 |
03/08/2025 Eski forum arşivi bölümü
Hukuksal Tartışmalar
Üniversiteye girişte adalet |
mustafa95de |
[url="http://www.geocities.com/mustafa95de/index2.html"]Bu işte[/url] bi haksızlık var, tepedekilerin her istediğini bole kolay yapamaması lazım, yeri geldi mi hesap da verebilmeliler!
Mesele özetle şöyle:
1999 yılında üniveristeye giriş için ortaöğretim başarı düzeyini ölçen yöntem değiştiriliyor.
Sonra birileri çıkıp, bu değişiklikle fen liselerindeki bazı öğrencilerin mağdur olduğunu söylüyor.
YÖK ve MEB hayır efenim olmuyolar diye açıklama yapıyor
Sonra olaylar büyüyo, karışıyo, fen liseleri boşalıyo
Durumdan Fen liseleri yöneticileri de, Milli Eğitim Bakanlığı da şikayetçi oluyo
Bunun üstüne YÖK de 08 Eylül 2002 tarihli basın duyurusuyla, gelen bu şikayetler üstüne yöntemi tekrar değiştirdiklerini bildiriyor.
Benim sorum şu, aradaki dönemde mağdur olanlar için yapılabilecek bi şeyin olup olmadığıdır?
|
avukat62 |
Mağdur olanların yapacağı şey, mağduriyetlerine sebep olan işlemi yapan idare veya idareler aleyhine Danıştay'da dava açmak ve bu davada yürütmenin durdurulması talebinde bulunmak. Şayet Danıştay işlemin hukuka aykırı olduğuna kanaat getirirse, öncelikle yürütülmesini durdurur ve mağduriyetin önüne geçer.
DeFacto |
mustafa95de |
Cevap için teşekkürler...
Cevabınızda;
"yapılacak şey; mağduriyete sebep olan işlemi yapan idare veya idareler aleyhine Danıştay'da dava açmak"
diye belirtmişsiniz.
Bunun için nasıl bir girişimde bulunmam gerekir?
Tek başıma gerçekleştirme hakkım var mı?
Yaşayabileceğim olası tersliklere karşın bir avukkattan yardım almam (ücretini ödeme kaydıyla) gerekebilir;
Bu şehirde (Kocaeli=İzmit) bu konuyla ilgili başvurabileceğim bir isim verebilir misiniz?
İlginize tekrar teşekkürler...
|
avukat62 |
Şayet YÖK ve MEB tarafından yapılan (Yönetmelik, yönerge, genelge vs. gibi) düzenleyici işlemlerden dolayı menfaatinizin ihlal edildiğini düşünüyor iseniz, bu düzenleyici işlemin Resmî Gazete'de yayımlandığı tarihten itibaren 60 gün içinde bu kurumlar aleyhine Danıştay'da iptal davası açabilirsiniz. Şayet bu 60 günlük süreyi kaçırdıysanız, düzenleyici işlemin size uygulanması üzerine, yine uygulama tarihinden itibaren 60 gün içinde hem düzenleyici işlemin, hemde uygulanan işlemin iptali için yine Danıştay'da dava açabilirsiniz. Yalnız açacağınız bu davalarda, yürütmeyi durdurma talebinde bulunmanızı tavsiye ederim. Danıştay yapılan bu işlemlerin hukuka aykırı olduğuna kanaat getirir ise hemen yürütmenin durdurulmasına karar verebilir. Böylece sayenizde bu karardan yüzbinlerce öğrenci de istifade etmiş olur.
DeFacto |
mustafa95de |
İliginize tekrar tekrar teşekkürlerimi sunarım.
Ve tüm çabalarıma rağmen kısalamayan şu aşağıdaki cevabım için özür dilerim.
Kolaylık açısından son paragrafı okuduktan sonra başa dönmenizi tavsiye ederim.
Saygılarımla...
----------------------------------------------------------------------------------------
Verdiğiniz cevaptan ortada aleyhime bir durumun olduğunu tespit ettim. Çünkü belirtiğiniz 60 gün barajlarının her ikisini de kaçırmış durumdayım.
Ancak bir mağduriyetin tespitinde,giderilmesinde, bir hakkın aranmasında,alınmasında böyle bir süre kısıtlamasının olması da aklımı karıştırdı.
Ayrıca bu olaydaki mağdur (olduklarını iddia ettiğim) kitlenin konumunun da şu nedenden dolayı farklı olduğunu düşünmekteyim;
Yerleştirme işlemindeki tek yetkili kurum olan ÖSYM (YÖK ' e bağlı bir kurum/kuruluştur) bu kitleye ,ilk değişikliğin yapıldığı dönemde (1999), eskiden aleyhlerine durum yarattığı için okul değiştirmelerini gerektiren durumun lehlerine işleyecek şekilde değiştirdiğini bildirmektedir. Yani artık bu kitlenin okul değiştirmesine gerek kalmadığını iddia etmiştir.
Bu değişikliğin getireceği sonuçlar hakkında öngörüde bulunmak, o dönemde bu eleme sisteminden geçecek adayların bazısı veya hepsi tarafından mümkün olsa bile ( çünkü aksi durumun olma ihtimali çok daha yüksektir, zaten uzmanlık (istatistik alanında) gerektirir) zorunlulukları diildir. Çünkü adaylara düşen tek sorumluluk yetkililer tarafından belirlenen ve bildirilen koşullara göre uygun kararları alıp, hazırlanıp yarışmaktır.
Yani burda, uygulanan yöntemdeki adaletsizliğin yanında , bir de; yarışma koşullarının adaylara istemli veya istemsiz olarak (ki hangi şekilde olduğu konumuz dışındadır) doğru anlatılmaması gibi ikinci bir kusur daha vardır.
Sonuçta, değişikliğin yapıldığı ilk yıl (1999) ve sonraki yıl (2000) mağdur olacak öğrenciler, yetkili kurumların (YÖK; ÖSYM) yaptığı bilgilendirmelerin ışığında okullarını değiştirmeden eleme sisteminden geçti. Ancak sonraki yıllarda yetkili kurumların açıklamasında bir değişiklik olmamasına rağmen, fen liselerinde büyük boşalmalar yaşandı. Yukarda da linkini verdiğim sayfada olduğu gibi basında da yer buldu bu boşalmalar. Sonrasında da bu okulların yönetimleri ve MEB durumdan şikayetçi olduklarını YÖK ve/veya ÖSYM ' e bildirdi. YÖK ve/veya ÖSYM de bu şikayetler üstüne yöntemi tekrar değiştirdi.
----------------------------------------------------------------------------------------
Son paragraf:
Aslında olayı sadece tekrardan anlatmış oldum galiba. İşin özü 60 gün barajlarını kaçırdım. Ancak bu mağdur kitlenin konumunun farklı olduğunu iddia etmekteyim. Bunun da bizleri ayrı bir yere koyacağını ,yetersiz hukuk bilgime dayanarak, ileri sürmekteyim.
Her şeye rağmen kanıtlarıyla ortaya sunduğum olayda bir haksızlık olduğu belli, yani n'olursa olsun ortada bir mağduriyet ve adaletsizlik var, bir çıkış kapısı mutlaka olmalı.
|
avukat62 |
İdarî yargılama hukuknda süreler kamu düzeninden olup, taraflar ileri sürmese dahi Mahkemeler bu sürelerin geçip geçmediğini kendiliğinden gözönünde bulundurmak mecburiyetindedirler. Bu sebeple, şayet süreleri kaçırmış iseniz hiç bir şekilde bava açmanıza imkan bulunmamaktadır.
Ancak, madem ki uygulanmakta olan genel düzenleyici işlemlerin hukuka aykırı olduğunu iddia ediyorsunuz, o takdirde kendilerine yeni uygulanacak olan (yani bu yıl sınava girecek olan) bir tanıdığınıza bu davayı açtırabilirsiniz. Çünkü bu yıl sınava girecekler için söz konusu düzenleyici işlemler ilk defa uygulanacağından, onlar için süre kaçmamış olacak.
DeFacto |
mustafa95de |
-----------------------------------------------------------------------------------------
1. Kısım
Şimdi;
Yüksek öğretime girişte ortaöğretim başarı düzeyinin dikkate alınması 20 yıllık geçmişi olan bir konudur.
Ancak 30 Temmuz 1998 tarihinde (6 yıl önce) toplanan YÖK Genel Kurulu'nda alınan karar gereği , ilk olarak 1998-1999 eğitim yılında (yani Haziran 1999'daki sınavda) kullanılmak üzere, ortaöğretim başarı düzeyini ölçen yöntem değiştirildi.
Kamuoyuna da gerekçe olarak;
"fen liseleri gibi öğrencilerini seçerek alan okullardaki öğrencilerin eski yöntemden doğan mağduriyetlerini (eski yöntemde bu okullardaki herkes puan kaybediyordu) gidermek, yani daha fazla başarı puanı almak için yapılan nakil işlemlerinin (genel liselere geçişlerin) önüne geçmek.................................................................(1. açıklama)"
şeklinde bi ifade sunuldu.
Bu değişikliğe bu açıklama yapıldıktan sonra, 06 Eylül 2002 tarihinde (1,5 yıl önce) tolanan YÖK Genel Kurulu'nda alınan karar gereği de ortaöğretim başarı düzeyini ölçen yöntem, ilk olarak 2002-2003 eğitim yılında (yani 15 Haziran 2003 tarihli sınavda) kullanılmak üzere, ikinci bir defa daha değiştirildi.
Bu ikinci değişikliğe de gerekçe olarak şu gösterildi:
... 1999-ÖSS’den itibaren OBP’lerin, okulların ÖSS puan ortalamalarına göre ağırlıklandırılması uygulamasına geçilmiştir (kısaca puanlama yöntemi değiştirilmiştir diyor). Bu uygulama, fen liseleri ve anadolu liseleri gibi öğrencilerini seçerek alan okulların öğrencilerinin ortaöğretim başarı puanlarını yükseltmek amacıyla diğer okullara nakletme eylemini önleyememiştir. Fen ve anadolu liseleri yönetimlerinden gelen yakınmalar, AOBP’nin (ortaöğretim başarı düzeyini olçen puanın) hesaplanması yönteminin değiştirilmesini gerektirmiştir............................................................(2. açıklama)
Buraya kadarkiler ortada bir mağduriyerin olup olmadığına teşhisin konulabilmesi içindir.
Açıklamaların yeraldığı birincil kaynaklar istenildiğinde ulaştırılabilir durumdadır.
--------------------------------------------------------------------------------------
2.Kısım Bu mağduriyete "60 günlük süre" barajı uygulanamaz
2002-2003 eğitim yılında başlatılan ikinci değişiklik hala yürürlüktedir, uygulanmaktadır, bu seneki sınavda da kullanılacaktır. Bu yeni yöntem haksızlıklara neden oluyor mu olmuyor mu bilmiyorum, çünkü daha önceki cevabımda da dediğim gibi, konu hakkında olumlu ya da olumsuz herhangi bir sonuca varmak için değerlendirmeyi yapanın yeterli istatistik bilgisine sahip olması ve gerekli verileri toplamış olması şarttır.
Bu durum, sınava hazırlanan adayların (yani normal, hatta okulunda birinci olan, bir lise öğrencisinin veya mezununun) bulunduğu konum itibariyle sahip olamıyacağı bir özellikttir, yani bugüne kadarki almış olduğu eğitim ona bu yetiyi vermediğinden adayın böyle bir tespitte bulunması hemen hemen imkanzsız gibidir.
Dolayısıyla 2002-2003 eğitim yılıyla başlayan bu yeni sistemde bir adaletsizliğin varlığı kesin olsa dahi, adayın şu süre içinde iddia edebileceği hiç bir tutarlı veri yoktur. Aday ancak ve ancak sınav sonuçları duyurulduktan sonra sınırlı bir kümede (çevresindeki eş-dost, akraba ve arkadaşlarının sınav sonuçları üzerinde) değerlendirme yapabilir ve sonrasında bir karara varabilir , ki bu sonuç da yığının kendisi (sınava giren 1,5 milyon kişi) için ne kadar geçerli olur o da çözmesi gereken ayrı bir problem olarak karşısına çıkar.
Uygulanan sistem hakkında kesin bir sonuca varmak için uygulamayı gerçekleştiren, yani yerleştirme işlemini yapan resmi kurumla (ÖSYM ile) temasa geçilmesi, yeterli istatistik bilgisine sahip olunsa bile gerekli verilere ulaşılması açısından şarttır.
Bu da araştırmayı yapacak kişinin ilgili kuruma konuya vakıf olduğunu gösterebilmesiyle gerçekleşir. Yani, ÖSYM araştırmacıdan söz konusu incelemeyi yapmasındaki amacına resmi bir geçerlilik isteyecektir. Zaten aksi mümkün olsaydı şu an "Özel Kalem Müdürlüğü" bölümüne bu yılın Ocak veya Şubat ortalarında ulaşan, tarafımdan yazılmış dilekçeme çoktan cevap almış olurdum.
Dolayısıyla hala yapılabilecek bi şey olmalı diyorum, bu olayda kim olsa "60 gün barajı"na takılır çünkü, ilgili kurumun tavırları, denetime kapalılığı buna izin vermemektedir.
-----------------------------------------------------------------------------------------
Israrla cevap bekliyorum.
|
mustafa95de |
Şunları eklemeyi unutmuşum da:
1-) Olayda mağdur olduğunu iddia ettiğim kitlenin mağduriyetini, işlemin kendilerine uygulanmasından sonraki iki ay içinde gösterebilmelerine imkan yoktur, mesala birileri ,sınav sonuçları üzerinde genel bir değerlendirme yapabilmek için herhangi bir inceleme yapmak istese, ÖSYM ' nin yerleştirme işlemlerinin bitiminden en az 5 ay sonra yayınladığı bir değerlendirme (sınav sonuçlarıyla ilgili bi takım istatistiki verileri içerir) kitabını beklemek zorundadır.
Bu özellik konunun "60 günlük süre barajı" açısından yeniden değerlendirilmesini gerektirmez mi?
2-) Konunun idari yargılama hukukuna girdiğini belirtmişsiniz. Herhangi bir olayın aynı anda birden fazla sayıdaki hukuk alanlarına/dallarına girdiği olabiliyor mu? Eğer olabiliyorsa bu konu için de aynı şey geçerli olabilir mi? Mesala konunun eğitimle ilgili olması, eğitimde eşitsizlik ihtiva etmesi gibi özellikleri bu bakımdan değerlendirilemez mi?
|
avukat62 |
İdarî yargıda dava açma süreleri, işlemin tesis edildiği tarihte başlar. Şayet işlem tarihinde mağduriyet anlaşılamıyorsa, o takdirde süre öğrenme tarihinde işlemeye başlar.
Mağduriyete sebep olan işlem, bir idarî işlem olması sebebiyle açılacak dava, İdarî yargı mercilerince görülüp çözümlenir. Adli yargı mercileri bu davalara bakmaz.
DeFacto |
mustafa95de |
---------------------------------------------------------------------------------------
Duygusal kısım:
Her şeyden önce ilginize tekrar teşekkür etmek istiyorum.
İstediğim sonuca varamıyacak olsam bile karşılıksız danışmanlık almaktayım sizden.
Ayırdığınız zamana içten teşekkürlerimi sunarım.
-----------------------------------------------------------------------------------------
Asıl kısım:
Cevabınızda:
"İdarî yargıda dava açma süreleri, işlemin tesis edildiği tarihte başlar. Şayet işlem tarihinde mağduriyet anlaşılamıyorsa, o takdirde süre öğrenme tarihinde işlemeye başlar."
demişsiniz.
Öğrenme tarihleri nasıl belirlenir? Şartları, kuralları, kıstasları, kriterleri var mıdır? En azından bu olay için hangi tarih öğrenme tarihi olur?
Teşekkürler...
|
avukat62 |
Yukarıdaki yazınızda, "1-) Olayda mağdur olduğunu iddia ettiğim kitlenin mağduriyetini, işlemin kendilerine uygulanmasından sonraki iki ay içinde gösterebilmelerine imkan yoktur, mesala birileri ,sınav sonuçları üzerinde genel bir değerlendirme yapabilmek için herhangi bir inceleme yapmak istese, ÖSYM ' nin yerleştirme işlemlerinin bitiminden en az 5 ay sonra yayınladığı bir değerlendirme (sınav sonuçlarıyla ilgili bi takım istatistiki verileri içerir) kitabını beklemek zorundadır." demişsiniz. Buna göre mağdur olanlar şayet bu mağduriyetlerini ÖSYM tarafından yayımlanan "değerlendirme kitabı" üzerine öğreniyorlar ise, öğrenme bu kitabin yayından itibaren başlar. Ancak buradan kastettiğiniz, bu kitap bir delil teşkil ediyor ise, bu kitabın yayınlanmasını beklemeye gerek yok, dava hemen açılabilir. İdari yargıda, hakim delilleri re'sen toplar. Davacı tarafından deliller, dilekçede belirtilir ise, Mahkeme tarafından çıkarılacak bir ara karar ile bu deliller ÖSYM'den istenir. Ayrıca idari yargıda mahkemeler tarafların ileri sürdükleri deliller ile bağlı değildir. Re'sen tahkik yetkisi çerçevesinde her türlü dedili toplayabilir. Onun için davacının delil elde edememe sebebiyle dava açamaması diye bir şey olmaz. Delillerini dilekçede göstermesi yeterlidir.
DeFacto |
mustafa95de |
Şu öğrenme tarihi meselesi muğlakta kaldı.
Bu kitap, sınav sonuçları üstüne değerlendirme yapmakta kullanılan iki kaynaktan sadece biri. İddia ettiğim mağduriyetin varlığına ya da yokluğuna sadece bu kitapla kanaat getirilemez. Bir de elde edilmesi oldukça zahmetli olan başka bir veri grubu daha var, oldukça çok sayıda, zaten zahmetli olması da verilerin sayısının çokluğundan gelmekte. Bunları ise teker teker bütün okullardan istemeniz gerekiyo. Ya da bütün okullarınki gerekmiyodur, ama yığın (işte sınava giren 1,5 milyon kişi) hakkında sağlıklı sonuca varabilecek sayıdaki ( bu sayı da istatistiki kurallar, formüller dahilinde belilenir) okuldan bu verilerin toplanması gerekiyor. Her iki veri grubundaki verilerin toplanması tamamlandıktan sonra yeterli istatistik biligisine sahip (yani istatistik alanında uzmanlığı olan)biri tarafından değerlendirilmesi gerekir. İşte, ancak bu üç işlem bittikten sonra (yani iki veri grubuna da ulaşılması ve konuya vakıf biri tarafından değerlendirilmesinden sonra) bir sonuca ulaşılabilir, bir adaletsizliğin, mağduriyetin olup olmadığı ortaya çıkarılabilir.
Ben "bi ödev çalışmasında kullanılmak üzere" bahenesiyle çeşitli okullardan bu verileri (sözlü olarak, telefonla) istemeye kalktığımda, prosedur gereği, "rektörlüğünden alıcağın bir yazıyla başvurman gerekir" dendi. Ancak aynı veriler ÖSYM'nin elinde de bulunmaktadır. Aynı şekilde ÖSYM'nin Özel Kalem Müdürlüğü'yle yaptığım bir telefon görüşmesinde de bu verileri istediğimi belirttim, ordan da "bu verileri dışarıya vermiyoruz" şeklinde bir cevap aldım.
O zaman buraya kadar iddia ettiğim anlatıra göre ben hala öğrenme tarihini geçirmiş değilim çünkü hala mağdur olduğumu iddia etmekteyim. Yani ortada mağdur olduğumu gösteren nesnel bir açıklama, bildiri ya da belge yok.
Tabi bir de yukarda gösterdiğim bir basın duyurusu var, şu 2. açıklama, asıl önemli olan, yani benim üstünde durudğum bu açıklamanın yapıldığı tarih benim için bağlayıcı olur mu? Gerçi şu ana kadar anlattıklarımla bu tarih benim için bağlayıcı gibi gözükse bile işin içine başka teknik meseleler girecek bağlayıcılığı yine kalmayacak ya neyse...
|
avukat62 |
Madem ki sürenin geçmediğini düşünüyorsunuz, o zaman davanızı açıp şansınızı deneyeceksiniz. Şimdiye kadar yazdıklarınızdan idarenin hangi işlemini iptal ettirmek istediğinizi tam olarak anlamış değilim. İdari yargılama hukukundaki usul şudur:
İdari işlemlerde (ve eylemlerde) dava açma süresi, yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlar. İlanı gereken düzenleyici işlemlerde ise, ilan tarihi izleyen günden başlar. Ayrıca bu düzenleyici işlemlerin uygulanması üzerine de dava açılabilir. Buna göre, dava konusu etmeyi düşündüğünüz idari işlem şayet ilan edilmiş ise, süreyi bu ilan tarihinden itibaren hesaplayacaksınız. Size tebliğ edilmiş veya uygulanmış ise bu tebliğ veya uygulama tarihinden itibaren süreyi başlatacaksınız.
Şayet ortada davaya konu olabilecek bir idari işlem (veya eylem) yok ise, bu takdirde idareye başvurup, idarenin işlem (veya eylem) yapması sağlanabilir. İdare bu başvuruya 60 gün içinde cevap vermez ise istek reddedilmiş sayılır. Bu altmış günlük sürenin bitiminden itibaren dava açma süresi (altmış gün) içinde dava açılabilir.
Yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla, siz henüz ortada bir mağduriyet olup olmadığından dahi tam olarak emin değilsiniz. Diyorsunuz ki, bu mağduriyetin olup olmadığı şu şu belge ve bilgiler temin edildiğinde anlaşılacak. Eğer mağduriyet olup olmadığından emin değilseniz neyi dava edeceksiniz. Varsayımlar üzerine açacağınız dava reddedilir. Ancak ortada bir menfaat ihlali olduğundan eminseniz, daha önce de ifade ettiğim gibi, davanızı açarsınız, bahsettiğiniz delilleri Mahkeme kendisi toplar. Delillerin İdarede olması sizin dava açmanıza engel olmaz.
Son olarak kısaca özetleyecek olursam, dava açma süresini dava konusu edeceğiniz idari işleme göre tayin ve tespit edeceksiniz. Saygılarımla.
DeFacto |
mustafa95de |
SON KEZ:
Sizden tekrar bir cevap almak için anlayışınıza sığınıyorum.
Bakın ben aslında sizden bu konuda ciddi anlamda danışmanlık almak istiyorum. Sırf bunun için Ankara'ya gelip, sizin de kabulunuz dahilinde, olayı sizinle birlikte yargıya taşımayı düşünüyorum.
Olayı yeterince açık anlatamadığım için de özür dilerim.
-----------------------------------------------------------------------------------------
MESELE ŞU:
1-30 Temmuz 1998 tarihli bir kararla Ağustos 2000 'de hakkımda bi işlem yapılıyor.
2-Sonra 06 Eylül 2002 tarihli bir kararla benimle aynı konumda olan şahıslara farklı bir sebep ve gerekçe gösterilmeksizin, Ağustos 2003 'te bana kıyasla onlar için daha avantajlı olan (benim mağdur olduğumu gösteren) işlemler yapılıyor. Aynı işlem bu sene Ağusos 2004 'te de tekrarlanacak.
Bakın altını çiziyorum, farklı bir gerekçe göstermeden. Pek tabii ki işlemi yapanlar işte billmem şu şu şahısalara yapılan uygulamayı şu şu nedenlerden (bence gösterilecek nedenlerin de eşitlik ilkesini zedelememesi gerekir ki burda bu zedelemyi yapacak bir neden bile yok) dolayı değiştirdik demeye hakları vardır, ama ortada böyle bi gerekçe yok, yani aynı nedenle bi kısım şahıslara farklı başkalarına farklı işlem yapılmakta ve benim mağdur olduğumu gösteren bu işlem bu sene Ağustos 2004 'te yine tekrarlanıcak.
Tek istediğim ortadaki bu eşitziliğin lehime sonuçlanıcak biçimde giderilmesi!
----------------------------------------------------------------------------------------
TEKRAR SORUYORUM:
1-)Bu konuda yapabileceğim bi şe var mıdır?
2-)Zaman aşımı söz konusu mudur?
|
mustafa95de |
Biran evvel olayı yargıya taşımak istiyorum!
|
avukat62 |
Konuyu somut olarak yazmadığınız sürece, sanırım burada size tatmin edici cevap vermem mümkün olmayacak. Tavsiyem en kısa sürede bie avukat ile yüzyüze görüşüp bilgi almanızdır. Boşuna yorulup Ankara'ya kadar gelmeyin. Çünkü ben bir kamu kurumunda Hukuk Müşavirliği yaptığım için serbest çalışma hakkım yok. Bu sebeple danışmanlık hizmeti vermem. Size kolaylıklar dilerim.
DeFacto |
mustafa95de |
İlginize ve ayırdığınız zamana teşekkürler!
Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Saygılarımla!
|
Bugünün tarihi: 03/08/2025 10:53:48 |