kıdem tazminatı |
regal |
Kişi 5 sene önce özel bir şirkette işe başlamış bundan 5 ay öncede evlilik iznine çıkmış 15 gün yeniden işe dönüp çalışmaya devam etmiş ancak izne çıkmadan önce kişinin şirketten çıkışı yapılmış ve izinden dönüşte tekrar giriş yapılmış.Şimdi şirket kıdem tazminatını vermek istemediği için böyle bir şey yapmış,daha önce çalıştığı 5 sene için kişi kıdem tazminatı davası açması uygunmu?halen çalışmaya devam ediyor bu süre içinde sigortasınıda şirket ödüyor. |
Göksel KUŞCU |
BURDA İŞVERENİN KÖTÜ NİYETİ ÖN PLANA ÇIKMIŞ OLMAKTADIR. İŞVEREN KIDEM TAZMINATINIODEMEMEK ICIN BU HILELI İŞLEMLERI YAPMISTIR.SAYET BUNU KIDEM TAZMINAT DAVASINI IŞLEMIN YAPILDIGINI ÖĞRENDİĞİ ANDAN İTİBAREN 1 VE HERHALUKARDA 5 YIL ICINDE DAVASINI ACMAZSA ZAMAN ASIMINA UGRAR VE DAVASINI ACAMAMIS OLUR. YAPILMASI GEREKEN DAVASINI AÇSIN VE TAZMINATINI ALSIN İŞVEREN İŞTEN BUNDAN DOLAYI ÇIKARIRSA İŞÇİÇİN İŞE İADE DAVASINI AÇMASI GEREKECEK VE BU DAVAYI KAZANACAKTIR. ÇÜNKİ İŞVERENİN HAKLI BİR KONUMU SÖZ KONUSU DEĞİLDİR. |
Av.Dilek Kuzulu Yüksel |
Sayın Göksel Kuşçu,
İhbar ve kıdem tazminatlarında dava zamanaşımı süresi 10 yıldır. Konu ile ilgili Yargıtay Kararı ekledim.
5 yıllık zamanaşımı süresi ücrete ilişkin hak ve alacaklar için söz konusudur.
Saygılar...
İHBAR VE KIDEM TAZMİNATI - ZAMANAŞIMI SÜRESİ
KAYIT NO : 59762
**************
Esas Yılı : 2004
Esas No : 14043
Karar Yılı : 2005
Karar No : 4567
Karar Tarihi : 17.02.2005
Daire No : 9
Daire : HD
**************
ÖZET: İşçinin kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarına ilişkin dava BK 125.maddesindeki on yıllık zamanaşımı süresine tabidir.
**************
(818 s. K. m. 125)
Davacı, ihbar, kıdem tazminatı, fazla çalışma, yıllık ücretli izin ile hafta ve genel tatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, davayı zamanaşımından reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
1. Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Kıdem, ihbar tazminatı alacakları Borçlar Kanununun 125. maddesi gereğince on yıllık dava zamanaşımı süresine tabidir. Böyle olunca işin esasına girilmeden, beş yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesi ile bu alacakların da reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.2.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.
|
Av.Fırat Bayındır |
Sanırım sayın göksel bey, işlemin hileye dayalı olduğu görüşünden hareketle yazmıştır.
Ancak işverenin keyfine göre işe giriş çıkış yapılmış olmasının işçiye bir zararı yoktur. İşçi kesintisiz olarak çalışmasını sürdürmüştür.
Soru açık olmadığı için işçinin elinden bir istifa yazısı mı alınmıştır belli, değildir.Böyle bir durum yoksa ve işveren keyfince istediği kadar işçiye giriş çıkış işlemi yapsın fiili çalışma sürdüğü müddetçe kıdem süresi de kesintisiz işleyecektir.İstifa dilekçesi alınmış olsa dahi hiç bir işçinin 5 yıllık kıdem tazminatı hakkını yok edecek biçimde istifa edip akabinde aynı işyerinde çalışmaya devam etmesi hayatın olağan akışına da aykırı olacağından, ileride herhangi bir surette kıdem tazminatını hak edecek biçimde işten ayrılması halinde, bu hile iddiası o zaman dahi dile getirilebilir.
|
regal |
öncelikle teşekkürler,işçinin elinden istifa yazısı alınmadığı gibi işçi daha sonra kendisi öğreniyor işten çıkış ve giriş yapıldığını kendisi herhangi bir şey imzalamamış.hemen dava açılması daha iyi olur mu yoksa aynı işyerinde çalışmaya devam etmesi eğer işten çıkarılır ve daha önceki 5 yıllık kıdem tazminatı verilmez ise dava açması daha uygun mu olur?
|
Göksel KUŞCU |
Bakınız daha öncede söylediğim gibi işveren burada işçinin haberi olmadan giriş çıkış işlemlerini yapmaktadır. burdaki amaç 5 yıllık kıdem hakkını ortadan kaldırmaya çalışmıstır. işçinin yapması gereken şey işyeri neredeyse oraya bağlı adlıyede iş mahkemesınde davasını açsın. |
Av.Abbas Bilgili |
Aynı işyerinde ve aynı işverenle çalışmanız devam ettiğine göre; giriş çıkış işlemlerinin kıdem tazminatınıza olumsuz bir etkisi olamaz. Aynı işverenle yapılan aralıklı çalışmalar kıdem tazminatı hesabında birleştirilir. Sayın F. Bayındır'ın belirttiği gibi, bu giriş çıkışların kıdem tazminatınıza bir etkisi olmaz. Kaldı ki, sizin konunuzda, aralıklı çalışma değil, peşpeşe giriş çıkış işlemi yapılmış. Sizin bu hizmetleriniz tek hizmet olarak dikkate alınır. Aralıklı çalışmalarda, önceki çalışmanın kıdem tazminatına hak kazanmayacak şekilde sona ermesi halinde önceki çalışma hesaba dahil edilmez. Sizde böyle bir durum sözkonusu değil. Kıdem tazminatınızın hesabında tüm süreniz hesaplanacaktır. Şu aşamada kıdem tazminatı davası açamazsınız. Çünkü iş szöleşmeniz devam ediyor. İleride iş sözleşmeniz kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona erer ve işveren de önceki süreyi hesaba dahil etmez ise o zaman kıdem tazminatı davası açabilirsiniz. Bu davayı açmanın süresi Sayın Yüksel'in belirttiği gibi son fesihten itibaren 10 yıldır. Av. Abbas Bilgili |
AKOZ |
MERHABA,
EŞİM HALEN ÇALIŞMAKTA OLDUĞU İŞYERİNE 1992 YILINDA GİRMİŞ VE SSK OLMUŞ 1996 YILINDA İŞTEN KENDİ İSTEĞİ İLE ÇIKTIĞINA DAİR BELGE İMZALATILMIŞ 1996 YILI İÇİN DE DE YENİDEN GİRİŞ İŞLEMİ YAPILMIŞTIR. EŞİM 2010 YILINDA EMEKLİ OLACAK EMEKLİ OLURKEN KIDEM TAZMİNATI 1992 YE GÖRE Mİ HESAPLANACAK 1996 YILINA GÖRE Mİ EĞER 1992 YILINA GÖRE HESAPLANIP ÖDENMESİ GEREKİRKEN 1996 YILINA GÖRE HESAPLANIP ÖDENİRSE NE YAPMAMIZ GEREKİR YARDIMCI OLURSANIZ SEVİNİRİM ŞİMDİ DEN TEŞEKKÜR EDERİM |
Av.Abbas Bilgili |
Sayın AKOZ;
Sorunuzun cevabı yukarıda verilmişti. Ama biraz daha somuta inelim. Aynı işverendeki çalışmalar kural olarak kıdem tazminatı hesabında birlşetirilir ve toplam hizmet süresi üzerinden kıdem tazminatı hesaplanır. Ancak bu kuralın istisnası var. Şöyle ki; önceki süre kıdem tazminatına hak kazandırmayacak bir sebeple (İş Yasası, md. 25/II'deki sebepler veya istifa gibi)sona ermişse Yargıtay önceki sürenin hesaba dahil edilemeyeceği görüşündedir. Sizin eşinizin dilekçesinin içeriği ve çıkıştan ne kadar sonra tekrar giriş yapıldığı gibi veriler somut olayı yorumlamakta gerekli ve önemli verilerdir. Eşinizin dilekçesi, istifa dilekçesi ise ve bu dilekçeden hemen sonra çalışmaya devam etmiş ise bunun gerçek bir istifa olmadığı yorumu yapılabilir. Ancak; eşiniz 2010 yılında amakli olacaksa, o zamana kadar kıdem tazminatına hak kazanma koşullarında değişiklik olma ihtimali yüksek. Çünkü şu anda Kıdem Tazminatı Fon Tasarısı gündemdedir ve istifa halinde de kıdem tazminatına hak kazanılması gerektiği yoğun şekilde doktrinde kabul gören bir görüştür. Bakarsınız bu görüş yasaya da girer. (temennimiz o yöndedir) Selamlar. Av. Abbas Bilgil |
AKOZ |
sayın bilgili eşime imzalatılan dilekçe değil ibraname sanıyorum çünkü o dilekçe yazmamış kendisine o tarih te ssk ile ilgili değişiklik oldu bunu imzalanman gerekir demişler. çıkıştan 1 ay sonra girişini yapmışlar ben bunu 1992 ile 1996 yılları arasındaki tazminatları talep etmem için hangi kanunun hangi maddesi gereği dava açmam gerekecek emeklilik fonlarına gelince biliyorsunuz türkiyede çalışan kısmın haklarının çıkması uzun yılları buluyor kal di eşimin normal emeklilik süresi 2010 ama malulen de emekli olabilir. bana bu konuda yardımcı olabalirsiniz şikayetimi hangi kanunun hangi maddesine dayandıracağım. birde eşimi asgari ücretten gösteriyor. kendisi 1320 ytl alırken 350 ytl den gösteriliyor bu konuda iş verenden hakkımı nasıl talep edeceğim 1992 den 2005 yılına kadar bir kişi asgari ücretten çalışırmı |
Av.Fırat Bayındır |
sayın AKOZ
Sayın Abbas beyin ve benim yazılarımı dikkatlice okuduysanız eğer ;
işçi kesintisiz biçimde sürdürdüğü işi sırasında işeveren istediği kadar işçisine işe giriş çıkış işlemi yaptırsın, çalışanın kıdem hakkına bir zarar gelmez.
İşverenin 1996 yılında eşinizi işe giriş çıkış işlemi yapmış olmasına rağmen eşiniz kesintisiz biçimde aynı işyerinde ve aynı işveren emrinde çalışmaya devam etmektedir. Halen çalışmakta olan eşinizin 1996 yılında yapılan işlem nedeniyle kıdem tazminatı davası açması mümkün dedğildi.Zira kıdemi halen devam etmekte ve iş akti son bulmamış durumdadır.eşiniz ancak ve ancak iş akdi, kıdem tazminatını gerektirecek biçimde son bulduğu zaman, ilk işe girişi olan 1992 yılından itibaren kıdem süresi nazara alınacak ve yasal bordrosuna imza koyduğu ücreti üzerinden kıdem tazminatı hesaplanacaktır.
Eşinize açıktan verilen ücreti yine yazılı belge ile eğer kanıtlayabilirseniz kıdem tazminatı da bu gerçek ücreti üzerinden hesaplanacaktır. Eğer eşinizin gerçekten aldığı 1.320YTL ücreti kanıtlayabiliyorsanız SSK ve Çalışma bölge Müdürlüklerine şikayet edebilirsiniz. Veya gerçek ücretin bordroya yansıtılmaması nedeniyle eşiniz iş akdini haklı nedenle fehederek kıdem tazminatını isteyebilir.(Bu durumda ihbar tazminatı hakkınız olmaz) Eşinizin hizmet akdinde ücret zammına ilişkin bir düzenleme yoksa ve ödenecek ücret, agari ücret olarak belirlenmişse yıllarca bu asgari ücretle çalışmak mümkündür.
|
AKOZ |
sn bayındır,
yol gösterici bilgileriniz için teşekkür ederim. sayın bilgiliyi de teşekkür ederim. ancak eşim asıl maaşını nasıl ispat edecek biz eşimle birlikte çalışan aylık sadece 650 ytl kira veren kişileriz bir çocuğumuz var benim aylık ücretim 1000 ytl eşimin 350 ytl görünüyor eşimin 350 ytl ile 650 ytl lik kira kontratına imza atması olası mı kaldıki kendisi muhasebeci 15 yıllık muhasebeci 350 ytl ile çalışırmı
bir de tazminatı için kanunun hangi maddesi gereği iş mahkemesinde dava açacağız o konu da da yardımcı olursanız sevinirim şimdiden teşekkür ederim. |
Av.Fırat Bayındır |
Sayın AKOZ...
tekrar ve son olarak belirteyim ki,
1) eşiniz eğer halen kesintisiz bir biçimde aynı işyerinde 15 yıldır çalışıyorsa, ama bu arada işe giriş çıkış işlemleri olmuşsa işverenin yaptığı bu işlemler nedeniyle HALEN ÇALIŞMAKTA OLAN EŞİNİZİN KIDEM TAZMİNATI DAVASI AÇMASI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR.
2) Ücret, ödediğiniz kiraya, asgari geçim standardına, vs varsayımlara göre belirlenemez.
Eşinizin bordrosuna imzasını koyduğu ve ssk'ya bildirilen ücreti RESMİ ücretidir. Her türlü işçilik hakkı ve bu meyanda kıdem tazminatı bu ücreti üzerinden değerlendirilir. Bordrosu dışında işverenin imzasını taşıyan bir başka ücret ödeme belgesi varsa bunu şikayet konusu yapabilirsiniz. |
AKOZ |
tekrar teşekkür ederim sn bayındır,
haklısınız ama iki kişinin arasındaki bir olayı nasıl ispatlarsınız ülkemizde
hemen hemen herkes net ücret üzerinden değil asgari ücret üzerinden ssk primi ödeniyor. patron ile işçi arasında karşılıklı alınan verilen ücretler nasıl ispatlanır ki zaten bu tutarlar ödenirken hiç belge imzalanmaz ki bu yoldan gidersek hiç bir zaman hakkımızı arayamayız öyle değil mi sair giderlerle ispatlamazmı kaldı ki kişiler gelirleri itibariyle borçlanabilirler geliri 350 ytl olan şahış aylık ödemesi 650 ytl olan kirayı eğer bu maaşı alıyorsa elde etmediği gelirle nasıl borçlanmış, bu arada ssk da bu asgari ücretler yüzünden zarara uğramıyor mu, insanlar tecrübeleri ve kıdemleri artmasına rağmen ilk işe giren kişi gibi asgari ücretten çalışabilir mi yukarıda sözünü ettiğim hususlar ile alınan maaş ispatlanamaz mı
bu arada kıdem tazminatı ile ilgili olarak yukarıda da belirttiğim gibi malulen emekli olma durumu var önümüzdeki bir ay içersinde sonuçlanacak ondan dolayıdır ki ben sözü geçen talebi hangi kanun maddelerine dayandıracağımı öğrenmek istiyorum. |
Av.Abbas Bilgili |
Sayın AKOZ;
Eşinizin kıdem tazminatına hak kazanacak bir şekilde (maluliyet nedeniyle emekliliğini istemek gibi) işten ayrılması halinde kıdem tazminatının sizin beklentiniz doğrultusunda ödenmemesi halinde eski 1475 sayılı İş Yasası'nın yürürlükte kalan tek maddesi olan 14. maddeye dayanarak kıdem tazminatı alacağına ilikşin dava açabilirsiniz. Fırat Bey'in belirttiği gibi eşiniz bugüne kadar asgari ücretli bordroları imzalamış ise (veya iş sözleşmessinde asgari ücretle çalışacağı belirtilmiş ise) gerçek ücreti kanıtlamanız biraz zor görünüyor. Ancak, yine de size bir çıkar yol olabilir düşüncesi ile şunu da belirtmek istiyorum; ücretin çekişmeli olduğu bazı davalarda Yargıtay, "nitelikli ve kıdemli bir işçinin bordroda asgari ücretli gösterilmesi gerçeğe uygun düşmemektedir, ustabaşı olan 15 yıllık bir işçinin asgari ücretli olması normal bir durum olmadığından, böyle bir işçinin durumuna uygun ücretinin mahkemece ilgili meslek odasından sorulması gerekir" şeklinde kararı vardır (Yargıtay 9. HD'nin 3.10.2000 T., 8416/13103 sayılı kararı). Aynı konuda benzer başka kararlar da var. İşverenle eşiniz arasında ihtilaf doğarsa bu kararlardan yararlanabileceğinizi düşünüyorum. İnşallah işinize yarar. Selamlar. Av. Abbas Bilgili |
AKOZ |
çok teşekkür ederim sayın bilgili o kadar değerli bilgiler verdiniz ki anlatamam işlerinizde başarılar dilerim. |