 |
04/05/2025 Eski forum arşivi bölümü
Hukuksal Tartışmalar
Son söz kimin? |
ozcanhukuk |
Ceza yargılamasında hemen her mahkemede tarafından yapılan yanlış bir uygulamaya dikkat çekmek istiyorum. Bildiğiniz gibi Ceza Muhakemeleri Usûlü Kanunun Müddeiumuminin, maznun ve mesulü bilmalin iddiaları ve sözleri başlığını taşıyan 251. maddesi "Delillerin ikame ve münakaşası bittikten sonra söz davacıya ve ondan sonra Cumhuriyet Müddeiumumisine, sonra mesulü bilmale ve daha sonra da hemen maznuna verilir.
Cumhuriyet Müddeiumumisi maznuna ve maznun ve müdafii de Cumhuriyet Müddeiumumisine cevap vermek hakkını haizdirler. Reisin müsaadesile davacı ve mesulü bilmal de cevap verebilir. En son söz maznunundur.
Maznun namına müdafi tarafından müdafaada bulunsa dahi müdafaaya ilave edecek başka bir şey olup olmadığı maznuna sorulur." demektedir. Esas itibariyle bu hüküm genel olarak duruşmalar sırasındaki söz sırasını ve usûlünü anlatmakla birlikte nedense memleketimizde hemen her mahkeme tarafından yukarıda yazılı olan kurallara salt olarak esas hakkında savunmanın yapıldığı "hüküm duruşması"nda uyulmakta bunun dışındaki duruşmalarda ise uyulmamakta ve önce sanık ve/veya vekiline bilahare C.Savcısına söz hakkı verilmekte ve bunlar tamamlandıktan sonra karar verilmektedir. Bu itibarla son sözün sanığa ve savunmaya ait olduğu kuralı ihlal edilmektedir. Yasa açık olmasına rağmen kökenine indiğinizde çok temel bir hukuk kuralı olan "son söz savunmanındır" kuralını ihlal eden bu uygulamaya nasıl son verilebilir. Düşünün mahkemelerde iddiayı bilmeden savunma yapma durumunda kalıyoruz,öte yandan C.Savcıları sanki savunmanın yerindeliğini denetliyor ve bizim savunmamıza göre tahliye,tevsii tahkikat,iade vs taleplerimize karşı mütalaa veriyor. Sonuçta iddiayı bilme ve buna göre savunma hakkı elimizden alınıyor,sonuçta ise savunma kısıtlanmış oluyor. Bu itibarla ilk bakışta şekli kurallar gibi görülse de özüne indiğinizde adalete uyarlı olmayan uygulamaların önüne nasıl geçebiliriz. Hukukçulara duyurulur.
|
ozcanhukuk |
Bildiginiz gibi yasal değişiklik yapılana kadar Yargıtay'da görülmekte olan davalarda C. Savcılığı'nca düzenlenen tebliğnameler taraflara pek çok daire tarafından gönderilmemekteydi. Esasen değişiklikten önce de yasanın yorumundan tebliğnamenin gönderilmesinin gerektiği anlaşılan bir husustu,ancak Yargıtay'ımız bu hususta keyfi davranmaktaydı,bir kısım daireler tebliğnameleri gönderirken bir kısım daireler ise göndermemekteydi ve Yargıtay C. Savcılığı'nın iddia ve görüşlerini bilmeden,daha doğrusu Yargıtay duruşmasında sözlü savunmamıza başlamadan hemen önce öğrenerek savunma yapmaktaydık. Bilahare tebliğnamelerin taraflara gönderilmesinin zorunluluk haline gelmesi ile bu rahatsız edici durumlardan kurtulduk. Bu itibarla duruşmalarda söz sırası bakımından mevcut düzenlemelere rağmen acaba yine "zorunludur","mecburidir" gibi komut kelimelerinin bulunduğu yeni yasal düzenlemelere mi gerek var? Uygulamadaki hakimlerimiz komutsal kelimeler olmadan usûl yasalarını uygulayamazlar mı? bu memlekette savunma halen lüks bir şey ve avukatlar da gereksiz mi görülüyor?
|
Bugünün tarihi: 04/05/2025 10:32:02 |