Hukuki.NET


03/05/2025  Eski forum arşivi bölümü

Hukuksal Tartışmalar




 


Forum:
güzel söz....
berrak Ben senin yalanlarınla ve hilelerinle başedemedim,bu bana dert oldu. senin önünde diz çökmedim, bu da sana dert olsun...(yazarını bilmiyorum)
romantic Affetsem.. Unutabilir miyim herseyi? Affetsem.. Bir daha sevebilir miyim seni? Affetsem.. Sever misin beni? Affetsem.. Silinir mi beynimdeki grilikler? Affetsem...Açar mı solan güller? Affetsem.. Kapanır mı açtığın yara? Affetsem.. Duyar mısın? Affetsem.. Içimi bir daha kanatmaz mısın? Affetsem.. Yitirmez mi kendini benliğim? Affetsem.. Dönebilir miyim sana? Affetsem.. Isınacak mı ellerim? Affetsem...Dolar mı gönlümdeki yerin? Affetsem..Dallarımın yeşilleri kendini mi eğer? Affetsem.. Başım göğe eğer mi? Affetsem..İnanır mısın buna? Affetsem... O saf kız döner mi sana? Affetsem.. Pişman etmez misin beni? Affetsem.. Affeder mi yüreğim seni? Affetsem.. Affedebilir miyim?!... A f f e d e b i l s e m!.. I l k ö n c e s e n i A f f e t m e z m i y i m? Yazari Bilinmiyor
ahaltuner Affetmekle neler kazandığımızı bize zaman gösterir arkadaşlar,en azından kendimiz için affededlim derim.Ya sizler ne dersiniz? İşte Affetmemenin dayanılmaz ağırlığı Bir lise öğretmeni günün birinde derste öğrencilerine bir teklifte bulunur: “Bir hayat deneyimine katılmak ister misiniz?”Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler. “O zaman” der öğretmen. “Bundan sonra ne dersem yapacağınıza da söz verin.” Öğrenciler bunu da yaparlar. “Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!” Öğrenciler, bu işten pek birşey anlamamışlardır. Ama, ertesi sabah hepsinin sıralarının üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen: “Şimdi, bugüne dek affetmeyi istemediğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun.” Bazı öğrenciler torbalarına üçer–beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen, kendisine “Peki şimdi ne olacak?” der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar: “Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde.. hep yanınızda olacaklar.” Aradan bir hafta geçmiştir. Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan öğrenciler şikayete başlarlar: – “Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor.” – “Hocam, patatesler kokmaya başladı. Vallahi, insanlar tuhaf gözlerle bakıyorlar bana artık.” – “Hem sıkıldık, hem yorulduk...” Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verir: “Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkûm ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz, halbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir. ahmet
romantic Gönül bu elbet, Yandığı yere kadar, Herşeyin bedeli var, İhanetin en ağır, Yaşayan bilir, lütfen söyleyin şimdi nasıl affederim,
ahaltuner Evet elbetteki yaşayan bilir ve yaşamadan yaşanılan bir olayı anlamak imkansız.Ancak yine de önceki zamanların aşkına,yani yaşanmış olan güzellikler aşkına yine de affedebilmeli insan diyorum..Saygılarımla.. ahmet
romantic Hiç affetmedim mi sanıyorsunuz... Benimde bir onurum var, herşey bir yere kadar affedilir. Ben LEYLA oldum, ama o MECNUN olamadı. Ben affetsemde, tanrım onu affedermi?
ibrahimg38 sayın romantıc Leyla ile mecnunda birleşememişler. gerçek sevdalar insanların yüreklerinde olanlardır. yani yaşanmamışlardır. yaşananlar ise erken tükeniyor. bırakın açığa çıkmasınlarki uzun çmürlü olsunlar
berrak Öyle bir hayat yaşıyorum ki, Cenneti de gördüm,cehennemi de, Öyle bir aşk yaşadım ki, Tutkuyu da gördüm,pes etmeyi de. Bazıları seyrederken hayatı en önden, Kendime bir sahne buldum oynadım. Öyle bir rol vermişler ki, Okudum,okudum anlamadım. Kendi kendime konuştum bazen evimde, Hem kızdım hem güldüm halime, Sonra dedim ki “Söz ver kendine” Denizleri seviyorsan,dalgaları da seveceksin, Sevilmek istiyorsan,önce sevmeyi bileceksin, Uçmayı seviyorsan,düşmeyi de bileceksin, Korkarak yaşıyorsan,yanlızca hayatı seyredersin. Öyle bir hayat yaşadım ki,son yolculukları erken tanıdım. Öyle değerliymiş ki zaman, Hep acele etmem bundan,anlamadım. NİETZSCHE
romantic Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır Kopmaz kökler salmaktır oraya Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına İnsan balıklama dalmalı içine hayatın Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın Değişmemelisin hiçbir seyle bir bardak su içmenin mutluluğunu Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana. Ataol Behramoğlu (Evet Leyla ile Mecnun da kavuşamamış, ama en güzel yanı Mecnun sevdiğine ihanet etmemişti, aşk ihanete uğramadığı zaman güzeldir, asildir.)
ibrahimg38 ramantıc, ihanete bende karşıyım o anlamda kullanmadım, ama bütün büyük sevdalar kavuşmayan ların sevdası olarak anılmıştır. hep aklıma birşey gelir aşk denince AŞIK OLUP DÜŞÜNMEKTENSE UYUZ OLUP KAŞINMAK DAHA GÜZELDİR. DERLER ALINTI
romantic Sizden romantizm üzerine daha anlamlı bir cümle kurmanız beklenemezdi zaten. Lütfen bana ne mesaj yazın nede şiir. Saygılar
romantic Ayrılanlar İçin Yollarımız burada ayrılıyor, Artık birbirimize iki yabancıyız. Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız. Her kederin tesellisi bulunur, üzülme. İnsan ne kadar sevse unutabilir. Mevsimler, gelir geçer, yıllar geçer Sen de unutursun bir gün gelir. Hiç yaşamamışçasına, hiç sevmemişçesine, Unutursun, o günlerimizi, gecelerimizi, O günlerce, gecelerce sevişmelerimizi... Her şeyi evet, her şeyi unutabilirsin. Hatta bütün yazdıklarımı satır satır, Kalırsa, içinde bir derin sızı kalır. Ümit Yaşar Oğuzcan
romantic Gör Seninde gözlerin ıslanır bir gün Hele bir ümidin kırılsın da gör Ne yaşama arzun ne aşkın kalır Kurduğun hayaller yıkılsın da gör Dumansız bir yangın başlar o anda Amansız bir deprem kopar o anda Yıkılır kalırsın bir dağ olsan da Hele bir sevdiğin terketsin de gör Bu koca dünyayı yakasın gelir Eski resimleri yırtasın gelir Bütün aynaları kırasın gelir Sırtına bir hançer vurulsun da gör Ahmet Selçuk İlkan
ahaltuner Sayın Romantic gerçekten buraya almış olduğunuz şiirler çok güzel.Anlaşılan o ki debiyat ve özellikle de şiir beğenme yönünde çok başarılısınız.Ancak şiirlerde yazılı her şeyi hissetmeye kalkmak gerçekten insana çok acı veriyor.Sanıyorum bu şiirleri okudukça daha çok üzüleceksiniz.Sanki küçük yaraları büyüten ve kabuk bağlamış yaraları tekrar kanatan bir yapıda bu şiirler.Elbetteki insan çok vefalı olmalı ve verdiği sözden ki bu özellikle aşk sözüyse ölesiye dönmemeli.Ancak size vefasızlık yapan biri içinde bu kadar üzüntü ve acıya değmez.Ancak tüm bunlara rağmen af dileyen biri varsa affedin ,kendi iyiliğiniz için...Unutma ki insan affetme olanağı bulunduğunda affederse affı değer kazanır..Saygılarımla ahmet
romantic Dar Dünya Yüreğim gövdeme sığmıyor Gövdem odama Odam evime sığmıyor Evim dünyaya Dünyam evrene sığmıyor Patlayacağım Acımın acısından susmuşum Ki suskunluğum göklere sığmıyor Böyle bir acıyı kimlere nasıl anlatacağım Gönül dar geliyor sevgime Kafam beynime Ah şakaklarım Çatlayacağım Anladım artık anladım Kimselere anlatamayacağım Aziz Nesin Sayın Ahaltuner, Düşünceleriniz için teşekkür ederim, belkide bu şiirlerdir beni hayata bağlayan, yada çektiğim acıları yeniden yaşamamı engelleyecek olan, artık ne o bana dönebilir, nede ben onu affedebilirim. Yanlış anlamazsanız artık bu konulardan bahsetmek istemiyorum, çünkü burası herkese ait bir site, benimle ilgili konularla başkalarının vaktini almak istemem. Hadi en iyisi biz şiirlerimize geri dönelim. Saygılarımla,
romantic Yüreğin Varsa Gel Yüreğimi beşik yaptım sevdana Düşler kurdum, hayal kurdum bildin mi? Umutlardan taç yaptım yoluna Bir gün olsun zahmet edip geldin mi? Senin için ne savaşlar açtım da Dağlar taşlar ranzam oldu yattım da Şu canımı ateşlere attım da Senden bir ses alamadım öldün mü? Vefasızsın, vefalıyım deme hiç Gelmek için çok geç kaldın, gelme hiç! Kutlu olsun sana bu şan, bu sevinç Bir tek sana yenik düştüm gördün mü? Ahmet Selçuk İlkan
commodore1tr Aslında Aşık Veysel usta demiş ki ; Seversin kavuşursun adı vuslat olur Seversin kavuşamazsın adı aşk olur... Uyaklı olsun diye ben yazdım ilksatırı Veysel usta 'kavuşamazsın aşk olur ' demiş .. Aslında Aşk uğrunda ölmeye değerse aşktır. Günümüz dünyasında ise bu en güzel en anlamlı sözcüğü öylesine dejenere ettilerkii.. İnsanın aşık oldum demek içinden gelmiyor.. Televizyonların inanılmaz bombardımanı ile yaşanankültürsel yozlaşmadan sadece gerçek AŞK kurtulur amasözcük maalesef dejenere olur. Abuk sabuk ilişkilere site düzeyinden dolayı yazmadığım ahlaksız ilişki yaşanların bu görüntülerini ' AŞK YAŞIYORLAR' lanse etmenin ağırlığı aslında nede kötüdür. Bu ne aşktır yarabbim gece birlikte olup sabah kavga edip ayrılıp teselli için öbür gece 'başkasıyla aşk yaşamak' İşte bunun içindir ki aslında aşk apayrı anlamda günümüzde adam ihanet etmiyor ki aslında ' aşk yaşıyor ' karşısındaki onu sevende 'dert yaşıyor' ne gam.. Clinton monica ile aslında ' ihanet olmayacak bir ilişki ben öyle inanıyorum ' demedi mi?? Aşklar böyle kolay sözcük olursa ihanetinde ne olduğu karışır... Genç kızlar genç erkekler ' mankenden topçudan popçudan ne farkımız var' diyerek 'enteresan aşk yaşama' içine girerler.. Ama gerçek aşk bundan etkilenmezzz o ' AŞK YAŞAMAZ' o ' AŞKI DAMARLARINDA AKAN BİR KAN GİBİ İLİKLERİNE KADAR HİSSEDER ' İşte bunada aşk derler.. Gerçek aşkta hiyanet olmaz Leyla Mecnununa Mecnun Leylasınakavuşamadı ama.. Aşkın ne olduğunu doyasıya yaşadılar.. Onun için ihanete uğrayan bana aşıktı demesin o AŞK YAŞAMAYA aşık bir kişilik olur bence. Sözcüğü kirletmeyelim.. Şarkıda soruyor ' Aşk herşeyi affeder mi?' ama yanıtını bir türlü tam veremiyor.. Aşk her şeyi affeder etmesinede ihanet eden aldatan yalan riya söyleyen karşı tarafın aşkı olmadığını anladığından bırakır gider onu.. aşkını kalbine gömerekten... bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum
romantic Sayın Commodore1tr, Yazınız çok güzel ve anlamlı ama aşağıdaki satırda anlayamadığım bir yerini sormak isterim, Aşk her şeyi affeder etmesinede, ihanet eden, aldatan, yalan, riya söyleyen karşı tarafın aşkı olmadığını anladığından bırakır gider onu.. aşkını kalbine gömerekten... demişsiniz. Zaten kişi gerçekten aşık olsa sevdiğini aldatmaz ihanet etmez, bunları yapıyorsa sevmiyor, aşık değildir demek, aşık olmayan biride giderken olmayan bir şeyi (aşk) nasıl gömebilirki kalbine. Sanıyorum aldatılan aşkını kalbine gömerek gidiyor. Saygılarımla, Romantic Öyle zamanlar vardırki, kiminle gittiğin değil, nasıl gittiğin önemlidir. Sert rüzgarlar karanlık geceleri severmiş Aynen benim onu sevdiğim gibi. O bazen en zifiri karanlık gecemin güneşi, O bazen yaşanacak hayatın cesaret verecek mutluluk yanı, O her zaman acılarımın tek nedeni...
commodore1tr Sayın romantic , Önce sözübir daha buraya alayım... Aşk her şeyi affeder etmesinede ihanet eden aldatan yalan riya söyleyen karşı tarafın aşkı olmadığını anladığından bırakır gider onu.. aşkını kalbine gömerekten... demişim. İyi demişim doğru yani. Sanırım içice geçtiğinden bir karmaşa yaşandı.. şöyle diyeyim Normalde olması gereken aşkın karşılıklı olmasıdır. Yoksa melankoli olur. Aslında melankolik olmakta çok iyidirkonumuzşimdi o değil :)) Aşık olan affeder Ancak aşık olduğu ihanet ederse riyakarlık yaparsa yalan söylerse her fırsatta aldadırsa aşkının aslında tek taraflı olduğunu karşı tarafın aşkının kendisi olmadığını anlar Ancak yinede kendisi aşıktır o yüzden aşkını kalbine gömerek onu kendi ihanetiyle başbaşa bırakır gider... Böyle demek istemiştim... Bir el olsam sıkılıdığında uzanan yorulduğunda seni tutan istediğinde sana dokunan bir el olsam sen istediğinde senle olan bir el olsam bir sen bir ben olsam , bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum
romantic Sayın commodore1tr, Açıklamalarınız için teşekkür ederim, konuyu şimdi daha iyi anladım. Saygılarımla, Gecelerden Bir gece Senden uzakta seni yaşadım Maziye yeniden daldım bu gece Acı bir pişmanlık sardı içimi İçmeden bir başka oldum bu gece Seni düşündükçe bakşa kollarda Kadehim kırıldı avuçlarımda Sana dur demeyen gururumu da Ayaklar altına aldım bu gece Bensiz ne haldesin şimdi kimbilir Sen yoksun bu hayat nasıl çekilir Gözümde canlanır anılar bir bir Resmini bin defa öptüm bu gece Ne kadar mutluyduk niye ayrıldık Kendime sorup da durdum bu gece Neye yarar artık bu geç pişmanlık Başımı taşlara vurdum bu gece. Ahmet Selçuk İlkan
romantic BAHAR GETİRDİM SANA “Neyi arıyorsan sen, O’sundur” der Mevlana.. Zulmün peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan aşık.... Elinden tuttuğumuz her sevgili, bizi sürükleyip, kendi iç dünyamızın derinliklerinde bir keşif gezisine çıkarır. Her ilişki, benliğimizde bir kazıdır aslında, her sevda ruhumuzun bir başka yüzü... Her aşkta kendimizi ararız, o yüzden bulduklarımız benzerimizdir. Resimlerini yan yana koyun sevdiklerinizin ve dikkatle bakın yüzlerine, onların suretlerinden kendi yüzünüz bakacaktır size... Aşk denilen kaleydoskobun buzlu camına gözünüzü dayadığınızda, binbir cam rengarenk ışıklar saçarak döndüğünde, her seferinde bambaşka şekiller ördüğünü görürsünüz. Her camda, farklı bir renginiz vardır; her şekilde sizden bir parça... Aşklarınız hülasanızdır. Sevdiginiz her adam, beğendiğiniz her kadın farklı ruh hallerinizi ele verir; arada bir çevirdiniz mi kaleydoskobu, cam paralar yer değiştirip yeni şekiller alır; hepsi siz... Sevgilinizin gözlerindeki dolunay, sizdeki ışığın yansımasıdır aslında; dilindeki sizin ilhamınız, tenindeki sizin yansımanızdır. Yoksa halâ bir sevdiğiniz, o henüz kendinizi bulamadığınızdandır... Aşk, narsizmdir. Sevda, çevrildikçe içinizin farklı ışıklarını yakan eğlenceli bir kaleydoskop gibi başımızı döndürüyor. Ve biz, hep baharı takip ederek dünyayı gezen bir gezgin gibi içimizdeki eski baharları arıyoruz. Narcissusu’u bilirsiniz; Öyle heybetli ve güzelmiş ki, bakmaya dayanazmazmış kendine... Gün boyu ayna karşısına geçip kara gözlerini, incecik burnunu, dar kalçalarını, kıvırcık saçlarını seyredermiş hayran hayran... Bir gün ırmak kenarında gezinirken, sudaki yansımasına ilişmiş gözü. Uzanıp, iyice bakmak istemiş. Tam gördüğünde kendisini, dengesini kaybedip düşüvermiş ırmağa, kapılıp gitmiş suya... Yeryüzünün en güzel insanının öldüğünü duyan Tanrı, unutulmaması için O’nu her bahar açan gözel kokulu bir çiçeğe dönüştürmüş, Narcissus, nergis olmuş. Kıssadan hisse, benden size tavsiye, taze bir nergis verin bugün sevgilinize... Sonra da, nerede baharsa mevsim, rotasını oraya çevirip içinizdeki eski baharlara koşan bir gezgin gibi “Bahar getirdim sana” deyin. Baharın elinizde olduğunu unutmadan.. Gözlerindeki ırmağa baktığınızda kendinizi göreceksiniz; dikkat edin de hayran olup düşmeyin... Düşüp bahar kokulu bir çiçeğe dönüşmeyin... Can DÜNDAR
ahaltuner Evet haklısınız burası herdkese ait bir site anacak bu siteninide amacı insanların dertlerine çözüm bulmak.Onları rahatlatmak.Bu bakımdan sizin yazdıklarınız sizin ve belki sizin gibi bir çok insanın problemi.Eğer açıklayıcı ve rahatlatıcı bir çözüme kavuşmazsa bu durumda olan herkesi rahatsız etmeye devam eder.Ben burada sadece sizin için değil ve fakat sizin gibi tüm arkadaşlar için kendimce çözümler öneriyorum.Siz artık ne o bana dönebilir ne de ben onu affedebilirim diyorsunuz.Ancak şiirlerinizde hala o aşırı sevgiden kaynaklanan hüzünlü bir acı hissediliyor.Eğer affetmezseniz bu durum hep devam ederek size hüzünlü acıyı taddırmaya devam edecek.Siz en iyisi bu durumu da güzel yanlarıyla görmeye çalışın.Çünkü güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.Saygılarımla... ahmet
romantic Beni Kör Kuyularda, Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın, Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın, Öylesine yıktınki bütün inançlarımı; Beni bensiz bıraktın, beni sensiz bıraktın. Sayın ahaltuner, İşte benimkide böyle birşey, söyleyecek fazla sözüm yok, düşünceleriniz ve yol göstermeleriniz için teşekkür ederim. Saygılarımla,
romantic Bedenin yükünü ayaklar taşır, ruhun yükünü yürekler. Bütün ağırlığınızı ve yorğunluğunuzu kaldıran ayaklarınız için rahatlığı ve şıklığı bir arada barındıran ayakkabıyı seçersiniz. Içinizin acılarını sıkıntılarını ,kırgınlıklarını ve hayallerini yüklenen yüreginiz için de huzur verici ve "güzel" bir aşk ararsınız. Zaten aşklar da ayakkabılar gibidir...Bazıları çamur yagmur, toz, toprak, kar buz gibi her türlü "kötu hava" koşullarına dayanıklıdır. Bazıları ise ummadığınız kadar kısa zamanda çabucak "yamulur" ilk yağmurlu havada "altı açılır" veya güzel havalarda bile "iki günde bozulup" gider. Aşklarıda ayakkabılar kadar "itinayla" seçmezseniz,tıpkı ayağınızda oldugu gibi yüreginizde NASIR oluşabilir. Dar gelen bir ayakkabıyı sadece tarzını begendiginiz için "zamanla açılır " diyen satıcıya inanarak alırsanız,zaman içinde ayak kemiklerinizde "deformasyon" başlar. Ruhunuzu daraltan bir aşk içinde yalnızca fiziksel begeniye kapılıp" zamanla düzelir" diyenlere kanarsanız, yine zamanla içinizdeki olumlu duyguların "çarpıldıgını" görebilirsiniz. Aşık olabileceginiz insan türü, tıpki ayakkabılar kadar değisik stillerde, farklı kalitelerde ve sayısız "renktedir".... Aşkı bir çesit serüven olarak "spor" gibi yasayanlar,aynen "spor ayakkabı" gibi dikkat çekici ve rahat kişileri bulurlar. Tersine aşkta tutucu ve istikrarlı olmayı benimseyenler "klasik ayakkabı" gibi muhafazakar çizgiler taşıyanlara tutulurlar. Dekolte ayakkabılar gibi sadece cinsellik ve eğlence zevkleriyle ateşlenen aşklar vardır. "Bez" ayakkabılar gibi kısa omurlu "tatil aşkları" ise hemen herkesin kişisel tarihinde mevcuttur. "Marka" ayakkabı alır gibi,sevgilinin kariyerine ve maddi durumuna "tutulan" aşıklar görürsünüz. Katı plastikten "yagmur çizmesi" edinir gibi mantık süzgecinden geçirip "işe yarar" biçimde yaşamak isteyenleri de bilirsiniz. Ayrıca ne tuhaf ki,psikolojik testlerde "zaafı" olup evine sayısız çesitte ayakkabılar yığan insanların aynı zamanda "değişik" türde aşklara da zaafı oldugu söylenir. Evet, aşk "ayakkabıdır" Aynen ayakkabınıza bakım yapmayıp "hor" kullandıgınız zaman kolayca eskittiginiz gibi, aşkınıza da dikkatli davranmayıp özen göstermediginiz zaman kısa sürede "eskitirsiniz". Ve nasıl ki "delik" bir ayakkabıyı tamir ettirdiginizde yalnızca "bir miktar" ömrünü uzatmış olursanız; "delik" bir aşkı onarmaya kalkıştığınızda da "asla eskisi gibi olmayacaktır"! Can YÜCEL Belki bu yazı daha iyi anlamıştır durumu, İşte Can Baba nın dediği gibi asla eskisi gibi olmuyor
Lawless1 Sayin Romantik, Olmaz tabi. Basta mukemmel ve ozel olan bir sey o degerini yitiriyor. En onemlisi guven yok oluyor. Sizin sevginizin degerini bilmeyeni, sizin de artik dusunmemeniz en iyisi. Bunun sizde farkindasiniz ama pratige koymak zor galiba boyle seyleri. Sizi gercekten seven, size layik insanlarla dolu bir gelecek diliyorum. Bu arada, aklinizi baska seylerle mesgul etmek istiyorsaniz, buyurun gelin bizim Turban tartismamiza, size garanti veriyorum, her derdinizi unutursunuz. :)
ahaltuner Sayın romantic,siz yüreğinizde çok derin sevgiler beslemişsiniz bir x için.Anlmadığım şu nasıl olur da bu kadar sevgiyle sermest olduğunuz birisi(x) sizi karşılıksız bırakır.Tabiki olayın ayrıntıların bilmiyorum ancak yanlış anlaşılmalara veye hiç anlaşılmamamya sebebiyet veren durumlar mı oluştu diye aklımdan geçiriyorum.Son dörtlük çok çaresizce bir durum içerisinde olduğunuzu kendinize inandırdığınızı gösteriyor.Sizi hem sizsiz hemde onsuz bırakacak kadar bağlı olduğunuz birisi bunu size bilerek yapamamış omalı.Keşke o da sizi sizin kadar anlayabilmiş olsaydı,ama her nasılsa anlayamamış.Ancak tüm bunlara rağmen eğer gerçekten sevmişseniz ki hiç şüphem yok,affedin değerli sevgi dolu insan affedin gitsin.Affetmenin verdiği huzuru yakalayın.Affetmedikce acınız artacak.Acınızın artması ise sevgilerinizi nefrete dönüştürebilir.Nefret ise sizin gibi sevgi dolu yürreğe sahip birine yakışmaz.Saygılarımla.. ahmet
romantic Sayın lawless1, Sayın ahaltuner, Olmuyor, olmuyor, nedense, ne yazılsada unutulmuyor, affedilmiyor, geri dönülmüyor, dönülemezde, içeriğini yazmak istemiyorum, ama inanınki faydasız herşey. ama ilginize ve yardımlarınıza teşekkür ederim. Sana Bir Tanrı Getirdim Hani o iki kişilik dünyalar bizimdi Hani sen iyiydin Halden anlardın Hani sen git demiyecektin bana Ve ben herşeye rağmen gelecektim İçimde bir umut Ellerimde olgun meyvalar Dünya nimetleri Gözlerimde yanıp yanıp sönen bir pırıltı Ama ne sen gel dedin Ne de ben gelebildim herşeye rağmen Aşkımız ayrılıklarla başladı Deli dolu akan nehirlerden tas tas sular içtik Öyle ateşlerle doluydu yüreklerimiz öyle tutkundu Karlı dağların serinliğinde uyurduk geceleri Deniz fenerinin ışığında yıkanırdık Köpükten bir çalkantıydı içimizde zaman Ne yana baksak denizdi maviydi ışıktı Sonra bir çaresizlikti zifir Akıntıya kapılmış gemiler gibiydik Bir org çalınır gibi yanıbaşımızda Öyle kendinden geçmiş öyle başıboş Öyle derin duygular içindeydik anlatılmaz Sarhoş rüzgarlara bıraktık kendimizi Aldığını geri vermez dalgalara Görmediğimiz ülkeler gördük gün doğusunda Tatmadığımız yemişlerden tattık günahkar olduk Alevden bir tasta eridi günler Bir cehennem ateşiydi aşk içimizde Hiç sönmeyecekmiş gibi yanıyorduk Tutsaklığımız nasıl başladı bilinmez Paslı demir kapılar kapandı üstümüze Taş duvarlarda kayboldu boğuk seslerimiz Çaresizliğimizi bize aynalar söyledi inanmadık Kuşatıldık ansızın kederle ayrılıkla Aman vermez karanlıklar sardı dört yanımızı Yalnızlık bir ağrı gibi çöktü başımıza Uyuduk bir daha uyanamadık Şimdi bir kutup var sana çeker beni Bir kutup var senden öteye Ben onun için böyle ortalıklarda kaldım Dağ yollarında caddelerde sokaklarda Onun için bulup bulup yitirdim seni Hangi kapıyı çaldıysam sen açtın bana Hangi gözümü yumduysam seni gördüm Zamandın zamandan öte bir şeydin Yıllarca bir meşale gibi yandın uzaklarda Bu manyetik alanda boğulmam senin yüzünden Bu zincirleri sen vurdun ellerime Sen getirdin bunca karanlıkları Al şunu mum yak Korkuyorum Bir taş aldım attım denize Günahlarımdan kurtuldum Alfabenin yirmisekizinci harfindeyim Öteye gidemem İtme beni Benim de bir insan tarafım vardı Bakma böyle kötü olduğuma Benim de dileklerim vardı Benim de bir beklediğim vardı yaşamaktan Yeter artık vurma yüzüme çirkinliğimi Hergün bir kadın ağlar benim yüzümde Büyük dertler için benim ellerim Anlamıyor musun Sen sevildiğin için güzelsin bu kadar Ben sevilmediğimden böyle çirkinim Bütün kötü yerlerde ben korkarım Biliyorum Bir hayvan leşiyim öleli kırk gün olmuş Fabrika bacalarında bir kara dumanım Zehirim akrep kuyruklarında Kötüyüm sevemediğin kadar Öyle fenayım Kapanmış bıçak yaralarında Bu pis çöp tenekelerinde unut beni Unut artık Bayat bir ekmek gibi Çürümüş bir elma gibi Sarı badanalı evlerde kazanlar kaynar Sarı badanalı evlerde günahlar işlenir her gece Sarı badanalı evlerde ölüler yıkanır Sarı badanalı evleri sev biraz Bu evlerde zaman benim akşamlarımdır yitirilmiş Bu kazanlarda benim gözbebeklerimdir kaynayan Bu sarılarda benim yüreğim bir ölür bir dirilir Anladım Bu dünyada benden başka kimse yok beni anlayan Tosca' dan bir arya hatırlıyorum şimdi Sus biraz Ensemde bir akrep yürüyor Bırak yürüsün Sabaha asacaklar beni Dokunma Yedi canım vardı ikisi gitsin Bunca ölümler az gelir bana Kalbimi yardım Bir damla kan aktı Kutuplara kar yağıyordu Üşüdüm Failatun vezniyle seni çağırıyorum Bana imbiklenmiş yeşilliğini getir Dur gitme Beş kuruşum vardı kaybettim Dur gitme Isırgan otlarından kurtar beni Deniz analarının gözlerini çaldım Sana bakmak için Güneşi üçe böldüm Al biri senin olsun Yüzümde beş bıçak yarası var Bir de sen vur Barut kokusunu severim Bir portakalı dilim dilim soy Acıktım Tut ki ben yoğum artık yeryüzünde Tut ki bir marul yaprağıydım Öldüm Al şu serçe parmağım sende kalsın. Ben kötüyüm Allahsızım Korkunç çirkinim Ben seksensekizinci tul dairesiyim Sağ gözümün üç kirpiğini kestim Al Ben lanetlendim Chopin' in cenaze marşı çalınıyor Ölüler ayağa kalktı Görüyor musun Şu soldan ikinci benim Senin yüzünden öldüm Şimdi seni getiriyorlar karanlığıma Ağlıyorum Biraz sev beni Gül biraz Yaklaş biraz Seni affediyorum Kuşkonmaz dallarına astım kendimi Sedir ağaçlarına gül yapraklarına Başımı taşlara vurdum Gözbebeklerimde büyük camlar parçalandı Tanrısal duygular içindeydim Bütün tanrısızlığımdan uzakta Bir kemiklerinin sertliğini aldım Bir teninin aklığını Sonra sıcaklığını dudaklarının Gel bak SANA BİR TANRI GETİRDİM Gel bak BİR TANRI YARATTIM SENDEN. Ümit Yaşar Oğuzcan
romantic Mavi Gece Bir mavi gecede başlamıştı sevdamız Ve maviye çalmıştı bütün umutlarım o gece Unutturmuştun bana karanlığın siyah olduğunu Ve gözlerinde farkettim ilk kez Bütün gecelerin mavi olduğunu Bir mavi geceydi o Bütün gecelerden güzel Bir mavi geceydi o Benim için ömre bedel Ve sonra... Bir gidişin vardı ki Mutluluğuma inat Bir gidişin vardı ki Kırıldı içimde kol kanat Umutlarımın mavisini alıp gittin Denizlerimin mavisini çalıp gittin Masmavi dünyama Simsiyah bir çivi çakıp gittin... Gittin Ve sen de her yalan gibi Bittin... Ahmet Selçuk İlkan
romantic Çıkmaz Sokak Bir daha dünyaya gelsem Yine seni severdim Beni üzesin diye Beni deli divane edesin diye Biliyorum Sen de bir daha dünyaya gelsen Yine beni sevmezdin Kahrımdan öleyim diye Ümit Yaşar Oğuzcan
Av.Ragıp Atay BANA BİR ŞEY ANLAT Bildiğim bir şey söyle bana Mesela adımı söyle Beni sevdiğini Benim seni sevdiğimi Seni sevdiğimi bildiğini söyle Gözlerinde hüzün bulutları Gözlerin dumanlı Ne zaman gözlerine baksam Gözlerin kanlı Bildiğim bir bir şeyler anlat bana Ağlamaktan bahset bana Ne zaman saate baksam Hep ayrılık vaktidir Süzülür ellerin ellerimden Tül gibi hafiften Bana bildiğim şeyler anlat Mesela ayrılık gibi Avaz avaz yankılanır Odamda geceleri yalnızlık Kulaklarımda çınlar Yokluğunun sesi Bana en iyi bildiğim şeyi Bana yokluğunu anlat
romantic Bir Gün Baksam Ki Gelmişsin Bir gün baksam ki gelmişsin.. Bir güvercin gibi yorgun uzaklardan yar. Gözlerinde bir bitmez,bir tükenmez güzellik Saçlarında ilkbahar.. Bir gün baksam ki gelmişsin.. Gülüşünde taze serin bir rüzgar Ellerin yine eskisi kadar güzel Çiçek açmış dokunduğun bütün kapılar.. Bir gün baksam ki gelmişsin.. Hasretin içimde sonsuzluk kadar. Şaşırmış kalmışım birdenbire çaresiz. Dökülmüş yüreğime gökyüzünden yıldızlar. Bir gün baksam ki gelmişsin.. Ne yüzünde bir gölge,ne dilinde sitem var. Tozlu pabuçlarını gözlerime sürmüşüm Benim olmuş dünyalar. . . Yavuz Bülent Bakiler
romantic Kim Özlerdi Avuç İçlerinin Kokusunu O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer. Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer. Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan birinin kalbiyse eğer. Korkulacak bir yanı yoktur aşkların, insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer. O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses, hiçbir zaman duyulmasaydı eğer. Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar, kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer. Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla, öylesine delice bakmasalardı eğer. Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de, kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer. Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin, son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer. Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman, meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer. Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman, beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer. Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla, tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer. O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi, yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer. O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar, son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer. Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri, her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer. Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de, dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer. Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel, namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer. Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından, dokunulası ipekten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer. Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de, sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer. Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine, kulağına okunacak biri olsaydı eğer. İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de, kartvizitinde "onca ayrılığın birinci dereceden failidir" denmeseydi eğer. Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar, ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer. Issızlığa teslim olmazdı sahiller, kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer. Sen gittikten sonra yalnız kalacağım. Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse... Evet Sevgili, Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim uzanmak isterdi ince parmaklarına, mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!! CAN YÜCEL
romantic Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın birinin eşeği, kuyunun birine düşmüş. Niye düşer, nasıl düşer sormayın. Eşek bu. Düşmüş işte. Belki kör bir kuyuydu, ağzı tahtayla kapatılmıştı belki, üzerine de toprak dökülmüştü. Zamanla tahta çürüdü,zayıfladı, toprakta biten otları yemek isteyen eseğin ağırlığını çekemedi ve güm. Hayvancık saatlerce acı içinde kıvrandı, bağırdı kendi dilinde. Ayıptır söylemesi, anırdı yani. Sesini duyan sahibi gelip baktı ki vaziyet kötü. Zavallı eşeği kuyunun dibinde melul mahzun bakınıyor. Üstelik yaralanmis. Karşılaştığı bu durumda kendini eşeği kadar zavallı hisseden adamcağız köylüleri yardıma çağırdı.Ne yapsak, ne etsek, nasıl çıkarsak soruları havada kaldı. Sonunda karar verildi ki kurtarmak için çalışmaya değmez. Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek. Ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak attılar. Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkinerek dibe döktü. Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yukseldi ve sonunda yukarıya kadar çıkmış oldu. Köylüler ağzı açık bakakaldı. Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır.(Ne bazeni, çoğu zaman.) Toz toprakla örtmeye calışanlar çok olur. Bunlarla basetmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır. Kör kuyuda olsak bile Romantic
berrak Duygular,insani heyecanlar ne ömür dinliyor,nede şan ve şöhret.İnsani haletlerini elden bırakmadan yaşayan insanoğlu,duyguları karşısında hiçbir yer ve zamanda direnemediği gibi,onlar olmadan da yapamıyor.Bazen ağlamak,en değme neşeden daha iyi gelirdi yüreğe,gözyaşları,yaralara çok iyi gelen ilaçtan daha iyi bir huzur ve sükunet verebilirdi insanın ruhuna
alisinkay ALIME SOYLE KELAMIN CAHILE DILMI YETER MURVETI KIMDEN UMAN CALIDA GULMU BITER ARIF ILE SOHBET ETMEK LALI MERCAN INCIDIR CAHILLE SOHBET ETMEK HER AN BIR CAN INCITIR.. Yapamam deme yapan senden iyi değildir
berrak ''Dünyada en tehlikeli ve hüzün verici ruh hali,çaresizlik ve acizliğin ruh halidir.Diyalog yerine,şiddetle çaresiz ve aciz hale getirilmiş insanın ruh hali hem çok trajik hem de çok tehliklelidir.''
alisinkay Geçmisten adam hisse kaparmis... Ne masal sey! Bes bin senelik kissa yarim hisse mi verdi? 'Tarih' i 'tekerrür' diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alinsaydi, tekerrür mü ederdi?.. Mehmet Akif Yapamam deme yapan senden iyi değildir
Emrah Yavuzcan yaz romantic, yaz... en iyiyi bulmak için çalışırken, iyiyi kaybetmeyin...
Av.Ragıp Atay Umut Uzun Bir Açılma Umut uzun bir açılma Var git peşinden Var git, belki bir öncesi gelir Yavaş yavaş toplanası Ölürse telef olan sevisi gelir Bir yanına çifte gece sokulu Bir yanından gündüz akan çiçeğin En iç yaprağından tohum sevinir Onlar suya adanmış Onlar hiç gün görmemiş Akar gider boşuna Bir açılsa ağızları Söylenmemiş sözler gelir Nerden başlarsan başla Her adım çiğner yalnızlığını Daralmış,arada kalmış sevgi Hiç ummadığın yerde Neden uykular çiçek Neden çiçekler uyku Var git peşinden durma Bir yerlerde yeniden Tezgahta yaşam kurulur Özel Arabul
berrak dünyada birgün bile özgür olamadım gitti hayatımda bir an bile neşelenemedim gitti her ne kadar zamana öğrencilik yaptıysamda dünya üzerinde hala hoca olamadım gitti...
Emrah Yavuzcan Bağdat'ı almaya çalışmak, Bağdat'ın kendisinden daha mı güzeldi ne? 4.Murat en iyiyi bulmak için çalışırken, iyiyi kaybetmeyin...
berrak Aç kaldım,susuz kaldım,hain karanlıktı gece, can suskun can garip can paramparça ve klepçede tütünsüz kaldım,terketmedi sevdan beni
Av.Ragıp Atay SEVDAN BENİ Terketmedi sevdan beni, Aç kaldım, susuz kaldım, Hayın, karanlıktı gece, Can garip, can suskun, Can paramparça... Ve ellerim, kelepçede, Tütünsüz, uykusuz kaldım, Terketmedi sevdan beni... AHMED ARİF
Av.Ragıp Atay HABERİN VAR MI TAŞ DUVAR? Haberin var mı taş duvar? Demir kapı, kör pencere, Yastığım, ranzam, zincirim, Uğrunda ölümlere gidip geldiğim Zulamdaki mahzun resim. Görüşmecim yeşil soğan göndermiş Karanfil kokuyor cigaram Dağlarına bahar gelmiş memleketimin.. AHMED ARİF
berrak Şiirin doğrusunu yazdığınız için sağolun meslektaşım.....
zeray Gülümseme Genç kız üzgün görünen yabancıya gülümsedi. Adam kendini daha iyi hissetti. Geçmişte bir arkadaşının yaptığı bir iyiliği hatırladı ve ona bir teşekkür mektubu yazdı. Bu mektup arkadaşının öyle hoşuna gitti ki yemek yediği lokantada iyi bir bahşiş verdi. Bu bahşişin miktarına şaşıran garson, paranın bir kısmını yolda gördüğü fakire verdi. Fakir adam çok sevindi; çünkü iki gündür ağzına bir lokma koymamıştı. Yemeği bittikten sonra kaldığı izbe odaya gitmek üzere yola koyuldu. Yolda soğuktan titreyen bir köpek yavrusuna rastladı ve onu alıp eve götürdü. Soğuktan kurtulup başını sokacak yer bulduğu için köpekçik çok mutluydu. Gece evde yangın çıktı. Köpek yavrusu havlamaya başladı. Bütün ev halkını uyandırana dek havladı ve böylece bütün ev halkı kurtuldu. Kurtulan çocuklardan birisi büyüdü ve cumhurbaşkanı oldu. Bunların olmasını sağlayan ise bir kuruşa bile mal olmayan masum, sıcak ve içten bir ‘GÜLÜMSEME’ idi. kim
alisinkay Uzaklarda bir köyde kocasi, çocugu dogmadan ölmüs tek besina yasayan hamile bir kadin, dagda buldugu yarali bir gelincigi kendisine arkadas olsun diye beslemeye baslar. Gelincik, kadinin yanindan hiç ayrilmaz, oldukça uysallasir. Bir kaç ay sonra kadinin çocugu dogar. Tek basina tüm zorluklara gögüs germek ve yavrusuna bakmak zorundadir. Günler geçer ve kadin bir gün bir kaç dakikaligina da olsa evden ayrilmak ve yavrusunu evde birakmak zorunda kalir. Gelincikle bebek evde yalniz kalmislardir. Aradan biraz zaman geçer ve anne eve gelir. Eve girdiginde ilk gelincikle karsilasir ve agzindaki kani görünce çildirmisçasina gelincige saldirir ve onu oracikta öldürür. Tam o sirada içeriden bir aglama sesi duyulur. Anne odaya yönelir…. Ve odada bebegin besiginin yanindaki parçalanmis yilan onu hayrete düsürür. dolduk be, dolduk be, sarardık be solduk be ula biz bu ÜLKEYİ SOKAKTAN MI BULDUK BE
berrak seni beklerken bozguna uğradı karanlıklar, nefesim sığmadı göğsüme, sonsuzluğa vardı gözlerim, ve görmedi sonrasını
zeray ASK VE AYAKKABILAR Asklar da ayakkabilar gibidir... Bazilari çamur yagmur, toz toprak kar buz gibi her türlü "kötü hava" kosullarina dayaniklidir. Bazilari ise ummadiginiz kadar kisa zamanda çabucak "yamulur" ilk yagmurlu havada "alti açilir" veya güzel havalarda bile "iki günde bozulup" gider. Asklari da ayakkabilar kadar "itinayla" seçmezseniz, tipki ayaginizda oldugu gibi yüreginizde NASIR olusabilir. Dar gelen bir ayakkabiyi sadece tarzini begendiginiz için "zamanla açilir" diyen saticiya inanarak alirsaniz, zaman içinde ayak kemiklerinizde "deformasyon" baslar. Ruhunuzu daraltan bir ask içinde yalnizca fiziksel begeniye kapilip zamanla düzelir" diyenlere kanarsaniz, yine zamanla içinizdeki olumlu duygularin "çarpildigini" görebilirsiniz. Asik olabileceginiz insan türü, tipki ayakkabilar kadar degisik stillerde, farkli kalitelerde ve sayisiz "renktedir".... Aski bir çesit serüven olarak "spor" gibi yasayanlar, aynen spor ayakkabi" gibi dikkat çekici ve rahat kisileri bulurlar. Tersine askta tutucu ve istikrarli olmayi benimseyenler "klasik ayakkabi" gibi muhafazakar çizgiler tasiyanlara tutulurlar. Dekolte ayakkabilar gibi sadece cinsellik ve eglence zevkleriyle ateslenen asklar vardir. "Bez" ayakkabilar gibi kisa ömürlü "tatil asklari" ise hemen herkesin kisisel tarihinde mevcuttur. "Marka" ayakkabi alir gibi, sevgilinin kariyerine ve maddi durumuna tutulan" asiklar görürsünüz. Kati plastikten "yagmur çizmesi" edinir gibi mantik süzgecinden geçirip "ise yarar" biçimde yasamak isteyenleri de bilirsiniz. Ayrica ne tuhaf ki, psikolojik testlerde "zaafi"olup evine sayisiz çesitte ayakkabilar yigan insanlarin ayni zamanda ''degisik" türde asklara da zaafi oldugu söylenir. Evet ask "ayakkabidir". Aynen ayakkabiniza bakim yapmayip "hor" kullandigniz zaman kolayca eskittiginiz gibi, askiniza da dikkatli davranmayip özen göstermediginiz zaman kisa sürede "eskitirsiniz". Ve nasil ki "delik" bir ayakkabiyi tamir ettirdiginizde yalnizca "bir miktar" ömrünü uzatmis olursaniz; "delik" bir aski onarmaya kalkistiginizda da "asla eskisi gibi olmayacaktir"! kim
hukukçu adayı Mutluluk,bazen annenin çocuğunu öpmesidir. Mutluluk,bazen sevdiğine çiçek vermektir. Mutluluk,bazen değer verdiğin kişinin sevindiğini görmektir. Mutluluk,bazen tuttuğun takımın şampiyon olmasıdır. Mutluluk,bazen yalnız kalmaktır. Mutluluk,bazen haklı çıkmaktır. Mutluluk,bazen iyilik yapmaktır. mutluluk,bazen içinde olduğumuz durumdan daha kötü bir durumu düşünüp rahatlamaktır. Mutluluk bazen faninin içinde bakiyi bulmaktır. Kısacası mutluluğun resmini çizebilir miyiz? Mutluluğu tanımlayabilir miyiz? Bir ülkede, kısa boylu insanlar uzun gölgeler veriyorlarsa, orada güneş batıyor demektir...
Av.Ragıp Atay ÖYLE BİRİNİ TANIYOR MUSUNUZ? Sizi sizin kadar tanıyan biri; sizi düşünen, düşünmeyi öğrenmiş, sakin, uslu, efendi, oturmayı kalkmayı bilen, sevmeden edemediğiniz biri; size sizi anlatmayı herşeyden çok seven, sizin için çok şey başarmaya hazır biri; bazen biraz fazla konuştuğundan yakındığınız ama ne söylediğini bildiğinden hep emin olduğunuz, sizi tanıdığı kadar kendini ve hayatı tanıyan biri; yalnızca eşinize anlatabildiğiniz sırlarınızı anlatmaktaN çekinmediginiz, bazen düşüncesine şiddetle ihtiyaç duyduğunuz biri; sabahın üçünde "ayıp olur mu" diye endişelenmeden arayabildiğiniz ve üçüne beşine bakmadan size duymanız gerekenleri söyleyen, gecenin o karanlığında kalkıp ışığı yakan, masasının başına geçen biri; kaleminiz, kağıdınız, aynanız, saatiniz, kravatınız olan, bazen gölgeniz olan biri; ve bazen vicdanımız, bazen de uykusuz bıraktıgınız için, vicdan azabınız olan biri... Hayatınız da böyle biri ... var mı ? Varsa,kıymetini bilin.
Av.Tayfun Eyilik quote]Alıntı yapılan üye ; commodore1tr: Normalde olması gereken aşkın karşılıklı olmasıdır. Yoksa melankoli olur. Aslında melankolik olmakta çok iyidirkonumuzşimdi o değil :)) Aşık olan affeder Ancak aşık olduğu ihanet ederse riyakarlık yaparsa yalan söylerse her fırsatta aldadırsa aşkının aslında tek taraflı olduğunu karşı tarafın aşkının kendisi olmadığını anlar Ancak yinede kendisi aşıktır o yüzden aşkını kalbine gömerek onu kendi ihanetiyle başbaşa bırakır gider... [/quote] "seni seviyorsam bundan sana ne " böyle buyurdu zerdüşt zaman insanları değil armutları olgunlaştırır.
Av.Ragıp Atay SARI FERMAN ihanet bildirir sarı ferman aldatanla aldatılan daha ferman üzerinde el değiştirir yoluna katlanmadan önü kesilir kalbin aklın sezginin her menzilde çözülen gerçek biraz daha kaybedilirken sararır gülümsemekten ferman okunmayacak kadar anlamını yitirir yazılanlar sonunda güneşe tutulmaktan dokusu çözülmüş lime lime bir gerçeklik kalır herkese hiçbir işe yaramasın diye çünkü ihanet anlaşılabilir bir şey değildir bu yüzden menziline ulaşamaz içinin yollarında zaman aldatmasına uğrar insan sebepler bahaneler yalanlarla sararıp uçmuş ferman hiçliğin kayıtsızlığında şimdi ne okuyan ne yazan ne anlatan MURATHAN MUNGAN
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük + Arşiv +
    Bugünün tarihi: 03/05/2025 06:38:51