Hukuki.NET


03/05/2025  Eski forum arşivi bölümü

Hukuksal Tartışmalar




 


Forum:
manipülasyon aracı medya ve genclik
unforgivable Ülkemizde gençlerin önemli bir kısmı, iyi bir televizyon izleyicisidir. Özellikle #65533;popstar#65533; türü yarışma ve eğlence programları, aksiyon filmleri, birbirine benzeyen dizi filmler, gençlerimizin ilgiyle izledikleri program türleridir. Bu programların da ne yazık ki gençlerin gelişimine katkı sağlayabilecek bir özelliği bulunmamaktadır. Zaten medyanın hedefi de, gençlerin gelişimine katkı sağlamak değildir. Bugün, devlet televizyonu bile, izlenme oranlarını yükseltebilmek uğruna neredeyse özel televizyon kanallarının düzeysizliğini yansıtan programlar yayınlamakta ve böylece genç izleyiciyi kendine çekmeyi denemektedir. Daha açık bir ifadeyle, devletin resmî televizyon kanallarında dahi, yayınladığı programlar, sinema filmleri, çocuk programları ve dizilerle, özel kanallardan pek de farklı bir yayın politikası izlenmediğini göstermektedir. Bu da resmî yayın organlarının, gençlerin ahlâkî değerlere sahip nesiller olarak yetişmesinde pek de kaygıları olmadığını ortaya koyan somut bir tablo olarak kabul edilebilir. Devlet televizyonlarındaki bu #65533;içler acısı#65533; yayın anlayışı, âdeta özel kanallara izleyici kaptırma korkusunun ortaya çıkardığı bir anlayış olsa gerektir. Diğer yandan, özel kanallarda durum daha da vahimdir. Özel kanallar, izleyici çekebilmek uğruna toplumumuzun ahlâkî değerlerini zaten hiçe saymakta ve deyim yerindeyse ahlâkın (veya ahlâkî değerlerin) önemsenmediği yayıncılık anlayışıyla izleyicinin karşısına çıkmaktadır. İzleyici toplam nüfusunun önemli bir yüzdesini oluşturan gençlerimiz de, ahlâkın önemsenmediği yayıncılık anlayışının ürünlerini izleyerek yetişmektedir. Daha da acı olan şey, özel kanalların bu toplumun değerlerine uygun olmayan gayri ahlâkî yayınları, #65533;ailece#65533; izlenmekte, çoğu zaman anne-baba ve çocuklar arasındaki mesafenin de zedelenmesine yol açmaktadır. Bu mesafe, saygı mesafesidir kuşkusuz ve medyanın katkılarıyla yıpranmaktadır. Medya, gençlerimizin doğru bilgi kaynaklarına yönelmesini engelleyici bir fonksiyon icrâ etmektedir. Veya bilgi kaynaklarını da kendisi önermekte, böylece öğrenme ve gelişme çağındaki gençlerin ufkunu daraltmaktadır. Bu da, gençlerimizin giderek yozlaşmasına yol açmaktadır. Bugün, bilimsel araştırmalara baktığımızda, televizyonlarda yayınlanan filmlerin, gençler arasındaki suç oranlarını artırdığı gibi acı ve üzücü bir gerçekle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz.Medyanın gençleri olumsuz anlamda etkilediği bir başka boyutu da, reklamlardır. Reklamların dili, görsel malzemeleri, tüketime yönelik kışkırtıcılığı ile gençlerimiz zihinsel olarak etkilenmektedir. Kuşkusuz reklam ticarî bir faaliyettir ve genel ahlâk ilkelerine aykırı bir reklamcılık biçimi sergilemediği sürece, eleştiriyi de hak etmiyor gibi görünebilir. Ama, reklamlardaki görsel ve yazınsal mesajlar, gençlerimizin hayallerini de kirletmekte, özellikle yoksul genç kesimlerde büyük bir özentiye yol açmakta, gençlerin içinde bulunduğu ekonomik şartları, olumsuz yöntemlerle zorlamalarına varacak kadar, yine olumsuz sebepler oluşturmaktadır. Ne yazık ki içinde bulunduğumuz modern zamanlarda medya, öğretici ve geliştirici bir rol oynamaktan çok, manipüle edici, kışkırtıcı ve yanlış yönlendirici bir rol oynamaktadır
Av.Tayfun Eyilik KUVAYİ MİLLİ HAREKETİ ORGANİZASYONUNA GELEN BİR YAZIYI SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTİYORUM Aydın Doğan neyin peşinde. Sevgili dostlar Türkiye'nin en güçlü medya baronlarından biri olan Aydın Doğan hakkında uzun zamandır yazmayı düşünüyordum. Kısmet bugüneymiş. Kelkitli bir toprak ağasının oğlu olan ve çok genç yaşta İstanbul'da zahirecilik ve ecza deposu sahipliğiyle iş hayatına başlayan Aydın Doğan bugünkü yerine nasıl yükselebildi acaba. Bunun cevapları geçmişte gizlidir. İşin gerçeği Aydın Doğanın arkasındaki esas güç Koç Ailesidir. Vehbi Koçun rahatlıkla kullanabileceği ve dikkat çekmeden rakiplerine çelme takabileceği bir örtüye ihtiyacı vardı bunu da kendisinin otomobil bayilerinden birisi olan Doğanı önce zengin edip sonrada medya dünyasına sokarak yaptı. Doğanın zengin edilmesi operasyonu diğer otomobil bayilerine üretim kısıtlı diye günde 3 araba gönderilirken Doğanın bayisine günde 300 araba gönderilmesiyle yapıldı. Zaten çok büyük olan araç talebini İstanbul'da tek karşılayabilen bayi haline getirilen Doğan kısa zamanda zenginleşti. Bunun ardından Milliyeti o zamanki sahibi Ercüment Karacandan almak için teklif yaptı. Bu teklif gazetenin esas gücü Abdi İpekçi ve ekibi tarafından ret edildi. Bunun sebebi Abdi İpekçinin Doğanın arkasındaki gücün kim olduğunu bilmesi ve bunun peşinden neyin geleceğini tahmin etmesiydi.Abdi İpekçinin direnişi yüzünden akamete uğrayan medyayı ele geçirme planı İpekçinin daha sonra zavallı bir delinin üstlendiği son derece profesyonelce bir suikastle ortadan kaldırılmasıyla gerçekleşti. Bugüne kadar kendilerini çok solcu görerek İpekçi suikastini "her zamanki şüphelilere" yamayanlar nedense hiçbir zaman bu suikastten ticari yarar sağlayan odakları göremediler. Ya da görmek istemediler. Doğanın Türkiye'nin bir otomotiv üretim üssü olmasını nasıl engellediğini bilir misiniz peki. Bundan yıllar önce Japon Mazda firması Türkiye'de bir fabrika açmaya niyetlendi. Bize tam bir teknoloji aktarımı yapacak ve bir süre sonra üretimi tamamen bize bırakacaktı. O dönemde Koçlar tenekeden İtalyan arabalarına kuş isimleri verip bizlere satmakla meşguldü. Bu proje için Halis Toprak seçildi. Bir Japon heyeti gerekli görüşmeleri yapmak için Türkiye'ye geldi. Bu sırada Doğanın ekipleri haberi almış ve Japonların peşine düşmüştü. Türkiye'de Toprak Holdingin Japonlarla fabrika kuracağı haberini hemen Koçlara yetiştirdiler. Sonra bir anda Milliyet gazetesinde Toprak Holdingin bir firması hakkında vergi yolsuzluğu iddiaları başladı ve devlet göreve davet edildi. Piyasaya da birileri Toprağın firmasının zor durumda olduğu haberini yayıyordu.Kısa sürede panikleyen müşteriler alacaklarını hemen isteyince firma cidden krize girdi ve anında görev başına koşan maliye tarafından el konuldu. Bu olaylardan sonra Toprak Japonlarla ilişkisini kesti ve aynı anda Milliyetin haberleri de duruverdi. Bizlerde tenekeden yapılma arabalara binmeye devam ettik. Japonların ikinci bir girişimi de ünlü bir işadamımızın kardeşinin öldürülmesiyle kesilmiştir bilenler bilir. Sayın Doğanın ülkemize ettiği en büyük "hizmetlerden" biride AKP hükümetini başa getirmesidir. Bunun için Amerika destekli ve birden fazla grubun ortaklaşa hareket ettiği bir komplo kuruldu. Komplonun diğer faaliyetleri sonucu ekonomik kriz yaratılmış,hükümet sallantıya alınmış ve başbakanın sağlık durumu hakkında halk paniğe sevk edilmişti. Seçim kelimesi kamuoyunun kafasına itinayla yerleştirildi. Fakat suni ekonomik kriz ve ardından gelen Derviş önlemleri sayesinde bu seçimin iktidar partileri için felaket olacağı gün gibi ortadaydı biraz daha beklenmesi ve halka olanların tam olarak açıklanıp alınan ekonomik tedbirlerin etkisinin kamuoyuna yansımasının sağlanması gerekiyordu. Bunu bilen hükümet üyeleri normal seçim tarihine kadar beklemeyi uygun gördüler. Normal şartlarda AKP ve Erdoğan'ın tek başına iktidara gelmesi imkansızdı ama Amerikanın Irak işgali ve Kıbrıs gibi meseleler bekleyemezdi. Amerika ve Avrupayla uyumlu bir hükümetin acilen iş başına getirilmesi gerekiyordu. Eğer bu sağlanamazsa en azından iktidarın MHP kanadı tasfiye edilmeliydi çünkü DSP içine malum kişiler zaten sızmıştı ve gerektiği zaman partiyi yönlendirecek güce sahiptiler. Tam bu aşamada Doğan müthiş bir plan kurdu. MHP dışındaki bazı partilerin liderleri ve DSP içindeki kliğin başı olan Hüsamettin Özkan Almanya'ya gazete tesisi açılışı bahanesiyle çağrıldı. Plana göre burada MHP'nın dışlanacağı ve siyaseten etkisiz hale getirileceği alternatif bir hükümet kurulacak veya bu toplantının verdiği mesajla MHP seçime zorlanacaktı. MHP'nın bir üçüncü seçeneği yoktu ve her iki seçenektede sonuçta kaybedecekti. Hepinizin bildiği gibi bu toplantıdan sonra MHP seçime gitme kararı aldı ve vuruşarak çekilme yolunu seçti. Seçimlerde Doğan medyası önceden hazırlanmış psikolojik harekat planıyla AKP dışındaki tüm partileri yıpratarak bugünkü hükümetin yolunu açtı. Sayın Aydın Doğanın eski "iyiliklerini" anlattıktan sonra gelelim son iyiliğine. Aydın Doğan bu günlerde de Avrupa Birliğiyle ortak olarak Kıbrıs, Amerika ve İsrail'le birlikte de Güneydoğu Anadolu projesi üzerinde çalışıyor. Bu operasyonlarla ilgili olarak Doğan Vakfı kullanılmakta. Doğan vakfı bu iş için Amerika Washington'da "Hasna" isimli bir dernek kurdu. Bu derneğin Internet adresi www.hasna.org. Bu derneğin başında Nevzer Gülümser Stacey adında karışık bir şahsiyet bulunuyor. Derneğin ilk amacı Kıbrıs'ta Avrupa Birliği politikasına uygun bir şekilde iki kesimli ve Rum hakimiyetine dayalı bir devlet kurmak. Bu amaçla her ay onlarca Kıbrıs Türkü gazeteci ve yazar Amerika'ya gönderilerek burada yağlı ballı geziler ve Rum tezlerini anlatan kurslara tabii tutuluyorlar. Derneğin çıkardığı "Hasna Journal" isimli gazetede her sayısında Denktaş ve Kıbrıslı Türk milliyetçileri aleyhine türlü karalama ve küfür kampanyaları düzenliyor. Hasnanın diğer bir ilgi alanı da GAP bölgesi. Burada sulama projeleri kapsamında İsrail'le işbirliği içinde Kibbutzlar açılması ve bölge halkının kendi kendini yönetmesi kapsamlı çalışmaları var. Doğan vakfının destek olarak avuç dolusu para verdiği bir diğer dernekte Technology for Peace (Barış için teknoloji) kuruluşu. Internet adresi www.tech4peace.org olan bu kurumun başında nöröloji doktoru Yannis Lauris isimli Rum istihbaratıyla ilişkili bir Rum bulunmakta. Sayın Doğanın vakıf ve hayır faaliyeti adına giriştiği işler ne kadar ilginç değil mi Sayın Doğanın ülkemize "geçmişte" yaptığı iyilikler için 1999 senesinde Devlet üstün hizmet madalyası aldığını göz önüne alırsak. Bu son faaliyetleri içinde Avrupa'dan "Legion de Honeur" ve Amerika'dan "Medal of Freedom"alacağını da tahmin edebiliriz.
unforgivable paylasımınız icin tesekkur ederim
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Velayet hakkı] Wmic Windows Activation Key and windows 7 ultimate activation tool 
  • 03.05.2025 09:36
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük + Arşiv +
    Bugünün tarihi: 03/05/2025 15:41:50