Hukuki.NET


03/05/2025  Eski forum arşivi bölümü

Hukuksal Tartışmalar




 


Forum:
YÖK üyelerinin tepkisi
selamil Van 100. yıl Üniversitesi rektörünün gözaltına alınması sonucunda YÖK üyelerinin tepkisi ve basın açıklamasını Yargıya Müdahale olarak görüyormusunuz?
Nilgül Saraç Rektörler ancak vatana ihanet ve eğitim öğretimi aksatmak sıuçlarından dolayı tutuklanabilirler.Bu hukuka aykırı ve çirkin hareketi kınıyorum. zor kazanılan değerler bukadar kolay kaybedilmemeli
idealist YÖK üyelerinin bu olay dolayısıyla yapmış oldukları eylem ve sergiledikleri davarnışları gördükçe yıllar önce Fatih ALTAYLI'ın bir yazı başlığını tekrar ediyorum içimden:YOK OLASIN YÖK ... Bu yargıya müdahale olduğu gibi kamu vicdanınada bir müdahale bence.Sen binbir güçlükle biriktirilen Develetin parasını kendi hesabına kullanmaya çalışan birinin arakasında olmayı çalışmayı gelde hayra yor...Ulu Önder Atarük'ün bahsettiğ gaflet,dalalet ve ihanette bu olsa gerek...
izmirli
quote:
Sen binbir güçlükle biriktirilen Develetin parasını kendi hesabına kullanmaya çalışan birinin arakasında olmayı çalışmayı gelde hayra yor.
Rektörlerin araçlarını yumruklayanlar arasında siz de mi vardınız yoksa? Yoksa siz hem hakim hem savcı mısınız? Rektörü ne çabuk suçladınız yargıladınız ve mahkum ettiniz böyle. Üstelik de atanan bilirkişiler üzerindeki şaibeleri de hiç dikkate almadınız. Size kalırsa Barolar Birliğinin gösterdiği tepki de hukuk dışı öyle mi? Yani birisi çıkıp da kamuda görevli hukukçuların yarısı hukuktan anlamaz derse tepki göstermeyecek misiniz? Kamu vicdanı... ne büyük laf. Kime göre kamu vicdanı? Bana göre Rektör'ün tutuklanması asıl kamu vicdanını yaralamıştır. Rektörler de demokratik tepkilerini ortaya koymuşlardır. Tıpkı ermeni konferansına koyduğumuz tepki gibi, bu da demokratiktir. Ya da Konferansın iptaline dair mahkeme kararına karşı konulan tepki de demokratiktir. Ucu böylesine açık konularda insanları peşin yargıyla mahkum ederek yok yere gaflet dalalet ve hıyanet içinde olduklarından bahsetmeyin. Atatürk' ün o günkü konjonktürde söylediği bu muhteşem Nutuk mutlak bir doğruyu ifade etmektedir. Ancak sapla samanın karıştığı günümüzde bu deyişi kullanmadan önce 9 kere düşünmek gerekir. Yoksa gün gelir bumerang gibi size geri dönebilir.
idealist İzmirli'ye, Keşke sapla samanı karıştırmakla kalmış olsaydınız.Ayrıca öküz altında buzağı arayan ve fakat bir türlü buzağıyı bulamadığından ötürü hıncını zavallı öküzden çıkarmaya çalışan bir davranış da sergilemişsiniz.Söylermisin neden Türkiye Cumhuriyeti savcısının tutuklamasını ve yargılama işlemlerini yargılamanın bir aşaması olarak görmüyor da baro başaknı sıfatıyla yapılan gösterinin yargıya müdahele olmadığını ve gayet demokratik bir gösteri olduğunu söylüyorsunuz.Ve neden hukuk kurallarını hiçe sayarak yapılan uygulamalardan dolayı yargılamayı böylesine provake etmeye yönelik rektör ve baro birliğinin davaranışını alkışlıyorsunuz.Siz yolsuzluklar üzerine gidelmesini bu kadar tehlikeli görerek hemde adalet adına böyle davaranışlara devam ederseniz bu yolsuzluk hortumu bir gün sizide uçurur... Rektörün tutuklanması kamu vicadanını değil ancak bir an önce ampülün sönerek karanlıkata kalmaya devam etmeyi isteyenlerin huzurunu yaralamıştır... Tüm bu olayalardan sonra herekesin etmesi gereken dua ;Tanrı Türk'ü korusun...
dnt_uruk Burda mesele rektör niçin tutuklanmış meselesi mi sizce.Rektörler amcalarının kızlarını oğullarını bilimum akrabalarını kendi yaptıkları bilim! sınavıyla işe almıyorlar mı?Rektör yolsuzluk yapamaz mı?Üniversitenin en yüksek amiri olarak idari karar almıyor mu rektörler?Yolsuzluk yapılıp yapılmadığına yargı karar verecektir muhakkak.Tutuklamanın olması rektörün suçlu olduğu anlamına gelmediğini her hukukcu bilir.Tutuklama hakimin takdirinde olan bişey değilmi?Tutuklama sebeplerinin olayda gerçekleşip gerçekleşmediğini olayda takdir edecek kişi hakimdir.Rektörler Vanda yürümüş tabi yürürler objektif kriterlerle öğretim görevlisi almadıkları herkesçe malüm.kendi adamlarına göre kadro açıyolar. Sayın Erdoğan Teziç hukukcu arkadaşlarımızın malumu olduğu üzere bir anayasa hukukcusudur.Kitabında çok güzel açıklamaları var.Bu düşüncedeki bir insan yargı kararı oluşmadan nasıl fikir beyan ediyor bu nasıl hukuk devletine saygı ilkesidir şaşmamak mümkün değil.Bizler onun kitabını okuyarak hukuk düşüncemizi geliştirdik.Sayın başkan şimdi kitabınıza mı inanalım yoksa şu anki tutum ve davranışlarınıza mı? Hiç birimiz kalkıp diyemeyiz Vandaki rektör ihalelere fesat karıştırmıştır diye bu bir suçtur yargılaması devam etmektir.Tutuklama kararının hukuka aykırı olduğu hukuk mercilerinde ileri sürülebilir.Rektörün yargılanması Cumhuriyetimizin yargılanması anlamına geldiğini nasıl ileri sürebiliyorlar.Kanunlarımız bağımsız mahkemelerimize rektör yargılama yetkisi vermemişmi? Üniversitelerimiz sadece akademik çalışma yürütmelidir.Atatürk Cumhuriyetimizi Türk gençliğine emanet etmiştir.YÖK bu konuda yetkiyi nerden alıyor.
kont_8000 olay adli makama intikal edilmiş ise yorum yapmayınız. hak yerini bulacaktır .sonuçta bizde hukuk bir devletiz .
denizhan_aga vay anasını sayın seyirciler evet diyenlerin sayısına bakın hele!!! şu hukuk fakültelerinde ne kadar şeriatşı yetişiyomuş da bizim haberimiz yokmuş... VAy anam Vaaaaaaaay!!!
Av.Feyz Pazarbaşı Hukukun belli bir zümreye ayrıcalık oluşturmayacağını öncelikle tespit edelim. Konu mahkemelerin CMK.nu uygulamasından tutun, hortumculara, yargı bağımsızlığından şeriata kadar da derinleşebilir. Aklıma gelenleri yazmaya çalışayım. Sevgili ülkemizde şu CMK yı bir doğru uygulayabilsek... Evet bugün TMSF tarafından kıyametler koparılarak suçlanan Uzan tutuksuz yargılanıyor ama rektör tutuklu... Her ikisi de suçu sabit olana kadar gözümüzde suçsuz olmalıdır. ! Bu forumda bazı kişilerin yazdığı gibi yargılama sonuçnalmadan "suçludur çekeceek" diyemezsiniz. CMK. her sanığı tutuklu yargıla mı diyor. Hayır. Tutuklama tedbirdir. Failin kaçma tehlikesi varsa, delilleri karartma ihtimali varsa, sabit ikametgahı yoksa... Eh bir rektörü de bulamayacaksak eh bir rektörü de kaçsa dahi getiremeyeceksek yazıklar olsun bize. Peki ne oldu, kefaletle (şahsi veya nakdi) salıverilme müessesesi ceza hukukumuzdan kalktı da benim mi haberim yok. Bu dediklerimi dileyen yargı bağımsızlığı ile de kolayca ilişkillendirebilir. Peki bu ülkede sivil toplum örgütleri, bilim adamaları konuşmayacaksa kim konuşacak. Tepkilerini de dile getirmeyecekler öyle mi? Tepki derken hakaret mi etmişler, yakıp yıkmışlar mı? Adliyeyi basıp hakimi savcıyı mı dövmüşler? Yoksa cezaevinde isyan mı çıkarmışlar? Barolar birliğine gelince; Fransa'da böyle bir olay olsa ve Paris barosu oraya gitseydi emin olun bu iş çoktan bitmişti. İyi, anlaşıldı. Barolar da konuşmasın. Hukukçular bilir, bir usule itiraz bir de esasa itiraz vardır. Bugüne kadar ne YÖK ne de Barolar Esasa itiraz etmemiştir. Etmez de. Sadece Usule itiraz etmişlerdir. Evet konu yargıya intikal etmiştir diyoruz. Esasi hususları Yargı inceleyecektir. Ben de kesinlikle yargının doğru karar vereceği kanaatindeyim. Rektör suçlu ise cezasını çeksin, buna da hiç kimse gıkını bile çıkaramaz. İyi de rektör daha yargılanmadı ki. Suçluysa dooğru cezaevine... YA SUÇSUZSA ? Mağduriyeti, zedelenen itibarı, yıllarca emek verip elde etmiş bulunduğu mevki ve saygınlığı? Öğrencilerinin yüzüne bakarken acaba hala beni suçlu görüyorlar mı diye sormayacak mı? Bunlar maddi şekilde telafisi olmayan, manevi şekilde ise telafisi çok zor yaralar. Tanımasam da sayın Rektör'e de iki sözüm var. 1- Suçlu iseniz en ağır cezayı alın 2- Suçsuz iseniz size bir teselli; Kaderin garip bir cilvesidir ki; BU ÜLKEDE CEZAEVİNE GİRMEDEN Başbakan olunmuyor .
izmirli Sayın Feyz beye teşekkür ediyorum, işin hukuk boyutunu son derece güzel açıklamış. Benim derdim bu tek boyutlu düşünce kalıbı ile. tekrar alıntı yapayım
quote:
Sen binbir güçlükle biriktirilen Develetin parasını kendi hesabına kullanmaya çalışan birinin arakasında olmayı çalışmayı gelde hayra yor..
ve sorayım? " Siz bu rektörü tutuklayan savcı ve aynı zamanda onu yargılayan hakim misiniz?" Üstelik mahkum da ettiniz, doğru mu? Ve üye profilinizden "kamu görevlisi- hukukçu " olduğunuzu görüyorum, yanlış mı? Peki bu hakkı siz kendinizde nasıl buluyorsunuz? Bir bakanımızın oğlu mısır ithal etmeden önce mısırla ilgili ithalat usul ve teblğlerinin değiştirlmesi, kendi arazileri için 2-b yasası çıkartılması, Ofer'le görüşmedim deyip görüştüğünün açığa çıkması, Mehmet Kutman' ın 6 ay öncesinden Galata civarındaki gayrımenkulleri kapatmaya başlaması... bunlar nedir, neden bunlardan söz etmiyorsunuz? Neden yargı bu konularda harekete geçmiyor? Ve sayın feyz beyin belirttiği gibi neden Uzanlar serbestçe dolaşırken rektör tutuklanıyor? 1999 yıllarında türbanlı öğrencileri kaydetmeyen rektör hakkında soruşturma açan savcı neden iktidar partidsinden mi,lletvekil adayı oluyor? Ermeni Konferansına iptal kararı veren hakim NEDEN SÜRÜLÜYOR? SİZCE ŞU GÜNLERDE ESAS BASKI ALTINDA OLAN YARGI DÜNYASI DEĞİL Mİ? vAR MI BUNLARA BİR CEVABINIZ? Hem Tanrı Türk'ü Korusun diyorsunuz hem de bu düsturu edinenlerin iktidar tarafından en büyük kıyıma uğradığını göz ardı ediyorsunuz. Doğrusu ya sizi anlamakta geçekten güçlük çekiyorum.
Oğuz Özgüldür Bence bizim insanımızın önemli bir çoğunluğunun inatla dikkat etmediği bir nokta var: Sorulan sorunun cevabını vermek. Yukarıda okuduğum kadarıyla fikrimize sunulmuş soru rektörlerimizin tepkisinin yargıya müdahale niteliği teşkil edip etmediği. Ancak verilen cevapların önemli bir kısmının soruyla alakasız olup, faraziye mahkeme yürüttüğü aşikardır. Sn. Feyz Pazarbaşı'na işin hukuki yönünü açıkça anlattığı için ben de çok teşekkür ederim. Kişisel görüşüme gelince: Rektörler bir sivil toplum örgütü gibi toplanmış ve tepki göstermişlerdir. Anayasamız, insanların olaylara karşı tepki göstermelerini demokratik sınırlar içinde zaten desteklemektedir. İzin verin insanların bir görüşü olsun ve bunu savunsunlar. Hakikat güneşi, karşıt fikirlerin çarpışmasından doğar. Zaten dikkatli bakanlar varsa rektörlerimizin verdiği demeç üst düzey bir bilim adamına yapılan muamelenin usulsüzlüğü ve çirkinliği adınadır. Siyasi meseleler ayrı bir tartışma konusudur. Ancak unutmayın, mevcut hükûmet de yönetime geldiği andan itibaren gündemine ilk olarak düşünce suçlarını koymuş ve bu yolda anayasa değişikliğine gitmiştir. Eğer ortadaki içtihat insanların istedikleri şeyi düşünebilmeleri ve bunları diledikleri gibi dile getirebilmeleriyse, kanımca önce içtihada samimiyet gösterilmelidir. Devlet iktidarının hüküm alanı genişledikçe, insanların haklarının alanı daralacaktır. Bunu dengede tutmak ise hükûmetlerin görevidir. Bir sivil toplum hareketini kendi doktrinlerine ters düşmesi ve kişinin suçlu gösterilmesi şeklinde gelişen olaylara itirazı "Sus bakayım! Görmüyor musun işte suçlu!" şeklinde sindirme çabasıyla engellemek istemesi, anayasamızın 2. maddesinde bulunan DEMOKRATİK DEVLET anlayışıyla muazzam bir ihtilaf göstermektedir. Bırakın insanlar tepki göstersinler. Birkaç insanın bir araya gelerek demokratik haklarını hiçkimseye zarar vermeksizin MEDENİ BİR ŞEKİLDE kullanmalarının hiçbir zararı veya yanlış tarafı yoktur. Birilerinin keyfini kaçırmak, bazı menfaatlerine dokunmak onlara yapılmış bir haksızlık değildir. Nitekim burada amaç yargıyı etkilemek değil, kamuoyuna bir tepkiyi göstermek bir görüşü büyük kitlelelere aktarabilmektir. Son olarak: Sayın idealist; Kamu vicdanı kavramını kullanmışsınız. Bu kamu vicdanı, kamu menfaati kelimeleri o kadar tehlikelidir ki içine ne isterseniz onu koyarsınız. Aslında gayet masum olmalarına rağmen siyasi sömürüye çok açık kavramlardır. Bu kavramı herkes kendi menfaatince ve vicdanınca anlar, ona göre yorumlar. Ortada kamu vicdanı değil kişi vicdanına yönelik doktrinler dolaşırken bence sizin de kendinize ait doktrini kamuya mal etmeniz pek de hayırlı bir iş olmamaktadır. Saygılar...
izmirli Hürriyet 27.10.2005 Yücel Aşkın'ın dosyası YÖK'e gönderildi VAN (A.A) Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın hakkında #8220;Hukuka aykırı kişisel veri elde etmek#8221; suçlamasıyla hazırlanan dosyayı, Cumhuriyet Savcılığı'na geri gönderdi. Dosyayı tekrar inceleyen Cumhuriyet Savcılığı da bu kez #8220;görevsizlik kararı#8221; vererek dosyayı Yüksek Öğretim Kurumu'na (YÖK) gönderdi. Van Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 5 Nisan 2005 tarihinde hakkında başlatılan soruşturma kapsamında 14 Temmuz 2005'te evi aranan Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın hakkında #8220;Hukuka Aykırı Kişisel Veri Elde Etmek#8221; suçlamasıyla hazırlanan ve 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen dosya, #8221;görevsizlik kararı#8221; verilerek Cumhuriyet Savcılığına gönderildi. Cumhuriyet Savcılığı da yaptığı incelemenin ardından söz konusu dosyayı bu kez #8220;görevsizlik kararı#8221; vererek, Yükseköğretim Kurumu'na gönderdi. Bu arada 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Aşkın hakkında #8220;Görevi Kötüye Kullanmak, Mal Bildiriminde Bulunmamak ve Tarihi Eser Kaçakçılığı#8221; ile ilgili hakkında hazırlanan diğer dosyaları da görevsizlik kararı vererek Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdiği bildirildi. Rektör Aşkın, 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, #8220;Tıbbı cihaz alımı ihalesiyle#8221; ilgili olarak tutuklanmıştı. Sayın denturuk ve idealist bakalım hukukçu kimlikleriyle bunu nasıl açıklayacaklar? Kimi zaman USUL demek ki ESASIN önüne geçiyormuş ve USUL hatası yüzünden de insanlar mağdur ediliyormuş.
izmirli Tabanca mı sokacak üstünü arıyorsun 9. Cumhurbaşkanı Demirel, YÖK Başkanı#8217;nın Van#8217;da rektörü ziyaret için cezaevine girerken aranmasına bu sözlerle tepki gösterdi. Demirel, rektörleri Van#8217;a gittikleri için eleştiren Başbakan#8217;a da, #8216;Hukuksuzluğa ortak oluyorsun#8217; dedi. 1. DOKUZUNCU Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Yücel Aşkın#8217;ın tutuklanmasıyla patlak veren hükümet-YÖK gerginliğinde rektörlere destek verdi. Demirel, #8216;Rektörlerin Van#8217;da ne işi var#8217; diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan#8217;ı ise #8216;Hukuksuzluğa ve yanlışa ortak oluyorsun#8217; diyerek uyardı. Son bir haftadır yaşanan olayları Hürriyet#8217;e değerlendiren Demirel şöyle konuştu: İMTİYAZ YOK #8216;Türkiye#8217;de kimsenin suç işleme imtiyazı yok. Rektör suç işlemişse bu tutukluluğu icap ettirecek bir suç mu? Henüz suç sabit değil. Rektör sanık. Rektör dediğin zaman muteber adamdır. Bunun kaçması ya da delilleri yok etmesi gibi bir durum beklenemez. Mahkeme edecekseniz edin; ama açıktan edin. Ayrıca rektörün tutuklanırken iyi muamele görmediği de kesin.#8217; EN DOĞAL HAK Başbakan#8217;ın #8216;Rektörlerin ne işi var#8217; yolundaki sözlerini de eleştiren Demirel, şunları söyledi: #8216;Protesto ediyorlar. Demokratik bir ülkede bir tepkidir. Korkudan yaprak kıpırdamayan, kimsenin bir şey söylemeye cesaret etmediği bir ülkede önemli bir hadise. #8216;Ne işleri var?#8217; dediğin yerde başka kademelerin yaptığı yanlışlara ve hukuksuzluğa ortak oluyorsun. Yarın mahkeme beraat kararı verirse bu adama yapılan haksızlığı telafi etmek imkansız.#8217; ADİ SUÇ DEĞİL 9. Cumhurbaşkanı, YÖK Başkanı Teziç#8217;in üstünün aranmasına da şu sözlerle tepki gösterdi: #8216;Bu kadar güvensizlik olur. YÖK Başkanı tabanca mı sokacak oraya?.. Sanıklık safhasında adam. Adi suç işlememiş, bir şey yapmamış. İnsanların eline kelepçe vurulmasına karşıyım. Karakollarda saatlerce bekletilmesine, eza, cefa yapılmasına karşıyım. Bu ülkede herkese ve itibar sahibi insanlara, bunu zedeleyecek muameleler yapılmasına da karşıyım.#8217; YAZI YAZMIŞTIM Demirel, cumhurbaşkanlığı sırasında kelepçe uygulamasının kaldırılması için hükümete yazı yazdığını açıklayarak #8216;Hiç ses seda çıkmadı. Yine bildiklerine devam ediyorlar. Kimi bulurlarsa kelepçeyi takıyorlar. Üç gün sonra adam beraat ediyor, kelepçeyi yediği kalıyor. Ondan sonra Avrupalı olmaya çalışıyorsunuz#8217; dedi. Hürriyet 27.10.2005
Yılmaz Kurban Erdoğan Teziç'in anayasa ders kitabını keyifle okumuştum. Yalnız, YÖK'ün başına geldiğinden beri öyle heyecanlı çıkışları var ki, hayretlere düştüm. Hele en son ki çıkışı! Bildiri okuyanlar varsa bana biraz daha hak vereceklerdir. Bildiri hukuki olmaktan çok uzak. Salt hukuki olması yeterliydi bence. Gelgelelim vakaya. Hukuk yine ayaklar altına alındı, ezildi, ezildi. Posası çıkarılacak neredeyse. Hukuksuzluk öyle apaçık ki. Suç; çete kurarak ihaleye fesat karıştırmak. İlk başta, rektörün tutuklanması beni çok rahatsız etmişti. Adam rektör yahu demiştim kendimce. Sonra kanunu açtım baktım. Suçun unsurlarında çete olması, bir tutuklanma nedeniydi. Çok ağır bir suç. Düşüncem biraz değişti. Tutuklanabilirdi, ama tutuklanmaması için mahkeme gayret etmeliydi. Nitekim, tedbir niteliğindeki tutuklama çok ağır bir yaptırımdı. Ya masum olduğu ortaya çıkarsa?! İşte bunun telafisi yok. Arada derede kaldım. Sonra gazeteleri takip ettim. Bir de ne görelim. 'Sedef Er'. Yanlış hatırmalıyorsam eğer. Bu kadın, sözkonusu üniversitenin bünyesinde çalışırken kendisi hakkında açılan soruşturma neticesinde rektör tarafından başka bir kuruma atandı. Sedef Er, rektörü ihbar eden kişi. Bu kendi başına düşünüldüğünde önemli değil. Asıl felaket, hukuku ayaklar altına alan rezillik, bu kadının sözkonusu suçta bilirkişi olarak tayin edilen kişi olması. İşte bunun hiçbir açıklaması yoktur. Bu anlamda salt bu nedenle mahkemenin tutuklama kararı vermesi hukuksuzluktur. Hatta hukuksuzluğun daniskasıdır. Bu arada başka spekülasyonlarda var. (Bakan Çelik'le ilgili). Ama sadece spekülasyon. Ancak yukarıda belirtildiği üzere; biri sizi ihbar ediyor. Daha sonra o ihbar eden sizin davanızda bilirkişi oluyor.
gerunsal Yargıya müdahale kavramı ülkemizde en sık kullanılan ve kullanıldıkça da değeri düşen içi boşaltılan kavramlardan biri halini almış durumdadır. Yargıya müdahale kavramının ne olduğu tekrar hatırlanırsa olay tamamen aydınlatılacaktır aslında. söz konusu olay da gerek anayasa hükümleri gerekse de CMK ve Ceza yasasının ilgili hükümleri ayaklar altına alınmıştır. hem de ne üzücüdür ki bu durum açıkça hukuku uygulamakla görevli yargı makamları tarafından başarılmıştır. şimdi durun ve düşünün öncelikle: bir hukukçunun, toplum içinde hukukçu sıfatını taşıyan kişinin -her kim olursa olsun; ister avukat, ister savcı, ister yargıç, ister teorisyen, isterse cumhurbaşkanı- korumak ve yüceltmekle yükümlü olduğu temel hukuk kuralları anayasa hükümleri böylece, açıkça ayaklar altına alınırkıen nasıl sessiz kalabilir!! hukukçular sadece önlerine gelen somut olayla ilgilenmezler. diğer hukuki süreçlere özellikle hukukun kuramsal olarak yaratılma sürecine doğrudan, fiziki olarak yaratılma sürecine ise dolaylı olarak katkıda bulurlar. bu katkılarını da eleştirilerini ve görüşlerini bildirerek yaparlar. aksini düşünmek ya da savunmak hukukçuyu salt bir uygulayıcı olmaktan ileri götürmemek demektir! Bir çoğunuz ABD'de anayasa yargısının nasıl başladığını çok iyi bilirsiniz. hal böyleyken yök başkanın hukukçu kimliği göz önüne alındığında kendisi ve kuruma adına yaptığı açıklamayı yargıya müdahale olarak değerlendirebilmek hatadır. kaldı ki bu açıklama nasıl bir müdahale olarak değerlendirilebilir? bu açıklamanın yargı üzerinde nasıl bir etkisi olmuştur?
deltaG TUSİAD'ın Rektör Yücel Aşkın için yaptıkları açıklama üzerine RTE' nin gösterdiği tepkinin üstünden 13 saat geçmeden Savcılık " yargıyı etkileme" nedeniyle soruşturma başlattı. Dün, CNNTURK kanalında Yücel Aşkın' ın hayatını konu eden belgeselimsi bir program yayınlandı. Gürer Aykal, İsa Çelik gibi tanınmış sanatçılar arkadaşları olan Yücel Aşkın' ı anlattılar. Doğa sporlarını ne kadar çok sevdiği, bunun için dernek kurulduğu anlatıldı. Yaşamında ne kadar saygılı, iyi yürekli olduğu, örnek bir bilim adamı olduğu gibi bazı görüşler açıklandı. Bütün bunlar Sayın Rektör' ün aslında ne kadar iyi bir insan olduğu, çeteyle meteyle ilgisi olmadığını göstermeye yönelik, yani ağır suçlamalarla yargılanan bir kişinin yargılanma sürecini etkilemeye yönelik açıklamalrdı. CNNTURK kanalının bu programı AÇIK SEÇİK YARGI SÜRECİNİ ETKİLEMEYE YÖNELİK BİR YAYINDIR VE BU KANAL VE BU PROGRAMDA YÜCEL AŞKIN' IN DEĞERLİ BİR İNSAN OLDUĞU YOLUNDA AÇIKLAMA YAPAN TÜM KİŞİLER HAKKINDA DA SAVCILAR DERHAL SORUŞTURMA AÇMALIDIRLAR.[}:)][:D]
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Velayet hakkı] Wmic Windows Activation Key and windows 7 ultimate activation tool 
  • 03.05.2025 09:36
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük + Arşiv +
    Bugünün tarihi: 03/05/2025 19:01:41