 |
03/05/2025 Eski forum arşivi bölümü
Hukuksal Tartışmalar
HANGİSİ İŞ KAZASI SAYILIR /TAZMİNAT HAKKI DOĞAR? |
derinvatandas |
Değerli hukuçu arkadaşlar:
Aşağıdaki durumlardan hangisi iş kazası sayılmaz.
*sigortasız çalışan işyerinde kaza geçirirse
*sigortali çalışan işyerinde kaza geçirirse
*sigortali işyerinde intihar ederse
*Kule vinci devrilirse.
Sorular aynen böyle.Bir arkadaşım sordu işin içinden çıkamadık.Bilmece bulmaca gibi oldu.
Diğer soru:
*işçinin kendi kastından veya derli toplu olmayan yaşayışından yahut içkiye düşkünlüğünden doğacak bir hastalığa veya sakatlığa uğraması halinde,bu sebeple doğacak devamsızlığın ardı ardına üç iş günü veya bir ayda beş iş gününden fazla sürmesi..
* İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenim esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar ve şartların kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek,yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması..
*işçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğinin tehlikeye düşürmesi.
*işçinin işyerinde yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenemeyen bir bir suç işlemesi. |
Av.Fırat Bayındır |
Hepsi de iş kazasıdır
Özellikle intihar vakası için aşağıdaki karara bakın.
---------------------------------------------------
Y.9.H.D. 78/8413 E.
Davacılar, murislerinin ölümüne sebebiyet veren olayın iş kazası olduğunun tesbitine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
.YARGITAY KARARI.
1- Mahkemece, davalı Kurumun savunması gibi, davanın reddine karar verildiği ve hükmünde davalı yönünden herhangi bir yasaya aykırılık da söz konusu olmadığı, şu hali ile temyiz yoluna başvurulmadan davalı için hukuki yarar bulunmadığı cihetle davalı Kurum’un temyiz isteminin reddi gerekir,
2- Davacıların temyizine gelince:
Davacılar; murisleri sigortalı Erdoğan’ın 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu bakımından "iş kazası" sayılan bir olay sonucu öldüğünün saptanmasına ve hak sahipleri olarak kendilerine gelir bağlanması gerektiği konusunda Kurumca yaratılan sataşmanın önlenmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Sigortalı Erdoğan’ın işyerinin, makina şefi ve yöneticisi olduğu, olay günü işyerinde işbaşı yapıldığı ve sigortalının işçilere gerekli talimatı verip kendisinin de ocağa doğru gittiği, ölüsünün, yaklaşık bir saat kadar sonra derede bulunduğu, ölümünün, başın alın bölgesine çekiçle vurulmuş iki darbenin sonucu beyin kanamasından ötürü vukubulduğu, maddi bulgulardan çıkarılabilen kesin bilgilere göre olayın henüz faaliyete geçmeyen jeneratör barakası içi ya da civarında başladığı, sigortalının buradan 25 metre uzaklıktaki dereye kadar yürüdüğünün saptanabildiği, dosyadaki belge ve bilgilerden anlaşılmaktadır. Otopsi raporunda, bu yaraların ikisinin de sigortalıca meydana getirilmesinin zor olduğu, üstün olasılığın, başka bir şahısça yapılmış olabileceği fenni kanı olarak belirtilmiştir. Savcılık soruşturması, olayın intihar mı yoksa, cinayet mi olduğu konusuna açıklık getirememiştir. Soruşturma, zamanaşımına kadar yeni kanıt aranması biçiminde sürdürülmektedir.
Olayda çözümlenecek sorun, yukarıda saptanan maddi olgunun 506 sayılı Yasanın konu ile ilgili 11. maddesini iş kazasını tanımlayan (A) bendinde sayılı hallerden birine girip girmediği çevresinde toplanmaktadır. Bu maddenin (A) bendinin ilk fıkrası; iş kazasının; "..... aşağıdaki hal ve durumlardan birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaydır." şeklinde çerçeve tanımlamasını yaptıktan sonra, bu çevredeki "hal ve durumlar", birbirinden bağımsız beş ayrı fıkra olarak düzenlenmiştir. Başka bir anlatımla, iş kazasından söz edebilecek hal ve durumların bu beş fıkradan yalnızca birine girmesi yeterli ve zorunludur. Bu fıkralardan, olaya uygulanabilecek (a) fıkrasında aynen: "sigortalının işyerinde bulunduğu sırada" sözcükleri yazılıdır. Bu sözcüklerin çerçeve tanımda yerine konulması ile çıkarılacak sonuç ise (iş kazası, "sigortalının işyerinde bulunduğu sırada" meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olayda) şeklinde olacaktır. Varılan bu sonuca göre; sigortalının işyerinde iken, kendisini hemen veya sonradan beden veya ruhça arızaya uğratan bir olay, başkaca hiçbir koşul aranmaksızın Sosyal Sigortalar açısından iş kazası sayılacaktır.
Bu aşamada çözümlenecek sorun, "olay" sözcüğü ile neyin amaçlandığının ve bu olayın işyerinde olup olmadığının saptanmasına indirgenmiş olmaktadır.
İşyeri, demir madeni cevheri çıkarılması işletmesidir. Bu tür işyerleri için, kural olarak, maden arama, yada işletme ruhsatının kapsadığı alan işyeri sayılmalıdır. Olayın meydana geldiği veya başladığı anlaşılan jeneratörün bulunduğu barakanın veya civarının, sadece, işle ilgili bir tesis kurulmuş olması yönünden dahi işyerinden sayılacağı kuşkusuzdur. Şu halde, olay işyerinde olmuştur.
"Olay" sözcüğünün kapsamının belirlenmesinde herhangi bir kuşku ve duraksamaya yer olmayacağı, bu sözcüğün, sigortalıyı, beden veya ruhça arızaya uğratıcı tüm olguları içereceği açıktır. Bu yönden, bir olayın iş kazası sayılabilmesi için işin yürütümü ile ilgili, ya da dış etkenlerle oluşmuş veya aniden olmasında bir zorunluk olmayacağı, böyle bir sınırlamanın yasaca öngörülmediği için benimsenmeyeceği de tartışmasızdır. Buna göre, olayda, sigortalının intihar etme olasılığından da söz edilmekle, bir sigortalının işyerinde intihar etmesi hali de iş kazası sayılacaktır. Esasen, bu konuda oluşabilecek mantıksal kuşkuları, anılan yasa, başka maddeleri ile kesin biçimde ortadan kaldırmaktır. İntihar kişinin sonucunu amaçlayarak ve bilerek, kendi hayatını sona erdirmesidir ve kendisine karşı, kasten, eylemde bulunmasıdır. 506 sayılı Yasanın 110. maddesi: "Kastı yüzünden iş kazasına uğrayan sigortalıya geçici işgörmezlik ödeneği ve sürekli işgörmezlik geliri verilmez. Sigortalıya yalnız gerekli sağlık yardımları yapılır" demekle, bir sigortalının, kasten (örneğin intihar) işkazasına uğraması halinde bu durumu yine iş kazası olarak kabul etmektedir. Sadece sigortalıyı (hak sahiplerini değil) amaçlayan bazı kısıtlamalar getirmekle yetinmektedir. Şu suretle, 506 sayılı Yasanın 11. maddesindeki açıklık, aynı yasanın 110 uncu maddesi ile de doğrulanmaktadır. Bu durumda, olayın bir intihar olarak kabulü halinde dahi bunun, işkazası sayılmayı engellemeyeceği ortadadır. Kaldı ki, dosyada intiharı kabule götürecek kesin bulgular bulunmamaktadır. Bu hallerde, sosyal güvenlik ilkeleri gereği, sigortalı veya haksahiplerinin yararına olan durumun kabulü gerekeceği de hatırlanmalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutularak davanın kabulüne karar verileceği yerde, aksi görüşle davanın reddine karar verilmesi isabetli sayılamaz.
O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 29/03/1979 gününde oybirliğiyle karar verildi.
-------------------------------------
diğer sorularınız ise iş akdinin işverence haklı nedenle feshi sebebleridir ama sorunuz bir muamma. |
derinvatandas |
Sayın Bayındır:
eksik iletiden dolayı özür dilerim.
İlk sorudaki hangisi iş kazasıdır seçeneklerinden önce 506 da iş kazası tanımı:sigortalının iş yerinde bulunduğu sırada işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısı ile önceden planlanmamış bir şekilde hemen veya daha sonra bedence ve ruhca arızaya uğratan olaydır....
tanımından yola çıkarsak ikinci ve üçüncü seçenekler kesinlikle iş kazasıdır.ilk seçenekte sigortasız çalışandan bahsediliyor.Bir şekilde nedensellik bağı isbatı ile (ayrıca sigortalılık bir hak ve yükümlülüktür işçi sigortalı olmaktan işverense işçiyi sigortalı yapmaktan kaçınamaz ilkesinden yola çıkarsak) bu örnekte iş kazası kabul edilebilir....
son seçenekte sadece kule vincinin devrilmesinden bahsediliyor.sigortalı ve/veya herhangi bir çalışanın bir arızası olayından bahsedilmiyor.yani bir makinenein -ki-kendi kendine ,rüzgar,deprem etkisi de olabilir-devrilmesinden bahsediliyor.
bu bilgiler ışığında yorum ve kesin hüküm vermek gerekiyor.
Diğer husus sayılan 4 hususta hangisi çalışana tazminat ödenmesi gereğini doğurur.Sorunun soruluşunda ben bir incelik ve tuzak gördüm.ilk üç maddede 4857/25 e istinaden işverenin ihbarsız ve kıdemsiz hakkı doğarken bence 4. maddede ifade kesintiye uğramış ve devamında olması gereken 30 günlük yevmiyesi ile işverenin zararını karşılayamaması hali olmadığı için bu seçenekle çıkış verilen işçiye işverenin kıdem tazminatı ödemesi gereği ortaya çıkmaktadır diye düşünüyorum. |
Av.Fırat Bayındır |
bunlar sınav sorusu mu?
kule vincinin her ne nedenle olursa olsun devrilmesi sonucunda işçi bedenen zarar görmüşse, bu bir işkazasıdır. Deprem gibi doğal afet olması iş kazası niteliğini ortadan kaldırmaz, sadece işverenin kusuru tartışma konusu edilir ki bu ayrı bir konu.
İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması.
İş hukuku ilginç bir hukuk dalıdır. ve bazı durumlarda kıyas ve yorum yolula çözüm getirilir. Bu maddededeki kuralda örneğin işçinin eşyaya, teçhizata verdiği zarar, 30 günlük ücretinden az olabilir ama belki de büyük bir tesadüf eseri işçinin eylemi bir iş kazasına neden olabilecekken kıl payı kurtulunmuştur. O takdirde işverenin tazminatsız fesih hakkı doğar. Ve hatta bu feshe karşı dava açılması durumunda yargı, fesih ağır bir neticedir, uyarı-kınama-ücret kesimi gibi cezalaral bu şimdilik geçiştirilebilirdi denebilir.
Yani her iş hukuku ihtilafı kendine özgü niteliktedir.
|
derinvatandas |
Evet sınav sorusu olduğu ve aynen bu şekilde yazıldığı kadarıyla ifade edildiği,ve yine herbirinin bir seçenek olduğu söylenildi.Benim kişisel yorumum kule vinci (ne demekse-vinç kulesi de olabilir) devrilmesi olayında 506 sayılı ssk yasası tanımına giren bir betimleme yok.kuru bir ifade ile olayın içerisinde değil bir çalışan sigortalı-sigortasız iş harici bir vatandaş bile yok.yani sadece bir makine kazası bu öznesinde sigortalı-sigortasız bir çalışan olmadığı için bence iş kazası değildir.
Diğerinde ise belirttiğim gibi ifade de 30 günlük ücreti ile ödeyememeyeceği bir zarardan söz edilmiyor.dolayısı ile işverenin sırf bu gerekçeyle bir işçiyi işten çıkartması onun işçiye tazminat ödemesini gerektirecek haksız bir çıkş diye düşünüyorum.
Soruların her ikiside akıllıca ve tuzak kurularak sorulmuş.Tamamen kitabi bilgiye dayanmayan aynı zamanda yorumda yapılarak çözümlenmesi gereken tuzak sorular ..Ben olsam yanıtı bu şekilde verirdim.Tabi olayı birde uzmanlarına yani sizlere sorma gereği duydum. |
yyln |
Madem ki, sınav var. O zaman, kopya da olabilir. Ben de el altından küçük bir kopya vermek istiyorum.Ancak, sorumluluk kabul edilmez. Her hakkı kopya çekene aittir.[:D]
2. sorudaki tercih hakkını, 25/1. uyarınca aşağağıdaki şık için kullanıyorum.
quote:işçinin kendi kastından veya derli toplu olmayan yaşayışından yahut içkiye düşkünlüğünden doğacak bir hastalığa veya sakatlığa uğraması halinde,bu sebeple doğacak devamsızlığın ardı ardına üç iş günü veya bir ayda beş iş gününden fazla sürmesi..
|
|
derinvatandas |
Sayın yyln katkınız için teşekkür ederim.
Yalnız: Y 9. HD E. 1985/10647 K 1986/497 T 23.01.1986
ÜST ÜSTE 2 İŞ GÜNÜ VEYA BİR AY İÇİNDE 3 İŞ GÜNÜ DEVAMSIZLIK İŞVERENE TAZMİNATSIZ FESİH HAKKI VERİR....
Taminat gerektiren çıkış sorusunda dikkat eder yasayı incelerseniz bir tuzak var.
işçinin kendi isteği ve savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi.(BURADA KESİLMİŞ.)Devamı olan .
işverenin malı olan,malı olmayıpta eli altında bulunan makineleri,tesisatıveya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması....şeklinde yazsa idi tamam ..tazminatsız çıkış verme hakkından yasa gereği söz edebilirdik....
YANİ ÖZ OLARAK İŞÇİNİN KENDİ İSTEĞİ VEYA SAVSAMASI YÜZÜNDEN İŞİN GÜVENLİĞİNİ TEHLİKEYE DÜŞÜRMESİ. Gerekçesi bence tek başına bu haliyle işverene ihbarsız ve tazminatsız işçi çıkartma hakkı vermemektedir.İşveren her halukarda bu sebeple çıkış verdiğinde kıdem tazminatı ödemekle yükümlüdür.Ben sorunun soruluşu ve seçeneklerden bunu anlıyorum. |
yyln |
Yargı kararına bir itirazım yok. Soruda tuzak da var. Ama tuzak sizin aradığınız yer de değil gibi...
Neden mi?
Verilen örnek salt devamsızlık konusunu içermiyor. Devamsızlığı bir şarta bağlamış. O da, quote: işçinin kendi kastından veya derli toplu olmayan yaşayışından yahut içkiye düşkünlüğünden doğacak bir hastalığa veya sakatlığa uğraması halinde,bu sebeple doğacak devamsızlığın |
şeklindedir.
Başka bir deyişle 4857/25-1-a fıkrasında yer alan tanıma uymaktadır.
Bu da, 4857/25-II dışında yer alan bir sebeptir. Dolaysıyla bu durum işverene tazminatsız fesih hakkı vermez.
Sonuç olarak, ben verdiğim kopyanın iyi puan getireceğine inanıyorum. |
Av.Abbas Bilgili |
Sayın derinvatandaş;
Önce ikinci sorudan başlayalım. Sayın yyln'in de belirttiği üzere ikinci sorunun yanıtı, ilk şıktır. Çünkü ilk şıkta ifade edilen husus İş Yasası 25/I kapasamındaki bir durum olup, işçinin kıdem tazminatı ödeneren (ihbar yok) işine son verilem halinden biridir. Diğer üç şık ise 25/II kapsamaındaki hallerdendir ve bildirimsiz (tazminatsız) derhal haklı nedenle fesih nedenleridir.
Birinci soruya gelince; sanıyorum bu sorunun soruluş şeklinde bir yanlışlık var. Şöyle ki; ilk iletinizde "hangisi iş kazası sayılmaz" diyorsunuz, daha sonraki bir iletinizde ise "hangisi iş kazasıdır" diyorsunuz. Takdir edersiniz ki bu iki ayrı ifade aynı şeyler değil, çok farklı şeylerdir. Sorunun kaynağına (orijinal haline) bakıp, doğru olarak sorarsanız bazı tereddütler ortadan kalkar ve daha rahat cevap verme imkanı doğar. Selamlar. Abbas Bilgili |
derinvatandas |
sn Abbas Bilgili
sorunun orijinal soruluş şekli (seçenekler yazıldığı gibidir)
**Aşağıdakilerden hangisi iş kazası değildir ? **
Şeklinde olacaktır.Düzeltir hata için özür dilerim.Ve yanıtınızı beklerim. |
Bugünün tarihi: 03/05/2025 08:40:54 |