KOLLUĞUN KİMLİK GÖSTERME YÜKÜMLÜLÜĞÜ

I-GİRİŞ;

Kolluk görevlilerinin, kendiliklerinden yani vatandaş talebi olmadan resen veya vatandaşın talebi üzerine kimlik gösterme zorunluluklarının bulunup bulunmadığı, bu zorunluluğun yerine getirilmesinde sivil veya resmi elbiseli olmanın bir farklılık doğurup doğurmayacağı, kimlik gösterme yükümlülüğünün yasal dayanaklarının neler olduğunun tespiti ve aykırı davranan kolluk görevlilerinin sorumluluklarının neler olabileceğine ilişkin yapılan değerlendirmeler aşağıda belirtilmiştir.
Ancak kısa sonuçları yazının başında da belirtmek faydalı olacaktır.
a- Vatandaş talebi olmadan kimlik göstermede bazı istisnalar var ise de, vatandaşın talebi üzerine kimlik gösterme, her durumda ve her yetki kullanımında zorunludur.
b-Resmi elbiseli bile olunsa, kimlik göstermek zorundur.
c-2559 sayılı yasanın 4/A-8.maddesi ve 25.maddesi, Adli ve Önleme Aramalarının 8. ve 28/2.maddesi, Jandarma Görev Yönetmeliğinin 28/2. ve 41.maddesi başta olmak üzere kimlik gösterme ile ilgili hususlar mevzuatımızda düzenlenmiştir.
d-Kimlik göstermesi gerekirken, göstermeyen kolluk görevlilerinin adli yönden değil ama disiplin yönünden görevi ihmal, savsaklamak suçlarından sorumlu tutulabileceği değerlendirilmektedir.

Detaylı açıklamalar aşağıya çıkarılmıştır.

II-İLGİLİ MEVZAT VE AÇIKLAMA;

Kimlik sorma yetkisini; vatandaş sormadan ve talep etmeden resen gösterme yükümlülüğü ve vatandaş talebi üzerine kimlik gösterme yükümlülüğü olarak iki ayırmak ve tüm açıklamaları bu ayrım ile birlikte değerlendirmek, konuyu anlamak bakımından faydalı olacaktır.

1-2007 tarihinde yapılan değişiklik sonrasında 2559 sayılı yasalı yasanın 4/A-8.maddesinde “Polis, görevini yerine getirirken, kendisinin polis olduğunu belirleyen belgeyi gösterdikten sonra, kişilere kimliğini sorabilir.” Hükmü yer almaktadır.
Bu hükümden yola çıkarak, polisin bir görevini somut olarak ifa ederken vatandaştan kimlik sorabileceği, ama önce kendi kimliğini göstermek zorunda olduğunu anlamaktayız. Dikkat edilir ise, polisin resmi elbiseli veya sivil çalışması arasında bir ayrım, bu düzenlemede yapılmamış ve “polis” tabiri kullanılarak tüm polisler kapsam dahiline alınmıştır.
3201 sayılı yasanın 4/1.maddesinde “Polis, silahlı icra ve inzibat kuvveti olup üniformalı ve sivil olmak üzere iki kısımdır.” Şeklinde tanımlama bulunmaktadır ve bu hükümden de anlaşılacağı üzere polis kavramının sivil ve resmi tüm görevlileri kapsamaktadır. 2559 sayılı yasanın 4/A-8.maddesinde de “polis” kavramı kullanılıp sivil ve resmi görevli ayrımı yapılmadığı için özetle, ÜNİFORMALI POLİSİNDE KİMLİK SORARKEN VATANDAŞA, VATANDAŞ DAHA İSTEMEDEN KİMLİK GÖSTERMESİ YASAYANIN İFADESİNE GÖRE ZORUNLUDUR.

2-2559 sayılı yasanın 25.maddesinde de “Polis teşkilatı bulunmayan yerlerde il, ilçe ve bucak jandarma komutanları ile jandarma karakol komutanları bu kanunda yazılı vazifeleri yapar ve yetkileri kullanırlar.” Hükmü yer almaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve 2559 sayılı yasanın 4/A-8.maddesinde yer alan kimlik gösterme yükümlülüğünün, 2559 sayılı yasada belirtilen yetkilerin jandarma tarafından kullanılabileceğine ilişkin 25.madde ile birlikte göz önüne aldığımızda, bu yetkinin jandarma tarafından yasada belirtilen sınırlama ve kapsam dahilinde kullanılmasının mümkün olduğu, aynı yükümlülüğün jandarma içinde geçerli olduğunu söyleyebiliriz.
Tabi bu arada 1983 tarihli bir yönetmelik hükmüne de değinmek yerinde olacaktır. 1983 Tarihli Jandarma Teşkilatı Görev Ve Yetkileri Yönetmeliğinin “KİMLİK SORMA YETKİSİ” başlıklı 28/2.maddesinde “Usulüne uygun olarak verilmiş emirler çerçevesinde, üniformasız görev yapan emniyet ve asayişle görevli Jandarma personeli; kimlik sorma yetkisini kullanırken, öncelikle kendisini tanıtmaya yarayan resmi belge veya kimliğini göstermek zorundadır.” Şeklinde yer alan düzenlemenin, 2559 sayılı yasanın 2007 tarihli yeni halinde yer alan hükmü ile aynı yasanın 25.maddesinde yer alan hükmü birlikte değerlendirerek aynı sorumluluğun jandarma içinde geçerli olduğu sonucuna ulaşmak mümkündür. Bu arada, 2559 sayılı yasanın eski hükmünde de kimlik sorma ile ilgili aynı hükmün bulunduğu ileri sürülebilir ancak, bir yasa maddesinin hiç uygulanmaması, gelecekte de uygulanmaması için gerekçe oluşturmayacağı gerçeğinden hareket ile eski bir yönetmelik hükmünün yeni bir kanun hükmü karşısında geçerliliğini sürdüğünün ileri sürülmesinin, bu durumun özel ve genel hüküm çerçevesinde değerlendirmenin mümkün olmadığı, aynı zamanda hukuki yorum kurallarından norm hiyerarşisi ve eski hüküm yeni hüküm yarışması kriterlerine aykırı olacağı sonucuna ulaşmak mümkündür.
Jandarma Teşkilatı Görev ve Yetkileri Yönetmeliğinin "Yetkilerin Kullanılması" başlıklı 41.maddesinde "Zor ve silah kullanma yetkileri dışında: Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda öngörülen ve yönetmeliğin bu bölümünde ayrıntıları gösterilen görevlerin yapılması ve yetkilerin kullanılması; İl Jandarma alay, ilçe jandarma bölük, bucak jandarma takım ve jandarma karakol komutanlarına aittir" hükmü yer almaktadır.
Bu hükümden de polis yetkilerinin her jandarma personelince değil, sadece yönetmeliğin 41.maddesinde ve 2559 sayılı yasanın 25.maddesinde sayılan görevliler tarafından kullanılabileceği sonucu ortaya çıkmaktadır. Tabi bu mevcut düzenlemeleri zımnen mülga eden özel bir hüküm yok ise…

3-Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinin “KARAR VEYA YAZILI EMİR ÜZERİNE ÜST VE EŞYA ARAMASININ İCRASI” başlıklı 28.maddesinin 2.fıkrasında "Kolluk görevlileri, kolluk görevlisi olduğunu ispatlayan kimliğini gösterir" hükmü yer almaktadır. Aynı yönetmeliğin 4.maddesinde de kolluk tanımı yapılmış ve “Kolluk: Jandarma, polis, sahil güvenlik ve gümrük muhafaza görevlilerini” ifadesine yer verilmiştir.
Adli ve Önleme Aramaları yönetmeliğinde düzenlenen istisnai haller hariç olmak üzere, karar ve yazılı emir üzerine yapılan aramalar esnasında da jandarma ve polis dahil olmak üzere tüm kolluk güçlerinin kimliklerini, talep olmaksızın göstermelerinin zorunlu olduğu anlaşılmaktadır.
Bu istisnai haller yönetmeliğin 8.maddesinde “KARAR ALINMADAN YAPILACAK ARAMA” başlıklı 8.maddede düzenlenmiştir.
Bu düzenlemede “Aşağıdaki hâllerde ayrıca bir arama emri ya da kararı aranmaz:
a) Hakkında tutuklama kararı veya yakalama emri veya zorla getirme kararı bulunan kişi ile hakkında gıyabî tutuklama kararı verilen kaçak yakalandığında üstünde,
b) Hâkim kararı veya Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile veya kolluk tarafından doğrudan yakalanan kişinin, kendisine, başkalarına veya yakalama işlemini yapan kolluk görevlilerine zarar vermesini önlemek amacıyla yapılacak kaba üst aramasında,
c) Gözaltına alınan kişinin, nezarethaneye konmadan önce yapılan üst aramasında,
d) Herhangi bir sebeple hukuka uygun şekilde yakalandıktan sonra kolluk güçlerinin elinden kaçmakta olan kişilerin veya işlenmekte olan veya henüz işlenmiş olan veya pek az önce işlendiğini gösteren belirtilerin olduğu suçun failinin yakalanması amacıyla takibi sırasında girdikleri araç, bina ve eklentilerinde yakalanması amacıyla yapılacak aramalarda” yazılı emir veya karar gerek olmadığı belirtildikten sonra hükmün devamında gümrük ve kaçakçılık ile ilgili hususlara yer verilip, maddenin f.fıkrada çok genel ve geniş biçimde “5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24 üncü maddesindeki kanunun hükmü ve âmirin emrini yerine getirme, 25 inci maddesindeki meşru savunma ve zorunluluk hâli ve 26 ncı maddesindeki hakkın kullanılması ve diğer kanunların öngördüğü hukuka uygunluk sebepleri ve suçüstü hâlinde yapılan aramalarda, toplum için veya kişiler bakımından hayatî tehlikeyi ortadan kaldırmak amacıyla veya kapalı yerlerden gelen yardım çağrıları üzerine, konut, işyeri ve yerleşim yeri ile eklentilerine girmek için” de yine yazılı emir ve karar gerek olmadığı anlaşılmaktadır.
Yönetmeliğin 28/2.maddesi ile 8.maddesinin birlikte değerlendirilmesinde, kolluk görevlileri mahkeme kararı veya yazılı emir almalarına gerek olmayan durumlarda yapılacak kontrollerde, yönetmeliğin 28/2.maddesinde yer alan ve sadece karar ve yazılı emir üzerine yapılan aramaların icrasını ve yürütülmesini düzenleyen hükümde olduğu gibi KİMLİK GÖSTERME yükümlülüklerinin bulunmadığını söylemek mümkündür. Oysa 2559 sayılı yasanın 4/A-8.maddesinde polis görev yaparken kimlik sorması halinde kendi kimliğini göstermek zorunda olduğu istisna tanınmadan belirtilmiştir.

4-Yukarıda açıklanan durumlar haricinde, çok özel ve istisnai bir durumda bulunmaktadır. 3713 sayılı yasanın 6/1.maddesinde de “İsim ve kimlik belirterek veya belirtmeyerek kime yönelik olduğunun anlaşılmasını sağlayacak surette kişilere karşı terör örgütleri tarafından suç işleneceğini veya terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerinin hüviyetlerini açıklayanlar veya yayınlayanlar veya bu yolla kişileri hedef gösterenler beşmilyon liradan onmilyon liraya kadar adli para cezası ile cezalandırılır.” Hükmü yer almaktadır.
Bu kapsamda bulunan kolluk görevlilerinin hakkında, kimlik ibrazı ile ilgili özel bir hüküm yer alması, 3713 sayılı yasanın 6.maddesi ile uyum sağlayacaktır.

5-Kimlik gösterme yükümlülüğüne aykırı davranmanın doğuracağı sorumluluğu adli ve idari sorumluluk olmak üzere iki açıdan değerlendirmek faydalı olacaktır.

a-Disiplin yönünden; görevi yapmamak, savsaklamak veya görevi ihmal gibi disiplin suçlarından sorumlu tutulması mümkündür. Bu sorumluluk polis için Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü hükümleri ile jandarma ve diğer askeri kolluk görevlileri için Disiplin Mahkemeleri kuruluşu, Yargılama Usulü ve Disiplin Suç ve Cezaları Hakkında Kanunu ve ilgili diğer mevzuat hükümleri dairesinde sorumluluk doğabilecektir.
b-Adli yönden; TCK nın 257/2.maddesinde görevi ihmal suçu düzenlenmiş ancak devlet veya kişilerin zarar görme şartı bu suçun oluşumu için bir unsur olarak getirilmiştir. Her suçta var olan zarar kavramından ayrı ve özel olarak gerçekleşmesi gereken zarar unsurunun oluşmaması halinde de, adli yönden görevi ihmal suçu oluşmayacaktır.
Eski TCK ve yeni TCK arasında yapılacak mukayesede, çoğu ihmal suçunun salt disiplin suçu haline getirildiğini söylemek mümkündür. Kimlik göstermemek şeklinde meydana gelecek olan sorumlulukta da, adli yönden değil de, salt disiplin yönünden sorumluluk doğuracak nitelikte bir ihmal veya savsaklamanın bulunduğunu söylemek mümkündür.

III-SONUÇ;

Kolluk görevlilerinin yetki kullanımlarında “sivil veya üniformalı ayrımı yapılmadan kimlik gösterme şeklinde ki yükümlülük” ile ilgili olarak; 2559 sayılı yasanın 4/A-8.maddesi, Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinin 8. ve 28/2.maddesi, Jandarma Görev Yönetmeliğinin 28. ve 41.maddesi ile 2559 sayılı yasanın 25.maddesi çerçevesinde birlikte değerlendirildiğinde,
a-Polisin sivil veya resmi yetki kullanırken, vatandaş talebine gerek kalmayacak şekilde kendiliğinden ve resen kimlik göstermesi zorunludur. (2559 sayalı yasanın 4/A-8.maddesi)
b-Adli ve önleme aramaları yönetmeliğinin “Karar veya yazılı emir üzerine üst ve eşya aramasının icrası” başlıklı maddesinde kolluk görevlilerinin talebe gerek olmaksızın kimlik gösterilmesi düzenlendiğinden, sadece bu kapsamda ve hatta her arama için değil sadece karar veya yazılı emir üzerine yapılan aramalarda kimlik gösterilesi tüm kolluk güçleri için zorunlu hale getirilmiş olduğu, (Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğin 28/2.maddesi)
c-Kimlik sorma gibi yetki kullanımında polisin resmi sivil ayrımı yapılmadan, vatandaş daha istemen resen ve kendiliğinden kimlik göstermesi zorunlu kılınmış iken, jandarmanın sadece sivil görevlilerinin kimlik göstermesi zorunlu olarak eski tarihli yönetmelikte düzenlendiği, ancak 2559 sayılı yasada yapılan değişiklik sonrasında, bu yasanın 25.maddesi ile 4/A-8.maddesi hükmünden yola çıkıldığında, jandarma ve polis için gerek sivil gerekse de resmi her yetki kullanımında kimlik göstermenin zorunlu hale geldiği,
d-Jandarma görev yönetmeliğinin kimlik sonra ile ilgili 28.maddesinde yer alan üniformalı jandarmanın resen kimlik gösterme yükümlülüğünün bulunmadığına ilişkin hükmün, kendisinden kimlik sorulması üzerine göstermeme hakkını da kapsamadığı, zira mevzuatta buna imkan veren açık bir düzenleme bulunmadığı anlaşılmaktadır.
e-Terörle mücadelede görev yapan personelin kimliklerinin açıklanması suç iken, onların kimlik gösterme şeklinde ki yükümlülüklerini nasıl yerine getirileceği ve istisna sağlanıp sağlanmayacağı hususlarında ilgili mevzuatta bir ayrım yapılmamıştır. Bence bu yönde farklı bir düzenleme getirilip, bu amaçla görevlendirilen personele farklı hükümlerin getirilmesi mümkündür. (3713 sayılı yasanın 6/1.maddesi)
f-Disiplin yönünden ihmal ve savsaklama suçunun oluştuğunu söylemek mümkündür.
g-2559 sayılı yasanın 4/A-8.maddesi ve 25.maddesi, Adli ve Önleme Aramalarının 8. ve 28/2.maddesi, Jandarma Görev Yönetmeliğinin 28/2. ve 41.maddesi birlikte göz önüne alındığında, resen kimlik gösterme yükümlüğü konusunda farklı düzenlemeler bulunduğu görülmek ile birlikte, VATANDAŞIN TALEBİ ÜZERİNE KİMLİK GÖSTERMEMEYİ HAKLI KILAN BİR DÜZENLEME YOKTUR.
Resen kimlik göstermede bazı farklılıklar varken, örneğin Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinin 8. ve 28/2.maddesi çerçevesinde karar veya yazılı emir ile yapılan aramalarda kimlik gösterme yükümlüğü bulunurken, karar veya emre ihtiyaç olmadan yapılması mümkün olan aramalarda resen kimlik gösterme yükümlülüğünün bulunmayışı gibi farklılıklar bululurken iken, vatandaşın kimlik sorması halinde kimlik göstermemeyi mümkün kılan hüküm ve düzenleme yoktur.


Önder ÖZLEM