 |
05/05/2025 Eski forum arşivi bölümü
Hukuksal Tartışmalar
zimmet suçu oluşurmu. lütfen yardım edermisiniz |
kewjal |
Slm çok acele yardıma ihtiyacım var kamu kurumunda görev yapmaktayım. 2004 yılı temmuz ayında yapılan müfettiş denetiminde 3.400.000.000 TL açığım olduğu bildirildi hakkımda henüz soruşturma ve kovuşturma yapılmadan bu paranın tamamını defaten ödedim. Ancak bu benim yaklaşık 2 ay cezaevinde kalmama ve hala açıkta olmama engel olmadı. Daha sonra hakkımda nitelikli zimmet suçundan dava açıldı. (Bu arada evraklar üzerinde oynamam söz konusu değil ve kullandığım makbuzların dökümlerini deftere kaydettim ve bu konuda aldatımım söz konusu değil. Ancak 202/1 Md dava açılırsa denetmenim hakkındada bir dava açılması söz konusu olacağından böyle hüküm kurulmak istenmiş olabilir.)Mahkeme tarafından bu konuda, kurumumdan gerçek görevimin ne olduğunun.para tahsil etmeye yetkili olup olmadığımının.bu paraları muhafaza yetkimin olup olmadığı soruldu.Ancak bunların hiç birisine haiz olmadığımdan yetki belgesi gönderilemedi bu durumların olumlu bir yönü varmı bilmiyorum bu suçtan dolayı alacağım ceza nitelikli zimmet veya zimmet olurmu ,Yargıtay aşamasında ne olur bilmiyorum birinci sorum sizce ne olur? İkincisi ise memuriyet görevime bitti gözüyle bakabilirmiyim?(Birde yukarıda belirttiğim miktar fahişmidir?) yanıtlarınız için teşekkür ederim
|
commodore1tr |
bu tip olaylarda 1 tl ile 1 trilyon aras1nda bir fark olduunu sanmıyorum. Anlattıgınız olayda samimi olarak belirtmeniz gereken bir eksik var. Oda bu açıgın neden oldugu...
Aslında avukat degilim ama bence uzerinize atıl olan suç tam olarak olusmamıs bence konuyu inceleyip fikrimi yazacagım ...
bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum |
alisinkay |
Yetki meselesini söylediğinize göre hemen soru sormalıyım.Bu işyeri dernek mi.Eğer dernekse işlenemez suçvardır.Çünkü dernekte yetkiniz yoksa ve size yetki verilmediyse dernekler kanununa göre zimmet suçunu işleyemezsiniz.Görevinizi de belirterek açabilir misiniz bu konuyu
İn fide Salus (Kurtuluş Sadakatte Yatar) |
kewjal |
slm ilginize teşekkür ederim. ben bir kamu kurmunda görev yapmaktayım.
|
commodore1tr |
Sayin kewjal;
Zimmet suçunun olusabilmesi için sizin bizzat (burada para mal edinildiginden) görevinizin para ile ilgisi olmasi veya üst makamca ek görev olarak bu konuda görevlendirilmis olmaniz gerekir. Bu konuda hiç bilgi vermiyorsunuz..
örnegin ögretmen sinifindaki kitaplari alir giderse zimmet olur , okul müdürünün kasasindan para alirsa hirsizlik...
bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum |
kewjal |
konuyla ilgilendiğiniz için tşk.yazımda da belirttiğim gibi bana bu konuda verilmiş bir yetki yok ancak tüm türkiyede benim pozisyonumda çalışan meslektaşlarım da bu şekilde yetkisiz çalışıyor ve başkasının yapması gereken görevi yaparak para topluyorlar.
|
alisinkay |
sayın kewjal sorunuz çok muallakta bu para kamuya mı ait tüzel kişiliği olan başka bir yere mi esas konu bu.Yardımcı olmaya çalışıyoruz ancak ayrıntılı bir soru sormanız gerekir.
Mesela kamu kurulunun derneği vardır.Müdür memurlara bağış toplama görevi vermiştir.Zorunlu gibi.Ama makbuzu kesen görevlinin dernekle bir bağlantısı yoktur ancak parayı da bankaya o yatırır.Bu parayı yatırmazsa zimmet suçu oluşmaz.
Yada kamunun icra dairesinde çalışır.Kendine teslim edilen parayı bankaya yatırmaz bu durumda da zimmet suçu oluşur.Ayrıntılı olarak anlatırsanız belki yardımcı olabiliriz.
İn fide Salus (Kurtuluş Sadakatte Yatar) |
ghostsam |
zimmet suçunun oluşması için evvela tck ilgili hüküm uyarınca memur sayılmanız lazımdır yada görev yaptığınız kurumun kanununda memur gibi sorumluı olduğunuzu belirten bir hüküm bulunmalı mesela kit çalışnalrı TCK anlamında memur sayılmaz ama kendi kanunları gereğince memur suçlarından sorumlu olurlar çünkü kanunlarında bu hüküm mevcuttur. ama mahkeme hakkınızda bu davayı açtı ise dava şartlarının hepsi oluşmuştur yani dava açıldıktan sonra nertde çalıştığınızın bir önemi yok!
ayrıca zimmet suçu için mevcut olan yetki yazılı verilebileceği gibi şifahen de verilebilir. bu sebeple belgenin yokluğu lehe bir durum yaratmaz yetki veren amir tanıklık yaparsa hakim bunu kabul edebilir.
bir de 3,400,000,000 tl fahiş ücret sayılır ama bunun bir önemi yoktur çünkü suçun nitelikli zimmet veya zimmet olmasını belge üzerinde tahribat yani anlaşılabilirlik belirler. yani suç basit inceleme ile anlaşılabiliyorsa zimmet ayrıntılı bir soruşturma ile anlaşılır ise nitelikli zimmettir.
bırakın herkes işini yapsın,bakkallar da hukukçular da... |
Benna |
Sayın kewjal
sizin durumunuzun acıkca dosyanızın iyi bilinmesi lazım bu konuda bir avukattran yardım almaınız dosyanızın durumunuzun detaylı incelenmesi gerekir.
Sayın commodore1tr nin soylediiklerini dikkate almayın (hukuku eksik bilenlerin insanları yanıltmaları burada oldugu gibi cok kolay) paranın miktarı zimmetin varlığı kabul edildiği takdirde alabileceğiniz cezanın miktarını etkileyecektir. TCK 219. madde ''202 ila 218 inci maddelerde yer alan cürümler dolayısıyla alınan veya verilen rüşvet veya yararın değeri hafif olduğu takdirde verilecek cezanın yarısı, pek hafif olduğu takdirde üçte ikisi indirilir.''
ödeme durumu ise ''TCK 202 maddeye göre ''Zararın, kovuşturma yapılmadan önce tamamiyle ödenmiş olması halinde yukarıdaki fıkralarda yazılı cezaların yarısı, ödeme hükümden önce gerçekleştirilmiş ise üçte biri indirilir.''
söylediğim gibi sucun olusup olusmadıgı durumunu detayları tam bilmeden soylemek zor bu nedenle hukuki yardım almanızda fayda var.
Kimseye Hakettiğinden Ne bir Fazla Ne bir Eksik Değer Vermeli |
Benna |
Sayın Sinkay
''Mesela kamu kurulunun derneği vardır.Müdür memurlara bağış toplama görevi vermiştir.Zorunlu gibi.Ama makbuzu kesen görevlinin dernekle bir bağlantısı yoktur ancak parayı da bankaya o yatırır.Bu parayı yatırmazsa zimmet suçu oluşmaz.'' demişsiniz.
ancak 2860 sayılı yardım toplama kanunu 28. maddeye göre ''Yardım toplama faaliyetinden elde edilen mal ve paralar Devlet malı sayılır. Bunlara karşı suç işleyenler, Devlet memuru gibi cezalandırılırlar.''
Madde 3 - Kamu yararına uygun olarak, amaçlarını gerçekleştirmek, muhtaç kişilere yardım sağlamak ve kamu hizmetlerinden bir veya birkaçını gerçekleştirmek veya destek olmak üzere gerçek kişiler, dernekler, kurumlar, vakıflar, spor kulüpleri, gazete ve dergiler yardım toplayabilirler.
''CD 11, E: 1996/000563, K: 1996/000562, Tarih: 13.05.1996
2860 sayılı Yardım Toplama Kanununun 28. maddesinin "Yardım toplama faaliyetinden elde edilen mal ve paralar devlet malı sayılır. Bunlara karşı suç işleyenler devlet memuru gibi cezalandırılır" hükmü karşısında, suça konu paranın kişisel yada siyasal çıkar sağlamak için sarf ve istihlak edilmesi halinde, TCK.nun 202 ve sonraki maddelerinde düzenlenen zimmet suçunun oluşacağı, buna göre yargılama yapmak ve delilleri takdir etme görevinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait bulunduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekir.''
Sayın Sinkay bilgi edinmeniz için...........
Kimseye Hakettiğinden Ne bir Fazla Ne bir Eksik Değer Vermeli |
alisinkay |
Sayın Benna yukarıdaki saydıklarınızı Dernekler Kanunu Madde 11 ile birlikte değerlendirmenizi öneririm.
MADDE 11.- Dernek gelirleri alındı belgesi ile toplanır ve giderler harcama belgesiile yapılır. Dernek gelirlerinin bankalar aracılığı ile toplanması halinde banka tarafından düzenlenen dekont veya hesap özeti gibi belgeler alındı belgesi yerine geçer. Alındı belgeleri ve harcama belgelerinin saklama süresi beş yıldır. Dernek gelirlerinin toplanmasında kullanılacak alındı belgeleri yönetim kurulu kararı ile bastırılır. Alındı belgelerinin şekli, bastırılması, onaylanması ve kullanılmasıile dernek gelirlerinin toplanmasında kullanılacak yetki belgesine ilişkin hususlaryönetmelikte düzenlenir. Dernek gelirlerini toplayacak kişiler yönetim kurulu kararıyla belirlenir ve bunlaradına yetki belgesi düzenlenir. Dernekler tarafından tutulacak defter ve kayıtlar ile ilgili usul ve esaslar yönetmelikte düzenlenir. Bu defterlerin dernekler biriminden ya da noterden onaylıolması zorunludur.
--------------------------------------------------------------------------------
Akıllarımız sınırlı, fakat bu sınırlılığın şartları içersinde sonsuz olasılıklarla çevrilmişiz. İşte hayatın gayesi bu sonsuzluktan kavrayabildiğimiz kadar çok şey kavramak.
|
Benna |
Sayın Sinkay
Dernekler Kanunu Madde 11 - (Mülga madde: 02/01/2003 - 4778 S.K./37. md.)(*) konu baslıgı da ''Türkiye’de kurulan derneklerin yurt dışındaki faaliyetleri''
gördüğünüz gibi ilga edilmiş. baska bir kanunla mı karıstırdınız bilmiyorum. su konuda tereddut yok dernekten alakasız birini bu işlemi yapması dolandırıcılık sucunu tum unsurlarıyla olusturur. ancak ''Yardım toplama faaliyetinden elde edilen mal ve paralar Devlet malı sayılır. Bunlara karşı suç işleyenler, Devlet memuru gibi cezalandırılırlar'' der 28. madde. kanun parayı esas almıs toplayanı değil.
saygılar
Kimseye Hakettiğinden Ne bir Fazla Ne bir Eksik Değer Vermeli |
alisinkay |
BU KANUN ACABA ŞU ANDA YÜRÜRLÜKTE DEĞİL Mİ?GERİ Mİ ÇEKİLDİ?
BAHSETTİĞİM BU KANUNUN 11. MADDESİ
DERNEKLER KANUNU
Kanun No. 5253
Kabul Tarihi
07 Aralık 2004 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 25663
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2004/107
Karar Sayısı : 2004/12 (Yürürlüğü Durdurma)
Karar Günü : 1.12.2004
YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNDE BULUNAN: Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER
YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN KONUSU : 4.11.2004 günlü, 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun 10. maddesinin birinci fıkrasıyla 21. maddesinin, Anayasa’nın 69. maddesine aykırılığı ileri sürülerek iptalleri ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istemidir.
(ilgili fıkra ve maddeyi görmek için buraya tıklayınız)
I- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN GEREKÇESİ
23.11.2004 günlü dava dilekçesinde, 4.11.2004 günlü, 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun 10. maddesinin birinci fıkrasıyla 21. maddesinin, Anayasa’ya aykırılığı ve uygulanmaları durumunda giderilmesi güç ya da olanaksız zararlar doğurabileceği gözetilerek iptalleri ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istenilmiştir.
II- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN İNCELENMESİ
Yürürlüğün durdurulması istemini de içeren dava dilekçesi ve ekleri, yürürlüğün durdurulması istemi hakkındaki rapor, iptali istenilen kurallar, dayanılan Anayasa kuralı ve bunların gerekçeleri ile öteki yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
4.11.2004 günlü, 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun 10. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “...adı geçen kurumların maddî yardımda bulunabilirler.” ibaresinin siyasî partiler yönünden Anayasa’ya aykırılığı konusunda güçlü belirtiler bulunduğu ve uygulanması halinde sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların doğabileceği gözetilerek yürürlüğünün durdurulmasına, Sacit ADALI’nın karşıoyu ile,
Yasa’nın 10. maddesinin birinci fıkrasının kalan bölümünün ve 21. maddesinin yürürlüğünün durdurulması isteminin ise reddine karar verilmesi gerekmiştir.
III- SONUÇ
4.11.2004 günlü, 5253 sayılı “Dernekler Kanunu”nun;
1- 10. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “...adı geçen kurumlara maddî yardımda bulunabilirler.” ibaresinin, siyasî partiler yönünden YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASINA, Sacit ADALI’nın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
2- 10. maddesinin birinci fıkrasının kalan bölümü ve 21. maddesinin, YÜRÜRLÜKLERİNİN DURDURULMASI İSTEMİNİN REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
1.12.2004 gününde karar verildi.
Başkan
Mustafa BUMİN
Başkanvekili
Haşim KILIÇ
Üye
Sacit ADALI
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU
Üye
Ertuğrul ERSOY
Üye
Tülay TUĞCU
Üye
Ahmet AKYALÇIN
Üye
Mehmet ERTEN
Üye
Fazıl SAĞLAM
Üye
A. Necmi ÖZLER
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Esas Sayısı : 2004/107
Karar Sayısı : 2004/12 (Yürürlüğü Durdurma)
KARŞIOY
5253 sayılı Kanun’un 10. maddesinin birinci fıkrası ile 21. maddesinin yürürlüklerinin durdurulması için gerekli şartların oluşmadığı düşüncesindeyim.
Şöyle ki :
Anayasa Mahkemesi Anayasa’da ve yasalarla kendine tanınmamış bu yetkiyi mümkün olduğunca seyrek kullanmak şartıyla üstelenirken, daha başlangıçta şu iki temel ölçüte dayanmıştır:
- Henüz iptal kararı verilmeden önce bir kanun ya da kanun hükmünde kararname hükmünün hukuka açıkça aykırı ve iptal ihtimalinin güçlü olması,
- İptal kararı verildikten sonra kararın Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesine kadar iptal edilen kanunun uygulanması durumunda, daha sonra giderilmesi güç ya da imkansız durumların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması.
İptal istemine konu olan 5253 sayılı Yasa’nın 10. maddesinin birinci fıkrasında, derneklerin, tüzüklerinde gösterilen amaçları gerçekleştirmek üzere, benzer amaçlı derneklerden, siyasî partilerden, işçi ve işveren sendikalarından ve meslekî kuruluşlardan maddî yardım alabilecekleri ve adı geçen kurumlara maddî yardımda bulunabilecekleri hükme bağlanmaktadır. Öte yandan aynı Yasa’nın yine dava konusu olan 21. maddesi hükmüne göre de, dernekler mülkî idare amirliğine önceden bildirimde bulunmak şartıyla yurt dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlardan aynî ve nakdî yardım alabileceklerdir. Bu bildirimin şekli ve içeriği yönetmelikte düzenlenecektir. Naktî yardımların mülkî idare amirliğine önceden bildirilmesi ve bankalar aracılığıyla alınması, aynî yardımların ise gümrük idarelerinin denetiminden geçmesi zorunludur. 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu’nun 4445 sayılı Yasa ile değişik 66. maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci ve üçüncü cümlelerine göre siyasî partilere yapılan bağışların bağışta bulunana veya yetkili temsilcisine veya vekiline ait olduğunun partice verilen makbuzda açıkça belirtilmesi gerekir. Böyle bir belgeye dayanılmaksızın siyasî partilerce bağış kabul edilemez.
Bu yasal düzenlemeler birlikte göz önüne alındığında, hem derneklerin yurtdışından alacakları yardımların, hem de siyasî partilere yapılacak yardımların kayıt altına alınması gerektiği anlaşılmaktadır. Bu yasal düzenlemelere rağmen yasa dışı olarak derneklerin yurtdışından kayıtlı ya da kayıtsız olarak yardım almaları ve bu yardımları yasadışı yollardan siyasî partilere aktarmaları anayasal denetimle ilgili bir konu değil, idarenin denetim görevini yapması ile ilgili uygulamaya dayanan bir meseledir. Bu itibarla iptal davasına konu olan Yasa’nın uygulanmasından dolayı telafisi güç ya da imkânsız zararların doğması söz konusu değildir. Böylece, hukuka açıkça aykırılık olsa bile, tek ölçüte dayanarak yürürlüğün durdurulmasına gidilmesinin mümkün olmaması gerekir.
Üye
Sacit ADALI
Akıllarımız sınırlı, fakat bu sınırlılığın şartları içersinde sonsuz olasılıklarla çevrilmişiz. İşte hayatın gayesi bu sonsuzluktan kavrayabildiğimiz kadar çok şey kavramak.
|
Bugünün tarihi: 05/05/2025 03:26:24 |