ozcanhukuk |
Türk Ceza Kanununda "kanunu bilmemek mazeret sayılmaz" hükmü bulunmaktadır. Oldukça eleştirilen bu hükme her dönemde itirazlar yapılmıştır,yapılmaktadır... Eleştiride bulunanların haklı yönleri elbette bulunabilir,ancak kanunu bilmemeyi mazeret saydığımız anda hemen her suç işleyenin "suç olduğunu bilmiyordum" itirazı ile karşılaşabiliriz ki bu durumda hemen her olayda içinden çıkılmaz sorunlarla karşı karşıya kalırız. Özel hukukta da böyledir,tüm yasalar insanlar tarafından bilindiğini varsayar,bu durum karşısında bireylerin yasaları bilmeleri yahut bilmemeleri önemini kaybetmektedir. Tüm yasaları değil belki ancak kişi hakları ve özgürlükleri ile ilgili yasaları bilmekte kanaatimce fayda vardır,tüm yasaları bilmek ise biz hukukçular açısından dahi güç bir durumdur.
|
Müezzinoğlu |
“ 207
hiçkimse, egemen gücün kurulmasıyla, kendi bedenini koruma hakkından vazgeçmiş olarak kabul edilemez; egemenlik, kişinin can güvenliği için kurulmuştur. Fakat bu, sadece, onları koruyan gücün yok edilmesine katkıda bulunmamış olanlar için geçerlidir; çünkü böyle bir şey, ta baştan itibaren bir suç olurdu.
DOĞA YASASINI BİLMEMEK KİMSEYİ MAZUR KILMAZ. Her suçun kaynağı, anlayış yeteneğinde bir kusur; veya muhakemede bir yanılgı; veya duyguların ani bir itilimidir. Anlayış yeteneğindeki kusur bilgisizliktir; muhakemedeki kusur ise, hatalı görüş. Bilgisizlik üç türdür; yasaya, egemene, ve cezaya ilişkin. Doğa yasasını bilmernek kimseyi mazur kılmaz; çünkü aklını kullanma yeteneğine erişmiş herkes, kendisine yapılmasını istemeyeceği bir şeyi baska birine yapmaması gerektiğini bilmelidir. Dolayısıyla, bir kimse hangi yere gelirse gelsin, o yerin yasalarına aykırı bir şey yaptığı takdirde, bu bir suçtur. Bir kimse, Hindistan'dan buraya gelip, buradaki insanları yeni bir dine girmeye ikna eder veya onlara, bu ülkenin yasalarına başkaldırılmasına yol açan herhangi bir şey öğretirse, öğrettiği şeyin doğruluğundan son derece emin olsa da, bir suç işlemiş olur ve bundan ötürü haklı olarak cezalandırılabilir; sadece öğretisi yanlış olduğu için değil, aynı zamanda, başka birisi tarafından yapılmasını onaylamayacağı bir şey yaptığı için; yani, buradan bir insanın onun ülkesine gidip, oradaki dini değiştirmeye çalışması. Fakat toplum yasalarını bilmemek, yabancı bir ülkedeki bir kimseyi, bu yasalar ona bildirilinceye kadar mazur kılar; çünkü toplum yasaları o ana kadar bağlayıcı değildir.
TOPLUM YASALARINI BİLMEMEK BAZEN BİR MAZERETTİR.. Aynı şekilde bir insanın kendi ülkesinin toplum yasaları, isterse öğrenebileceği şekilde yeterince bildirilmemiş ise; doğa yasasına karşı eylemler hariç; bilmemek geçerli bir mazerettir: başka durumlarda ise, toplum yasalarını bilmernek kişiyi mazur kılmaz.
EGEMENİN BİLİNMEMESİ KİŞİYİ MAZUR KILMAZ. Bir kimsenin olağan ikamet yerindeki egemen gücü bilmemek, o kimseyi mazur kılmaz; çünkü o yerde kendisini korumakta olan gücün farkında olması gerekir.
CEZANIN BİLİNMEMESİ KİŞİYİ MAZUR KILMAZ. Cezanın bilinmemesi, yasa ilan edilmiş ise, kişiyi maruz kılmaz: çünkü, yasayı ihlal ederken; ki arkadan ceza geleceği korkusu olmasaydı bir yasa olmaz, boş sözlerden ibaret kalırdı; kişi, onun ne olduğunu bilmese de, cezayı kabul etmektedir; çünkü, kendi iradesiyle bir iş yapan bir kimse, bu işin bilinen bütün sonuçlarını kabul ediyor demektir; ceza ise, her devlette, yasaların ihlal edilmesinin bilinen bir sonucudur; bu ceza yasa ile belirlenmiş.......................................”
LEVIATHAN - THOMAS HOBBES 15 / 25 NİSAN 1651.
YAPI KREDİ YAYINLARI, KAZIM TAŞKENT KLASİK YAPITLAR DİZİSİ – 9
ÇEVİREN : SEMİH LİM , İstanbul, Aralık 1993
Devleti tanımlayan, tanrı iktidarını ( RUHANİ İKTİDARI ) yeryüzüne / insana indirmeye çalışan Thomas Hobbes’in alıntı yapılmış eseri ve diğer liberal felsefe mensupları dikkatlice okunur, toplum sözleşmesi teorisi irdelerinse tartışmanız daha netlik kazanır ve fikirler berraklaşır sanırım.
KÜÇÜK BİR KATKI OLMASI UMUDUYLA.....
Saygılar sunarım.
|