 |
03/05/2025 Eski forum arşivi bölümü
Hukuksal Tartışmalar
Kaç kırlangıç kovaladınız? |
Av.Dilek Kuzulu Yüksel |
Kırlangıcın biri, bir adama âşık olmuş. Pencerenin önüne konmuş, bütün
cesaretini toplamış, röleli tüylerini kabartmış, güzel durduğuna ikna olduktan sonra küçük sevimli gagasıyla cama vurmuş.
Tık.....Tık...... Tık....
Adam cama bakmış. Ama içeride kendi işleriyle uğraşıyormuş. Biraz meşgulmüş! Kimmiş onu işinden alıkoyan? Minik bir kırlangıç!
Heyecanlı kırlangıç, telaşını bastırmaya çalışarak, deriiin bir nefes almış şirin gagasını açmış, sözcükler dökülmeye başlamış. Hey adam! Ben seni seviyorum. Nedenini niçinini sorma. Uzun zamandır seni izliyorum. Bugün cesaret buldum konuşmaya. Lütfen pencereyi aç ve beni içeri al. Birlikte yaşayalım.
Adam birden parlamış. Yok, daha neler? Durduk yerde sen de nerden çıktın şimdi? Olmaz, alamam demiş.
Gerekçesi de pek sersemceymiş. Sen bir kuşsun! Hiç kuş, insana âşık olur mu?
Kırlangıç mahcup olmuş. Başını önüne eğmiş. Ama pes etmemiş, bir süre sonra tekrar pencereye gelmiş, gülümseyerek bir kez daha şansını denemiş; Adam, adam! Hadi aç artık şu pencereni. Al beni içeri! Ben sana dost olurum. Hiç canını sıkmam.
Adam kararlı, adam ısrarlı; Yok, yok ben seni içeri alamam demiş. Biraz da kaba mıymış neymiş lafı kısa kesmiş. İşim gücüm var, git başımdan.
Aradan bir zaman geçmiş, kırlangıç son kez adamın penceresine gelmiş; Bak soğuklar da başladı, üşüyorum dışarıda. Aç şu pencereyi al beni içeri.Yoksa, sıcak yerlere göç etmek zorunda kalırım. Çünkü ben ancak sıcakta yaşarım. Pişman olmazsın, seni eğlendiririm. Birlikte yemek yeriz, bak hem sen de yalnızsın yalnızlığını paylaşırım demiş.
Bazıları, gerçekleri duymayı sevmezmiş. Adam bu yalnızlık meselesine içerlemiş. Pek bir sinirlenmiş. Ben yalnızlığımdan memnunum demiş. Kuştan onu rahat bırakmasını istemiş. Düpedüz kovmuş.
Kırlangıç, son denemesinden de başarısızlıkla çıkınca, başını öne eğmiş, çekip gitmiş.
Yine aradan zaman geçmiş Adam önce düşünmüş, sonra kendi kendine itiraf etmiş; Hay benim akılsız başım. Demiş ne kadar aptallık ettim! Beklenmedik bir anda karşıma çıkan bir dostluk fırsatını teptim. Niye onun teklifini kabul etmedim ki? Şimdi böyle kös kös oturacağıma keyifli bir vakit geçirirdik birlikte.
Pişman olmuş olmasına ama iş işten geçmiş. Yinede kendi kendini rahatlatmayı ihmal etmemiş. Sıcaklar başlayınca, kırlangıcım nasıl
olsa yine gelir. Bende onu içeri alır, mutlu bir hayat sürerim.
Ve çok uzunca bir süre, sıcakların gelmesini beklemiş. Gözü yollardaymış. Yaz gelmiş, başka kırlangıçlar gelmiş. Ama...... Onunki hiç görünmemiş. Yazın sonuna kadar penceresi açık beklemiş ama boşuna. Kırlangıç yokmuş! Gelen başka kırlangıçlara sormuş ama gören olmamış.
Sonunda danışmak ve bilgi almak için bir bilge kişiye gitmiş. Olanları anlatmış.
Bilge kişi gözlerini adama dikmiş ve demiş ki; Kırlangıçların ömrü 6 aydır.....
***********
Hayatta bazı fırsatlar vardır, sadece bir kez elinize geçer
ve değerlendirmezseniz uçup gider. Hayatta bazı insanlar vardır, sadece bir kez karşınıza çıkar ve değerini bilmezseniz kaçıp giderler. Ve asla geri gelmezler. Dikkatli olun.... Farkında olun..... Ve bir düşünün bakalım. Acaba siz bugüne kadar pencerenizden kaç kırlangıç kovaladınız?..
|
Av.Esin Kılıç Erdoğan |
Sayın Yüksel, uzun zaman önce okuduğum ve unuttuğum bir yazıydı. Tekrar okumak güzel.. Bu minik yazı bana her zaman Madam Medina'yı anımsatıyor. Bir zamanlar Şişli'de yaşadığım apartmanın giriş dairesinde oturan.. Tüm zamanını penceresinin yanıbaşındaki koltuğunda geçiren.. İşten eve dönüşlerimde, beni gördüğü an penceresini açıp benimle sohbet eden... Bıkmadan, her defasında beni evine davet eden. İnce, uzun, zarif Madam Medina. "Gelsene" derdi, "Gir içeri biraz, sohbet edelim.", "sevgilin yok mu senin? Onu da getir, sevdiği yemekleri önceden söyle de yapayım" Kimbilir ne çok anısı vardı paylaşmak istediği.. Koca bir yaşanmışlıkla, kimbilir ne büyük bir yalnızlıktı onunkisi.. Bir kez girdim içeri. Tek bir kez. Çocukları, torunları yurt dışındaydı. Yalnızdı. Güzeldi. Zarifti.. Bense her daim meşguldüm. Yorgundum.. İşlerim vardı.. Penceresinin yanıbaşındaki koltuğundan sokağı izleyen Madam Medina.. Sokağı seyrettiği penceresinin perdeleri kapandı bir gün. Çocuklarını ziyarete gitmiştir dedim. Tatildedir.. 2.gün... Çok uzaklara gittiğini öğrendim. Benim kırlangıcımdı, geri dönmemek üzere gitti.. |
emrahseral |
Ben de şöyle bir dönüp baktığımda birkaç kırlangıç görüyorum mazimde...ama doğrusu da bu bence...
Belki de mühim olan doğru kırlangıç değil, doğru zamandır. |
commodore1tr |
SAyın emrahseral ;
Sokrat a abi diyin demesinede bu yazıdaki ana fikrin baba fikri kelebeğin ömrünün 1 gün ( Yazıda yok ama olsun içimden geldi dokunmayın bana ... ) kırlangıcın ömrü ise altı aydır dolayısıyla DOĞRU ZAMAN da kırlangıç için altı ayın içerisinde kelebek içinde bir gün içerisindedir. Unutulmaması gereken budur.
Tıpkı baba sevgisinin geleceğe bırakılan vadesi gibi kimse vadenin ne zaman dolacağını bilmez ve genelde vade gelmeden uzun bir kavağın önünde buluruz kendimizi ve bu ödemeyi hiç yapamayız nedense.İşin doğrusu sevdiğimizi VADE dolmadan gösterebilmektir . Sizin dediğiniz gibi 'Belki de mühim olan doğru kırlangıç değil, doğru zamandır.' değildir yani önemli olan DOĞRU KIRLANGIÇTIR. ONU BULDUĞUNUZ AN ZATEN DOĞRU ZAMANDASINIZDIR.... |
commodore1tr |
Bu arada ben başka şey yazmaya girip yukarıdaki yazıyı yazdım aslında diyeceğim bir şey şuydu benim. Sayın Admin bu tip hikayeleri imha etmeseydi ( belkide etmedi ben iftira atıyorum :))) bu ve benzer güzel hikayelerimiz vardı burada ve ben okumaktan mutlu oluyordum inanın insan olduğum aklıma geliyordu.. aslında herkese zorunlu okutmak lazım ( Ağca hariç o kırlangıç a da suikast yapar ) |
emrahseral |
Sn. commodore1tr,
Yanılmış olabilirim tabii ama o kırlangıç sanki analoji idi...
Yani, en azından ben öyle idrak ettim, kırlangıç kaçan duygusal fırsatları temsil ediyordu sanki...
Dolayısıyla kırlangıç yerine insan koyarak düşündüm ve yazdıklarımı öyle yazdım...yoksa 1 gün, 6 ay, 75 sene pek farketmiyor...bence tabii :)
Doğru kırlangıç, doğru zaman demektir demişsiniz ayrıca...tümdengelim olarak elbette ki öyle...bir de tümevaralım isterseniz?...yani henüz o kırlangıç yok ortalıklarda....ama zaman var....yani belki bu "kırlangıçsız" zamanlar "doğru" zamanlardır....e ama kırlangıç yok? nasıl olacak?.....gerçekten de her doğru kırlangıç, doğru zamana tekabül etmez....edemez, matematiksel mantık olarak mümkün değil.
Bir de şu açıdan gireyim: Yapılabilecek en kötü hareket, zamansız harekettir.
Buna göre "...belki de mühim olan doğru kırlangıç değil, doğru zamandır." dediğimde doğru kırlangıcı yanlış zamanda almaktan bahsetmiş oluyorum. Bu da sosyal hayata "...ya sen benim için doğru insandın ama zamanlama yanlıştı..." gibisinden yansır. Tabii bir de işin iyice leş tarafı var o da "yanlış kırlangıcı doğru zamanda almak"...ona hiç girmiyorum...
Dokunmayın bana demişsiniz ya, ben de aynı şekilde....
Hele hele Sokrat abime....:)....Niye Sokrat ta ne bileyim Aristo abi değil bilir misiniz?....İki sebepten ötürü:
i) Adamda hiç cevap yok, sadece soruları varmış.
ii) Kayıtlı tarihte düşünceleri (ve düşüncelerinin sonuçları) yüzünden devlet tarafından öldürülen ilk insan.
Nur içinde yatsın. Amin.
|
Bugünün tarihi: 03/05/2025 09:07:06 |