Hukuki.NET


03/05/2025  Eski forum arşivi bölümü

Hukuksal Tartışmalar




 


Forum:
Kanuna mı yoksa pratik uygulamaya bakacağız?
nursel yöndem Sizin de bildiğiniz üzere, kanunlarımızda kurul halinde çalışan mahkemelerde yargıçlar son karardan önce görüş ve izlenimlerini, kanaatlerini birbirlerine açıklamak, karşılıklı olarak birbirlerini aydınlatmak için aralarında müzakere etmeleri öngörülmektedir. (CMUK madde 381) Ancak CMUK’ta belirtildiğine göre, bu görüşmelerde yalnız yargıçlar bulunabilmektedir. (madde 382) Savcı mahkeme kurulundan olmadığından ve “taraf” olması söz konusu olabileceğinden ötürü bu görüşmelere katılamaz. Ancak kanunlarımızda mevcut olan bu durumun pratikte uygulandığını söyleyebilir miyiz? Pratikte bunun uygulanmamasını makul karşılayabilirmiyiz? Uygulanmadığı durumlarda ne gibi tedbiri yollara başvurulabilir? Buna örnek bir vaka örneği gösterebilir misiniz?
ömür Hakim ve savcılar hegün aynı salonda duruşmaya çıkarlar. Bir nevi arkadaştırlar. Usulen son karar verilmeden önce (heyet halinde) başkan birdosyayı ağzının üstüne siper ederek diğer hakimlere son görüşünü sorar. tabi bu görüşleri KÜRSÜDEKİ savcı da haliyle duyar. O görüşünü zaten iddianame ile veya mütalaası ile önceden deklare emiştir. Kanımca konu Anglo-Saxon hukukunda olduğu gibi, savcının kürsüden inip, sanık avukatının karşısındaki masada ve aynı hizada bulunması ile çözümlenebilir. Aslında yargılama safahatında hakim- savcı- avukatın birbirine asla üstünlüğü bulunmamalıdır. Savcı da dediğiniz gibi Devleti temsil eden bir kişi olduğundan bu müzakerelere katılmaması, duymaması gereken kişilerdendir. Tıpkı sanık avukatı gibi...
ozcanhukuk Kanuna göre Savcı ceza yargılamasının taraflarından biridir ve iddiayı temsil eder.Karşıt tarafı ise sanık ve vekilinin bulunduğu taraf ise savunmadır.Bu itibarla taraf olan sujelerin tarafsızlığından söz edilemez.Yargılama sırasında tarafsız olan tek makam yargılama makamıdır.Uygulamada savcıların yargılama makamına etkisi meselesi bilhassa Hey'et halinde yani toplu hakimli mahkemelerde sıkça görülmektedir.Hey'et üyeleri tutuklama-tutuklamanın devamı konusunda yahut esas hakkında hüküm verilirken Mahkeme Salonundan müzakere için ayrılan odaya çekildiklerinde(Bu mekan Hey'et Başkanının yahut üyelerden birisinin odası olmaktadır)Savcının da Hey'etin ardı sıra müzakerelerine katıldığını görmekteyiz,duymaktayız.Bunun açık örnekleri maalesef var.Bu kanuna aykırı uygulamaya öncelikle Hey'etin sebep olduğu düşüncesindeyim.Çünkü Savcı böyle bir şeye tevessül ettiğinde Hey'et Savcıyı kibarca uyarabilmelidir.Bundan başka da avukat meslektaşlarımızın bu yanlış uygulamaya göz yumarak kötü uygulamayı kanunun önüne geçercesine yaygınlaştırdığı en azından engellemediği düşüncesindeyim.Nitekim avukatlarda adam sendecilik hastalığı maalesef yaygındır.Pekala böyle bir uygulamanın kanuna aykırı olduğu açıkça belli olduğuna göre bu tür yanlış uygulama karşısında ne yapabiliriz?Mutlak surette mesleğin onurunu korumalıyız ve bence mutlak surette yapılanın yanlışlığı sıcağı sıcağına duruşmasında dile getirmeli ve Baro'yu haberdar etmeli,C.Başsavcısını haberdar etmeli ve yanlış uygulamanın düzeltilmesi talebinde bulunulmalıdır.Belki radikal bir çözüm olarak yapılan yanlış uygulama zapta geçirtilebilir en azından buna ilişkin beyanlarımız zapta geçirilebilir ve Karar bakımından usuli bozma sebebi yapılabilir,daha da ileri gidersek C.Savcısı bakımından da "hakimi etkilemek,telkinde bulunmak vs"suçu iddiasıyla şikayette bulunulabilir.Çünkü Savcının Mahkeme salonunda konuşması farklıdır müzakere odasında konuşması farklıdır.Mahkeme salonunda sujelerin yani iddia ve savunma makamlarının hukuksal faaliyetlerde bulunması halinde yargılama sujeleri arasındaki silahların eşitliği sağlanabilir nitekim iddia makamı ile savunma makamı iddia öve savunmalarını,hukuksal gerekçelerini,talepleri doğrulayan delillerini ve taleplerini karşılıklı olarak aleni bir şekilde karşılıklı olarak açıklayabilir,ancak müzakere odasına Savcı girdiği anda dengeler alt üst olmaktadır.Yargılama faaliyetinin en önemli kısmı olan sonuç-hüküm verme evresinde İddia makamının yargılama makamını etkilemesi ve savunmanın buna karşılık verememesi başlı başına adalete ters bir durum yaratmaktadır.
ozcanhukuk Esasen meselenin aslı yargılamanın sujeleri olan iddia ve savunma makamının eşitliğini sağlamak ise hakimlerin müzakerelerine katılarak C.Savcıları'nın Hakimleri etkilemesinin önüne geçilmesi sembolik kalmaktadır.Sabah akşam birlikte olan,aynı lojmanlarda kalan C.Savcıları ve Hakimlerin birbirini etkilemesinin önüne geçmek salt olarak savcıların müzakerelere katılmasını engellemekle de sağlanamaz.C.Savcısı müzakereye girmese ne olur?Hakim arkadaşını etkilemek isterse etkileyemez mi?Diyeceksiniz ki hakimlerimiz şöyledir....böyledir...Tarafsızdır,etkilenmez vs. fakat hakimler aynı lojmanlarda kaldığı,aynı duruşma salonuna sabah akşam çıktığı C.Savcısından kötüniyetli olmasa da etkilenecektir,çünkü sabah akşam beraberler,çünkü Savcılar Hakimlere çok rahatlıkla yaklaşabilmekte ve Hakimler Savcılarla sosyal ilişki kurmakta hiç bir sakınca görmemektedir. Bence asıl sorun yargı sistemimizle ilgilidir. Amerikan sistemi incelenmelidir. Yargılama makamına karşı savunma ile eşit mesafede ve eşit güçte Savcılık ve avukatlık kurumu oluşturulabilmelidir. Tüm üye arkadaşlarca buna ilişkin somut bir takım öneriler getirilebilir ancak mutlak surette dış memleketler ve bilhassa Amerika Birleşik Devletleri'ndeki yargı sistemleri incelenmelidir. Adaleti istemek herkesin hakkıdır,adil olmak lüks değildir,adaletin önüne hiç bir gerekçe konulamaz.Türkiye'de İddia ve Savunma makamlarının karşılıklı konum ve yetkileri ve yargılama makamına mesafeleri adaleti sarsacak derecede yanlışlıklarla doludur.
nursel yöndem Sizin bir konuda daha fikrinizi merak ediyorum. Davanın temel kanıtlarının sunulmasının ardından ve geçen onca süreden sonra, savunma makamınca ısrarla ortaya getirilen delillere rağmen, savcılık makamının somut delilleri yok sayarak gözardı edebilmesi onun takdir yetkisi içinde mi sayılmalıdır? Ve öylece bırakılmalıdır mı? Yargılama makamına karşı savunma ile eşit mesafede ve eşit güçte savcılık ve avukatlık kurumu oluşturulabilmelidir fikrinize de kesinlikle katılıyorum.
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük + Arşiv +
    Bugünün tarihi: 03/05/2025 08:58:17