Hukuki.NET


03/05/2025  Eski forum arşivi bölümü

Hukuksal Tartışmalar




 


Forum:
SİVİL İTAATSİZLİK
Av.Fırat Bayındır SİVİL İTAATSİZLİK Hazırlayan : Muhip Seyda ISIKTAÇ "Herkesin suskun olduğu bir cumhuriyette, özgürlüğün varlığı tartışılır." Montesquieu I. Giriş Sivil itaatsizlik (Civil Disobedience) gibi hukuk devletinde sınır problemi oluşturan bir konudan bahsedebilmek için, öncelikle Hukuk' un tanımını yapmamız gerekmektedir. Genel olarak kabul gören tanımına göre (1); "Hukuk, adalete yönelmiş, toplumsal bir yasama düzenidir." Bu tanımdan hukukun, benzer toplumsal kurallardan (2) ayırt edici fonksiyonlarını çıkartabiliriz. Hukukun fonksiyonları; "Adalet", "Toplumsal ihtiyaçların Karşılanması" ve "Düzen" dir (3). Hukuku ancak, bu fonksiyonları bir arada ele alarak tanımlayabildiğimiz halde, her üç fonksiyon aralarında çelişik (antinomik, çatışık) bir ilişkiyi de taşımaktadırlar. Uygulayıcı, bu üç fonksiyon arasında belirli bir denge kurmak zorundadır. Toplumsal ihtiyaçların karşılanmasına yönelik her yaklaşım, adaletli ve düzene uygun olmadığı gibi, hukukun, normatif yanını gösteren düzen fonksiyonu da her zaman toplumsal yarara uygun ve adaletli sonuca ulaşmak için yeterli olmayacaktır. Hukukun fonksiyonları arasındaki bu çelişik ilişki, bizi özellikle düzen fonksiyonu ile adalet ilişkisi açısından ilgilendirmektedir. Çünkü, sivil itaatsizlik bu noktada ortaya çıkmaktadır. II. Sivil İtaatsizliğin Tanımı #8220;Sivil itaatsizlik ya da dört köse bir delikte yuvarlak bir çivi olma serbestisi. Sivil itaatsizlik, kavram olarak ilk kez 19. yüzyılda Henry Davit Thoreau tarafından kullanılmıştır (5). Bir tanıma göre sivil itaatsizlik; #8220;Yönetim siyasetinin ya da yasaların değişmesini isteyen, aleni, şiddetsiz, vicdani, fakat aynı zamanda siyasi olan, yasa dışı bir eylemdir.#8221; Diğer bir tanımda ise; 1 Doktrinde, herkes tarafından kabul edilen bir hukuk tanımı olmamakla birlikte, felsefi yaklaşımlardaki düalizme bağlı olarak ikili bir kutuplaşmadan söz edebiliriz. Hukuku; toplum yaşamını düzenlemede bir güç kullanımı vasfı ile tanımlayanlarla (pozitivist hukuk görüsü), yönelmiş olduğu adalet değeri açısından tanımlayan (doğal hukuk görüsü) temel yaklaşımlar bulunmaktadır. Pozitivist hukuk görüsünü benimsemiş olanlar, hukuku daha çok bir zorlama aracı olarak gördüklerinden, sivil itaatsizliğin sisteme dahil edilmesi, ya da en azından konuşulabilir bir olgu olarak ele alınmasını dahi düşünülemez kabul ederler. Ancak, hukuku adalet açısından tanımlayan görüşler, sivil itaatsizliği, çağdaş hukuk devleti sistemi içinde ulaşılmış olan özgürlük ortamlarının, sistemin asıl sahipleri (vatandaşlar) tarafından sorgulanabileceğinin bir işareti olarak ele almaktadırlar. 2 Diğer toplumsal yasama kuralları olarak, din, ahlâk, örf ve adet kurallarını gösterebiliriz. 3 Adalet; bir eşitlik düşüncesidir. Herkese hakkı olanın verilmesi yolunda bir irade beyanıdır. Ahlâki açıdan adalet ise, asgari etiktir. Toplumsal ihtiyaçların karşılanması ise; hukukun toplumsal yasama yönelik düzenleyici yönünden kaynaklanmaktadır. Hukuk,kişinin sosyal ihtiyaçlarını karşılamak ve ona uygun olmak zorundadır.Düzen, hukukun normatif fonksiyonudur. 4 Huxley, Aldous; Yeni dünya 1971 s.59 5 Thoreau, Henry Davit; Haksız Yönetime Karsı, İstanbul 1968 6 Rawls, John; A Theory of Justice Cambridge 1971 s.401 vd. - 2 - Hukuk devleti idesinin içerdiği üstün değerler uğruna, kamuya açık ve yasaya aykırı olarak gerçekleştirilen, bu sırada üçüncü kişilerin daha üstün bir hakkını çiğnemeyen, barışçıl bir protesto eylemidir. seklinde ifade edilmektedir. Bu tanımlardan da anlaşılacağı gibi sivil itaatsizlik kavramı, yasanın özüne itaat çerçevesinde, yasaya itaatsizlik seklinde bir paradoksu içermektedir. Sivil itaatsizlik her şeyden önce bir Siyasi İfade biçimidir (8). Kişi, bireysel ya da kitlesel bir davranışla, kural dışı protesto yürüyüşü, açlık grevi yapabilir, işgal eylemine karışabilir, bir parktaki ağaçların kesilmesine karsı çıkabilir, ya da gecekondu yıkımına gelen dozerlerin önüne çıkarak pasif direniş gösterebilir. Demokratik Hukuk Devletinde, siyasi ifadeler ya sistemle bütünleşir, korunur, kurumsallaşır, ya da sistem dışında bırakılır, yasaklanır. Bu kritik çizgiyi belirleyen faktör, her şeyden önce siyasi ifadeye yüklenen #8220;şiddet"; unsurudur. Sivil itaatsizlik, şiddet unsurunu taşımayan bir muhalefet tipi, ya da siyasi ifade biçimi oldugu ölçüde sistemin içinde kalan, ama yeni hukuk devleti anlayışında birey olmanın bir ifadesi olarak düsünülmektedir (9). III. Sivil İtaatsizliğin Unsurları Yukarıdaki tanıma bağlı olarak Sivil İtaatsizlik kavramının unsurlarını şu şekilde sayabiliriz; - Yasaya aykırılık, - Şiddet içermeme, - Kamuya açık oluş, - Hukuk devleti düşüncesine dayalı bir siyasi-ahlâki yönelim, - Çiğnenen hukuk normunun yaptırımına katılma ve katlanma tutumudur. Bu unsurları kısaca ele alacak olursak; 1. Yasaya aykırılık; Yasaya aykırılık ile, bir pozitif hukuk normuna karsı oluş anlaşılmaktadır. Buna göre sivil itaatsizlik, bazı yasaklayıcı kurallara karsı gelmekle (ceza kurallarının, disiplin kurallarının çiğnenmesi gibi) ya da, hukuken buyurular bir edimi yerine getirmemekle (vergi ödemekten kaçınma gibi) gerçekleşebilir. Sivil itaatsizlik, doğrudan veya dolaylı olarak ortaya konabilir. Doğrudan sivil itaatsizlikte, söz konusu pozitif hukuk normuna, bu kuralın getirdiği düzenlemeyi çiğneyerek yapılan bir protesto eylemi ile karsı çıkış söz konusudur. Bu duruma örnek olarak, ülkemizde frekans ve yayın yapmaya ilişkin yasal düzenleme yapılmadan önceki özel radyo ve televizyon yayınlarını gösterebiliriz. Dolaylı sivil itaatsizlikte ise, karsı çıkılan hukuk kuralı ile protesto eylemi aynı değildir. İlgili pozitif hukuk metnine aykırı davranılmaksızın bir protesto eylemi söz konusudur. Örneğin, uluslararası bir askeri anlaşma gereği yerleştirilen uzun menzilli füzelerin kaldırılması için girişilen bir protesto eyleminde, bu anlaşma metninin çiğnenmesi mümkün olmadığından, konuya kamuoyunun dikkatini çekecek, başka bir protesto yapılabilir. Gandi#8217;nin pasif direniş tutumu da dolaylı protestonun tipik örneklerinden biridir. 7 Ökçesiz, Hayrettin; Sivil itaatsizlik, Afa yayınları İstanbul 1994 s.130 8 Harding, Walter; Sivil İtaatsizlik, İstanbul 1991. 9 Çağlar, Bakır; Argumentum, Temmuz-Aralık 1993, yıl 3-4, sayı 36-41, s.651 - 3 - 2. Şiddetsizlik; Şiddet kullanımı diğer protesto biçimlerini sivil itaatsizlikten ayıran en temel özelliklerden birisidir. Sivil itaatsizlik şiddet içermemelidir. Ancak, eylemin yapısı gereği, az da olsa ortaya bir hareketlilik çıkıyorsa; burada temel ölçüt, üçüncü kişilerin daha üstün bir hakkının ve özgürlüğünün çiğnenmemesidir. Örneğin, basın özgürlüğünü savunmak için yapılan yolu kapatma veya oturma eyleminde, hastaneye giden yegâne yol kapatılıyorsa; bu artık bir sivil itaatsizlik olarak değerlendirilemez. Ya da öğrenim harçlarının artırılmasını kınamak için öğrencilerin yaptıkları oturma eylemi, bu boyutta kaldığı sürece bir sivil itaatsizliktir. Ancak, kışkırtmaya kapılarak, çevreye zarar verme biçimine dönüştüğü an sivil itaatsizlikten çıkar. 3. Kamuya açıklık; Sivil itaatsizlik kavramının tartışmalı bir diğer unsuru da kamuya açıklıktır. Sivil itaatsizlik vicdanlarda yatan bir adalet, bir hakkâniyet duygusuna çağrı niteliğinde olduğundan, kamuya açıklık vasfı aranmaktadır. Sadece olaydan mağdur olanın değil, #8220;her insanın böyle bir olguya karsı tepki duyması gerektiği#8221; öngörüsünden hareket etmektedir. Kişisel çıkar arayışlarının ötesinde, aynı durumdaki herkes için adalete yönelik bir çözüm arayışı olan sivil itaatsizlik, bu yönüyle kamusallığını da ortaya koymaktadır. 4. Hukuk devleti düşüncesine dayalı bir siyasi-ahlâki yönelim; Sivil itaatsizlik, #8220;hukuk sisteminin içinde aksayan bir kurala karsı çıkıştır#8221;. Ancak, sistemin bütününe yönelik genel bir kabul söz konusudur. Hatta bu o kadar açıktır ki, eylemde bulunan, bu aksayan kural için öngörülen yaptırımı bile kabul etmektedir. Sivil itaatsizlik, toplumsal-siyasal durum karsısında, yasaya aykırı davranışa zorunlu kılacak, vicdani bir duygu-düşünce sürecidir. Bu vicdani süreç sivil itaatsizliğe götüren süreçtir. Ancak, diğer unsurları taşıyan herhangi bir davranışın sivil itaatsizlik eylemi sayılabilmesi için, hukuk normunun uygulanmasının, ağır bir haksızlığa yol açması koşulu aranmaktadır. 5. Çiğnenen pozitif hukuk normunun yaptırımına katılma ve katlanma tutumu; Şiddet içermeme unsurunda olduğu gibi, bu katlanma tutumu da sivil itaatsizliği, diğer protesto çeşitlerinden ayırmaktadır. Hukuka bağlılık ana kural olmakla birlikte, sivil itaatsizlik sistem içinde yer alan özgün bir düzenlemeye karsı çıkış seklinde kendini göstermektedir. #8220;Aslında sivil itaatsizlik, sistemin değerlerine yönelik bir çağrıdır. Protesto konusu olan somut uygulama, adaletli olmadığı ya da uygun olmadığı için öncelikle sisteme şikayet edilmektedir.#8221; Sokrates#8217;in, kendisine verilen ölüm cezasına, kendini kurtarma olanaklarını reddetmek bahasına katlanması, bu unsura örnek olarak verilebilir. O, ölüm cezasının haksız olusunu değil, düşünce özgürlüğünün, sistemin (Atina Sitesi#8217;nin) daha temelli bir unsuru olduğunu vurgulamayı ödevi sayıyordu. IV. Sivil İtaatsizlik Örnekleri Sivil itaatsizlik ilk olarak Eski Yunan uygarlığında Socrates ve Antigone olayıyla karsımıza çıkmaktadır. Çağımızda ise, Thoreau, Gandhi ve King sivil itaatsizliğin öncüleri sayılmaktadırlar. - 4 - 1. Socrates olayı; Sokrates olayı, bir felsefe hocasıyla o günkü Atina yönetiminin özgürlük anlayışları arasındaki çatışmadan doğan bir sivil itaatsizlik eylemidir. Sokrates#8217;in yargılamasında ortaya çıkan yasaya aykırılık, gençleri bastan çıkarma suçudur. Atina Sitesi#8217;nde esas olan düşünce, sitenin korunması olduğu için gençlerle ilgili düzenlemelere ağır cezalar verilmekteydi. Sokrates#8217;e de bu suçla birlikte ölüm cezası öngörülmüştür. Sokrates savunmasında, kendisine yöneltilen suçun söz konusu olmadığı gibi, asıl amacının düşünce özgürlüğünün önemini vurgulamak olduğunu söylüyordu. Hatta bunun üstünde o kadar hassasiyetle durmaktaydı ki, sitenin de varlığını koruyabilmesi için en temel ilke olarak, özgür düşünceyi esas alması gerektiğini savunuyordu. Bu suça bağlı olarak başlangıcından itibaren Sokrates, hiçbir itirazda bulunmaksızın yargılanmaya razı olmuştur. Hatta, ilk aşamada lehine gelişmiş olan durumu tamamen göz ardı ederek, savunmasını düşünce özgürlüğüne ilişkin bir söyleve dönüştürmüştür. Yönetim tarafından böyle bir suçun varlığı kabul edilecekse, kendisine verilen ölüm cezasını da hiç itirazsız benimseyeceğini söyleyerek sisteme olan bağlılığını da göstermistir10. Sokrates#8217;i bu yargılamaya götüren başlangıç aslında Delphoi#8217;li bir kâhinin kendisi için söylediği bir sözden kaynaklanıyordu. Kâhin, Sokrates#8217;in Atina#8217;nın en bilgili insanı olduğunu söylüyordu. Sokrates de başka insanların neyi bilip, neyi bilmediklerini öğrenerek, kendisi için söylenmiş olan bu sözün doğruluğunu araştırıyordu. Bu gerekçe ile başladığı sorgulama ve diyaloglar, onu söz konusu yargılama sürecine kadar getirmiş ve bir çok düşman sahibi olmasına yol açmıştır. Sokrates aslında, kimsenin bir sey bilmediğini, oysa kendisinin #8220;bir sey bilmedigini bildiğini#8221; bu nedenle de farklı bir konumda olduğunu mantıken ispatlıyordu. Yerleşik değerleri sorgulamak anlamına gelen bu tutum, Site#8217;de söz sahibi olanları fazlasıyla rahatsız etmiştir. Bu aynı zamanda mevcut sisteme karsı yöneltilmiş ahlâki ve siyasi nitelikte bir eleştiridir (11). Sokrates, kendisine verilmiş olan ölüm cezasının haksızlığını tartışmamaktadır. Gençleri bastan çıkarma suçunun, aslında düşünce özgürlüğüne yönelik bir eylem olduğunu ve Site#8217;nin de olayı bu şekilde değerlendirmesi gerektiğini savunmasına esas yapmıştır. Sivil itaatsizlik olarak değerlendirilen, söz konusu suçun islenmemiş olması ya da cezanın haksız olusu değil, düşünce özgürlüğü karsısında Sokrates#8217;in takındığı tavırla, Site#8217;nin değerlendirmesi arasındaki farktan kaynaklanmaktadır. 2. Antigone olayı; Tehebai kralı Kreon, Antigone#8217;nin dayısıdır. Antigone#8217;nin erkek kardeşi Polyneikes, dayısına karsı savaşır. Savası kaybeden Polyneikes öldürülür. Kreon, kendisine karsı savaşan Polyneikes#8217; in cesedinin gömülmesini yasaklar ve bu yasağa karsı gelenin de ölüm cezasına çarptırılacağını ilân eder. Fakat Antigone bu emri dinlemez. İnsan onuruna aykırı bulduğu bu durumu ortadan kaldırmak için kardeşinin cesedini gömer. Kralın karsısında da bu davranışıyla öğünür. Vicdanının yazılı olmayan sarsılmaz kanunlarını, devletin yüksek menfaatine ve siyasi kanunlarına karsı savunur. Kreon, Antigone#8217;yi ölüme mahkum eder ve Antigone bu karar infaz edilmeden önce intihar ederek hayatına son verir (12). Bu olaydaki sivil itaatsizlik, yönetimin vermiş olduğu karardan çok, insan onuru kavramına Antigone#8217;nin verdiği anlama ilişkin olarak ortaya çıkmaktadır. 10 Anıl, Yasar Sahin; Sokrates Davası, Ara Yayıncılık, 1990. 11 Neden ahlâki bir eleştiridir ? Çünkü, bilmedikleri halde bildiklerini söyleyerek ikiyüzlülük yapmaktadırlar. Neden siyasi niteliktedir ? Madem bilgi sahibi değiller, yönetime nasıl talip oluyorlar. 12 Antigone#8217;nin gerçek bir kişi olduğu konusunda sağlam deliller olmakla birlikte, esas alınan bilgiler, Sophokles#8217;in Antigone isimli epik tiyatro eserinde yer almaktadır. - 5 - Antigone, Kreon#8217;un kardeşine ölüm cezası vermesine ve bunu yerine getirmesine karsı çıkmaksızın, sadece ölünün ortada bırakılmasının insan onuruna aykırı olduğunu savunmaktadır. Suçlu bile olsa ölünün insan onuruna aykırı bir şekilde sergilenmesine razı olmamıştır. Antigone#8217; nin eyleminde, hiçbir şiddet unsuru bulunmadığı gibi, davranışı nedeniyle verilen cezayı da göze almaktadır. Antigone#8217;nin bu davranışındaki temel yaklaşım, iki farklı açıdan değerlendirilebilir. 1. Bireyci veya anarşist nitelikte basit bir başkaldırma, 2. Evrensel bir ahlâk yasasının açık ve etkin bir yansıması olan ahlâk bilincinin, vicdanın bir ifadesi. Devletin, dinin veya partinin kendi ülkülerine bağlı olup olmadıklarını, ancak onlara bağlı olan bu bilinç denetleyebilir. Eğer site, din veya parti kendi ülküsünden ayrılırsa, bilinçli insanın ödevi onlardan ayrılmak; hatta baskı yaparlarsa onlarla savaşmaktır. Antigone#8217; nin tavrındaki bu yapıcı eleştiri haklı bir başkaldırıyı simgelemektedir. 3. Henry David THOREAU (1817 - 1862) Sivil itaatsizlik kavramını teorik çalışmalarıyla ilk kez ortaya koymuştur. Thoreau#8217; nun, Gandi ve King#8217;in fikirlerinin oluşmasında büyük etkisi olmuştur. Thoreau#8217; nun sivil itaatsizlik hakkındaki fikirlerini su sözleriyle özetleyebiliriz; #8220;İyi ve kötü üzerinde, çoğunluğun değil, yalnız vicdanların karar verdiği bir hükümet olamaz mı ? Bir yurttaş, vicdanını bir an için dahi olsa yasa koyucunun eline bırakmalı mıdır? Bırakmalıysa, neden bir vicdanı var. Bana kalırsa önce insan olmalıyız; sonra uyruk. Doğruya olan saygımız ölçüsünde, yasaya saygı beslemeye özenmeliyiz. Her zaman, #8220;halk çoğunluğu yeterince eğitilmiş değildir#8221; denir. Azınlık, çoğunluktan ne daha akıllıdır, ne de daha iyidir. Çoğunluğun sizin kadar iyi olması pek o kadar önemli de değildir. Binlerce insan, kafaca savaşa ve diğer bütün kötülüklere karsıdırlar. Ancak, bu karsı oluşlarını bir şekilde gösteremezler. Ya da vatandaş olarak sadece oy verir, bu yolda savaşanlara sadece yolun açık olsun derler; o kadar. Siyasi iktidarın belirlenmesi için oy verme isi, bir çeşit kumardır. Sadece doğruya oy vermek bile, doğru uğrunda bir şey yapmak değildir. Akıllı bir insan doğruyu rastlantıya bırakamaz. Haksız bir takım yasalar vardır. Onlara boyun eğmekle yetinelim mi ? Yoksa onları değiştirmeye mi çalısalım ? İnsanlar böyle bir durum karsısında genel olarak söyle düşünürler: Yasaların değiştirilmesi fikrine çoğunluğun katılmasına kadar bekleyelim. Yasaya karsı gelirsek, ortaya çıkan sonuç, düşünülen yarardan daha tehlikeli olabilir. O halde, yarardan çok zarar meydana gelecekse, Yasa Koyucu, neden akıllı azınlığını dinlemiyor ? Niçin hep İsa#8217;yı çarmıha geriyor ? Copernicus#8217;u, Luther#8217;i aforoz ediyor ? Ben sunu bilir, sunu söylerim; bir tek namuslu insan, Massachussets Eyaletinde köle kullanmaktan vazgeçse ve bu nedenle hapse atılsaydı; Amerika#8217;da köleliğin köküne çoktan kibrit suyu dökülmüş olurdu. Atılan adım ne denli küçük olursa olsun, bir kere bir is iyi yapıldı mı, dünya durdukça yapılmış demektir.#8221; 4. Mahatma GAND (1869 - 1948) Gandi, Thoreau#8217;nun görüşlerini eski Hint düşüncesi ahimsa (şiddetsizlik, tüm sevgi) ile bağdaştırmıştır. Kaba güçsüz direnme biçimindeki siyasi eylem kuramı, bu temel üzerinde yükselir13. Ülkesinin dinsel felsefesi onun düşünsel omurgasıdır. 13 Gandhi, Bir Öz yasam Öyküsü, İstanbul 1984. - 6 - Gandi#8217;nin uyguladığı yöntem, pasif direniş yoluyla eylem yapmaktır. Eylemlerine 1920 yılında, bütün Hindistan halkına, İngilizlere karsı işbirliği yapmama konusundaki çağrıları ile başladı. İki taktik uygulamaktaydı. İlki, vergi ödememe, mahkemelere karsı grev, okul, sivil ve askeri düzenlemeleri reddetmek; ikincisi, milli bağımsızlık isteğini her fırsatta dile getirmek. Her iki yöntem de son derece başarılı olmuştur. Hermann Hesse, Gandi için su sözleri söylemiştir; #8220;Sonsuz gibi görünen kimi gerçekleri bulduğu pek o kadar önemli değil. Bunlara her kösede, bucakta rastlanır. Asıl dikkate değer olan, O#8217;nun bu gerçekleri hemen ve tavizsiz gerçekleştirmeye girişmesidir. Ancak, başkalarına karsı bir takım talepler olarak değil, tersine kendi benliğinden ve arzularından vazgeçmek bahasına, bizzat kendisine karsı talepler olarak.Gandi, determinist bir tarih anlayışını reddeder. O#8217;na göre; #8220;insan özgür bir iradeye sahiptir. Hiçbir şey onu istemediği bir şeyi yapmaya yazgılı kılamaz#8221;. Gandi, insanları bütünsel bir devrime çağırır. Ancak, bir toplum üyelerinden daha iyi olamayacağından, ise bireyden başlamak gerekir. O, dünyanın her yerinde uygulanabilir bir siyasal yöntem arıyordu. Karşıtlarıyla ve kendilerine karsı savaşım verdikleriyle diyalog arıyor ve bunu hiç kesmemeye çalışıyordu. Gandi#8217;nin en büyük başarısı, emperyalist egemenlik tutkusu içinde olan İngilizlerin bu arzularını yavaş yavaş zayıflatarak sıfır noktasına indirmek, onlara dogru yolu buldurmak olmuştur. Ülkesinde süregelen İngiliz sömürgeciliğini yıkmayı başaran Gandi, insanlık tarihi için #8220;şiddetsiz siyasal istemin#8221; bir anıtı olmuştur. Gandi#8217; nin başarılarını su şekilde özetleyebiliriz; 1. Kolonileşmiş toplumların kurtuluşunun acilen ve kaba güç kullanmaksızın gerçekleşebileceğini göstermiş olması; 2. Sivil itaatsizliğin, direnmenin yalnızca etkili bir aracı olmayıp, tersine toplumun iyileşmesinde felsefi temeli oluşturduğunu ortaya koymuş olması; 3. Bireyin diğerleriyle birlikte, hatta tek basına da, dünyanın toplumsal ve siyasi yapısının değişmesine yol açabilecek moral güçler geliştirebileceğini kanıtlamış olması. Gandi#8217; nin varsa bir tek dogmasından söz edilebilir; #8220;Siddetsizligi Uygulamak#8221;. Şiddetsizliği uygulamanın yolunu da; #8220;Yasamı öylesine yalınlaştırmalı ki, kaba güç gereksiz olsun#8221; seklinde ifade etmektedir. Gandi#8217;;nin su sözleri onun ilkelerini özetlemektedir; #8220;Satyagrahi toplum yasalarına aklını kullanarak, kendi özgür istemiyle boyun eğer. Çünkü bunu kutsal bir görev bilir. Ancak, toplum yasalarına bu şekilde titizlikle uyduktan sonradır ki insan, hangi kuralın iyi ve adaletli, hangisinin haksız ve adaletsiz olduğuna karar verebilir. Ancak o zaman insan, çok iyi belirlenmiş durumlarda, bazı yasalara karsı boyun eğmezliğe başvurmak hakkını kazanabilir. Suna inandım ki, bir halk yasalara uymamak yoluna başvurmak yeterliliğini kazanmadan önce, onun bütün gereklerini tümüyle öğrenmelidir. Hiç kimse öyle bulduğu için, mutlak biçimde haklı olduğunu ya da bir şeyin kesinlikle doğru olduğunu ileri süremez. Özgür kararıyla yanlış bulabildiği sürece bu, ancak onun için yanlıştır. Buna göre haksız olduğunu bildiği bir şeyi yapmaması ve her ne olursa olsun bunun sonuçlarına katlanması gerektiği ortadadır. İste bu, ruhsal gücün kullanılabilmesi için yegâne anahtardır. Vicdani konularda çoğunluğun yasası yetkili değildir. Bu sözleri hükmedilecek cezayı hafifletmek için söylemiyorum. Amacım, bana yapılan uyarıya, yasaya olan saygısızlığımdan değil, varlığımızın o yüce yasasına, yani vicdanımızın sesine uyduğum için boyun eğmediğimi göstermektir. Gandhi#8217;nin bulduğu bir sözcük olup, Sat = gerçek, Agraha = sebat kelimelerinin birleşimidir. Metinde Sivil itaatsizliği uygulayan anlamında kullanılmıştır. - 7 - Gandi#8217;ye göre şiddetsizlik, hem onu kullananı hem de kendisine karsı kullanılanı kutsar. #8220;Günahtan nefret et, günahkardan değil#8221; sözü, onun felsefesini ve ne derece engin görüşlü olduğunu açıkça göstermektedir. 5. Martin Luther KİNG (1929 - 1968) Amerika Birlesik Devletleri#8217;nde ırk ve inanç ayrımına karsı büyük bir hareketin başlamasının öncüsü olan King, insanların içinde küllenmiş olan kardeşlik ve eşitlik ateşini yeniden yakmıştır. Ölümünden sonra dahi, yaptığı mücadelenin etkileri sürmüş ve ırkçılığa karsı mücadelede önemli katkıları olmuştur. Bu nedenle, 1964 Nobel Barış Ödülüne layık görülmüştür. King#8217; in 1963 yılında Washington#8217;da yaptığı #8220;I have a dream#8221; ( Benim bir rüyam var) adlı söylevi, mevcut düzende değişiklik yapabilmek için, yasal çerçeve içinde sürekli çalışmak gerektiğini belirten, sözlü bir denemedir. Bu söylevin bir bölümünü buraya aktarmak istiyorum. #8220; Bir düş kurarım ben hep. Bu düşte Georgia#8217;nın kırmızı renkli tepelerinde, eski esirlerin oğulları ile, eski esir sahiplerinin oğulları kardeşlik sofrasında bir arada otururlar.#8221; Amerika#8217;da siyah ve beyazların birbirini yediği, toplumsal hareketlerin tam ortasında söylenen bu sözler, sivil itaatsizliğin övgüsü niteliğindedir. Baptist rahibi olan King, vaazlarında ve yazılarında şunları söylemektedir16. #8220;Tüm insanlar, içinden kurtulmaları mümkün olmayan bir ortaklık ağına yakalanmış durumdadırlar; bir tek kader giysisiyle birbirlerine bağlıdırlar. Birini doğrudan etkileyen ne varsa öbürünü de dolaylı etkiler. Siz olmanız gerektiği gibi olmadıkça ben de, asla olmam gerektiği gibi olamam; ben olmam gerektiği gibi olmadıkça, siz olmanız gerektiği gibi olamazsınız. Sivil itaatsizlik, yaratmayı amaçladığı bunalım ve gerilim yoluyla, ısrarla müzakere masasına oturmaya yanaşmayan toplumu, sorunla yüz yüze gelmeye zorlar. Sorunu daha fazla göz ardı edilemeyecek biçimde dramatik duruma sokar. Dünyanın en üstesinden gelinmez kötülükleri #8220; yoksulluk, ırkçılık ve savaş#8221; üçlüsü bile, ancak şiddetsizlik yöntemleriyle ortadan kaldırılabilir. Böylesine yerleşmiş ekonomik, siyasal ve sosyal kötülüklerin bile yok edilmesinde, kaçınılmaz ahlâki gerek, ancak sevgidir. #8220;Ben sevgiden söz ettiğim zaman, duygusal ya da zayıf bir cevaptan söz etmiyorum. Ben tüm büyük dinlerin hayatta en yüksek birleştirici ilke olarak gördüğü o güçten söz ediyorum. Her nasılsa sevgi, nihai gerçeğin kapısını açan anahtar olabilmektedir. Hindu, Müslüman, Hıristiyan, Yahudi ve Budist inançların nihai gerçekle ilgili bu ortak inancı, Hazreti Yahya#8217;nın su sözleri ile özetlenmektedir; #8220;Birbirimizi sevelim, çünkü sevgi Tanrı#8217;dır. Seven herkes Tanrı#8217;dan dogmadır ve Tanrı#8217;yı bilmektedir.#8221; Şiddetsizliğin tam merkezinde sevgi ilkesi bulunmaktadır. Şiddetsiz Militan, insan onuru uğruna verilen mücadelede, dünyanın baskı altındaki insanlarının asla hınçlanıp, nefret kampanyalarına kalkışmaması gerektiğine inanır. Bir olaya aynıyla cevap vermek, evrende nefretin varlığını daha da yoğunlaştırmaktan başka ise yaramaz. Hayat yolunda, nefret zincirini koparmaya birilerinin aklı ve ahlâkı yetmek zorundadır. Bu da ancak sevgiyi hayatlarımızın merkezi haline getirmekle yapılabilir. Sevgi, gerçek ve bir de gerekeni yapabilme cesareti; ömür boyu sürecek bu yolculukta bize yol gösteren temel rehberler olmak zorundadır. 15 Cranston, Maurice; Yeni Solun Elestirisi, Milliyet Yayınlar, 1972 basım, s.200, 210 16 King, Martin Luther; Sevginin Gücü, Arda#8217;s Yayınları, 1995. - 8 - V. Çağdaş Gelişmeler Dünya tarihi içinde savaşlarla geçen dönemler, ne yazık ki birer özgürlük arayışından çok, gündelik yasamı sürdürebilme ve hatta yasayabilme mücadelesi ile geçen kayıp yıllar olmuştur. İkinci dünya savasının bitmesiyle birlikte dünyada yeniden özgürlük rüzgarları esmeye başlamıştır. Daha çok genç insanların topluma karsı çıkma ve daha özgür yasama istemleri ile ortaya çıkan bu akım,yasamın her alanında giyimden müziğe, eğitimden aile yaşantısına kadar etkili olmuştur. Ortaya çıkan bu eğilim edebiyat, müzik ve sinema yoluyla coğrafi yakınlık çizgisinden başlayarak dalga dalga tüm dünya ülkelerinde etkisini göstermiştir. Batıda özgürlük sevinci ile başlayan bu hareket ne yazık ki uyuşturucu batağında kendini bitirmiştir. Ancak, düşünce özgürlüğü üzerinde olumlu etkileri olmuştur. Zenginleşmenin ve sanayileşmenin insanların mutluluğu için yeterli olacağı yönündeki inançlar, çevre kirliliği, yabancılaşma ve yalnızlaşma seklinde yeni sorunlar olarak insanların karsısına çıkmıştır. insanlık bir yerde ciddi bir hata yapmıştı. İste yirminci yüzyıl bu hatayı onarma yolundaki çabaların bir tarihi olarak kendisini ortaya koymuştur. Çevre bilinci; var olan dünyanın su an için elimizdeki biricik varlığımız olduğu; aslında sevgi ve paylaşmanın sınırlı insan ömrünün tek tesellisi olduğu artık anlaşılmıştı. Bu manevi atılım ve istek ne yazık ki çoğu din tüccarı siyasiler tarafından kendi kısır emelleri için alet edilmekte, manevi açılım için yakalanmış olan bu fırsat dini dogmalarla boğulmaya çalışılmaktadır. Çevre bilinci insanlarda o kadar etkili bir hal almıştır ki, bu amaç için oluşturulan teşkilatlar siyasi partiler olarak yönetime katılabilmişler, güç kullanabilen derneklere dönüşmüşler, neredeyse birebir uluslararası alanda devletlerle mücadele edebilecek güce kavuşmuşlardır. Bunun örneği olarak Green Peace ve Fransız devletinin nükleer denemeleri ile ilgili gelişmeleri örnek verebiliriz. Fransa#8217;nın Güney Pasifik adalarında yaptığı nükleer denemelerin, sadece o bölgeye değil, tüm dünyaya zarar verdiği herkes tarafından bilinmekte ve eleştirilmektedir. Bu denemelerin durdurulması için (Onu en zayıf yerinden vur), #8220;Fransız Şarabı İçme#8221; kampanyalarını örnek gösterebiliriz. Green Peace kendi maddi olanaklarıyla bir reklam kampanyası başlatarak Fransa#8217;nın en önemli ihraç ürünü olan şarabın satın alınmaması konusunda etkili bir uygulama başlatmıştır. Balinaların, fokların ve diger soyu tükenmekte olan hayvanların avlanması konusunda da etkili sivil itaatsizlik girişimleri vardır. Avcı derneklerine karsı da aynı çevre bilinci içinde yaklaşıldığını görmekteyiz. Avcılığın bir spor olarak değerlendirilmesine şiddetle karsı çıkanlar aynı eleştirici tutumlarını kürk giyen sık hanımlara karsı da göstermektedirler. Avrupa ve Amerika#8217;da özellikle kendine bunu is edinmiş guruplar, tiyatro, opera ya da sık restoran önlerinde hanımların kürklerine çıkmaz boya ile saldırıda bulunmaktadırlar. Korkarım yakın bir gelecekte çevrecilerin vejetaryen kanatları kasap dükkanlarına saldırarak bu vahşi sergilenmenin ve katliamın durdurulmasını da isteyeceklerdir. 1. Bazı Sivil itaatsizlik Olayları17 Almanya 1. Atom enerjisi santrali kurulması amacıyla yapılan, ormandan yer açma çalışmalarının engellenmesi ve Whyl#8217;de ilk alan işgali. (18-20/02/1975) 2. Elektrik parasının atom enerjisinden elde edilen kısmının ödenmemesi için çagrı. (19/02/1977) 3. Balıkçıların, kimyasal maddelerden zarar görmüş balıkları Bayer#8217; in kapıcı odasına doldurmaları. (13/10/1980) 4. Yeni atom silahlarının yerleştirilmesini protesto etmek amacıyla, metro istasyonlarındaki imdat frenlerinin aynı anda çekilmesi. (19/02/1977) Amerika 17 Çesitli ülkelere ilişkin ayrıntılı bir sivil itaatsizlik dökümü için bkz. Ökçesiz a.g.e. s.50-84 - 9 - 5. Belediyenin otobüslere koyduğu ırklara göre oturma düzeninin çiğnenmesi. (01/12/1955) 6. Irk ayırımı yapan güney eyaletlerine, siyah ve beyazların birlikte oturdukları otobüslerle özgürlük seyahati. (28/05/1961) 7. Vietnam savasını protesto etmek amacıyla, askerlik dairesinin önünde oturma eylemi. (17/10/1967) 8. Green Peace#8217;in, Nevada çölünde Yaka Flat atom silahları deneme bölgesine girmesi. (16- 19/04/1983) Avusturya 9. Liman yapımı çalışmaları için gerekli ağaç kesimini engellemek için ağaçlara sarılmak. (29/10/1983) 10. Green Peace#8217;in, enerji santralının zararlı maddeler yaymasını protesto etmek amacıyla santralın bacasını işgali. (02/04/1984) 11. Askeri bir merasim geçişinin, oturma eylemi ile engellenmesi. (26/10/1985) Fransa 12. Mururoa#8217;daki nükleer denemeleri protesto amacıyla, 1966#8217;dan beri vergi ödemekten kaçınma. 13. Green Peace#8217; in, Mururoa#8217;daki nükleer denemeleri protesto amacıyla yaptıkları. İngiltere 14. #8220;Operation Gandhi#8221; adlı grubun Savunma Bakanlığı#8217;nın girişinde yaptıkları oturma eylemi. (11/01/1952) 15. Green Peace#8217;in, eylem gemisi Sirius; tarafından İngiliz nükleer artıklarının Atlantik okyanusunda suya bırakılmasının engellenmesi. (1978) 16. Silah sergisinin önünde insandan halı yapılması. İtalya 17. İssizligi protesto amacıyla, yasadışı ve kendiliğinden yol yapımına başlanması. #8220;Tersine Grev#8221; olarak adlandırılmaktadır. (Sicilya 1956) 18. Silahlanma harcamalarını protesto amacıyla vergi boykotu. (05/01/1986) Japonya 19. Green Peace#8217;in, 15 metrelik lastik balinasıyla Japon balina avlama gemilerinin okyanusa açılmalarını engellemesi. (21/12/1987) Türkiye#8217;de Sivil İtaatsizlik Örnekleri Ülkemizde yapılan birkaç sivil itaatsizlik örneğini belirtmek istiyorum. 20. 03 Ocak 1991 tarihli genel isçi direnişi, şiddetsiz ve yasaya aykırı bir sivil itaatsizlik örneği olarak verilebilir. Bu eylem bir ücret artısı isteminden çok, 12 Eylül hareketiyle kısıtlanmış olan temel hak ve özgürlükler rejiminin düzeltilmesi amacına yönelmiş olmasıyla dikkati çekmektedir. 21. 11 Nisan 1993 tarihinde adliye çalışanları tarafından yapılan eylem, özlük haklarının korunması ve adli mekanizmanın aksayan yönlerinin bir an önce düzeltilmesi amacını taşımaktaydı. 22. Bir başka tipik olay, özel radyo ve televizyon yayınlarının yasayla düzenlenmesinden önce yaşanan, yasa dışı yayın ve protesto eylemleridir. Bu hareket #8220;Konusan Türkiye#8221; sloganıyla bir düşünce ve ifade özgürlüğü istemine dönüşmüştür. Aynı sekilde, çevrenin, doğal varlıkların ve tarihi eserlerimizin korunması konusunda hassas bir kamuoyunun, bu konuda gayret gösteren demokratik kitle örgütlerince oluşturulduğunu görmekteyiz. - 10 - VI. Sonuç Yukarıda, hukukun Adalet, Toplumsal İhtiyaçların Karsılanması ve Düzen olmak üzere üç fonksiyonu bulunduğu belirtilerek, bu üç fonksiyon arasındaki çatışkıya özellikle değinilmişti. Sivil itaatsizliğe ilişkin problemler, hukukun düzen fonksiyonu ile adalet fonksiyonu arasında çıkmaktadır. Her iki fonksiyon da gerek hukuk uygulayıcıları (yetkili makamlar) ve gerekse hukukun süjesi olan kişiler açısından tartışılabilen, önemli problemleri gündeme getirmektedir. İnsan onurunun ve onurlu yasama hakkının kabulü, bizi zorunlu olarak, #8220;adaletle davranmayan yasa koyucuya karsı çıkma hakkıyla#8221; donatmaktadır. Bir sistemden bahsederken, söz konusu sistemin çoğulcu demokratik bir hukuk sistemi olduğu öngörüsünden hareket ediyoruz. Çoğulcu demokrasinin en belirgin özelliği çok sesliliktir. Gerçek birlik, kuskusuz çok seslilikteki uyumdur. Konu #8220;devlet#8221; olduğunda uyum nedir ? Nasıl sağlanır ? sorularını açık yüreklilikle sormak gerekir. Bir orkestra sefinin yönetimindeki bir uyum mudur istenen ? Eğer böyle ise bir müzisyenin, elindeki müzik aletini, bilerek ve isteyerek çalmama ya da bozuk çalma gibi bir özgürlüğünün bulunduğu ve bunun bir #8220;Sivil İtaatsizlik#8221; sayılacagı söylenebilir mi ? Bireyin bir kurala karsı çıkısı olarak gözlemlenen bu eylemler karsısında devletin tavrı ne olmalıdır ? Bunları Sivil İtaatsizlik olguları olarak adlandırabilir miyiz ? Devlet Sivil İtaatsizlik karsısında ne kadar hoş görülü olabilir ? Sivil İtaatsizlik, kamuoyunun nabzını tutmada, bireysel ya da kitlesel tepkileri ölçmede, ihlâl edilen kuralın haklılığını düşünmek ve yeniden değerlendirmek yoluyla demokratik ölçümlemeye varmada yararlı olabilir. Ancak, yapılan eylemin toplumun savunulan değerlerini mi, yoksa, kimi baskı guruplarının çıkarlarını mı temsil ettiğinin araştırılması ise isin bir başka yönüdür. Öte yandan, Sivil İtaatsizliğin anarşiye varabileceği boyutu da gözden uzak tutulamaz18. #8220;Sizin düsündüklerinize katılmıyorum. Ancak, sizin düşündüklerinizi söyleyebilmeniz için hayatımı ortaya koyarım#8221; Voltaire 18 Aliefendioglu, Y. T.C.Anayasalarında Devlet Anlayısı, TODA E, c.26, 1993, s.3-17 - 11 - Yararlanılan Kaynaklar Aliefendioglu, Yılmaz; T.C.Anayasalarında Devlet Anlayısı, Türk Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü Dergisi, c.26, yıl 1993. Anıl, Yasar Şahin; Sokrates Davası, Ara Yayıncılık, 1990 basım. Cranston, Maurice; Yeni Solun Eleştirisi, Milliyet Yayınlar, 1972 basım. Çaglar, Bakır; #8220;Sivil İtaatsizlik Olgusunun Değerlendirilmesi#8221; konulu sempozyum, Argumentum Dergisi, Temmuz-Aralık 1993, yıl 3-4, sayı 36-41 Gandhi; Bir Öz yasam Öyküsü, İstanbul 1984. Harding, Walter; Sivil İtaatsizlik, İstanbul 1991. Huxley, Aldous; Yeni dünya 1971 King, Martin Luther; Sevginin Gücü, Arda#8217;s Yayınları, 1995 basım. Ökçesiz, Hayrettin; Sivil itaatsizlik, Afa yayınları İstanbul 1994 Rawls, John; #8220;A Theory of Justice#8221;Cambridge 1971 Thoreau, Henry Davit; Haksız Yönetime Karsı, İstanbul 1968
alisinkay Sayın FıraT Bayındır, Sağolasın sivil itaatsizliği unutanlarımıza hatırlattığınız bilmeyenlere de yararlı bir kaynağı aktarark öğrettiğiniz için.Hayatım boyunca pekçok defa sivil itaatsizlik eylemi içinde bulundum. Ancak Türkiyedkei toplumsal yapıyı ve kültürel düzeyi düşündüğümde aslında bu eylemlerin havada kaldığını üzülerek gördüm. Toplum vicdanına seslendim ve toplum vicdanı bana aynen şunu söyledi. -Ali!Haklısın, snei haklı buluyoruz ama aynı zamanda sen koca bir salaksın. ve devam etti... -Sana ne.Otur oturduğun yerde.Sana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın.Karışma.Kim ne yaparsa yapsın.Yasal uygulama da sence hata mı var.Olabilir.Ama devleti sen mi kurtaracaksın. İşte toplum vicdanının bana cevabı.Hangi topluma sivil itaatsizliği neden anlattığınızı gerçekten çok merak ediyorum. Bu toplum hala kadınlarımıza. -Otur oturduğun yerde.Sakın çıkma sokağa diye seslenen bir toplum.Vicdanı körleşmiş.Dili kenetlenmiş bir toplum.Bu yazım üzerine tepki gösterecek arkadaşlar. Çevrenize bir kez daha bakın.İnsanların tutumuna ve toplumumuzun geri kalmışlığına ( geri bıraktırılmış değil) ÜZERİNE BASARAK SÖYLÜYORUM.GERİ KALMIŞLIĞINA bir kez daha vicdanınızla bakın. Genç yaşımda saçlarıma ak düşüren bu topluma hala birşeyler vermek istiyorsam acaba gerçekten salak mıyım diye düşünüyorum... Kusur benden, hoşgörmek sizden....Kusur işlediysem affola...
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük + Arşiv +
    Bugünün tarihi: 03/05/2025 07:11:56