 |
03/05/2025 Eski forum arşivi bölümü
Hukuksal Tartışmalar
Mavi Patikler |
gerunsal |
Mavi Patikliler ...
Simdi de bayanlar alinmasinlar bakalim !
"Erkekler aglamaz."
"Erkekler korkmaz."
"Erkekler kari gibi gülmez."
Derken ortalik dul kadindan geçilmiyor. Zira zavalli erkekler genç yasta
Hakk'in rahmetine kavusuyorlar.
* Siz hiç kapi komsusuna sabah kahvesine gidip karisini çekistiren erkek
gördünüz mü?
Fare görünce bagiran? "Bu ara sinirlerim zayif" deyip habire aglayan?
Oysa onlar da kadinlarla ayni duygulara sahip olarak geliyorlar dünyaya.
Lakin daha ilk gün ayaklarina mavi patik giydirmek suretiyle "Agir ol
bakalim!" diyoruz.
"Ne alákasi var mavi patikle?" demeyin. Mavi soguk ve ciddi bir renktir.
Kime isterseniz sorun.
Ve katiyen tesadüf degildir o patiklerin rengi. Düsünülmüs, tasinilmis,seçilmistir.
Ayaga giydirildigi anda kulaga sunlar fisildanmis demektir: Sen erkeksin. Erkek olmanin gerekleri vardir. Ömrünün sonuna kadar bunlari yerine getirmekle yükümlüsündür.
Ömrünün süresi ise çatlama kat sayina bagli. Içine ata ata ne kadar yasayabilirsen artik.
Bize sorarsan pek uzun sürecegi kanaatinde degiliz.Dikkat edecegin husus, en
dramatik hallerde bile mavi patikli oldugunu unutmamandir.
* Misal, Ásik oldun. Sakin belli etme. Birak karsindaki yansin tutussun. Sen agir ol. Molla desinler yeter ki ásik demesinler.
* Misal, Sevgilinden ayrildin. Sakin aglayip sizlama. Yine birak karsindaki yikilip sürünsün. Gözyasi dedigin kadin kismina yakisir. Zaten senin gözyasi bezlerin mavi patik operasyonuyla alinmis bulunuyor.
* Misal, Eve hirsiz girdi. Karinla yataktasiniz. Tikirti duydunuz ya da hirsizla burun buruna geldiniz. Kim bogusacak adamla? Bak bakalim karinin ayaklarina! Ne renk patikleri?
Pembe.
Ya hirsizinkiyle seninki?
Mavi.
Kural, Mavililer bogusacak. Pembeliler bagiracak. Herkes görevini bilsin. Ta dogumhanede yapildi bu is bölümü.
* Misal, Esinle kavga ettin. Ne yapacaksin? Hiç. isine gidip hiçbir sey olmamis gibi çalisacaksin.
"Ay ismail çok sinirim bozuk, benimki sabah sabah anneme laf etti" diyemezsin.
Karin o esnada telefonun basinda, bir sigara ve bir kahve esliginde arkadaslarina seni çekistiriyor olabilir. Olsun. Onun mazereti var, patikleri pembe.
* Misal, Evde aniden bir böcek peydahlandi. Kim gidecek üstüne? Tabii ki sen. Zira karinin gitmesi hiçbir ise yaramaz. Böcek renk körü mü? Maviyle pembeyi ayiramaz mi? Ve sorarim sana, hangi böcek pembeden korkar? Tam tersine aska gelip karinin üzerine tirmanmaya bile kalkisabilir. Ama mavi... Birrrrr.
* Misal, Savasa gidilecek. Kim gidecek? Tabii ki Mehmetçik. Sen hiç "Vatan
sagolsun" diye bagiran Aysecik gördün mü? Benim bildigim Aysecik kameranin
karsisinda "Size baba diyebilir miyim amca?" diyordu ve hatirladigim
kadariyla omuzunda tüfek falan da yoktu.
Diyecegim, Mavi patikli olmak zor zanaat ...
Yazarı : Bilinmiyor (Ama mavi patikli olduğu belli)
Gökçe Erünsal |
ipekderya |
yalan atla gider, gerçek yürür, yinede tam zamanında yetişir. |
ipekderya |
yalan atla gider, gerçek yürür, yinede tam zamanında yetişir. |
ipekderya |
yalan atla gider, gerçek yürür, yinede tam zamanında yetişir. |
ipekderya |
yalan atla gider, gerçek yürür, yinede tam zamanında yetişir. |
ipekderya |
* Misal, Savasa gidilecek. Kim gidecek? Tabii ki Mehmetçik. Sen hiç "Vatan
sagolsun" diye bagiran Aysecik gördün mü? Benim bildigim Aysecik kameranin
karsisinda "Size baba diyebilir miyim amca?" diyordu ve hatirladigim
kadariyla omuzunda tüfek falan da yoktu.
.............................................................................................................
Bu kahpe baskından yaralı olarak kurtulan bir asker, koşa koşa Erzurum'a varıp kara haberi yetiştirdi. Minarelerden sabah ezânı yerine "Moskof Aziziye'ye girdi!" sesleri yükselmeye başladı.
Bir anda bütün Erzurum duymuştu, bu kara haberi. Ve bir anda bütün Erzurum şahlanıvermişti. Tüfeği olan tüfeğini kaptı, olmayan eline ne geçirdi ise; tırpan, kazma, kürek, sopayı alıp sokaklara döküldü. Erkekli, kadınlı bütün Erzurum halkı Aziziye'ye doğru koşmaya başladı.
Şehrin kenar bir mahallesindeki mütevazi bir evde oturan taze bir gelin vardı. Bir gün evvel, ağabeyi Hasan cepheden ağır yaralı olarak eve getirilmiş ve birkaç saat önce, bu taze gelinin kolları arasında can vermişti. Kocası cephede idi.
Minarelerden yükselen "Moskof Aziziye'ye girdi" seslerine, seferber olup koşanların uğultuları karışıyordu. Taze gelin, bu kara haberi duymuş gibi ağlamaya başlayan üç aylık bebeğini emzirip, uyuttu. Usulca onu beşiğine bıraktı ve heyecan dolu bir sesle: "Seni bana Allah verdi, ben de seni Allah'a emanet ediyorum yavrum" diye mırıldandı.
Sonra şehit kardeşinin döşeğine seğirtti. Ölüyü alnından öptü: "-Seni öldüreni öldüreceğim ben de" dedi, kin dolu bir sesle.
Ve masanın üzerinden satırı kapmasıyla, kapıdan dışarı fırlaması bir oldu. O da çılgınca Aziziye'ye doğru koşmakta olan kadınlı-erkekli, taşlı-sopalı kalabalığın arasına karıştı.
Bütün Erzurum, o Dadaşlar diyarı şahlanmıştı. Erzurum halkı bir sel gibi akıyordu, canından aziz saydığı Aziziye Tabyası'na doğru.
Aziziye'ye yerleşmiş bulunan Moskof, tabyaya yaklaşmakta olanlara karşı yaylım ateşine geçince, bir hayli Erzurumlu kırıldı. Onların kırılışını görmek, ayakta kalabileni büsbütün şahlandırmış ve tabyanın demir kapılarına gülle gibi yükselen kalabalık, bir anda içeri doluvermişti. Demir kapılar bile dayanamamıştı bu olağanüstü imân karşısında.
Aziziye'de boğaz boğaza kanlı bir dövüştür başladı. Balta, tırpan, kazma ve sopası olmayan pençeleriyle Moskofun gırtlağına yapışıyordu. O toplu tüfekli ordu, tam bir bozguna uğramıştı bu ilahi şahlanış karşısında. Türk demeye dili dönmeyen Moskof askerleri Osmanlıyı da kısaltıp, sadece "Osman"a çevirmişlerdi. Başı dara gelen "Osman teslim" deyip canını kurtarmaya bakıyordu. Başka bir zaman olsaydı, Türk'ün merhameti galebe çalardı belki. Fakat bu zaman, başka zamanlardan çok farklıydı. Aziziye'nin dışında ve içinde kadınlı, ihtiyarlı, çocuklu yüzlerce Erzurumlu, kanlar içinde yatıyordu. Onlara ateş açanlar acımışlar mıydı?
Ne "Osman"ı dinleyen oldu, ne de "teslim"e kulak asan". Taze gelin de elinde satırı, karşısına çıkan Moskof'un kafasına, suratına indiriyordu. Şehit düşen ağabeyinin acısını, bin Moskof'u öldürse içinden atamazdı.
2000'e yakın Moskof askeri öldürülmüş ve Aziziye kurtarılmıştı. Düşmanın geri kalan kısmı, selameti atlarına atlayıp kaçmakta bulmuştu. Onları takip etmek için Erzurum'lunun atı yok, fakat ne lazım, ruhlar kanatlıdır. Kaçan atlıyı kovalayan yaya, yine de yakalayıp haklamayı biliyordu.
Yaralılar arasında taze gelin de vardı. Elinde satırı ile dövüşürken aldığı bir yaranın tesiriyle o da kanlar içinde yere yıkılmıştı. Fakat yaralı olarak, baygın halde bulunduğu zaman dahi elindeki kanlı satırını sıkı sıkıya kavramış, bırakmıyordu hırs dolu pençelerinin arasından.
Adı Nene idi taze gelinin. O günden sonra da bütün Erzurum'un tanıyıp saydığı kişilerin arasına katıldı. Doksansekiz yıllık ömrü boyunca bütün Erzurumlulara Moskof'un Aziziye'de nasıl tepelenişini anlattı. Fakat kendinden birkaç kelime ile bahsetti. Ölümünden bir yıl önce kendisini ziyaret eden NATO Başkumandanı'na "Ben o zaman icâp eden şeyi yapmıştım. Bugün de icâp ederse anı şeyi yaparım" demiş ve Amerikalı generali kendine hayran bırakmıştı...
yalan atla gider, gerçek yürür, yinede tam zamanında yetişir. |
hukukçu adayı |
ah kadınlar ah siz yokmusunuz siz bir anlık çekiciliğiniz erkeği ölüme götürmüyor mu? Erkeklerin günahı ne sizdsen çektikleri nedir?resimlere ilk baktığımda aklıma gelen bunlar oldu .amma bu doğru değil.Çünkü bir erkek her zaman kendi nefsine sahip olacak kuvvettedir.Resimlerdeki erkekler aptallık abidesi.
|
ipekderya |
Kadınlığın avantajları
* 30 yaşından sonra tepenizdeki saçlar dökülmeye başlamıyor.
* Birden fazla uyarılma noktasına sahipsiniz.
* Burun ve kulaklarınız kıllarla kaplanmıyor.
* Aylık giderinizin bir bölümünü erotik dergilere ayırmak zorunda değilsiniz.
* Hem duygularınız var, hem de bunlar hakkında konuşabiliyorsunuz.
* Ne kadar içerseniz için, kemerinizi asla bira göbeğinin altından bağlamak zorunda değilsiniz..
* Doğuştan doğru hediyeyi verme yeteneğiniz var...
* Meşrubat kolilerini 6'ncı kata kadar kendiniz taşımak zorunda değilsiniz.
* İstatistiklere göre, siz kocanızdan 7 yıl daha uzun yaşayacaksınız.
* Otomobilin patlayan lastiğini değiştirmeyi bilmek zorunda değilsiniz.
* Sinemada gözyaşlarına boğuldunuz diye utanmanıza gerek yok.
* Ömrünüzün 2 bin 600 saatini tıraş olarak harcamıyorsunuz.
* Yatakta başarısız olma duygusunu tanımıyorsunuz.
* Umumi tuvaletlerde herkes sizi izlemiyor.
* İlle de bir kariyer sahibi olmak zorunda değilsiniz.
* Komşunuza en büyük sırlarınızı bile anlatabilme gücüne sahipsiniz.
* Anne olmanın mutluluğunu yaşayabiliyorsunuz.
yalan atla gider, gerçek yürür, yinede tam zamanında yetişir. |
Av.Ragıp Atay |
Kadınlar ve Erkekler
Bayanlar üstünlüklerini yazmışlar... Erkeklerde parantez içinde cevaplarını eklemişler...
1- Sigaradan sararmış bıyıklarımız yok... (Valla ben de bıyıksızım.
Çevremdeki erkeklerin çoğu bıyıksız. Bıyıklı olanlarında çoğu sigara içmiyor...)
2- Arabamızın yolda patlayan lastiğini değiştirmeyi bilmesek de olur. (Arabalar hakkında bilmediğiniz yegane şey lastik değiştirmek mi ???)
3 - Pantolon giymek bizim için fizyolojik olarak en az etek kadar rahattır. (Bizim zorlandığımızı kim söyledi ki?..)
4 - Kişiliğimiz kullandığımız arabanın beygir gücü ile doğru orantılı olarak değişmiyor. (Haklisiniz...Sizin kişiliğiniz beraber olduğunuz erkeğin cüzdan gücü ile değişiyor...)
5 - "Damsız Girilmez" sözcüğü bize bir şey ifade etmiyor... (Sizin giremediğiniz yerlerin yanında bizim damsız giremediğimiz yerler devede
kulak kalır, yavrummmm).
6 - Kırmızı ışıkta yanımızdaki arabanın bizden önce çıkması yada bir
aracın bizi sollaması hiçbir şey demek değildir. (Bizim için de çevremizdeki diğer hemcinsimizin sahip olduğu mücevherat veya üzerindeki pahalı giysi hiçbir şey demek değildir...)
7 - Bedensel hareketlerimiz vücudumuzdaki olası kasları belirginleştirecek diye bir zorunluluğumuz yok... Kas olacak diye de bir zorunluluğumuz yok hatta. (Selulitler olmayacak gibi bir zorunluluğunuz var ama. Yaaaa...)
8- Kozmetik ürünleri ve estetik cerrahinin olanaklarından sonuna kadar yararlanabiliriz... (Buna hiç bir itirazımız yok. Lütfen aynen böyle devam edin...)
9 - Asık oluyoruz... Korkmadan. (BİZ ROBOT MUYUZ LEN? BİZDE OLUYOZ. AZİCİK ODUMUZ PATLİYOR AMA NEDEN OLANLAR UTANSİN...)
10 - Duygusal saçmalıklar adına kredi sahibiyiz...çiçek ve çikolata istiyoruz.... (İstediğinizin hepsi buysa sorun değil. Alırız...Madden mi
olsun bitter mi?..)
11 - Evde, banyoda, kil- tüy dökmeyiz... (Hayiiiirrrrr...Yalaaaannnnnn.....Küvetteki, lavabodaki, yataktaki ve yemekteki sacların çoğu size ait...)
12- 50 yasından önce hiçbir erkeğe seks için para ödemek zorunda değiliz.
(öderiz, ne olmuş? Para bizim değil mi? Hem cinsellik için para saçmak, para için cinsellik saçmaktan daha makuldür... )
13 - Her sabah traş olmak zorunda değiliz. (Valla ben tras olmayı ağda yaptırmaya tercih ederim şahsen...)
14 - Genellikle istediğimizi almamız için söylememiz yeterlidir.. (Başka şeyler de yapmanız gerekiyor ama...)
15 - Ayakta kalmak (!) için 1,5 kaymaklı künefe yememiz gerekmiyor.. (Ayakta kalabilmeniz (!) için 1,5 kaymaklı künefeden vazgeçmeniz
gerekiyor...)
16 - Bebeklik albümlerimiz sırtüstü ve çırılçıplak resimlerimizle dolu değil... (Yiğidin mali meydandadır...)
17 - "Hadi amcalara göster pipini.." seklinde çocukluk anılarımız olmaz... (Onu ilerleyen yıllarda yapmak durumundasınız ama...)
18 - Ucan tekmelerle birbirimizin ağzını yüzünü kırdığımız sporlar yapmıyoruz... (Vahşi bakışlarla birbirinizin gözünü oyduğunuz kıskançlık,
haset, çekememe sporlarıyla yeterince uğraşıyorsunuz...)
19 - Para cüzdanımız bir sure sonra kavisli ve yuvarlak bir sekil almıyor. (Bizim de çantamız zamanla bavula dönüşmüyor..)
20- Hayatımızda silaha yer yok. Hiç iki kadının silahla oynarken birbirini vurduğunu duydunuz mu? (Giyim, kuşam?... Hiç iki erkeğin "aman
tanrım benim elbisemin aynısından giymiş" diye mahvoldugunu duydunuz mu? Ayrica Ispanya''da bir istatistik yapmislar.Boga gureslerini seyretmeye gidenler agirlikli olarak kadinlarmis...)
21 - Horlamiyoruz.... (Halt etmissiniz. Hatta hickirmiyor, gegirmiyor, sayiklamiyor ve hapsurmuyorsunuz da. Yoksa siz insan degil misiniz?..Size Afrodit diyebilir miyim? )
22 - Az bildigimiz bir sey uzerinde cok fazla konusabiliriz. ( Yani cok konusup, hicbir sey soylemezsiniz... Marifetmis gibi ovunmezler mi birde...)
23 - Birbirimize, beklenmedik yikici sonuclar dogurabilecek essek sakalari yapma adetimiz yoktur. ( Cevrenizdeki diger hatunlar hakkinda
senaryo dedikodular uretmek gibi bir adetiniz var ama...)
24 - Canimizin cektigi yemegi kendimiz pisirebiliriz. (Dardanel sagolsun, artik biz de yapabiliyoruz ayni seyi...Gerci biraz pahaliya geliyo ama...)
25 - Kerizi parasindan ayirmada Allah vergisi bir yetenegimiz vardir. (Cidden boyle dusunuyorsaniz cok cok ayip. Hem kimin keriz oldugu en sonra ortaya cikiyor.).
26- Sigaramizi yakacak birileri hep vardir... (Orgazm sigarasi, degil mi?...)
27 - Tukurmeyiz... (Kiritmayiz...)
28 - Sanat eserlerinin %90''i kadinlardan esinlenmistir. (Sanat eserlerinin %90''i erkekler tarafindan gerceklestirilmistir.)
29 - Ciglik atabiliyoruz... Sevinince, uzulunce, korkunca... (Nara atabiliyoruz... Her zaman...)
30 - Uzaga iseme, uzaga tukurme, yuksek sesle gegirme gibi aptalca karizma krikolarimiz yok.... (Ortamin en guzeli olma, en zayifi olma, en pahali giyineni olma, en zengin kocayi bulma gibi krikolariniz var ama...)
31 - Askere gitmiyoruz.. (Hamile kalmiyoruz...)
32- Mucevherler bizim... (O ne? Yenir mi? Icilir mi?...)
33- Yagmurda semsiyesiz kalmayiz. (Kalsaniz ne olcak ki? Erimekten mi korkuyorsunuz? Yagmur altinda yurumenin zevkini bir yasasaniz halbuki...)
34- Kol saatimizin ayni zamanda hesap makinesi, takometre, barometre, termometre ve radyo olmasi gerekmiyor. (Cantamizda ruj, allik, pudra, yedek corap, ped, islak mendil, vs. tasimamiz gerekmiyor..)
35 - Dogumgunu, evlilik yildonumu gibi ozel gunleri parmagimiza kirmizi iplik baglamadan da hatyrlayabiliyoruz... (Utuyu fiste, yemegi ocakta, arabanin anahtarini kontakta unutmuyoruz. Bunlar daha faydali...)
36- "Kaaaave.."ye gitmiyoruz. (Gunlere ve evcilik oyunlarina gitmiyoruz...)
37 - Istemezsek hesap odemeyebiliriz. (Afiyet olsun.Ama unutmayin ki yediklerinizin karsiligini er ya da gec bir sekilde odetirler. Bu duruma dusmemek en iyisi degil mi?)
38- Gece eve birakiliriz... ( Gece evde birakiriz...)
39 - Bulasik makinesini calistirmak icin muhendislik egitimi almamiz gerekmiyor. (Diger elektronik cihazlari kullanabilmeniz icin gerekiyor
ama...)
40 - Ortaliktaki alakasiz her turlu nesne ve sozcukten cinsel cagrisimlar cikarip gunun yarisini seks dusunerek gecirmeyiz... ( Valla geyik olsun diye yapiyoruz. Hem siz gunun yarisini ayna karsisinda guzellesmeye calisarak geciriyorsunuz ama. Hangi amacla?...)
|
ipekderya |
Sende mi!!
yalan atla gider, gerçek yürür, yinede tam zamanında yetişir. |
Av.Ragıp Atay |
O kadar da değil, her ne kadar pembe patikl giymiyorsak da, sizler gibi mavi patiklerin altında, biz de (44 numara da olsa ayak taşıyoruz.
BABA-KIZ DİYALOĞU
Baba ve kızı arasındaki yıllar geçtikçe farklılaşan diyalog
ilginizi çekecek...
0 yaşında
Baba :
Ne kadar da güzel. Şimdi bu küçücük şey benim kızım mı...¿
Gözleri de bana ne kadar çok benziyor...
Kızı :
Bu gözlerini benden hiç ayirmayan adam babam olsa gerek...
5 yaşında
Baba :
Prensesim benim, güzel kızım...
Söyle bakalım baban sana ne alsın...?
Kızı :
En çok babamı seviyorum...
Babam, niye annemle uyuyor...?
Hep benimle uyusun, başkasını sevmesin...
10 yaşında
Baba :
Gittikçe yaramaz oluyor, kime çekti bu kız...¿
Kızı :
Ben babama aşığım...
Büyüyünce babam gibi erkekle evlenecegim...
Babam bu ay harçlığımı arttırır mı...¿
15 yaşında
Baba :
Ne kadar da çabuk büyüdü...
Eve de gittikçe geç kalmaya basladı, bu gidişle başına kötü
bir şey gelecek... Sanırım daha sert konuşmalıyım...
Kızı :
Babam yüzünden arkadaşlarımla istediğim kadar vakit
geçiremiyorum...
Bana baskı uygulamasından nefret ediyorum...
Ne zaman özgür olacağım...¿
20 yaşında
Baba :
Artık sözümü dinlemiyor, benden giderek uzaklaşıyor...
Kendi parasını da kazanmaya basladı ya, bana ihtiyacı kalmadı
tabii.
Uzun zamandır tatlı bir-iki laf geçmedi aramızda zaten...
Evi de sürekli erkekler arıyor. Galiba kızım elden gidiyor...
Kızı :
Her dediğime alınıyor, beni bir türlü anlamıyor...
Hele geçen gün giydiğim mini eteğe karışmasına ne demeli...¿
Evden ayrılıp, kendi hayatımı kurmalıyım...
Çocuk muamelesi görmekten bıktım artık!...
25 yaşında
Baba :
Bir gün bunun olacağını biliyordum...
İşte evleniyor...
Zaten aramız eskisi gibi değildi...
Şimdi bir de kocası var...
Prensesim beni terkediyor...
Kızı :
Böyle bir günde bile o mutsuz ifadeyi takınmasının ne lüzumu
var ki...¿
Biliyorum, onu bir türlü içine sindiremedi. Bu yüzden
yapıyor...
Kendi hayalindeki damat degil ya!...
Sanki birlikte yaşayacak olan o...
30 yaşında
Baba :
Çok az görüşüyoruz. Daha sık biraraya gelsek ne iyi olur...
Hem torunlarımı da özlüyorum...
Kendi arkadaş çevrelerinden fırsat bulup da bize gelemiyorlar
ki...
Kızı :
Babamları da çok ihmal ediyorum galiba...
Yine telefonda çok üzgün geldi sesi...
Haftasonu onlara süpriz yapmak en iyisi...
40 yaşında
Baba :
Kızım, benim entellektüel düzeyimi yeterli bulmuyor...
Ona göre çağın gerisinde düşünüyormuşum...
Oysa küçükken derslerine hep ben yardım ederdim...
Anlayamadığı bütün problemleri bana sorardı...
Şimdi beni beğenmiyor...
Bir daha onunla asla politik tartışmalara girmeyecegim...
Kızı :
Babam giderek daha da çocuk gibi davranıyor...
Sürekli bir şeylerden yakınıyor...
Gerçi son zamanlarda sağlığı da iyi değil ama...
Ya ona bir şey olursa...¿
Zaten hiçbir zaman dilediği gibi bir evlat da olamadım...
45 yaşında
Baba :
Kızımın mutlu bir yuvası olması ne güzel...
Gözüm arkada gitmeyecegim. Her şeyi kendi başardı...
Onunla gurur duyuyorum...
Kızı :
Babam için çok endişeleniyorum. Onu kaybetmeye hazır
değilim...
İlaçlarını da hep ihmal ediyor zaten...
Allah'ım onu benden alma!
50 yaşında
Baba :
Dünyada mutlu kal kızım !...
Kızı :
Seni çok özleyecegim ve arayacağım babacığım...
Şimdi ben kime danışacağım, kim yardım edecek bana...¿
Ne olur gittiğin yerde çok mutlu ol...
Ve hep yanımda olduğunu hissettir,
Ne bileyim ben, arada sırada işaretler yolla mesela...
Ah babacığım! Sensiz nasıl yaşayacağım...¿
55 yaşında
Kadın :
Sen gideli, seni daha iyi anlıyorum babacığım...
Keşke seni hiç üzmeseydim demeyeceğim,
Çünkü "keşke"lerin hiçbir şeyi değiştiremeyeceğini
biliyorum....
Yine de beni duyuyorsan, lütfen seni
üzdüğüm her gün için çok ama çok pişman olduğumu bil olur
mu...¿
|
ipekderya |
Küçük bir erkek çocuk, annesine sordu: "Niçin ağlıyorsun?"
"Çünkü ben kadınım." Diye cevapladı annesi.
"Anlamadım!" dedi çocuk.
Annesi, çocuğu kucaklayıp
"Hiç bir zaman anlayamayacaksın!" dedi.
Babasına "Baba, annem niçin ağlıyor?" diye sordu.
Babanın cevabı: "Bütün kadınlar sebepsiz ağlayabilen yapıdadır" oldu.
Küçük çocuk büyüdü, yetişkin adam oldu, halâ kadınların niçin ağladıklarını keşfedemedi. Nihayet öldükten sonra cennete gittiğinde Allah'a sordu.
"Allahım!" dedi:
"Kadınlar niçin bu kadar kolay ağlayabiliyorlar?"
Allah:
"Ben kadınları özel yarattım!
Tüm yaşamın ağırlığını taşıyabilecek kuvvette olmasına rağmen başkalarına teselli verecek kadar yumuşak omuzlar, doğumun acısına olduğu kadar doğurdukları evlatlarının nankörlüğüne dayanabilecek iç kuvvetini verdim.
Başkalarının kuvvetinin kalmadığında; devam edecek azmi,
ailesinin hastalığında; yorgunluğa pabuç bıraktırmayacak kudreti verdim.
Her türlü şart altında, hatta kendilerini çok kötü incitseler de,
çocuklarını sevmek duygusallığını verdim. Bu duygusallık her yaştaki çocuklarının yaralarını sarmalarına, sorunlarını dinleyip paylaşmalarına yardım ediyor.
Kocalarını tüm kusurlarıyla sevmek kuvvetini verdim.
Onlara iyi bir kocanın eşini asla incitmeyeceğini fakat bazen destek ve kuvvetini deneyecek davranışlarda bulunacağını anlayacak duyarlı bir zeka verdim.
Tek zayıflık olarak kadınlara bir gözyaşı verdim...
Tamamen kendilerinin sahip oldukları, ihtiyaçları olduğunda kullanmak üzere.
İnsanlık için bir gözyaşı..." diye cevapladı...
Kadını güzel yapan şey ne saçı, ne vücudu,ne de kendini ne şekilde taşıdığıdır.
Kadını esas güzel yapan sevgisini paylaşabilmesi,fedakarlığı, sorumluluğu, anlayışı, sadece bilgiye değil aynı zamanda kalbe de yönelik aklıdır.
yalan atla gider, gerçek yürür, yinede tam zamanında yetişir. |
Av.Ragıp Atay |
Bir zamanlar dünyaya gelmeye hazırlanan bir çocuk,Yaratıcısına sormuş:
-Kısa bir süre sonra beni dünyaya göndereceğini söylediler,fakat ben o kadar küçük ve güçsüzüm ki orada nasıl yaşayacağımı bilemiyorum!
-Tüm meleklerin arasından bir tanesini senin için seçtim.O,seni bekliyor.Meleğin sana her gün şarkılar söyleyecek ve sana gülümseyecek,böylece sen onun sevgisini her zaman üzerinde hissedecek ve mutlu olacaksın.
-Peki!İnsanlar bir şey söylediklerinde dillerini bilmeden söylenenleri nasıl anlayacağım?
-Meleğin sana dünyada duyabileceğin en güzel,en tatlı sözcükleri söyleyecek,sana konuşmayı dikkatle ve saygıyla öğretecek.
-Dünyada kötü insanların olduğunu duydum.Beni onlardan kim koruyacak?
-Meleğin seni hayatı pahasına koruyacaktır,merak etme!
O sırada bir sessizlik olur ve dünyadan sesler gelmeye başlar.Çocuk gitmek üzere olduğunu anlar ve son bir soru daha sorar:
-Eğer gitmek üzere isem lütfen söyler misin,benim meleğimin adı nedir?
-Meleğinin adının önemi yok.Sen ona ANNE diyeceksin...
|
Bugünün tarihi: 03/05/2025 09:07:01 |