Hukuki.NET


03/05/2025  Eski forum arşivi bölümü

Hukuksal Tartışmalar




 


Forum:
Nevruz'da gene Turk bayragi yakildi !...
Lawless1 Turk bayragini yakip, kalan kismini yerlerde suruyenlerin resmi: [img]https://www.milliyet.com.tr/2005/03/20/son/resim/sontur18.jpg[/img] Amerika'da "Patriotism" diye bir kavram var. Bu vatan, bayrak, ulus sevgisi tasimak demek. Her Amerikali, 100% Patriot. Amerika'da Amerikan bayragi yakmak serbest olmasina ragmen, yakan ne Meksikali Amerikali, ne de Siyah Amerikali bulabilirsiniz. Irlandali ve Iskoc asilli Amerikalilarin ise aklina bile gelmez. Musabakalarda dikkat edin, Amerikan marsi calinirken, ellerini kalplerinin uzerine koyarlar. Ben kucuklugumde Istiklal marsi soylenirken boyle yapmazdik. Bir cok yonleriyle Amerikalilar, Turkiyeli kose yazarlarinin kotuledigi, asagiladigi milliyetci sinifina giriyor. Buyuk bir olgunluk, ve vatan sevgisi var bu toplumda. Bunu yazmamin sebebi, Turkiye'de kotulenen ve bir zamanlar terore bulasmis Ulkuculer ile milliyetciligi ya da vatanseverligi bir tutmamak. Butun bunlar Turk ulusu uzerine oynanan oyunlar, insanlari sasirtmaya calismak. Ataturk'u ve Turkiye'yi seven hepimiz aslinda bir anlamda milliyetciyiz. AB'ye girmek isteyen, ama ayni zamanda ulkenin cikarlarinin korunmasini arzu eden cagdas ve akilli birer "milliyetci". DEHAP'li Bakirhan'larin bizim gibileri unutmamasi dilegiyle.... *** Kaynak: Hurriyet Gazetesi Online Mersin'de, DEHAP İl Örgütü'nün düzenlediği Nevruz kutlaması sonrasında, bir grup Türk Bayrağı'nı yakmak istedi. Sivil polis memuru, müdahale ederek bir bölümü yanan bayrağı gruptakilerin elinden aldı. Bu arada gruptakiler, taş atmaya başladı. Başına taş isabet eden CHA muhabiri Köksal Yıldırım hafif şekilde yaralandı. Öte yandan, Kurdali Mahallesi'nde seyir halindeki polis aracının taşlanması sonrasında bir polis memurunun da hafif şekilde yaralandığı bildirildi. DEHAP Genel Başkan Yardımcısı Naci Kutlay'ın da katıldığı kutlamalar sırasında bazı kişilerin terörist elebaşı Abdullah Öcalan'ın resimleri astıkları görüldü. İSTANBUL'DA İZDİHAM Nevruz'u kutlamak amacıyla çeşitli kitle örgütlerince Kazlıçeşme Meydanı'nda düzenlenen miting, izdiham yüzünden zaman zaman aksamalarla tamamlandı.Kalabalığın konuşmaların yapılacağı platforma doğru akın etmesi ve görevlilerin uyarılarına rağmen çekilmemesi üzerine ses tesisatında zaman zaman arızalar yaşandı. Mitingde konuşan DEHAP Genel Başkanı Tuncay Bakırhan, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın ''barışçı felsefesinin Türkiye'de hayata geçirilmesi gerektiğini'' savunurken, ''son dönemde milliyetçiliğin hortlatılmak istendiğini'' öne sürdü.
alisinkay Sevgili Lawless, Bir ara iç savaş korkumu dile getirmiştim.Kastettiğim olay sadece bu değil.Parti Kongresinide hatırlarsınız umarım.3 ay önceki bayraksız ve marşsız açılışı...Biz daha ne kadar kafamızı kuma gömüp polyannacılık oynayacağız
alisinkay Bayrak yere düşer iken alkışlayanların elleri kırılacak birgün.Alın işte sizce DEHAP Türkiye'nin partisi mi?
Lawless1 Bayrak yere dusurken alkisliyorlar demek. Bakin onu bilmiyordum. Boyle giderse iki toplum arasinda ucurumlar olusur.
commodore1tr Genelkurmay Başkanlığı'nca yapılan açıklamada, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, tıpkı atalarının yaptığı gibi ülkesini ve bayrağını koruma ve kollamaya, bunun için gerekirse kanının son damlasını akıtmaya hazır ve yeminli olduğu belirtilerek, ''Onun vakar ve ciddiyetini, sabrını yanlış yorumlayanlara, yanlış hesap peşinde koşanlara Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, vatan ve bayrak sevgisini denemeye kalkışanlara, tarihin sayfalarına bakmalarını öneririz'' denildi. Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterliği'nden yapılan yazılı açıklamada, ''hiçbir değerden nasip almamış bir grup tarafından, insanlığın ortak değeri olan baharın gelişini kutlama adına düzenlenen masum etkinliklerin, yüce Türk ulusunun sembolü ve her zerresi şehit kanıyla bezenmiş şanlı Türk bayrağına saldırı densizliğinde bulunulacak kadar ileri götürüldüğü'' kaydedildi. Açıklamada, şöyle denildi: ''Türk milleti, engin tarihinde iyi ve kötü günler görmüş, sayısız zaferler yanında ihanetler de yaşamıştır. Ancak hiçbir zaman kendi vatanında, kendi sözde vatandaşları tarafından yapılan böyle bir alçaklıkla karşılaşmamıştır. Savaş meydanında vuruştuğu bir düşmanın bayrağına dahi saygı gösteren bir ulusun, kendi bayrağının, kendi topraklarında, sözde kendi vatandaşları tarafından böyle bir muameleye maruz kalması, hiçbir şekilde izah edilemez ve mazur görülemez, bu haince bir davranıştır.Hem bir ülkenin vatandaşı olmak, havasını teneffüs etmek, suyunu içmek, karnını doyurmak, hem de o ülkenin en kutsal ortak değeri olan bayrağına el kaldırmaya yeltenmek gaflet, dalalet ve hıyanetten başka bir şekilde tarif edilemez. Dost ve düşman herkes şunu çok iyi bilmelidir ki ne bu ülkenin bölünmez bütünlüğü ne de bu birlik ve bütünlüğün sembolü olan şanlı Türk bayrağı, asla sahipsiz değildir. Başta yüce Türk milleti olmak üzere, onun bağrından çıkmış Türk Silahlı Kuvvetleri, tıpkı atalarının yaptığı gibi ülkesini ve bayrağını koruma ve kollamaya, bunun için gerekirse kanının son damlasını akıtmaya hazırdır, yeminlidir. Onun vakar ve ciddiyetini, sabrını yanlış yorumlayanlara, yanlış hesap peşinde koşanlara Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, vatan ve bayrak sevgisini denemeye kalkışanlara, tarihin sayfalarına bakmalarını öneririz.'' Sabah gazetesi...
amon765 slm arkadaşlar kusra bakmayın böyle sohbetinizi böldüm ama benimde diyeceklerim var. bende o görüntüleri izlerken inanamadım. ben buna vatan hayinliği diyorum ama aslında vatanı olmayan iki üç çapulçudanda bu beklenirdi. ama şuda varki her kürdüde böyle değerlendirmemek lazım çünkü içlerinde hakkatten çok ii insanlar var nerdeyse senden benden türk o derece. hatırlarsınız abd-ırak savaşını aslında pek savaş sayılmaz. çünkü hiç direnme vatanını savunmadılar.neyse o sıralar bilgisayarımı bi bilgisayara götürmüştüm. ve ordaki abinin kürt olduğunu biliyodum. bilgisayarda gezinirken bana ıraktaki abd askerlerinin ırak kadınlarına yaptıkları tecavüzlerin fotografları gösterdi. ve dediki işte bunlar varya hepsini hak etti çünkü dışardan gelen birilerine babalarını sattılar aslında babaları ne kadar kötüde olsa sonuçta seni savunacak biri seni olmasa ülkesini sen babanı satarsan dışardan gelende bacını s... dedi ve ekledi sende biliyosun ki ben kürdüm. ve ırakta kürdistan hareketi var böyle bir durumda savaş çıksa türkiyeyle kürtler arasında (kürdistan hareketleri yüzünden) kesinlikle ve kesinlikle türkiyenin yanında yer alırım gerekirse silah kuşanır orduya katılırım. çünkü ben bu ülkede yaşıyorum çünkü ben bu ülkenin ekmegini yiyorum bu ülke benim bacımı koruyo bu ülke karımı koruyo bu ülke coçuklarımı eğitiyo .tamam bazı yanlış olaylar ve uyğulamalar var ama bu her ülkede olur.dedi ve hakkattende doğru söyledi kusra bakmayın biraz rahatsız ettim herkese bu türlü hayinlerle karşılaşmamayı nasip eylesin (YANLIŞ ANLAMAYIN AMA DENİZ GEZMİŞİN SON NEFESİNDEKİ SÖZLERİ SÖYLEMEK İSTİYORUM) NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE YAŞASIN TÜRK VE KÜRT HALKLARININ KARDEŞLİĞİ
Av.Fırat Bayındır ERTUĞRUL ÖZKÖK HÜRRİYET 23.03.2005 Biz büyütmek istemedikçe PAZAR akşamı televizyonda Nevruz gösterilerini izliyorum. Mersin’deki gösterilerde bir grup Türk bayrağını yere vuruyor. Pazar günü olduğu için gazeteye gitmemiştim. Açıp yazı işlerindeki arkadaşlara soruyorum. ‘Çocuk yaşta bazı kişiler. Provokasyon olduğu belli. O nedenle fazla büyütmedik’ diyorlar. Ben de yaptıklarını doğru buluyorum. Nitekim ertesi gün öteki birçok gazete gibi Hürriyet de bayrak olayını büyütmüyor. Dediğim gibi, sorumlu davranma arzusunun sonucu... * * * Belki size ters gelecek ama, o çocuklara bakarken başka bazı çocukları hatırlıyorum. İsterseniz size de hatırlatayım. Güvenlik kuvvetleri Kızıltepe’de bir baba ile çocuğunu öldürdüğü zaman en büyük itirazımız neydi? Devletin yakasına yapışıp ne soruyorduk? Küçücük bir çocuktan terörist olur mu? Sormakta haklıydık. Olmaması gerekirdi. Ben de dahil, pek çok insan polisin yaptığına içerlemiştik. Öfkelenmiştik. Hem de fena halde öfkelenmiştik. * * * Ama bakın aradan geçen süre içinde karşımıza neler çıktı. Önce Diyarbakır’da küçücük bebelerin üzerinden 25 kaçak silah çıktı. Kaçakçılığı yapan kimdi? Elbette babası. Ama kullandığı kişiler 4-5 yaşındaki çocukları. Küçücük bebekten kaçakçı olur mu? Olmaması gerekir. Ama bakın oluyor. * * * Bayrak olayı kurşun yarası gibi. Yeni yeni hissetmeye başlıyoruz. Bu öyle bir şey ki, biz büyütmek istemesek de, kendi kendine büyüyor. Konu bayrak olunca, provokatörün gücü bizimkinden fazla oluyor. Biz insanları kışkırtacak tavırlar almaktan kaçsak da, toplumda insanların tavırları çığ gibi geliyor. Çünkü konu bayrak... Uğruna bunca kan dökülen, bunca şehit verilen, bunca ağıt yakılan, bunca marş bestelenen ve hep bir ağızdan söylenen en yüce sembol... Sonunda iş geldi, Genelkurmay Başkanlığı’nın bildirisine dayandı. Emin olalım ki, Türkiye’de milyonlarca insan bir kere daha ‘İyi ki ordumuz var’ dedi. * * * Bu duyarlılık hepimiz için iyidir. Ortak sembollerine sahip çıkamayan toplumlar yıkılıp gitmeye mahkûmdur. Ama hepimiz bilelim ki, önümüzdeki süreçte bu tür provokasyonlar devam edecek. İspanya’nın AB’ye tam üyelik sürecine bir bakın. Buna benzer birçok olay orada da olmuştur. Ama bu provokasyonlar, İspanya’yı büyük yürüyüşünden vazgeçiremedi. İspanya bugün hem ekonomik hem kültürel alanda İtalya’yı geride bıraktı. Avrupa’nın en canlı ve dinamik ekonomisini kurdu. Dünkü Hürriyet’te okumuşsunuzdur. London Times Gazetesi, Türkiye’nin gelişmesini, Franco sonrası İspanya’nın gelişmesine benzetmiş. Doğru. Bir yol arızası olmazsa Türkiye Avrupa’da bu yüzyılın ilk ekonomik mucizesini yaratabilir. O nedenle hassasiyetimizi bütün gücümüzle gösterelim, ama provokatörün bizi yolumuzdan çevirmesine de izin vermeyelim. Bu Türkler kadar, samimi Kürtlerin de en önemli görevidir. * * * Bütün bunları söyledikten sonra yine başa dönüp, içimi kemiren o şüpheyi dile getireceğim. Beş altı yaşında bir çocuk terörist olabilir mi? Sekiz on yaşında bir çocuk provokatör olabilir mi? Olmaması lazım. Kendi kendine de olamaz. Ama onu aşağılık biçimde kullanmaya hazır bir babası, yakını, mahalle arkadaşı, büyüğü varsa, biliniz ki çocuk terörist de olur, provokatör de. Bunu da unutmayalım... Bir şeyi daha unutmayalım. Bu millet Kurtuluş Savaşı’nda bile bir tek çocuğu ön saflara sürmedi. --------------------------------------------------------------
Av.Fırat Bayındır 23.03.2005 Bekir COŞKUN Ateşin üzerinde... bcoskun@hurriyet.com.tr NEVRUZ ateşinin üzerinden atlamak yeni devlet politikası. Valiler, emniyet müdürleri, garnizon komutanları, belediye başkanları, kaymakamlar, yardımcıları, il önde gelenleri ve misafirler Nevruz ateşinden atladılar. O sene bakanı tam ateşin üzerinde havadayken görüntülemişti arkadaşlarımız. Biz buna, üst düzey atlama diyoruz. Ayaklar havada boş bisiklet pedalı çevirirken, yanlara açık kollar boşlukta ‘O’ harfi çiziyor ve ağız açık olduğu halde gözler aşağıya bakıyor, ateş orada mı? Çünkü koşup koşup ateşin tam ortasına oturma olasılığı her zaman var. Böyle durumlarda medyanın yanan yerin resmini manşetten gösterme eğilimi ile devletin Nevruz politikasını sıcak tutma çabası uyum sağlar sağlamasına... Sorun; gündemin merkez odak noktasının değişmesidir... Neyse ki salimen atladı devlet. * Kutlamalara devletin bu ilgisi, Nevruz’u bölücü Kürtlere kaptırmamak politikasıdır, bilirsiniz. Nitekim devlet adamlarının ateşten atlamadan önce iki, atladıktan sonra da iki kez medyaya dönüp ‘Nevruz hepimizin bayramıdır’ demeleri bundan. Ancak ateşe oturmayı göze almış iyi niyetler boşuna. Apo’nun zafer işareti yapan bacılarını Diyarbakır’da protokole oturtmuş ahmak zihniyeti, dün Hürriyet’in iç sayfalarında gördünüz. Onca kan dökmüş bölücü liderinin izini kaybedince, parmakları havada bacılarını protokole getirip yerleştirmekte iyi niyet var mı?.. Size hiç devlete saygı gibi geldi mi? Ülkemizin bütünlüğünü amaçlayan bir girişim gibi gözüktü mü; parmakları havada Apo’nun bacıları?.. Kürtlerden cumhurbaşkanları, başbakanlar, genelkurmay başkanları, meclis başkanları çıktığını... Üç milyondan fazla Kürt nüfusuyla İstanbul’un dünyanın en büyük Kürt kenti olduğunu... Apo’nun bile insafa gelip Türkiye’ye haksızlık yapıldığını itiraf ettiğini unutup, Türk bayrağını yakmalarını koyun bunun üzerine... * Bin bir ihanet-kin ve ahmaklık karşısında, yine de devletin valileri, komutanları, kaymakamları Nevruz ateşinden iyi dileklerle hopadanak atladılar. Eğer akıllı Türkler ile iyi niyetli Kürtler bir gün bu ateşimsi sorunun üzerinden atlamayı başarır da, ülkemizde barışı-kardeşliği sağlarlarsa, bunun en uygun simgesi olur Nevruz ateşi. Yok olmadı, ateşe oturur barış...
Lawless1 Ertugrul Ozkok boyle anlarda insanin damarina basmayi cok iyi bilir. Ne guzel de itiraf ediyor, Turkiye'nin en buyuk tirajli gazetelerinden Hurriyet'in bir Genel Yayin Yonetmeni olarak bu haberi bile sanki onemsizmis gibi orta sayfalara attigini.... Hurriyet'in bu konuda daha bir cok seyi sansur ettigini bizzat biliyorum (ne orta sayfaya ne son sayfaya yazilir). Hainlik diyemem cunki Ozkogun hain olmadigini biliyorum. Ama bu olaylarin hicbirinin "Provokasyon" degil, halkin asil hislerini yansitan olaylar oldugunu gormek zor degil. Problem de burada, bazi Turklerin baslarini kuma gommesi ve gercek disi yorumlarda bulunmalari. Eger "provakasyon" degilse, Leyla Zana'nin oldugu yerde, Abdullah Ocalan'in kiz kardeslerinin protokolde isi ne? Ya Leyla Zana'nin kendisi? Devamli etnik basis'e dayali 2 ayri ulustan bahsediyor. Bizleri aptal yerine koymayi birakin lutfen.
Lawless1 Commodore, Genelkurmay'in tepkisi bir Turk olarak bana hitap ediyor ve tarihimiz cercevesinde ne demek istediklerini cok iyi anliyorum. Okumasi bile zor, kalbinde hissediyorsun. Ama diger tarafta, bayrak yaktilar diye vatandasin pesinden gitmenin gunumuzde ne kadar etkili olacagini bilemiyorum. Askeri muhtira fazlasiyla agir, sert bir yaklasim. Cunki Turkiye'de yasaklarsak, Avrupa'da yapiliniyor. Daha yeni Londra'da Turk bayragini paramparca ediyorlardi, nasil olduysa Ingiliz polis ellerinden aldi. Turkiye'ye yapilan saldirilardan bunalmis haldeyim. Ama cozum yolu sirf ordu mu? Simdiye kadar 100 milyar dolar ya da fazlasi harcandi. Teroristlerin klasik yaklasimi bir ulkeyi ilkonce ekonomik olarak cokertmek ondan sonra parcalamak. Ocalan'in game plan'i buydu. Bu paralari harcadikca onlarin ekmegine yag suruyoruz diye dusunuyorum. Not: Commodore, yaziyi size hitaben basladim, alintiyi siz yaptiniz diye. Elestirilerim (oneri desek daha iyi) askeri yaklasima yonelik, size degil.
Benna Bu ahmaklara kendilerini ifade edebilmeleri için sağlanan özgürlükleri anlamaktan aciz mahluklar bu özgürlükleri yıkma parçalama adına kullanma niyetinde. bakırhandı apoya 'sayın' diyen bakırhandı apo için 'görüşleri dikkate alınsın' diyen bakırhandı 'hükümete ve kongragele eşit uzaklıktayız' diyen bilakis bakırhan ve avanesi tam pkk nin göbeğinde olanlardır. bu aşağılık insanlardır polise pusu kurarken öldürülüp ailesine geçmiş olsuna giden ve bu insani bir duygu başsağlığı savunmasına sığınanlardır. bu bayrak için mücadele edenler bugün o aşağılık insanları besleyenlerdir. birgün benim çalıştığım işyerinin müdürü demişti 'elimde olsa bir yerden çizgi çeker o bölgeden kendimi kurtarırdım diyordu. evet açıkça haykırıyorum ben hiçbirinizi sevmiyorum elimde olsa topunuzu dünyanın en uç tarafına sürerdim. bu ülkenin kaynaklarını yiyen bu ülkenin insanların çabalarını yiyen çalan dolandıran bölücü hainlersiniz. bundan ötesi yok inşallah kendi pisliklerinizde boğulursunuz ya da er geç sizi bu pisliğiniz içinde boğacağız hiç kimsenin şüphesi olmasın....
Av.Ragıp Atay İşte en korkulan yanıt, bennadan geldi. Benna düşüncelerinde yalnız değil. milliyetçilikle şovenizm arasındakiçizgi aşılırsa olacağı da bu maalesef. Bir ulusu ortak noktada birleştiren şey, bayraktır. Ancak bu bayrak, ulusun içersindeki farklı etnik kökenli insanların hiçbirine ait değildir. Bayrağımız, ne ortasyadan göç eden insanlarının torunlarınındaır, ne kafkasyadan göç eden insanların torunlarınındır, ne de balkanlardan göç eden insanların torunlarınınıdır. Anadoluda biz gelmeden yaşayan insanların da değildir. Bayrak, misakı milli sınırları içersinde yaşayan, ortak bir amaç etrafında birleşmiş ve TÜRK dediğimiz tüm halkımızın bayrağıdır. Bu nedenle bayrağımıza yapılan bu saldırıyı sukunetle karşılamak ve sorumlularının en ağır şekilde cezalandırılmasını sağlamak yerine, etnik linç haline getirirsek, olacağı da budur. Amerikanın yeni dünya düzeni diye uydurduğu sistemin, birinci koşulu, bölgesel milliyetçiliktir. Yugoslavya, makedonya, arnavutluk, ırak, ermenistan-karabağ, kafkasya, ve daha pek çok yerde, bçlgesel milliyetçilikler artmış ve devletler parçalanmıştır. Tabi bu dudrum, kendiliğinden olmamakta provakatörler vasıtası ile, etnik unsurlar birbirlerine düşürülmektedir. bayrağa yapılan saygısızlık ve hatta ona karşı işlenen suç, tüm kürtlere karşı bir nefret kampanyasına dönüşmüştür. Tabi bu tepkinin bir anti tepkisi de olacak. Bireysel karşı çıkmlara, örgütlü soyutlamalara doğru hızla yol açacak. Belli bir süre sonra haklı haksız karışacak ve ben kendimi karşı taraftan koruyorum savunmasına dönüşecek. Amerika, kendi ülkesinde yüzlerce etnik gurubu birleştirip, amerikan halkı yaratmaya çalışırken, dünyanın başka ülkelerinde, artık tek bir ulus olmuş etnik ayrılıkları körükleyerek, ulusları parçalamaya çalışmakta. Bizler de hala "ne oluyor biz kimle düşman oluyoruz" diye kendimize soramıyoruz.
dipdalga Bennanın, bunu Tüm Kürt Vatandaşlarımıza değil pkk'lı olanlara söylediğine inanıyor, kendisine aynen katılıyorum. Bence sizin söylediğinizin aksine, insanlarımız artık uyanmalı, bu LİGHT Milliyetçilikten kendisini kurtarmalıdır. Atatürk'ün Sosyalliği gibi, Milliyetçiliği de vardır ve bu asla ve asla LİGHT değildir. Bu yüzden Atatürk için diktatördü diyenler bile çıkmıştır. Bu arada pkk lı olmak için sırf dağa çıkmaya da gerek yoktur. Toplum içinde bir şarkıcı veya artist, veya topluma mal olmuş herhangi bir Kürt, çıkıp siz ne yapıyorsunuz diye kendi etnik gurubuna sormuş mudur? Yoksa bu hareketlerde zafer işareti mi yapmaktadır? Daha yukarıda, bir bilgisayarcıdan söz edildiği üzere, bir etnik gurup, eğer diğer guruplarla barış içinde yaşamak istiyorsa, bunu çıkıp öncelikle kendileri söylemelidirler. Ben ortaya çıkıp bu ayrımcı Kürtlerin karşısında duran, hata yapıyorsunuz, yapmayın diye bağıran çok az Kürt tanıdım. Onlar da yaşadıkları çevrede mutlaka tanınıyorlardır. Öyleyse inancım şudur ki: Herkes Yeni Dünya Görüşü, İnsan Sevgisi bilmem ne zırvalarını bir an önce AŞIP, Vatanına sahip çıkmalıdır. Yetmedi mi, çok aydınmışız gibi, yıllardır, dünyanın kardeşliği edebiyatı yapan tek ülke oluşumuz. Bütün Avrupa üstümüze gelirken, Amerika üstümüze gelirken,biz çıkar, insanlar kardeştir deriz. Nedense o kardeşlerin hiçbiri de çıkıp kardeşlerimizin nevruz bayramını gidip kutlayalım demez de. Oysa, bölücülerin kardeşleri sürekli ortada gezerler. Eğer bu olaylara meydan vermek istemiyorlarsa, bir durum tespiti yapılmalı, çoğunluk Kürt, Devlet yanlısı ise, kendi akrabalarını uyarmalı, ve devlete karşı gelmekten alıkoymalıdır. Bu böyle olmuyorsa, o zaman çoğunluk Kürt, bölücülük istiyor demektir. Herkes sonunda hakettiğini bulur,... www.dipdalga.com
alisinkay ...[img]https://www.ulkum.com/arsiv/tet/bayragima_dokunma.gif[/img]... Hatırlatma...
Av.Fırat Bayındır 24.03.2005 hürriyet Ahmet HAKAN Abartılı tepkide Zanalar’ın payı ahcoskun@superonline.com MERSİN’de Türk bayrağına yönelik çirkin hareketin hemen ardından Diyarbakır’da yapılan değerlendirmelere bakalım: Leyla Zana, ‘Bayrak, uğrunda can verilen en önemli ortak değerdir’ dedi. Orhan Doğan, ‘Bayrak, ortak vatanımızın ortak değeridir’ dedi. DEHAP Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, ‘Türk bayrağı, Kürtlerin de bayrağıdır’ dedi. Yani hepsi ağız birliği etmişçesine hem olayı ‘provokasyon’ olarak niteledi ve kınadı, hem de Türk bayrağına sahip çıktı. Ancak bu net açıklamaların öfke rüzgárını dindirmeye yetmediğini, ‘taktiksel’ bulunduğunu ve ‘kocaman bir kuşku’nun gölgesi altında ezilip gittiğini görüyoruz. Peki neden böyle? Neden Kürt hareketinin önde gelen isimlerinin yaptıkları ‘yatıştırıcı’ açıklamalar, herhangi bir karşılık bulmadı? Cevaplanması gereken soru budur. *** Ben bu sorunun cevabını Diyarbakır’da Nevruz törenlerinde yapılan konuşmalarda buldum. O konuşmalarda, Leyla Zana’dan Tuncer Bakırhan’a herkes, önce Öcalan’ın adının başına özenle ‘Sayın’ sözcüğünü yerleştiriyor, ardından da ‘Öcalan’ın düşüncelerinin dikkate alınması gerektiğini, barışın ancak bu yolla sağlanabileceğini’ söylüyorlardı. Bunu yaparken de sık sık ‘dağdaki silahlı gücün varlığını’ hatırlatıyorlardı. Yani taleplerin odak noktasında, evrensel insan hakları ve demokratik değerler yoktu. Bunun yerine ‘dağdaki silahlı güç’ ve o gücün kontrolünü hálá elinde tutan İmralı’daki Öcalan vardı. Leyla Zana’nın Öcalan’ın ablasının elini öpmesi ve protokolde onun yanında oturması ise işin ‘sembolik’ kısmıydı. *** Bunun açık anlamı şudur: Leyla Zana ve arkadaşları, sorunların çözümü için yepyeni bir bakış açısı ve yaklaşım tarzı geliştirmek yerine, Öcalan eksenine teslim olmayı tercih etmişlerdir. Bu nedenle de hem mazlumiyetlerinin bir gücü kalmamıştır, hem de söyledikleri bütün o yaldızlı sözcükler etkisini yitirmiştir. Gelinen bu noktada ‘barış’ mesajları etkisiz, ‘bölücü değiliz’ çıkışları ikna edici değil, ‘analar ağlamasın’ seslenişleri masumiyetten uzak... Artık onlar, kurulu düzenin ezberini bozmak yerine kurulu düzenin duyarlılıklarını kaşır hale gelmişlerdir. Ve yazık olmuştur. *** Düşünelim: Leyla Zana ve arkadaşları, dağdakilere dayanmak yerine demokratik değerlere dayanmayı tercih etselerdi ve bir alternatif oluşturabilselerdi, Mersin’de iki çocuğun yaptığı densizlik nedeniyle ortaya bu kadar büyük bir öfke patlaması çıkabilir miydi? AB değerlerine yekten savaş açamayan AB karşıtları, bulunmaz bir fırsat yakaladıklarını düşünebilirler miydi? 3 Kasım’da ağır darbe yiyen ve bu zamana kadar da hükümete karşı ciddi bir alternatif haline gelemeyen siyasi hareketler, Mersin’deki olayı, varlıklarını hissettirme imkánı olarak değerlendirme fırsatına çevirebilir miydi? Karşı milliyetçilik bu denli tetiklenir miydi? Sıcak çatışma dönemlerinde bile örselenemeyen toplumsal barış, bu denli örselenir, okullar, kahveler kuşatılır mıydı? Bir arada yaşama iradesi, saldırıya uğrar mıydı? Demokrasi, insan hakları ve barış sözcükleri bu denli etkisini yitirir miydi? *** Gelinen bu noktada benim durduğum yer şurasıdır: Hem Zana ve arkadaşlarının cesaretsizliğini sonuna kadar eleştirmek, hem de Mersin’de iki çocuğun yaptığı densizliği fırsat bilerek bu toplumun yüzyıllar boyu geliştirdiği bir arada yaşama kültürü ve iradesine darbe vuranlara karşı çıkmak.
dipdalga Sn. Alisinkay Bu hatırlatma için, size teşekkürü borç biliriz. www.dipdalga.com
Av.Ragıp Atay İtalyadaki Amerikan Üsleri İzmire taşınıyor. 4000 amerikalı Urla'da kiralık ev tutmaya bailadı. Bu haber sizin için ne ifade ediyor?
Lawless1 "Hem Zana ve arkadaşlarının cesaretsizliğini sonuna kadar eleştirmek, hem de Mersin’de iki çocuğun yaptığı densizliği fırsat bilerek bu toplumun yüzyıllar boyu geliştirdiği bir arada yaşama kültürü ve iradesine darbe vuranlara karşı çıkmak. Ahmet Coskun" Yazinin nerdeyse tamamiyla ayni fikirdeyim ama burada elestirilecek "densizlik" 2 cocuga ait degil, Alisinkay'in soyledigi gibi densizligi yapan, bayragi yerde suru diye cocuklarin(!) eline veren ana, babalar, Turk bayragi yerde surunurken alkislayan halk. Ocalan'in ablalarinin elini open Leyla Zana!... Benim buradan sinirimi tepeme cikaran Bakirhan adindaki YILAN! Burada durayim. Bu olanlar beni de sinirlendirmeye basladi herhalde. Simdi Sayin Alisinkay'a bir not gecmek istiyorum. Alisinkay sizin Turkiye sevginiz cok takdire deger, sizin gibi arkadaslarla gurur duyuyorum. Ama bayragimiz icinde olsa, insanlari vurup oldurmemiz dogru degil sizde eminim ayni fikirdesiniz etraflica dusunurseniz. Direkteki Rum'u vurmamiz bence insanlik hatasiydi, yapilmamasi gerekirdi. O Rum'un Turklerden ne kadar nefret ettigini inanin biliyorum. Uluslararasi alanda bunlari yenmek icin, oyunu cok iyi oynamamiz lazim. Rum'u yenmenin yolu masa'da, hukuki alanda. Biz masa'da, mesru yollarda kaybettigimizi, zorla, kaba kuvvetle kazanmaya calisirsak bir yere varamiyoruz. Bakin Kibristaki duruma. Ermeni meselesi de ayni noktaya gelecek. Ragip Atay size de cevap yazmak istiyorum ama ileti cok uzadi. Sonra konusuruz. Herkese iyi hafta sonlari dilerim.
alisinkay Sayın Lawless, Sizin duyarlılığınızda benim hep takdirimi kazanmıştır.Ancak öldürülen Rum konusunda hemfikir değiliz.Bayrağın sembolize etiği değerlere bakmamız gerekir. Bayrak ve İnsan hayatını karşılaştırdığımızda hangisinin hukuki değeri daha fazladır derseniz bayrak derim. Bayrak ve 100 İnsanı karşılaştırdığınızda gene bayrak derim. Rum konusunda ise, Eğer o Rum öldürülmeseydi Rumlar manevi bir güç bulacak ve çok daha ağırlarını yaşayacaktık.Sayın Lawless yılanın başı küçükken ezilmeli ki, zararı az olsun.
Lawless1 Ragip Atay, Tum halkimizin bayragi diyorsunuz ve bu cok dogru ama bir cok vatandas gosterilerde olsun, Nevruz'da olsun sari, yesil, kirmizi renkleri tercih ediyor. Elimde bir resim var Kadinlar gununden (Haber ajanslarindan degil). Yasli bir teyze, bogazinda Kurt bayraginin renkleri ile yuruyuse katilmis. Bu Teyze belli ki bir Anne. Ustune ustluk yaslicana. Teror ile alakasi olamaz, ama tercihi Turk bayragi ve renkleri yonunde degil, Kurt bayragi icin. Bu durumda Turkler ne yapabilir ki? Urla hakkinda verdiginiz bilgi icin tesekkurler. Ilginc gelisme.
Av.Ragıp Atay hiç dikkat ettiniz mi? kürtlerin nufus olaka yoğun olduğu, ancak ekonımil entegrasyonun sağlandığı batı bölgelerinde, hadep oy alamıyor. Ama feodal yapının güçlü olduğu, yani ekonomik bütünlüğün sağlanamadığı yerde pkk güçleniyor. Tarihsel mataryelist görüşe göre, ulus olmanın koşullarından bir de "ekonomil birlik" tir. Avrupa!da burjuvasi, sınıf olarak gelişirken, şiarı milliyetçilikti. Ve biliyorlardı ki, ekonomik birlik olmadan ulus olunamaz. Bu nedenle, feodalizmin koyduğu sınırları kaldırmak, ilk amaçlarıydı. Nitekim ulus devletler de böyle doğmuştur. lazlar, gürcüler, çerkezler niçin hızlı bir asimilasyon yaşıyorlar da kürtler yaşamıyor? bir düşünün. Yine söylüyorum ki, şiddet bir çözüm değil. Adamlar, 15 yaşında çocuğu ailesinden alıp dağa çıkarıyor. Ve nefret aşılıyor. Ya da zorla suça itiyor. Topyekün nefretin sonu da bu olacaktır. Bizler hukukçuyuz.
Benna Dipdalga nın söylediklerine aynen katılıyorum. ancak benim sorunum olan grup azınlık değilki o grubun içinde çoğunluğu oluşturmakta. birileri benzini döktü yanıyor şimdi. yakın zamana bakmak lazım Mitterand diyarbakır yerine cezayiri seçse idi sonra diyarbakırı seçse bu ziyaret anlam kazanırdı ancak fransa yaktıları ve yıktıklarını görmeyerek bu ülkeye demokrasi ve özgürlük söylemi adı altında dersler verebiliyor. BU TOPLUMA SÖZDE ÖZGÜRLÜKTEN BARIŞTAN SÖZEDEN BU İNSANLAR DAHA İKİ KUŞAK ÖNCEMİZİN YAŞADIĞI DÖNEMİ ZİNDANA ÇEVİRMEK İÇİN BU TOPRAKLARI İŞGALE GELENLERDİ. İT SOYUNDAN İT ÜREYECEKTİR ELBET. provakasyon diyen aşağılık zihniyet acaba kendisini gözden geçiriyormu? asla! apo nun yan koğuşuna talip olanlar var bu besbelli! su testisi su yolunda kırılacaktır elbet.
Lawless1 Sayin Atay, Izmir'i bilmiyorum ama Incirlik konusunda, Amerika, Ermeni soykirimini pazarlik konusu yapiyor diye okudum gazetelerde. Amerika'nin soyledigi su: Ben seni soykirimla mahkum etmeye hazirim ama su anda ufak bir isim var, onu yapmayi kabul edersen, Kongre'den soykirimin gecmesini simdilik onleyecegim. Burada dusman kesinlikle Amerika degil, Amerika'da yasayan Ermeni ve Rum asilli kisiler. Diyaspora'yi anlamayan Turk milliyetcileri maalesef ikisini ayirt etmeyi bilmiyorlar.
Lawless1 Ragip Bey gene guzel ifade etmissiniz, ve yazdiklarinizda dogruluk payi var tabi de fakirlik, ekonomik esitsizligi etnik kokeni ne olursa olsun Bati bolgelerinde olanlarda yasamiyorlar mi? Bu sadece Kurtlere mahsus bir olay degil diye dusunuyordum. Ufak yerlesim bolgelerine gittiginiz vakit goruluyor, gerilik, fakirlik bol, imkanlar cok kisitli. Ama fakirler diye bayrak yakmiyorlar. Size verdigim ornekte oldugu gibi aslinda Turk bayragi yakmaya bile gerek yok. Kurdistan bayragi renkleri giydiginiz an siz bir tercih belirtiyorsunuz ve Turkiye'ye karsi sembolik ve anlamli bir beyanda bulunuyorsunuz. Guneydogu'nun kalkinabilmesi icin koklu kulturel degisiklikler lazim. Siz de bilirsiniz bunun zorlugunu. Turban meselesi soz konusu olunca, Turk ya da Kurt, nasil hic kimseye laf anlatamadik hatirlarsiniz. Nufus patlamasi var, 21.ci yuzyilda 5-10 cocuklu aileler. "Ikinci" es icin daha "ucuz" diye Suriye'ye giden bolge insani. Bu durumu kabullenen kadinlar. Bunun onune devlet gecebilir mi? 10 cocuklu bir aile bir maasla nasil gecinecek? Tek cocuklu, 2 maaslilar gecinemiyor.
Lawless1
quote:
Siz PKK ile mücadele eden askerlerin hepsini Türk mü zannediyorsunuz?
Ekleyen: nursel yöndem - 29/03/2005 :  23:15:29
Gecen sene bir pilot sehit oldu, Kurt asilli subayimizdi.
dipdalga Bir konuya kendimden örnek vererek biraz açıklık getirmek isterim. Bayrağımızın Yakıldığı gün, Kürt kökenli Türk bir arkadaşım evimde misafirdi. Kendisi de bir futbol sitesi yöneticisi, ve aynı programları kullanıyoruz. Karşılaştığımız problemleri nasıl çözebiliriz üzerine konuşurken, bir baktık ki saat 19:00 olmuş. Hemen açtık tabî, Kanal Türk Ana Haber'i. Hulki Bey'den Her Eve Bir Bayrak kampanyasını duyar duymaz, dolabımdan bayrağımı çıkardım ve balkona yöneldim. Evim cadde üzeri gibi diyebilirim, ve yoğun bir trafik akışı var,.. Her geçenin görebilmesi için, Bayrağın bir ucunu uydu çanaklarına, bir ucunu da balkon demirlerine bağlamak istedim. Ancak, çanağın en ucuna uzanamamıştım. Benden daha uzun boylu olan, bu arkadaşımdan yardım istedim, ve Kan Kırmızı Bayrağımızı birlikte astık. Onun da aynı gururu taşıdığından hiç mi hiç şüphe duymadım. Kapalı kapılar ardında bu bölücü zavallılara küfrederken, aynı küfürleri onun ağzından duymak ise daha farklı bir histi benim için. Sonuç olarak daha önce yazdığım gibi Türklüğü Taşıyabilen Kürk Kökenleri Vatandaşlarımız yaşadıkları çevrede bilinir, ve tanınırlar. Bölücü olanlar ise aynen olmayanlar gibi bilinir ve tanınırlar. Maalesef de çoğunlukları bölücü görünmeseler de, bu olayın üstüne, çıkıp bayrak asmamakta, veya aynı küfürleri onlardan duyamamaktayız. Bu onların seçimi,... Zamanı gelince biz de seçimimizi yaparız,... Saygılarımla,...
Lawless1 "Bayrak yakmak" Yazar: Ozdemir Ince Asagidaki yazi kisaltilarak Hurriyet gazetesinden alinmistir. - Bayrak yakmak sıradan bir iş değildir. Anlamı çok derindir. Kin, nefret, intikam gibi çok karmaşık duyguları ifade eder ve onlardan kaynaklanır. Mersin’de Türk bayrağını yakan Kürt çocukları da vatandaşı oldukları, okullarında okudukları, hastane ve dispanserlerinde tıbbi yardım aldıkları Türkiye’yi düşman olarak gördüklerini, ondan nefret ettiklerini göstermişlerdir. Davranışlarını başka türlü tercüme etmenin, yorumlamanın olanağı yok. *** Çocukların yaşları 12-14 arasında. Türk bayrağının ne anlama geldiğini ve onun simgesel değerinin ne olduğunu bilecek yaştalar. Anlamını ve simgesel değerini bildikleri için yaktılar bayrağı, bilmedikleri için değil. Demek ki bu çocuklara aileleri, büyükleri, çevreleri Türk bayrağından, Türkiye’den ve Türklerden nefret etmeyi, onları düşman olarak görmeyi aşılamış. Hadi, saf yürek olup, bunlar çocuk, ne yaptıklarını bilmiyorlar, diyelim. Peki çevredeki yetişkinler niçin engel olmuyorlar onlara?. Bir sivil polisin müdahalesine kadar. *** Bayrak yakma girişimiyle ilgili soruyu şöyle yanıtlıyor Leyla Zana: “Vatanın ortak değerlerine saygılı olmak zorundayız. Bayrak, uğrunda can verilen en önemli değerdir. Bu provokasyonları tersine çevirip barışa katkıda bulunmak hepimizin görevidir.” Orhan Doğan ise “Ortak vatanımızın ortak değerlerine saygı duymak zorundayız” diyor. Provokasyonlari kim yapiyor?!? “Ortak vatan” tanımlaması midemi bulandırıyor. “Ortak vatan” değil, “vatanımız”!. Üniter devlette ortaklık mortaklık olmaz. Devlet ne sınırlı sorumlu yapı kooperatifidir, ne de anonim şirkettir. Türkiye Cumhuriyeti’ni Türkler ve Kürtler birlikte kurmadılar. Ulusal bağımsızlık savaşı veren onurlu bir halk kurdu. Bu halkı harekete geçiren, kuşkusuz, etnisite bilinci değildi, ulusal bilinçti. *** Bütün gazetelerde, Abdullah Öcalan’ın Havva ve Fatma adlı kız kardeşlerinin zafer işareti yaparken çekilmiş fotoğrafları var. İnsanların aklından geçen soruyu ben sorayım: Havva ve Fatma Ocalan hanimlar kimin kime karşı kazandığı ya da kazanacağı zaferin işaretini vermektedirler? Şimdiye kadar ciddiye alınmayan bu işaretler, ABD’nin, Avrupa Birliği’nin şantaj ve baskıları altında bunalmaya başlayan insanların onuruna dokunmaya, sabrını taşırmaya başlayabilir. Bunu mutlaka dikkate almalı! Hatta 1919’da işgal ordularını alkışlayan azinlikların ihanetiyle, Avrupa Birliği ve İskandinavların kışkırtıcı ilgisiyle şımaran insanların davranışları arasında bir ilişki kurabilirler. Bu nedenle DEHAP yöneticilerine, belediye başkanlarına, sivil toplum örgütlerine ve yerel önderlere önemli görevler düşüyor. Ülkenin, insanların ağırbaşlı, soğukkanlı ve hazımlı davranışlarına gereksinimi var! Ozdemir Ince Hurriyet Gazetesi
izmirli 28.03.2005 Hürriyet Saygısızı soruşturan da saygısız Adana Mersin'deki bayrağa saygısızlığı soruşturan DEHAP'lının da "Türk Bayrağı'nı çiğneyerek çöpe attığı" iddiasıyla yargılandığı ortaya çıktı. Mersin'deki Nevruz kutlamaları sırasında, bir grubun Türk Bayrağı'nı yerlerde sürükleyerek, yakma girişiminde bulunmasıyla ilgili olayı incelemek üzere, MYK üyesi Hüseyin Yılmaz ve PM üyesi Hüseyin Yıldız ile Mersin'e gelen DEHAP Genel Başkan Yardımcısı Aleddin Erdoğan'ın, benzer bir olayla ilgili olarak Adana Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılandı ortaya çıktı. HADEP Mersin İl Başkanlığı yaptığı 1998 yılında, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın yakalanarak, Türkiye'ye getirilmesini protesto etmek amacıyla başlatılan açlık grevi sırasında, Türk Bayrağı'nı çiğneyerek çöpe attığı iddiasıyla gözaltına alındığı bildirilen Erdoğan'ın, Adana Devlet Güvenlik Mahkemesi'nce “Türk Bayrağı'na hakaret ve bölücü örgüt elebaşısı lehine propaganda” suçlarından yargılandı. Erdoğan'ın, daha sonra “Şartla Salıverilme Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair kanun” ile 13 Nisan 1999 yılında tahliye edildi. (aa)
Av.Ragıp Atay ben görüşlerimi yukarıda yazdım. Ama hala işin kolayına kaçtığımız kanısındayım. Bayrak bir bez parçası değildir. Ulusal Bağımsızlığın bir simgesidir. Bağımsızlığın başka göstergeleri de var. Üslerle ilgil sorduğum soruya yanıt yok. Sayın Nursel Yöndemin açtığı, türk askerlerinin Iraka gönderilmesine ilişkin forum, ilgisizlik nedenişyle listeden silinmiş, Amerika İncirlik Üssünün kullanıma açılmasını istedi ve mecliste oylanacak. Buna da tepki yok. Ulusal onurumuz elden gittikten sonra isterseniz bayrağı ağrı dağının tepesine dikin
Lawless1 Sayin Atay, Ocalan, Zana ve onlari destekleyen halkin yuzunden harcanan 100 Milyar Dolar, Turkiye'nin bagimsizligini kaybetmesine yardimci olmadi mi? Ekonomi de ulkenin bagimsizliginin onemli bir gostergesi. Bize yaptirdiklari askeri harcamalar bir planin parcasiydi. O yuzden bayrak yakmak ne kadar sembolik olsa da, cok daha derin problemlere isaret ettigi kanisindayim. Once de yazdigim gibi benim icin Turk bayragi yakmalari gerekmiyor. Var olabilmesi icin Turkiye'yi parcalamayi gerektiren hayali bir ulkenin renklerini giymeleri yetiyor.
Vatanevladi Bayrak bir milleti temsil eder. O'na yapılan hakaret temsil olunan millete yapılmış olur. Bayrak yakma olayından sonra çok haklı bir tepki oluşmuştur, ama en azından bu tepkiyi diğer meselelerde de gösterebilmemiz lâzım. Sayın Atay'ın belirttiği gibi memleketimize ABD postalları giriyor, gık yok. AB'nin önünde el pençe divân olmuşuz yine gık yok. Ve daha nice haysiyetimizi ayaklar altına alacak olaylar maalesef yine gık yok. Bayrak yakılmasına gösterdiğimiz tepkiyi o meselelere de göstermemiz gerekirdi. Demek ki yeterli bilinçlenme yok maalesef. Saygılarımla.
commodore1tr maalesef hemde izmir... İzmir'de dükkandaki bayrak parçalandı İzmir'in Konak İlçesi Karabağlar semtinde bir iş yerinin camında asılı bulunan Türk bayrağı, kimliği belirsiz kişiler tarafından cam kırılarak alındıktan sonra bıçakla parçalandı 28/03/2005 İş yeri sahibi tarafından fark edilen olayın ardından, polis parmak izi alarak bayrağı parçalayanların kimliğini tespit etmeye çalışıyor. Edinilen bilgiye göre, olay 4070 Sokak 60 numarada dün gece meydana geldi. CEHAŞ isimli sıhhi tesisat dükkanına gelen kimliği belirsiz kişiler, iş yerinin camını kırarak içeride asılı bulunan 2 metre boyundaki Türk bayrağını çekip aşağı indirdikten sonra, bıçakla parçaladı. Şahıslar daha sonra parçaladıkları Türk bayrağını yola atarak kaçtı. İş yerini açmaya gelen Gökhan Çam, bayrağı yerde görünce şoke oldu. Camın kırılmış olduğunu ve bayrağın parçalandığını fark eden Çam, polisi aradı. İhbar üzerine olay yerine gelen polis, ilk yaptığı incelemede camın kırıldığını, içeriye girilmediğini ve hiçbir eşyanın çalınmadığını tespit etti. Türk bayrağına yapılan ikinci büyük saygısızlık olduğunu söyleyen iş yeri sahibi Gökhan Çam, "Biz vatanını ve bayrağını seven insanlarız. Mersin'de yapılan bayrağı saygısızlığı protesto etmek için iş yerimize 2 metre boyunda Türk bayrağı astık. Ancak bazı vatan hainleri bunu kabullenmeyerek camı kırıp, bayrağı parçalamış. Bunları yapan şerefsizler asla bizi bayrağımızdan ayıramazlar. Amaçları sadece Türk bayrağını indirmek. Çünkü camı kırmışlar, içeri bile girmemişler" diyerek bayrağa saygısızlık yapanların kısa sürede bulunmasını istedi. Çam, parçalanan bayrağın yerine yeniden bayrak asarak protestosuna devam etti.
dipdalga Demek olaylar, sanıldığı gibi, bir, iki kendini bilmez çocuğun, gösterilmeye çalışıldığı gibi afacanlık yaptığı bir durum değil, ateşin başlaması için kibritin çakılmasıymış. Tabî vahim sonuçlar doğurabilecek hassas bir konu bu ve giderek hassasiyeti artmakta. Tam bir birlik olunabilseydi, bir daha bunu yapmaya cesaret edemezlerdi, oysa ardı arkası kesilecek gibi gözükmüyor. Kimin kibriti çaktığı çok da önemli değil. Mühim olan yanmaya başlayan ateşin kısa yoldan nasıl söndürülebileceğidir. Bu noktada, tekrar belirtmek isterim ki, ayrılıkçı olmayan Kürtlere büyük görev düşüyor. Dünyanın neresinde olursa olsun, hiçbir ulusun vatandaşı, gözlerinin önünde bayrağının yakılmasına izin vermez, vermemelidir de. Bu gidişe kendileri dur demezse, kimse vatandaştan ödün vermesini beklememelidir. Saygılarımla,
nursel yöndem Selamlar, Bu gibi olayları durduabilecek olanlar yine bizleriz. Türkiye'de yaşayan 20 milyonun üzerinde Kürt var. PKK terörist örgütü en güçlü olduğu dönemde bile gerilla sayısı 30.000'i bulmadı. Yani yaklaşık olarak Kürtlerin 0,001'i (binde biri). Ama biz ne yaptık? Kalktık bütün Kürtleri suçladık. Ne yaptık? Kalktık Kürde kız verme, ev verme, iş verme kampanyaları başlattık. Ne yaptık? Kalktık onları aşağıladık, ya sev ya terket dedik. Yıllarca varlıkları bile reddedilmiş insanlar bu ülkenin asli unsuru olarak görülmedi. Biz onlara sahip çıkmadık Avrupa ve ABD sahip çıktı. Biz resmen bizi bölmek isteyenlerin ellerine hatta kucaklarına ittik onları. Kürtlerin çoğunda millet -yani Kürt/Türk ayırımı- bilinci yoktu(r) ama sağolsun devletimiz bu ihmal ve baskı sonrasında, AB ve ABD vasıtasıyla bu milliyetçilik te onlara pompalanmaya başlandı. AB ve ABD de Kürtlerin içerisinde bir kaç tane vatan haini buldular. Ama merak etmeyin onlardaki vatan hainlerinden daha çoğu Türklerde var. Okuyun Mustafa Yıldırım'ın "Sivil Örümceğin Ağında" kitabını ve görün bakın STK adı altındaki vatan hainleri bizim yasalarımızı nasıl hazırlıyorlar. Yani bırakın artık Kürt Türk meselesini. Çünkü bizler 1000 yıldan fazladır birlikte yaşadık ve yaşayacağız. Kurtuluş savaşı ve daha bir çok savaşta da birlikteydik ve ALlah göstermesin ama bir gün yine topraklarımız tehdit edilirse yine birlikte savaşarız. Siz PKK ile mücadele eden askerlerin hepsini Türk mü zannediyorsunuz? Onların çoğu Kürttür. Bayrağı yakan kişi kim ise suçlu olan O kişidir Kürt milleti değil. Bu bir provakasyondur ve yapılmaya çalışılan Türk ve Kürt milletlerinin birbirine düşürülmesidir. Bu noktada bize düşen bu gibi gerizekalıların yaptıklarını, aynı gerizekalılıkla bütün Kürtlere veya Türklere mal etmek değil aksine suçu bireyselleştirmektir. Yani yapan ahmet mehmet vs dir Kürtler değil.
Vatanevladi Aşikâre belli ki, bir yerlerden düğmeye basıldı yine. Soğukkanlılığı elden bırakmadan olaylara bakmak lâzım. Öfkelenip etnik bir lince kalkışmak dış mirâklardan bakşa hiç kimsenin işine yaramaz.
dipdalga Yine biraz ironik yaklaşmak isterim, Allah korusun, değil benim ailemden, sülâlemden bir bayrak düşmanı, ya da yardakçası çıkacak olsa, vallahi de billahide çıkar bacaklarından asar bacadan sallandırırım aşağı. Baş aşağı sallanırken de ayaklarına yukarı doğru bir Türk Bayrağı asarım ki hangisi daha yüce anlasın. Ancak ortak Bayrak sahibi (buradaki ortaklık da ne demekse!!!) Kürt Vatandaşlarda böyle bir vaka ya bayrak konusunda rastlanılmamış, aksine alkış tutulmuş, aksine zafer işaretleri yapılmıştır. Durum küçümsenerek, Ahmet'le, Mehmet'le geçiştirilecek konu değildir. Öyle ki, bu kadar insan evlerine, işyerlerine Bayrak asmaz, Aydınlarımız tarafından, bu hareket teşvik edilmezdi,...Tabî bu, hemen halk ayaklanmalı demek de değildir. Tespiti ne kadar doğru yaparsak, çözüme o kadar kestirme ulaşabiliriz. Yani ak-kara değil bu olay da. Ülkemizde farklı siyasi görüşler bu konulara papağan gibi iki farklı kutuptan bakmaya devam etmektedirler. Bu söylemlerden kurtulamadıkça işimiz zor gibi geliyor bana. Daha önce ki sayfalarda herşey daha ayrıntılı anlatılmıştır, konuya tekrar bu boyuttan bakmak isteyenler, ilk sayfaları okurlarsa, bizim de tekrar tekrar aynı şeyleri yazarak görüntü kirlililği yapmamaıza gerek kalmayacaktır. Saygılarımla,
Benna Ahh Sayın Yöndem keşke rakamlar söylediğiniz gibi binde sıfır virgül bilmem kaçlarla ifade edilebilir olsa. ancak nafile son yıllarda iş yapacaklarını siyaset yaptıklarını sanan kişilerin söylemleri onlar dışındaki insanları aşırı şekilde gerdi ve şu an görünenler onların yansıması. ve bu durum insanların onlara karşı aşırı şekilde kinlenmesine ve her an patlamaya hazır bir şekilde durmasına neden oldu. halkımız genel olarak unutkan ama bazı şeyleri hiçbir zaman unutmuyor unutturmuyor sadece bazen ufacik bir bahane bunu ortaya çıkarmaya yetiyor.
dipdalga Bir konuyu da atlamamak gerekir, bazı Kürt ve Türk sözde aydınları televizyonlarda nedense Apo'ya terörist başı diyememekteler, bunu diyemeyen, onursuz, haysiyetsiz, şerefsiz sözde aydınlara sözüm şu: APO'YA TERÖRİST DEMEYİN Kİ RENGİNİZ BELLİ OLSUN !!!!!! O ÇOK GÜVENDİĞİNİZ AB'NİN ABD'NİN YEMLERİ OLDUĞUNUZU GÖRDÜĞÜNÜZ ZAMAN İŞ İŞTEN GEÇMİŞ OLACAKTIR!!!!!!!!
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Velayet hakkı] Wmic Windows Activation Key and windows 7 ultimate activation tool 
  • 03.05.2025 09:36
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük + Arşiv +
    Bugünün tarihi: 03/05/2025 23:28:05