unforgivable |
Ülkemizde gençlerin önemli bir kısmı, iyi bir televizyon izleyicisidir. Özellikle #65533;popstar#65533; türü yarışma ve eğlence programları, aksiyon filmleri, birbirine benzeyen dizi filmler, gençlerimizin ilgiyle izledikleri program türleridir. Bu programların da ne yazık ki gençlerin gelişimine katkı sağlayabilecek bir özelliği bulunmamaktadır. Zaten medyanın hedefi de, gençlerin gelişimine katkı sağlamak değildir. Bugün, devlet televizyonu bile, izlenme oranlarını yükseltebilmek uğruna neredeyse özel televizyon kanallarının düzeysizliğini yansıtan programlar yayınlamakta ve böylece genç izleyiciyi kendine çekmeyi denemektedir. Daha açık bir ifadeyle, devletin resmî televizyon kanallarında dahi, yayınladığı programlar, sinema filmleri, çocuk programları ve dizilerle, özel kanallardan pek de farklı bir yayın politikası izlenmediğini göstermektedir. Bu da resmî yayın organlarının, gençlerin ahlâkî değerlere sahip nesiller olarak yetişmesinde pek de kaygıları olmadığını ortaya koyan somut bir tablo olarak kabul edilebilir. Devlet televizyonlarındaki bu #65533;içler acısı#65533; yayın anlayışı, âdeta özel kanallara izleyici kaptırma korkusunun ortaya çıkardığı bir anlayış olsa gerektir. Diğer yandan, özel kanallarda durum daha da vahimdir. Özel kanallar, izleyici çekebilmek uğruna toplumumuzun ahlâkî değerlerini zaten hiçe saymakta ve deyim yerindeyse ahlâkın (veya ahlâkî değerlerin) önemsenmediği yayıncılık anlayışıyla izleyicinin karşısına çıkmaktadır. İzleyici toplam nüfusunun önemli bir yüzdesini oluşturan gençlerimiz de, ahlâkın önemsenmediği yayıncılık anlayışının ürünlerini izleyerek yetişmektedir. Daha da acı olan şey, özel kanalların bu toplumun değerlerine uygun olmayan gayri ahlâkî yayınları, #65533;ailece#65533; izlenmekte, çoğu zaman anne-baba ve çocuklar arasındaki mesafenin de zedelenmesine yol açmaktadır. Bu mesafe, saygı mesafesidir kuşkusuz ve medyanın katkılarıyla yıpranmaktadır. Medya, gençlerimizin doğru bilgi kaynaklarına yönelmesini engelleyici bir fonksiyon icrâ etmektedir. Veya bilgi kaynaklarını da kendisi önermekte, böylece öğrenme ve gelişme çağındaki gençlerin ufkunu daraltmaktadır. Bu da, gençlerimizin giderek yozlaşmasına yol açmaktadır. Bugün, bilimsel araştırmalara baktığımızda, televizyonlarda yayınlanan filmlerin, gençler arasındaki suç oranlarını artırdığı gibi acı ve üzücü bir gerçekle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz.Medyanın gençleri olumsuz anlamda etkilediği bir başka boyutu da, reklamlardır. Reklamların dili, görsel malzemeleri, tüketime yönelik kışkırtıcılığı ile gençlerimiz zihinsel olarak etkilenmektedir. Kuşkusuz reklam ticarî bir faaliyettir ve genel ahlâk ilkelerine aykırı bir reklamcılık biçimi sergilemediği sürece, eleştiriyi de hak etmiyor gibi görünebilir. Ama, reklamlardaki görsel ve yazınsal mesajlar, gençlerimizin hayallerini de kirletmekte, özellikle yoksul genç kesimlerde büyük bir özentiye yol açmakta, gençlerin içinde bulunduğu ekonomik şartları, olumsuz yöntemlerle zorlamalarına varacak kadar, yine olumsuz sebepler oluşturmaktadır. Ne yazık ki içinde bulunduğumuz modern zamanlarda medya, öğretici ve geliştirici bir rol oynamaktan çok, manipüle edici, kışkırtıcı ve yanlış yönlendirici bir rol oynamaktadır |