commodore1tr |
Onun yapısında vardı en sevinçli anında bile bir burukluk her zaman üzerindeydi. Kimse onun bu durumuna anlam veremezdi sanki hep ulaşmak istediği bir yer bir şeyden yoksun kalmış bir ifadeyle bakardı çevresine ve hayata tâki hayatını değiştirecek okulunun koridorunda
o güzel kızı görene kadar sanki şimdiye kadar hiç hissetmediği bir şekilde atıyordu kalbi gözlerindeki ışıltı yıldızlar kadar parlaktı bir başka atıyordu sanki kalbi. Gece gündüz hep onu düşünmeye başladı bir süre sonra can sıkıcı olmaya başladı bu durum çünkü onunla konuşmak yüreğindekileri onunla paylaşmak istiyordu ama yapamazdı onu kırmak ve kendisinin dahada üzülmesinden korkuyordu.
Bir sabah okula geç kalmıştı zar zor okul bahçesindeki sırasına yetişti yönetici tam konuşmasını bitirmiş herkesten saygı duruşunda durmasını istiyordu bir anlam veremeyerek durdu daha sonra sınıflara dağıldılar en yakın olduğu arkadaşına sordu "Ne için saygı duruşunda duruldu" diye arkadaşı gözlerine baktı söylemek söylemek arasında sessiz kaldı. Sorusunu tekrarladı "Ne İçin?" diyerek arkadaşı üzelmemesini düşünerek "Bilmiyorum." dedi. Ders arasında bahçede hep o güzel kızı aradı gözleri bir türlü göremiyordu onu bügün okula gelmediğini düşünerek sessizce sırasına oturdu. Bu durumunu gören arkadaşı dayanamadı "Bak sana birşey söyleyeceğim fakat üzülme." dedi. Anlam veremedi önce sözlerine kafasını salladı arkadaşı "bugünkü saygı duruşu senin hoşlandığın güzel kız için yapıldı." dedi. Gözleri yerinden fırlayacak gibi "ne." dedi. Arkadaşı "Trafik kazasında kendi ve tüm ailesi ölmüş." dedi. Durdu hiçbir şey söylemedi söylemedi ama büyük üzüntüsü o kadar belli olduki arkadaşı bunu farkketti, oda başını öne eğip oturdu sırasına. Kafasını çevirdiğinde gözlerinden yaşların aktığını gördü. Oda üzülmüştü bu duruma. O gün okul ona o kadar sessiz o kadar küçük gelmişti hiçbir dersi dinlemedi gözlerini pencereden gökyüzünden ayırmıyordu.
Çıkış saati geldiğinde otobüsüne binmedi yürümeyi tercih etti. Yavaş düşünceli,üzüntülü ve küçük adımlarla yürüyordu adımları onu eve değil bir köprüye götürüyordu köprünün ortasına geldiğinde korkuluklara tırmanıp oturdu. Düşündü düşündü o kadar üzüntülü ve mutsuzduki etrafını gökyüzünü korku dolu gözleriyle seyrediyordu. Ve bir kalabalık toplanmıştı etrafına herkes anlamıştı o köprüden kendini atacaktı ordaki herkes ona dil döküyor yapmamasını söylüyordu. O kadar tehlikeli bir yerdeydiki ona yaklaşmak bile çok tehlikeli olabilirdi. O tüm konuşmalara kalabalığı duymayıp etrafını izlemeye devam ediyordu.
O arada bir ses duydu "Atlama ne istersin ne yapalım." diye sesin geldiği yöne bakarak "Bana küçük bir sepet dolusu sevgi getirebilirimisiniz?" diye sordu. Bir anda orası sessizleşti herkes şok olmuş gözlerle bakıyordu ona. Hayatında hiç yapmadığı birşey için "Sigaranız varmı?" dedi. Yanan bir sigara uzaktan uzaktan uzatıldı bir nefes çektikten sonra öksürmeye başladı elinden attı. "Bana hayattan ne istersin diye sormayın, çünkü ben ne istersem hayat onu aldı benden".dedi Kafasını kaldırıp gökyüzüne baktı uçan kuşları gördü "Ona alabileceği son şeyi veriyorum." dedi ve yüzünde çok küçük bir tebessümle herkesin şaşkın bakışları arasında kendini bıraktı köprüden aşağıya.Ancak ertesi gün çıkarıldı cesedi sudan fakat onun yüzündeki ifadeyi gören herkeş şok olmuştu atlarkenki tebbessüm sanki aynen duruyordu yüzünde hayatta pek yapmadığı yapamadığı tebbessümüyle ölmüştü,ama içindeki acının mutsuzluğun büyüklüğünü
kimse bilemezdi. Belki bu dünyada bulamadığı mutluluğu ölümle bulmuştu.
bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum |