 |
03/05/2025 Eski forum arşivi bölümü
Hukuksal Tartışmalar
sozlesmenin feshi |
ayndugur |
sozlesmenin feshi |
Av.Abbas Bilgili |
Belirli süreli sözleşme ile çalışılan durumlarda, belirli sürenin dolması ile biten ilişkide kıdem tazminatı hakkı doğmaz. Ancak, sözleşmenin işverence feshi halinde bir yıldan fazla kıdem söz konusu ise kıdem tazminatı doğar. Sizin olayınızda feshin, sözleşmedeki sürenin dolması ile mi gerçekleştiği yoksa işverence mi feshin yapıldığı net olarak ifade edilmemekle birlikte, yasal bir değişiklikten dolayı işverence feshedildiği gibi anladım. Anladığım doğruysa, yani işveren bir yasal zorunluluktan iş akdini feshetmiş ise yine de kıdem tazminatı ödemesi gerekir. Çünkü belirttiğiniz yasal zorunluluk, tazminatsız çıkarma nedeni olamaz diye düşünüyorum. İşveren ödemezse kıdem tazminatı için dava açabilirsiniz. Belirli süreli sözleşmelerde ihbar tazminatı olmadığından ihbar tazminatı talebinde bulunmanızı önermem. Selamlar. Av. Abbas Bilgili |
Av.Abbas Bilgili |
Sizin işten ayrılma bildirgenizde işveren, iş akdinin sona erme nedeni olarak 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Yasası'nın 51/d maddesini gerekçe göstermiş. Bunun anlamı, "belirli süreli sözleşmenin süresinin bitmesi"dir. İşten ayrılma bildirgesindeki bu gerekçe ile size gönderilen belgedeki gerekçe örtüşmüyor yani uyumlu değil. İşten ayrılma bildirgesindeki gerekçe kıdem tazminatına engel gibi görünürken, diğer yazıdaki gerekçe sizin lehinize görünüyor. Bu durumda çelişkili iki belgeden hangisine itibar edileceği gibi bir sorun doğuyor. Ancak, çelişkili ve belirsiz durumlarda iş hukukunun "işçi lehine yorum" ilkesini gündeme getirmekte yarar var. Ayrıca lehinize argümanlar daha kuvvetli gibi görünüyor. Çünkü Yargıtay'ın özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmenlerle ilgili verdiği bir kısım kararlar sizin lehinizedir. Bu kararlar özetle; "sözleşmeyi işverenin yenilememesi, iş akdinin işverence sona erdirildiği anlamına gelir ve kıdem tazminatına hak kazanılır" şeklindedir. (Bu konudaki kararlar için bak; Osman Usta, İş Hukukunda Tazminatlar ve Uygulamaları, sh. 252, 253). Selamlar. Av. Abbas Bilgili |
Av.Abbas Bilgili |
Sizin olayınızda, işsizlik sigortasından yararlanmak için İş Kur'a müracaat etmek ile kıdem tazminatı için dava açma işlemlerinin birbiri ile ilgisi yoktur. Birisi için yapılacak müracaat diğerine engel değildir. Hangisinin önce yapılacağının da bir önemi yoktur. Acak, İş Kur'a müracaat fesihten itibaren bir aylık hak düşürücü süreye tabi olduğundan, işsizlik sigortasından yararlanmak için süreyi kaçırmadan hemen müracaatınızı yapın. Zaten işverenini işten ayrılma bildirgesinde gösterdiği sebep (4447, 51/d) işsizlik sigortasından yararlanmaya da engel değil, yararlanmaya müsait bir sebeptir. Kıdem tazminatı 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğundan şu aşamada o konuda zaman problemi yoktur. Kıdem tazminatı için dava açarsanız, size gönderilen fesih bildiriminde "işverenin sözleşmeyi yenilemeyerek feshettiği" tezini işlemek ve daha önce belirttiğim yargıtay kararlarını dava dilekçesine eklemekte yarar var. Kolay gelsin. Selamlar. Av. Abbas Bilgili |
Av.Abbas Bilgili |
Sorular, davanın masrafını hesaaplamak gibi çok fazla özele ve ayrıntıya girmeye başladı, çok kısa olarak şunu söyleyebilirim. Dava masrafı, alacak hakkınız (dava edeceğiniz miktar) ile orantılıdır. Dava masrafınızın bu verilere göre hesaplanması gerekir. Bu masraflar; harç, tebligat gideri ve bilirkişi ücretidir. Çok fazla bir masraf yekünü tutacağını zannetmiyorum. Masrafın hepsi başlangıçta değil, ileriki aşamalarda yapılmaktadır. Avukatlık ücreti ise avukatınızla yapacağınız anlaşmaya bağlıdır. Bu konuda burada ayrıntı vermek doğru olmaz. Selamlar. |
Bugünün tarihi: 03/05/2025 09:05:14 |