 |
03/05/2025 Eski forum arşivi bölümü
Hukuksal Tartışmalar
Türkiye'nin AB'ye Üyeliği |
celebiaraz |
son zamanlarda bütün Türkiye aralık ayına yani AB nin Türkiye'ye müzakere tarihi verip vermeyeceğine kilitlenmiş durumda. Ülke olarak umutluyuz AB yetkililerinin son zamanlarda verdikleri mesajlar bu umutlarımızı artırıyor. ama ben AB nin Türkiyeyi tam üye yapacağını zannetmiyorum. Çünkü diğer ekonomik. sosyal ve dini kimlik sorunlarının yanında türkiye AB üyesi olduğu zaman AB nin sınırları direk olarak dünyanın en sorunlu bölgesi olan ortadoğuya dayanmış olacak ve AB ister istemez bu sorunların içine girmiş olacak bu AB nin işine gelmez. Ama aynı AB Türkiyeyi kaybetmek , karşısında görmek veya Türkiye nin başka arayışlar içerisine girip Amerika ya daha da yakınlaşmasını istemez. onun için Türkiye yi küstürmek ve kendinden uzaklaştırmak istemeyecektir. onun için son günlerde AB yetkililerinin son günlerde vermiş oldukları iyimser mesajlar kopacak fırtına öncesinde ortalığı yatıştırmaya ilişkindir. yani 'timsahın gözyaşlarına' benziyor. AB türkiye ye imtiyazlı ortaklık önerecektir. yani Türkiye nin AB ile Ortadoğu arasında AB lehine yapacağı sınır bekçiliğine karşılık 'İmtiyazlı Ortaklık'... Böylece AB hem Türkiye yi kendinden uzaklaştırmayacak hemde sorunlu bölge Ortadoğudan uzak kalacaktır.
araz |
alisinkay |
Ben de AB'ye gireceğimize inanmıyorum.Girilmesi için verecekleri muhtemel günde de Avrupa Birliği diye bir birlik olacağına da inanmıyorum.AB ile ilgili yaptığımız herşey boşa çekilmiş bir kürek.Bu arada neden Avrasya Birliği olmasın sanki diye düşünüyorum.Rusya'nın teklifi nüfusunun büyük bir bölümü Müslüman Türklerden oluşacak Orta Asyadaki ülkeleri de katarsak Nüfusun büyük bir kısmı genç bu genç Nüfusun %98'i okur yazar bu muhteşem bir rakam doğal kaynakları tükenen genel kaynakların yerine taze bir kan.Neden olmasın değerlendirmek lazım
Ama bu forum konusu genel forumlarda açılsa daha iyi olurdu.Ceza Hukukunu ilgilendiren bir konu olduğunu sanmıyorum saygılarla
Yapamam deme yapan senden iyi değildir |
celebiaraz |
yanıtınıza teşekkürler sizin söylediğinize aynen katılıyorum. türkiye coğrafi, jeopolitik, dini, etnik vb yönlerden çok özellikli bir ülke. uluslararası alanda bunları kullanarak çok kuvvetli ve etkin AB'ye alternatif hatta daha iyi bir birlik oluşturabilir. Arap ülkeleri, Türki cumhuriyetler , müslüman ülkeler, rusya, çin ve japonya Türkiye için çok iyi bir fırsat. Türkiye bu fırsatları kullanabilirse AB'yi kovalayan bir ülke değil AB'nin kovaladığı bir ülke olur.
araz |
Lawless1 |
Imtiyazli ortakliga nasil yuzleri tutacak merak ediyorum. Turkiye buyuk bir hata yapmadikca bence teklif edemezler ama Turkiye'yi istemedikleri de bir gercek. Cikarilan uyum kanunlarindan bazilari, asagidaki konuda tartistigimiz gibi bana hic makul gelmiyor. Turkiye'de demokrasiyi gelistirecek adimlar atilacagina, Turkiye'nin gundeminden Ruhban okulu dusmuyor. Turkiye'ye degil, kendilerine yardim ediyorlar. Isinin ehli olmayan, Turkiye'nin uzun vade'de cikarlarini korumaktan aciz Turklerin de yardimiyla cikarilan bazi kanunlar bunu gosteriyor.
|
celebiaraz |
benim uyum yasalarına bir diyeceğim yok. elbetteki bir hukuk devleti olmak istiyorsak bazı kanunlarımızı gözden geçirmek zorundayız. biz bunu avrupa istedi diye değil kendi insanımıza ve insanlığa duyduğumuz saygıdan ötürü yapmalıyız. fakat bunu yaparken çok dikkatli olmalıyız sırf avrupa istedi diye bazı kanunlarda özümüze, gelenek ve göreneklerimize aykırı bir biçimde gençlik potansiyelimizi yok edebilecek değişikliklerden kaçınmalıyız. hukuki mevzuatımızı avrupa eksik gördü diye değil biz kendimiz için uygarlığa herzaman yakın olmak için güncelleştirmeliyiz. fakat kendimize sadece avrupayı örnek almamalıyız. çünkü uygarlığın simgesi bir tek avrupa değildir. bizde de uygarlığı temsil edecek kadar değer potansiyeli var. önemli olan bunu ortaya çıkartabilmektir.
araz |
Lawless1 |
Alıntı: Alıntı yapılan üye ; celebiaraz:
benim uyum yasalarına bir diyeceğim yok. elbetteki bir hukuk devleti olmak istiyorsak bazı kanunlarımızı gözden geçirmek zorundayız. biz bunu avrupa istedi diye değil kendi insanımıza ve insanlığa duyduğumuz saygıdan ötürü yapmalıyız. fakat bunu yaparken çok dikkatli olmalıyız sırf avrupa istedi diye bazı kanunlarda özümüze, gelenek ve göreneklerimize aykırı bir biçimde
araz
Icinizi ferah tutun, gelenek ve goreneklere hic bir zarar gelmeyecektir. Kadinlarin toplumda esitligine yardim edecek "imtiyazli ayricalik" , AKP'li kadin milletvekillerinin de yardimi ve destegiyle, uyum yasalarindan cikarildi.
Konuya iletimde ruhban okulunu yazmisim. Ruhban okulunun acilmasi yasak degil, ama patrik bugunku sartlari kabul etmiyor, daha fazlasini istiyor. Ekumenliginin kabul edilmesi icin Turkiye'ye diretiliyor ve bu "uyum" paketinin bir parcasi haline getiriliniyor. Atina'da bir tane bile cami yokken, yapilamazken.
|
celebiaraz |
ben gelenek ve göreneklerimize bağlı kalalım derken sizin değindiğiniz konuyu kastetmemiştim. kadınların toplumda erkekle aynı eşitlik ve statüyüyü paylaşmasını elbette bende isterim. ancak bizi ayakta tutan bazı değerlerimiz var. aile kavramı bizde çok önemlidir. bizi binyıllardır ayakta tutan bu kavramdır. şu anda avrupa ve diğer gelişmiş ülkeler bu kurumu tekrar canlardırmak için çok büyük bir çaba harcamaktadır. diğer önemli potansiyelimiz gençlik. şu anda avrupa ve amerika gençliği uyuşturucu bataklığına batmış durumda ve tek çare olarak bu ülkeler gençlerini kurtarmak için bizim sahip olduğumuz değerleri gençliğine aşılama çabasında 'aile,ve manevi değerler...' işte bizim medeni olacağız diye bu değerlerden taviz vermemiz ve yok etmeye çalışmamız benim karşı olduğum nokta. sınırsız özgürlük insanları tutsaklığa mahkum eder. bizim benimsemeye çalıştığımız değerler zaten bizde var;orta asyada kadınlarımız devlet yönetimine katılırdı. kadın haklarından ilk bahseden din islamiyettir. bizim kadınlarımız erkeğiyle yüzyıllardır tarlada, savaşta ve heryerde erkeğiyle omuz omuza çalışmıştır. bizim ayşe kadınlarımız , nene hatunlarımız var. biz toplum olarak hiçbir zaman kadını dışlamadık. modern yaşami medeniyet adı altında kadınlarımız yuvasından koparılıyorve aile kavramı yok edilmeye çalışılıyor. bu gün sadece sıcak savaş yok. bu gün japonyada her doğan çocuk için ailelere yaklaşık 45 milyar tutarında bir yardım yapılıyor. ruhban okulu konusuna gelince buda yukarıda bahsettiğim konuyla ilintili. dedim ya bu gün dünyada sadece sıcak savaş yok; kültürel,dini ,medeni vs. savaşlar var çünkü bunların maliyeti daha az ve daha çok yıpratıcı. işte bu noktada dikkatli olmalıyız bu gün ruhban okulunun açılmasını isteyen yarın kimbilir ne ister. ekumenliğin karşılığı özerkliktir. ve ardından neyin geleceği tahmin edilebilir...
araz |
Lawless1 |
Celebi, Kusura bakma yazimin tonu hatali olmus. Sitede son gunlerde hava cok sertlesti, herhalde beni de etkiledi, yazilarimdan sarcasm akiyor. Ekumenlik hakkinda dogru yazmissin, Turkiye'nin bunu hic bir surette tanimamasi gerekir. Lozan'da boyle bir sart yoktu. Devlet icinde devlet demek. Yani o zaman Istanbul icinde bir "Konstantinople" yaratacaklar.
Ruhban okulu acilsin, ama gidecek papaz Turkiye genelinden gelebiliyorsa. Benim duydugum bu okulun egitim verebilmesi icin Turkiye'nin her yil yuzlerce (binlerce de olabilir okulun kapasitesini bilmiyorum) Yunan papazina vatandaslik vermesi gerekiyormus. Gelenlerin hepsi disaridan gelecek. Turkiye'nin vatandasi olmayan arkadaslara Turkiye niye okul acmak, vatandaslik vermek zorunda birakiliyor anlamiyorum. Boyle bir yukumlulugumuz olmamasi gerekir. Ama bunlar nerdeyse "uyum" paketinin en onemli taraflari haline gelmis halde. Benim de sikayetim bundan.
|
Emrah Yavuzcan |
Alman Die Welt gazetesi, AB uzmanlarının yaptığı hesaplara göre Türkiye'nin üyeliğinin 45 milyar euro'ya mal olacağını yazdı.
“Türkiye'nin AB üyeliği 45 milyar euro'ya mal olacak” başlığıyla verilen haberde, gözlemcilerin AB Komisyonu'nun Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlanması yönünde tavsiyede bulunmasını bekledikleri, buna karşın bazı uzmanların, Türkiye'nin AB'ye üye olması durumunda gelecek 30 yıl içinde Almanya'ya yaklaşık 3 milyon Türkün geleceğini tahmin ettikleri belirtildi.
Gazetede “Türkiye macerası” başlığıyla yer alan bir yorumda da, Almanya Başbakanı Gerhard Schröder ile Dışişleri Bakanı Joschka Fischer'in stratejik nedenlerden dolayı Türkiye'nin AB üyeliğini destekledikleri belirtilerek, şu görüşlere yer verildi:
“Her iki politikacı da, böyle bir adımın doğuracağı sonuçlar konusunda tartışmaktan kaçınıyor. Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olanları yabancı ve İslamiyet düşmanı olmakla suçluyorlar. Türkiye'nin üyeliği konusunda bu nedenle fazla tartışılmamaya başlandı. Halbuki şimdi buna her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Uzmanlar Türkiye'nin AB üyeliği maliyetini hesapladı.
Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlanması durumunda AB Türkiye'ye her yıl 17 milyar euro verecek. Bunun büyük kısmını da Almanya karşılayacak. Fischer, bu tür düşünceleri küçük çaplı düşünceler olarak görüyor. Belki de haklı. Belki AB'nin bu kadar büyük bir ülkeyi alma sorumluluğu var. Belki AB'nin Suriye, Irak ve İran'a sınırı olması gerekiyor. Ancak belki de gerekmiyor”
Bu konuda tartışmaların gerekli olduğu, ancak tartışmaların artık yapılmayacak gibi göründüğü kaydedilen yorumda, “Bu şekilde AB, sonu kötü bitebilecek bir maceraya atılıyor” şeklinde görüşe yer verildi.
en iyiyi bulmak için çalışırken, iyiyi kaybetmeyin... |
eftal_efe |
AB'ye tam üyelik gerçekleşebilir ama bir durumda. Önlerinde sürekli eğilmekten vazgeçersek ve her istediklerini şartsız kabul etmekten tabi. Çünkü burdan bakınca öyle görünmüyor olabilir ama onların bize ihtiyacı var gerçekte.
Avrupa doğal kaynaklar bakımından çok zengin bir yer değil. Ve normalde ürettiği doğalgaz ve petroldan kat kat daha fazlasını tüketmekte. Çok büyük miktardaki petrol ve doğalgaz ithalatını Rusya'dan karşılıyor ve bu durum Rusya'yı güçlendiriyor. Avrupa kendisinin yanında bir süper güç istemediğinden Rusya'dan petrol almayı kesmek zorunda olduğunu ve HAzar bölgesindeki petrollere ulasmak zorunluluğunu bilmekte. Bunu iki şekilde yapabilir: (1) Türkiye üzerinden geçen boru hatlarıyla (2) Rusya üzerinden boru hatlarıyla. Az önce belirttiğim gibi Rusya'ya bağımlı olmaktansa "her an ezebileceği, herşeyi kabul ettirebileceği" Türkiye'yi kullanmak niyetinde. Bunu yapmak için onu AB'ne almalı ama alana kadar da süründürmeli ki her istediğini yapsın Türkler gelecekte....
Bunu engellemek şart gibi?
|
Av.Fırat Bayındır |
14 Nisan 2005 / Perşembe
The Guardian: Genişleme Avrupa'yı hasta adam yapacak
İngiltere'de yayımlanan The Guardian gazetesinde çıkan bir yazıda, AB'nin çok fazla genişlemesine karşı çıkılarak, ''AB'nin Osmanlı İmparatorluğu'nun bütün kalıntılarını içine alması halinde, İmparatorluğun kaderini paylaşma noktasına kadar gidebileceği'' görüşü savunuldu.
Gazetenin yazarı Timothy Garton Ash'ın imzasıyla yayımlanan yazıda, Osmanlı İmparatorluğu'nun kalıntılarından bir ''Avrupa imparatorluğu'' yaratılıp yaratılamayacağı sorgulandı ve hesapsız bir genişlemenin Avrupa'yı ''hasta adam'' durumuna düşürme olasılığının bulunduğu belirtildi.
Balkanlar'ın hala yeni kıvılcımlara gebe olduğunu, bugünkü Avrupa'nın Osmanlı'nın Balkanlar'da bıraktığı etnik, dini ve siyasi ağın baskı yaratan etkilerini ortadan kaldırmaya çalıştığını savunan Ash, ''16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun sınırlarının bugün Balkanlar olarak bilinen ve adı etnik çatışmalar ve savaşlarla anılan coğrafyadan Irak'a, Suriye, Lübnan, Filistin ve İsrail'e uzandığını, buradan Kızıldeniz kıyılarına, Yemen'e kadar indiğini, Kuzey Afrika'da da Mısır'dan Cezayir'e kadar yayıldığını'' kaydetti.
Gazetenin yazarı, AB içinde eski İtalya Başbakanı Giuliano Amato başkanlığında kurulan komisyonun genişleme konusunda çalışmalar yaptığını, komisyona göre AB'nin önünde basit bir tercih bulunduğunu, bunun da genişleme ya da imparatorluk olduğunu belirtti.
Ash, AB'nin ya Balkan arka bahçesinde birtakım ''fiili kolonilerin'' oluşmasına göz yumacağı ya da Balkan ülkelerinin Birliğe girmelerine ilişkin şartları hazırlamak zorunda kalacağı görüşünü dile getirdi.
Bulgaristan ve Romanya'dan sonra Hırvatistan, Türkiye ve Balkanlar'ın geri kalanının da AB'ye üye olmasıyla Birliğin 10 yıl içinde 35 ülke ve 600 milyon nüfuslu bir yapı haline geleceğini kaydeden yazar, bu büyük nüfusun altıda birinin Müslüman olacağına ve AB üyeliğini isteyen ülkeler arasında Ukrayna, Moldova, Belarus ile bazı Kuzey Afrika ülkelerinin bulunduğuna dikkati çekti.
Timothy Garton Ash, bugüne kadarki genişlemenin AB'yi güçlendirdiğini, ancak bir noktada genişlemenin zayıflatıcı bir unsur haline gelebileceğini savunarak, ''Eğer AB Osmanlı İmparatorluğu'nun bütün kalıntılarını içine alırsa, bu sonuçta Osmanlı İmparatorluğu'nun kaderini paylaşma noktasına kadar gidebilir. Avrupa'nın kendisi 'Avrupa'nın hasta adamı' durumuna düşebilir'' diye yazdı. |
arkan |
Sayın arkadaşlar,
İngiliz gazetesinin bu makalesi ,İngilterenin genel politikalarına uygun
olarak yazılmış, çünkü Osmanlı İmparatorluğunu ilk olarak "hasta adam" diye nitelendiren İngilizlerdir.
Bu gün İngiltere zaten dünyadaki bütün petrol ve yeraltı zenginliklerinin çoğunu kapatmış durumda ve uzun bir süre bunu kullanabilirler.
( Osmanlı'yı yıkan da zamanında dünyanın petrol rezervinin önemli bölümünün üzerinde yer alması ve bunun farkına varamamasıdır. )
Ama diğer AB ülkeleri için durum farklı onların çoğunun İngiltere gibi açık ve kapalı sömürgeleri yok , bunun için en kısa yoldan enerji kaynaklarına ulaşmak istiyorlar . Bu iş Amerika'nın Irak'ı işgal etmesinden sonra tamamen hızlandı, AB hiç olmazsa orta asyadaki rezervleri kaptırmayalım diye düşünüyor olmalı.
AB nin iki yıl kadar öncesinin görüşleri ile bugünkü görüşlerini kıyaslarsanız bu açığa çıkar.
Bu durumda biz aradaki köprü olarak hiç bir taviz vermeden istediğimizi alabiliriz ama bunun için tahriklere kapılmamalıyız, çünkü içeride karışıklık çıkararak istediklerini elde etmek bu ülkelerin en çok tercih ettği yoldur.
|
Bugünün tarihi: 03/05/2025 06:50:34 |