HIRSIZLIK MI, EMNIYETI SUISTIMAL MI? |
aegis |
OLAY: "benim calinan cuzdanima benziyor, ver de bir bakayim" diyerek magdurun cuzdanini alan ve bakiyormus gibi yaparak çaktirmadan cuzdanin icinden 20YTL alan fail, sonrasında ozur dileyerek cuzdani magdura geri veriyor.
burada hirsizlik mi vardir, yoksa emniyeti suistimal mi..? |
angell |
ben henüz öğrenciyim; emniyeti suistimalde mağdurun rızası vardır,hırsızlık suçunda ise mağdurun rızasından bahsedilemez sanırım yanılmıyorum?
|
Av.Tayfun Eyilik |
ancak bu rıza karşı tarafı yanıltarak alınmış |
Av.Zekayi ÜNAL |
Av. Tayfun Bey'e KATILIYORUM EMNİYETİ SUİSTİMALDE VERİLEN KİŞİNİN DE HİÇ OLMAZSA BAŞTA İYİ NİYETLİ OLMASI GEREKİR DİYE DÜŞÜNÜYORUM |
Av.Tayfun Eyilik |
emniyeti suistimalmi hırsızlık mı ikileminden daha çok
dolandırıcılık mı hırsızlık mı ikilemine daha çok benziyor |
ghostsam |
bence cüzdan açısından bir sorun yok,zira mağdur cüzdanı kendi rızası ile faile vermekte ancak içinden para alması hırsızlık olarak nitelendirilir.. hatta yankesicilik suretiyle hırsızlığın en bariz örneklerinden birisi olarak literatüre dahil olmalıdır :) |
Av.Zekayi ÜNAL |
T.C.
YARGITAY
11. CEZA DAİRESİ
E. 2002/989
K. 2002/1610
T. 4.3.2002
• EMNİYETİ SUİSTİMAL SUÇU ( Sanığın Bir Görüşme Yapmak için Geçici Olarak Şikayetçiden Aldığı Cep Telefonunu Geri Vermemesinin Zilyetliğinin Devredilmemesi Nedeniyle Hırsızlık Suçunu Oluşturması )
• ZİLYETLİĞİN DEVREDİLMEMESİ NEDENİYLE HIRSIZLIK ( Sanığın Bir Görüşme Yapmak için Geçici Olarak Şikayetçiden Aldığı Cep Telefonunu Geri Vermemesi )
• HIRSIZLIK ( Sanığın Bir Görüşme Yapmak için Geçici Olarak Şikayetçiden Aldığı Cep Telefonunu Geri Vermemesinin Zilyetliğinin Devredilmemesi Nedeniyle Hırsızlık Suçunu Oluşturması )
• EK SAVUNMA HAKKININ TANINMAMASI ( Sanık Hakkında Emniyeti Suistimal Suçundan Dava Açıldığı Halde Ek Savunma Hakkı Tanınmadan Dolandırıcılık Suçundan Mahkümiyet Hükmü Kurulması )
765/m.491,503,508,522
ÖZET : Sanığın, bir görüşme yapmak için geçici olarak şikayetçiden aldığı cep telefonunu geri vermemekten ibaret eyleminin, zilyetliğinin devredilmemesi nedeniyle hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç niteliğinde yanılgıya düşülerek dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması hatalıdır.
DAVA : Emniyeti suistimal suçundan sanık Şaban S'un yapılan yargılanması sonunda: TCK. nun 503 ve 522. maddeleri gereğince 4 ay hapis ve 6.666.666-TL ağır para cezası ile mahkumiyetine dair MERSİN 6. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 18.9.2000 gün ve 2000/597 Esas, 2000/592 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığın bozma isteyen bila tarihli tebliğnamesi ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine, tetkik olunan dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:
1- Sanığın, bir görüşme yapmak için geçici olarak şikayetçiden aldığı cep telefonunu geri vermemekten ibaret eyleminin zilyetliğinin devredilmemesi nedeniyle hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç niteliğinde yanılgıya düşülerek dolandırıcılık suçundan mahkümiyet hükmü kurulması,
2- Suçun ocak ayının hangi gününde işlendiği belirlenerek sanık hakkında TCK. nun 55/3. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışılmaması,
3- Kabule göre de; sanık hakkında TCY. nın 508/1. maddesine aykırı davranmak suçundan dava açıldığı halde, ek savunma hakkı tanınmadan aynı yasanın 503/1. maddesi ile mahkümiyet hükmü kurularak CMUY. nın 258. maddesine aykırı davranılması,
SONUÇ : Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi CMUK'nun 32l nci maddesi uyarınca BOZULMASINA, 4.3.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
|
Av.Zekayi ÜNAL |
yargıtay kararına göre cüzdanı geri vermeseydi hırsızlık olurdu. dolayısıyla içinden alınan para için de suç hırsızlıktır. |
aegis |
oncelikkarar orneginiz icin tesekkurler..
benim takildigim noktalari gerekceli olarak asagida belirtiyorum ;
- HIRSIZLIK oldugunu dusunuyorum cunku,
fail, zilyedinin rizasi olmadan 20YTL yi cuzdandan kendisine bir
yarar saglama maksadiyla almistir.
- EMNIYETI SUISTIMAL oldugunu dusunuyorum cunku,
cuzdan sahibi, cuzdanin zilyedligini rizasiyla faile, kendisinin
olmadigini anlamsi amaciyla devretmistir. ancak fail, zilyedligin
devri amaci disinda bir tasarrufta bulunmus ve cuzdandan 20YTL
almistir. |
Av.Zekayi ÜNAL |
Herhalde siz hukuk öğrencisisiniz. Aslında ben de sizin düşündüğünüz iki ihtimali de düşündüm. yargıtay kararlarında bu şekilde geçtiği içn sizin bilginize sunmak istedim.
Yargıtayın yorumu buradaki zilyetliği kabul etmemesinden kaynaklanıyor.
Zannedersem zlyedlik konusunu iyi incelemek lazım.
Bu konuda yeni bir bilgi yada yoruma ulaşırsam foruma yazarım. Lütfen siz de zilyedlik konusunu araştırıp düşüncenizi bu foruma yazın |
Av.Dilek Kuzulu Yüksel |
Merhabalar,
Bu konu üzerinde okulda çok tartismistik ve hiçbir zaman net bir yanit alamamistik hocamizdan. (Net bir yanit verilmesi de zor bir konu zaten :)
Bana göre zilyetlik devredilmedigi için hirsizlik suçu olusmustur.
Sevgiler...
|
Benna |
Kanaatime göre;
hirsizlik olur çünkü kendisine cüzdani aldiğinda halen dis dünyada diğer kişiye ait olduğu bellidir. bu nedenle zilyetlik tam anlamiyla geçmediğinden hırsızlık suçunu oluşturmaktadır. ancak cüzdanı kendinde bir süre tutmak amacıyla alacak olursa bu durumda emniyeti suistimal olmaktadır. |
ghostsam |
"rıza" terimini kullanmak ne kadar uygun olur burada bilmiyorum çünkü burada mağdurun rızası var derken sanki suça rızası var gibi anlaşılıyor, bu da suçun suç olma niteliğini ortadan kaldırır.(ceza kanunu dışındaki hukukua uygunluk sebebi) rıza cüzdanın zilyetliğini devretmeye yönelik olarak belki sayılabilr.Önceki kanunumuzda "malın değerinin az olması mal aleyhine cürümlerde esaslı bir indirim olarak" sayılabiliyordu. eni kanunumuz ise yine mal aleyhine cürümleri "efendisi" olan hırsızlıkta hakime çok geniş bir yetki vererek gereğinde "ceza dahi vermemesini" makul karşılıyor...
bu durumda dolandırıcılığa konu olan cüzdan (ben öyle anladım yanılyor olabilirim elbette) geri veriliyor yani bundan failin maddi bir mefaat elde etmesi söz konusu dahi değil bu yüzden onu hırsızlıktan sorumlu tutmak benim aklıma daha da fazla yatmakta...
gerçi burada içtima hükümlerinin tartışılabilirliği de mümkün..
saygılarımla |
levvarol |
zilyedlik hususunda emniyeti suiistimal ve hırsızlık ayrımı müşterek zilyedkik ve zilyedlik dahi sayılamayan başkası için zilyedlik durumlarında söz konusu oluyordu. şöyle ki; hizmetçinin evdeki elektrikli süpürge üstünde zilyedliği başkası için zilyedlik, bir otomobilin müşterek zilyedlerinde ayrı ayrı iki anahtarın olması durumunda müşterek zilyedlik sözkonusu idi. bu noktada hizmetçinin elektrikli süpürge üstünde ziltedlik iddiası hırsızlık, müşterek zilyedin ki ise emniyeti suiistimal suçunu oluşturuyordu. bu haliyle o cüzdan üstünde o kişinin zilyedliğinden bahsolunamaz, ortada hırsızlık suçu vardır.. |
ghostsam |
levvarol,sanırım ceza hukuku dersini M.Emin Artuk'un kitaplarından öğrendiniz,aynı örnek hocanın kitabında geçer ancak olayda zilyetliğin doğrudan bir devri mevcut,mağdur rızası ile cüzdanı veriyor zaten bence cüzdan açısından bir sorun yok çünkü bir faydalanma mevcut değil ama para için dediğinize katılıyorum bu çok açık bir şekilde hırsızlık.. |
KEMALİST |
Dolandırıcılığın tanımına baktığımızda;Bir kişiyi kandırabilecek nitelikte hile ve desisiseler yaparak hatay düşürüp onun veya başkasının zararına,kendisine veya başkasına haksız bir menfaat sağlayanmasıdır.
Yine yerleşik yargıtay içtihatlarında ve doktrinde mağdurun karşı tarafı kandırmak için sahte fiilleri geçerli göstermek için "sahneye koyma" 'nın varlığını gerekli kabul ediyor.Bunun amacı da özel hukuk hilesi ile ceza hukuku hilesini ayırma cihetidir.Yine kanunumuz hile ve desisenin kandırabilecek nitelikte olmasını şart koşmaktadır
Olayımıza baktığımızda fail tarafından "benim çalınan cüzdanıma benziyor, verde bir bakayım" denilerek sahneye koyma işleminin gerçekleştirildiğini, bakıyormuş gibi yaparak,el çabukluğu ile parayı alarak karşı tarafı aldattığını,almış olduğu 20 milyon ile karşı tarafın mamelekine zarar vererek kendine menfaat sağladığını görüyoruz.
Forumda her ne kadar zilyetlik konusunun üstünde durulmuş ise de şunu gözardı etmemeliyiz ki;dolandırıcılık suçunda da mağdur failin böyle bir amaç için de olduğunu bilse malın elinden çıkmasına muvaffakat etmeyecektir.Kanımca burda dikkat edilmesi gereken husus mağdurun malı ne şekilde elde ettiğidir.Dolandırıcılıkta fail,mağdurun kendisine zarar vermesini yani bir şeyi teslim etmesini,bir yükümlülüğü üstlenmesini,bir hakkından vazgeçmesini sağlar. Olayda da görüldüğü üzere fail mağduru kandırmış,cüzdanı teslim etmesini sağlamıştır.Mevcut durum belki tam olarak dolandırıcılık kalıbına girmesede,yine de en iyi uyacak kalıp dolandırıcılık olacaktır.
Ceza kanunumuzun kastı cezalandırdığını da düşünürsek olayda failin su götürmez bir şekilde mağduru kandırarak menfaat elde etmeye çalıştığını görmekteyiz.Bu yönüylede dolandırıcılığın gerçekleştiğini söyleyebiliriz. |
aegis |
CGK, 12.2.1962, E.6/6, K.962/6 :
"Sanigin ve arkadaslarinin uydurmalarina kanarak magdur, parasinin kendi istegi ile, onlara vermis olmadikca sanigin parami dusurdum, sen aldin, cuzdanina bakacagim diye magdurun cikarip kendisine gostermesini sagladigi cuzdanina bakarken el cabuklugu ile parasini alarak yerine kagit destesi koymasi eylemi dolandiricilik degil, calma sucu unsurlarini tasir."
benzer bir olay! karsilastirma acisindan faydali gordugum icin buraya tasiyorum. |