Hukuki.NET


21/08/2025  Eski forum arşivi bölümü

Hukuksal Tartışmalar




 


Forum:
Borç para karşılığı verilen senet!!!
gezgin252 Sn. Zara Devlet Haraç Kesmeye mi Başladı konulu forumdaki bir iletinizde "Ayrica; bu zamanda baba ogluna borç para vermezken, sizin 6 adet, hepsi de epeyce yüklü miktarlardaki, çekleri, gerçekten borç karsiliginda verdiginiz iddiasi, mahkemeye inandirici gelmeyecektir ve bu iddianin kesin bir sekilde ispatini isteyeceklerdir."demişsiniz. Anladığım kadarı ile yargıtay borç karşılığı verilen senetler ile ilgili olarak borcun verilip verilmediğinin somut delillerle ispatlanmasını istiyor. Daha önce forum konusu da olan bir mağduriyetimi dile getirmiştim. Müteahhitten satın aldığım daireyi tasarrufun iptali davası yolu ile müteahhit benden geri almaya çalıştı. Benden geri alamadı ancak başka insanlara sattığı 3 daireyi iptal davası yolu ile geri aldı. Müteahhit anlaştığı birine senet vererek borçlanmış borçlandığı kişi de bize iptal davası açtı. Ancak yaptığımız araştırmada müteahhitin borçlandığı kişinin hiçbir mal varlığı mesleği olmayan ipsiz sapsız biri olduğunu öğrendik. Bu kişi iptal davasında müteahhite borç para verdiğini söyledi. Mahkeme ne şekilde ve niye borç verdiğini sormadı. Müteahhit iptal davası yolu ile sattığı 8 dairenin 3'ünü geri aldı. Yargıtay borç paraya karşılık verilen senetlerde borcun nasıl verildiğini somut delillerle(örneğin banka havalesi,virman, blokeli çek vs.) sorduğuna göre, ben bana dava açan adama müteahhite ne şekilde borç verdin diye bir ceza davası açsam kazanabilir miyim. Dediğim gibi adam ipsiz sapsız bir adam ve bu işi müteahhitle anlaşarak kasıtlı olarak yaptılar başarılı da oldular. Bu sorum başta sn. Zara olmak üzere tüm site üyelerinedir. İyi günler.
Av.Tayfun Eyilik Merak etmeyin efendim konu mecrasından sapmasına izin vermem nazik uyarınız için teşekkür ederim. Geçmişte buna benzer bir problemi olan bir arkadaş ile bu forumlarda bir süre tartışmıştık İlgilenirseniz burda https://www.hukuki.net/showthread.php?2915&SearchTerms=277 https://www.hukuki.net/showthread.php?2928&SearchTerms=277 Ben ordaki görüşlerimden farklı olarak bu davalara maruz kalan iyi niyetli alıcılar açısından bakmaya ve yasaların bu hükümlerini kazanç sağlamak amacı ile kullanılması haline dikkat çekmek istedim. Şimdi arkadaşın söyledikleri doğru ise bir magduriyeti olduğunu kabul etmek gerekir kaldıki hakkında dava açılmış olması halinin şikayet hakkını doğurduğunu düşünüyorum. Davayı kazanmış olması zarar görmediğini göstermez diye düşünüyorum. Kaldı ki Aldığı taşınmazı üzerindeki (tasarrufun iptali davasından uygulanan haciz nedeni ile ) kimseye satamadı, davayı kaybedecegi korkusu ile taşınmaz üzerinde herhangi bir yatırımda yapamadı. Şaşkın kızgın ve çaresiz uzun ve zahmetli bir yargı süreci gecirdi. Malının elinden çıkması tehdidi içinde idi. Bu hususların bir zarar olduğunu düşünüyorum Yaşadığı bunca eziyetin haksızlığın hesabını sormak istemesi normal. Bende Konu hakkında görüşlerimi teorik olarak olayın dolandırıcılık olduğunu (ispat edilebilirlik durumu hariç) belirttim bana göre konu orda bitti. Siz kendi yaşadıklarınızdan örnek verdiniz Ben kendi yaşadıklarımdan aynen dolandırıcılık gibi suç olarak düzenlenmiş ama ispat edilmesi zor olan ve bu nedenle kanun değişikligi yapılmasına sebep olan olaylardan bahsetttim. ne yazıkki uygulamadaki başka örnekleri anlatmaya çalışıyorudum ama anlatamadım Benim suç olarak bahsettigim konu senet tanzimi değil. Senet tanzimi dolandırıcılık olayında bir ayrıntı sadece. Tarif edildiği şekliyle olayın dolandırıcılık olmadığı söylenemez Şimdi ceza davalarında kazanmak kaybetmek diye bir şey yok sanırım çok iyi bilmiyorum ama suçun işlenip işlenmediği işlendi ise cezasının ne olduğu tartışılır . Bu mağdur olduğunu söyleyen arkadaş fikrimce suç isnadı da yapmayacak iftira da. Kendisine yapılan eylemi ve dolandırıcılık şuphesini belirtecek elindeki delilleri savcılığa sunarak şikayet ya da suç duyurusunda bulunacak . Delileri inandırıcı olması halinde savcını olayı soruşturmaya değer bulacağını (ki savcıların genellikle hazırlık soruşturmasını gereği gibi tamamlamadan ceza davaları açtığını ve sadece bu nedenlen ceza yargılamasının uzun sürdüğüde bir gerçek) sanıyorum. Ceza davalarındaki deliller hukuk davalarındaki delillerden daha geniş olduğu için tanık veya başkaca delil gösterebilir, savcı soruşturmayı polise bırakır polis sözlü ifadelerine (!) ... başvurur. Belki itiraf ederler kimbilir ... Ama elbetteki zor ve zahmetli sıkıntılı bir süreç bu konuda haklısınız.
zara Sayin eyilik, Sözünü ettiginiz islemler, sayin gezgin252'in olayina nazaran çok farkli vak'alar olup; bunlarin bir kismi, - yasalarda suç olarak tasnif edilen islemler oldugundan- kesin delille ispati halinde, cezayi gerektirir. Ayni sekilde ben de, bir liste halinde uzayip giden, benzeri örnekler verebilirim. Bunlarin, konumuzla uzaktan yakindan bir ilgisi bulunmamaktadir ve bize, (daha dogrusu sayin gezgin252'e) hiç bir yarar saglamaz. Meselâ, bankanin mali kaynaklarinin, banka tarafindan, kendi grup sirketlerine aktarilmasi, mali bir suçtur ve çikar amaçli çete kurmak amaci ile, nitelikli dolandiricilik suçu islendiginden, agir ceza mahkemesinde yargilamayi gerektirir. Veyahut; göstermelik olarak borç-alacakli iliskisi olusturup hileli icra takipleri yaptirmak vs. sureti ile ,hileli iflas etmenin zeminini hazirlayan ve akabinde, hileli iflas gerçeklestirdikten sonra; güya "alacakli " olan kisilerin, (sözde borçlu olmasi sebebi ile iflas eden sirkette) iflas idaresinin basina geçip bu sirketleri yönetmis olduklarina da sahit oldum. Bu husus da ispat olundugu takdirde suçtur. ihaleye fesat karistirmak vb. gibi, daha bir çok, sayisiz örnek vermek mümkündür. Fakat burada konumuz, sayin gezgin252' in, KENDi olayinda, ceza davasi açtigi takdirde, kazanip kazanamayacagidir. Burada borç senedi tanzim edilmis olmasi, yasalara göre suç mudur? HAYiR. Kaldi ki; bu durumun ispati mümkün müdür? HAYiR. En önemlisi; sayin gezgin252'in (Meselâ; iptal edilmis olan bir tapu söz konusu olup da, yasalar önünde tapusunu geri alma hakki vd. gibi,) mahkeme tarafindan korunmasi gereken herhangi bir hukuki yarari var midir? HAYiR. Mahkeme neticesinde sayin gezgin252' in ugradigi ve kesin olarak ispatlayabilecegi bir munzam zarar var midir? HAYiR. O halde?.. Naçizane kanaatime göre, bu forumlarda insanlara yardim etmeye çalisirken, onlari doldurusa getirmeden ve de fazla ümitlendirmeden bütün gerçekleri ve ihtimalleri aktarmaliyiz ve de; sonuç alamayacaklari kuvvetle muhtemel olan konularda, bosu bosuna hukuk mücadelesine girmemelerini, aksi takdirde daha da zarara gireceklerini, onlara tavsiye etmeliyiz. Bu baglamda; konuyu asil mecrasindan uzaklatirmadan,- sayet benim gözümden kaçan bir husus var ise- sayin gezgin252'in isine yarayacak türden bir öneri (kisaca böyle bir ceza davasi açtigi takdirde bu davayi KAZANMANiN ipuçlarini) biliyorsaniz, bunlari bu foruma aktarmanizi dilerim.
kumru sayın gezgin daha önceki iletilerinizi de okudum ve mağduriyetinizi anladığımı düşünüyorum size göre malın sahibi ile alacaklı kişi birlikte anlaşarak organize hareket ederek taşınmaz alan iyi niyetli üçüncü kişileri dolandırmışlardır. gerçekte var olmayan bir borç varmış gibi gösterilerek birazda üçüncü kişilerin iyineyetlerinden (belki tecrübesizlik belki vergi ve harçları daha az ödeme niyetlerini) yararlanarak tasarrufun iptali davaları ile dolandırmışlardır. burada bence organize bir suç vardır, dolandırıcılık, hakkın kötüye kullanılması gibi bir sürü suç çıkabilir bir avukata danışarak savcılığa yazacağınız bir dilekçe ile şikayette bulunabilirsiniz. Şikayet için suçtan zarar görmeniz gerek suçların takibi şikayete bağlı ise şikayet etmeniz gerek şikayete bağlı degilse suç duyurusunda bulunmanız gerek ceza davalarında mahkeme hukuk davalarındaki deliller ile bağlı değildir. tasarrufun iptali davalarında genellikle muvaza aranmadığı için muvazanın olmadığı da iddia edilemez
zara Sayin gezgin252, Konulardan biraz uzak kaldigimdan bir önceki forumunuzun konusuna tam olarak vakif olmadigim söylenebilir. Ancak; burada verdiginiz bilgiler isiginda size görüsümü arz etmeye çalisayim. Öncelikle belirtmeliyim ki, "devlet haraç kesmeye mi basladi" adli forumda dile getirdigim görüsler, tamamen o konuya özgü görüsler ve bilgilerdir. Orada konu, karsiliksiz çikmis ve en önemlisi de zamanasimina ugramis bazi çekler ve bu çeklerin tahsilinin mümkün olup olmadigi, karsiliksiz çekler nedeni ile verilen cezalarin niteligi vs. gibi hususlardir. Çekler zamanasimina ugramis oldugundan, tahsilinin çok zorlastigini ve borç verildigi iddiasinin mahkemeye inandirici gelmeyecegini, böyle bir alacagin olup olmadiginin kesin bir sekilde ispati gerektigini, belirtmistim. Kisaca; burada bir borçlu ve çeklere dayali alacagini tahsil etmeye çalisan bir alacakli iliskisi, (bir hukuki yarar) bulunmaktadir. Ancak; bu davanin, sizin somut olayinizla hiç bir ilgisi olmadigi gibi; iddianizi da ispatlamaniz imkânsizdir. Söyle ki; 1) Kural olarak borç senedi-hatir çeki tanzim edilmesi,usul ve hukuka uygundur. Suç degildir. Özellikle ticaret erbabi tarafindan, itimat telkini ve ticari itibar açisindan, sikça kullanilan bir yöntemdir. Bunu, kefalet akdi iliskisine de benzetebiliriz. (Etik olup olmadigi ayrica tartisilabilir, ancak, bu islem, hukuki olup kesinlikle suç degildir.) Bu husus, Yargitay'in içtihatlari'nda da açikça kabul edilmistir. (Yukarida verdigim örnekte çekler zamanasimina ugramamis olsaydi, tahsilatta zaten, muhtemelen, hiç bir sorun çikmayacakti.) Dolayisiyla; siz, suç dahi olmayan bu olguyu ispatlamaniz dahi mümkün görünmemektedir. (Alan memnun, veren memnun. Böyle bir borç-alacak iliskisinin gerçekten var olup olmadigini ispatlayamazsiniz. ispatlasaniz bile, bu size hiç bir yarar saglamaz.) Çünkü; 2) Dava açmanin birinci sarti, bir hukuki yararin mevcut olmasidir. Sizin de belirttiginiz gibi; müteahhit, dairenizi sizden almayi basaramamistir. O halde, ne tür bir dava açacaksiniz? Hangi hukuki yararinizin korunmasini mahkemeden talep edeceksiniz? Açacaginiz davadaki talebinizin dinlenmesi mümkün degildir. Dinlense bile, dava sarti yoklugundan, davaniz red edilecektir. Size ( tapunuzun zaten iptal edilmemis oldugunu, hiç bir hukuki yararinizin bulunmadigini) söyleyeceklerdir. 3) Ceza davasi da açtiginiz takdirde herhangi bir sonuç alamazsiniz. Çünkü, yapilan islemi ispatlasaniz bile, bu islem (borç senedi tanzimi) yasalara göre suç degildir. Talebiniz hiç bir sekilde dinlenmez. Savciliga dahi müracaat etseniz, herhangi bir sonuç alamazsiniz. Kanunen suç sayilmayan bir islem hakkindaki suç ihbariniza iliskin dilekçenizi Savcilik kabul etmez. Savcilik, suç teskil etse dahi, çogu suç ihbarini kabul etmedigi gibi, kabul etse bile, kamu yarari bulunmadigi gerekçesi ile, takipsizlik karari vermektedir. Oldukça karamsar bir tablo çizdim, ama islemlerin bu sekilde cereyan edeceginden emin olabilirsiniz. Ancak; daire tapusunun iptali tehlikesi ile karsi karsiya kalan daire sahibi, ilgili dava olmak sarti ile, muvazaa iddiasini ispata çalismalidir. Ayrica; munzam zarar söz konusu olmus ise, müteahhit aleyhine dava açilmasi mümkün olabilir, ki bu konuda da mahkeme, varsayimlara göre hareket etmeyecektir. Kesin delil isteyecektir.
Av.Tayfun Eyilik Genel olarak söylenenler doğru olmakla birlikte Fikrimce teorik olarak (ispat hukuku hariç maddi hukuk açısından) ; Taşınmaz sahibi olan (A) kişisi arkadaşı olan (B) kişisine derki ; ben sana imzaladığım şu kadar milyarlık senetleri vereyim sen git bir icra takibi yap bana karşı bende bu arada benim taşınmazı (C) veya üçüncü kişilere satayım ama satarken adama diyeyim ki abi tapuda düşük gösterelim, harcı ve vergisini az ödeyelim diyeyim o hemen kabul eder zaten bu arada takip de kesinleşmiş olur benimde başka malım yok zaten gelir bir haciz yaparsın aciz vesikası alırsın sonra ben sana alan adamın adını ismini veririm gider bana ve adama tasarrufun iptali davası açarsın malın değeri çok ama düşük bedel ile satıldı diye davanı kazanırsın bu şekilde senet tutarı kadar haciz uygulanır en kısa süre içinde satışa hazır hale getirir satarız dosyaya gelen parayıda kırışırız der. Gerçektende dediği gibi olur (C) kişisi malı aldıktan sonra hakkında dava açılır Bu halde Dolandırıcılık suçunun oluştuğunu düşünüyorum. Hatta “kamu kurum ve kuruluşlarınının kamu meslek lkuruluşlarınının araç olarak kullanılması suretiyle” (adaleti yanıltmak sureti ile hak elde etmek, kanuna karşı hile) taşınmazı satan kişi müteahit ise “serbest meslek sahibi kişiler tarafından mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kotüye kullanılması suretiyle” işlenmeleri halinde cezalar ağırlaştırılır. Dolandırıcılık suçu bildiğim kadarı ile şikayete bağlı bir suç olmasa gerekir. Zaten magdur olanlar 277 ve devamı maddelerine göre açılan davalarda kanuni karinelere dayananların ayrıca ızrar kasdını ispatlanmasının gerekmemesi yüzünden mağdur oluyorlar
zara Sayin eyilik, Ben, sadece, sayin gezgin252' nin, hukuki problemi, ("ceza davasi açarsam kazanabilir miyim") konusundan ibaret oldugundan, o çerçevede cevap vermeye çalistim ve hukuki platformda uygulanagelen örnekleri ve mahkemelerce esas alinan kriterleri baz almis bulunmaktayim. Yoksa, elbette ki görüslerinizde haklilik paylariniz da vardir. Ama ne yazik ki; pratikte, bir çok olgu, tabiri caiz ise, "kitabina uydurulmaktadir" ve söz konusu olgularin, dolandiricilik suçu kapsamina girmediginden, o sekilde nitelendirilmesi de maalesef mümkün olamamaktadir. Danisikli dövüs ile yapilan bir çok islem oldugu halde, bunun ispati çogu kez inkansiz olmaktadir. ispatlansa bile, sadece, muvazaa konusu islem iptal edilmektedir. Ayni sekilde, göstermelik olarak borç senedi veya hatir çeki tanzimi suç olmadigindan, konu ile ilgili yaptirimlarin uygulanmasi çok güçtür. Kaldi ki, söz konusu emlaklarin el degistirmesi sonucunda, temel kural olarak, üçüncü kisilerin sahip olduklari haklar ve bu arada mülkiyet haklari açikça, kanun tarafindan korunmustur. Düsük beyanla emlak ve hatta araç satmak da artik eskisi kadar kolay degildir. Devlet de artik uyanmistir ve vergisini tam olarak tahsil edebilmek için, belli alt limitler koymustur. Bu asgari bedellerin altinda ev ve araba satmaniz mümkün degildir. Örnegin araçlarda da, yas ve modele vs. gibi kriterlere göre farkli alt limitler vardir. Gerçekte o limitin altindaki bir bedelle dahi araci satin almis olsaniz bile, daha fazla miktar olan (devletin belirledigi meblag üzerinden,sanki daha yüksek fiyattan araç almiscasina) satis göstermek ve vergi ödemek zorundasiniz. Öte yandan; evlerin,- alenen- oldugundan çok daha düsük bedelle satilmasi halinde, zamanasimi süresinde, (cari rayicin altinda satildigi ve gerçek degeri olmadigindan) tasinmazin geri alma hakki da vardir. Tapu iptali davalari ile ilgili içtihatlari ise tetkik ettiginizde, muvazaa nedeni ile bir çok tapu tescil islemi iptal edilmistir. Ama hiç biri (bu islem suç olmadigindan) cezalandirilmamistir. Ceza Hukuku'nda da bu yönde hiç bir uygulamaya ve içtihata rastlayamazsiniz. Sayin gezgin252'in tapusu dahi iptal edilmemistir ve haklarina-bu anlamda- hiç bir zarar gelmemistir. Bu nedenle; ben bu üyemizin bosu bosuna,-sonuç alamayacagi- anlamsiz bir hukuk mücadelesine girmesine ve sinirlerini daha da yipratmasina gönlüm razi gelmediginden, o çerçevede görüs ve bilgi vermis bulunmaktayim.
zara Hatta, -üstelik de Ceza Hukuku alaninda- somut bir örnek dahi verebilirim. Kendisine ölümle tehdit suçu isledigine dair iftira atilan bir sanik, hakkinda açilan kamu davasi neticesinde uzun yargilama neticesinde beraât etmis, müstekinin kendi taniklarinin bile ifadesi iel, sanigin bu suçu islemedigi, kesin bir sekilde anlasilmistir. Bu kerre; özellikle bu beraât kararina istinaden, iftira nedeni ile ve ayrica resmi mercileri, yalan beyanla ve fuzuli isgal sebebi ile, savciliga sikayette bulunduk. Savci ile makaminda etraflica bu konuyu tartistigimiz halde ve müvekkilimin bu olay nedeni ile toplumda kötü tanindigini ve kisilik haklarinin zedelendigini, maddi manevi magdur oldugunu vs. belirtmis olsam da; Savci, suç ihbarimizi (bundan bir sey çikmaz) diyerek "lütfen" kabul etti. Savcinin gerekçesi ise söyleydi: ("Sizin saniginiz zaten beraât etmis ve dolayisiyla aklanmistir. Daha ne istiyorsunuz.") (!) Sonuçta takipsizlik karari verilmistir. Bu kararda ise gerekçe aynen söyle idi:"yeterli delil elde edilemediginden" takipsizlik karari verilmistir. Bir üst mahkeme olan agir ceza mahkemesine karsi itirazda bulunup tüm delillerimizi ve tanik ifadelerimizi de ekledik. Sonuç: istemimizin reddine. Gerekçe ise daha ilginçti: (" her ne kadar ...... yönünde iddialar ve bu yönde kuvvetli emareler var ise de, iftira suçu isledigi iddia edilen sanigin, tartisma esnasinda kendisine karsi kullanilan sözleri, "ölümle tehdit olarak algiladigindan ve bu nedenle sadece yasal hakkini kullanarak müsteki sifati ile suç ihbarinda bulundugunun kabulü gerekeceginden, bu hareketin ftira olarak nitelendirilemeyeceginden"(!) takipsizlik kararinin kaldirilmasina iliskin talebinin reddine... (!!) Düsünün bir kerre, benim sanik, müsteki ile tek kelime bile yüzyüze görüsmemis oldugu halde, üstelik de ortada somut deliller ve tanik ifadeleri oldugu halde, "kullanilan sözlerin ölümle tehdit olarak algilandigindan (!!) bahisle, delillere göre degil, karsi tarafin olayi algilayis biçimine göre karar verilebilmektedir!! Buna benzer bir çok örnek saymak mümkündür.
Av.Tayfun Eyilik kabul etmek gerekirki işin pratiği zordur ama bilinen de bir şeydir o kadar bilinendir ki en sonunda kanun değişikliğine bile neden olmuştur bilirsiniz; - işi uzatmaya yönelik girişimlerden biri kıymet takdir raporuna itirazları yanlış yerde açmak bu şekilde hiç olmaz ise yetkisizlik kararının temyiz ederek zaman kazanmak - kendisine ihale edilen bir malın bedelini mümkün olan en uzun sürede ödeyerek (ihalenin feshi davası sonucuna kadar bedelin ödenmesi gerekmiyordu) karlı bir hale gelmek için ihaleye bir tanıdığını baştan sokmak ona ihalenin feshi davası açtırmak hatta adres olarak da yurt dışı adresi vermek ki bu son yolu meslek edinen insanları gördüm tanıdım bunun gibi bir sürü yol ... ama teoride bunları engelleyecek her zaman haklar vardı bunlar biliniyordu ama yapılacak fazla bir şey yok idi ancak yasa değişiklikleri ile bunların önüne geçilebildi (!)
gezgin252 Yazılanları dikkatle okudum, öncelikle konu ile ilgili yorumlarından dolayı hukukçu arkadaşlara teşekkür ederim. İki kişi anlaşıp işbirliği yapar ve üçüncü bir kişinin parasını gaspeder. Parası gaspedilen kişi 1 yıl boyunca parasını kullanamaz. 1 yıl sonra polis gaspçı iki kişiyi üzerlerinde para ile yakalar ve gasp ettikleri parayı gaspçılardan aldıktan parası gasp edilen kişiye verir. Parası gasp edilen kişi gaspçılardan davacı olur. Hakim gasp edilen kişiye"siz zaten paranızı geri aldınız bir zararınız olmadı hukuki yararınız yok"der ve gaspçıları serbest bırakır. Gaspçılar da elini kolunu sallaya sallaya dolaşır. İki kişi aralarında anlaşarak parasını vererek aldığım dairemi elimden almaya çalışıyorlar, 2,5 yıl boyunca mülkiyet hakkımı elimden alıp, malımı gasp ediyorlar (hatta bazı insanların mallarını ellerinden alıyorlar)Bundan iyi dava şartı mı olur. Ve ben aralarında düzenledikleri senedin anlaşmalı düzenlendiklerini ispatlasam dahi kanun bana zaten senin malını elinden alamamışlar deyip malımı gasp edenleri suçlu saymayacak. Belki ispatı zor ama ipsiz sapsız bankada parası ve üzerine kayıtlı malı olmayan bir adamın yap sat işi yapan bir müteahhite 180 milyar TL. borç para vermesi ne kadar inandırıcıdır. Bu durumda varsayımlar değil gerçekler söz konusudur. Biz daireleri satın alırken müteahhite nasıl ödeme yaptın hangi parayı nasıl verdin diye soran kanun borç para veren adama sen hangi parayı verdin niye verdin diye sormaz. Bence bu davalarda önce alacaklının alacağını somut delillerle ispatlaması istenmelidir. Aksi halde tasarrufun iptali davası yolu ile insanları dolandırmak Sn.Av.Tayfun Eyilik'in açıkladığı gibi çok kolaydır. Hatta bu işi meslek haline getirmiş insanların olduğunu avukatlar bilmektedir. 100 lira değerindeki malınızı önünüze çıkan ilk müşteriye 30 liraya satın, arkadaşınıza geçmiş tarihli bir senet verin icra takibine sokun aciz belgesi aldırın iptal davası açtırın sattığınız malı geri alın bu kadar basit. Borç senedi düzenlenmesi hukuka uygun olabilir ancak 3. şahısların haklarını ihlal etmedikçe. İki kişi aralarında nedensiz yere borç senedi tanzim edebilir ancak bu senedi kullanarak 3. şahısların mallarını ellerinden almak resmen dolandırıcılıktır diye düşünüyorum. Ben dairemi müteahhite kaptırmadım ancak bu adam elini kolunu sallaya sallaya dolanıyor belki aynı şeyi ileride tekrar başkalarına da yapacak insanların canını yakacak. Bence İİK'nun 282/2 maddesi kaldırılmalı kötü niyetli insanlara fırsat verilmemelidir. Mal kaçırma niyetinde olan hiç kimse gidipte tapuda düşük bedelle satış yapmaz, satışın düşük gösterilmesi mali yükümlülükten kurtulmaktır. Sn. Zara ceza hukuku alanında verdiğiniz örnek tamamen soyut (şahit, yalnış algılama vb.) emarelere dayanmakta. Ancak bizim durumumuzda soyut bir senet hangi parayı borç olarak verdiği belli olmayan varlıksız bir adam ve mallarına haksız haciz uygulanarak mülkiyet hakları ellerinden alınmış insanlar var. Tüm bunlar somut delil olmalı diye düşünüyorum. İyi akşamlar
zara Sayin eyilik ve sayin gezgin252, Benim yazmis oldugum iletileri ve bu iletilerdeki görüslerimi ve uygulamadan verdigim bariz örnekleri ve en önemlisi de bu misallere deginirken ne demek istedigimi , ne yazik ki, -hiç mi hiç -anlamamis bulunmaktasiniz. Ceza Hukuku ile vermis oldugum örnekler ise, sizin olayiniza emsal olarak göstermedigim gibi, somut olayinizla hiç bir ilgisi yoktur. O örnekleri, sadece, ispat yükünün önemini ve mahkemelerin kesin deliller ve somut zararlarin ispatini aradigini ve buna dayanarak hüküm tesis etttiklerinin altini çizmek için vermistim. Böyle bir "dolandiricilik" olayi tarafinizdan kanitlanmadiginda, iftira suçu ile karsi karsiya kalinacagini da söylemis degilim. Benim asil demek istedigim, sadece ve sadece, bu iddianin ispatlanmasinin zor ve hatta imkânsiz oldugunu, bu iddia ispatlansa bile, hukuki yararinizin bulunmamasi nedeni ile herhangi bir sonuç almanizin çok zor olacagi, bosu bosuna yargi mercilerinde ugrasip karsi tarafin vekalet ücretini de ödemek zorunda kalabileceginiz gerçegidir. Bakiniz, mahkemeler, alacaklinin munzam zararini dahi kolay kolay kabul etmemektedir ve bu hususun dahi kesin delille ispatini istemektedir.
zara Simdi aklima bir somut örnek daha geldi. Bir (ismi lazim degil, oldukça muteber bir sigorta) sigorta sirketinin eksperi ile sigortalinin muvazaa yaptigini ve üçüncü bir sahsi dolandirdigini, ortaya çikarmistim. Oldukça da önemli belgeler, sigortalinin kendi imzasini tasiyan ibraname vb. dökümanlar, teklif vb. yazili döküman, -konu ile ilintili bir kaç davanin daha bulunmasi sebebi ile- elde etme omustu. Olay su: Eksper ve sigortali anlasiyor ve sigortadan yüklüce miktarda para tirtikliyorlar. Bu yapilirken, esasen eksperin görevi olan, hasar ve rayiç tespiti yapilmayip, bu konuda inisiyatif sigortaliya birakiliyor! Sigortali, hasar olmayan yer için uyduruk ve çok fahis, sahte teklif ve fatura aliyor ve akabinde sigorta sirketine, sanki eksper tarafindan düzenlenmiscesine, sunuyor. Bu miktarlar ekspertiz raporuna dahil edilip, hasar da sanki üçüncü sahistan kaynaklaniyormus gibi yüklüce alacak davasi açiliyor. Sigorta bu davayi sigortalisinin hukuki halefi olarak üçüncü sahis aleyhine açiyor ama kazanamiyor. Burada sonuç olarak üçüncü sahis davayi kazaniyor ama bir sürü (ispatlayamadigi) zararlari (mahkemlere gidip gelmek, avukatlik ücreti, üzüntü vs.) da oluyor. (Sigortadan yüklüce tirtiklanan bu paralar, sigortanin eksperi ile sigortali arasinda kirisildigini tahmin etmek zor olmasa gerek.) Bu vermis oldugum örnekte de, ilgili davalar (üçüncü sahis lehine) bittikten sonra, muvazaa, sigortayi dolandirmak suçu ve benzeri iddialarla (ve ekli SOMUT belgelerle) Savciliga suç duyurus yapildi. Sonuç: Takipsizlik karari verildi. Gerekçe: Davanin üçüncü sahsin lehine bittiginden hak kaybi olmadigi ve ayrca; söz konusu islemin sigorta eksperi ve sigortali arasinda oldugu ve bu taraflarin konu ile ilgili sikayetleri olmadigi) gerekçesi!! Bu örnekte olumlu sonuç alacagima kesinlikle emindim. Çünkü; sundugum onlarca belgenin içinde, sigorta eksperinin kendi el yazisi ile sigortaliya talimatlari ve imzali beyanlari, sigortalinin kendi el yazisi ve altinda imzasi bulunan yazili belgeler ("xxx Bey, benden istediginiz teklifleri dediginiz sekilde aldim, ekte sunuyorum") (sanki sigortalimizin kendisi eksper imis gibi!!), ibranameler, faturalar, teklif alinan firmalarin sigortalinin dostu oldugu, baska yerlerden alinan rayiçler, vs. gibi çok önemli belgeler idi.) Ayrica; Savcilar, hazirlik sorusturmasini çok iyi yapmaktadirlar ve bazen hazirlik sorusturmasi bir-iki yil dahi sürebilmektedir ve akabinde ceza davasinin açilip açilmadigina karar verilmektedir. Genellikle de savci, söz konusu suç olsa bile, savcinin görevi dahilinde olmadigindan (veya kamu yarari bulunmadigindan), takipsizlik karari verebilmektedir. Tarih:22.Nisan 2005: Not: Ceza Hukuku alaninda maalesef, (icrâ ve iflas Hukuku'na nazaran) çogu zaman ne gibi bir netice alinacagi önceden kestirilememektedir. Savcilarin sahsi görüsleri ve yorumlari, -somut delillerinizin dahi arka planda kalmasina sebebiyet verecek derecede- bir çok kez ön plana çikabilmektedir. Özellikle bu konuda, Hukuk Sistemi'mizde bir çok aksakliklar mevcuttur.. Yukaridaki iletilerdeki görüslerimin çogu, gerek sahsimin ve gerekse diger meslekdaslarimin uygulamada karsilasmis olduklari somut olaylar neticesinde yapilan tespitlere dayanmaktadir. Bu nedenlerle; Ceza Hukuku'nu, çok da fazla sevmedigimi de, burada açikça itiraf etmeliyim. icra ve iflas Hukuku gibi alanlarin, istigal konusu itibari ile, benim için birinci planda geldiklerini de belirtmeliyim.
Av.Ragıp Atay sayın zara, burada hepimiz elimizden geldiğince, görüşümüz açıklamaya çalışıyoruz. Ancak, doğal olarak, farklı görüşlerin ortaya çıkması da çok doğal. Bilirsiniz ki, her şikayet sonucu dava açılmaz. Savcılar takipsizlik kararı da verir. Bu savcı ile şikayetçinin farklı düşünmeleri sonucudur.(Delil yetersizliğini atyrı tutuyorum). Ancak bu, svcının da görüşünde haklı olduğunu göstermez. Ağır Cezada itirazla, pek çok takipsizlik kararı kaldırılmıştır. Keza, savcının hazırladığı iddianame ile, aynı ceza verimesi de söz konusu olmayabilir. Çoğu davanın da beraatle bittiği malumunuzdur. Bu nedenle, özellikle meslektaşlarımızın yorumlarına daha saygılı yaklaşmak gerektiği kanısındayım. Özellikle de hukukçu kimliğini sorgulayan ifadelerden kaçınmak gerekir kanısındayım. En doğrusunu biz biliyoruz iddası yerinde olsaydı, hiç dava kaybetmamamiz gerekirdi. Ama, ne yazık ki, her söylediğimiz, hakimlerle paylaşılmıyor.
arkan Burada görüşlerini açıklayan değerli hukukçulara bu konu ile ilgili başıma gelen bir olayı nakletmek isterim.Sanırım ibret alınabilecek bir olay Son yıllarda kamu kuruluşlarını da işin içine katarak kanunlarımızdaki bazı açık noktaları kullanarak dolandırıcılık teknikleri geliştiren insanlar ortaya çıkmıştır. Başıma gelen olay bu konuda en bariz örneklerden birisidir. Olay şu şekilde gelişti, Abim 2001 krizinden sonra verdiği bazı yüklü tutardaki çekler sebebiyle mali krize düştü ve tefeci tabir edilen faizle yasadışı para veren kişilerden para alarak borçlarının bir kısmını tasfiye etti. Bir süre sonra bu tefeciler alacakları için babamın üzerine kayıtlı olan gayrimenkullere gözlerini diktiler ve abimi ,babamdan 5 milyar TL tutarında imzalı bir senet almaya zorladılar babamın ve kardeşimin bütün direnmesine karşılık bu işi başardılar. Aradan geçen iki yıl sonunda bu kişiler babamı kendisinin haberi olmadan icraya verip üzerine kayıtlı olan iki dairenin 1/2 hisselerini icra yolu ile açık arttırmada sattırdılar ( 7 / 2003 tarihinde ) Bu tarihten sonra bu 1/2 hisseleri açık arttırmada alan ve tapuda kendi adına kaydettiren bir kişi ortaya çıktı ve bize 1 ay içinde oturduğumuz evi terketmemiz gerektiğini burada kendisinin oturacağını beyan etti. Biz tabi bunu dikkate almadık ,ancak 1.5 yıl sonra bu kişi bana ve kardeşime icra dairesinden kira borcumuzu ödeme emri göndertti! Bununla kalmayıp babama da gasp edilen bu dairelerde kiracı oturttuğu gerekçesi ile vergi dairesinden aracılğı ile 1.380 YTL tutarındaki vergi ödeme emri göndertti (2002- 2003 yıllarına ait ).Tabi babam ve hisselerin diğer yarsının sahibi halam benden ve kardeşimden hiçibir zaman kira vb. istemedi ve böyle bir sözleşmede aramızda yok. Burada babam ve gayri menkullerin diğer yarısının sahibi halam 70 yaşın üzerinde ve emekli kişilerdir ,yıllardır hiç bir ticari uğraşları yoktur. Bu arada halamın kanunen engel hali vardı ve bu yüzden mal varlığını gasp edemediler. Ancak geçen hafta halam vefat etti ve bütün hisseleri babama geçme durumunda. Biz şimdi bu olaylardan sonra bu gasp çetesinin babamı ve bizi tekrar rahatsız etmesinden ve babama intikal eden halamın hissesini de gasp etmelesinden endişe ediyoruz. Çünkü maalesef bazı kamu kuruluşları ( icra daireleri )ve vergi dairesi bu gasp amacı ile kullanıldı. Ve bu olay istanbulun göbeğinde Bakırköy semtinde oldu ve halen devam etmekte. Sizce Savcılığa veya Yargıtaya durumu aktarmalımıyız ? Konu ile ilgili değerli görüşlerinizi paylaşmanız dileğiyle. Aksi halde ailemizin bütün mal varlığı bu kişiler tarafından gasp edilecek.
Av.Tayfun Eyilik
quote:
Sizce Savcılığa veya Yargıtaya durumu aktarmalımıyız ? Konu ile ilgili değerli görüşlerinizi paylaşmanız dileğiyle. Aksi halde ailemizin bütün mal varlığı bu kişiler tarafından gasp edilecek.
Ekleyen: arkan - 09/04/2005 :  11:12:13
Yaşadıklarınıza üzüldüm ve yeniden aynı şeyleri yaşama ihtimalinden endişe duymanızda haklısınız. Benim fikrime göre her bir ayrıntıyı izah ederek savcılığa başvurun derim. Ama buna rağmen endişeleriniz devam edecek devletin sizi koruyamayacağını düşüneceksiniz. Bu duygularınıza bir şey söyleyemem. sizin çok acil deneyimli bir avukata başvurmanız meslektaşımızın uyarılarını dikkate almanız onun yönlendirmeleri ile hareket etmelisiniz durumunuz ciddi
arkan Tayfun bey , Cevabınız için teşekkür ederim, Her halde bir avukata başvurmamız gerekiyor zeten bu veraset işlemleri içinde gerekli çünkü babam bu işleri takip edemeyecek durumda ve rahatsız. Ben yalnızca bana ve kardeşime göderilen icra takiplerinin sonuç verip veremeyeceğini öğrenmek isterdim , zaten bunlara kanuni süre içinde itiraz ettik. Saygılar.
Av.Ragıp Atay sayın arkan, eğer icrada bakiye borç kalmışsa, tekrar babanızın hissesinin haczedilmemesi için, babanız reddi miras talebinde bulunsun. Yoksa tekrar haczedilip satılabilir. Bu arada diğer davaları sürdürürsünüz
arkan Sayın Ragıp Bey, İlginize teşekkürler, Babamım icrada bakiye borcu olup olmadığını bilemiyoruz, çünkü babam 2001 yılında sadece 5 milyar TL lik bir senede imza atmış ancak tefeciler bu senede bir 5 rakkamı daha ekleyerek kendisini 55 milyar TL üzerinden icraya vermişler! Üstelik bu kişilerin açtığı icra takibi ile babamın üzerine 1/2 hisseleri kayıltlı olan diğer taşınmazları icrada 2 kez satışa çiktı ve bizim bir avukata başvurup bu satışı durdurma isteğimiz olumlu sonuçlandı . Son 2 yıldır bu konuda hiçbir sıkıntımız olmadı. Sonuç olarak tefeciler 5 milyarlık senet karşılığında 40-45 milyar değerinde 1/2 + 1/2 toplam 1 daire sahibi oldular. Ancak avukatımız satılanlar için hiç bir şey yapılamayacağını çünkü babamın zamanında senede itiraz etmediğini söyledi. Fakat bu satışa kadar olaydan ve satıştan hiçbir şekilde haberimiz olmadı. Bu olaydan da anlaşılacağı üzere büyük bir nitelikli dolandırıcılıkla karşı karşıyayız, fakat bu insanlar silahlı ve karanlık işler yapan kişiler. Aynı zamanda bazı kamu kuruluşlarındada bağlantıları var. Şikayetimiz halinde bize ve ailemize zarar gelmesinden endişe duyuyorum. Nitekim bu 1/2 hisseleri satılan iki daireye aynı anda gündüz vakti 3 civarında kapıları kırılmak suretiyle girildi ve talan edildi ,adeta adi hırsızlık süsü verildi , ama gelen emiyet görevlileri parmak izi bile almayı gerekli görmediler ve olayı kapattılar. Bütün bunları bu forumda anlatmamın nedeni ülkemizin kanunlarının bazı çevrelerce adeta suç aletine dönüştürülmesi ve halktan emekli maaşı ile geçinen devletle hiçbir sorunu olmamış ve olmayan vatandaşların madur edilmesini kimsenin maalesef engelleyememesidir. Saygılarımla.
Av.Tayfun Eyilik edit
arkan Bu konuya ilgi gösteren bütün hukukçulara teşekkürler, Yukarıda anlattığım şekilde başına buna benzer bir olay gelmesini istemeyen insanlar ne gibi bir önlem almalılar ? Örneğin bizim olayımızda 5 milyar TL lik bir hatır senedi karşımıza 55 milyar olarak çıktı ( senette 55 milyar yazıyor ) ve bu da icra dairesi tarafından gayrimenkullere haciz konması için geçerli sayıldı. Şimdi diyeceksiniz ki siz buna neden engel olmadınız veya şikayetçi olmadınız. Benim bu 5 milyarlık senetten haberim oldu ama abim siz bu işe karışmayın ben bu 5 milyarı ödeyeceğim deyince biz peşini takip etmedik Ta ki 2 sene sonra bir tapu işlemi için tapu dairesine gittiğimizde babamın hisselerine 55 milyarlık bir senet karşılığı haciz konduğunu gördük ancak iş işten geçmiş ve iki dairemizin 1/2 şer hissesi icra yolu ile satılmış oldu. Aynu kişiler diğer hisseleri de icra yolu ile sattımak isteyince bir avukat tutup buna engel olduk fakat tapudaki haciz devam ediyor. Senet konusunu inceleyince babamın gerçekten bir 5 milyarlık senede imza attığı kesin, ama kandisi ben 55 milyarlık bir senet imzalamadım diyor aynı şekilde olayın tanığı olan annem ve diğer kardeşim de senedin 5 milyarlık olduğunu söylüyorlar, hatta bu kişilerin abim ile birlikte bir kaç kez babama gelip 5 er milyarlık senet imzalattıklarını ve bu senetleri vedesinden önce geri getirip önünde yırttıklarını söylediler, fakat son imzaladığı 5 milyarlık senedi geri getirmediklerini söylediler. Şimdi eğer 5 milyarlik senedi senedi hazırlayan kişiler bir "5" rakkamı ve "Elli" yazısı ekleyerek 55 milyar yapabilirlermi? Sanırım kötü niyetli kişiler bunu kolayca yapabilirler çünkü babam 70 küsür yaşında ve gözü iyice görmüyor imzaladığı senede bakınca 5 milyar yazısını görmüştür ama yazının ve rakkamın yanına fazla boşluk konarak imzlanan senette oynama yapılmıştır. Burada da icra müdürlüğü bu 55 milyarlık senet üzerinden icra takibi yapmıştır. Burada hukuçulara ve kanun hazırlayıcılara bir görev düşüyor O da senet ile icra takiplerinde muhakkak banka dekontu veya buna benzer bir kayıt aranmalı aksi halde bu olaya benzer bir çok suistimaller ve dolandırıcılıklar yapılmakta, Üstelik senet kayıt dışı ekonominin en büyük enstrümanı olmaya devam ediyor . Eğer ülkemizin ekonomisinin % 70 'ini bulan kayıt dışı ekonomi ile mücadele etmek isteniyorsa senetli icra takipleri kaldırılmalı ve çek , sözleşme veya benzeri kayıt dahilindeki enstrümanlar ile icra takibi yapılabilmeli. Saygılarımla
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Tanıma - Tenfiz] Hedefefer5655676 
  • 20.08.2025 18:26
  • Anneye bakamamak 
  • 18.08.2025 21:37
  • Terör Örgütü Propagandası Suçu (TMK 7/2) ve Katalog Suç Niteliği : DMK 48 - A/5 VE CMK 100/3 değerlendirmesi 
  • 14.08.2025 15:01
  • Demirbaş + Ortak gider.. Hepsi aidatla karşılanıyor.. 
  • 05.08.2025 01:36
  • Tapu babamın adına, kira sözleşmesi benim adıma. Kiracı tahliye hk.? 
  • 01.08.2025 20:09


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük + Arşiv +
    Bugünün tarihi: 21/08/2025 01:14:13