 |
03/05/2025 Eski forum arşivi bölümü
Hukuksal Tartışmalar
Kazanılmış Haklar Geri Alınabilir mi?? |
Virgom |
Selamlar..
Daha önce özelleştirme kapsamına alınan Telekom da SSK ya tabi çalışan engelli işçilerin iş akitlerinin fesh edilerek zorla emekliliğe sevk edilmeleri konusunda bir yazı yazmıştım.
Sağolsun bir avukat arkadaş cevap vererek 4046 sayılı (ÖZELLEŞTİRME UYGULAMALARININ DÜZENLENMESİNE VE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN) nun 21 . maddesinde (Kapatma ve tasfiye halleri dışında sakat statüsü ile (ilgili kanunların öngördüğü I,II ve III.derece) çalışanlar işten çıkarılamaz.) hükmünün olduğunu ve fesh uygulamalarının kanuna aykırı olduğu hususunda fikir beyan etmişti.
Ancak sonradan 4502, 4673 ve son olarak 5189 sayılı Telekom kanunu ile Telekom çalışanlarının 4046 sayılı kanun dışında bırakıldığı, 4857 sayılı iş kanunu hükümlerine tabi olduklarını öğrendim.
Kurum 15 seneyi dolduran engelli statüsündeki işçileri emeklilik sürelerini doldurduklarını bildirerek iş akitlerini 4857 saylı iş kanunun uyduruk " (Teknolojik sebeplerle personel sayısının fazla olması...) maddesine dayandırılarak fesh etmeye devam etmektedir. Sendikalı olupta akdi fesh edilenler sendikanın avukatları vasıtasıyla mahkemeye başvurmakta ama davaları kaybetmektedirler.
4046 Sayılı kanunda engellilerin işten çıkarılamayacağına dair hükümler sonradan çıkarılan kanunlarda yer almamıştır. Dolayısıyla kanunla kazanılan haklar bir başka kanunla çalışanların elinden alınmıştır.
1- Kanunla kazanılan haklar geri alınabilir mi?
2- Kanunlar bir önce çıkarılan kanun veya kanunlara aykırı olabilir mi?
3- Bu konuda iptal davası açılabilir mi? eğer varsa başka bir hukuki yol izlenebilir mi? (aihm de dahil olmak üzere)
Kurum kendisine yıllarca hizmet etmiş engelli çalışanlarını iş akitlerini fesh ederek 450-500 milyon Tl ile yaşamaya mahkum etmektedir.
Lütfen yukarıdaki sorular hakkında fikri, bilgisi olanların yardımına ihtiyacım var.
Saygılarımla..
|
Av.Fırat Bayındır |
hangi özel yasaya tabi olursanız olun neticede işçi iseniz 4857 sayılı iş k. sizin için de geçerlidir.
Bu kanunun 30.maddesi belirli sayıda özürlü çalıştırmayı işverenlere görev olarak yüklemiştir. Dolayısıyla eğer işyerinde özürlü açığı mevcut ise, emeklilik hakkını doldurmuş olmak veya istihdam fazlası söz konusu olamaz.
(burada işten çıkarma için işverenin sığınabileceği tek bahane özürlü de olsanız işçinin verimi yani performansının düşüklüğüdür) işyerinde yeni teknoloji uygulanması da bahane olamaz çünkü işveren bu yeni teknolojiye işçilerinin uyum sağlaması için yeterli eğitimi vermeli, buna rağmen işçiden verim alamamış olmalıdır.
4046 daki maddenin karşılığı iş k. 30. maddesidir.
Buraya kadar anlatılanlar işin doktrinal yani teorik yanıdır. Yüzbinlerce defa yazıklar olsun bu iş güvencesi yasasını getirenlere. ( NETEKİM! oy uğruna yapılan bu yasaya rağmen, en haris savunucusunu ve partisi meclis dışına atılmıştır) Bu yasanın hiç bir yaraya çare olmayacağı, işçi kesimini yok yere ümitlendireceği, işbarışına hiç bir katkı sağlamayacağını, işçiye ekstra bir hak getirmediğini her ortamda söyledim söylemeye de devam edeceğim.
Üstelik de yargıtayın BİREBİR BENZEŞEN fesih hallerinde nasıl olup da farklı kararlar verebildiğini görmek beni iyice delirtiyor. Ne doktrinde, ne de henüz yargıtay uygulamasında ( bu gidişle de olmayacağı aşikar) istikrar kazanmış bir uygulama ve görüş de ne yazık ki yok.
Buyrun yorumlayın :
4857 sayılı İş k. 30. m. işverenin belli sayıda özürlü,eski hükümlü ve terör mağduru çalıştırmasını ZORUNLU KILMIŞTIR.
101.maddesi ile de bu ZORUNLULUĞA UYMAYAN İŞVEREN hakkında İDARİ PARA CEZASI uygulanır.
Burada İKİ yorum var, tıpkı Toplu İşçi Çıkarmayı düzenleyen 29. maddesi gibi;
1) İŞVEREN BU ZORUNLULUĞA UYMAZSA PARA CEZASI ÖDER
Bu yorumda iseniz eğer: özürlü işçi açığı olduğu halde özürlünün işine son verilmesinin müeyyidesi para cezasıdır ve işverenin fesih işlemi geçerlidir diyebilirsiniz.
2) EĞER BU MADDE UYULMASI ZORUNLU EMREDİCİ BİR HUKUK KURALI İSE VE ÜSTELİK UYULMAMASI HALİNDE BİR DE PARA CEZASI VAR İSE ( YANİ SUÇ İSE) O HALDE işveren EMREDİCİ BİR YASA KURALINI İHLAL ETTİĞİNDEN FESİH İŞLEMİBIRAKIN GEÇERSİZLİĞİ, HUKUKEN HÜKÜMSÜZDÜR
Bilindiği üzere HÜKÜMSÜZLÜK hali feshin GEÇERSİZLİĞİ halinde daha AĞIR bir müeyyidedir ki fesih işlemi hiç yapılmamış gibi kabul edilerek 4857 sayılı yasanın 21. maddesindeki 4 aylık tazminatın yerine, DAVA SÜRESİNCE İŞİÇİNİN YOKSUN KALDIĞI TÜM ÜCRETLERİN ÖDENMESİNİ GEREKTİRİR.
YANİ geçersizliğin karşılığı olan NISBİ BUTLAN değil fesih işleminin KEENLEMYEKUN ( yok hükmünde) sayılmasını gerektirir.
Çok açık ve temel bir hukuk kuralıdır. Bir eylem eğer suç teşkil ediyorsa bu suçtan zarar gören için bunun özel hukuktaki karşılığı da hukuka aykırılıktır ki tazminat sorumluluğunu doğurur.
Sayın virgom'un çalıştığı işverenin KAMU olduğu gerçeğini gözden uzak tutmadan! davaların neden kaybedildiğini anlamak çok da zor değil.
ceteris paribus |
Bugünün tarihi: 03/05/2025 09:05:44 |