Hukuki.NET


03/05/2025  Eski forum arşivi bölümü

Hukuksal Tartışmalar




 


Forum:
İptal Davaları (279/2 - 283)
xewer İ.İ.K.’nun 279/2. maddesinde “Para veya mutat ödeme vasıtalarından gayrı bir suretle yapılan ödemeler batıldır” denilmektedir. Bir şahsın veya şirketin alacağına mahsuben borçludan gayrimenkul veya araba almasının hukuken ne gibi bir sakıncası olduğunu da anlayabilmiş değilim. En basit örnekle, Türkiye’nin her yerinde taşeron müteahhide iş yapar karşılığında daire alır. Malzemeci müteahhide malzeme satar karşılığında daire alır. İnsanlar hizmetleri karşılığında mal alırlar. Bu durumlar ticari hayatta sıkça karşılaşılan durumlardır. Alacaklı alacağını alabilmek için illaki borçludan senet,çek aldıktan sonra borçluyu icraya verip haciz mi uygulamalıdır. İcraya konulan bir alacak, borçluya daha ağır yaralar açacaktır. (vekalet ücreti, haciz ve satış masrafları vs) Bir kişinin alacağını takip etmesi (alacağına mahsuben mal alması veya alacağını güvence altına almak için malı üzerine geçirmesi) kadar doğal bir hakkı olamaz herhalde. Bence böyle durumlarda ancak başka bir alacaklıya zarar veriliyorsa: örneğin kişi 50 milyar TL. olan alacağına mahsuben 100 milyar TL.’lik bir yeri borçludan almışsa aradaki 50 milyar TL. olan farkın iptal edilmesi gerekir. Ama alacaklı 3 liralık alacağına mahsuben borçludan 3 liralık bir mal aldıysa ve 3 liralık alacağını ispat ediyorsa , borcuna karşılık malını veren borçlunun alacaklılarından mal kaçırmadığı açık olup, iptali gerektirecek bir durum (amme alacakları hariç) olmamalıdır. Böyle durumlarda alacağına mahsuben mal alan kişi, “ Benim Ahmet’ten alacağım vardı Ahmet bana borcunu nakit para ile ödedi, ben de aldığım para ile Ahmet’in malını satın aldım” mı demelidir. 279.maddenin son paragrafında “Bu tasarruflardan istifade eden kimse borçlunun hal ve vaziyetini bilmediğini ispat eylerse iptal davası dinlenmez.” denilmektedir. Alacağına mahsuben mal alan ve alacağını güvence olarak ipotek alan kimse borçlunun hal ve vaziyetini bilmediğini nasıl ispat edebilir, borçlunun nakit ödeme gücü olmadığı borcunu malları ile ödediği bellidir. Ayrıca herkes önce kendi alacağını kurtarmaya çalışacaktır. Borçlu borca batık diye herkes alacağından vaz mı geçmelidir. Ayrıca İ.İ.K.’nun 283. maddesinde “İptal davasını kaybeden üçüncü şahıs, karşılık olarak şeyi veya bedelini borçludan veya iflas masasından geri istiyebilir.” denilmektedir. Bu durumda davayı kaybeden 3. şahıs borçlunun neyini alacaktır. Borçlunun bir şeyi olsa iptal davasını açan alacaklıya aciz belgesi verilmezdi. Örneğin alacağına karşılık borçludan mal alan malı aldığı zaman önceden borçludan aldığı çeki borçluya veren daha sonra da başka bir alacaklının açtığı iptal davasını kaybeden 3. şahıs borçlunun neyini alacaktır. Elindeki çeki borçluya vermekle borçluyu hapse attırma yaptırımını da kaybetmiştir. Bu gibi durumlarla karşılaşılmakta sonuçta da kişiler arasındaki problemler hukuki olmayan yollarla halledilmeye çalışılmaktadır. Hukukçu olmasam da yasaları düzenleyenlerin Türkiye’de yaşanan krizler nedeni ile ticari hayatın zorluklarını göz önüne almaları ve mantıklı düşünmeleri gerektiğini düşünüyorum. Avukat arkadaşların da bu konudaki görüş ve yorumlarını bekliyorum.
Av.Ragıp Atay YA ARKADAŞ, HER YERDE SEN VARSIN sayın xever, konuyu değişik forumlara taşıyarak, çabuk çözüm bulamazsın. hem konu dağılıyor, hem de hukukçu arkadaşlar eksik bilgileniyor. lütfen tek forumda kal, sorunu tüm detayları ile tartışalım
xewer Haklısınız. Ancak ben forum kurallarını okumadan yalnışlıkla bu katagoride forum açtım özür dilerim. Ben soruna kendi sorunuma çözüm bulmaktan ziyade konuyu genel olarak tartışmaya açmak amacı ile bu iki forumu eklemiştim. Benim sorunum 279/2 ile ilgili değil ancak ticaretle ilgilenen ben ve benim gibilerin karşılaştığı durumlardan., benim derdim kötü niyet durumu. İlginiz ve uyarınız için teşekkürler, hatam için tekrar özür dilerim. Zaten konu ile sizden başka ilgilenen de olmadı nedense.
Av.Tayfun Eyilik İİK 279/2 yi sizin yazdığınız gibi yorumlarsak zaten para dışında “Para veya mutat ödeme vasıtalarından gayri bir suretle” ödeme yapılamayacağı sonucuna varırız. Oysa 279 maddenin bulunduğu ON BİRİNCİ BAP İPTAL DAVASI başlığını taşımaktadır. Doktrinde söylendiği şekli ile “Tasarrufun İptali Davaları” dır. 277 ve devamı maddeleri bu hususu düzenlemiştir. 279/2 de tarif edilen hal bir kanuni karinedir. Batıl olma müeyyidesi sadece bu hükümlerdeki şartlar içinde geçerlidir. İddia kanuni bir karineye dayanıyorsa aksini ispat etmek gerekir. Elbetteki ticari hayatın gerekli içinde bu tür ödemeler yasaklanmış değildir. Ancak alacağını ödemeyenlerin çeşitli vasıtalarla mal varlıklarını alacaklılardan kaçınmak için elden çıkardıkları da bir gerçektir. Hele ticaret yapıyorsanız başka bir değişle tacirseniz veya tacir gibi davranmanız gerekirse bu tür tasarruflardan zaten kaçınmanız gerekmektedir. Yasada “Bu tasarraflardan istifade eden kimse borçlunun hal ve vaziyetini bilmediğini ispat eylerse iptal davası dinlenmez “ demek sureti ile açıkça bunu söylemektedir. Kaldı ki yasada tarif edilen ödeme tiplerinin hayatın normal akışına uygun olduğu ileri sürülemez. Burada korunan üçüncü kişi alacaklılardır. Hatta yasa alacaklıları birbirine karşı dahi korumaktadır. Diğer alacaklılara göre haksız yere avantajlı bir duruma gelmeyi de engeller Amme alacaklarını ayrı tutmanızı anlayamadım. “Böyle durumlarda alacağına mahsuben mal alan kişi, “ Benim Ahmet’ten alacağım vardı Ahmet bana borcunu nakit para ile ödedi, ben de aldığım para ile Ahmet’in malını satın aldım” mı demelidir” evet öyle demelidir. Uyanık borçlulardan alacacaklıları kim koruyacak peki ? zaman insanları değil armutları olgunlaştırır.
xewer 1) Borçlu olan bir kişinin borcuna karşılık malını alacaklısına vermesi uyanıklık mıdır yoksa iyi niyetli bir yaklaşım mıdır? 2)“Bu tasarraflardan istifade eden kimse borçlunun hal ve vaziyetini bilmediğini ispat eylerse iptal davası dinlenmez “ denmiştir ancak bunun ispatı nasıl olacaktır. 3) Bildiğim kadarı ile amme alacakları sıra cetvelinde adi alacakların önüne geçmektedir. 4)İptal davasında alacağına karşı mal alan kişi“ Benim Ahmet’ten alacağım vardı Ahmet bana borcunu nakit para ile ödedi, ben de aldığım para ile Ahmet’in malını satın aldım” derse bunu hangi hakim kabul eder? 5) Ticari hayatta alacağına karşı mal almaktan kaçınmak bazı durumlarda alacağının üzerine çizgi çekmek anlamına gelir. Para kolay kazanılmıyor. 6) Alacağına karşı mal almak bence hayatın normal akışına uygundur. Hayatın normal akışına uygun olmayan borçluyu icraya verdikten sonra borçluya daha ağır yaralar açıp borcunu ödeyemez hale getirmektir. 7) Bence borcuna karşılık malını alacaklısına veren kişi mal kaçırmamıştır.
Av.Tayfun Eyilik 1) Borçlu olan bir kişinin borcuna karşılık malını alacaklısına vermesi uyanıklık mıdır yoksa iyi niyetli bir yaklaşım mıdır Borçlu olan kişinin malını borcuna karşılık bir başkasına vermesi uyanıklak değil ama diğer alacaklıları zarara uğratmak olur. Burdaki uyanıklık olarak diğer alacaklılara göre avantajlı duruma gelen alacaklıyı tarif etmiştim. 2)“Bu tasarraflardan istifade eden kimse borçlunun hal ve vaziyetini bilmediğini ispat eylerse iptal davası dinlenmez “ denmiştir ancak bunun ispatı nasıl olacaktır. Bunun ispatı her türlü delil ile olacaktır. Ancak kanuni bir karinenin aksinin ispatı Örneğin mal bir pazardan çarşıdan açık artırmadan bir ilandan blunmuşsa borçlu ile her hangi bir hukuki ilişki içinde geçmişte olmamışsanız gibi 3) Bildiğim kadarı ile amme alacakları sıra cetvelinde adi alacakların önüne geçmektedir. Amme alacakları adi alacaklara göre bir avantajı vardır. Ancak öne geçmek yerine ilk hacze garameten iştirak eder. Ancak malın aynından kaynaklanan amme alacakları öne geçer. yinede konu ile ilgisini anlamadım. 4)İptal davasında alacağına karşı mal alan kişi“ Benim Ahmet’ten alacağım vardı Ahmet bana borcunu nakit para ile ödedi, ben de aldığım para ile Ahmet’in malını satın aldım” derse bunu hangi hakim kabul eder? resmi senede bağlamışsanız niye kabul etmesin 5) Ticari hayatta alacağına karşı mal almaktan kaçınmak bazı durumlarda alacağının üzerine çizgi çekmek anlamına gelir. Para kolay kazanılmıyor. "girişimci"nin tanımı da zaten risk almaktır. 6) Alacağına karşı mal almak bence hayatın normal akışına uygundur. Hayatın normal akışına uygun olmayan borçluyu icraya verdikten sonra borçluya daha ağır yaralar açıp borcunu ödeyemez hale getirmektir alacğına karşılık mal almak hayatın olağan akışına uygun değildir. Ortada olağan üstü bir durum var demektir. ve bunun makul sebepleri olmalıdır. Alacağını dava veya takip yolu ile almak kadar olağan bir durum yoktur. Ancak adelet sistemindeki yaraların konu ile ilgisi yoktur. 7) Bence borcuna karşılık malını alacaklısına veren kişi mal kaçırmamıştır. Diğer alacaklılardan kaçırmıştır. zaman insanları değil armutları olgunlaştırır.
xewer Syn. Irmak siz hukukçu ben de mühendis olunca konuya tamamen zıt yönlerden bakmamızı doğal karşılıyorum. Siz konu ile ilgili görüşlerinizi madde madde açıklamışsınız, şimdi ben de kendi bakış açımdan yorumlayacağım böylece ortak bir noktada buluşma şansımız olabilir!!! 1)Birinden alacağınız var. Adam size gelip ben borcumu sana malımı vererek ödeyeyim diyor veya siz adamı sıkıştırıp (aksi halde icraya vereceksiniz borç bir anda büyüyecek)bunu teklif ediyorsunuz. Bu durumda siz bu adamın başkalarına borcu vardır ya da bu adam başkalarına sahte borç ikrar eder diye düşünüp bu malı almayacak mısınız? Eğer ticari alışverişlerimizde alışverişte bulunduğumuz kişilerin başka alacaklıları bize dava açarsa diye düşünecek olursak iş yapamaz hale geliriz. Borçlunun malını satıp parasını size vermesi ile alacağınız değerindeki malını size vermesi arasındaki fark nedir? 2)Alacağınıza karşılık mal aldınız daha sonra da size iptal davası açıldı. Malı aldığınız kişinin başkasına borcu olduğu alnında mı yazmaktadır. Eğer alacağınıza karşılık mal aldıysanız veya alacağınızı temin için ipotek aldıysanız borçlu ile geçmişte hukuki veya ticari ilişki içindesiniz demektir. Borçlunun nakit sıkıntısı içinde olduğu açıktır. (veya adamın nakiti vardır ancak başka işte kullanacağından borcuna karşılık malını vermiştir bu durumda adamın kafasına silah mı dayayalım elindeki nakiti almak için) Bu durumda borçlunun hal ve vaziyetini bilmediğinizi nasıl ispatlarsınız, ayrıca borçlunun hal ve vaziyetinden size ne sen alacağını almışsın bu da en doğal hakkın!!! 3)Amme alacakları konusunu: Malı alacağına karşılık alan kişinin, borçlunun malını haczettirip satışa çıkardıktan sonra icrada alacağına mahsuben aldığını kabul etmek gerektiğini (iş kestirmeden halledilmiş mal direk alınmıştır.) düşündüğümden amme alacakları ile ilgili olarak açılan iptal davalarında amme alacaklarının adi alacaklardan öncelikli olduğundan bu tür satışların iptal edilmesi gerektiğini düşünüyorum. 4)Ahmet’ten mal alma konusu. Yani böyle bir durumda gerçeği söylemek yerine hakime yalan söyleyip işi kılıfına uydurmalıyız, minareyi çalan kılıfını hazırlarmış gerçi biz bir şey çalmamıştık sadece alacağımızı almıştık ama neyse!!! Bu durumda iş zaten resmi senede bağlı da para transferi sorun. Hakim böyle bir yalanı yemez. 5)Evet ticarette kazanmakta kaybetmekte. Eğer ilk hamleyi siz yaparsanız malı borçludan siz alırsınız. Eğer sona kaldıysanız iptal davası açmak yerine bir dahaki sefere zamanında hamle yapmayı öğrenirsiniz. Benim birinden alacağım olsa ve benden mal kaçırıldığından şüpheleniyorsam ben de iptal davası açarım ama eğer başkası alacağına karşılık o malı aldıysa kaderime razı olurum; alacağımı kanuni boşluklardan yararlanıp diğer bir alacaklıdan tahsil etmeye çalışmam bu ticari anlayışa yakışmaz vicdanen de rahatsızlık verici. 6)Adamı icraya verdik, malını satışa çıkardık ve malı icrada alacağımıza mahsuben aldık bu işin uzun yönü. Ya da malı direk alacağımıza karşılık aldık fark nedir? Herkes alacağını nakit olarak almak ister ama sokaktaki 100 kişiye soralım 99’u alacağına karşılık mal alır bundan daha doğal bir şey yok. Ticari hayatta alacağını icra takibi yolu ile tahsil ettiğin kişi ile büyük bir olasılıkla bir daha iş yapmazsın, normal hayatta ise icralık olduğun kişi ile konuşmazsın bile, bunların nesi doğal, size doğal geliyor herhalde. İsterseniz sıkıp sokağa sorun!!! Avukatlar bile en kötü anlaşma, mahkemelik olmaktan iyidir diyor. 7)Borçlunun malı verdiği adamda alacaklı diğerleri de birine verse diğeri dava açacak. Bu durumda borçlunun menfaati nedir? kimden neyi kaçırıyor? Ödemelerimizi kime nasıl yapacağımızı da mı hukuk belirleyecek biz nasıl iş yapacağız bu durumda. 8)279.madde katı bir şekilde uygulanırsa borca batık durumdaki her alacaklı diğer bir alacaklı ile anlaşır ve borcuna karşılık verdiği malları kullanarak iki alacaklıdan birden kurtulmaya çalışır yada anlaştığı kişilere senet verip alacaklısına verdiği malı geri alır. Hayat her zaman normal akmıyor. ( Bu arada bu borçlunun malı da amma değerliymiş bir türlü paylaşamadık gitti!!) ADALETİN YERİNE GELEBİLMESİ İÇİN OLAYLARIN ŞEKLEN VARLIĞI DEĞİL GERÇEKLİĞİ GÖZ ÖNÜNE ALINMALIDIR. Şimdi gelelim 278/2 ve 279/2. maddelerin gerçek hayattaki hayatın normal akışına uygun olmayan uygulamalarına: (Bunlar gerçek yaşanmış şeyler yaşanıyor da dolandırıcıların cirit attığı bu ortamda yaşanması da doğal) 279/2 Uygulaması: Durum 1: Borçlu borcuna karşılık malını alacaklısına veriyor alacaklının elinden de çeklerini alıp hapis cezasından kurtuluyor alacaklı da iyi niyetli olarak borçluyu icraya vermiyor. Daha sonra başka bir alacaklı ile anlaşıp iptal davası açtırıyor böylece iki alacaklıdan birden ve hapisten kurtuluyor Durum 2: Borçlu borcuna karşılık malını alacaklısına veriyor alacaklının elinden de çeklerini alıp hapis cezasından kurtuluyor. Daha sonra geçmiş tarihli senetler tanzim edip iptal davası açtırıyor malı geri alıyor. Borcundan kurtuluyor hapisten yırtıyor malı da geri alıyor. 278/2 Uygulaması: Durum 1: Adam sahte borç ikrar edip anlaştığı kişiye icra takibi başlatıyor. Daha sonra malını iyi niyetli bir kişiye satıyor. Malüm herkes gibi tapuda düşük bedel gösteriliyor, satış bedeli de elden alınıyor. Malı alan rahat nasıl olsa tapusunu aldı adı üstünde kapı gibi tapu? Daha sonra bir iptal davası malı geri alıyorlar. Bunu yapanlar da yasadaki bu boşluğu bilen avukatlar (yanlış anlamayın her meslekte çürükler olabilir!) Bunları bana anlatanlar ve yaşayanlarda avukatlar. Mal kaçıran adam satış bedelini düşük gösterir mi? Hakimler bunu düşünmezler mi? Durum 2: Hikaye aynı bu sefer mal satıldıktan sonra geçmiş tarihli senetler tanzim ediliyor vs. vs. Sonuç olarak, iptal davaları gerçek alacaklıların haklarını korumalı ancak yargının en azından böyle durumlarda tefecilere karşı mal edinen insanları koruması gerektiğini düşünüyorum. Borcun kaynağı ve borcun doğum tarihi somut delillerle ispatlanmalı: Ben bu adama borç para verdim o da bana senet veya çek verdi diyen alacaklılara yargı: paranı neden verdin hangi parayı verdin neden iki senedir icraya vermedin verdiğin tarihi somut delillerle ispatla diye sormalı bence. Senet denilen şey kırtasiyede satılıyor her an geçmiş tarihli olarak da tanzim edilebiliyor. Bu memlekette kime güveneceğiz? İYİ AKŞAMLAR.
Av.Tayfun Eyilik Fark şu borçlunun mal varlığı, hakları alacakları yani aktifleri pasiflerini yani borçlarını karışlamıyorsa ve tacirse olağan yol iflas ve konkordato kurallarını uygulamaktır. Kaldıki tacirin böyle bir durumda kendi iflası istemesi gerekir. Bu yol borçludan alacaklı olan alacaklıların tümünün alacaklarını kısmende olsa almasını sağlayacaktır. Aksi halde once davranan alacağının tamamını önceden alacak Ancak bu hükümler borçlular hakkında ağır sonuçlar doğurduğu gibi alacaklıların alacaklarını geç almasına da yol açmaktadır. İcra iflas yasasında 449 sayılı yasa ile yapılan değişikliğin gerekçesi : Ekonominin etkin ve verimli olarak işleyebilmesi için, her şeyden önce, işletmelerin verimli bir şekilde çalışmaları, borçlarını ödeyebilecek ve alacaklarını tahsil edebilecek durumda olmaları lazımdır. Ülkemizde özel hukuk ilişkilerinden doğan alacakların tahsili, İcra ve İflâs Kanunu hükümlerinin uygulanmasıyla sağlanır. Ekonomik düzende, rekabet edemeyen işletmeler ve girişimciler daima mevcut olacaktır. Alacaklı ile borçlu arasındaki hassas dengeyi gözeten, öngörülebilir ve şeffaf bir icra ve iflâs hukuku, bu işletmeler ve girişimciler için etkili bir çıkış yolu sağlayarak veya onların yeniden yapılandırılmalarına olanak vererek ve böylece ticari yükümlülüklerin yerine getirilmemesinden kaynaklanan sakıncaları en aza indirgeyerek, ticarî ilişkilerin ve finansal sistemin istikrar kazanmasında yaşamsal bir rol oynar. Sosyal ve ekonomik koşullardaki değişiklikler nedeniyle, aslında ekonomik hayatlarını devam ettirmesi mümkün olan bazı ticarî işletmeler, borçlarını ödeyemedikleri veya malvarlıkları borçlarını karşılayamadığı için, ekonomik varlıklarını yitirmek tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu tehlike borçluları olduğu kadar, alacağını tahsil edememek durumuyla karşı karşıya kalan alacaklıları ve işini kaybetmek riskine maruz kalan işçileri de tehdit etmekte; bu tehdit sonuçta bölgesel veya milli ekonomiyi de etkilemektedir. Bu gibi durumlarda, ekonomik varlığını devam ettirebilme ihtimali olan işletmelerin malvarlığını koruyucu önlemler almak veya yeniden yapılandırılmalarını sağlamak, alacaklıların ve borçluların karşılıklı hak ve yükümlülüklerini düzenlemek herkesin yararınadır. İşte, bu amaca ulaşmak, İcra ve İflâs Kanununun bu amaca ulaşılmasını zorlaştıran bazı yönlerini düzeltmek ve boşluklarını doldurmak, kötü niyetli kişilerin İcra ve İflâs Kanunundaki bu boşluklardan yararlanma girişimlerini önlemek, uygulamadaki duraksamaları gidermek için bu Tasarı hazırlanmıştır. Tasarı hazırlanırken, ödeme güçlüğü içinde bulunan şirketler hukuku alanında Avrupa Birliği üyesi devletlerin birçoğunda (örneğin Fransa, İtalya) ilgili kanunların hiç de tatminkâr sonuçlar vermediği ve bu nedenle tadil edilmeleri için çalışmalar yapıldığı, bu çalışmaların devletler arasında gerçek bir koordinasyon söz konusu olmaksızın ülke bazında yürütüldüğü, İflâs Hakkındaki Topluluk Konvansiyonu Tasarısının ise tam bir başarısızlıkla sonuçlandığı müşahade edilmiştir. Böyle olunca, eldeki Tasarıya, yeknesaklaştırılmış (birleştirilmiş) kurallara aykırı olduğu yönünde bir eleştirinin yöneltilmesi mümkün olamamak gerekir. Çünkü bu tür kurallar şimdilik mevcut olmadığı gibi, Avrupa Birliği üyesi devletlerin hepsinin benimseyerek kabul edeceği bir düzenlemenin hazırlanmasının epey zaman alacağı anlaşılmaktadır. Bu nedenledir ki, Tasarının şirket kurtarmaya ilişkin hükümleri düzenlenirken, gerek Anglo-Sakson mevzuatından ve gerekse Kıta Avrupasındaki yasal düzenlemelerden yararlanılarak ve özellikle bu yasal düzenlemelerin temelinde bulunan ilke ve alt ilkeleri dikkate alarak hazırlanmış bulunan ve hukukumuzun yerleşmiş kavramlarıyla ahenk içinde olan İsviçre İcra ve İflâs Kanununun 1 Ocak 1997 tarihinde yürürlüğe giren metninden esinlenmek yoluna gidilmiştir. İsviçre düzenlemesinin bir diğer özelliği de, çok kere bütün menfaat ve ihtimalleri kapsamak endişesiyle kazüistik bir yöntem uygulayarak konuyu detaya boğmak yerine, esnek, hâkimin takdirine, adalet anlayışına ve sağduyusuna büyük önem ve yer veren, daha ziyade ilkeler düzeyinde kalan bir kanun yapma tekniğinin ürünü olmasıdır. zaman insanları değil armutları olgunlaştırır.
xewer Size bu konuda katılıyorum. Alacakları ve mevcutları borçlarına yetmeyen borçlular iflas ve konkordato kurallarını uygulamalı, alacaklılar da borçlunun mevcutlarından alacakları oranında tahsilat yapmalıdır. Ancak diğer durumda yani konkordato ve iflas istemeyen borçlulardan alacaklarına mahsuben mal alan kişilerin bu durumda suçları olmadığını dusunuyorum. Çunku: ticari hayatta genelde borçlular borçlarına karşılık alacaklılarına mallarını vermeyi teklif eder alacaklılar da bunu kabul eder. Ayrıca İ.İ.K. 449 sayılı yasa ile yapılan değişiklikler ile ilgili metne nereden ulaşabileceğim konusunda yardımcı olursanız sevinirim. Ben de yasadaki boşluklardan yararlanılanlarca mağdur edilen kişilerden biriyim ve yeni yasanın bu durumlarda ne gibi yaptırımlar getirdiğini merak ediyorum. Tanıdığım kişiler ve bizzat kendim 279/2 ve 278/2 den mağdur olduğundan bu forumları açmıştım. Ne kadar tartışsak işin sonu gelmeyeceğe benziyor. Mantıklı duşunulecek olursa da bu davalarda karar hakimin sağduyusuna ve taktirine bırakılmalı gibi gözukuyor. Ancak işin sonunda cezai mueyyideler yani para ve hapis cezası da olunca bu ne kadar doğru olur tartışılır. Bu davalar sonucu ödemeyi elden yaptığı için malını kaybeden + vekalet ucreti ve mahkeme masrafları vermek zorunda kalan hem de hakkında mal kaçırmada borçluya yardım ettiği gerekçesi ile hapis cezası alan birçok insan olmuş. Yeni yasa tasarısının olumlu sonuçlar doğurması dileği ile.
Av.Tayfun Eyilik www.tbmm.gov.tr gerekçesinide burada bulabilirsin yasa kanunlaşmıştır. zaman insanları değil armutları olgunlaştırır.
xewer Yeni bir yasa taslağı hazırlanıyormuş daha kanunlaşmamış, ben o taslaktan bahsetmiştim. Yasallaşanları okudum. Yeni hazırlanan taslak hakkında bilginiz varsa öğrenmek isterim. Örneğin hazırlanan taslakta şu an devam eden davaları da etkileyecek maddeler var mı? Ben ve iki arkadaşım üç ayrı davada davalıyız, onlar alacağa mahsuben mal almışlar; bizim için önemli. İYİ AKŞAMLAR
ksengoz FORUMU OKUDUM AMA DIGER ALACAKLILARDAN MAL KACIRMAK DURUMUNU ANLAMADIM MAL BİR TANE MALI BİR ALACAKLI ALCAK ON ALACAKLI MALI NASIL BOLUSECEKKİ. BEN VE MÜTH. MALMI KAÇIRDIK. SANKİ HERKES DAHA SONRA ADAMIN MALINA HACİZ KOYARIMDİYE İŞE BAŞLIYOR BÖYLE BİR DÜŞÜNCE OLMAZ. BEN MÜTH. HER DÖNEN ÇEKİNİ İCRAYA KOYARSAM TOLERANS GOSTERMEZZEM HRKESLE İCRALIK OLURUM BİR DAHA KİMSE MALIMI SATAMAM MÜTH KİME NE BORCU OLDUĞUNU NERDEN BİLECEĞİZ İŞİMİZİ BIRAKIP HER MÜTH. KİME NE BORCU VAR ARAŞTIRALIMMI. AYRICA İNŞ. SEKTÖRÜNDE KONKORDATO İLAN EDEN TÜM FİRMALAR BU İŞİ KILIFINA UYDURARAK SAHTE YAPIYOR SIRAYA GİRMENIN HICBİR ANLAMI YOK KAÇ KERE YASADIK SIRAYA GİRİNCEYE KADAR MAL KALMIYOR MAL OLSADA SIRA GELMIYO KENDİ TANIDIKLARI İLK SIRADA. BUNDAN SONRA BOÇLU BİRİ SANA ŞU ARABAYI EVİ VEREYİM DERSE NE YAPALIM ALMAYALIMMI MECBU R ALACAZ YADA ALCAKTAN VAZGEÇECEZ. BÖYLE BYÜK RAKAMLARIN GEÇTİGİ DAVALAR HAKİMLERİN TAKTİRİNE BIRAKILMAMALIDIR. BORÇLU MALINI HİBE ETTİYSE MALINA ANLAŞMALI HACİZ İPOTEK ŞERH KOYDURDUYSA SATIŞLAR İPTAL EDİLMELİ DİĞER ŞEYLER İPTAL EDİLMEMELİDİR. SAYGILARIMLA. Ben bir tüccarım
Av.Tayfun Eyilik iik 277 ve devamı maddeleri cok acık olarak düzenlenmiş ve yargıtay kararları ile de uygulamada bir çok problemi çozmüştür. SANKİ HERKES DAHA SONRA ADAMIN MALINA HACİZ KOYARIMDİYE İŞE BAŞLIYOR BÖYLE BİR DÜŞÜNCE OLMAZ. BEN MÜTH. HER DÖNEN ÇEKİNİ İCRAYA KOYARSAM TOLERANS GOSTERMEZZEM HRKESLE İCRALIK OLURUM BİR DAHA KİMSE MALIMI SATAMAM MÜTH KİME NE BORCU OLDUĞUNU NERDEN BİLECEĞİZ İŞİMİZİ BIRAKIP HER MÜTH. KİME NE BORCU VAR ARAŞTIRALIMMI. elbette kimse adamın malına haciz gelirmi diye işe başlamaz ama alacakları borcu karşılamayan birisinin mallarına haciz uygulanacağı bilinir beklenir. kaldıki yasaların bu açık hükümleri karşısında tacirlere özgü sorumluluk geregi iş yaptığınız kişileri her anlamda degil ama ticari riskleriniz açısından araştırmak zorundasınız. olağanüstü ödeme durumları araştırmak için önemli bir belirtidir. birisinin para yerine mal öneriyor ise parası yok demektir. parası olmayan adamın ticarı anlamda problemleri var demektir bunun için müneccim olmaya gerek yok tacir gibi hareket etmeniz yeterlidir. gerci 277 ve devamı böyle tacir gibi davranma zorunluluğu getirmiyor. elbette gayrimenkul ticareti ile uğraşan birinden taşınmazı takas usulu almanızda bir problem olmayabilir. Her ne kadar haklı olsanızda "kanunu bilmemek mazeret sayılmayacağından" araştırmalısınız AYRICA İNŞ. SEKTÖRÜNDE KONKORDATO İLAN EDEN TÜM FİRMALAR BU İŞİ KILIFINA UYDURARAK SAHTE YAPIYOR SIRAYA GİRMENIN HICBİR ANLAMI YOK KAÇ KERE YASADIK SIRAYA GİRİNCEYE KADAR MAL KALMIYOR MAL OLSADA SIRA GELMIYO KENDİ TANIDIKLARI İLK SIRADA. BUNDAN SONRA BOÇLU BİRİ SANA ŞU ARABAYI EVİ VEREYİM DERSE NE YAPALIM ALMAYALIMMI MECBU R ALACAZ YADA ALCAKTAN VAZGEÇECEZ. yasa tam olarak bunu engellemek istemektedir zaten borca batık olan birinden alacağınızı diğer alacaklıların zararına öncelikle almak Ayrıca siz tacirsiniz. (Tüccar= tacirler) zaman insanları değil armutları olgunlaştırır.
ksengoz sayın IRMAK MÜTH. HEPİMİZİ DOLANDIRMAYA ÇALISIYOR SİZ BANA YASALARDAN BAHSEDİYORSUNUZ. HAKLI OLSAKTA YASALARI BİLMEDİĞİMİZ İÇİN KANUN ÖNÜNDE HAKSIZ ÇIKACAGIZ. HER YARGITAY KARARINI BİZ NASIL VE NEREDEN BİLECEGİZ. HUKUK KANUNLARI TAKİP ETMEYENLERİN CEZALANDIRICISIMIDIR. HUKUK KANUNDAKİ BOSLUKLRI BILEN SAHTEKARLARIMI KORUR. BEN SİZE SORUYORUM BEN ALACAGIMA KARSILIK MAL ALDIGIM ICIN MAL MI KACIRMIS OLDUM. MÜTH. ANLASTIGI SAHTEKAR BU DURUMDA MAGDUR MU OLMUS OLDU BU NASIL BIR ADALET ANLAYISIDIR NASIL BIR ZIHNIYETTIR KANUNDA ALACAGA KARSI MAL ALINMAZ DEMIYOR AMA AVUKATLAR ALACAGIMIZA KARSILIK MAL ALDIM DEMEYE KORKUYOR NİYE NASIL YASA YAPILIRSA YAPILSN SAHTE İFLAS VE KONKORDATOYU ENGELLEYEMEZSINIZ ADAM ÖDEMEMEYI KAFASINA KOYDUYSA ODEMIYOR HUKUKEN ALAMIYORUZ. MÜTH BU TİP DAVALAR GİBİ FIRSATLAR VERDIGINIZDE COGU HIC ACIMAZ BUNU YAPAR KANUN YAPICILAR BU DURUMLARIDA DUSUNSUN LUTFEN IYI AKSAMLAR Ben bir tüccarım
Av.Tayfun Eyilik şimdi konuları birbirinden ayırmakta fayda var; öncelikle ticari ahlakı olmayan birisi yasa var diye ahlaklı hale gelmez. Suç işlemeyi , dolandırmayı aklına koymuş birisini engellemek zordur. Size tamıyle katılıyorum. Hukuki olmayan tartışmalara girmek istemiyorum. O nedenle eğer iyi niyetli iseniz iş yaptığınız kişinin durumunu bilmediğinizi ispatlarsanız mesele kalmaz diye düşünüyorum. Ancak İİK 277 ve devamı maddelerinden sizin gibi değil ama başka şekilde mağdur olan bir çok insan oldu. Şöyle ki; gerçek değerinden daha az değere yapılan tasarrufları batıl saymıştır yasa, bu hüküm dolayısıyle tapuda vergi ve harcı az ödemek için satış bedelini düşük gösterenler mağdur oldu. Yani vergi kaçırayım derken satışın iptali gibi bir müeyyide ile karşılaştı bir çok alıcı, ve resmi senette yazılı olan tutarın aksini en az ondan daha üstün bir belge ile ispatlayamadıklarından satın aldıkları taşınmazlar ellerinde alındı zaman insanları değil armutları olgunlaştırır.
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük + Arşiv +
    Bugünün tarihi: 03/05/2025 08:58:54