ozcanhukuk |
3 Kasım milletvekili genel seçiminin sonucunda AKP'nin yani tek partinin galip çıkması karşısında daha önceden sitemizde yayımlanan Türkiye'de seçimler ve siyasal istikrar makalemde de izah ettiğim gibi siyasal istikrarın en önemli unsurlarından gördüğüm tek partili siyasal iktidar hükümeti gerçekleşmiştir. Bu düşüncem kanaatimce geniş kesim çevrelerin önem atfettiği bir durumdur ve inanıyorum bu kesim arkadaşlar en azından Türkiye barajlarının indirilmesini yahut kaldırılmasına olumlu cevap vermeyecektir. Öte yandan %45'e varan bir oy yüzdesinin Meclis'te temsil edilmemesi nedeniyle meşruiyet zaafı içinde olduğunu söyleyenler vardır ki bu düşüncedeki arkadaşlarımız ise elbette barajlara karşı oy kullanacaktır. Her iki düşüncede olan arkadaşlarımızın düşüncelerine saygı duyuyorum,ancak arkadaşlarımızın bir konuda samimi olmasını istiyorum. Şöyle ki ; bu anketi yanıtlarken bir an için tuttuğunuz partinin mevcut seçim sisteminden olumlu yahut olumsuz etkilenmiş olmasından etkilenmeden,yani bir an için desteklediğiniz partiyi bir yana bırakarak anketi yanıtlayalınız. Düşünün ki %34 oy alan AKP değil de tuttuğunuz parti olan CHP olsaydı yahut MHP olsaydı yine de meşruiyet tartışması yapar mıydınız? Yapacaksanız sözüm yok, ancak salt olarak tuttuğunuz partinin hezimetinden (ve hatta başarısından) dolayı hukukçu kimliği ve sezilerinizi bir tarafa bırakıp duygusal gerekçelerle ankete yanıt vermeyiniz. Unutulmamalıdır ki demokratik seçimler sonuçlarına göre meşru kabul etmek yahut etmemek demokrat bir düşünce olamaz. Yüzde 45 gibi yüksek bir oy oranının Meclis'te temsil edilmemesi tabiî ki hoş bir durum değildir,ancak baraj ve mevcut seçim sisteminin meşruiyetle bir ilgisi yoktur,nitekim seçimlere girilirken yasal düzenleme bu şekilde idi. Elbette her görüşün mecliste kendini serbestçe temsil edebilmesi demokratik bir duruşdur,ancak bilhassa siyasal istikrar amacı karşısında vazgeçilmez de değildir. Meselâ, %3-4 oy alan bir partiyi ve siyasal düşünceyi (ki bunlar çoğu kez kitleleşememiş radikal-ideolojik partilerdir)Meclis'te görmeyi inadına arzulamak hep sıkıntısını çektiğimiz siyasal istikrar ve bunun onsuz olmazı güçlü iktidarlar uğruna yerine göre makul bir talep sayılamayabilir. Sonuçta toplumun tamamını değil konsantre olmuş halini Meclis'e taşıyorsunuz,bu itibarla toplumun siyaseten temsil edilmesini icabedecek kadar büyük bir orana varmayan siyasal partilerin ve siyasal düşünüşlerin Meclise taşınamaması mümkündür,iş bunun oranına gelince siyasal istikrar ve güçlü iktidarın önünde engel olmasına imkan verilmemesi düşüncesinin ışığında somut bir oran belirlenmelidir,işte ankette sorunun bu yönüne de cevap aranmaktadır,yani baraj olacaksa yüzde kaç olacaktır?
Öte yandan %45 gibi büyük bir oranının dışarıda kalıp % 34 ile iktidar olan partinin Meclisin % 34 'ün çok üzerinde büyük ekseriyetini ele almasının doğru görülüp görülmediğinin cevabı demokrasiden ne anladığımızda (amaç mı?-araç mı?) yatmaktadır.
Sonuç olarak tuttuğumuz partiyi bir yanan bırakarak şıkları değerlendirelim ve öncelikle şu soruyu yanıtlayalım; demokrasi araç mıdır? amaç mıdır? asıl mesele bu,yoksa bilhassa yakın tarihimizdeki olayların ışığında siyasal istikrarın ve bunun onsuz olmazı güçlü iktidarın önemini kabul etmeyen kimse yok gibidir.
|