karşıt gruplu öğrenciler arasındaki çatışmalarda, satır kullananlardan biri olarak ön saflarda yer alıyor. Avukat olunca da Aslan, avukat kimliği ve pozisyonu ile bağdaşmayacak biçimde, İstanbul'daki pek çok olayda hızlı bir eylemci olarak yer aldı. Cumhuriyet gazetesine bomba atılması olayı öncesinde, 25 Eylül 2005 günü Bilgi Üniversitesi'nde gerçekleştirilen Ermeni Konferansı protestolarına katılan kişilerden biriydi mesela. Yine 3 Aralık 2005 günü İstanbul'da Göztepe Parkı#8217;na cami yapılması için Kadıköy'ün CHP'li belediyesi aleyhine yapılan gösteride bir eli pankartta, öteki eli havada slogan atmaktaydı. İlginç olan bu eyleme güvenlik güçlerinin müdahale etmesi üzerine kalabalığın arasından sıyrılıp kenara çekilmesi.

    Avukat Aslan'ın eylem hızı Diyarbakır'a kadar uzanıyor. Nitekim Cumhuriyet'in bombalanmasından bir süre önce, 16 Nisan 2006 günü Diyarbakır'da ezilmişler anlamına gelen "Mustazaflar" derneğinin düzenlediği "Kutlu Doğum" gösterisine ön saflarda katılıyor. Bu etkinliğin özelliği, ilk defa Güneydoğu'da PKK ile Hizbullah mensuplarının yan yana bir faaliyette bulunması. Hızlı eylemci avukatın son olayları ise peş peşe gelen Cumhuriyet Gazetesi#8217;ne yönelik saldırı ve iki arkadaşıyla Ankara'ya gelip Danıştay'ı basması. Bütün bu olaylardaki en çarpıcı iddialardan biri de Danıştay'ı basarken herkese bir kurşun sıkma başarısı gösteren Avukat Aslan'ın olaylar öncesinde atış eğitimi almış olması. Soruşturmanın ilk aşamasında, "siyasallaşmış mafya uzantısı" olarak tanımlanan bu saldırı ilk belirlemelere göre 10-15 kişilik bir örgütün işi.

    Derin ilişkilerde kilit rol oynayan isimlerin başında ordudan ihraç edilen yüzbaşı Muzaffer T. geliyor. Avukat Aslan'ın, halen yakalanamayan Muzaffer T. ile sık sık telefonla görüştüğü belirtiliyor. "Aslan'ın bağlantılarını kuran kişi" olarak ön plana çıktığı belirlenen Muzaffer T.'nin ev ve işyerinde aramalarda ele geçirilen "İstihbarat ve Gerillanın El Kitabı" adlı dokümanın "illegal" bir yayın olup olmadığı araştırılıyor. Evde ayrıca, "Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi, 2005 Ankara" kaşeli bir kitapçık ile Türk Solu dergisinin bütün sayıları ciltlenmiş halde bulundu.

    Saldırgana yardım edenler arasında mafya üyelerinin olması, suç ve suçlularla örülü bir ağı gözler önüne seriyor. Türk İntikam Tugayı'nın yanında başkentte geçtiğimiz Şubat ayında ortaya çıkan Sauna Çetesi'yle adı tekrar duyulan Türk Mukavemet Teşkilatı tipi yapılanmaların da Danıştay saldırısıyla ilişkisi tespit edildi. Bir başka ilginç iddia ise Alpaslan Aslan'ın Ankara'ya geldiğinde telefonla konuştuğu Tarkan T. adlı bir avukatla ilgili. Avukat Aslan'la hem telefonla hem de yüzyüze görüştüğü belirlenen ve halen tutuklu bulunan Tarkan T.'nin aynı zamanda Yüzbaşı Muzaffer T. ve Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi ile ilişkisinin olduğunun tespit edilmesi akıllara Sauna Çetesi benzeri bir yapılanmayı getiriyor.

    Şüphesiz ulusalcı gruplar ve çete ilişkileriyle örülü Danıştay saldırısında olaya karışan, azmettiren, planlayanlarla birlikte saldırının bağlantıları dava açıldığında ortaya çıkacak. Her durumda Danıştay'a yapılan bu saldırı Cumhuriyet tarihinde derin bir yara olarak iz bırakacak.

    CEYHAN MUMCU: UĞUR#8217;DA DA AYNISI OLDU TAHRİKE KAPILMAYIN

    Bombalı saldırı sonucu öldürülen gazeteci Uğur Mumcu'nun abisi Avukat Ceyhan Mumcu, Danıştay'a yapılan saldırıdan hemen sonra yaptığı açıklamalarla dikkat çekti. Mumcu geçen Pazartesi günü birisinin yanına gelerek, "Türkiye'de kan gövdeyi götürecek." dediğini açıkladı. Yaşadıklarını Aksiyon'a değerlendiren Mumcu, kendisine bu bilgiyi verenin Türkiye kamuoyu tarafından yakından tanınan, yazan çizen biri olduğunu dile getirdi: "Olayı Pazartesi günü yaşadım. Hukuk büromdaydım. Çorum Belediyesi katı atık raporunu hazırladım. O kişi gelip bana, #8220;Türkiye'de kan gövdeyi götürecek. Türkiye'nin İran konusunda ikna edilmesi için cinayetler işlenecek#8221; dedi. #8220;Türkiye cezalandırılacak, bir savaş ortamına sürüklenecek#8221; diye devam etti. İsmini açıklamamam için de ikinci kez telefon etti. Kocatepe'deki cenazeden sonra Uğur'un öldürülmesini müteakip yaşananları bire bir gözlemledim. Herkes soğukkanlılığını korumalı. İş cepheleşmeye giderse, korkarım yeni cinayetler gelir. Ana hedef Cumhuriyet'tir, AK Parti zarar gören hedef konumundadır. Danıştay'da güvenlik zaafı ve hizmet zafiyeti vardır. Adam bir gün önce gelmiş başkanın odasını yoklamış? Niye salıveriliyor. Niye izlenmiyor? Güvenlik cihazlarının çalışmaması da ayrıca incelenmeli. Hükümet kararlılığını sürdürmeli. Savcı Hamza Keleş doğru bir isim. Engel çıkarılmazsa, iş nereye uzanıyorsa, oraya kadar gider. Cepheleşme olursa, bu olayın arkasındaki güçler 'iyi gidiyor, devam' diyecekler. Yenileri gelecek. Başbakan İstanbul'daki sinagog saldırılarından sonra 'bu mesajı ayağımın altına alıyorum' demişti. Aynı noktada açıklama yapmalı. Sonuna kadar işin takipçisi olmalı.#8221;

    DAKİKA DAKİKA SALDIRI

    Hukuk okuduğu için siyaset ve yüksek yargı organları, üniversitelerle bezeli başkent ona hiç de yabancı bir yer değildi. Avukat Alparslan Aslan, sabahın ilk saatlerinden beri Ankara'daydı. O gün, (16 Aralık Salı) akşam Kızılay'da arkadaşlarıyla vakit geçirdi. Saat 23.06'da Opel Astra marka 34 BE 0126 plakalı beyaz aracıyla Ankara Büyükşehir Belediyesi Kocatepe Otoparkı'ndan çıkış yaptı. Muhtemelen kalacak bir otel aramıştı kendine. Gündüz yorulmuştu çünkü. Danıştay'ın ek binasının beşinci katına kadar çıkmış, belindeki silahın içindeki mermileri hedefine/hedeflerine gönderememenin yorgunluğu ve stresi sarmıştı onu. Ertesi gün aracına atladığı gibi Necatibey Caddesi'ne indi. Saat 09.35'te Adana Sofrası'nın önüne alelacele aracını park etti. Çantasını da alarak hızlı adımlarla Danıştay'a yöneldi. Girişte sağdaki küçük kulübeye baktı. 'Haftasonu kimlik gösterilmesi zorunludur' yazıyordu, güldü geçti. 11 katlı yeni binanın kapısından girdi. Avukat kimliğini gösterdi, yoluna devam etti. Ek binaya geçmek için köprüyü kat etti. Asansöre ulaşıp bindiğinde yanında Danıştay 1. Daire Başkanı Osman Alpak vardı. Selam bile vermedi. Altıncı katta Alpak'la birlikte asansörden indi; sonra bir kat alta inmek için merdivenlere yöneldi.

    Beşinci kata geldiğinde müzakere salonunun kapısına bir gün öncekinden daha sert asıldı. Kapı açıktı içeriye daldı, sekreter durun nereye gidiyorsunuz diye bağırdı. Belindeki Glock marka Avusturya yapımı silahı çıkarttı. Mermileri odadaki altı insanın üstüne boşalttı. Ağzından çıkan kelimeler cinnet haliyle karışık ifadeler değildi. Düz mesaj veren cümlelerdi: 'Biz Osmanlıyız, devamı gelecek bunların.' Kimileri sonra bunu 'Allah'ın askeriyiz, hesap vereceksiniz' şekline dönüştürse de Aslan, soğukkanlı olarak herkese bir kurşun sıkmıştı. Son 5 mermiyle merdivenlere yöneldi. Üçüncü katın sekreterlerinden biriyle göz göze geldiğinde 'Ne oluyor?' sorusunu 'Gürültü var galiba' diyerek geçiştirdi. Üzerine atlayan bir görevli ve polis onun için kapıdan çıktığında bitecek film şeridini adeta yırtarcasına kopardı. Kaçamamış, sıkışıp kalmıştı. Üstelik arkadaşları da söz verdikleri gibi yanında değildi. Acı olay yarım saat sonra televizyon ve gazetelerin haber merkezlerine düştüğünde gerçek gürültü kopmuştu. Danıştay'a saldırı: 1 ölü, 4 yaralı, saldırgan yakalandı...

    Türkiye'yi sarsan menfur cinayet başörtüsü, meslek liseleri, denklik gibi son dönemin kritik ve tartışılan yargı kararlarının alındığı Danıştay 2. Dairesi Başkanı ve üyelerine yönelikti. Acaba bu saldırı Türkiye'nin düzlüğe çıktığı her dönemeçte 'siyasi cinayetler' ile sarsılan üçüncü dünya ülkeleri arasından hâlâ çıkamadığının bir göstergesi miydi? Faili malum olayın arkasında kim ya da kimler vardı? 17 Aralık Çarşamba sabahı saat 10.30'da Ankara Sıhhiye'deki Danıştay binasına avukat kimliğini kullanarak silahıyla giren Alparslan Aslan, Danıştay 2. Dairesi'nin müzakere salonunu ve yüksek yargının koridorlarını kana bulamıştı. Hacettepe Hastanesi'nde ameliyata alınan başkan yardımcısı Mustafa Yücel Özbilgin olaydan yaklaşık 7 saat sonra hayatını kaybetti.

    ANAP ESKİ MİLLETVEKİLİ FAİK TARIMCIOĞLU:ÖZAL SUİKASTİ DE FAİLİ MALUMDU

    Olayda birçok yön var. Son zamanlarda hem hükümet hem muhalefet tarafından inanılmaz bir gerginlik tırmandırıldı. Bu psikolojik ortamda irrasyonel (akıldışı), irreguler (sıradışı) olaylar zaten bekleniyordu. Maalesef bu gerçekleşti. İkinci nokta, Danıştay gibi bir kurumun güvenlik sistemlerindeki zafiyet çok düşündürücü. Üçüncüsü bir avukat, bu kimliğini kullanarak, hukuk fakültesi mezunu kimliği ve kişiliğiyle olayı gerçekleştirdi. Örgütsel bir hadise ortaya çıkarsa çok daha vahim sonuçlar doğacaktır. Dördüncüsü Türkiye'de tırmanmakta olan gerginlik, arkasından bir sürü sualleri ve cevapları getirecek.

    Şahıs bir sürü eylemde yer almış. Bu da bir güvenlik zaafı ve adalet zaafı demek. Birçok noktada görülen bir provokatör nasıl izlenmez? Bu da çok büyük zafiyet demek. Beşinci nokta, Türkiye'de bir güvenlik bunalımı doğup doğmadığıdır. Türkiye bugüne kadar merdivenlerden, ara yollardan kaçırılan bakan görüntüsü görmedi. İşin bir güvenlik bunalımına götürülmesi engellenmeli. Bu yüzden hükümet derhal toplumu bu gerginlikten kurtaracak adımlar atmalı. İdeolojik kaygı gözetmeksizin olayları anlatmalı. Kamuoyu ile olay tüm şeffaflığı ile paylaşılmalı. Soğukkanlı bir devlet adamı kimliğiyle bizzat Başbakan bunları kamuoyuna açıklamalı. Faili malum cinayetler bazen özellikle yapılır. Rahmetli Özal'a yapılan suikastta da fail belliydi, ama arkasındaki el teşhis edilemedi.



  9. #108
    Kayıt Tarihi
    Mar 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    8
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Arkadaşlar, bu konu ile ilgili bişeyler yazmakta geciktim ama şunu söyleyebilirim ki yapılan bu saldırının kesinlikle ve kesinlikle islamla bir ilgisi yok. Çünkü islamı daha doğrusu Kuran'ı okuyan ve saptırmayan bir insan bilir ki islamda teröre asla yer yoktur. Bununla ilgili bir site buldum. Dileyen inceleyebilir. www.islamterorulanetler.com

  10. #109
    Kayıt Tarihi
    Apr 2005
    Nerede
    Salihli/Manisa
    İletiler
    7.141
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Bana kendimi, insanları, tüm canlıları sevmem öğretildi; bana muhtaç olana yardım eli uzatmam, insanları kırmamam, kimseyle dargın kalmamam nasihat edildi; bana ben değil biz duygusu aşılandı.. Bana dili, dini, ırkı, ideolojisi, mezhebi ne olursa olsun insanlar arasında ayrım yapmamam öğretildi, ayrım yapmamayı da öğrenmiştim ancak artık ayrım yapıyorum, ben de biz ve onlar diyorum..

    Biz dini, dili, ırkı, mezhebi, ideolojisi ne olursa olsun terörü, şiddeti lanetleyenler; onlar ise insani duygularını kaybeden, her türlü değeri teröre alet eden, katil ruhlular, caniler...

    Şimdi bu canilere karşı birlik olma zamanıdır, şimdi kardeşçe, insanca yaşayabileceğimiz çağdaş Türkiye için el ele verme zamanıdır, şimdi kaynağı ne olursa olsun terörü lanetleme, teröre karşı omuz omuza mücadele etme zamanıdır, şimdi teröristlere ve destekçilerine istedikleri zemini bulamayacaklarını ispat etme zamanıdır..

    Terör öyle bir maniveladır ki, bir defa insan onun kulpuna elini kaptırdı mı, bir daha bırakamaz. İlk hareketleri kendi tanzim edebilir. Fakat, ondan sonra kendi bildiği gibi dönecek olan makinenin, kolu kopuncaya kadar esiri olur.

    Mustafa Kemal ATATÜRK



  11. #110
    Kayıt Tarihi
    Apr 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    7
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Yazılan tüm yazıları okumaya calıştım ve bir cogunda gercekten çok üzüldüm.sürekli sağduyu cagrıları yapılıyor süreklı bu olaylara alet olmayalım denılıyor ama hukukçu sıfatına sahip olan insanlar bile olayın gercek yüzünü görmeden en kolay ve en sevdiğimiz şeyi yapıyor.. günah keçisi bulup ona yüklenmek ve onu suçlamak..
    Saldırıyı gerceklestıren kısı yakalanıyor ve yakalanmasının ardından daha 30 dakıka olmadan tüm kanallarda türban nedenıyle saldırı yapıldı denılıyor,daha yarım saat gecmeden...
    Danıştayın cok önemlı ısımlerınden bır hanımefendı cıkıp saldırgan allahu ekber dıyerek ates etti diyor ama saldırıya maruz kalanlar hıcbısey soylemeden ateş etti acıklamasını yapıyor...
    Saldırgan saldırıyı gerceklestırdıkten sonra saga sola ateş etmiş ben burdayım der gıbısınden. kılıt ısım dıye nıtelendırılen ınsan yaralı olarak hastanede bulunuyor evlerı arandıgında adeta kolleksıyonlarını gösterırcesıne tüm dökümanlar orda..
    Bunları benım bıldıgım kadar belkı daha da fazlasını bılıyor herkes ama ya ''aptal'' rolune yatmak onlara kolay gelıyor ya da deve kuşu gibi baslarını topraga gömmekten yanalar..
    barmenınden kumarbazına bar basan albayından içkiyi elinden bırakmayanlara kadar onlarca kısının yer aldıgı bu olayda bu olayın farklı kesımlere yansıtılması farklı hedefler gösterılmesı türbandı,adam ülkücüymüs gıbı tırmanan gerılımın daha da tırmandırılmaya calısılması herkesın farkında oldugu durumlar..dedım ya maksat bı günah kecısı yaratmak olsun..

+ Konuyu Yanıtla
11 / 17 Sayfa İlkİlk 1234567891011121314151617 SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Benzer Konular :

  1. Danıştay'a hain saldırı!
    BU GÜN DANIŞTAY 2. DAİRESİ BAŞKAN VE ÜYELERİ TOPLANTI HALİNDE İKEN MAALESEF AMA MAALESEF BİR MESLEKTAŞIMIZ AVUKATIN SİLAHLI SALDIRISI SONUCUNDA 2'Sİ...
    Yazan: Av.Fırat Bayındır Forum: Hukuki Görüş ve Yorum
    Yanıt: 17
    Son İleti: 10-08-2010, 21:34:57
  2. ATATÜRK'e Yapılan Çirkin Saldırı Hakkında
    Değerli üyelerimiz, Son 2 gündür sitemizde, bir şahıs/grup tarafından Yüce Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'e karşı çirkin saldırılar...
    Yazan: Yönetim Forum: Site Yönetiminden Duyurular
    Yanıt: 0
    Son İleti: 01-04-2008, 18:33:42
  3. Mail ve cep telefonuma yapılan saldırı
    Merhaba, Bir süredir internet üzerinden maillerime ve cep telefonlarıma farklı kişilerden saldırı vardı. Bunların tespit edilmesi için Beyoğlu...
    Yazan: aynem2001 Forum: Bilişim Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 04-03-2008, 07:46:47
  4. Siteme yapılan saldırı
    Merhabalar, sitenize arama motoru üzerinden ulaştım. Öncelikle böyle bir platform hazırlamış olduğunuz için sonsuz teşekkürlerimi size iletirim. ...
    Yazan: judaicus Forum: Bilişim Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 19-01-2007, 21:29:22
  5. Mail ile yapılan saldırı
    Selam, Şahsımla ilgili 8 yıl önce geçen konu ve iddialar, yeniymiş gibi mail adresleri kullanılarak yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır. Bu...
    Yazan: rica Forum: Bilişim Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 26-09-2005, 14:44:31

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.