 |
03/05/2025 Eski forum arşivi bölümü
Hukuksal Tartışmalar
güzel söz.... |
berrak |
Ben senin yalanlarınla ve hilelerinle başedemedim,bu bana dert oldu.
senin önünde diz çökmedim, bu da sana dert olsun...(yazarını bilmiyorum)
|
romantic |
Affetsem.. Unutabilir miyim herseyi?
Affetsem.. Bir daha sevebilir miyim seni?
Affetsem.. Sever misin beni?
Affetsem.. Silinir mi beynimdeki grilikler?
Affetsem...Açar mı solan güller?
Affetsem.. Kapanır mı açtığın yara?
Affetsem.. Duyar mısın?
Affetsem.. Içimi bir daha kanatmaz mısın?
Affetsem.. Yitirmez mi kendini benliğim?
Affetsem.. Dönebilir miyim sana?
Affetsem.. Isınacak mı ellerim?
Affetsem...Dolar mı gönlümdeki yerin?
Affetsem..Dallarımın yeşilleri kendini mi eğer?
Affetsem.. Başım göğe eğer mi?
Affetsem..İnanır mısın buna?
Affetsem... O saf kız döner mi sana?
Affetsem.. Pişman etmez misin beni?
Affetsem.. Affeder mi yüreğim seni?
Affetsem.. Affedebilir miyim?!...
A f f e d e b i l s e m!..
I l k ö n c e s e n i
A f f e t m e z m i y i m?
Yazari Bilinmiyor
|
ahaltuner |
Affetmekle neler kazandığımızı bize zaman gösterir arkadaşlar,en azından kendimiz için affededlim derim.Ya sizler ne dersiniz?
İşte Affetmemenin dayanılmaz ağırlığı
Bir lise öğretmeni günün birinde derste öğrencilerine bir teklifte bulunur: “Bir hayat deneyimine katılmak ister misiniz?”Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler. “O zaman” der öğretmen. “Bundan sonra ne dersem yapacağınıza da söz verin.” Öğrenciler bunu da yaparlar. “Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!”
Öğrenciler, bu işten pek birşey anlamamışlardır. Ama, ertesi sabah hepsinin sıralarının üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen:
“Şimdi, bugüne dek affetmeyi istemediğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun.”
Bazı öğrenciler torbalarına üçer–beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur.
Öğretmen, kendisine “Peki şimdi ne olacak?” der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar:
“Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde.. hep yanınızda olacaklar.”
Aradan bir hafta geçmiştir. Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan öğrenciler şikayete başlarlar:
– “Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor.”
– “Hocam, patatesler kokmaya başladı. Vallahi, insanlar tuhaf gözlerle bakıyorlar bana artık.”
– “Hem sıkıldık, hem yorulduk...”
Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verir:
“Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkûm ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz, halbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir.
ahmet |
romantic |
Gönül bu elbet,
Yandığı yere kadar,
Herşeyin bedeli var,
İhanetin en ağır,
Yaşayan bilir, lütfen söyleyin şimdi nasıl affederim,
|
ahaltuner |
Evet elbetteki yaşayan bilir ve yaşamadan yaşanılan bir olayı anlamak imkansız.Ancak yine de önceki zamanların aşkına,yani yaşanmış olan güzellikler aşkına yine de affedebilmeli insan diyorum..Saygılarımla..
ahmet |
romantic |
Hiç affetmedim mi sanıyorsunuz...
Benimde bir onurum var, herşey bir yere kadar affedilir.
Ben LEYLA oldum, ama o MECNUN olamadı.
Ben affetsemde, tanrım onu affedermi?
|
ibrahimg38 |
sayın romantıc
Leyla ile mecnunda birleşememişler.
gerçek sevdalar insanların yüreklerinde olanlardır. yani yaşanmamışlardır.
yaşananlar ise erken tükeniyor.
bırakın açığa çıkmasınlarki uzun çmürlü olsunlar
|
berrak |
Öyle bir hayat yaşıyorum ki,
Cenneti de gördüm,cehennemi de,
Öyle bir aşk yaşadım ki,
Tutkuyu da gördüm,pes etmeyi de.
Bazıları seyrederken hayatı en önden,
Kendime bir sahne buldum oynadım.
Öyle bir rol vermişler ki,
Okudum,okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde,
Hem kızdım hem güldüm halime,
Sonra dedim ki “Söz ver kendine”
Denizleri seviyorsan,dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan,önce sevmeyi bileceksin,
Uçmayı seviyorsan,düşmeyi de bileceksin,
Korkarak yaşıyorsan,yanlızca hayatı seyredersin.
Öyle bir hayat yaşadım ki,son yolculukları erken tanıdım.
Öyle değerliymiş ki zaman,
Hep acele etmem bundan,anlamadım.
NİETZSCHE
|
romantic |
Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiçbir seyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.
Ataol Behramoğlu
(Evet Leyla ile Mecnun da kavuşamamış, ama en güzel yanı Mecnun sevdiğine ihanet etmemişti, aşk ihanete uğramadığı zaman güzeldir, asildir.)
|
ibrahimg38 |
ramantıc, ihanete bende karşıyım o anlamda kullanmadım, ama bütün büyük sevdalar kavuşmayan ların sevdası olarak anılmıştır.
hep aklıma birşey gelir aşk denince
AŞIK OLUP DÜŞÜNMEKTENSE
UYUZ OLUP KAŞINMAK DAHA GÜZELDİR. DERLER
ALINTI
|
romantic |
Sizden romantizm üzerine daha anlamlı bir cümle kurmanız beklenemezdi zaten. Lütfen bana ne mesaj yazın nede şiir.
Saygılar
|
romantic |
Ayrılanlar İçin
Yollarımız burada ayrılıyor,
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
İnsan ne kadar sevse unutabilir.
Mevsimler, gelir geçer, yıllar geçer
Sen de unutursun bir gün gelir.
Hiç yaşamamışçasına, hiç sevmemişçesine,
Unutursun, o günlerimizi, gecelerimizi,
O günlerce, gecelerce sevişmelerimizi...
Her şeyi evet, her şeyi unutabilirsin.
Hatta bütün yazdıklarımı satır satır,
Kalırsa, içinde bir derin sızı kalır.
Ümit Yaşar Oğuzcan
|
romantic |
Gör
Seninde gözlerin ıslanır bir gün
Hele bir ümidin kırılsın da gör
Ne yaşama arzun ne aşkın kalır
Kurduğun hayaller yıkılsın da gör
Dumansız bir yangın başlar o anda
Amansız bir deprem kopar o anda
Yıkılır kalırsın bir dağ olsan da
Hele bir sevdiğin terketsin de gör
Bu koca dünyayı yakasın gelir
Eski resimleri yırtasın gelir
Bütün aynaları kırasın gelir
Sırtına bir hançer vurulsun da gör
Ahmet Selçuk İlkan
|
ahaltuner |
Sayın Romantic gerçekten buraya almış olduğunuz şiirler çok güzel.Anlaşılan o ki debiyat ve özellikle de şiir beğenme yönünde çok başarılısınız.Ancak şiirlerde yazılı her şeyi hissetmeye kalkmak gerçekten insana çok acı veriyor.Sanıyorum bu şiirleri okudukça daha çok üzüleceksiniz.Sanki küçük yaraları büyüten ve kabuk bağlamış yaraları tekrar kanatan bir yapıda bu şiirler.Elbetteki insan çok vefalı olmalı ve verdiği sözden ki bu özellikle aşk sözüyse ölesiye dönmemeli.Ancak size vefasızlık yapan biri içinde bu kadar üzüntü ve acıya değmez.Ancak tüm bunlara rağmen af dileyen biri varsa affedin ,kendi iyiliğiniz için...Unutma ki insan affetme olanağı bulunduğunda affederse affı değer kazanır..Saygılarımla
ahmet |
romantic |
Dar Dünya
Yüreğim gövdeme sığmıyor
Gövdem odama
Odam evime sığmıyor
Evim dünyaya
Dünyam evrene sığmıyor
Patlayacağım
Acımın acısından susmuşum
Ki suskunluğum göklere sığmıyor
Böyle bir acıyı kimlere nasıl anlatacağım
Gönül dar geliyor sevgime
Kafam beynime
Ah şakaklarım
Çatlayacağım
Anladım artık anladım
Kimselere anlatamayacağım
Aziz Nesin
Sayın Ahaltuner,
Düşünceleriniz için teşekkür ederim, belkide bu şiirlerdir beni hayata bağlayan, yada çektiğim acıları yeniden yaşamamı engelleyecek olan, artık ne o bana dönebilir, nede ben onu affedebilirim.
Yanlış anlamazsanız artık bu konulardan bahsetmek istemiyorum, çünkü burası herkese ait bir site, benimle ilgili konularla başkalarının vaktini almak istemem.
Hadi en iyisi biz şiirlerimize geri dönelim.
Saygılarımla,
|
romantic |
Yüreğin Varsa Gel
Yüreğimi beşik yaptım sevdana
Düşler kurdum, hayal kurdum bildin mi?
Umutlardan taç yaptım yoluna
Bir gün olsun zahmet edip geldin mi?
Senin için ne savaşlar açtım da
Dağlar taşlar ranzam oldu yattım da
Şu canımı ateşlere attım da
Senden bir ses alamadım öldün mü?
Vefasızsın, vefalıyım deme hiç
Gelmek için çok geç kaldın, gelme hiç!
Kutlu olsun sana bu şan, bu sevinç
Bir tek sana yenik düştüm gördün mü?
Ahmet Selçuk İlkan
|
commodore1tr |
Aslında Aşık Veysel usta demiş ki ;
Seversin kavuşursun adı vuslat olur
Seversin kavuşamazsın adı aşk olur...
Uyaklı olsun diye ben yazdım ilksatırı Veysel usta 'kavuşamazsın aşk olur ' demiş ..
Aslında Aşk uğrunda ölmeye değerse aşktır. Günümüz dünyasında ise bu en güzel en anlamlı sözcüğü öylesine dejenere ettilerkii.. İnsanın aşık oldum demek içinden gelmiyor.. Televizyonların inanılmaz bombardımanı ile yaşanankültürsel yozlaşmadan sadece gerçek AŞK kurtulur amasözcük maalesef dejenere olur. Abuk sabuk ilişkilere site düzeyinden dolayı yazmadığım ahlaksız ilişki yaşanların bu görüntülerini ' AŞK YAŞIYORLAR' lanse etmenin ağırlığı aslında nede kötüdür. Bu ne aşktır yarabbim gece birlikte olup sabah kavga edip ayrılıp teselli için öbür gece 'başkasıyla aşk yaşamak'
İşte bunun içindir ki aslında aşk apayrı anlamda günümüzde adam ihanet etmiyor ki aslında ' aşk yaşıyor ' karşısındaki onu sevende 'dert yaşıyor' ne gam.. Clinton monica ile aslında ' ihanet olmayacak bir ilişki ben öyle inanıyorum ' demedi mi?? Aşklar böyle kolay sözcük olursa ihanetinde ne olduğu karışır...
Genç kızlar genç erkekler ' mankenden topçudan popçudan ne farkımız var' diyerek 'enteresan aşk yaşama' içine girerler..
Ama gerçek aşk bundan etkilenmezzz o ' AŞK YAŞAMAZ' o ' AŞKI DAMARLARINDA AKAN BİR KAN GİBİ İLİKLERİNE KADAR HİSSEDER ' İşte bunada aşk derler..
Gerçek aşkta hiyanet olmaz Leyla Mecnununa Mecnun Leylasınakavuşamadı ama.. Aşkın ne olduğunu doyasıya yaşadılar..
Onun için ihanete uğrayan bana aşıktı demesin o AŞK YAŞAMAYA aşık bir kişilik olur bence. Sözcüğü kirletmeyelim..
Şarkıda soruyor ' Aşk herşeyi affeder mi?' ama yanıtını bir türlü tam veremiyor.. Aşk her şeyi affeder etmesinede ihanet eden aldatan yalan riya söyleyen karşı tarafın aşkı olmadığını anladığından bırakır gider onu.. aşkını kalbine gömerekten...
bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum |
romantic |
Sayın Commodore1tr,
Yazınız çok güzel ve anlamlı ama aşağıdaki satırda anlayamadığım bir yerini sormak isterim,
Aşk her şeyi affeder etmesinede, ihanet eden, aldatan, yalan, riya söyleyen karşı tarafın aşkı olmadığını anladığından bırakır gider onu.. aşkını kalbine gömerekten... demişsiniz.
Zaten kişi gerçekten aşık olsa sevdiğini aldatmaz ihanet etmez, bunları yapıyorsa sevmiyor, aşık değildir demek, aşık olmayan biride giderken olmayan bir şeyi (aşk) nasıl gömebilirki kalbine.
Sanıyorum aldatılan aşkını kalbine gömerek gidiyor.
Saygılarımla,
Romantic
Öyle zamanlar vardırki, kiminle gittiğin değil, nasıl gittiğin önemlidir.
Sert rüzgarlar karanlık geceleri severmiş
Aynen benim onu sevdiğim gibi.
O bazen en zifiri karanlık gecemin güneşi,
O bazen yaşanacak hayatın cesaret verecek mutluluk yanı,
O her zaman acılarımın tek nedeni...
|
commodore1tr |
Sayın romantic ,
Önce sözübir daha buraya alayım...
Aşk her şeyi affeder etmesinede ihanet eden aldatan yalan riya söyleyen karşı tarafın aşkı olmadığını anladığından bırakır gider onu.. aşkını kalbine gömerekten...
demişim.
İyi demişim doğru yani. Sanırım içice geçtiğinden bir karmaşa yaşandı..
şöyle diyeyim
Normalde olması gereken aşkın karşılıklı olmasıdır. Yoksa melankoli olur. Aslında melankolik olmakta çok iyidirkonumuzşimdi o değil :))
Aşık olan affeder
Ancak aşık olduğu ihanet ederse riyakarlık yaparsa yalan söylerse her fırsatta aldadırsa aşkının aslında tek taraflı olduğunu karşı tarafın aşkının kendisi olmadığını anlar
Ancak yinede kendisi aşıktır o yüzden aşkını kalbine gömerek onu kendi ihanetiyle başbaşa bırakır gider...
Böyle demek istemiştim...
Bir el olsam
sıkılıdığında uzanan
yorulduğunda seni tutan
istediğinde sana dokunan
bir el olsam
sen istediğinde senle olan
bir el olsam
bir sen bir ben olsam ,
bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum |
romantic |
Sayın commodore1tr,
Açıklamalarınız için teşekkür ederim, konuyu şimdi daha iyi anladım.
Saygılarımla,
Gecelerden Bir gece
Senden uzakta seni yaşadım
Maziye yeniden daldım bu gece
Acı bir pişmanlık sardı içimi
İçmeden bir başka oldum bu gece
Seni düşündükçe bakşa kollarda
Kadehim kırıldı avuçlarımda
Sana dur demeyen gururumu da
Ayaklar altına aldım bu gece
Bensiz ne haldesin şimdi kimbilir
Sen yoksun bu hayat nasıl çekilir
Gözümde canlanır anılar bir bir
Resmini bin defa öptüm bu gece
Ne kadar mutluyduk niye ayrıldık
Kendime sorup da durdum bu gece
Neye yarar artık bu geç pişmanlık
Başımı taşlara vurdum bu gece.
Ahmet Selçuk İlkan
|
romantic |
BAHAR GETİRDİM SANA
“Neyi arıyorsan sen, O’sundur” der Mevlana..
Zulmün peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan aşık....
Elinden tuttuğumuz her sevgili, bizi sürükleyip,
kendi iç dünyamızın derinliklerinde bir keşif gezisine
çıkarır. Her ilişki, benliğimizde bir kazıdır aslında,
her sevda ruhumuzun bir başka yüzü... Her aşkta
kendimizi ararız, o yüzden bulduklarımız benzerimizdir.
Resimlerini yan yana koyun sevdiklerinizin ve
dikkatle bakın yüzlerine, onların suretlerinden
kendi yüzünüz bakacaktır size... Aşk denilen
kaleydoskobun buzlu camına gözünüzü dayadığınızda,
binbir cam rengarenk ışıklar saçarak döndüğünde,
her seferinde bambaşka şekiller ördüğünü görürsünüz.
Her camda, farklı bir renginiz vardır; her şekilde
sizden bir parça... Aşklarınız hülasanızdır.
Sevdiginiz her adam, beğendiğiniz her kadın
farklı ruh hallerinizi ele verir; arada bir çevirdiniz mi
kaleydoskobu, cam paralar yer değiştirip yeni şekiller
alır; hepsi siz... Sevgilinizin gözlerindeki dolunay,
sizdeki ışığın yansımasıdır aslında;
dilindeki sizin ilhamınız, tenindeki sizin yansımanızdır.
Yoksa halâ bir sevdiğiniz, o henüz kendinizi
bulamadığınızdandır... Aşk, narsizmdir.
Sevda, çevrildikçe içinizin farklı ışıklarını yakan
eğlenceli bir kaleydoskop gibi başımızı döndürüyor.
Ve biz, hep baharı takip ederek dünyayı gezen bir
gezgin gibi içimizdeki eski baharları arıyoruz.
Narcissusu’u bilirsiniz; Öyle heybetli ve güzelmiş ki,
bakmaya dayanazmazmış kendine... Gün boyu
ayna karşısına geçip kara gözlerini, incecik burnunu,
dar kalçalarını, kıvırcık saçlarını seyredermiş
hayran hayran... Bir gün ırmak kenarında gezinirken,
sudaki yansımasına ilişmiş gözü. Uzanıp, iyice
bakmak istemiş. Tam gördüğünde kendisini,
dengesini kaybedip düşüvermiş ırmağa,
kapılıp gitmiş suya... Yeryüzünün en güzel insanının
öldüğünü duyan Tanrı, unutulmaması için O’nu
her bahar açan gözel kokulu bir çiçeğe dönüştürmüş,
Narcissus, nergis olmuş. Kıssadan hisse, benden
size tavsiye, taze bir nergis verin bugün sevgilinize...
Sonra da, nerede baharsa mevsim, rotasını oraya
çevirip içinizdeki eski baharlara koşan bir gezgin gibi
“Bahar getirdim sana” deyin.
Baharın elinizde olduğunu unutmadan..
Gözlerindeki ırmağa baktığınızda kendinizi göreceksiniz;
dikkat edin de hayran olup düşmeyin...
Düşüp bahar kokulu bir çiçeğe dönüşmeyin...
Can DÜNDAR
|
ahaltuner |
Evet haklısınız burası herdkese ait bir site anacak bu siteninide amacı insanların dertlerine çözüm bulmak.Onları rahatlatmak.Bu bakımdan sizin yazdıklarınız sizin ve belki sizin gibi bir çok insanın problemi.Eğer açıklayıcı ve rahatlatıcı bir çözüme kavuşmazsa bu durumda olan herkesi rahatsız etmeye devam eder.Ben burada sadece sizin için değil ve fakat sizin gibi tüm arkadaşlar için kendimce çözümler öneriyorum.Siz artık ne o bana dönebilir ne de ben onu affedebilirim diyorsunuz.Ancak şiirlerinizde hala o aşırı sevgiden kaynaklanan hüzünlü bir acı hissediliyor.Eğer affetmezseniz bu durum hep devam ederek size hüzünlü acıyı taddırmaya devam edecek.Siz en iyisi bu durumu da güzel yanlarıyla görmeye çalışın.Çünkü güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.Saygılarımla...
ahmet |
romantic |
Beni Kör Kuyularda,
Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın,
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktınki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın, beni sensiz bıraktın.
Sayın ahaltuner,
İşte benimkide böyle birşey, söyleyecek fazla sözüm yok, düşünceleriniz ve yol göstermeleriniz için teşekkür ederim.
Saygılarımla,
|
romantic |
Bedenin yükünü ayaklar taşır, ruhun yükünü yürekler. Bütün ağırlığınızı ve yorğunluğunuzu kaldıran ayaklarınız için rahatlığı ve şıklığı bir arada barındıran ayakkabıyı seçersiniz. Içinizin acılarını sıkıntılarını ,kırgınlıklarını
ve hayallerini yüklenen yüreginiz için de huzur verici ve "güzel" bir aşk ararsınız.
Zaten aşklar da ayakkabılar gibidir...Bazıları çamur yagmur, toz, toprak, kar buz gibi her türlü "kötu hava" koşullarına dayanıklıdır.
Bazıları ise ummadığınız kadar kısa zamanda çabucak "yamulur" ilk
yağmurlu havada "altı açılır" veya güzel havalarda bile "iki günde
bozulup" gider.
Aşklarıda ayakkabılar kadar "itinayla" seçmezseniz,tıpkı ayağınızda oldugu gibi yüreginizde NASIR oluşabilir. Dar gelen bir ayakkabıyı sadece tarzını begendiginiz için "zamanla açılır " diyen satıcıya inanarak alırsanız,zaman içinde ayak kemiklerinizde "deformasyon" başlar.
Ruhunuzu daraltan bir aşk içinde yalnızca fiziksel begeniye kapılıp" zamanla düzelir"
diyenlere kanarsanız, yine zamanla içinizdeki olumlu duyguların "çarpıldıgını"
görebilirsiniz. Aşık olabileceginiz insan türü, tıpki ayakkabılar kadar değisik stillerde, farklı kalitelerde ve sayısız "renktedir"....
Aşkı bir çesit serüven olarak "spor" gibi yasayanlar,aynen "spor ayakkabı" gibi dikkat çekici ve rahat kişileri bulurlar. Tersine aşkta tutucu ve istikrarlı olmayı benimseyenler "klasik ayakkabı" gibi muhafazakar çizgiler taşıyanlara tutulurlar. Dekolte ayakkabılar gibi sadece cinsellik ve eğlence zevkleriyle ateşlenen aşklar vardır. "Bez" ayakkabılar gibi kısa omurlu "tatil aşkları" ise hemen herkesin kişisel tarihinde mevcuttur. "Marka" ayakkabı alır gibi,sevgilinin kariyerine ve maddi durumuna "tutulan" aşıklar görürsünüz.
Katı plastikten "yagmur çizmesi" edinir gibi mantık süzgecinden geçirip "işe yarar"
biçimde yaşamak isteyenleri de bilirsiniz. Ayrıca ne tuhaf ki,psikolojik testlerde "zaafı" olup evine sayısız çesitte ayakkabılar yığan insanların aynı zamanda "değişik" türde aşklara da zaafı oldugu söylenir.
Evet, aşk "ayakkabıdır" Aynen ayakkabınıza bakım yapmayıp "hor" kullandıgınız zaman kolayca eskittiginiz gibi, aşkınıza da dikkatli davranmayıp özen göstermediginiz zaman kısa sürede "eskitirsiniz".
Ve nasıl ki "delik" bir ayakkabıyı tamir ettirdiginizde yalnızca "bir miktar" ömrünü uzatmış olursanız; "delik" bir aşkı onarmaya kalkıştığınızda da "asla eskisi gibi olmayacaktır"!
Can YÜCEL
Belki bu yazı daha iyi anlamıştır durumu,
İşte Can Baba nın dediği gibi asla eskisi gibi olmuyor
|
Lawless1 |
Sayin Romantik, Olmaz tabi. Basta mukemmel ve ozel olan bir sey o degerini yitiriyor. En onemlisi guven yok oluyor. Sizin sevginizin degerini bilmeyeni, sizin de artik dusunmemeniz en iyisi. Bunun sizde farkindasiniz ama pratige koymak zor galiba boyle seyleri. Sizi gercekten seven, size layik insanlarla dolu bir gelecek diliyorum. Bu arada, aklinizi baska seylerle mesgul etmek istiyorsaniz, buyurun gelin bizim Turban tartismamiza, size garanti veriyorum, her derdinizi unutursunuz. :)
|
ahaltuner |
Sayın romantic,siz yüreğinizde çok derin sevgiler beslemişsiniz bir x için.Anlmadığım şu nasıl olur da bu kadar sevgiyle sermest olduğunuz birisi(x) sizi karşılıksız bırakır.Tabiki olayın ayrıntıların bilmiyorum ancak yanlış anlaşılmalara veye hiç anlaşılmamamya sebebiyet veren durumlar mı oluştu diye aklımdan geçiriyorum.Son dörtlük çok çaresizce bir durum içerisinde olduğunuzu kendinize inandırdığınızı gösteriyor.Sizi hem sizsiz hemde onsuz bırakacak kadar bağlı olduğunuz birisi bunu size bilerek yapamamış omalı.Keşke o da sizi sizin kadar anlayabilmiş olsaydı,ama her nasılsa anlayamamış.Ancak tüm bunlara rağmen eğer gerçekten sevmişseniz ki hiç şüphem yok,affedin değerli sevgi dolu insan affedin gitsin.Affetmenin verdiği huzuru yakalayın.Affetmedikce acınız artacak.Acınızın artması ise sevgilerinizi nefrete dönüştürebilir.Nefret ise sizin gibi sevgi dolu yürreğe sahip birine yakışmaz.Saygılarımla..
ahmet |
romantic |
Sayın lawless1, Sayın ahaltuner,
Olmuyor, olmuyor, nedense, ne yazılsada unutulmuyor, affedilmiyor, geri dönülmüyor, dönülemezde, içeriğini yazmak istemiyorum, ama inanınki faydasız herşey. ama ilginize ve yardımlarınıza teşekkür ederim.
Sana Bir Tanrı Getirdim
Hani o iki kişilik dünyalar bizimdi
Hani sen iyiydin
Halden anlardın
Hani sen git demiyecektin bana
Ve ben herşeye rağmen gelecektim
İçimde bir umut
Ellerimde olgun meyvalar
Dünya nimetleri
Gözlerimde yanıp yanıp sönen bir pırıltı
Ama ne sen gel dedin
Ne de ben gelebildim herşeye rağmen
Aşkımız ayrılıklarla başladı
Deli dolu akan nehirlerden tas tas sular içtik
Öyle ateşlerle doluydu yüreklerimiz öyle tutkundu
Karlı dağların serinliğinde uyurduk geceleri
Deniz fenerinin ışığında yıkanırdık
Köpükten bir çalkantıydı içimizde zaman
Ne yana baksak denizdi maviydi ışıktı
Sonra bir çaresizlikti zifir
Akıntıya kapılmış gemiler gibiydik
Bir org çalınır gibi yanıbaşımızda
Öyle kendinden geçmiş öyle başıboş
Öyle derin duygular içindeydik anlatılmaz
Sarhoş rüzgarlara bıraktık kendimizi
Aldığını geri vermez dalgalara
Görmediğimiz ülkeler gördük gün doğusunda
Tatmadığımız yemişlerden tattık günahkar olduk
Alevden bir tasta eridi günler
Bir cehennem ateşiydi aşk içimizde
Hiç sönmeyecekmiş gibi yanıyorduk
Tutsaklığımız nasıl başladı bilinmez
Paslı demir kapılar kapandı üstümüze
Taş duvarlarda kayboldu boğuk seslerimiz
Çaresizliğimizi bize aynalar söyledi inanmadık
Kuşatıldık ansızın kederle ayrılıkla
Aman vermez karanlıklar sardı dört yanımızı
Yalnızlık bir ağrı gibi çöktü başımıza
Uyuduk bir daha uyanamadık
Şimdi bir kutup var sana çeker beni
Bir kutup var senden öteye
Ben onun için böyle ortalıklarda kaldım
Dağ yollarında caddelerde sokaklarda
Onun için bulup bulup yitirdim seni
Hangi kapıyı çaldıysam sen açtın bana
Hangi gözümü yumduysam seni gördüm
Zamandın zamandan öte bir şeydin
Yıllarca bir meşale gibi yandın uzaklarda
Bu manyetik alanda boğulmam senin yüzünden
Bu zincirleri sen vurdun ellerime
Sen getirdin bunca karanlıkları
Al şunu mum yak
Korkuyorum
Bir taş aldım attım denize
Günahlarımdan kurtuldum
Alfabenin yirmisekizinci harfindeyim
Öteye gidemem
İtme beni
Benim de bir insan tarafım vardı
Bakma böyle kötü olduğuma
Benim de dileklerim vardı
Benim de bir beklediğim vardı yaşamaktan
Yeter artık vurma yüzüme çirkinliğimi
Hergün bir kadın ağlar benim yüzümde
Büyük dertler için benim ellerim
Anlamıyor musun
Sen sevildiğin için güzelsin bu kadar
Ben sevilmediğimden böyle çirkinim
Bütün kötü yerlerde ben korkarım
Biliyorum
Bir hayvan leşiyim öleli kırk gün olmuş
Fabrika bacalarında bir kara dumanım
Zehirim akrep kuyruklarında
Kötüyüm sevemediğin kadar
Öyle fenayım
Kapanmış bıçak yaralarında
Bu pis çöp tenekelerinde unut beni
Unut artık
Bayat bir ekmek gibi
Çürümüş bir elma gibi
Sarı badanalı evlerde kazanlar kaynar
Sarı badanalı evlerde günahlar işlenir her gece
Sarı badanalı evlerde ölüler yıkanır
Sarı badanalı evleri sev biraz
Bu evlerde zaman benim akşamlarımdır yitirilmiş
Bu kazanlarda benim gözbebeklerimdir kaynayan
Bu sarılarda benim yüreğim bir ölür bir dirilir
Anladım
Bu dünyada benden başka kimse yok beni anlayan
Tosca' dan bir arya hatırlıyorum şimdi
Sus biraz
Ensemde bir akrep yürüyor
Bırak yürüsün
Sabaha asacaklar beni
Dokunma
Yedi canım vardı ikisi gitsin
Bunca ölümler az gelir bana
Kalbimi yardım
Bir damla kan aktı
Kutuplara kar yağıyordu
Üşüdüm
Failatun vezniyle seni çağırıyorum
Bana imbiklenmiş yeşilliğini getir
Dur gitme
Beş kuruşum vardı kaybettim
Dur gitme
Isırgan otlarından kurtar beni
Deniz analarının gözlerini çaldım
Sana bakmak için
Güneşi üçe böldüm
Al biri senin olsun
Yüzümde beş bıçak yarası var
Bir de sen vur
Barut kokusunu severim
Bir portakalı dilim dilim soy
Acıktım
Tut ki ben yoğum artık yeryüzünde
Tut ki bir marul yaprağıydım
Öldüm
Al şu serçe parmağım sende kalsın.
Ben kötüyüm
Allahsızım
Korkunç çirkinim
Ben seksensekizinci tul dairesiyim
Sağ gözümün üç kirpiğini kestim
Al
Ben lanetlendim
Chopin' in cenaze marşı çalınıyor
Ölüler ayağa kalktı
Görüyor musun
Şu soldan ikinci benim
Senin yüzünden öldüm
Şimdi seni getiriyorlar karanlığıma
Ağlıyorum
Biraz sev beni
Gül biraz
Yaklaş biraz
Seni affediyorum
Kuşkonmaz dallarına astım kendimi
Sedir ağaçlarına gül yapraklarına
Başımı taşlara vurdum
Gözbebeklerimde büyük camlar parçalandı
Tanrısal duygular içindeydim
Bütün tanrısızlığımdan uzakta
Bir kemiklerinin sertliğini aldım
Bir teninin aklığını
Sonra sıcaklığını dudaklarının
Gel bak
SANA BİR TANRI GETİRDİM
Gel bak
BİR TANRI YARATTIM SENDEN.
Ümit Yaşar Oğuzcan
|
romantic |
Mavi Gece
Bir mavi gecede başlamıştı sevdamız
Ve maviye çalmıştı bütün umutlarım o gece
Unutturmuştun bana karanlığın siyah olduğunu
Ve gözlerinde farkettim ilk kez
Bütün gecelerin mavi olduğunu
Bir mavi geceydi o
Bütün gecelerden güzel
Bir mavi geceydi o
Benim için ömre bedel
Ve sonra...
Bir gidişin vardı ki
Mutluluğuma inat
Bir gidişin vardı ki
Kırıldı içimde kol kanat
Umutlarımın mavisini alıp gittin
Denizlerimin mavisini çalıp gittin
Masmavi dünyama
Simsiyah bir çivi çakıp gittin...
Gittin
Ve sen de her yalan gibi Bittin...
Ahmet Selçuk İlkan
|
romantic |
Çıkmaz Sokak
Bir daha dünyaya gelsem
Yine seni severdim
Beni üzesin diye
Beni deli divane edesin diye
Biliyorum
Sen de bir daha dünyaya gelsen
Yine beni sevmezdin
Kahrımdan öleyim diye
Ümit Yaşar Oğuzcan
|
Av.Ragıp Atay |
BANA BİR ŞEY ANLAT
Bildiğim bir şey söyle bana
Mesela adımı söyle
Beni sevdiğini
Benim seni sevdiğimi
Seni sevdiğimi bildiğini söyle
Gözlerinde hüzün bulutları
Gözlerin dumanlı
Ne zaman gözlerine baksam
Gözlerin kanlı
Bildiğim bir bir şeyler anlat bana
Ağlamaktan bahset bana
Ne zaman saate baksam
Hep ayrılık vaktidir
Süzülür ellerin ellerimden
Tül gibi hafiften
Bana bildiğim şeyler anlat
Mesela ayrılık gibi
Avaz avaz yankılanır
Odamda geceleri yalnızlık
Kulaklarımda çınlar
Yokluğunun sesi
Bana en iyi bildiğim şeyi
Bana yokluğunu anlat
|
romantic |
Bir Gün Baksam Ki Gelmişsin
Bir gün baksam ki gelmişsin..
Bir güvercin gibi yorgun uzaklardan yar.
Gözlerinde bir bitmez,bir tükenmez güzellik
Saçlarında ilkbahar..
Bir gün baksam ki gelmişsin..
Gülüşünde taze serin bir rüzgar
Ellerin yine eskisi kadar güzel
Çiçek açmış dokunduğun bütün kapılar..
Bir gün baksam ki gelmişsin..
Hasretin içimde sonsuzluk kadar.
Şaşırmış kalmışım birdenbire çaresiz.
Dökülmüş yüreğime gökyüzünden yıldızlar.
Bir gün baksam ki gelmişsin..
Ne yüzünde bir gölge,ne dilinde sitem var.
Tozlu pabuçlarını gözlerime sürmüşüm
Benim olmuş dünyalar. . .
Yavuz Bülent Bakiler
|
romantic |
Kim Özlerdi Avuç İçlerinin Kokusunu
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar
bırakılmasaydı eğer.
Dayanılması o kadar da zor değildir,
büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer.
Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer.
Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.
Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.
O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.
Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.
Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.
Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı
belki de,
kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.
Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece
sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.
Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır
yaralamasaydı eğer.
Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.
Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.
O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.
O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.
Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.
Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.
Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.
Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipekten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.
Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.
Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.
İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir
ayrılık gizlendiğine
belki de, kartvizitinde "onca ayrılığın birinci
dereceden failidir"
denmeseydi eğer.
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.
Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle
avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini
tutmak isterse...
Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim
uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık
etmiş olmasalardı eğer!!
CAN YÜCEL
|
romantic |
Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın
birinin eşeği, kuyunun birine düşmüş. Niye düşer, nasıl düşer sormayın. Eşek bu.
Düşmüş işte.
Belki kör bir kuyuydu, ağzı tahtayla kapatılmıştı belki, üzerine de toprak dökülmüştü.
Zamanla tahta çürüdü,zayıfladı, toprakta biten otları yemek isteyen eseğin ağırlığını çekemedi ve güm. Hayvancık saatlerce acı içinde kıvrandı, bağırdı kendi dilinde. Ayıptır söylemesi, anırdı yani.
Sesini duyan sahibi gelip baktı ki vaziyet kötü. Zavallı eşeği kuyunun
dibinde melul mahzun bakınıyor.
Üstelik yaralanmis. Karşılaştığı bu durumda kendini eşeği kadar zavallı hisseden adamcağız köylüleri yardıma çağırdı.Ne yapsak, ne etsek, nasıl
çıkarsak soruları havada kaldı. Sonunda karar verildi ki kurtarmak için
çalışmaya değmez. Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek.
Ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak attılar.
Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkinerek dibe
döktü.
Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yukseldi
ve sonunda yukarıya kadar çıkmış oldu. Köylüler ağzı açık bakakaldı. Hayat,
bazen bizim de üzerimize abanır.(Ne bazeni, çoğu zaman.) Toz toprakla
örtmeye calışanlar çok olur.
Bunlarla basetmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve
kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır.
Kör kuyuda olsak bile
Romantic
|
berrak |
Duygular,insani heyecanlar ne ömür dinliyor,nede şan ve şöhret.İnsani haletlerini elden bırakmadan yaşayan insanoğlu,duyguları karşısında hiçbir yer ve zamanda direnemediği gibi,onlar olmadan da yapamıyor.Bazen ağlamak,en değme neşeden daha iyi gelirdi yüreğe,gözyaşları,yaralara çok iyi gelen ilaçtan daha iyi bir huzur ve sükunet verebilirdi insanın ruhuna
|
alisinkay |
ALIME SOYLE KELAMIN
CAHILE DILMI YETER
MURVETI KIMDEN UMAN
CALIDA GULMU BITER
ARIF ILE SOHBET ETMEK
LALI MERCAN INCIDIR
CAHILLE SOHBET ETMEK
HER AN BIR CAN INCITIR..
Yapamam deme yapan senden iyi değildir |
berrak |
''Dünyada en tehlikeli ve hüzün verici ruh hali,çaresizlik ve acizliğin ruh halidir.Diyalog yerine,şiddetle çaresiz ve aciz hale getirilmiş insanın ruh hali hem çok trajik hem de çok tehliklelidir.''
|
alisinkay |
Geçmisten adam hisse kaparmis... Ne masal sey!
Bes bin senelik kissa yarim hisse mi verdi?
'Tarih' i 'tekerrür' diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alinsaydi, tekerrür mü ederdi?..
Mehmet Akif
Yapamam deme yapan senden iyi değildir |
Emrah Yavuzcan |
yaz romantic, yaz...
en iyiyi bulmak için çalışırken, iyiyi kaybetmeyin... |
Av.Ragıp Atay |
Umut Uzun Bir Açılma
Umut uzun bir açılma
Var git peşinden
Var git, belki bir öncesi gelir
Yavaş yavaş toplanası
Ölürse telef olan sevisi gelir
Bir yanına çifte gece sokulu
Bir yanından gündüz akan çiçeğin
En iç yaprağından tohum sevinir
Onlar suya adanmış
Onlar hiç gün görmemiş
Akar gider boşuna
Bir açılsa ağızları
Söylenmemiş sözler gelir
Nerden başlarsan başla
Her adım çiğner yalnızlığını
Daralmış,arada kalmış sevgi
Hiç ummadığın yerde
Neden uykular çiçek
Neden çiçekler uyku
Var git peşinden durma
Bir yerlerde yeniden
Tezgahta yaşam kurulur
Özel Arabul
|
berrak |
dünyada birgün bile özgür olamadım gitti
hayatımda bir an bile neşelenemedim gitti
her ne kadar zamana öğrencilik yaptıysamda
dünya üzerinde hala hoca olamadım gitti...
|
Emrah Yavuzcan |
Bağdat'ı almaya çalışmak, Bağdat'ın kendisinden daha mı güzeldi ne?
4.Murat
en iyiyi bulmak için çalışırken, iyiyi kaybetmeyin... |
berrak |
Aç kaldım,susuz kaldım,hain karanlıktı gece,
can suskun can garip can paramparça
ve klepçede tütünsüz kaldım,terketmedi sevdan beni
|
Av.Ragıp Atay |
SEVDAN BENİ
Terketmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hayın, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça...
Ve ellerim, kelepçede,
Tütünsüz, uykusuz kaldım,
Terketmedi sevdan beni...
AHMED ARİF
|
Av.Ragıp Atay |
HABERİN VAR MI TAŞ DUVAR?
Haberin var mı taş duvar?
Demir kapı, kör pencere,
Yastığım, ranzam, zincirim,
Uğrunda ölümlere gidip geldiğim
Zulamdaki mahzun resim.
Görüşmecim yeşil soğan göndermiş
Karanfil kokuyor cigaram
Dağlarına bahar gelmiş memleketimin..
AHMED ARİF
|
berrak |
Şiirin doğrusunu yazdığınız için sağolun meslektaşım.....
|
zeray |
Gülümseme
Genç kız üzgün görünen yabancıya gülümsedi. Adam kendini daha iyi hissetti.
Geçmişte bir arkadaşının yaptığı bir iyiliği hatırladı ve ona bir teşekkür mektubu yazdı.
Bu mektup arkadaşının öyle hoşuna gitti ki yemek yediği lokantada iyi bir bahşiş verdi.
Bu bahşişin miktarına şaşıran garson, paranın bir kısmını yolda gördüğü fakire verdi.
Fakir adam çok sevindi; çünkü iki gündür ağzına bir lokma koymamıştı. Yemeği bittikten sonra kaldığı izbe odaya gitmek üzere yola koyuldu. Yolda soğuktan titreyen bir köpek yavrusuna rastladı ve onu alıp eve götürdü. Soğuktan kurtulup başını sokacak yer bulduğu için köpekçik çok mutluydu.
Gece evde yangın çıktı. Köpek yavrusu havlamaya başladı. Bütün ev halkını uyandırana dek havladı ve böylece bütün ev halkı kurtuldu. Kurtulan çocuklardan birisi büyüdü ve cumhurbaşkanı oldu.
Bunların olmasını sağlayan ise bir kuruşa bile mal olmayan masum, sıcak ve içten bir ‘GÜLÜMSEME’ idi.
kim |
alisinkay |
Uzaklarda bir köyde kocasi, çocugu dogmadan ölmüs tek besina yasayan hamile bir kadin, dagda buldugu yarali bir gelincigi kendisine arkadas olsun diye beslemeye baslar. Gelincik, kadinin yanindan hiç ayrilmaz, oldukça uysallasir. Bir kaç ay sonra kadinin çocugu dogar. Tek basina tüm zorluklara gögüs germek ve yavrusuna bakmak zorundadir. Günler geçer ve kadin bir gün bir kaç dakikaligina da olsa evden ayrilmak ve yavrusunu evde birakmak zorunda kalir. Gelincikle bebek evde yalniz kalmislardir. Aradan biraz zaman geçer ve anne eve gelir. Eve girdiginde ilk gelincikle karsilasir ve agzindaki kani görünce çildirmisçasina gelincige saldirir ve onu oracikta öldürür. Tam o sirada içeriden bir aglama sesi duyulur. Anne odaya yönelir….
Ve odada bebegin besiginin yanindaki parçalanmis yilan onu hayrete düsürür.
dolduk be, dolduk be,
sarardık be solduk be
ula biz bu ÜLKEYİ
SOKAKTAN MI BULDUK BE |
berrak |
seni beklerken bozguna uğradı karanlıklar,
nefesim sığmadı göğsüme,
sonsuzluğa vardı gözlerim,
ve görmedi sonrasını
|
zeray |
ASK VE AYAKKABILAR
Asklar da ayakkabilar gibidir...
Bazilari çamur yagmur, toz toprak kar buz gibi her türlü "kötü
hava" kosullarina dayaniklidir.
Bazilari ise ummadiginiz kadar kisa zamanda çabucak "yamulur"
ilk yagmurlu havada "alti açilir" veya güzel havalarda bile "iki
günde bozulup" gider.
Asklari da ayakkabilar kadar "itinayla" seçmezseniz, tipki
ayaginizda oldugu gibi yüreginizde NASIR olusabilir.
Dar gelen bir ayakkabiyi sadece tarzini begendiginiz için "zamanla
açilir" diyen saticiya inanarak alirsaniz, zaman içinde ayak
kemiklerinizde "deformasyon" baslar.
Ruhunuzu daraltan bir ask içinde yalnizca fiziksel begeniye
kapilip zamanla düzelir" diyenlere kanarsaniz, yine zamanla
içinizdeki olumlu duygularin "çarpildigini" görebilirsiniz.
Asik olabileceginiz insan türü, tipki ayakkabilar kadar degisik
stillerde, farkli kalitelerde ve sayisiz "renktedir"....
Aski bir çesit serüven olarak "spor" gibi yasayanlar, aynen spor
ayakkabi" gibi dikkat çekici ve rahat kisileri bulurlar.
Tersine askta tutucu ve istikrarli olmayi benimseyenler "klasik
ayakkabi" gibi muhafazakar çizgiler tasiyanlara tutulurlar.
Dekolte ayakkabilar gibi sadece cinsellik ve eglence zevkleriyle
ateslenen asklar vardir.
"Bez" ayakkabilar gibi kisa ömürlü "tatil asklari" ise hemen
herkesin kisisel tarihinde mevcuttur.
"Marka" ayakkabi alir gibi, sevgilinin kariyerine ve maddi
durumuna tutulan" asiklar görürsünüz.
Kati plastikten "yagmur çizmesi" edinir gibi mantik süzgecinden
geçirip "ise yarar" biçimde yasamak isteyenleri de bilirsiniz.
Ayrica ne tuhaf ki, psikolojik testlerde "zaafi"olup evine
sayisiz çesitte ayakkabilar yigan insanlarin ayni zamanda
''degisik" türde asklara da zaafi oldugu söylenir.
Evet ask "ayakkabidir".
Aynen ayakkabiniza bakim yapmayip "hor" kullandigniz zaman kolayca
eskittiginiz gibi, askiniza da dikkatli davranmayip özen
göstermediginiz zaman kisa sürede "eskitirsiniz".
Ve nasil ki "delik" bir ayakkabiyi tamir ettirdiginizde yalnizca
"bir miktar" ömrünü uzatmis olursaniz; "delik" bir aski onarmaya
kalkistiginizda da "asla eskisi gibi olmayacaktir"!
kim |
hukukçu adayı |
Mutluluk,bazen annenin çocuğunu öpmesidir.
Mutluluk,bazen sevdiğine çiçek vermektir.
Mutluluk,bazen değer verdiğin kişinin sevindiğini görmektir.
Mutluluk,bazen tuttuğun takımın şampiyon olmasıdır.
Mutluluk,bazen yalnız kalmaktır.
Mutluluk,bazen haklı çıkmaktır.
Mutluluk,bazen iyilik yapmaktır.
mutluluk,bazen içinde olduğumuz durumdan daha kötü bir durumu düşünüp rahatlamaktır.
Mutluluk bazen faninin içinde bakiyi bulmaktır.
Kısacası mutluluğun resmini çizebilir miyiz?
Mutluluğu tanımlayabilir miyiz?
Bir ülkede, kısa boylu insanlar uzun gölgeler veriyorlarsa, orada güneş batıyor demektir... |
Av.Ragıp Atay |
ÖYLE BİRİNİ TANIYOR MUSUNUZ?
Sizi sizin kadar tanıyan biri;
sizi düşünen, düşünmeyi öğrenmiş,
sakin, uslu, efendi, oturmayı kalkmayı bilen,
sevmeden edemediğiniz biri;
size sizi anlatmayı herşeyden çok seven,
sizin için çok şey başarmaya hazır biri;
bazen biraz fazla konuştuğundan yakındığınız ama ne
söylediğini
bildiğinden hep emin olduğunuz,
sizi tanıdığı kadar kendini ve hayatı tanıyan biri;
yalnızca eşinize anlatabildiğiniz sırlarınızı anlatmaktaN
çekinmediginiz,
bazen düşüncesine şiddetle ihtiyaç duyduğunuz biri;
sabahın üçünde "ayıp olur mu" diye endişelenmeden
arayabildiğiniz
ve
üçüne beşine bakmadan size duymanız gerekenleri söyleyen,
gecenin o karanlığında kalkıp ışığı yakan,
masasının başına geçen biri;
kaleminiz, kağıdınız,
aynanız, saatiniz, kravatınız olan,
bazen gölgeniz olan biri;
ve
bazen vicdanımız,
bazen de uykusuz bıraktıgınız için,
vicdan azabınız olan biri...
Hayatınız da böyle biri ... var mı ?
Varsa,kıymetini bilin.
|
Av.Tayfun Eyilik |
quote]Alıntı yapılan üye ; commodore1tr:
Normalde olması gereken aşkın karşılıklı olmasıdır. Yoksa melankoli olur. Aslında melankolik olmakta çok iyidirkonumuzşimdi o değil :))
Aşık olan affeder
Ancak aşık olduğu ihanet ederse riyakarlık yaparsa yalan söylerse her fırsatta aldadırsa aşkının aslında tek taraflı olduğunu karşı tarafın aşkının kendisi olmadığını anlar
Ancak yinede kendisi aşıktır o yüzden aşkını kalbine gömerek onu kendi ihanetiyle başbaşa bırakır gider...
[/quote]
"seni seviyorsam bundan sana ne "
böyle buyurdu zerdüşt
zaman insanları değil armutları olgunlaştırır. |
Av.Ragıp Atay |
SARI FERMAN
ihanet bildirir sarı ferman
aldatanla aldatılan
daha ferman üzerinde el değiştirir
yoluna katlanmadan
önü kesilir
kalbin aklın sezginin
her menzilde çözülen
gerçek
biraz daha kaybedilirken
sararır gülümsemekten ferman
okunmayacak kadar
anlamını yitirir yazılanlar
sonunda güneşe tutulmaktan
dokusu çözülmüş
lime lime bir gerçeklik kalır
herkese
hiçbir işe yaramasın diye
çünkü ihanet anlaşılabilir bir şey değildir
bu yüzden menziline ulaşamaz
içinin yollarında zaman aldatmasına uğrar insan
sebepler bahaneler yalanlarla
sararıp uçmuş ferman
hiçliğin kayıtsızlığında şimdi
ne okuyan ne yazan ne anlatan
MURATHAN MUNGAN
|
Bugünün tarihi: 03/05/2025 06:38:51 |