Gecmis olsun. Talabani Irak'in yeni Baskani ! |
Lawless1 |
Azinlik lideri Celal Talabani Irak'ta Baskan secildi. Haberi Hurriyet gazetesi web sayfasinda onemsiz gibi alt sutunlarda verdi. Disisleri Bakani Abdullah Gul'un habere tepkisi de su oldu: “Talabani tecrübeli bir siyasetçi. Irak'ın bütünlüğüne önem veren birisi. Dolayısıyla tebrik ederim. Umarım kısa sürede hükümet üyeleri de tespit edilecektir. Türkiye elinden gelen destek ve yardımı vermeye devam edecek.”
Abdullah Gul, Talabani'nin Irak'ta Türkiye'ye "en çok önem veren" kişilerden biri olduğunu söyledi.
Ben artik ne kafa yapimizi, ne de yorumlarimizi takip edemiyorum. Turk devletine bir cok yalan soyledigini bildigimiz bir politikaci (terorist?) hakkinda nasil boyle konusabiliyoruz anlamak mumkun degil.
|
Lawless1 |
quote:Ben Abdullah Güle sonuna kadar katılıyorum.Doğruyu söylemiş.Talabani Türkiyeye çok önem veriyor.İlk fırsatta almayı plandığı topraklar Türkiye içinde nede olsa.Kim olsa önem verirdi.Ben de Romayı almak istesem İtalyaya önem verirdim.
Ekleyen: alisinkay - 07/04/2005 : 12:33:01
|
Alisinkay,
Pek guzel yazmissin, eline saglik.
|
avesraaytac |
maalesef hiç bir şey kalmadı
Ne hukuk ne adalet ne dürüstlük
Hiç bir şey |
teskilatimahsusa |
Başta sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan da dahil olmak üzere açıklama yaptılar.Dikkat ediniz açıklamalar diplomatik uslupla yapılmıştır.Aynı makamlar hatırlarsanız olası bir kürt devleti kurulmasını savaş nedeni sayarız açıklamasını yıllar önce (makamdaki şahsiyetler farklı da olsa) yapmışlardı.Bugünkü açıklamalar Ehveni şer yorumudur.Yoksa devletin politikası değişmez.Fevri düşünmeyiniz. |
Lawless1 |
Diplomasi, ozde kararliligi, uslupta ise yumusakligi gerektirir.
Diplomatik dil kullanmak, Teroriste efendi demek degildir.
Abdullah Gul Talabani'nin, Türkiye'ye "en çok önem veren" kisilerden biri oldugunu buyurmus. Ben bu cumlenin manasini bile cikaramiyorum.
Abdullah Gul, Turkiye'ye zarar vermis bir kisiye hak etmedigi iltifatlari ederek degil, cok daha degisik sekilde Turkiye'nin beklentilerini dile getirebilirdi diye dusunuyorum.
Tabi ki gene diplomatik uslupla.... Onda hemfikiriz.
Devletin politikasina gelince...o coktan degisti.
|
Lawless1 |
quote:maalesef hiç bir şey kalmadı
Ne hukuk ne adalet ne dürüstlük
Hiç bir şey
Ekleyen: avesraaytac - 06/04/2005 : 21:46:19
|
Merhaba Esra, Haklisin. |
alisinkay |
Ben Abdullah Güle sonuna kadar katılıyorum.Doğruyu söylemiş.Talabani Türkiyeye çok önem veriyor.İlk fırsatta almayı plandığı topraklar Türkiye içinde nede olsa.Kim olsa önem verirdi.Ben de Romayı almak istesem İtalyaya önem verirdim. |
ANİBUS |
ANLAYAMADIĞIM BUNUN HUKUKLA , ADALETLE NE İLGİSİ VAR ?
|
alisinkay |
Forum kategorilerine bakarsanız burası genel konular.Yani hukukla bir ilgisi olmayan konular.Olması mı gerekir. |
teskilatimahsusa |
Devlet politikaları zırt pırt siyasi iktidar değişikliklerine göre değiştirilmez.O partiler üstü bir politikadır ve bu politika bir çok ihtimali de içeren cevapları içinde barındırır.Bu yüzden sabırlı olunuz.Ehven i şer gerçekleşmiştir.Riskleri kontrol edilebilir ve denetlenebilir politikalara sahip siyasetçiler hiç bir zaman tehdit oluşturamazlar.Hem unutmayınız ki bu politikacıları devlet olarak biz himaye ettik ve Saddam yönetimi süresince de kollayıp gözettik.Olaya bir de bu yönden bakınız.Müsterih olunuz.. |
teskilatimahsusa |
Güzel bir öykü aktarayım sizlere
Çin düşünürü Lao Tzu' nun öyküsü...
Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu
kıskanırmış... Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu
at
için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam
satmaya
yanaşmamış..
"Bu at, bir at değil benim için; bir dost, insan dostunu satar mı"
dermiş hep. Bir sabah kalkmışlar ki, at yok. Köylü ihtiyarın başına
toplanmış: "Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları,
çalacakları
belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın.
Şimdi
ne paran var, ne de atın" demişler...
İhtiyar: "Karar vermek için acele etmeyin" demiş. "Sadece at kayıp"
deyin, "Çünkü gerçek bu. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz
karar.
Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı? Bunu henüz
bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç. Arkasının nasıl
geleceğini
kimse bilemez."
Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler. Aradan 15 gün
geçmeden
at, bir gece ansızın dönmüş... Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi
kendine. Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş.
Bunu
gören köylüler toplanıp ihtiyardan özür dilemişler.
"Babalık" demişler, "Sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir
talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için, şimdi bir at
sürün var.."
"Karar vermek için gene acele ediyorsunuz" demiş ihtiyar. "Sadece atın
geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne
getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç.
Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?"
Köylüler bu defa açıkça ihtiyarla dalga geçmemişler, ama içlerinden
"Bu herif sahiden geri zekâlı" diye geçirmişler... Bir hafta geçmeden,
vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve
ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta
kalacakmış. Köylüler gene gelmişler ihtiyara. "Bir kez daha haklı çıktın" demişler.
"Bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa
sana bakacak başkası da yok. Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı
olacaksın" demişler. İhtiyar "Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz" diye cevap vermiş.
"O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı. Gerçek bu. Ötesi sizin
verdiğiniz karar. Ama acaba ne kadar doğru. Hayat böyle küçük parçalar
halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez."
Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış.
Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye
gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri
askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın
kazanılmasına imkân yokmuş, giden gençlerin sonunda ya öleceğini ya da
esir düşeceğini herkes biliyormuş.
Köylüler, gene ihtiyara gelmişler... "Gene haklı olduğun ortaya çıktı"
demişler. "Oğlunun bacağı kırık, ama hiç değilse yanında. Oysa
bizimkiler, belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması,
talihsizlik değil, şansmış meğer..."
"Siz erken karar vermeye devam edin" demiş, ihtiyar. "Oysa ne olacağını
kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda,
sizinkiler askerde... Ama bunların hangisinin talih, hangisinin
şanssızlık olduğunu sadece Allah biliyor."
Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatle tamamlamış:
"Acele karar vermeyin. Hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı
hakkında
karar vermekten kaçının. Karar; aklın durması halidir.
Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur.
Buna rağmen akıl, insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde
olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar. Oysa gezi asla sona ermez.
Bir yol biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir
hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen
oracıkta olduğunu görürsünüz." |
teskilatimahsusa |
BORÇ
Oldukça yaşlı bir adam ,kendisi gibi kamburlaşıp yere yanaşmış bir ağacın altında ağlıyordu.
Biraz önce irikıyım bir genç yanına sokulmuş ve kendisinden içki parası istedikten sonra bir de tokat atmıştı. Yaşlı adamın yere yıkıldığını görenler, hemen yardımına koşup:
- Geçmiş olsun dede ,dediler. O serseri ne istedi ki senden?
Adamcağız bir şey olmamış gibi toparlanmaya çalışırken:
- Eski bir borcum vardı, onu istedi , dedi. Yapması gerekeni yaptı sadece...
Çevresindekiler ,ihtiyar adamı yerden kaldırdıktan sonra eline bastonunu tutuşturup aceleyle işlerine koşuştular. Herkes ayrıldığında, hadiseyi başından beri görmüş olan bir delikanlı onun koluna girerek:
- Fazla hırpalandınız, dedi. Ağacın gölgesinde biraz oturalım mı?
Yaşlı adam yorgun bakışlarını yukarıya yöneltip :
-Benim bu ağacın altında dinlenmeye hakkım yok yavrum dedi. Ölünceye kadar da olmayacak.
Delikanlı ,söylenenden bir şey anlamamıştı. Meraklı gözlerle kendisine bakarken , onun tekrar hıçkırıklara boğulduğunu fark etti.
Yaşlı adam ,iniltiye benzeyen bir sesle:
- Elli yıl kadar önceydi,diye devam etti. Rahmetli babamı,sigara parası almak için bu ağacın altında azarlamıştım. Yani biraz önce evladımın beni dövdüğü yerde.
Delikanlı ne diyeceğini bilemedi ve şimdi biraz daha bitkin görünen ihtiyarın sakinleşmesini bekledikten sonra , onu arabayla evine bırakmayı teklif etti.
Adam, titrek adımlarla yoluna koyulurken:
- Evim oldukça uzaklarda yavrum. Ama ben yürüyerek gideceğim oraya. Babamın da onu azarladıktan sonra, üzüntüsünden yayan döndüğü gibi. Hem şehir dışındaki kabristana uğrayıp bir Yasinle öpeceğim ellerinden..... |
Lawless1 |
quote:Devlet politikaları zırt pırt siyasi iktidar değişikliklerine göre değiştirilmez.O partiler üstü bir politikadır .
Ekleyen: teskilatimahsusa - 07/04/2005 : 15:59:42
|
Kuzey Irak icin olan bir cok kirmizi cizgimiz yok olmustur. Dolayisiyla, devlet politikasi coktan degismistir.
|
teskilatimahsusa |
HİÇ BİR ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ DEĞİLDİR.SATRANÇTA ÖLDÜRÜCÜ HAMLELER HENÜZ BAŞLAMDI..!!! SAKİN OLUN ... |
hakdiler |
quote:maalesef hiç bir şey kalmadı
Ne hukuk ne adalet ne dürüstlük
Hiç bir şey
Ekleyen: avesraaytac - 06/04/2005 : 21:46:19
|
Zaten istenilen nokta bu değil mi?....Güçlünün dünyasında adaletide hukuku da onlar belirliyor bu çerçevede dürüstlük zaten aranamaz.... |
Lawless1 |
quote:Bugünkü açiklamalar Ehveni ser yorumudur.
Ekleyen: teskilatimahsusa - 07/04/2005 : 08:01:25
|
Buna en guzel cevabi Mustafa Kemal Ataturk gibi bir Deha vermis. :-)
Ehveni Ser icin Mustafa Kemal, "Ehveni ser, serlerin en kötüsüdür" demis.
Talibani'ye bel bagliyanlara duyurulunur. :-)
Esenlikle kaliniz.
|