milo |
Madem ki kimse iltifat etmedi bu konuya, bari kendi kendimize devam edelim;
Eşitlik nedir ? İlk akla gelen, aynı konumda olanların her anlamda birbirlerine denk olmalarıdır. Ya aynı konumda olmayanlar? Demek ki EŞİTLİĞİN olduğu yerde FARK vardır. Dolayısıyla ideal anlamda bir eşitlik söz konusu mudur?
Eşitlik ve eşitsizlik konularında başlıca 3 görüş tarih içinde var olmuştur.
- İnsanlar doğuştan eşittirler, öyleyse eşitlik esastır ve toplumda tam ve mutlak eşitlik tesis edilmelidir.
- İnsanlar doğuştan eşit değillerdir. Öyleyse eşitsizlik esastır ve önemli olan bunu bilerek dengelemeye sınırlandırmaya çalışmaktır.
- İnsanlar doğuştan eşit ama toplumsal konumları itibariyle eşit değillerdir Öyleyse bu çelişkiyi ortadan kaldırarak hukukun üstünlüğü ve özgür irade esas alınmalıdır.
Görülüyor ki eşitlik konusunda FARK'ın yanısıra bir de ÇELİŞKİ söz konusudur.
Yaşamda farkın ve çelişkinin olduğu yerde eşitlikten söz edilebilir mi? Fark var ise aynı zamanda eşitlik var mıdır? Fark ve eşitlik aynı anda bir arada bulunabilir mi? Sorunun cevabı evet ise, o zaman değişim inkar ediliyor demektir.Oysaki değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. Tabiatta hiç bir nesne kendisinden başkasına benzemez, aynı cins tohumdan farklı özelliklerde nebat meydana gelir ki bunların her birinin değişimi diğerinden farklıdır. Öyleyse bir şey hem kendisi hem de kendisi değil olamayacağından eşitlik söz konusu değildir.
Süreç içinde toplumdaki FARKLAR, tarih içindeki ÇELİŞKİLERLE bir birlik oluşturmakta, bu çelişkili birlik ise toplumların iktisadını ve siyasetini biçimlendirmektedir. Böylece iktisadi ve siyasi farklılıklar toplumsal ve tarihsel çelişkileri yaratır. Ve tarihi süreç içinde bu farklılıklar ve çelişkiler her zaman var olmuştur. BU anlamda mutlak-ideal anlamda bir eşitlik tarihin hiç bir döneminde var olmadığı gibi eşitlik konusundaki çabalar da eşitsizliğin üzerine temellenmiştir.
BU eşitlik - eşitsizlik mücadelesi ise her zaman toplumların yoksul kesimlerinden doğmuş ve büyük ölçüde adalet arayışıyla, talebiyle kendini göstermiştir. İktisadi ve siyasi gücü elinde tutanların giderek güçlenmeleri, yoksul kitlelerin daha da yoksullaşması, nüfusca artması karşısında ortaya çıkan ve kimi zaman şiddet de içeren eylemlerde yoksul kitlelerin adalet ve eşitlik arayış ve talepleri sözkonusu olmuştur. Bunun sonucu pek çok anayasalarda yurttaşları EŞİT oldukları ve EŞİT HAKLARA sahip oldukları,kanun önünde eşit oldukları, dil, din, ırk ayrımının yapılamayacağı düzenlenmiştir. Öte yandan iktisadi ve siyasi gücü elinde tutanların ise eşitlik taleplerini " gerçekte hükümdarları öldürme ve doğuştan üstün sınıfların alaşağı etme hakkı" olarak algılanıp değerlendirildiğinden de kuşku yoktur.
Şimdilik bu kadar.
Umarım bundan sonra konuya biraz katkı olur. Bu arada İŞ nedir? ÜCRET nedir, biraz da bunu üzerinde düşünelim.
|