TARR |
Nisan 1999 tarihindeki evliliğim, Nisan 2003 tarihinde evi terketmem suretiyle fiilen son bulmuştur. Aradan 3 ay geçtikten sonra eşim tarafından boşanma amaçlı dava açıldı. O zamanlar psikiyatrist'e gidildiği için ne ben ne de eşim, sözkonusu dava için duruşmalara katılmadığımızdan dava düştü.
2004 temmuz tarihinde, şiddetli geçimsizlik nedeniyle Avukat tutarak dava açtım.
Yapılan ilk duruşmada, eşim "beni istemeyeni ben de istemiyorum" diyerek (tutanaklarda bu ifadesi vardır) ayrılmaya razı oldu. Hakim tarafından USULEN dinlenen tanığın vermiş olduğu ifadeye de itirazı olmadığını söyleyerek imza atmıştır.
Daha sonra, "anlamadan imzaladığını, kafasının karışık olduğunu" gerekçe göstererek temyize gitti. Bunun üzerine Yargıtay'da yapılan duruşmada Mahkemenin vermiş olduğu karar bozuldu (bozulma gerekçesi: şahitlerin anlatımının yetersiz olduğu şeklinde).
Karar düzeltme talebim de reddedilerek, mahkemede yapılan son duruşmada, hakim tarafından "evliliğin devamı" yönünde karar çıktı.Ben de bu karar için avukatım tarafından temyiz edilmek üzere Yargıtay’a başvurdum.
Ayrıca; çocuğumuz bulunmamakta ve eşim benim kadar maaş almaktadır.
Yapılan ilk duruşmada eşim, ayrılmayı hemen kabul ettiğinden şiddetli geçimsizliğe konu olan ve aşağıda ana başlıklarıyla verilen hiçbir konu mahkemede konuşulmamıştır
a) Ciddi bir rahatsızlık geçirip evde 4 ay gibi bir sürede raporlu olmam ve bakım gerektiren bir durumum sözonusu olmasına karşın, eşimin beni bu halde evde tek bırakıp tatile çıkması
b) Ailemle konuşmuyor olması ve bu durumun bende psikolojik olarak rahatsızlık uyandırması
c) Cinsel uyumsuzluk olması (eşimden kaynaklı)
d) Sürekli tartışır durumda olmamız, kavgasız günümüzün olmaması
gibi
Evi terkettiğim süre ile mahkemeye verdiğim süre içinde eşimle beraber 2 farklı psikiyatriste gittik (psikiyatriste gitme düşüncesi benim tarafımdan oluşturulmuştu)ve bir sonuç alınamadı. Cinsel uyumsuzluk başta olmak üzere her konuyu psikiyatrisylerle konuştum.
Bu açıklamaların ışığı altında sorularım şunlardır:
1) Eşim tarafından 2003 yılında ilk mahkemenin açılmasına ve de benim tarafımdan 2004 yılında yeni bir dava açılmış olması; evlilik birliğinin temelden sarsıldığı anlamına gelmez mi?
2) 2004 yılında tarafımca açılan davanın ilk duruşmasında eşimin de ayrılmayı kabul ederek imzalamasına karşın nasıl bir mantıkla Yargıtay'a yapmış olduğu temyiz başvurusu haklı görüldü? (okumadan, anlamadan mahkemenin kararını imzalamış olmasının hukukta bir geçerli bir mazeret anlamında bir yeri var mıdır?)
3) 45 yaşında bir kişi olarak evlenip çocuk sahibi olmak istiyorum. Ancak, Yargıtay’ın kararı sonrası önümüzdeki 3 yıl içerisinde bu mümkün olamayacağı için bir anlamda geleceğime ipotek konulmuş olmuyor mu? Bir haksızlık söz konusu mu?
4) Şu an yaşamımda özel bir arkadaşım var ve bu durum eşim ve kardeşleri tarafından bilinmekte. Kayınbiraderim ve ayrılmak istediğim eşim tarafından cep telefonuma, bana ve bayan arkadaşıma tehdit ve hakaretler içeren mesaj yollanmıştır. Bu durumda yasal haklarım nedir.? Bu durumu yargıtayda görüşülecek olan ve tarafımdan temyiz edilen dava için kullanmak bana bir yarar sağlar mı?
5) Protokol yapmaya yanaşmayan eşimden ayrılmanın hukuksal zeminde kesin bir prosedürü var mıdır? Ne yapabilirim?
|