Av.Tayfun Eyilik |
MADDE 22 - ADLİ SUÇ VE CEZALAR
3. Banka yönetim Kurulu başkan ve üyeleri ile diğer mensupları görevleri dolayısıyla kendilerine tevdi olunan veya muhafazaları, denetim veya sorumlulukları altında bulunan bankaya ait para veya sair varlıkları zimmetlerine geçirirlerse altı yıldan oniki yıla kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılacakları gibi bankanın uğradığı zararı tazmine mahkum edilirler. Bu fıkrada gösterilen suç, bankayı aldatacak ve fiilin açığa çıkmamasını sağlayacak her türlü hileli faaliyette bulunmak suretiyle işlenmişse faile oniki yıldan aşağı olmamak üzere ağır hapis ve meydana gelen zararın üç katı kadar ağır para cezası verilir. Ayrıca meydana gelen zararın ödenmemesi halinde mahkemece re'sen ödettirilmesine hükmolunur. Zararın kovuşturma yapılmadan önce tamamıyla ödenmiş olması halinde cezaların yarısı, ödeme hükümden önce gerçekleştirilmiş ise üçte bir oranında indirilir.
4. (12.12.2003 tarih ve 5020 sayılı Kanunun 25 inci maddesi ile eklenmiştir.) Fon alacaklarından; temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Fona intikal eden ve/veya bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izin ve yetkileri Kurul tarafından kaldırılan bankalar ile tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen veya Fon tarafından tasfiye işlemleri başlatılan bir bankanın; hukuken veya fiilen yönetim ve denetimini elinde bulunduran yönetici olsun veya olmasın gerçek kişi ortakların 15/a maddesinde sayılan fiiller sonucu bankanın kaynaklarını, bankanın emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek şekilde doğrudan veya dolaylı olarak kendilerinin veya başkalarının menfaatlerine kullandırmakla bankayı her ne suretle olursa olsun zarara uğratarak kendilerinin veya başkalarının malvarlığının artışına neden olmaları zimmet olarak kabul edilir. Bu fiilleri işleyenler hakkında on yıldan yirmi yıla kadar ağır hapis ve yirmimilyar liradan seksenmilyar liraya kadar ağır para cezasına hükmolunur. Ayrıca, meydana gelen zararın Hazine alacağı olarak müteselsilen ödenmesine karar verilir.
Bankalar Yasasında ilk defa banka yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile diğer personelin zimmetine para geçirmesi ile ilgili bir düzenlemeye yer verilmiştir. Yukarıda 3 numaralı fıkranın 23.6.1999 tarihinden sonra işlenen suçlar için zimmete para geçirme söz konusudur. Bu tarihten önceki olaylara ise Hizmet sebebi ile emniyeti suistimal suçuna ilişkin hükümler uygulanacaktır. Ancak eğer zimmetine para geçiren personel KİT sayılan bir bankada çalışıyor ise eskiden de eylem zimmet suçu olarak tanımlanıyor ve ona göre cezalandırılıyordu. Suç anlamında kamu bankaları ile özel bankalar arasında eşitlik sağlanmış ancak “bu fiiller kamu bankalarına karşı işlenirse faile verilecek ceza üçte bir oranında arttırılır demek sureti ile” kamu bankaları personelinin özel banka personeline göre daha ağır ceza almaları sağlanmıştır.
MADDE 24 - 1. (12.12.2003 tarih ve 5020 sayılı Kanunun 26 ıncı maddesi ile değiştirilmiştir.) Bu Kanunda belirtilen suçlara ilişkin kovuşturma yapılması Kurum veya Fon tarafından Cumhuriyet başsavcılığına yazılı başvuruda bulunulmasına bağlıdır.”
Denmesine rağmen 22/3 e aykırı davranan kişiler hakkında ilgili kuruluşların doğrudan –bankaların- dava açma hakkı saklı tutulmuştur. Buna karşılık savcılığın resen zimmet suçu işleyen banka personeli hakkında dava açma hakkı bulunmamaktadır.” (s. Reisoğlu Bankalar Kanunu Şerhi Ankara 2002 sh. 1137)
Buna göre bu fıkra hükümlerindeki suçun takibinin şikayete bağlı suç olduğu sonucuna varılabilir.
Takibi şikayete bağlı suçlarda ise şikayet süresi
Takibi şikayete bağlı suçlarda, zarar görene doğrudan dava açabilme olanağı tanınmamış ve bu konudaki şikayetin ne suretle yapılacağı CMUK.nun 151/4. maddesinde gösterilmiştir. 164. maddede ise, yapılan hazırlık soruşturması sonunda kamu davasının açılması için yeterli delil bulunmaması halinde C. Savcısının takibata yer olmadığına karar vereceği ve bu kararın suçtan zarar gören şikayetçiye bildirileceği, 165. maddede ise şikayetçinin bu karara itiraz şekil, süre ve yeri öngörülmüştür. Bu düzenlemelerin, ferdin hak arama özgürlüğünün sağlanması için yapıldığında kuşku yoktur. (Sabih KANADOĞLU Yılmaz TURAN)
MADDE 73. - (1) Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikayette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz.
(2) Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikayet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar.
(3) Şikayet hakkı olan birkaç kişiden birisi altı aylık süreyi geçirirse bundan dolayı diğerlerinin hakları düşmez.
(4) Kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür ve hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz.
(5) İştirak halinde suç işlemiş sanıklardan biri hakkındaki şikayetten vazgeçme, diğerlerini de kapsar.
(6) Kanunda aksi yazılı olmadıkça, vazgeçme onu kabul etmeyen sanığı etkilemez.
(7) Kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikayetten vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsi haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise artık hukuk mahkemesinde de dava açamaz.
(8) Suçtan zarar göreni gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olup, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı bulunan suçlarda, failin suçu kabullenmesi ve doğmuş olan zararın tümünü veya büyük bir kısmını ödemesi veya gidermesi koşuluyla mağdur ile fail özgür iradeleri ile uzlaştıklarında ve bu husus Cumhuriyet savcısı veya hakim tarafından saptandığında kamu davası açılmaz veya davanın düşürülmesine karar verilir.
Buna göre sizin suçunuzun takibi şikayete bağlı olduğuna göre süre öğrenildiği tarihten itibaren (ki soruşturma raporunun yönetim kuruluna sunulduğu andan itibaren) 6 ay geçmekle şikayet hakkı zaman aşımına uğrar.
Aşağıda zimmet suçu ile ilgili örnek kararlar bulunmaktadır. Foruma katılan arkadaşlara lazım olur.
Sizin olayınızda banka genellikle diğer bankaların davrandığı gibi davranmış. Yani onlar için öncelikle hasarın veya zararın giderilmesidir. Bu konu onlar açısından önceliklidir. Bu nedenle veya bu koşulla yani zararın giderilmesi koşulu ile şikayet etmeyecekleri sözü verebilirler. Genelliklede bu sözü tutarlar. Hatta takibi şikayete bağlı olduğu için şikayet etseler bile eğer söz verdilerse şikayetlerin geri alırlar.
Siz işlediğiniz suç konusunda tartışmadığınıza göre sadece bankanın zararı karşılama biçimde size haksızlık edildiğini düşünüyorsunuz. Ama kazandığınız yılları düşünün özgürlüğünüzü düşünün derim. Sonuç olarak malın devrini banka muhtemelen bir sözleşme ile yapmış gereken hukuki önlemleri almıştır. Bu anlamada açmayı düşündüğünüz davalardan bir sonuç çıkarabileceğinizi ummuyorum. Elbetteki bir avukata danışmanızı öncelikle öneririm.
Tekrar etmek gerekirse size tavsiyem tutuklanmanız cezalandırılmanız halinde kaybedeceklerinizi düşünün ...
YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2002/6-204 K. 2002/309 T. 17.9.2002
• BANKALAR KANUNUNUN 22. MADDESİNDEKİ SUÇLAR ( C. Savcıları'nca Dava Açılabilmesi İçin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun Başvuruda Bulunmasına Gerek Olmadığı )
• KOVUŞTURMA USULÜ ( Bankalar Kanununun 22. Maddesindeki Suçlar - C. Savcıları'nca Dava Açılabilmesi İçin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun Başvuruda Bulunmasına Gerek Olmadığı )
• DOLANDIRICILIK ( Banka Mensuplarının - Bankaların Savcılıklara Şikayette Bulunabilecekleri )
• EMNİYETİ SUİİSTİMAL ( Banka Mensuplarının - Bankaların Savcılıklara Şikayette Bulunabilecekleri )
• ZİMMET ( Banka Mensuplarının - C. Savcıları'nca Dava Açılabilmesi İçin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun Başvuruda Bulunmasına Gerek Olmadığı )
4389/m.22/3, 24/1,3
765/m.503, 504, 508, 510
ÖZET : 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22. maddesinin ( 3 ), ( 6 ), ( 8 ) ve ( 9 ) numaralı fıkralarında belirtilen suçlardan dolayı C. Savcıları'nca dava açılabilmesi için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun başvuruda bulunmasına gerek yoktur.
DAVA : Zimmet suçundan sanıklar Ahmet ve Selçuk'un 4389 sayılı Bankalar Yasasının 22. maddesinin 3. fıkrasının 2. cümlesi ve TCY.nın 59. maddeleri uyarınca 10'ar yıl ağır hapis ve 375'er milyar lira ağır para cezası ile cezalandırılmalarına, haklarında TCY.nın 31 ve 33 maddelerinin uygulanmasına, 113.036.054.000 lira banka zararının suç tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte sanıklardan müteselsilen tahsili ile katılan bankaya verilmesine ilişkin ( Edirne İkinci Ağır Ceza Mahkemesi )nce verilen 27.6.2001 gün ve 3/142 sayılı hüküm, sanıklar vekilinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay Altıncı Ceza Dairesince 7.12.2001 gün ve 13761/15101 sayı ile;
"4389 sayılı Bankalar Kanununun 24. maddesi gereğince, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun başvuruda bulunması koşuluna bağlı olarak soruşturma ve koğuşturma yapılabileceği hükme bağlandığından bu husus yerine getirilmeden yargılamaya devamla sanıkların cezalandırılmalarına karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise 13.3.2002 gün ve 27/31 sayı ile;
"4389 sayılı Yasanın 24/3. maddesinde 22. maddesinin 3, 6, 8 ve 9 numaralı fıkralarında yazılı suçlardan dolayı ilgili kuruluşların dava açma haklarının saklı olduğu belirtilmiştir. Katılan bankanın genel müdürlüğü sanıklar hakkında şikayetçi olmuş ve açılan kamu davasına katılmıştır. Bu durumda ayrıca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun başvurusunun aranmasına gerek yoktur." gerekçesiyle ilk hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de sanıklar vekili tarafından temyiz olunması üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "onama" istekli 17.5.2002 gün ve 67055 sayılı tebliğnamesi ile Onbirinci Ceza Dairesine, Özel Dairece de 4.6.2002 gün ve 7206/5233 sayı ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Sanıkların 4369 sayılı Bankalar Yasasının 22. maddesinin 3. fıkrasının 2. cümlesi uyarınca cezalandırılmalarına karar verilen olayda; Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanıklar hakkında kovuşturma yapılabilmesi için aynı Yasanın 24. maddesi uyarınca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun başvurusunda zorunluluk bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
4389 sayılı Bankalar Yasasının, "Kovuşturma usulü ve para cezalarının tahsili" başlığını taşıyan 24. maddesinin 1 numaralı bendinde "Bu Kanunda belirtilen cezalara ilişkin suçlardan dolayı kovuşturma yapılması Kurumun Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı başvuruda bulunmasına bağlıdır. Bu başvuru ile Kurum aynı zamanda müdahil sıfatını kazanır." aynı maddenin 3 numaralı bendinde ise; "22. maddenin ( 3 ), ( 6 ), ( 8 ) ve ( 9 ) numaralı frkralarında yazılı suçlardan dolayı ilgili kuruluşların dava açma hakkı saklıdır." hükümlerine yer verilmiştir.
Banka personelinin zimmet suçunu düzenleyen 22. maddenin ( 3 ) numaralı fıkrasında ise; "Banka yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile diğer mensupları görevleri dolayısıyla kendilerine tevdi olunan veya muhafazaları, denetim veya sorumlulukları altında bulunan bankaya ait para veya sair varlıkları zimmetlerine geçirirlerse altı yıldan oniki yıla kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılacakları gibi bankanın uğradığı zararı tazmine mahkum edilirler. Bu fıkrada gösterilen suç, bankayı aldatacak ve fiilin açığa çıkmamasını sağlayacak her türlü hileli faaliyette bulunmak suretiyle işlenmişse faile oniki yıldan aşağı olmamak üzere ağır hapis ve meydana gelen zararın üç katı kadar ağır para cezası verilir. Ayrıca, meydana gelen zararın ödenmemesi halinde mahkemece re'sen ödettirilmesine hükmolunur. Zararın kovuşturma yapılmadan önce tamamıyla ödenmiş olması halinde cezaların yarısı, ödeme hükümden önce gerçekleştirilmiş ise üçte bir oranında indirilir." hükmü yer almıştır.
Bu fıkrada öngörülen banka personelinin zimmet suçu ile ( 6 ), ( e ) ve ( 9 ) numaralı fıkralarında düzenlenen suçlardan bankalar doğrudan doğruya zarar gördüklerinden, belirtilen bu suçlar dolayısıyla kovuşturma yapılabilmesi için Kurum'un başvurusunun aranmasına gerek görülmemiştir.
Nitekim bu husus Bankalar Kanununun 24. maddenin ( 3 ) numaralı fıkrasında değişiklik yapan 17.12.1999 gün ve 4491 sayılı Yasa gerekçesinde "Bankaların, halihazırda Türk Ceza Kanununun emniyeti suistimal ve dolandırıcılıkla ilgili hükümlerini düzenleyen 503. 504, 508 ve 510. maddeleri uyarınca bu maddelerde belirtilen fiilleri işleyen personeli ile ilgililer hakkında takibe geçebildiği dikkate alınarak, belirtilen maddeler parelelinde bu Kanunun 12. maddesinde yapılan düzenlemeler ile ilgili olarak Kurumun şikayetine bağlı olmaksızın, personeli ve ilgililer hakkında bankaların Savcılıklara şikayet hakkını kullanabilmesine olanak tanınmıştır." biçiminde açıklanmıştır.
Somut olayda; Türk Ticaret Bankası Uzunköprü/Edirne şubesi müdürlüğünce Uzunköprü C.Savcılığına verilen 13.11.2000 tarihli dilekçe ile sanıklar hakkında şikayette bulunulduğu ve anılan bankanın açılan kamu davasına suçtan zarar gören olarak katıldığı sanıkların Bankalar Kanununun 22/3. madde ve bendi uyarınca cezalandırıldıkları anlaşılmaktadır.
Bu itibarla direnme kararı usul yönünden isabetli olup, hükmün esasının incelenmesi için dosyanın Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; Yerel Mahkeme direnme kararı usul yönünden isabetli olup, dosyanın esasının incelenmesi için Yargıtay Altıncı Ceza Dairesine gönderilmesine, 17.9.2002 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ E. 1993/3 K. 1993/1307 T. 9.3.1993
• HİZMET SEBEBİ İLE EMNİYETİ SUİSTİMAL ( Sanıkların Kural Dışı İşlemlerinin Bu Suçu Oluşturduğu Şeklinde Değerlendirilmemesi Bankalar Kanunu Çerçevesinde Değerlendirilmesinin Gerekmesi )
• BANKADA GÖREVLİNİN KURAL DIŞI İŞLEMLERİ ( Sanıkların Bu İşlemlerinin Hizmet Sebebi ile Emniyeti Suistimal Suçu Olarak Değil Bankalar Kanunu Çerçevesinde Değerlendirilmesi )
• BANKA GÖREVLİSİNİN SUÇU ( Sanıkların Kural Dışı İşlemlerinin Hizmet Nedeniyle Emniyeti Suistimal Suçu Olarak Değil Bankalar Kanunu Çerçevesinde Değerlendirilmesinin Gerekmesi )
ÖZET : ... Bankası Kavaklıdere Şubesi pazarlama müdürü, pazarlama koordinatörü ve müdür vekili görevlerini yürüten sanığın, kural dışı işlemleri hizmet nedeniyle emniyeti suiistimal suçu olarak değerlendirilmemeli, Bankalar Kanunu çerçevesinde değerlendirilmelidir.
DAVA : Hizmet sebebi ile emniyeti suistimalden sanık Mustafa'nın yapılan yargılaması sonunda; mahkŞmiyetine dair, ( İzmir İkinci Asliye Ceza Mahkemesi )nden verilen 14.2.1992 gün ve 1989/409 esas, 1992/98 karar sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine vekili, sanık ve müdahil Türkiye ... Bankası vekilleri tarafından istenilmiş olduğundan; dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelenerek, gereği düşünüldü:
KARAR : Hazine vekili, Banaklık oluruna dayanarak 17.2.1992 tarihinde mahkemeye tevdii edilen dilekçe ile vaki temyizden vazgeçmiş olduğundan inceleme, sanık ve müdahil Türkiye ... Bankası A.Ş. vekillerinin temyizlerine hasren yapılmıştır.
Yerinde görülmeyen sair itiraların reddine. Ancak:
... Bankası Kavaklıdere Şubesi pazarlama müdürü, pazarlama koordinatörü ve müdür vekili görevlerini yürütmüş bulunan sanığın bilirkişi kurulu raporu ve dosya kapsamıyla sabit görülen kural dışı işlemleri Bankalar Kanununun öngördüğü usul ve esaslara ilişkin ve bunlara aykırılık şeklinde ortaya çıktığı ve eylemlerin bu kanun çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden suçun nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek olayda yasal unsurları itibariyle oluşmayan hizmet nedeniyle emniyeti suiistimal suçundan mahkŞmiyet hükmü tesisi,
SONUÇ : Kanuna aykırı ve sanık ile müdahil Türkiye ... Bankası vekillerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı isteme aykırı olarak ( BOZULMASINA ), 9.3.1993 gününde oybirliği ile karar verildi.
YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ E. 2002/4046 K. 2002/4632 T. 22.5.2002
• HİZMET NEDENİYLE EMNİYETİ SUİSTİMAL ( Bankada Müdür Olan Sanığın Kendisine Tevdi Edilen Banka Paralarını Gerekli Özenle Koruyup Kullandırmaması )
• BANKALAR KANUNUNA MUHALEFET ( Bankada Müdür Olan Sanığın Kendisine Tevdi Edilen Banka Paralarını Gerekli Özenle Koruyup Kullandırmaması )
• GÖREVLİ MAHKEME ( Bankalar Kanununa Muhalefet Suçlarında Görevli Mahkemenin Ağır Ceza Mahkemesi Olması )
765/m.510
4389/m.22/3
ÖZET : Bankada müdür olarak görev yapan sanığa yüklenen, kendisine tevdi edilen banka paralarını gerekli özenle koruyup kullandırmaması ve beş milyar lirayı bankalar arası işlem yaptırıp kendi hesabında repo yapması eyleminin, hüküm tarihinden önce yürürlüğe giren 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22/3 bendi kapsamına alındığı ve bu maddede öngörülen cezanın türü itibariyle davanın Ağır Ceza Mahkemesinin görevine girdiği gözetilmeden hüküm kurulması hatalıdır.
DAVA : Hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçundan sanık Mehmet Tarık E'in yapılan yargılanması sonunda: Beraatine dair BAĞCILAR 1. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 20.11.2000 gün ve 1999/685 Esas, 2000/2197 Karar Sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi müdahil vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığının onama isteyen 9.4.2002 tarihli tebliğnamesi ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : O.. Bankası Güneşli Şubesinde müdür olarak görev yapan sanığa yüklenen kendisine tevdi edilen banka paralarını gerekli özenle koruyup kullandırmaması ve beş milyar lirayı bankalar arası işlem yaptırıp kendi hesabında repo yapması eyleminin hüküm tarihinden önce 23.6.1999 tarihinde yürürlüğe giren 4389 Sayılı Bankalar Kanununun 22. maddesinin 3. bendi kapsamına alındığı ve bu maddede öngörülen cezanın türü itibariyle davanın ağır ceza mahkemesinin görevine girdiği gözetilmeden görevsizlik kararı yerine yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
SONUÇ : Kanuna aykırı ve müdahil vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepden dolayı istem gibi CMUK. nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.5.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.
YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ E. 2002/2055 K. 2002/2863 T. 4.4.2002
• BANKALAR KANUNUNA MUHALEFET ( Görevli Mahkemenin Ağır Ceza Mahkemesi Olması )
• HİZMET NEDENİYLE GÖREVİ SUİSTİMAL ( Banka Çalışanı Olan Sanıkların Banka Mevcuduna Karşı İşledikleri Suçun Bankalar Kanununa Muhalefet Suçunu Oluşturması )
• GÖREVLİ MAHKEME ( Bankalar Kanununa Muhalefet Suçlarında Görevli Mahkemenin Ağır Ceza Mahkemesi Olması )
765/m.80,510,522
4389/m.22/3
ÖZET : Banka çalışanı olan sanıkların, banka mevcuduna karşı işlendikleri isnat olunan fiilin 4389 sayılı Bankalar Kanunun 22/3 hükmündeki suça temas ettiği ve davaya bakma görevinin Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilmeden, hizmet nedeniyle inancı kötüye kullanmak suçundan Asliye Ceza Mahkemesinde açılan davaya devam edilerek hüküm kurulması hatalıdır.
DAVA : Hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçundan sanıklar Seval Ö. ve Tuğba A'ın yapılan yargılanmaları sonunda: TCK. nun 510, 80, 522 ve 647 Sayılı Kanunun 4-6. maddeleri gereğince 425.880.000'er lira ağır para cezasıyla mahkümiyetlerine dair ANKARA 17. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 8.11.2001 gün ve 2000/1245 Esas, 2001/1480 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık Seval Ö. vekili ile sanık Tuğba A. tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığının bozma isteyen 8.3.2002 tarihli tebliğnamesi ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : İddianamede; banka çalışanı olan sanıkların banka mevcuduna karşı işlendikleri isnat olunan fiilin 4389 Sayılı Bankalar Kanunun 22/3. madde ve fıkrasındaki suça temas ettiği ve davaya bakma görevinin ağır ceza mahkemesine ait olduğu ve görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, hizmet nedeniyle inancı kötüye kullanmak suçundan asliye ceza mahkemesinde açılan davaya devamla yazılı şekilde mahkümiyet kararı verilmesi,
SONUÇ : Kanuna aykırı ve sanık Seval Ö. vekili ile sanık Tuğba A'ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeksizin hükmün bu sebepden dolayı istem gibi CMUK. nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı kanunun 326. maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden kazanılmış hakların saklı tutulmasına, 4.4.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.
zaman insanları değil armutları olgunlaştırır. |