Hukuki.NET


03/05/2025  Eski forum arşivi bölümü

Hukuksal Tartışmalar




 


Forum:
Pratik Bilgi:Uyarma ve Kınama Cezasında Yargı Yolu
alisinkay Burada sorulan sorular karşısında kısa kısa olarak size verilen disiplin cezaları hakkında aydınlatıcı bilgiler vermek isterim. YARGI YOLU SORUNU İlk sorunumuz Uyarma ve kınama cezalarında yargı yolu açık mı kapalı mı?İdare kendisine verilen bu yetkinin sınırsız ve mahkeme yolu da kapalı olduğu için sorumsuz olduğunu düşünüp keyfi cezalar verebilir.Ancak uyarma ve kınama cezalarında aşağıdaki hallerde yargı yoluna gidilebilecektir. 1-Şekil eksikliği. Disiplin cezalarında çeşitli şekil şartları vardır.Bu şekil şartları bazen uyarma ve kınama cezasını hukuken geçersiz hale getirir.Bu durumda yargı yolu kapalı olursa kişinin bir kaybı olacaktır.Şekil eksikliği yönünden aklıma gelenleri burada sayacağım. a) Savunmayı alan amir ile cezayı veren amir aynı kişi olamaz. b)Bir suça iki ceza verilemez (örneğin kanundan dolayı uyarma cezası verilmişse, ek olarak yönetmelikle ek ödemenin kesilmesi gibi bir ceza verilemez) c)Ceza kanundan değil de yönetmelikten doğmuşsa yargı yolu açıktır. d)uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulmasında olaydan bir ay geçtikten sonra soruşturma başlamışsa ceza verilemez.Verilirse yargı yolu açıktır. e) Devlet memurluğundan çıkarmada soruşturma süresi 6 aydır. f) Bağlı bulunduğunuz sendika tarafından önceden kurumunuza bildirilen temsilci ceza kurulunda olmalıdır.Olmaması o cezanın şekil yönünden eksikliğidir. g) uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarında disiplin soruşturması tamamlandıktan sonra disiplin kurulu 15 gün içinde karar almak zorundadır.Kademe ilerlemesinin durdurulmasında ise disiplin kuruluna 15 gün içinde gönderilir.Kurulda 30 gün içinde karar almak zorundadır.Devlet memurluğundan çıkarmada bu süre yüksek disiplin kuruluna gönderilmesinden sonra 6 aydır. h)Sicil dosyası incelemesi yeni çıkan bilgi edinme yasası ile mümkün hale gelmiştir.Savunma hakkınız vardır ve bunu bir vekille de kullanabilirsiniz.Savunmanız alınmadan disiplin cezası verilemez.7 gün içerisinde savunma yapmazsanız bu hakkınızdan vazgeçilmiş sayılır.Savunma yapmadığınız için ceza verilemez. ı) son olarak bu gibi durumlardda yargı yoluna gidebileceğiniz gibi tüm cezalarda 7 gün içinde üst kurula itiraz da edebilirsiniz.7 gün içinde itiraz edilmeyen kararlar idarece kesinleşir.aylıktan çıkarma, kademe ilerlemesinin durdurulması ve memurluktan çıkarma cezalarında da her şekilde idari yargı yolu açıktır.
yyln Sn: alisinkay, Konu ile ilgili vermiş olduğunuz bilgiler, şüphesiz bir çok kişi içi faydalı olacaktır. Ancak, her olayın kendi içinde çözümlenmesinin daha uygun olacağını düşündüğümden, açıklamalarınıza ek olarak şunların da göz önünde bulundurulması uygun olabilir. 1-Savunma alınmadan disiplin cezası verilemeyeceğine dair hüküm bulunmasına rağmen;
quote:
ONUNCU DAİRE 1986 1326 1984 2529 29/05/1986 657 sayılı YASAYA GÖRE, ALEYHİNE YARGI YOLUNA BAŞVURULMASI OLANAKSIZ BULUNAN KINAMA CEZASININ, SAVUNMA ALINMADAN, VERİLMESİ HALİNDE DE YARGI DENETİMİNE TABİ TUTULAMAYACAĞI HK
2-657 sayılı yasaya göre uyarma ve kınama cezasına karşı yargı yoluna gidilemeyecek olmasına rağmen;
quote:
SEKİZİNCİ DAİRE 1997 4048 1997 1535 18/12/1 UYARMA VE KINAMA CEZALARINA KARŞI İDARİ YARGI YOLUNA BAŞVURULAMAYACAĞINA İLİŞKİN KISITLAMA YASA İLE KONULABİLECEĞİNDEN, 4792 SAYILI SOSYAL SİGORTALAR KURUMU YASASINDA DA KINAMA CEZASINA KARŞI İDARİ YARGI YOLUNUN KAPALI OLDUĞUNA İLİŞKİN BİR HÜKÜM BULUNMADIĞINDAN, DİSİPLİN CEZASININ İNCELENMESİ VE ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİ GEREKTİĞİ HK.
Şeklinde yargı kararları vardır. Dolayısıyla konu, basit gibi görünen, fakat işin içine girildikçe, her olaya uygulanabilecek bir şamblonu olmadığı anlaşılan özellikler taşımaktadır. Bu konunun karışıklığını açıklamak için, Yüce Yargıtay'da uzun yıllar memur suçlarına bakan dairede görev yapan bir üyenin, " bunca yıl görev yaptım, kimin memur olduğunu, kimin memur olmadığını öğrenemedim" dediği söylenir... Selamlar... .
alisinkay Sayın Yyln, Çok güzel birbiri ile çelişiyor gibi görünen örnekler vermişsiniz.Benim de zaten amacım bir şablon aluşturmak değil.Kamuda çalışan arkadaşlarımızın genel bilgi olan uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu kapalıdır, bilgisinin aslında her zaman gerçeği yansıtmadığını göstermek ve haklarını arayabilmelerine yardımcı olmak. Örneğin son değişen yasa ile disiplin kurulunda sendika temsilcisinin bulunması, şu ana kadar yargıya intikal etmiş böyle bir olay yok.Ancak kanunun emredici hümü olan bu düzenlemeye aykırı bir ceza verilmesi halinde ağır şekil eksikliği olacağı kanaatindeyim. Ve bildiğiniz gibi ağır şekil eksikliği olan tüm disiplin cezaları ve yönetmeliklerle belirlenmiş tüm disiplin cezalarında yargı yolu açık. Özellikle pek çok kamu kuruluşunda ek ödeme adı altında ödeme verilmesi ve aynı zamanda yönetmelikle uyarma ve kınama cezalarında bu ek ödemenin kesilmesi kamuda çalışan arkadaşlarımızı mağdur etmektedir.Bu durumlarda yargı yolunun açık olmadığını düşünüp hiçbir şey yapılmazsa adalet sağlanamayacağı için bu genel ama doğası gereği her özelde farklılık gösteren hukuki sorunların karmaşasını normal vatandaşımızın gözünde biraz olsun gidermeye çalıştım Mutlaka her kanun maddesi farklı yorumlanabildiği gibi bunları okuyan vatandaşlar kesin kural gibi düşünmemeli buradan bir fikir alıp kendi olayının özünü bir avukata danışmalıdır.
alisinkay Daha açıklayıcı olması açısından yukardkai her madenin gerekçesini vermeye çalışacağım (bulabildiğim ölçüde) malesef kaynaklarım evimde değil. b - ve c maddeleri: Ağağıda da görüldüğü gibi kanunsuz bir ceza verilebilir.Ancak yönetmeliğe göre verilen veya kanunun yprrumlanması ile verilen bu cezalar da yargı yolu açıktır diye düşünüyorum.Aşağıdaki yazı bir makaleden alıntıdır. Disiplin Hukuku Açısından Kanunilik ilkesi Disiplin Hukukunda da muhtelif fiil ve hareketler tarif edilmiş ve bu fiil ve hareketlerin işlenmesi durumunda karşılığında gösterilen disiplin cezalarının verilmesi gerekmektedir.Bir başka ifadeyle kanunilik ilkesi disiplin rejiminde de kullanılmalıdır.Fakat bu konuda bazı yazarlar tarafından idarenin tüzük, yönetmelik gibi düzenleyici işlemlerin de maddi bakımdan bir tür kanun olduğu zikredilerek idarenin bu işlemlerle suç yaratabileceği iddia edilmiş; uygulamada idarenin düzenleyici işlemlerle suç yaratabiliyor olması ; böyle bir yetkisi bulunmadığı zaman idarenin işini yapamayacağı ,ihtiyaçların mahalli olduğu , parlamentonun bunu her zaman her vakit iyi değerlendiremeyeceği ; kanun yapmanın uzun sürdüğü , parlamentonun yavaş çalıştığı , oysa idarenin sorunlara hızla müdahale edip çözümler bulmak zorunda olduğu , gerekçe olarak ileri sürülmüştür.35 Bizce disiplin cezası vermesini gerektirecek eylemlerin ve bunlara uygulanacak disiplin cezalarının, bu eylemler ortaya çıkmadan önce hukuksal bir dayanağının(kanunun) bulunması diğer bir ifadeyle kanunda gösterilmesi , eylemlerin ve karşılığı disiplin cezaların kanunda açıkça belirtilmesi gerekir.36 Bu durum Anayasamızda yer alan #8220;kanuni idare#8221; ilkesinin doğal bir sonucudur.Gerçekten Anayasamızın gerek başlangıç hükümlerinde ve gerekse genel esaslar kısmındaki ikinci,altıncı,sekizinci ve on birinci maddelerinde yürütme ve idarenin hukuka ve kanunlara bağlılığı zikredilmiştir. Kanuni idare ilkesi , idarenin davranışlarına kanunun ve ona eşit hukuk kurallarının egemen olması demektir37. Kanunun idari davranışlara egemen olması , bunların bütünün kanun tarafından düzenlenmesi gerektiği anlamına gelmez. Aksi takdirde idare çok güç işleyen bir müessese durumuna düşer , ve varoluş gayesi olan kamu hizmetlerinin gereği gibi yapılması aksar.Bu sebeple kanunun idaredeki düzenleme alanı idare edilenler yada idare açısından özgüven ve istikrar isteyen konulara ilişkin olmalıdır. Başka bir ifadeyle özel güven ve istikrar gerektirmeyen konular , kanunun verdiği yetki çerçevesinde idarenin düzenleyici işlemlere konu olabilir.38 Disiplin Hukukumuzda kanunilik ilkesine temel teşkil eden Anayasamızın 128inci maddesinin üçüncü fıkrasında #8220;Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları , görev ve yetkileri , hakları ve yükümlülükleri , aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir#8221; denilmiştir.Bu durumda memurların özlük haklarını etkileyecek nitelikte olan disiplin suç ve cezaları ile bu cezaların verilmesi ve uygulanmasına ilişkin düzenlemelerin kanunla yapılması esastır. Ancak disiplin rejimimizde suçlar tek tek tarif edilmeyip #8220;memur vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak#8221;39gibi genel ibareler kullanılmıştır.Bu nedenle suç ve cezaların kanuniliği meselesi DMK açısından incelendiğinde ,ceza hukukundaki gibi net değildir. Ayrıca 657 sayılı Kanunun 125inci maddesinin dördüncü fıkrası suç ve cezaların kanuniliği ilkesiyle çelişen bir başka düzenlemedir.Gerçekten anılan fıkra şöyledir #8220;Yukarda sayılan ve disiplin cezası verilmesi gereken fiil ve hallere nitelik ve ağırlıkları itibariyle benzer eylemlerde bulunanlara da aynı neviden disiplin cezaları verilir.#8221;Böylece sözü geçen ilke ile çelişen , bu kural ile kıyasa izin verilmiş40, açıkça kanunda gösterilmeyen bir fiil ve hal #8220;nitelik ve ağırlık itibariyle#8221; kanunda yer alan eylemlere benziyor ise memura yine de ceza verilmesine olanak sağlanmıştır. d, e, g,h, ı bildiğiniz üzere 657 sayılı devlet memurları kanununda geçmektedir. f Yönetmelik madde 1 paragraf 2 Karar Sayısı: 2005/9138 Ekli #8220;Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik#8221;in yürürlüğe konulması; Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcılığı#8217;nın 2/6/2005 tarihli ve 846 sayılı yazısı üzerine, 657 sayılı DevletMemurları Kanununun 134 üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulu#8217;nca 4/7/2005 tarihinde kararlaştırılmıştır. #8220;Hakkında disiplin soruşturması yürütülen Devlet memurunun üyesi olduğu sendikanın temsilcisi de bu maddede belirtilen disiplin ve yüksek disiplin kurullarında yer alır. Her bir disiplin ve yüksek disiplin kurulunda görevlendirilen temsilci ilgili sendika tarafından önceden bildirilir. Bu şekilde üyesi çift sayıya ulaşan kurullarda oyların eşitliği halinde başkanın bulunduğu tarafın kararına itibar edilir.#8221;
alisinkay T.C. DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU Esas No:2001/427 Karar No:2004/448 Temyiz İsteminde Bulunan ( Davacı): ... Karşı Taraf (Davalı): Maliye Bakanlığı Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir. Danıştay Tetkik Hakimi Tuncay Dündar'ın Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir. Danıştay Savcısı Zehra Birden'in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, Danıştay Onbirinci Dairesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle Daire kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. İstemin Özeti: Danıştay Onbirinci Dairesinin 20.3.2001 günlü, E:2000/10057, K:2001/529 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması davacı tarafından istenilmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay idari Dava Daireleri Genel Kurulunca gereği görüşüldü: Dava, Arapgir Malmüdürlüğü görevini vekaleten yürüten davacının Gelir İdaresi Geliştirme Fonundan Yapılacak Ek Ücret Ödemesine İlişkin Usul ve Esasların 4. maddesinin olumsuz sicil alanlara bir yıl süreyle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125. maddesine göre cezalandırılanlardan, uyarma cezası alanlara bir ay, kınama cezası alanlara üç ay, aylıktan kesme cezası alanlara altı ay süreyle, kademe ilerlemesinin durdurulması cezası olanlara, kademe ilerlemesinin durdurulması süresince ek ücret ödemesi yapılmayacağı yolundaki (c) fıkrasının iptali istemiyle açılmıştır. Danıştay Onbirinci Dairesinin 20.3.2001 günlü, E:2000/10057, K:2001/929 sayılı kararıyla; her ne kadar, anılan fıkranın tamamının iptali istemiyle dava açılmış ise de; davacıya aldığı kınama cezası nedeniyle üç ay süre ile ek ücret ödemesi yapılmadığının anlaşıldığı, bu nedenle, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun idari işlem hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından iptal davası açılabileceği yolundaki 2. maddesi hükmü karşısında davacının sözkonusu Esasların 4. maddesi (c) fıkrasının kınama cezası ile ilgili kısmı dışındaki hükmünün iptalini istemesinde menfaati bulunmadığı, Gelir İdaresi Geliştirme Fonundan Yapılacak Ek Ücret Ödemesine İlişkin Usul ve Esasların 4. maddesinin (c) fıkrasında yer alan ve kınama cezası alanlara üç ay süre ile ek ücret ödemesi yapılamayacağına ilişkin düzenlemenin iptali istemi hakkında ise, 213 sayılı Vergi Usul Kanununa 3418 sayılı Kanunun 32. maddesiyle eklenen Ek 13. maddenin 1. bendinde Vergi Kanunlarının uygulanması, gelir idaresinin çağdaş bir yapıya kavuşturulması, Maliye ve Gümrük Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü Merkez ve Taşra Teşkilatının geliştirilmesi, modernleştirilmesi ve Maliye ve Gümrük Bakanlığı personelinin daha etkin ve verimli çalışmasını sağlamak gayesiyle T.C. Ziraat Bankası nezdinde Gelir idaresi Geliştirme Fonu kurulduğunun belirtildiği, aynı maddenin 3. bendinin (b) fıkrasında da, Maliye ve Gümrük Bakanlığı personeline görevleri nedeniyle ve daha verimli çalışmasını sağlamak gayesiyle yapılacak ek ödemeler ile vergi uygulamasında görevli gelir idaresi personeline, vergi incelemesinde görevli personele ve Fonun kullanılmasına ilişkin hizmetlerde görevlendirilen personele fazla mesai ve yolluk ödenmesinde kullanılacağının hükme bağlandığı, 3418 sayılı Yasa ile Maliye ve Gümrük Bakanlığı Personeline, Gelir İdaresi Geliştirme Fonundan yapılacak ücret ödemelerine ilişkin yetkinin Bakanlar Kurulu'na verildiği yetkiye dayanılarak Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan 6.8.1988 gün ve 88/13207 sayılı Kararnamenin 1/1. maddesinin 2. paragrafında, kınama cezası alanlara altı ay süreyle ek ücret ödemesi yapıiamayağı hükmüne yer verildiği, 26.12.1993 gün ve 3946 sayılı Kanunun 2. maddesi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununun ek 13. maddesi değiştirilerek yapılacak ek ödemelerin farklı miktarları ve ödemeye ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanı tarafından tespit edileceğinin hükme bağlandığı 1.7.1998 tarihinde yürürlüğe giren Gelir İdaresini Geliştirme Fonundan Yapılacak Ek Ücret ödemesine İlişkin Usul ve Esasların 4. maddesinin (c) fıkrasında, olumsuz sicil alanlara bir yıl süreyle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125. maddesine göre cezalandırılanlardan, uyarma cezası alanlara bir ay, kınama cezası alanlara üç ay, aylıktan kesme cezası alanlara altı ay süreyle, kademe ilerlemesi durdurulması cezası alanlara, kademe ilerlemesinin durdurulması sürecinde ek ücret ödemesi yapılamayacağının belirtildiği, bu itibarla, anılan düzenlemelere göre personele yapılan ödemelerin genel bütçeden yapılan maaş ödemelerinin eklentisi niteliğinde olmadığı, ek ödemelerin amacının verimli ve etkin çalışmayı teşvik etmek ve sağlamak olduğu sonucuna varıldığı öte yandan, disiplin cezaları, kamu hizmetlerinin yürütülmesi ve kamu yararının devamlılığının sağlanması amacıyla kamu görevleri için görev, yetki ve sorumlulukları bakımından yasal olarak düzenlenmiş yaptırımlar olduğu, disiplin cezalarının kamu hizmetlerinin en iyi şekilde yürütülmesi, kamu yararının devamlılığı bakımından gerekli görüldüğü, bu hizmetleri yürüten kamu görevlilerinin görev anlayışları, yetkileri ve sorumlulukları kamu hizmeti ve hizmet gerekleri ile sınırlandırıldığı, bu sınırlar dışına çıkanların ise disiplin cezalan ile cezalandırılmalarının öngörüldüğü, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 124. maddesinde, kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacı ile kanunların, tüzüklerin ve yönetmeliklerin devlet memurları olarak emrettiği ödevleri yurt içinde ve yurt dışında yerine getirmeyenlere, uyulmasını zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara, yasakladığı işleri yapanlara durumun niteliğine ve ağırlık derecesine göre, 125. maddede sıralanan disiplin cezalarından birinin verileceği hükmünün yer aldığı, anılan 125. maddede ise disiplin cezalarının çeşitleri ile ceza uygulanacak fiil ve haller sayılarak maddenin (B) bendinde de kınama cezasının düzenlendiği, buna göre disiplin cezalarıyla getirilen müeyyidelerle sağlanmak istenen amacın, gelir idaresini geliştirme fonundan yapılan ek ödemelerle güdülen amaç gibi, kamu personelinin daha etkin ve verimli çalışmasını sağlayarak kamu hizmetinin rasyonel şekilde yerine getirilmesi olması nedeniyle dava konusu düzenlemede mevzuata aykırılık görülmediği gerekçesiyle, davanın, Gelir idaresinin Fonundan Yapılacak Ek Ücret Ödemesine İlişkin Usul ve Esasların 4. maddesinin, (c) fıkrasında kınama cezası ile ilgili hükmü dışındaki kısmının ehliyet yönünden reddine, kınama cezası alanlara üç ay süreyle ek ödeme yapılmayacağına ilişkin kısmının ise esastan reddine karar verilmiştir. Davacı, dava konusu işlemin yasal dayanağının olmadığını, tek bir fiilden birden fazla ceza verildiğini belirterek kararı temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir. Kararın, dava konusu Esasların 4. maddesinin (c) fıkrasının kınama cezası ile ilgili kısmı dışındaki hükmünün iptalini istemesinde davacının menfaatinin bulunmadığına ilişkin kısmında hukuk ve usule aykırılık bulunmamaktadır. Dava konusu Esasların 4. maddesinin (c) fıkrası yönünden ise; 26.12.1993 günlü, 3946 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 213 sayılı Vergi Usul Kanununun Ek 13. maddesinde Maliye Bakanlığı Personel Gelir idaresi Geliştirme Fonundan yapılacak ek ödemeye ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığı tarafından tespit edileceğini hükme bağlamıştır. Bu hükümle personelin verimli çalışmasının sağlanması ve böylece kurumun üstlendiği kamu hizmetlerinin daha iyi yürütülmesi amaçlanmıştır. Yasanın anılan hükmüne dayanılarak Kurum personeline aylıkla birlikte verilen ek ödemeler genel nitelikte olup, bu ödeme sadece belli bir başarı veya performans gösterenlere değil aynı konumda olan personele, unvanları ve çalıştıkların yerin özelliği ile işin niteliği gözönüne alınarak farklı oranlarda ödenmektedir. 657 sayılı Kanunun ilgili maddelerinde işlenilen eyleme yine Yasada öngörülen disiplin cezası verilmesi esası getirilmiştir. Bu cezalar arasında aylıktan kesme cezası da bulunmaktadır. 1.7.1998 tarihinde yürürlüğe giren, Gelir İdaresini Geliştirme Fonundan Yapılacak Ek Ücret Ödemesine ilişkin Usul ve Esasların 4. maddesinin (c) bendinde "Olumsuz sicil alanlara bir yıl süreyle, 657 sayılı Devlet Memurlara Kanunu'nun 125 nci maddesine göre cezalandırılanlardan, uyarma cezası alanlara bir ay, kınama cezası alanlara üç ay, aylıktan kesme cezası alanlara altı ay süreyle, kademe ilerlemişinin durdurulması cezası alanlara kademe ilerlemesinin durdurulması süresince ek ücret ödemesi yapılmaz" düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenlemeyle herhangi bir disiplin cezası alanlara ayrıca bir de aylıktan kesme cezası niteliği taşıyan şekilde belli bir süre ek ödemeden yararlandırmama yoluna gidilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Zira disiplin cezasına konu eylemler için uygulanacak yaptırım mevzuatta belirlenmiş olup, idari düzenlemeyle disiplin cezasının yanında aynı eylemden dolayı bir de gelir mahrumiyetine yol açacak biçimde düzenleme getirilmesine olanak tanıyan bir yetki davalı idarelere tanınmamıştır. Bu durumda; dava konusu işlem ile dayanağı düzenlemede hukuka uygunluk bulunmamakta olup; davanın reddine ilişkin temyize konu kararın bu kısmında hukuki isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle Danıştay Onbirinci Dairesinin 20.3.2001 günlü, E:2000/10057, K:2001/529 sayılı kararının; davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmının ONANMASINA, Gelir idaresini Geliştirme Fonundan Yapılacak Ek Ücret Ödemesine İlişkin Usul ve Esasların 4. maddesinin (c) fıkrasının kınama cezası alanlara ilişkin kısmının BOZULMASINA, 1.4.2004 günü oyçokluğu ile karar verildi.
alisinkay T.C. DANIŞTAY ONİKİNCİ DAİRE Esas No :2004/4643 Karar No : 2005/313 Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): Ali Akiş Vekili : Av.Bayram Nüzket, Peker Mah. Belediye Cad.64/1 MANİSA Karşı Taraf : Salihli Kaymakamlığı İstedin Özeti: Manisa İdare Mahkemesinin 24.9.2004 günlü, E:2004/451, K:2OÖ4/862 sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen İncelenerek bozulması İsteminden ibarettir. Savunmanın özeti: Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır. Danıştay Tetkik Hakimi : Safiye Coşkun Düşüncesi : İdare Mahkemesince verilen Karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından anılan kararın onanması gerektiği düşünülmüştür. Danıştay Savası: Erkan Cantekin Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen İncelenerek, bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir, Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince Işın gereği düşünüldü: Öğretmen olarak görev yapan davacı, 11.12.2003 tarihinde özürsüz olarak bir gün göreve gelmediğinden bahisle 657 sayılı Yasa'nın 125/C-b maddesi uyarınca 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali ve aylıktan kesilen miktarın kesinti tarihinden itibaren yasal faizi ile iadesi istemiyle dava açmıştır, Manisa idare 'Mahkemesinin 24.9.2004 günlü, E:2004/451, K:2004/862 sayılı kararıyla; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin C/b bendinde; "özürsüz olarak bir veya iki gün göreve gelmemek" fiilinin aylıktan kesme cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayıldığı, dosyasının incelenmesinden davacının üyesi bulunduğu sendika ve bu sendikanın bağlı olduğu konfederasyon kararı uyarınca 11.12.2003 tarihinde bir gün süre ile göreve gelmediğinin anlaşıldığı, hukuken geçerli sayılabilecek bir özrü olmaksızın iş saatleri içinde göreve gelmeyen davacının aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasında Türkiye'nin de imzaladığı Avrupa İnsan Hakları ve Temel özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme ile diğer İlgili milletlerarası sözleşmelere ve 4688 sayılı Kanunun 18. maddesi ile 657 sayılı Yasa'nın 125/C-b maddesine aykırılık görülmediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Davacı, Anayasa ve diğer mevzuat hükümleri, ve uluslararası sözleşmeler ile güvence altına alman sendikal hakların kullanılması niteliğindeki eylemin disiplin cezasını gerektirmediğini öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını İstemektedir. 657 sayılı Yasanın 125/C-b maddesinde, özürsüz olarak bir veya iki gün göreve gelmemek fiili aylıktan kesme cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılmıştır. Olayda, davacının üyesi bulunduğu sendikanın yetkili kurullarınca alınan, üretimden gelen güçlerini kullanma çağırışına uyarak 11.12.2003 tarihinde göreve gelmediği anlaşılmış olup, davacının sendikal faaliyet kapsamında göreve gelmemesi fiilinin mazeret olarak kabulünün gerektiği dolayısıyla 657 sayılı Yasanın 125/C-b maddesi anlamında özürsüz olarak göreve gelmemek fiilinin sübuta ermediği görülmüştür. Bu durumda, disiplin suçu teşkil etmeyen eylem nedeniyle davacı hakkında tesis olunan işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dâvanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı temyiz talebinin kabulü ile Manisa İdare Mahkemesince verilen 24.9.2004 günlü, E;2004/4515 K:2004/862 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen nedenler gözetilmek suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 9.2.2005 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi, Başkan Üye Üye Üye Üye Gülsen Sabriye Yücel Kenan Zeynep YENİŞEHİRLİ KÖPRÜLÜ IRMAK ATASOY KAVLAK (X) (X)KARŞI OY Öğretmen olan davacının üyesi olduğu sendikanın yetkili kurullarınca alınan karara .uyarak yapılan eyleme katılmak için 11.12.2003 tarihinde göreve gelmemesi nedeniyle maaş kesimi cezasıyla cezalandırılmasında hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği görüşüyle bozma yolundaki çoğunluk kararına karşıyım. Üye Kenan ATASOY AÖ/11.2.2005
nuriye06 açıklamalarınızda inceleme veya inceleme soruşturması diye adlandırılan işlem hakkında bilgi verebilirmisiniz. örnek: disiplin soruşturmasına konu olan olay öğrenildiğinde (şikayet dilekçesi ile öğreniliyor) ;Genel Müdür şikayet dilekçesi üzerine : teftiş kurulu başkanına; İNCELENSİN diye bir not yazıyor. 5 ay inceleme sürüyor! 5 ay dan sonra disiplin soruşturması oluru alınıyor. bu durumda inceleme veya inceleme soruşturması; 1 ay içinde başlaması gereken disiplin soruşturmasını başlatmış oluyormu? yapılacak inceleme veya disiplin soruşturması için olur alınması şartmı? bu gibi soruları özel olmayan, 657 nin genel kuralları çerçevesinde cevaplarmısınız?
alisinkay Madde 127 açıkca bu fiillerin öğrenildiği tarihten itibaren dediği için şikayetin yapıldığı anı öğrenme olarak kabul etmek gerekir.Eğer ceza devlet memurluğundan çıkarmayı gerektirmeyecek bir ceza ise zamanaaşımına uğramıştır. Savunma hakkı: Madde 130 - Devlet memuru hakkında savunması alınmadan disiplin cezası ve- rilemez. Soruşturmayı yapanın veya yetkili disiplin kurulunun 7 günden az olmamak üzere verdiği süre içinde veya belirtilen bir tarihte savunmasını yapmıyan me- mur, savunma hakkından vazgeçmiş sayılır. Zamanaşımı: Madde 127 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/33 md.) Bu Kanunun 125 inci maddesinde sayılan fiil ve halleri işleyenler hakkında, bu fiil ve hallerin işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren; a) Uyarma, kınama,aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması ceza- larında bir ay içinde disiplin soruşturmasına, b) Memurluktan çıkarma cezasında altı ay içinde disiplin kovuşturmasına, Başlanmadığı takdirde disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğrar. Disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin işlendiği tarihten itibaren nihayet iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar.
alisinkay
quote:
Madde 127 açıkca bu fiillerin öğrenildiği tarihten itibaren dediği için şikayetin yapıldığı anı öğrenme olarak kabul etmek gerekir.Eğer ceza devlet memurluğundan çıkarmayı gerektirmeyecek bir ceza ise zamanaaşımına uğramıştır.Ayrıca yukarıda sayın yyln'ın da ifade ettiği gibi her konu kendine hastır.Buradaki bilgiler sadece genel bilgiler olup kişileri yönlendirmekten ziyade fikir verme amaçlıdır. Savunma hakkı: Madde 130 - Devlet memuru hakkında savunması alınmadan disiplin cezası ve- rilemez. Soruşturmayı yapanın veya yetkili disiplin kurulunun 7 günden az olmamak üzere verdiği süre içinde veya belirtilen bir tarihte savunmasını yapmıyan me- mur, savunma hakkından vazgeçmiş sayılır. Zamanaşımı: Madde 127 - (Değişik: 12/5/1982 - 2670/33 md.) Bu Kanunun 125 inci maddesinde sayılan fiil ve halleri işleyenler hakkında, bu fiil ve hallerin işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren; a) Uyarma, kınama,aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması ceza- larında bir ay içinde disiplin soruşturmasına, b) Memurluktan çıkarma cezasında altı ay içinde disiplin kovuşturmasına, Başlanmadığı takdirde disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğrar. Disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin işlendiği tarihten itibaren nihayet iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar.
Ekleyen: alisinkay - 20/11/2005 :  00:25:37
yyln Sn: nuriye06'nın sorusu ve Sn: alisinkay'ın cevabı göz önünde bulundurulduğunda, şu hususların da bilinmesinde yarar olabilir. 1-Şikayet dilekçesinde, kim, ne zaman, nerede ne gibi bir suç işlediği açıkça belirtilmiş ise, şikayet dilekçesinin yetkili makam'a ulaştığı tarih, fiil ve failin öğrenildiği tarih olarak kabul edilir. Dolayısıyla, alisinkay'ın açıklamış bulunduğu zamanaşımının bu kapsamda değerlendirilmesi uygun olur. 2-Şikayet dilekçesinde, yukarıda beliritilen hususlar açıkça belirtilmemiş ise, önce konunun incelenmesi, inceleme sonucunda soruşturmaya değer bir husus tespit edilirse, konunun soruşturulması düşünülebilir ki, bu durum asılsız şikayet dilekçeleri ile memurun haksız yere zan altında bırakılmasının önlenmesi ve çalışma huzurunun bozulmaması açısından da yararlıdır. İnceleme sonucunda, bir suç emaresine rastlanılmış ise, bu durum yetkili makam'a bildirildiğinde, artık fiil ve fail öğrenilmiş olur ve memurluktan çıkarma suçlarında 6 ay, diğer suçlarda bir ay içinde soruşturma kararının verilmesi gerekir. Eğer, fiil ve failin öğrenildiği tarihten itibaren bu süre içinde soruşturma açılmamış ise, olayda zamanaşımı hükümlerinin uygulanması gerekir. 3-Bu bilgiler çerçevesinde nuriye06'nın sorusu göz önünde bulundurulduğunda, şikayet dilekçesi üzerine inceleme yapıldıktan sonra, inceleme sonucunu öğrenen yetkili makam'ın bir ve altı aylık sürler içinde soruşturma kararı vermiş ise, olayda zamanaşımından söz edilemez. 4-Soruşturma için yetkili makam tarafından mutlaka soruşturma kararı verilmesi gerekir.
nuriye06 sn yyln ben bu sitede yeniyim. isim ve kurum bildirmeden konuyu size yazabilirim sizde burada uygun bir şekilde açıklarsınız. kurallarıda okumadım. eğer arzu ederseniz olayı mailinize tam yazabilirim.benim mail ncam0662@yahoo.com.tr
nuriye06 önce buradan göndermeye çalışmıştım error verdi. yeniden deniyorum. sn yyln ben bu sitede yeniyim. isim ve kurum bildirmeden konuyu size yazabilirim sizde burada uygun bir şekilde açıklarsınız. kurallarıda okumadım. eğer arzu ederseniz olayı mailinize tam yazabilirim.benim mail ncam0662@yahoo.com.tr
yyln Sn: nuriye06, Konu ile ilgili merak ettiklerinizi ve görüşlerinizi buraya yazmanız, forum kuralları, konuyu diğer kişilerin de anlaması ve farklı görüşlerin de açıklanabilmesi açısından daha uygun olur. Selamlar...
omercelikkol arkadaşlar artık uyarı ve kınama cezalarına karşıda idare mahkemesine dava açılabiliyor. anayasanın 90 ıncı maddesine 2004 yılında yapılan eklemeden dolayı bu konuda ankara 5. idare mahkemesinin kararı var.
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Velayet hakkı] Wmic Windows Activation Key and windows 7 ultimate activation tool 
  • 03.05.2025 09:36
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük + Arşiv +
    Bugünün tarihi: 03/05/2025 11:21:38