 |
04/05/2025 Eski forum arşivi bölümü
Hukuksal Tartışmalar
"RTE" nin kimlik sorunu |
deltaG |
Aşağıdaki yazı Yeniçağ Gazetesinin 25.11.2005 tarihli sayısında yayınlanmıştır.
İbretle okuyunuz....
Arslan BULUT
Erdoğan''ınkimlik sorunu!
Tayyip Erdoğan''ın bir kimlik sorunu var. Zaten geçmişte de, babasının, "Evladım, öbür dünyada milliyetini sormayacaklar, Müslüman olup olmadığını soracaklar?" dediğini anlatmış ve dini mensubiyetini, bir türlü ifade edemediği kendi etnik mensubiyetinin yerine bir kamuflaj olarak kullanır olmuştu.
Biz o zaman, "Tayyip Erdoğan haymatlos mudur?" diye sormuştuk!
***
Erdoğan''ın zihninde Türklük kavramı ile ilgili bir travma var? "Allah''ın ordusu" kabul edilen ve Hz. Muhammed''in övdüğü bu millete hizmet, İslam''a hizmettir. Fakat bunu görmüyor!
Türk olmayan bir ırka mensup olarak doğmuş bulunabilirsiniz, bu bir eksiklik veya kusur değildir. Zaten kimse kendi ırkını seçme özgürlüğüne sahip değildir. Ancak, Türk''ün vatanında, Türk''ün sağladığı güven ortamında doğup büyüyor ve üstelik başbakan bile olabiliyorsanız, sonra da dönüp Türklüğü, bir millet adı olmaktan çıkarıp, etnik ve alt kimliklerden biri gibi değerlendirmeye kalkışıyor ve böylece kendi psikolojik sorununuzu çözeceğinizi zannediyorsanız, büyük bir yanılgı içindesiniz demektir.
Fakat, Allah insanı böyle şaşırtıyor işte!
Bir ara da sanki Türklük ve Müslümanlık birbirinin alternatifi imiş veya birbirinin karşısındaymış gibi "Ne mutlu Türküm diyene" yerine "Ne mutlu Müslümanım diyene" demişti.
Erdoğan, Türk Milleti''nin egemenliğindeki Türkiye Cumhuriyeti''ne başbakan olduğu halde, bugün de kendisiyle çelişki içindedir. Türklüğü kabul edemediği için, "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üst kimliğimizdir" diyor! Kendi iç dünyasındaki psikolojik sorunları, tarihe damgasını vurmuş koca bir milletin kimliği üzerine tartışmalar yaparak çözmeye çalışıyor. Veya kendi kişisel kabulünü, toplumun genel kabulü haline getirmeye çalışıyor.
***
İstanbul milletvekili Emin Şirin konuyla ilgili olarak şunları yazıyor:
"Başbakanımızın Gürcistan''a kalabalık bir milletvekili heyeti ile yaptığı seyahatte ettiği sözler şunlar:
''-Ben de Gürcüyüm. Ailemiz Batum''dan Rize''ye göç etmiş bir Gürcü ailesidir.''
Ben Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı''nın, ''Ben Gürcüyüm'' demesi yerine, ''Ben Gürcü kökenli Türküm'' demesini beklerdim."
Şirin, "Bu vukuat, Başbakanın ilk vukuatı da değildir" deyip örnekler veriyor ve Erdoğan''ın "Gazetenin bir tanesi yazmış, Türkiye Türklerindir diye. Ahlaksız bu, hayasız. (#8230;) Türkiye''de yaşayan herkes Türk''tür diyor. Olmaz böyle şey. Biz diyoruz ki Türkiye, Türkiye''de yaşayan herkesindir" sözlerini hatırlattıktan sonra şu tespitte bulunuyor:
"Sayın Başbakan kapatılan HADEP, kapatılan Refah Partisi, kapatılan Fazilet Partisi, ve kapatılan Demokratik Kitle Partisi''nin Yargıtay Başsavcılığı iddianamelerini açsın okusun.
Erdoğan''ın bu söylemleri Anayasaya aykırıdır. Erdoğan, Türkiye''yi çeşitli halklardan kurulmuş bir ülke olarak tanıtmakta ve esası bölücülük olan, Güneydoğu''daki hadiselerin de zeminine katkı yapmaktadır.
Söylemleri ile partisini odak haline getiren Tayyip Erdoğan, partisini koşar adım kapatma davasına götürmektedir.
Eğer söylediklerinin arkasında durabilecek cesareti var ise, Anayasanın 66.maddesinin yani, ''Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür'' ifadesini, ''Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türkiyelidir, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır'' şeklinde değiştirecek teklifi getirsin.
Getirsin de görelim!"
***
Hürparti Genel Başkanı Yaşar Okuyan da aynı görüşte:
''''Başbakan''ın kendisinin bir kimlik sorunu olabilir ama Türk milletinin kimlik sorunu yoktur. Erdoğan, bir ay içinde yaptığı konuşmalarla, Anayasa''yı ihlal ediyor, bu yolla partisini kapattırmaya çalışıyor, belki bunu, siyasetten kaçış yolu olarak planlıyor olabilir.''''
Hakkari Valisi''nin görev yerinin değiştirilmesini de eleştiren Okuyan, şöyle diyor:
''''Başbakan, Hakkari gezisinde valinin gitmesi yönündeki sloganlara ''sloganla ülke yönetmiyoruz'' karşılığını vermişti. Ancak Ankara''ya döner dönmez valiyi değiştirdi. Bu PKK''nın isteğini yerine getirmektir. PKK''nın ekmeğine yağ sürmüştür.''''
***
Bunlar işin sadece bir boyutu. Erdoğan başbakan olduğu için, "kişisel sorunudur" denilip geçilemez. Zaten kişisel boyuttan kendisi çıkarıyor.
"Küresel Haçlı Seferi" adlı son eserimizde, orijinal belgesini de yayınladığımız ve bir lobi şirketi vasıtasıyla Tayyip Erdoğan''a New York''tan iletilen gizli memorandum, bu tutumun uluslararası boyutunu da izah ediyor.
Daha parti yeni kurulmuş ve programını da hazırlamamışken gönderilen memorandumda, Erdoğan''a hitaben "Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve milli hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir" deniliyordu...
Erdoğan da bu memorandumu parti programı haline getirmişti. Sonra da Soros denetimindeki IULA''nın katkılarıyla Türkiye''yi 81 ilden 81 devlete dönüştürebilecek sözde kamu reformunu hazırlatmıştı. Aslında sadece bu belge ve bilgiler bile AKP''nin dış güdümlü bir parti olduğunu göstermeye yeter de artar bile!
Fakat, Türkiye''de hukuk da kilitlenmiş durumdadır!
|
deltaG |
1 Aralık 2005
Bekir COŞKUN hurriyet
Karlar eridiğinde...
ŞEMDİNLİ, Hakkári, terör, PKK, Türk, Kürt... Tüm bunlar bir yana, asıl hedef ortaya çıktı:
Başbakan üst kimliğe #8216;İslam#8217;ı koymak istiyor.
Ve hedefi yakaladı sayılır.
Türkiye#8217;nin böylesine karışması, kimlik tartışması ve o tartışmanın çıkmaz sokak oluşu...
Bu saatten sonra #8216;Ben Kürt#8217;üm#8217; diyene nasıl #8216;Türk#8217;üm#8217; dedirteceksiniz?
Yıllarca devlet politikası kar üzerine kurulmuştu.
Devletin teorisyenleri Kürtlerin de Türk olduğunu, ama dağlık bölgede karda yürürken kara her basışta #8216;kırt... kırt...#8217; diye ses çıktığı için onlara #8216;Kürt#8217; denildiğini söylüyorlardı.
Bu kar gibi bir beyaz yalandı.
Bizler bu teori ile elbette Kürt arkadaşlarımızla ilişkilerimizi diri tuttuk:
#8216;Karda yürüyünce nasıl ses çıkar?..#8217;
#8216;Kırt kırt...#8217;
#8216;Eh işte onun için Kürt demişler, yoksa karda kırt kırt diye ses çıkmasa niye olsun...#8217;
#8216;........?#8217;
*
Böylece ulusal bütünlük bir süre için sağlamlaşmıştı ama siyasi sıcaklık eritti kardan adamı.
Şimdi?..
Şimdi ise #8216;kar#8217;ın yerini #8216;kár#8217; aldı.
İktidar, kendi dinci ideolojisini kára geçirmek için, bu içinden çıkılmaz vaziyeti çok iyi değerlendiriyor ve bizlere üst kimliğin #8216;İslam#8217; olduğunu tek seçenek olarak sunuyor.
Bu #8216;Ilımlı İslam#8217; projesinin en önemli adımıdır.
Başbakan#8217;ın İspanya yolunda gazeteci arkadaşlarımıza #8216;Türk de Kürt de Müslüman. Yani din birleştirici unsur. Bizi birbirimize bağlayan en önemli unsur bu...#8217; demesi boşuna değil.
Daha da açıkçası; Başbakan#8217;ın Anayasa#8217;da yazılı olan #8216;Türk#8217; üst kimliğini geçen hafta yerlere çalması, yerine koyacak kendi ideolojisi olduğu içindi.
Daha daha da açıkçası; ılımlı İslam#8217;a bir adım daha yaklaştınız.
Peki...
Laik devlet ne oluyor?..
Karlar eridiğinde rüyalarımız bitti mi?
Laik, çağdaş, uygar, mutlu ve huzurlu bir ülkede, kökenlerimiz ne olursa olsun, el ele tutarak koşmak istediğimiz o aydınlık rüyalarımız?..
|
deltaG |
Erdoğan'ın kimlik yorumu Anayasa Mahkemesi içtihadıyla çelişiyor
FİKRET BİLA MİLLİYET 01.12.2005
Şemdinli olaylarından sonra üst kimlik-alt kimlik tartışmaları alevlendi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la CHP Genel Başkanı Deniz Baykal arasında, "üst kimlik, Türklük, Türk ulusu" kavramları üzerinden sert tartışmalar yaşandı.
Tartışmanın özünü, Türkiye'de neyin üst kimlik sayılacağı oluşturuyor. Erdoğan, bu kimliğin vatandaşlık bağı olduğu görüşünde. Türk, Kürt, Laz, Çerkez diğer etnik kimlikleri eşit alt kimlikler olarak görüyor. Baykal ise etnik kimlikleri tanımakla birlikte, Türklüğün, Türk ulusunun üst kimlik sayılmasını, diğer etnik grupların ise Türk ulusunun parçası, onu meydana getiren unsurları olarak görülmesi gerektiğini savunuyor.
Anayasa'nın, "Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk'tür" hükmünün yorumlanmasıyla ilgili tartışma sürüyor.
'İnkâr anlamı taşımaz'
Anayasa'yı, yorumlama konusunda en yetkin kurum kuşku yok ki, Anayasa Mahkemesi...
Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın tartışılan 66. maddesini, HADEP davasında geniş biçimde yorumlamış durumda. Yüce mahkemenin HADEP'i kapatan 13.3.2003 tarihli gerekçeli kararında, vatandaşlık bağıyla bağlı herkesi Türk sayan 66. maddeye ilişkin yorumu şöyle:
"Anayasamız, Türk Devleti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesi Türk sayan birleştirici ve bütünleştirici bir milliyetçilik anlayışına sahiptir. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, bu çağdaş milliyetçilik anlayışının belirgin niteliklerinden birini oluşturmaktadır.
Bu bağlamda, anayasaya göre Türk Devleti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin hangi etnik gruptan olursa olsun Türk sayılması onun etnik kimliğini inkâr etmek anlamında değil, devletine, 'Türk Devleti', ulusuna, 'Türk Ulusu' ve ülkesine 'Türk Vatanı' denen ve toplum yapısında çeşitli etnik gruplar bulunan ülkede bütün vatandaşlar arasında eşitliğin sağlanması ve çoğunluk içinde bulunan etnik grupların azınlığa düşmesini önleme amacına yöneliktir. Bu nedenle, anayasamıza göre siyasal açıdan önemli olan soy değil ulusal topluluktan olmaktır."
Ulusal birlik
Anayasa Mahkemesi, aynı kararında "ulusal birlik" kavramına da açıklık getiriyor. Şöyle diyor:
"Ulusal birlik, devleti kuran, ulusu oluşturan toplulukların ya da bireylerin etnik kökeni ne olursa olsun, yurttaşlık kurumu içinde ayrımsız birliktelikleriyle gerçekleşir.
Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmezliği ilkesi azınlık yaratılmamasını, bölgecilik ve ırkçılık yapılmamasını ve eşitlik ilkesinin korunmasını da içerir."
'Türk ulusu gerçeği'
Anayasa Mahkemesi, söz konusu kararında özel ve kamusal eşitliğe ve Türk ulusu olgusuna şöyle yaklaşıyor:
"Türk Devleti'nin vatandaşları arasında özel ve kamusal alanda etnik ya da diğer herhangi bir nedenle siyasal ve hukuksal bir ayrılık söz konusu değildir.
Nitekim Türk Milleti içinde yer alan farklı kökenden vatandaşlar arasında Türkiye'nin her yerinde yaşama, eğitim ve medeni haklar yanında, seçme ve seçilme hakkından tam olarak yararlanma, istek ve başarılarına göre her işte çalışma, Türk dil ve kültüründen faydalanma ve katkıda bulunma gibi konularda tam eşitlik anlayışı içinde hiçbir ayırım gözetilmemektedir.
Ülke ve milletin bölünmez bütünlüğüyle ilgili bu tarihsel oluşum tüm anayasalarımızda vazgeçilmez ve ödün verilmez temel kural olarak yer almıştır. Tarihin çok uzun bir gelişme süreci içinde gerçekleşip, kaynaşma ve bütünleşmeye dayanan Türk Ulusu gerçeği ve olgusuna karşı ayrımcılığa, bölücülüğe, terör ve sonuçta yok olmaya yol açacak eylemler kabul göremez."
Anayasa Mahkemesi'nin "Türk" ve "Türk Ulusu" yorumu, Atatürk'ün millet ve milliyetçilik anlayışına, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesi ve ilkelerine uygun bir yorumdur.
|
deltaG |
meğer kimlik sorunu falan yokmuş, amaç belliymiş....
14 Mart 2006 Hürriyet
WT: Erdoğan İslamofaşist darbe istiyor
WASHINGTON(ANKA)
Washington Times gazetesi yaklaşık altı ay aradan sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan#8217;ın İslamofaşist darbe istediği iddiasını yineledi.
Amerika'da yayınlanan ve zaman zaman Türkiye'ye yaptığı sert çıkışlarla tanınan Washington Times gazetesi, Başbakan Erdoğan'ın İslamofaşist bir darbe istediğini, ordunun da bu isteğin karşısında durduğunu savundu. Gazete, Rektör Aşkın ve Orgeneral Büyükanıt olaylarının da "Erdoğan'ın İslamofaşist darbesinin" bir parçası olduğunu öne sürdü.
Frank J. Gaffney Jr. tarafından kaleme alınan yazıda, Türkiye'nin 80 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk tarafından teokratik ve Birinci Dünya Savaşı'ndan malup ayrılan Osmanlı İmparatorluğu'nun küllerinden yaratıldığı belirtildi. Türkiye'nin modern ve son derece laik bir ülke olduğu vurgulanan haberde, Türkiye'de laik hükümetin en büyük garantörünün -bu bazen demokratik kuralların çiğnenmesi anlamına gelse de- ordu olduğu belirtildi. Ordu'nun Türkiye'de bu yüzden en çok saygı duyulan kurumların başında olduğu da vurgulandı.
"İSLAMOFAŞİSTLER ATATÜRK REJİMİNİ YIKMAK İSTİYOR"
"İslamofaşist Darbe?" başlıklı yazıda, Atatürk'ün düzenini sona erdirilmesinin ve hilafetin tekrar kurulmasının İslamofaşistlerin en büyük hedefi olduğu belirtildi.
İslamofaşizmin Suudi Arabistan başta olmak üzere İslami rejimler tarafından desteklendiği ve bunun tehlikeli bir siyasi hamle olduğunu belirten Washington Times, İslamofaşizmin yükselişinin ardından Batıda Türkiye'nin tekrar Müslüman dünyaya bir model bir olarak görülmesinin umut edildiği belirtildi.
Gazete Batının bunu "2002 yılında İslamcı Recep Tayyip Erdoğan'ın oyların azınlığını almasının ardından iktidarda bir tekel haline gelmesine rağmen bile" sürdürdüğünü belirtti.
Batının bu umudunun, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile müzakerelere başlamasına izin verilmesinin altında yatan gerçek olduğu belirtilen yazıda, AB sürecinin Erdoğan tarafından "orduyu şah mata getirmek için başarılı bir şekilde kullanıldığı" ifade edildi.
YEŞİL SERMAYE
Yazıda, "Böylece Erdoğan'ın ülkedeki laik kurum ve geleneklere karşı giriştiği İslamofaşist darbe isteğinin karşısındaki ordunun, Türkiye'yi' Avrupa'nın dışında tutmakla' suçlanabildiği" ifadeleri yer aldı.
Altı ay önce de benzer bir makaleye yerverdiklerini hatırlatan gazete, Türk ekonomisinin "yeşil sermaye" olarak da bilinen ve Suudi Arabistan ile diğer bazı Körfez devletlerinin petrolden gelen milyarlarca dolarına boğulduğunu belirtti.
Yazıda, Bu paranın Türk iş hayatına akarak İslamcıların güç merkezini oluşturması ve İslamofaşist terörü desteklemesine neden olabileceğine inanmak için nedenler bulunduğu ifade edildi.
Gazete, İslamcıların "klasik faşist teknikleri" kullandıklarını yani "yeşil fonları", demokratik muhalefeti destekleyen işadamlarının, Türkiye'nin geniş Alevi azınlığın, Türkiye'nin başarılı ekonomisi ve sosyal modernizasyonu için önemli olan çalışan kadınların, laik bürokrasinin ve basının karşısında kullandıklarnı belirtti.
İSLAMOFAŞİST DARBENİN HEDEFİ LAİK EĞİTİM SİSTEMİ
İslamofaşist darbenin özellikle odaklandığı hedeflerin başında Türkiye'nin laik eğitim sisteminin geldiğini belirten gazete, medrese benzeri imam hatip liselerinin ve sadece Kur'an eğitimi verilen "diğer okulların" desteklendiğini ifade etti. Yazıda Erdoğan'ın kendisinin de imam hatip mezunu olduğuna dikkat çekildi.
Gazete eğitim gibi yargının da İslamofaşist darbenin hedeflerinden biri olduğunu ifade etti.
"AŞKIN DAVASINDA SAVCI YUKARIDAN EMİR ALDI"
Öncelikle ilk olarak "yukarıdan emirler alan bir yerel savcının" laik akademisyen Yücel Aşkın hakkında suçlamalar ortaya attığını belirten gazete, on binlerce Kur'an eğitimi veren okuldan mezun olmuş kişinin yargıç olarak atandığını ve bunların şeriata göre dava yönetmesine söz verildiğini iddia etti.
Erdoğan'ın okullarda türban yasağını destekleyen AİHM kararını da eleştirdiğini hatırlatan gazete, mahkemenin kararının ardından Erdoğan'ın "Buna onlar karar veremez, o hak ulemanındır" dediğini belirtti.
Gazete bu açıklamanın Erdoğan'ın Türkiye'nin AB'ye katılımı yönünde gösterdiği çabaların inandırıcılığının sorgulanmasına da neden olduğunu ifade etti.
"ERDOĞAN AB SÜRECİNİ ORDUYU EKARTE ETMEK İÇİN KULLANIYOR"
Erdoğan'ın AB sürecini basit bir şekilde laik hukuku koruyan orduyu ekarte etmek için kullandığını öne süren gazete, Başbakan Erdoğan'ın orduyu İslamofaşist düzeni kurma yolunda bir engel olarak gördüğü savunuldu.
"BÜYÜKANIT OLAYI BUNUN KANITI"
Gazete, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt hakkında ortaya atılan suçlamaların da bu çerçevede gündeme geldiğini savundu.
Büyükanıt'ın bu yaz Genelkurmay Başkanı olmasının beklendiğini belirten gazete, Büyükanıt'ın Cumhuriyet karşıtları aleyhinde söylemleriyle tanındığını belirtti.
"AYNI SAVCI SUÇLADI"
Kara Kuvvetleri Komutanını suçlayan savcı ile Yücel Aşkın'ı suçlayan savcının aynı kişi olduğuna dikkat çeken gazete, Büyükanıt hakkındaki suçlamaların da en az Aşkın'a yöneltilenler kadar saçma olduğunu belirtti.
Yazıda son olarak Amerika ve diğer özgürlük yanlısı ülkelerin İslamcı bir Türkiye'yi Müslüman dünyaya bir örnek olarak göremeyeceği ve bu yolda Türkiye'nin artık özgür dünyanın değerli bir üyesi olamayacağının anlaşılması gerektiği belirtildi.
ERDOĞAN'A "İSLAMOFAŞİST" DİYEN YAZAR KİM
Başbakan Erdoğan'ı "İslamofaşist darbe istemekle" suçlayan Frank Gaffney, Amerikan Güvenlik Politikaları Merkezi'nin başında bulunuyor. Gaffney daha önce Reagan döneminde Savunma Bakanlığı'nda görev yapmıştı.
Washington Times gazetesinde Erdoğan'ı "İslamofaşistlikle" eleştiren Frank J. Gaffney Jr. Ayrıca "Savaş'ın Temeli: Amerika'nın Özgür Dünya Savaşı'nda Galibiyet İçin Gereken 10 Adım" kitabının da baş yazarlığını yaptı.
Gaffney, Reagan döneminde Amerikan Savunma Bakanlığı Uluslararası Güvenlik Politikaları biriminde, daha sonra da Savunma Bakanlığı Nükleer Güçler ve Silah Kontrol Politikası departmanında görev yaptı.
Frank. Gaffney Senatör John Tower yönetiminde Sanato Silahlı Servisler Komitesi'nde de bulundu. Halen Washington Times gazetesinde köşe yazarlığı yapan Gaffney aynı zamanda www.warfooting.com sitesi için yazılar yazıyor.
-----------------------------
Eğer bu görüşler giderek yaygınlaşırsa, sanırım ilk işaret Amerika'dakini Türkiye' ye göndermek olacaktır. Sonra da yine ağır bi ekonomik bunalım ve solcular göreve... Başarısızlık, bunalımın derinleşmesi ve ardından yine sağcı bir iktidar. |
deryası |
ya benim anlamadığım şu bu alt kimlik üst kimlik mevzusuna neden bu kadar karşısınız. ne olur yani türkiye cumhuriyeti vatandaşı olsak bişeyimizmi eksilir ne olur anlamıyorum ki. sosyal barış için atılacak güsel ve büyük bi adım bence sonuna kadar destekliyorum. çıkarın artık gözünüzden şu at gözlüklerini. globalleşen şu dünyada türk kürt laz alman italyan ... ne farkederki önemli olan insan olmak . önce kendimize bi soralım insan olmayı becerebiliyormuyuz? diye barış içinde huzurlu bi ülke istiyorum ben vatanımı en az sizin kadar seviyorum ve gerekirse sizden önce canımı vatanım için vermeye giderim şimdi bana türk demişler kürt demişler yada türkiye cumh. vatandaşı demişler ne farkederki önemli olan insan olabilmek değilmi. faşist zihniyetten vazgeçin artık bu ülke hepimizin bırakında kardeşçe yaşayalım. |
deltaG |
quote:faşist zihniyetten vazgeçin artık bu ülke hepimizin bırakında kardeşçe yaşayalım. |
Ne diyelim size.. En iyisi İYİ UYKULAR demek herhalde...
Ne kadar kolay değilmi insanlara hemen FAŞİST GOMONİST gibi yaftalarla çamur atmak.
Önce BİLGİ sahibi olacaksınız ondan sonra FİKİR SAHİBİ. |
deryası |
yeteri kadar bilgim olduğuna şüpheniz olmasın sayın deltaG. neden karşınızdakinin düşüncelerini beğenmediğinizde onu hemen bilgisiz cahil olmakla suçlarsınız hiç anlamam bu en iyi savunma mekanızmanızmıdır.
ayrıca kimseye çamur falan attığım yok sizce bu düşüncenin adı başka ne olabilirki.
ne komik "İYİ UYKULAR" ha walla gülüyorum[:D] ve eğer şayet uyuyorsam ve uyanınca sizin zihniyetinizde olacaksam ben uyumayı tercih ediyorum. |
Bugünün tarihi: 04/05/2025 08:11:33 |