 |
03/05/2025 Eski forum arşivi bölümü
Hukuksal Tartışmalar
Ertuğrul Özkök' e 29 ekimi hatırlatalım |
carikli |
Dansöz diye mi susuyoruz
İKİ gündür sabah toplantılarında arkadaşlarıma soruyorum. ‘Kadın derneklerinden, insan hakları kuruluşlarından, ne bileyim, herhangi bir sivil toplum örgütünden hiçbir tepki yok mu?’
İki gündür aynı cevap:
‘Hayır yok...’
NEREDE ONLAR
Töre cinayetinde ayağa kalkan, tecavüz olaylarında bildiri üstüne bildiri yayınlayan kadın kuruluşlarından bir ses, bir iki cümle çıkmıyor.
Neden?
Kendi kendime bu soruyu soruyorum.
Neden?
Acaba ‘Bu kız dansöz diye mi?’
Ayağından kurşunlanıyor, yılmıyor.
Teslim olmuyor.
‘Benim için bu ilişki artık bitti’ diyor.
Ertesi gün eski sevgiliden tüylerimi diken diken eden bir cevap geliyor:
‘Ben bitti demeden bitmez...’
Cevap değil, sanki kurtlar vadisinden gelen uğursuz bir ses.
Kız yürekli. ‘Mücadele edeceğim’ diyor.
Aynı malum vadiden malum cevap:
‘İstersem onu 12 saatte bulurum.’
Yukarıdaki yazı hürriyet gazetesi genel yayın yönetmeninin 29 Ekim tarihli yazısından alınmıştır. Ertuğrul Özkök 29 ekim’in Cumhuriyetin yıldönümü olduğunu unutmuş ve bu hayati! meseleyi bu günde dile getirmiş. Onun adına herkesin CUMHURİYET BAYRAMINI kutlarım.
Özkök yazısında kurtlar vadisinden bahsediyor. Bu kurtlar vadisi bana televizyonda gösterilen bir diziden başka bir şey hatırlatmıyor. Yazının genel bütününü değerlendirdiğimde kurtlar vadisine bir kızgınlık beslendiğini yorumluyorum.(acaba bu kızgınlık tv deki dizinin gerçekleri yansıtıyor olmasından mı?)
Özkök’ün yazısında birilerinin “sessizliğine” sitemde var.birilerinin bir şeyler yapmadığını ve yapması gerektiğini anlatmaya çalışmış.
Cumhuriyetin yıldönümünü unutmuş birinin, birilerinin sessizliğine sitem etmesi ne garip.
Bir ilişkinin birine göre bitmiş olması, diğerine göre bitmemiş olması o iki insanın sorunudur. Çözmesi gerekende o iki insandır.
Cumhuriyetin yıldönümünü unutan sayın Özkök’e, bu ülkenin Adalet Bakanının aynı yılın 24 kasımının 9 kasımdan önce yaşandığını onayladığını ve bunun aksinde direnen vatandaşa olmadık işkenceler yapıldığını hatırlatmayı görev bilirim.
çarıklı |
deltaG |
sayın çarıklı' ya teşekkür borçluyuz. bize bir şeyi hatırlattı. Milletin ÖTEKİLERİNİ TANIMA HAKKI!
Hürriyet gazetesinin 29 ekim sayısında Cumhuriyet Bayramı ile ilgili pek bir şey olduğu söylenemez. Elle tutulur tek yazı Yalçın Doğanın yazısıydı.
Ancak Ertuğrul Özkök bunu ilk defa yapmıyor ki!
Çarıklı'nın bu yazısı üzerine Hürriyetin internetteki sitesinde bir arşiv taraması yaptım ve bakın ne buldum!!
E.Ö. 2003 yılı 29 Ekiminde köşesinde "Yalçın Granit'in Savaşı başlıklı bir yazı yazmış, geçen haftaki Amerika seyahatinden ve NB' den söz ediyor.
2002 29 Ekiminde "Bie Ailenin Ferdini Kaybetmek" başlıklı yazısında kendisine koruma olarak verilen Adnan isimli bir Karadeniz delikanlısının vefatından doğan üzüntüsünü anlatıyor.
2001 29 Ekimi Pazartesidir.Bu gün EÖ yazı yazmaz
2000 29 Ekiminde "Yok mu bu Gülay Göktürk'ü Öldürecek Biri" diye yazmış.
1999 29 Ekiminde Cumhuriyet ve Demokrasi yazısında Merva Kavakçı-Fazilet P. Türban konusunu işlemiş
1998 29 Ekiminde Bakanlar,Bürokratlar ve Gazeteciler yazısında M.Yılmaz' ın verdiği bir yemekte kabineyi anlatıyor.
1997 29 Ekiminde Hazır 200 metre yakına gelmişken yazısında Refah P.nin sıhhiye meydanındaki altenatif cumhuriyet bayramı kutlamasını anlatıyor.
Gördüğünüz gibi 1998 den bu yana 29 Ekimler Ertuğrul için bir şey ifade etmiyor. Çünkü 29 Ekimler Ertuğrul ve onun gibilerini rahatsız ediyor. 29 Ekimler, yoktan bir devletin yaradılışını temsil ediyor. 29 Ekimler emperyalist dünya düzenine başkaldırıyı ve bağımsızlığı ifade ediyor. Oysa o ve onun gibiler sistemden beslendikleri ve sistemi kendi istedikleri biçimde değiştirip dönüştürmekle meşgul olduklarından M.Kemal'i unutturmak istiyorlar. Bunun bir yöntemi de yeri geldiğinde ondan hiç söz etmemektir.
https://www.hukuki.net/showthread.php?3466 forumunda av GA 'nın yazısı üzerine yazdıklarımızın doğruluğu bununla ortaya çıkıyor.
|
Bugünün tarihi: 03/05/2025 07:11:17 |