Hukuki.NET


06/05/2025  Eski forum arşivi bölümü

Hukuksal Tartışmalar




 


Forum:
Sevdiklerinize zaman ayırın.
Av.Dilek Kuzulu Yüksel BABA BİR SAATİNİ ALABİLİR MİYİM? Adam yorgun argın eve döndüğünde 5 yaşındaki çocuğunu kapının önünde beklerken buldu.Çocuk babasına, "Baba bir saatte ne kadar para kazanıyorsun" diye sordu... Zaten yorgun gelen adam, "Bu senin işin değil" diye cevap verdi. Bunun üzerine çocuk "Babacım lütfen, bilmek istiyorum" diye üsteledi. Adam "İllâ da bilmek istiyorsan 20 milyon" diye cevap verdi.. Bunun üzerine çocuk "Peki bana 10 milyon borç verir misin" diye sordu. Adam iyice sinirlenip, "Benim senin saçma oyuncaklarına veya benzeri şeylerine ayıracak param yok. Hadi, derhal odana git ve kapını kapat" dedi. Çocuk sessizce odasına çıkıp kapıyı kapattı.Adam sinirli sinirli;"Bu çocuk nasıl böyle şeylere cesaret eder." diye düşündü. Aradan bir saat geçtikten sonra adam biraz daha sakinleşti ve çocuğa parayı neden istediğini bile sormadığını düşündü, "Belki de gerçekten lazımdı"...Yukarı çocuğunun odasına çıktı ve kapıyı açtı... Yatağında olan çocuğa,"Uyuyor musun" diye sordu. Çocuk "Hayır" diye cevap verdi... "Al bakalım, istediğin 10 milyon. Sana az önce sert davrandığım için üzgünüm. Ama uzun ve yorucu bir gün geçirdim" dedi... Çocuk sevinçle haykırdı, "Teşekkürler babacığım"... Hemen yastığının altından diğer buruşuk paraları çıkardı. Adamın suratına baktı ve yavaşça paraları saydı.Bunu gören adam iyice sinirlenerek, "Paran olduğu halde neden benden para istiyorsun?... Benim, senin saçma çocuk oyunlarına ayıracak vaktim yok" diye kızdı... Çocuk "Param vardı ama yeterince yoktu " dedi ve yüzünde mahcup bir gülücükle paraları babasına uzattı; "İşte 20 milyon... Şimdi bir saatini alabilir miyim babacım?..." Lütfen sevdiklerinize ve size ihtiyacı olanlara zaman ayırın. [:)]
ahaltuner Sayın Av.Dilek Kuzulu Yüksel, Hayatın olağan akışı içerisinde hiç farkedemediğimiz ve belki de farkedemediğimizden ötürü böyle bir sorunumuzun dahi olduğunu aklının ucundan geçirmeyen bizlerin hafatada en az bir kez okuması gereken bir yazı yazı bu.Belki haftada bir kez okunması gerekli deyişimi fazla bulan arakadaşlar olabilir ama inanın unutkanlık biz insanoğluyla eş anlama gelir olmuş.Hayatımıza öylesine boş olmazsa olmazlar yerleştirmişizki bu hikaydeki çocuğumuz gibi kimbilir daha neleri unutup geçiyoruz.Böyle bir yazıyı buraya taşıyarak bizi uyarmış olduğunuz için teşekkür ederim. Saygılarımla.
Av.Dilek Kuzulu Yüksel 21 senelik evlilikten sonra "aşk ışıltısını" canlı tutmanın yeni bir yolunu buldum. Bir süre önce, başka bir kadınla çıkmaya başladım ve bu aslında eşimin fikriydi. Bir gün eşim, beni çok şaşırtarak: "Biliyorum ki onu seviyorsun"dedi. " Ona da zaman ayırman gerekiyor." Karımın, ziyaret etmemi istediği "öbür kadın" 19 yıldır dul olan annemdi. İşimin yoğunluğu ve üç çocuğumun beklentileri sebebiyle Annemi görme fırsatım pek olamıyordu. O akşam annemi yemeğe ve ardından sinemaya davet ettim. Endişelendi ve hemen "İyi misin, her şey yolunda mı?" diye sordu. Annem de geç saatte gelen bir telefonun veya sürpriz bir davetin mutlaka kötü bir anlamı olacağından şüphelenen tipte kadınlardandı. "Seninle beraber ikimiz biraz zaman geçirmemizin güzel olacağını düşündüm ." diye cevapladım. "Sadece ikimiz mi?" Biraz düşündü ve "Çok isterim" diye cevap verdi. O Cuma, iş çıkışı onu almaya giderken kendimi biraz gergin hissediyordum. Eve vardığımda fark ettim ki o da, randevumuzdan ötürü hafif gergin görünüyordu. Kapısının önünde, paltosunu çoktan giymiş bir şekilde bekliyordu.Saçlarını yaptırmıştı ve üzerinde babamla kutladıkları son evlilik yıldönümlerinde giydiği elbise vardı. Bana melekler kadar ışıltılı bir yüzle gülümsedi. Arabaya bindiğimizde; "Arkadaşlarıma oğlumla dışarı çıkacağımı söyledim ve gerçekten çok etkilendiler" dedi. "Randevumuzun nasıl geçtiğini duymak için sabırsızlanıyorlar." Gittiğimiz restaurant, çok şık olmasa da sevimli, sıcak ve servisin kaliteli olduğu bir mekândı. Annemse, bir kraliçe edasıyla koluma girdi. Yerimize oturduktan sonra ona mönüyü okumam gerekmişti,çünkü küçük yazıları göremiyordu. Ben daha mönünün ortalarındayken annemin nemli gözlerle ve nostaljik bir gülüşle bana bakmakta olduğunu fark ettim: "Eskiden, sen küçükken,mönüleri okuyan bendim, sense meraklı bakışlarla beni dinlerdin" dedi. Ben de gülümsedim;"O zaman, şimdi senin rahat rahat oturma sıran ve ben de okuyarak borcumu ödeyebilirim"dedim. Yemek boyunca muhabbetimiz çok güzeldi, sıra dışı hiçbir şey olmadı ama eskilerden ve hayatlarımızdaki yeniliklerden bahsederek kaybettiğimiz zamanın birazını telâfi etmeye çalıştık. O kadar çok konuştuk ve eğlendik ki film saatini kaçırdık. Akşam annemi bırakırken; "Seninle tekrar çıkmak isterim ama ancak bu sefer benim seni davet etmeme izin verirsen" dedi ve bir akşam tekrar buluşmakta karar kıldık. Eve geldiğimde eşim yemeğin nasıl geçtiğini sordu: "Çok güzeldi" dedim."Düşünebileceğimin çok üstündeydi" Birkaç gün sonra annem aniden ciddi bir kalp krizi sonucu vefat etti. Bu, o kadar âni gerçekleşmişti ki onun için bir şey daha yapma şansım olmamıştı. Birkaç zaman sonra evime, annemle yemek yediğimiz restorandan, ödenmiş iki kişilik bir yemek faturası ve üzerine iliştirilmiş bir not yollandı: "Oğlum, bu faturayı önceden ödedim, çünkü seninle kararlaştırdığımız randevu gününe gelemeyeceğimden neredeyse yüzde yüz emindim.Yine de iki kişilik bir yemek ayarladım çünkü bu sefer eşinle beraber gitmenizi istiyorum. Seninle olan o günkü randevumuzun benim için ne anlam ifade ettiğini bilemezsin. Seni Seviyorum." O esnada, "Seni Seviyorum"demenin ve hayatta değer verdiğimiz insanlara hak ettikleri zamanı ayırmanın önemini anladım. Hayatta hiçbir şey ailenizden daha önemli değildir. Onlara hakları olan zamanı ve ilgiyi verin çünkü böyle şeyleri erteleyebileceğiniz "başka bir zaman" ı her istediğinizde yakalayamayabilirsiniz".....
Av.Dilek Kuzulu Yüksel Kapidan iceri girer girmez neseyle bagirdi: "Anne biliyormusun bugün yuvada ne oldu?" "Görmüyor musun? Telefonla konusuyorum." Hic kimsenin sevdigi sey birbirine benzemiyordu. Annesi telefonu, babasi arabayi seviyordu. Hersey erteleniyordu telefon ve araba söz konusu oldugunda. Bir de eve misafir gelecek oldumu kendisine hic yer kalmiyordu. Nerelere gitsindi? Annesi kapatti telefonu. Mutfaktan tencere kasik sesleri geliyordu. Kosarak yanina gitti. "Sana yardim edeyim mi?" dedi en sevimli halini takinarak. Annesi manali manali bakti. "Hayirdir. Bir yaramazlik filan. Bak bir de seninle ugrasmayayim. Cok yorgunum zaten." Yorgunluk nasil bir seydi. Bazen elinde oyuncagiyla uykuya daldiginda anneannesi oyuncagi yavasca elinden alir "Nasil yorulmus yavrucak. Uykunun gül kokulu kollari sarsin seni" diyerek alnina bir öpücük konduruverirdi. Yorgunluk gül kokulu bir uykuya dalmaksa eger, ne diye annesi kendisiyle böyle kizgin kizgin konusuyordu. "Annecigim yoruldugun zaman gül kokulu uykulara dalarsin. Anneannem öyle söylüyor." "Uykuya dalayim da gül kokulari kusur kalsin. Yorgunluktan ölüyorum." Bu kelimeden nefret ediyordu. Yorgunum. Yorgun oldugumdan. Böyle yorgun yorgunken... "Annecigim sen yorulma diye..." "Yemekte konusuruz cocugum. Bankada isler yetismedi. Baban gelene kadar bunlari bitirmem lazim. Hadi sen oyna biraz." "Hani siz yoruluyorsunuz ya..." "Eeee...." "Ben de oynamaktan yoruluyorum." "Ne yapayim?" "Bilmem..." Yapilmamasi gerekenleri biliyordu da büyükler, yapilmasi gerekenleri hic bilmiyorlardi. Isiklar söndü birden. Annesi öfkeyle söylenmeye basladi."Mum da yok" diye diye karistirdi dolaplari el yordami. Cocuk sirtüstü yatip, anneannesinin köyünü düsündü. Gaz lambasinin isiginda deli tavsan masalini anlatisini. Deli tavsanin duvardaki aksini getirdi gözlerinin önüne. Anneannesi gibi iki ellerini birlestirip isaret parmaklarini yukar kaldirarak tavsan kafasi yapti. "bak deli tavsan" diyerek parmaklarini oynatti. Yoldan gecen arabalarin farlari duvardaki tavsana yol acti. Tavsan alabildigine hür dolasti sagda solda. Otlarla kuslarla konustu. Sonra yorgun düstü. Duvardaki görüntü o minik avuclarin acilmasiyla kayboldu. Kolu yavasca kanepeden asagi sarkti. Neden sonra isiklar geldi. Kadin cocugun hic konusmadigini akil etti birden. Kanepeye kostu. Kücücük dizlerini karnina dogru cekerek uykuya dalmisti. Masanin üstündeki dosyalara bakti igrenerek. Dindirilmez bir pismanlik doldurdu icini. Uyandirmaktan korka korka kücük alnina bir öpücük kondurdu. Cocuk sanki bu öpücügü bekliyormuscasina "Isin bitince beni sever misin anne?" dedi. Kadin, sevilmek icin randevu alan cocuguna bakarak sabaha kadar agladi...
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Evlat Edinme] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hakkında 
  • 04.05.2025 15:37
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük + Arşiv +
    Bugünün tarihi: 06/05/2025 12:53:53