 |
03/05/2025 Eski forum arşivi bölümü
Hukuksal Tartışmalar
aldatılma -yasal eşin duyguları |
fulya1212 |
Aldatma olgusunu aldatılan gözünden yazmak ve paylaşmak istedim sizlerle.
Aldatılma ve aldatma hakkında okumuştum çok kez. Bazı şeyleri hakkında okumasak ta doğal olarak bildiğimizi düşünürüz gerçi. Belki bu yüzden kitaplar, filmler hep aldatan açısından bakar olaya. Ya da aldatma eylemindeki diğer şahıs. Aldatılan pek irdelenmez. Onun hislerini konuşmak anlamsızdır. Öncelikle o bu olaydaki gizli suçludur. Birlikteliğine yeterince önem vermemiş, sıradanlaştığını göz ardı etmiş, çocukla yada işiyle uğraşırken ihmal etmiştir eşini. Eşi bir başkasını seçtiğine göre aslında o da sevgisini aşkını kaybetmiş ancak bunu görmezden gelmiştir. Aldatıldığını öğrenince hissedecekleri de açıktır. Kıskançlık ve nefret. Elindeki yasal ve toplumsal açıdan meşru kozu kullanacak duyguların en kutsalı olan aşka karşı savaş açacaktır. Farkına bile varmadan "öteki kadın rolünü" aldatılan kadına biçeriz. Aşkın karşısındaki "öteki kadın" rolünü biçtiğimiz yasal eşten aşka saygı duymasını aradan çekilmesini dileriz. Onurlu ve erdemli olan budur. Yasal eşe biraz daha insaflı davrananlar onun kendini suçladığını fiziksel özelliklerine yükleme yaptığını kendini yalnız ve çirkin hissettiğini, düşünür ve ona acır. Bazıları daha da ileri gider. Mutluluğun onun da hakkı olduğunu, aslında aldatanın aldandığını, "iyiler hep kazanır" ilkesi uyarınca aldatılan eşinde aşk için yeni bir fırsat yakaladığını sonunda en mutlu olanın o olacağını savunur. Gelenekçiler tartışmasız aldatılan eşin yanındadır. Onlar kimin ne hissettiği ile hiç ilgilenmezler. Korunması gereken kutsal bir kurum vardır ortada.
Aldatılma hakkındaki birikimimi kısaca sizle paylaştıktan şimdi hissettiklerimi yazmak istiyorum. Önce öykümü özetleyeyim. Gençlik aşkımdı. Ne ailemi nede okulumu gözüm gördü. Evlendik. Tam sıfır noktasından başladık hayata. İkimizinde öğrenimi yarım kalmıştı. Öncelikle yeniden başlamak zorunda kalarak üniversiteyi bitirdik. Edindiğimiz herşeyi (bazen bir diploma bazen bir tabak) tüm yaşadıklarımızı (bazen yarı aç uymak bazen küçük bir tatil) aşkın zaferi gibi yorumladık. Herşey ve herkese karşı bütün başardıklarımız aşkın zaferiydi. Sonunda ortalama bir yaşam standartına ulaştık. Bir kızımız oldu. O da aşkımızın bir ürünüydü. En iyi ebeveynler olmak onu iyi bir birey olarak yetiştirmek temel amaçlarımızdan biri oldu. Ona baktıkça onunla değil aşkımızla gururlandık. Aykırı ama örnek bir çifttik çevremizce. Ailelerimizin gençleri özenir, arkadaşlarımız aşkımızı kıskanmadan edemediklerini belirtirdi. Tabi inişler ve çıkışlar yaşardık ilişkimizde. Bunlardan bile keyif almayı bilirdik. Yine bir iniş dönemi başladı. Uzaklaşma.. Ama bu kez çıkış gelmedi. Çünkü inişin sebebi bir başkasıydı. Bir başkasına aşık olmuş, bunu yalanlarla gizlemişti. Bu korkunç keşfimi "o ilk günlerin heyecanını aradım" diyerek savundu silikçe.
Böylece aldatılan eş çoğuna göre "öteki kadın olma" sürecim başladı. Ne hissettim? Bir kere yukarıda saydığım eskiden olsa hissedeceğimi varsaydığım hiçbir şeyi hissetmedim. İlk hissettiğim yoğun bir acı oldu. Başka hiçbir acı ile karşılaştıramadığım o yüzden adını bile bulamadığım bir acı... Adı aldatılma olmalı bu duygunun. Bu derin acı, ölüm acısının önceleri bütün diğer duyuları felç etmesi gibi felç etti beni sonra yavaş yavaş diğer duygularımı da fark eder oldum. O acı hala orda, kalbimde sanırım artık benim bir parçam.
Hissettiğim diğer en güçlü duygu haksızlığa uğramış olma duygusu. Bu ilişkiye verdiğim onca emeği, geçen yıllarımın, fedakarlıklarımın hesabına dayanan bir haksızlığa uğrama duygusu değil. Yanılmayın. Başkası olmaya da bilirdi hayatında. Nasıl ki birden aşık olmuştu. Aynı şekilde sevmekten vazgeçmişti temel olarak beni. Aldatılma başkasını sevmesi noktası değil. Ölünceye kadar sevme sözü verip, beni sevmekten vazgeçmesi de değil. Aldatılma beni artık sevmediğini bana bildirmemesi. Haksızlık işte bu noktada. Beni sevmezken benim onu eskisi gibi sevmeme izin vermesi. İlişkiyi belki de bitirmeyi planlarken benim yarın için plan yapmama göz yumması. Ve ben asla yanıtını bilemeyeceğim bir soruyla baş başa bırakması. Ne kadarı yalan ne kadarı gerçekti? Anılarımın ne kadarının yalan ne kadarını gerçek olduğunu bilemiyorum. Bir tarihe ihtiyacım var. Soramıyorum. O kadar çok yalan duydum ki sorsam da cevaba inanmayacağımı biliyorum. Eğer beni sevmekten vazgeçtiği günü bilebilsem ondan önceki güzel ve kötü günler benim olacak. Sonu ne olmuş olursa olsun onları hayatımın + hanesine yazacağım. Şimdi yaşadığım hiçbir mutlu günü benim sayamıyorum. Klişe bir laf vardır "ona hayatımı verdim" bu lafı ne zaman duysam içimden oda sana verdi derdim. Şimdi bu cümleyi çok farklı anlıyorum. Ben ona verirken oda bana verdiği için bu bir kayıp değildi sadece olağanüstü bir alışverişti. Şimdi ne kadar zamandır bu alışverişin bittiğini bilemiyorum. O yüzden ilk günden sonrasını kayıp sayıyorum. Hayatım bir yalanmış. İşte ben bu haksızlığa dayanamıyorum.
Mutlu olmasını istemiyorum. Yanılmayın sebeb kıskançlık değil. Çünkü zamana ihtiyacım var. Bu haksızlığa uğramışlık duygusunu yenmek içimdeki boşluğa alışmak uyum sağlamak, yeniden başlamaya hazır olmak için. Yoksa amacım intikam değil. her insan gibi bencilim. Onun aşkına yada mutluluğuna karşı olmak değil bu.
Kendimi daha çirkin daha yaşlı hissetmiyorum. Ama derin bir başarısızlık duygusu yaşıyorum. Oysa şimdi başarmam gereken daha çok şey var. Günlük hayatın rutin görevlerinden onun yerine getirdikleri benim omuzlarımda şimdi. Ekonomik olarak da yaşam daha zorlu. Ve bütün bunlardan önemlisi her türlü kötülükten uzak sevgi dolu iyi bir insan olarak yetiştirmeyi amaçladığım çocuğum onarılması güç bir yara aldı. Onun yaralarını da sarmak zorundayım. Onun artık eskisi gibi parlamayan gözlerine bakarken tıpkı düşüp bir yerini incilttiği zaman hissettiğim gibi çaresiz hissediyorum kendimi. Onu acılardan koruyamadığım için suçluluk duyuyorum. Çocuğunu hayatın tüm acılarından koruyamayacağını bilen ancak yinede suçluluk duyan tüm ebeveynlerin tanıdığı o duygu bu.
Paylaşmak istedim sadece. Kimbilir belki de başkaları başka şeyler hissetmiştir. Çevrenizde benzer durumlar yaşayanları anlamanız için ip ucu olabilir umarım.
Mutlu günler...
|
AFR |
Yazınız çok güzel olmuş.
Ayrıca, World'de kopyala yapıştır yapınca bu rakamlar oluşuyor.
Dosyayı buraya kaydetmeden önce önizleme ile bu rakamları silebiliriz. |
Av.Feyz Pazarbaşı |
Sayın fulya1212 bu yazı size mi ait? Daha değişik bir ifadeyle sizin yorumlarınız veya sizin hayatınız mı?
Saygılar.
|
fulya1212 |
Evet Ne yazıkki bu benim hayatım ve benim yorumlarım. |
Av.Feyz Pazarbaşı |
Yazılarda #8221; gibi karekterler çıkması bize bir yerden ' kopyala yapıştır yöntemi ' ile alındığını düşündürdüğünden sordum.
Yanıldım herhalde...
" Saygılar " |
fulya1212 |
Bu konuda haklısınız. Yani kopyala yapıştır yaptım. İnternet bağlantım sık sık koptuğu için yazıyı önce bir word belgesine yazdım. Ordan kopyalayarak yapıştırdım. açıkçası #8221 karakterinin çıkmasını beklemiyordum. Forma katılanlardan özür dilerim. Tırnak işareti kulnandığım yerlerde bu karakter çıkmış ne yazıkki. |
Av.Feyz Pazarbaşı |
Samimi açıklamanız için çok teşekkür ediyoruz. Konuyu böldüğüm için mazur görmenizi diliyorum. |
fulya1212 |
Yazım hatasını düzelttim. Uyarınız için teşekkürler. |
hasanay |
Kadınların en büyük avantajı bu zaten. Herzaman iyi knuşuyorlar.
Tabi sizin drumunuzu bilemem. ama prkçok olayda hiçte böyle değil. zaten sizde yazmışsınız. bi kere evlendiniz mi kocanız sizine mutlu olamak zorunda. Yada sürünmeli |
slug |
quote:Kadınların en büyük avantajı bu zaten. Herzaman iyi knuşuyorlar.
Tabi sizin drumunuzu bilemem. ama prkçok olayda hiçte böyle değil. zaten sizde yazmışsınız. bi kere evlendiniz mi kocanız sizine mutlu olamak zorunda. Yada sürünmeli
Ekleyen: hasanay - 24/12/2005 : 11:20:30
|
Oncelikle 'her zaman iyi konusur' kismina katilmiyorum. Tam aksine bu gibi durumlarda iyi konusmak yerine kin kusmayi yeglerle ve hanimefendi bunu yapmamis. Anlamaya calismak varken elestirecek ne var anliyamadim. Tam aksine sizin yazinizi 'derinlerden gelen kinle dolu' buldum. Hanimefendi hic te birkere evlendik benle mutlu olmak zorunda dememis. Bilakis esini bu yonden hic ama hic elestirmemis. Elestri noktasi su 'SEVGISININ TUKeNDIGINDEN BENI HABERDAR ETMESINI ISTEMEK HAKKIM DEGILMIYDI?' DIYOR. Ve yazisinin geri kalani su anda icinde bulundugu zor durumun duygusal paylasimi. Insan duygularinin 'hemde karsi tarafi kirletmeden' paylasilmasini elestirecek birsey bulamiyorum. (Yazili metinlere bir de alt yazi yazmak yok mu hayatta en gucume giden de budur ve 'anlamamaya calismak' gudusunun altinda yatanlari da hep merak etmisimdir) DUYGU bireyseldir ve elestriyle kaybolmaz. ESIRMIYIZ BIZ kardesim diyerek hanimefendinin acilarinin dayanagi ortadan kalkmiyor. ILLAKI birsey yazmak gerekiyorsa ALDATAN'in duygularini yazmak lazim ki hanimefendi de bunu anlasin. Varsa kendi payina dusen alsin.
Gelelim size hanimefendi; yasananlari sizinle tartismak bence cok anlami degil ve lutfen siz de kendinize bu zalimligi yapmayin. Artik tek hedefiniz olmali 'bundan sonra yasamimda daha iyi ve guzel adina ne gibi hedeflerim olmali' deyip bir AMAC EDINMEK ve onun pesinden kosmak. Cocugunuz mu? Korkmayin babasiylayken ne vermeyi dusunuyorasiz hala aynisi verebilirsiniz. Ama babasinin verecekleri de olackti o acigi nasil kaparim mi diyorsunuz? Zamanla olur merak etmeyin. Ben de kizimla basbasa kaldim evet cok zorlandigim kesin ama olsun tek dusuncem gelecekte ' Onun icin elinden gelenin her zaman en iyisini yapmaya calistinmi' diye kendime sordugumda; EVET yanitini almaya calismak. Bundan ote ne yapabilirim ki. O zaman yapamadiklarimla aci cekecegime yapabildiklerimle mutlu olmayi yeglerim. GECMISE GOMULMEYIN 'mutluluk ne yerdedir ne gokte tam gozlerinizin hizasindadir yeterki bakip gormesini bilin' der Konficyus. Polyanna da cok tatli bir bacimizdir [^] benim gibi siz de onu sevin. Bu dunyada 6.5 Milyar dolayinda kalp var ve en azindan cocugunuzunkinin sizin icin attiginin farkinda olun digerleri de pesinden gelecektir.
|
Av.Esin Kılıç Erdoğan |
Sayın fulya1212,
Yazınızı yürek burkulmasıyla okudum. güzel bir anlatımınız olduğu için değil, son derece sahici! olduğu için.
şu an ne tesadüfdür ki radyoda "hadi yüreğim ha gayret, hele sıkı dur hele sabret" şarkısını söylüyor sertab erener.
şu an size söylenecek hiçbir şeyin size faydası yok. sizin paylaşma ihtiyacınıza yanıt vermekten başka...
geçmişimizin bir kısmıyla hesaplaşabiliyoruz, özenle ama bir daha açmamak üzere dosyalıyor, bir kutuya yerleştiriyor ve tozlanmak üzere geçmişler rafına kaldırabiliyoruz. ama bazı şeyler var ki başında aşk geliyor, bir türlü sonlanmıyor hesaplaşmalar, aklımızla yüreğimiz tokalaşmayı reddediyor, rafa kaldırdığımız o kutu, hiç beklemediğimiz anlarda, ansızın düşüyor önümüze, tüm anılar saçılıyor, her yer darmadağın oluyor.. bazı yaralarımız iz bırakmadan kapanıp giderken, diğerleri kabuk bağlamıyor bir türlü. bazen kendi canımızı kendimiz yakıyoruz, acaba iyileşti mi diye kaldırıyoruz kabuğu, yeniden kanatıyoruz yaramızı. bazen kendimizi herşeyin yolunda olduğuna inandırmaya çalışıyoruz... içimizdeki yangının bir gün mutlaka söneceğini çaresizce umut ederken, aslında biliyoruz ki, o ateş hiç sönmeyecek, bir kor olarak kalacak yüreğimizin derinliklerinde, bir şarkıyla, bir yanılsamayla, bir kokuyla yeniden alevlenecek.. belki bir gün, sona erer hesaplaşmalarınız, yaralarınız siz farkına varmadan kapanır gider, belki söner o yangın.. belki siz yüreğinizdeki o incinmiş çocukla yaşamayı öğrenir ve onunla birlikte yeniden denersiniz. kimbilir? |
apo4641 |
YALAN UYKUSUZ GECELER YALAN.................. İNANDIRICI DEGİL YİNE DE TESEKKÜR ETTİK ALDATILMAYA İLİŞKİN ACILARI BİZİMLE PAYLASTIGI İÇİN.................. |
kumru |
hanfendinin yazdıkları çok güzel ve mümkün olduğu kadar diğer tarafı objektif olarak anlamaya çalışmış bir arkadaşın da dediği gibi eşi en çok sevgisinin bittiğini söylemeyerek kırmış onu.
Bakın ne demiş
Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını,kendimi bulduğumda
anladım.Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,Kendi yolumu
çizdiğimde anladım..Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak,dinleyerek değil..
Bildiklerini bana neden anlatmadığını,anladım..
Yüreğinde aşk olmadan geçen hergün kayıpmış,Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım..Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,Neden hiç ağlamadığını anladım..Ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdiği acıtabilirmiş, Çok acıttığında anladım..
Fakat,hakedermiş sevilen onun için dökülen her
damla gözyaşını,Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terkettiğinde
anladım..Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,Yüreğini
elime koyduğunda anladım..''Sana ihtiyacım var, gel ! '' diyebilmekmiş
güçlü olmak,Sana ''git'' dediğimde anladım..Biri sana ''git''
dediğinde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmiş sevmek, Git dediklerinde
gittiğimde anladım..
Sana sevgim şımarık bir çocukmuş,her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan,Büyüyüp
bana sımsıkı sarıldığında anladım..Özür dilemek değil, ''affet beni'' diye
haykırmak istemekmiş pişman olmak,Gerçekten pişman olduğumda
anladım..
Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş,Sevgi dolu
yüreklerin gururu olmazmış,Yüreğimde sevgi bulduğumda
anladım..
Ölürcesine isteyen, beklemez, sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi,Beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım..Sevgi emekmiş,Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş... Can YüceL
|
Bugünün tarihi: 03/05/2025 09:07:09 |