| BU NASIL BİR ADALET MEKANİZMASI |
| alifuat |
Birileri ile anlaşarak bir iş alıyorsunuz.
İşin muhtevası kişilerin annelerinden kalan arsanın parselasyonunun yapılarak mirasçılara dağıtımı.
İşi yapıp teslim ediyorsunuz.
İş karşılığı size 11 adet parsel veriyorlar, nakit para vermiyorlar, bunu noterde sözleşme ile belgeliyorsunuz.
Bu esnada belediyenin olan yeşil alanların da mirasçılar üzerine geçirilebileceğini söylüyorsunuz.
Mirasçılar tamam diyorlar onlara yeşil alanlar için sizlere ikişer parsel veririm gerisi bana kalır diyorsunuz. Tamam siz işi yapın diyorlar.
Aradan bir kaç yıl geçiyor.
İşini yaptığınız şahıslar sizi mahkemeye veriyor. Bu mahkemede de kendi şahit ve avukatları size masraflarınız için 11 parsel verildiğini ve yeşi alandan bir söz verilmediğini mahkeme tutanaklarına geçiritiyor.
Bu arada kendileri yeşil alandan aldıkları ikişer parseli satıyorlar.
Size yeşil alandan kalan parseller mahkeme kararı ile bu zatlara veriliyor.
Yargıtay bunu onuyor.
Aradan bir kaç sene daha geçiyor bu zatlar size daha önceden iş karşılığı verdikleri 11 parsele ilişkin tazminat talebi ile dava açıyorlar. (Bir önceki mahkemede bunların size masraflarınız için verildiğini kabul ve teyit etmelerine rağmen)
Sizden o zamanki harcamalarınız belgelemenizi istiyorlar.
Siz harcamalar için o tarihten bu yana 5 yılı aşkın süre geçtiğinden dolayı belge gösteremeyeceğinizi ancak iş yaptığınız kişileri şahit gösterebileceğinizi söylüyorsunuz. (Yasal belge saklama süresi mali açıdan 5 yıl olduğu için işin bu yönünü düşünmemişsiniz)
Mahkeme bunu kabul etmiyor sizi tazminata mahkum ediyor.
Yargıtaya gidiyorsunuz.
Yargıtay tazminatı haklı buluyor ancak miktarın aşırı olduğunu söylüyor.
Şimdi sorum şu?
1. Sizin burada işi yüklenici olarak hiç para kazanma hakkınız yok mu?
2. Bu adamlar kendilerine yeşil alandan düşen 2 şer parseli alıp satıp daha sonra artniyetli davranarak sizi mahkemeye verirken herkes bu artniyeti görürken hakimler ne yapar?
Bu nasıl bir mantıkdır ki, sizin yüklendiğini işte bir kazancınız olmasını kabul etmez. Sizi Hayır kurumu olarak görür.
Hadi yerel mahkeme böyle bir karar verdi yargıtay üyeleri nasıl bu kararı bu şekilde bozar. Tazminat rakamının yüksek olduğu gibi gerekçe söylerken sizin emeklerini ve yüklendiğini işin kar amaçlı yapıldığını görmez. Sizi hayır kurumu yerine koyar?
Pardon ama bu nasıl bir adalet mekanizması?!? Adalet art niyetli olanları mı korur?
|
| rado2878 |
İddialarınızı hukuki zemine oturtmanız lazım söz ucar yazı kalır bazen böyle oluyor hakimi bağlayan yasa sen söylemez isen o hukukta bilsede birşey yapamaz; (ceza hariç) yaparsa davadan çekilmek zorunda kalır. Elindeki malzemeyi kullanıyor. malzemeden calınmış ise kimi suçlamak lazım.
boş bırakmayım |
| xewer |
Arkadaşım anladığım kadarı ile harita mühendisisiniz. Yaşadığınız faciaya benzer bir dava da benim tanıdığım bir mimarın başında. Adam sizin gibi parselasyon işi almış, haritacı ile beraber belediye ile yıllarca cebelleşmiş, işverenin zaiyatını minimuma indirmiş işi bitirmiş. Harcadığı para aldığı parayı karşılamıyor. İşveren, daha sonra “Sen mimarsın bu işi harita mühendisi yapmalıydı senin sözleşme yapma yetkin yok” bahanesiyle verdiği parayı faiziyle geri istemiş. Senin gibi noterden sözleşme de yapmamış. Eğer senin başına gelen onun başına da gelirse herhalde onu içeri de atarlar. Bende kanunlardaki bazı uygulamaları anlayabilmiş değilim. İnşallah kimseyle bir daha mahkemelik olmayız. Mal karşılığı iş yapamayacağız bu gidişle.
Biz de adamın birine iş yaptık ve çekler aldık. Çekleri alırken de “bu çekleri şuna karşılık verdim diye adamdan ek belgeler aldık” . Çekler ödenmeyince icraya koyduk adam önceden menfi tespit davası açmış ayrıca çeklerim çalındı dedi, çalınmadığını kanıtladık adamın teminatını geri vermişler. Adamı savcılığa verdik savcılık olayın üzerine gitmedi. Karşı tarafın avukatı davayı uzatmak için bin dereden su getiriyor. Gine olayı kendimiz çözeceğiz herhalde.
Söz olayına gelince, çekin senedin bile önemsenmediği piyasa şartlarında sahtekarlar için sözün ne önemi var ki!!!!!
|
