Hukuki.NET


03/05/2025  Eski forum arşivi bölümü

Hukuksal Tartışmalar




 


Forum:
fikirlerinizi yazmanız dileğiyle / eşitlik ihlali
commodore1tr Tüm değerli avukatlara; Sayın zehrapalu'nun sorununu okudum da kafama takıldı. Şimdi boşanan taraftan kadın olanı iddet müddeti de denilen 300 gün içerisinde kendi iradesi ile serbest olarak evlenemiyor ve mahkeme kararı gerekiyor. Gerekçeside hamile olabileceğine dayandırılan bir mantık olduğunu sanıyorum. Ancak aynı husus boşanan taraflardan erkek olana uygulanmıyor bu durum anayasanın eşitlik ilkesine alenen ters bir durum değil midir? Bence açık ve seçik anayasaya aykırı erkeğinde boşanmadan önce eski eşini hamile bırakmış olabileceğinden bahisle erkeğinde 300 günden önce evlenmesinin mahkeme kararıyla eski eşinin hamile olmadığının kesin anlaşılmasıyla olması gerektiğine inanıyorum... Bu konudaki yorumlarınızı bekliyorum. böyle bir form açmamın nedeni... zehrapalu Merhabalar. Ben eşimden 4 ay önce boşandım. Eşimle boşandığımda 4 aylık hamileydim. Çocuğum doğduğunda nifus çıkarmam gerekiyor. Fakat eski eşim benim doğumumdan önce bir başkasıyla evleniyor. Sanırım çocuğun nifusunu çıkarabilmem için eski eşimin de nifus cüzdanına ihtiyaç varmış, fakat eski eşimin bana bu konuda ve hiçbir konuda yardımcı olacağını zannetmiyorum. Ben çocuğumun nifusunu nasıl çıkarabilirim? konulu iletisidir... bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum
ahaltuner Değerli Commodore,eşitlik ilkesi gözönönde bulundurulurken bahsedilen durumla ilgili eşitlik gözönünde bulundurulur.Yani eşit olanlar arasında eşitlikten söz edilebilir.Burada cinsiyetleri farklı olan ve buna bağlı olarak farklı bir fizyolojik yapının uzantısıyla ortaya çıkan farklılıktaki bir durumun sonucunda hamile kalma ihtimali olan biriyle hamile olma ihtimali olmayan birinin eşit olarak kabul edilmesi eşitlik ilkesinin rhuna ve amacına aykırı bir durum oluşturmaktadır. Bu bakımıdan burada eşitlik ilkesine aykırı bir durumdan bahsetmek yersizdir.Saygılarımla.. ahmet
commodore1tr Yazınızı ilk okuduğumda çok doğru geldi amaiki kere okuyunca pek katılmadığımı söylemeliyim. Çünkü bence eşitlik evrenseldir. Hamile kalma olasılığı kavramının eşititi hamile bırakma olasılığı olarak algılanmalıdır. Yani hamile bırakma olasılığı olanada 'hamile bırakmadığını ispatla sonra ne yapacaksan yap' denmelidir. Eğer kadın hamile ise ' hele bir doğum olsun sende masraflarını gör boşanma harici ortaya çıkan cok ciddi bu sorunu çöz kimin nufusunda olacak hallet nafaka taktiri yapılsın sonra bakalım yeni evleneceğin kişi seni bu haliyle kabul edecek mi' denmeli aksi taktirde yeni evlenen kadın da kandırılmış bir duruma düşmez mi? Kız deseki 'ben boşanmış çocuksuz biliyordum ama şimdi çocuk çıktı ben kabul etmiyorum' ne olacak bir boşanma davası daha mı??? Kaldı ki eşitlik kadın erkek fizyolojisine göre ayrılmamalıdır (bence) hamile kalmanın yükümlülüğükadar da hamile bırakmanında yükümlülüğü olmalıdır. Bir mucize olup kendi kendine hamile kalınmadı ise.. Aksi halde eşitlik değil hamile kalmaolasılığının cezalandırılması söz konusu olur gibi geliyor bana.. bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum
av_s_engin Sayın Ahaltuner, Bu konuda belirtmiş olduğunuz görüşünüze katılmamaktayım .Aslına bakarsak bence tam da eşitlikle alakalı bir durum söz konusu... Belki tıp bu denli hızlı gelişmemiş olsaydı sizin dayandırdığınız fizyolojik temellere dayanarak haklı olduğunuzu kabul edebilirdik...Ancak günümüzde kadının hamile oluşunun tesbit anından tutunda babasının kim olduğuna kadar çok kesin verilere rahatlıkla ve kısa sürede ulaşılabildiğini göz önüne aldığımızda bu fizyolojik farkın bu anlamda bir etkinliği kalmamaktadır... yani kadını bekletip de erkeği bekletmediğiniz de bu artık ne sağlayacaktır ki taraflara,erkek gidip yeni bir evlilik yapabileceğine göre eğer bu 300 gün sonun da bir bebeği olcaksa eski evliliğinden ,yeni eşine valla üzgünüm de benim eski eş 300 gün bekledi şimdi bi de çocuk var biz onla yeniden evleneceğiz demiyeceğine göre.. ee çocuğun babasının kim olduğu konusun da ise çıkacak bir karışıklık durumunda bu karışıklığın çözümü 300 gün beklemekte de olmadığına göre...yani artık günümüz tıp ve teknolojisinde kadının bu süreyi beklemek durumunda bırakılmasının bence bir mantığı kalmamıştır... kadının evelenip evlenmemesi,çocuğun babasının ve nüfus kaydının oluşumunda bir etki edemez eskisi gibi.. günümüz gelişmelerinde bir etki edebilecektiyse dahi bunun çözümü tüm bu gelişmelere karşın yine de kadını 300 gün bekletmekte değildir... Saygılarımla... hata yaptıysan dönmesini bileceksin,yapışıp kalmayacaksın...
commodore1tr Kaldıki eğer kadın eşinden lanet olsun diye ayrıldı ise ondan kendisine bir şey kalmasınıda istemez gibi geliyor, tıbben bile çocuk 9 ay10gün de olurken hukukun maç uzatması gibi 300 gün koymasıda ayrı bir sorun ; neden 300 gün ki boşanma davası anında açılıp biten bir olay değil ki ülkemizde uzuyor allah uzuyor hangi çift boşanma davası açtıktan sonra ilişkiye girerki ? Mantıklı düşünürsek boşanmaya giden yolda biter bu tip şeyler sonra dava açılır mahkeme o bu derken bir sene yi bulabilir hem boşanmak isteyecekler hem birlikte olacaklar çok ütopik işin bu yoluda varki bu da ayrı bir hikaye aslında... Yani diyeceğim şu kadın erkeği hayatından tamamen çıkarmak isteyeceğini varsayarsak gidip kürtaj olursa ne olacak ? Nerede kalacak 300 gün ? daha da garibi boşanan erkek tarafı bu kürtajı öğrenirse ne olacak ' benden habersiz çocuğumuzu aldır dı diyebilecek mi?' Bu konu çok karıştı ben biraz düşüneyim :))) bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum
zehrapalu Sayın commodore1tr; bizim boşanma davamız 2 hafta sürdü. Çünkü biz anlaşmalı boşandık ve davayı ben avukatım aracılığı ile açtım. Tek celsede boşandık. (eşimle ikimiz bu boşanma kararını 1 hafta içinde aldık ve uygulamaya koyduk.) Mahkemeyi açtığımda zaten 3.5 aylık hamileydim ve çocuğu aldırma imkanım yoktu. Yani bu Türkiye şartlarında anında açılıp biten bir dava oldu. Bunları açıklama zorunluluğum yok ama bazı şeyleri aydınlatmak istedim. Bazen çok ütopik gibi görülen şeyler, basitçe düşünüldüğünde mantıklı bir açıklaması oluyor.
zehrapalu Kadın ve erkek eşitliğinin ve kadının maduriyetinin en çok ta boşanmalar sırasında göz önündü bulundurulması taraftarıyım. Çünkü ülkemizde boşanma sırasında kadın erkeğe göre çok daha madur durumda kalıyor ve en acı olayı şu anda ben yaşıyorum. Çünkü kafamda çocuğum ile ilgili soru işaretleri var. En önemlisi de nifus problemi. Forumdaki soruma cevap aldım. ama, bu işlemi nasıl yapacağımı bilmiyorum. Bana göre eğer ayrılan eşlerden kadın hamile ise ve çocuk bekliyor ise, bu çocuk doğana kadar kocanın evlenmesini engelleyen bir yasa çıkarılmalı. Bu hem eski eşin maduriyetini, hem çocuğun, hem de yeni evleneceği kadının maduriyetini giderecektir. (gerçi yeni evleneceği kadın beni hiç ilgilendirmiyor :))
ahaltuner Saygıdeğer Av_s_engin ve commodore elbetteki fikirlerinize saygı duyuyor ve değer veriyorum.Ancak kanunun bu maddesinin konuluş amacı benim yukarıda anlattığım gerekçelere dayandırıldığı gerçeğini de gözden ırak tutmamak gerektiği kanısındayım.Evet gerçekten tıp bilimi günümüzde çok ileri düzeydediri ve halen de ilerlemeye devam etmektedir.Aslinda yürürlükte bulunan yasamıza göre de zaten kadın hamile olmadığını ıspatlayabilirse hemen evlenebilmektedir. Ancak sayın commodorenin hamile bırakanla hamile kalanı eşit görmeye çalışmasını bir hukukçu olarak anlayabilmiş değilim.Doğuştan olan farklı fizyolojik yapıların insanlara ister istemez farklı ooğal işlevler yüklediğni gözönönde bulundurmamak biz yanlış değerlendirme yapmaya götürür.Sizin mantıkla hamile kalan kadın al çocuğu birazda sen hamile ol 4,5 ay da çocuğu sen taşı diyebilmeli.Derse ne olur?Erkek çocuğu taşıyabilmek için uterus(plesanta) mu taktırsın?İşte fizyolojik farklılığı görmezden gelirsek içinden çıkılmayacak bir durum oluşabilir. Kanun koyulurken istikrar düşünülür.Türkiye şartları ve gerçeklerini görmezden gelmek kanunun uygulanma gücünü azaltır diye düşünüyorum.Herksin ileri tıp tekniklerinden faydalanması bugünün Türkiyesinde zor gibi geliyor bana.Saygılarımla değerli arkadaşlar... ahmet
violetta sn commodore1tr, bende size katılmaktayım, burada bir eşitsizlik sözkonusu. Bence buradaki eşitsizlik kadının hamile olması durumunda evlenememesi veya evlenebilmek için izin almasıdır. ancak erkek kesinlikle böyle bir izne tabi değil! zaten eğer erkek çocuğunun peşinden koşacaksa mahkeme kararına bir gerek yok. kadın hamile olarak evlensede eski koca babalık davasıyla velayet alabilir, demi? bence burada üstü çok güzel bir şekilde ( oldukça mantıklı gözükerek ) eşitsizlik sözkonusu... ayrıca bir kadın olarak, evlenmek için -ki bu tamamen benim irademe dayalı bir olay- izin almak çok aşalayıcı bir durum. homo homini iupus
Av.Fırat Bayındır genel anlamda hukukta eşitlik veya eşitsizlik kavramları kamuyu ilgilendiren durumlarda söz konusudur. anayasa mahkemesi dahi eşitlik ilkesini eşit durumda olanlar arasında eşitsizlik yaratan hukuki düzenlemelerde irdelemektedir. ama zaten eşit durumda, konumda, hukuki statüde olmayanlar arasındaki farklı hukuki düzenlemelerde eşitsizlikten bahsedilemez. çocuğu doğuran kadın çocuğun doğal olarak annesidir. yani çocuğun hangi anneden doğduğu kesindir. ancak çocuğun babasının kim olduğu konusunda ihtilaf çıkması halinde tıbbi verilerle tespit mümkün olabilmektedir. bu düzenlemenin amacı nesebi gayrı sahih yani ana ve babasının kim olduğu kesinlikle bilinen çocukların nüfus kayıtlarına sağlıklı veriler işlenmesini temindir. çocuk doğurma yeteneği sadece kadınlara özgü olduğundan, boşanmanın ardından kadının hamile olup olmadığı, nesebi gayrı sahih çocuk olmasını önlemek adına bu iddet müddeti getirilmiştir. Kadın henüz boşanmadan bir başkasından hamile kalmış olabileceği gibi kendi eşinden de hamile kalmış olabilir. Böyle bir durumda doğacak çocuğun nesebini düzgün olarak tespiti gerek çocuk için gerekse ana-babası için hayati bir önemdedir. Sağ doğması koşuluyla çocuğun adının konması, velayet, miras gibi konuları düşünecek olursanız bunun önemi daha çok anlaşılır. Bu nedenle kadına getirilen 300 günlük evlenme yasağı eşler arasında eşitsizlik yaratan bir düzenleme olarak görülemez. Zaten boşanmadan sonra kadının hamile olmadığının tıbbi olarak tespiti halinde bu yasak da kaldırılmaktadır. Bu düzenlemeyi kadın-erkek arasında eşitsizlik veya kadını aşağılayan bir şeymiş görmek bu açıkladığım çerçevede hatalı bir yorumdur. Yukarıda da belirttiğim gibi çocuğun adının konmasından tutun da çocuk ile ana-babanın birbirleriyle olan mirasçılık durumlarını dahi etkileyecek bu hamilelikte böyle bir düzenlemenin elzem olduğunu kabul etmek gerekir.Sizlere bazen ters gelse de hukuk mantığı çoğu kez farklı çalışır.Ancak hukuk kurallarının da birçok sosyal olayın sentezi neticesinde yazılı kurallara bağlandığı gerçeğini de göz ardı etmeyin. ceteris paribus
commodore1tr Sayın violetta; Dediklerinize aynen katılıyorum aynı kandilden çıkan ışık hüzmesi gibi anlatmışız olayları. Hatta atladığım bir konuyuda gündeme getirmişsiniz ki aslında eşitsizlik dediğim noktanın temeli burası ' kadın neden izin alıyor?' ortaya çıkan kadınlarımız bunu aşalayacı bir durum olarak görüyor ve hissediyor ki haklıdır.... Sayın ahaltuner; Ben zaten burada bu kanunmaddesinin konuluş amacının ve kanun koyucunun mantığına karşı olduğumu açıkça söylüyorum. Tek taraflı bakış açısı ile tüm sorumluluğu kadına yükleyerek çıkmış bir kanun kesinlikle eşitlik ilkesinin çok açık bir ihlali olduğunu düşünüyorum. Nasıl bir konun konulmuştur ki fizyolojik fark sebebi ile bir taraf cezalandırılsın dahada ötesi o fizyolojik farkı kadın tek başına asla kullanamamaktadır. ( Hz. Meryem hariç..) Elbetteki bir erkeğe 4,5 ayda sen hamile ol diyemeyiz. Yada genç evli bir çiftten kadın olanı ' iki çocuğumuz olsun biri kız biri erkek erkeği ben kızı sen doğur böylece denge olur ' demesinin mantıksız olacağı gibi.. Boşanma zaten hoş bir olay değil, ama boşanma sonucu yükümlülüklerde çocuk en hassas nokta hele hele doğmamışsa.. Bence bu kanunun hatası burada eğer bekleme süresi konulacaksa ki mantıken konulması doğru ama süresi çok uzun (banagöre ) bu iki tarafada konulmalı.. çocuğu 4,5 ay taşıması için değil ömür boyu yükümlülüğünü bilmesi için vede eğer varsa yeni evleneceği kişinin durumu bilmesi için.. açarsak.. Adam başka bir ilişkiden dolayı boşanıp evlenmek istiyor.. Yeni evleneceği kişi 'boşanmış çocuksuz bir erkek' ile evlenmek istiyor.. 5 ay sonra 'boşanmış çocuksuz erkeğin' bir çocuğu oluyor.. Kadın bunu kabullenemezse ne olacak? Evlenme şartları çok değişti ne olacak? Dolaylı olarak aldatılmış olmayacak mı? İleride ciddi bir miras ve hak sorunu doğmayacak mı? Kadın boşandığında hamile (sayın zehrapalu gibi) adamın bu konuda harekete geçmesi için kanunlar devreye giriyor yoksa adam kendi hayatını yaşayıp banane ? diyor üstüne üstlük hiç umursamadan evlenebiliyor.. Doğan çocuğunnufusageçmesi bile kanun maddesinin erkek tarafına cebri uygulanmasıyla oluyor Doğumla olay bitiyor mu? Boşanma aşamasında ortada olmayan bir durum oluşuyor nafaka... çocuğun bakımı adam gibi yetiştirilmesi tüm yükümlülük annede babaya kanun zoruyla yükümlülük düşüyor Eşitlik nerede ? Adam boşanıyor eşi hamile umursamıyor gidip çocuksuzum ama boşandım diye evlilik yapıyor yani yalan söylüyor kanun zoru olmadıkça umursamıyor kendi başının çaresine baksın diyor... Eşitlik nerede? Bir nokta dahavar sayın ahaltuner oda sizin mantığınızla düşününce hukukun çok hata yapabileceğini düşünüyorum demişsiniz ki 'Ancak sayın commodorenin hamile bırakanla hamile kalanı eşit görmeye çalışmasını bir hukukçu olarak anlayabilmiş değilim.' çok açıktı nesini anlayamadınız. Hamile bırakanla hamile kalan neden eşit değil ki? İkiside insan ikiside doğuyor büyüyor okuyor seviyor seviliyor ve bu sevgiler buluştuğunda ortak karar ile birlikte oluyorlar ve ikisinin ortak iradesiyle yeni bir yaşamın tohumları atılıyor sadece bu noktada fizyoloji devreye giriyor ve birisi bu tohumu taşıyor bu tohuma taşıyanada tüm meleklerin bile saygı duyduğu en kutsal varlık ''ANNE'' deniliyor. Anne olmak mı suç sayın ahaltuner? anne olmak mı? Sadece acı tebessüm ettiren bir fıkra olmaktan öteye gitmeyen şu fıkra ne zamanki haklı olur o zaman ben susarım.. '2 yaşındaki çocuğun velayet davası görülmektedir. Çocuğu her iki tarafta istemektedir. Anne ' ben 9 ay karnımda taşıdım en ufak acısını hissettim doğunca besledim uyumadım başında bekledim. o benim canım 'der Baba ise gayet pişkin ' hakim bey şöyle düşünün tohumu tarlaya ektiniz sonra ekin oldu şimdi bu ekin tarlanın mıdır tohumu ekenin mi? Kadın tarladır tohumu ben ektim ' der hakimde ' doğru' çocuğu anneye verir... Böyle dava biliyor musunuz? sayın ahaltuner ne mutlu ki hakimlerimiz kadını tarla olarak görmüyorlar, erkekler çiftçi olsada... Ne güzel demişsiniz ' Aslinda yürürlükte bulunan yasamıza göre de zaten kadın hamile olmadığını ıspatlayabilirse hemen evlenebilmektedir.' E bende diyorum ki ' erkek boşandığı eşini hamile bırakmadığını ispatlayabilirse hemen evlenebilsin' İşte ozaman eşitlik olur Çünkü çocuk bir zevk sonucu bile olsa ciddi sorumluluktur... saygı ve sevgiyle bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum
zehrapalu Sayın commodore1tr; bu konuyla ilgili bütün fikirlerinizi destekliyorum. Yalnız size bir sorum olacak: "Doğan çocuğunnufusageçmesi bile kanun maddesinin erkek tarafına cebri uygulanmasıyla oluyor." sözünüz neyi ifade ediyor. Yani eski eşim istemezse veya şu anda benden 1500 km uzakta ikamet ediyorsa ben çocuğun nifusunu çıkaramazmıyım? Çünkü O şu anda evlilik hazırlıkları yapıyorken beni ve çocuğu düşünecek bir saniyesi bile yoktur eminim. Yardımcı olacağını da hiç zannetmiyorum. Yardımlarınız için şimdiden teşekkürler.
commodore1tr Sayın Firat bayindir ; Her nekadar yazım siznikinden sonrada olsa sizi okumadan yazmaya başlamıştım mola lı yazdığımdan beni geçmişsiniz:)) Çok doğru şeyler yazmışsınız ancak fikrim değişmedi bence erkekte eşini hamile bırakmadığını kesin ispatladıktan sonra evlenmeli yada boşanmaolduğu anda iki tarafta serbest kalmalı. Çocuğun kimden olduğu konusunda tıbbi veriler kesin kararı elbette verir ama daha tıp bunu ispatlamadan bilen birisi vardır oda anne ... Falcılar bile dikkat edin dediğiniz olayı bildiklerinden sadece anne adı sorarlar hani bir kaza!! olduysa faldan sonra cinayet çıkmasın hesabı :)) Ama anne çocuğunun babasını kesin bilir şüphede olan daima baba olacağından ters bir mantık kurarak babaadayının daha da beklemesi gerektiğine inanıyorum :)) bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum
commodore1tr Sayın zehrapalu; Bende onu anlatmaya çalışıyorum sizin formunuzda ki sorununuza avukat arkadaşımız çok güzel yanıt vermiş diyecek birşey yok ama burada bunu diyen kanun 'Evliliğin bitiminden itibaren 300 gün içinde doğan çocuğun babası , eski eşiniz olacaktır. Bunun aksini kendisinin ispat etmesi gerekiyor' erkeğe öyle bir hak tanımış ki erkekten bu hakkı almak için bazı durumlarda hukuki mucadele gerekiyor anlaşılan. Örneğin sizin olayınızda olduğu gibi adam kendine bir hayat kurmak istiyor ve tüm geçmişi kendince siliyor. Yani geçmişten kaçıyor. Dediklerinizden anlaşılan gelip bu soruna adam gibi bir adam olarak sahip çıkmayacak iş gene size kalacak kanunun bu maddesinin uygulanmasını talep edeceksiniz peşinden çocuğun doğal olarak çıkacak masrafları için en doğal hakkınız olan nafaka ve gelecek içinde çocuğun miras hakkı kanunlar sonunda bunu sağlıyor allahaşükür de neden mağdur durumda olan anne oluyor diyorum eğer aynı yükümlülük ve zorunluluk erkektede olsaydı şimdi o sizin peşinizden koşuyor olacaktı her türlü sorumluluğu ile.. bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum
commodore1tr Bir formda şire takıldık kaldık kaldıkta iyi oldu aslında aklıma geldi büyük usta Aziz Nesin böyle gelmiş böyle gitmez seri romanlarının ilkini annesine adamıştır. Kitapta bir şiirle başlar tam yerine denk geldiği için buraya almak istedim bu şiiri lütfen kızmayınız sitem etmeyiniz 'hukukla ne ilgisi var?' demeyiniz . Unutmayın ki hukuk yaşamdır. Bir çok sevgili canımın içi avukat arkadaşımızın kendi tanıtım sözü olan (kendiside buna uyar :))) 'hata yaptın mı dönmesini bileceksin yapışıp kalmayacaksın' sözü gibi burada bence hukuk hata yapmış yapışıp kalmayalım :)) Bütün anneler, annelerin en güzeli, Sen, en güzellerin güzeli. Onüçünde evlendin, Onbeşinde beni doğurdun, Yirmialtı yaşındaydın, Yaşamadan öldün. Sevgi taşan bu yüreği sana borçluyum. Bir resmin bile yok bende, Fotoğraf çektirmek günahtı. Ne sinema seyrettin, ne tiyatro. Elektrik, havagazı, su, soba, Ve karyola bile yoktu evinde. Denize giremedin, Okuma yazma bilmedin. Güzel gözlerin, Kara peçenin arkasından baktı dünyaya. Yirmialtı yaşındayken Yaşamadan öldün... Anneler artık yaşamadan ölmeyecek... Böyle gelmiş, Ama böyle gitmeyecek! AZİZ NESİN bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum
Av.Fırat Bayındır sevgili commodore, derler ki ceviz ağacı diken ölür. bunu anlamı ceviz ağacının geç büyüyüp geç meyve vermesidir. hukuk da biraz buna benzer. toplumda bazı olaylar olur, genel kanılar oluşur, teamüller adetler çıkar, bütün bunlar sentez olan hukuk kuralının yapı taşlarıdır. zamanla kanılar, adetler, düşünceler değişir, hukuk kuralı zorlanmaya başlar neticede o da değişir. ama şahsen hali hazır konuda bir değişiklik taraftarı olmadığımı, düzenlemenin doğru ve toplum ihtiyaçlarına cevap ve yön veren işlevi olduğunu düşünüyor ve artık kahveye gidiyorum ceteris paribus
av_s_engin Sayın Fırat Bayındır, Ceviz ağacı benzetmeniz ve devamında "zamanla kanılar, adetler, düşünceler değişir, hukuk kuralı zorlanmaya başlar neticede o da değişir."demenize sonsuz katılmakla birlikte aslında yukarıda da tam da bunu ifade etmeye çalışmıştım..Yani eğer günümüz teknolojisi ve tıbbı bazı durumları rahatlıkla açıklığa kavuşturabilecek düzeye gelmişse hukuk normlarının da artık buna ayak uydurur hale getirilmasinin zamanı gelmiş demektir...İşte bu çerçeve de bu konuyla ilgili yeni düzenlemeler yapılması kanısındayım..elbettetki bu düzenlemenin çocuğun nesebinin sahih olmasına ilişkin bir düzenleme olduğunu ve bunun şimdiye kadarki ihtiyaca cevap verir olduğunu biliyor ve kabul de ediyorum.ama sanıyorum ki tıbbın gelişmesi söz konusu fizyolojik farklılıkları asgari düzeye indirebildiğine göre hukuk da bundan nasibini almalıdır... sayın commodore 1tr, Yazmış olduğunuz diğer iletilerinize de yürekten katılmaktayım mevzuu eşitlik mevzuudur: ) hata yaptıysan dönmesini bileceksin,yapışıp kalmayacaksın...
commodore1tr evet av _s_engin Haklısın hep haklı kalman dileğiyle.. bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum
ibrahimg38 Degerli arkadaslar, Son yıllarda bu esitlik veya esitsizlik hakkında bircok fikirler ve bu konuda yasalar bulunmakta . esas olan bunlara ben katılmamaktayım. bana göre esitlik yürekten ve düsüncesel olmadıgı sürece anlam kazanmamaktadır. bana göre yasalar esitlik yapalım derken hata yapmaktadır. bu esitlik bay ile -bayan arasında ise tamamen esitlik olammaktadır. bana bu fikirlerimden dolayı kızan arkadaşlarım olabilir. tartısmaya acığım selamlar
commodore1tr sayın İbrahimg38 ; Bu sitede fikirlerinizden dolayı size kızan kimse olamaz. Fikirlere kızılmaz bayım katılırsınız katılmazsınız sadece bu. Kimsenin kimseye fikrinden dolayı kızma hakkıyoktur. ( Fikir diyerek kişisel hakaret yapılması istisna ) Fikre katılıyorsanız destekleyici ; katılmıyorsanız eleştirisel bir ileti yazarak katkıda bulunursunuz.. Ben açıkça ne yazdığınızı hiç anlamadım. sadece ikinci cümlenizin sonunu anladım onda aynen katılıyorum. yüreksel ve düşünsel olana yani. Sanırım hızlı yazayım derken bazı harfler vede fikirler dağılmış biyerde bişey olursa bişey yapıyorsunuz ama tam çıkaramadım kusuruma bakmayın... Sayın bayındır ; Öncelikle bu ceviz ağaçlarının çok şanssız olduğuna inanıyorum . Eski tüfek solcuları kendisini ceviz ağacına benzetir ( Kökleri sağlam ve dayanıklı diye..) Nazım hikmet Türkiyeye kaçak geldiğinde gülhane parkında polislerin yüzüne baka baka yazmıştır o meşhur şiirini Ben bir ceviz ağacıyım gülhane parkında... Ne sen bunun farkındasın nede polisfarkında.. diye başlayıp giden... Mobilyada çok iyi gider diyede ne kadar marangoz varsa onlarda bu garibim ceviz ağacının peşinde... Şimdide siz taktınız kafayı garibim ağaca aslında bu ağacın verdiği gölge ve serinlik hışırtısının sağladığı ruh dinginliği vedeo güzelim meyvesi en iyisidir... Eşitlik konusunda da dediğini gibi ceviz ağacı olgunlaşmışş ben zamanı geldi diye düşünüyorum... Son olarak ee dostum alacağınolsun insan kahve içmeye giderken haber verir dimi gelirdik ve hatta orada erkeklerin yeniden evlenmeleri için 600 gün beklemeleri gerektiğine iknaederdim sizi ..:)))) bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum
Av.Ragıp Atay konunun eştlik ilkesiyle ilgisi yok. sorun biyolojik yapıdan kaynaklanıyor. Yasal düzenlemeye göre, evlilik birliğinde doğan çocuklara babaya kaydolur. nesebinin sahih olması karinedir. keza, evlilik sona erdikten 300 gün sonraya doğan çocukların da babasının da koca olduğu karinedir. Eğer boşanan bir kadın derhal evlenir ve 7-8 aylık erken doğum yaparsa çocuk kimin nufusuna kaydolacaktır? esas olan bu durumdur. yoksa eşitlik ya da eşitsizlikten bahsedilemez.
commodore1tr Sayın ragipatay ; demişsiniz ki '' konunun eştlik ilkesiyle ilgisi yok. sorun biyolojik yapıdan kaynaklanıyor. Yasal düzenlemeye göre, evlilik birliğinde doğan çocuklara babaya kaydolur. nesebinin sahih olması karinedir. keza, evlilik sona erdikten 300 gün sonraya doğan çocukların da babasının da koca olduğu karinedir. Eğer boşanan bir kadın derhal evlenir ve 7-8 aylık erken doğum yaparsa çocuk kimin nufusuna kaydolacaktır? esas olan bu durumdur. yoksa eşitlik ya da eşitsizlikten bahsedilemez.'' İlk bakışta mantıklı peki tersini düşünün Boşanan koca hemen evleniyor evlendiği kadın '' Boşanmış birisiyle evleniyorum, çocuk yok aslında bekardan farkıda yok hata yapmış dönmüş' diye evlendi... Aradan beş ay geçti sizin karinelerinizin hepsi gerçek tuttu veeski eşten olan çocuk kanunen babanın nüfüsuna kaydoldu. Çocuksuz adam oldu çocuklu Kadın yok yere oldu üvey anne ( kanun yüzünden.. hiç istemediği ve tanımadığı halde ) Kadının da bir çocuğu olursa miras olayı durduk yere iki olacak kadın için Hiç olmayan bir sorun çıktı kadın için nafaka... Toplumumuzda da nedense bunun dedikodusu hep yeni eş aleyhine olurrr '' bak kadın iki cilve yaptı gül gibi karısını üstelik hamileyken boşattırdı' dedikodularına ne yapacaksınız ??? Hadi her bişeyden vazgeçtim bu nebiçim bir biyolojidir sayın avukat ( bazı meslektaşlarınız da fizyoloji demişti ) tek taraflı ... Günümüz şartlarında eğer doktor müdahalesi olmadı ise ve kadının adı Hz. Meryem değilse kadının tek başına hamile kalması mümkün değil.. Az da olsa ?!!!! erkeğin bir payı var Yani çocuk genelde ' ortak meyve ' sayılır ancak biyolojik (fizyolojik ) taşıma annededir. Anlamadığım taşıyan neden bu kadar sorumluda 'taşıttıran' sorumsuz... sorunun temeli budur... Erkek 300 gün doğmadan evlenirse ve eşki eşi hamile ise yeni eşini de aldatmışta oluyor öyle düşünsenize... Dolayısı ile nuh nebiden kalan bu kanun makul bir süreye ve her iki taraflı düşünülmelidir aksi doğa kanunlarına kesin aykırıdır da Türk kanunları içinde normaldir.. ama doğa Türk kanunlarının da üzerindedir sakın unutmayın ( AİHM sine gitsenizde kazanma şansınız sıfır ) bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum
Av.Ragıp Atay verdiğim örnek, medeni huku forumlarında, tesadüfen sorulmuş. mayıs sonunda boşanan biri, 4 aylık hamile olduğunu söylüyor. Şimdi evlenirser çocuk kimin nüfusuna kaydolacak. Hukuk tartışmasak bile çocuk 180 gün ile 300 gün arasınada doğabilir
commodore1tr Sayın ragipatay; Zaten sorunun özü burada yatıyor sanıyorum bir yerde atladınız. Benim demek istediğim açık ve net boşanan bir kadın evlenmek için hamile olmadığını ispat etmeye ne kadar yükümlü ise boşanan bir erkekte evlenmek için eski eşinin hamile olmadığını ispatla yükümlüdür. Olayın mantığı budur. Bunun olmaması eşitliği bozduğu gibi yukarıdada anlattığım şekilde yeni doğan evliliği de sakatlayacaktır. Erkek boşandıktan sonra eski eşinin hamile olmadığını ispat etmeden evlenirse vede eğer eski eş hamile çıkarsa kanun aksi ispat edilmedikçe çocuğun babasını boşanan eş kabul etmektedir. Gayet güzel peki yukarıdaki somut olayda ki gibi adam hiç ilgilenmiyor bana ne diyor yükümlülükten kaçıyorsa ne olacak? Niçin kadın bunu zorla elde etmeye çalışacak mahkemelerde dolaşacak adamı buldurmaya uğraşacak... Malumunuz üzere nüfusa kayıt sadece nüfüs müdürlüğünde yapılan soyadı işlemi gibi basit bir işlem değildir. Burada esas miras hakkı dahil bir çok haktan yeni doğan çocuğun yararlanmasıdır. Yukarıda açıklanan mevcut durum muvahecehesinde bu sorumluluğun sadece kadın üzerine yıkılması hukuka aykırılık teşkil etmektedir diye düşünüyorum. Dolayısı ile kanun koyucunun erkeğinde yeniden evlenebilmesi için eski eşiyle her türlü ilişkisinin bittiğini ispatlamasını istemesi gerekmektedir diye düşünüyorum . Bu sayede her üç tarafta çok daha rahat hareket edecek adil olan olacaktır. Yukarıdaki somut örnek aslında haklı olduğumuzun bir kanıtıdır. Eğer erkeğede bu yükümlülük getirilmiş olsa idi hanımefendi şimdi eski kocasının peşinden koşmak zorunda kalmaz kanunları uygulatabilmek için uğraşmazdı.. Erkek evlenebilmek için yana yakıla eski karısının peşinden dolaşırdı.. bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum
Av.Ragıp Atay evet haklısınız, atlamışım. ben yalnızca çocuğun nesebi açısından soruna yaklaştım. erkek ya da kadının durumunu düşünmedim. Kendi verdiğim örnek de aslında sizin söylediklerinizi, baba açısından doğruluyor.(nesep açısından bu örneği vermiştim) gerçekten evlenen bir adamın eski karısı boşanmadan itibaren 300 gün içersinde doğurursa ne olur? Aynı adamın yeni karısndan da çocuğu olduğunu düşünürsek daha daha ne olur? İki kardeş, 20-25 gün arayla doğmuş ve ileride arkadaşlarına ne der? Sanırım pratikte bu durum çok az bir olasılık olduğu için biz bunu atlıyoruz. Erkeğin eski karısının hamile olmadığını kanıtlayacak bir yöntem bulmalıyız. Hiç bir kadının eski kocası istedi diye gebelik testi yaptıracağına ihtimal veremiyorum.
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük + Arşiv +
    Bugünün tarihi: 03/05/2025 09:07:00