 |
03/05/2025 Eski forum arşivi bölümü
Hukuksal Tartışmalar
Lübnan' a asker gönderilmeli mi? |
Av.Abdülkerim Güven |
BM nin aldığı karar doğrultusuna Türkiye Lübnan' a asker göndermeli midir..? |
Av.Bahattin Yıldız |
Lübnan'a asker gönderilmesi Küresel düzenleyicilerin başyönetmeni A.B.D'nin uzun yıllardır uğraşıp tam olarak elde edemediği bir sürece, sonuca götürecektir... Buda Türkiye'yi Ortadoğu bataklığına saplayarak, kendi çıkarlarına uygun bir figüranlığın benimsetilmesi, sonuçta ortadoğunun güçlü ülkesi İran'la ve şimdilik İran yandaşı Suriye ile kapışmasını sağlayarak projelerinden birini daha hayata geçirmektir.
Her aksi iddia bilinçli ise gözboyamadır, bilinçsizse göz bozukluğudur.
Evet, bir kez daha besmelesine uygun hareket edenlerle etmeyenleri göreceğiz...
İslami kesimde; dini besmelesini çekenler bakalım, kendi besmelelerini unutarak; Biismi amikul düvelil amerika velsiyonizm velşüreka veşşeyatin mi diyecekler?...
Sol kesimde; Kahrolsun Emperyalizm, yaşasın dünya halkları besmelesini unutarak, 'Pasta da bizim de payımız olsun mu?' diyecek...
Milliyetçi kesim; 'Osmanlı torunu olmayla övünürken' 'Geçmişte zulmün ve vahşetin temsilciliğini yapan Dünya yöneticilerinin torunlarının Küresel diktasının etki ve yönlendirmesi altında olan (ister BM ister Nato İsterse başka birşey olsun sonuçta ABD nin güdümünde olduğu açıkken) gücün emri ve tahtı vesayeti altında; kendilerini savunan gruplara halklara karşı asker mi gönderilmesini dileyecek...
Kemalistler; Atatürk'ün diğer milletlere örnek ulusal kahraman olduğunu haklı olarak övünçle ifade ederken, ortadoğudaki bir kısım kahraman direnişçi halklara, gruplara karşı set oluşturacak, zayıflatılarak emperyalist hakimiyete yol açaçak güce asker gönderilmesine sessiz mi kalacak?...
EVET HERKES KENDİ BESMELESİNE SAHİP OLUP OLMADIĞINI LÜBNAN'A ASKER GÖNDERİLİP GÖNDERİLMEME HUSUSUNDAKİ GÖRÜŞ VE DÜŞÜNCELERİYLE ORTAYA KOYACAK...
Zaman bu anlamda yeni bir ayna sunmaktadır. Tıpkı 1 Mart 2003 Tezkerenin reddi öncesinde olduğu gibi...
1 Mart 2003 Tezkeresine karşı çıkanlar şimdi de daha büyük bir enerjiyle Lübnan'a Asker gönderilmesi hususunda toplumu hazırlamaya çalışan güçlerin oluşturduğu psikolojik olumsuz ortamı bozmak için elinden gelen hukuki gayrete girmelidirler. |
alisinkay |
Bence İsrail kendi güvenliği için tampon bölge oluşturmak istedi ve galiba BM barış gücü de en güzel tampon. İsrail için canlı kalkan gönderelim mi sorusu sorulmalıydı. Bölgede savaş devam ederken Barış gücü konuşlanmalı ve İsrail saldırısı engellenmeliydi. Mazluma karşı bir kalkan olmalıydık. Zalime karşı tampon yapmak istiyorlar.
Gelinen bu aşamada bütün devletler elini taşın altına sokmazken Türkiye'nin o bölgeye ciddi bir güç göndermesine şiddetle karşı çıkıyorum. O bölge ki yıllardır PKK'nın yatağı oldu. Hizbullah PKK kol kola gezdi. Hizbullahı mı koruyacağız yada İsrail'e çaycılık yapan Lübnan askerlerini mi. Kendi halkı ölürken uşaklık yapanları korumak Türk'e düşmez ve o devlet bana göre devletim diye ortalarda dolanmamalı.
Bakalım hangi çok sevdiğimiz dostlarımız istiyor Türk askerini. ABD büyük dost, İngiltere tarihi dostumuz, İsrail bizim herşeyimiz, Lübnan parlamentosundaki Ermeniler bizim kan kardeşimiz.
Kandil dağına gidemeyen askerin bekaa vadisinde ne işi var? |
alisinkay |
Apo, her yıldönümünde PKK'nın Bekaa Vadisi'ndeki bir örgüt evine giderek, buradan örgüte ... Yeşil'in Apo'ya düzenleyeceği ikinci saldırı Bekaa Vadisi'nde ...
PKK'nın başı Abdullah Öcalan, Suriye'nin kontrolü altındaki Lübnan'ın Bekaa Vadisi'nde, 1991 yılından bu yana çok sayıda Yunanlı milletvekiliyle görüşmeler ...
REUTERS - TAANAYEL - Yakın zamana kadar, çevre ülkelere terör ihraç eden ya da haşhaş ekim merkezi olarak kullanılan Lübnan'ın Bekaa Vadisi, ...
İranın da Bekaa Vadisinde bir miktar devrim muhafızı var. Bunların da gitmesi gerekir. Suriyenin Lübnandan çekilmesiyle ilgili takvimin, ...
21.06.1988 günü Lübnan Bekaa Vadisinde silah eğitimi gören PKK ... Yine Aponun Bekaa Vadisinde kendisiyle röportaj yapan ingiliz Sunday Mirror gazetesi ...
21-1991 yılından beri Lübnan'daki Bekaa Vadisi'nde Kürdistan'daki gerilla ... Bu kitaplar talimat olarak dağdaki gerillaya ve Bekaa'daki eğitim adaylarına ...
Ben Bekaa`ya gittim. Orada Öcalan`la (Aponun Ayetleri`nde www.newroz.net/aa) izah ettiğim gibi karşı karşıya geldik. Bunu duyan Doğu Perinçek 2000 è doğru ...
Peki yukarıdaki haberler ce cirit atanlar varken Türk askeri neden Bekaa'ya gitmedi. Türkler neden hep bunu yapıyor. Neden sırtından vuranlara ve ilk fırsatta vuracaklara hep yardım ediyor. Barzani, Talabani unutuldu mu? |
Av.Duygu Tekay |
Livni: Lübnan'a yine saldırırız
A.A.
İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni, Alman "Die Zeit" adlı haftalık gazeteye yaptığı açıklamada, "İsrail, Lübnan'ın normal ve bağımsız bir ülke haline gelmesi için yardımcı olacak. Bu iyimser seçenek. Diğer seçenek ise: Eğer bir değişiklik olmazsa yeniden saldırırız" dedi.
Hizbullah örgütünün şimdiye kadar ateşkese uyduğunu belirten Livni, Hizbullah'ın yakın zamanda yeniden İsrail'e saldırmaya cesaret edemeyeceğini, ancak bu örgütün Lübnan ve tüm uluslararası camia için tehdit oluşturduğunu sözlerine ekledi.
Uluslararası barış gücüne de İsrail'i savunmak için ihtiyaçları olmadığını ifade eden Livni, ancak Lübnan'ın askerlerini ülkenin güneyine konuşlandırmasına ve silah ambargosuna uyulmasının kontrol edebilmesine yardımcı olmak amacıyla bu güçle işbirliği yapacaklarını kaydetti.
Livni, "İsrail kendini savunmuş ve uluslararası camia tarafından desteklenmiştir. Ancak dünya, teröristlerin sivillerin arasına gizlenmeleri durumunda kurbanlar arasında sivillerin de olabileceğini anlamalı#8221; diye konuştu.
Berlin'e yaptığı ziyaret sırasında uluslararası güç için Almanya'dan asker talebinde bulunmadığını ve Hizbullah'la karşılıklı esir değişimi konusunda Almanya'nın arabuluculuk yapmasını da istemediğini belirten Livni, Alman askerlerini gönderme kararının sadece Alman hükümetine ait olduğunu sözlerine ekledi |
Av.Bahattin Yıldız |
Sayın Duygu'nun eklediği haber içeriği Küresel kötü gücün takım mantığıyla hareket ettiğinin göstergelerinden biridir.
İsrail Lübnan'a bir daha saldırabilir...
Bu saldırıyı önleme amacıyla mı BM güçleri oraya gönderilecek?...
Gülmek acılı olacak bu soruma...
Gözlerimiz önünde hala tam olarak algılayamadığımız yıkım ve vahşet kanat çırparken, doğrudürüst bir kınama mesajı bile iletmekten aciz BM'in asker göndermesinin amacı oraya barış getirmek değildir.
Irak işgal edilirken, Filistinliler kıyıma uğratılırken, LÜbnan yakılırken ses çıkarmayan BM den bunu beklemek hayalperestliktir.
Uluslararası hukuk ABD'nin elinde dir, uluslararası örgütleri taşeron olarak kullanmaktadır.
Amaç salt Lübnan değildir. İran'dır, Suriye'dir (vd) ve sonrasında Türkiye'dir.
BU böyle biline, olaylara kuşbakışi bakıla...
Türkiye'mizin karınca kararınca olan demokrasisinden, Laikliğinden ödün vermeden artırarak, Hizbullah'ın (ki alisinkaya'ya Hizbullah anlamında katılmıyorum. Hizbullah Türkiye'deki Hizbullah gibi değildir. Resmi bir partidir. İllegal değildir. Terör metodları da kullanmamaktadır.), İran'ın ve Suriye'nin Türkiye'nin ileri kaleleri olduğunu iyice kavramak gerekiyor.
Hizbullah'ın, İran'ın ve hatta Suriye'nin acilen etkisizleştirilmesi sıranın Türkiye'ye gelmesini çabuklaştıracaktır.
İkinci Anadolu şimdilik oralardır...
Tüm değerleri hiçe sayan ABD'yle müttefik olmak yerine demokrasi ve laiklik değerlerimize sahip çıkararak, karşı pakta yerimizi almadıkça Küresel oyun bozulmayacak, başımıza çorap örülecektir.
BM'nin askeri gücüne Türkiye'nin katılımı, kendisine çukur hazırlamaktır.
Belli sınırlar içinde, asgari müşterekler anlamında şimdilik dostunu düşmanını tanımamaktır.
Hükümetten Türkiye'nin asker gönderme Tezkeresi çıktığında, Yüce Meclisin tıpkı 1 Mart 2003 de olduğu gibi bu kararını onaylamaması oyunu bozacaktır.
İnsanlığı ve insanları düşünenlerin, demokratım diyenlerin, Atatürkçüyüm diyenlerin, İslamcıyım diyenlerin, solcuyum, sağcıyım diyenlerin hep birden BİZİM GÖREVLENDİRDİĞİMİZ VEKİLLERİMİZE LÜBNAN'A ASKER GÖNDERİLMESİN KONULU KAMPANYA BAŞLATMA VAKTİ GELDİDE GEÇİYOR. Zaman daralıyor, dar zamanı iyi kullanmak gerekiyor aksi halde gelecek zaman ülkemiz içinde karanlığın çığlıklarıyla dolacak...
SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZIN (KARŞI ÇIKIŞ GEREKÇESİNE KATILINSA DA KATILINMASA DA) ASKER GÖNDERİLMESİN GÖRÜŞÜ UFKU GÖREN BİR GÖRÜŞTÜR... Kendisini bir vatandaş olarak yürekten desteklerimizi gösterelim...
|
gecem1970 |
Gönderilmeli diyenleri daha doğrusu göndereceğiz diyenleri gönderelim gitsinler. Belki dönemezler. Fena mı olur? |
Av.Bahattin Yıldız |
Sayın gecem1970 'e katılıyorum. Lübnan'a Asker gönderilsin diyenler Doğrudan kendi adlarına BM, diğer deyişle Avrupa, asıl gerçek deyişle ABD Lejyonu olarak gitsinler... Bizlere karışmasınlar. Hele masada oturup gidilsin diye yazılı sözlü nutuk atanlar, bu konuda soğuk savaşı bırakıp birazda sıcak savaşa çalıştıkları adına katılsalarda yüreklerini görsek... Kalem kullanmadaki maharetlerini masum, mazlum halklara karşı silahlı olarak kullanabiliyorlar mı?... Görelim bakalım... |
Av.Abdülkerim Güven |
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), 2003te kabul edilmeyen Irak tezkeresinden sonra, ikinci kez yurtdışına asker gönderilmesi ya da gönderilmemesi konusunda karara varacak. Kararı Meclis verecek ama bu karar, iktidar ve muhalefetteki milletvekilleri kadar, sokaktaki insanı da ilgilendiriyor. Çünkü Lübnana asker olarak, sokaktaki insanın oğulları gidecek.
Meclisteki muhalefet, Lübnana asker göndermeye, hayır dedi. Ya, AKP liler? AKP grubundan 120 milletvekilinin tezkere oyunun rengini sorduk. Bu milletvekillerinin 39 u evet, 5 i hayır, 36sı şartlı olarak evet-hayır derken, 26 sı herhangi bir yorumda bulunmadı. Kesin bir karar vermemiş olmakla birlikte hayıra yakın duran kararsızların sayısı da 14 oldu. Bu beş gruptaki milletvekilleri, eğilimlerini özetle şöyle gerekçelendirdi.
Evetçiler: Hükümetin kararı beni bağlar derken, tezkereye evet yönünde oy kullanacakları imasında bulunuyorlar. Bu gruptakiler, tezlerini şu gerekçelere bağlıyor: Lübnan eski Osmanlı toprağıdır. Oradakiler Müslüman kardeşlerimizdir. Bölgede barışı bir sağlayalım.
Şartlı Evetçiler: Türkiyenin bir şekilde bölgede rol alması gerektiğini düşünüyor ama asker kaybı endişesi taşıyorlar. Türk askerine Hizbullahın silahsızlandırılması görevinin verilmemesi gerektiğini düşünüyor ve Eğer barışa katkısı olacaksa Lübnan gidelim diyorlar.
Hayırcılar: Bu grup, bölgede Türk askerinin çatışmadan uzak tutulamayacağı tezini savunuyor. Türk askerinin bataklığa sürükleneceğini, İsrailin BM kararlarını dinlemeyeceğini belirtiyorlar. Ve Türk askerinin İsraili korumak zorunda kalacağını savunuyorlar. Kararsızlar: Çoğunluğu daha önce Irak tezkeresine hayır oyu vermiş olan bu grup, Lübnan konusunda da hayıra yakın duruyor. Türk askerinin iki saldırgan kuvvet içinde kalacağı ve kendini çatışma ortamı içinde bulacağı endişesi taşıyan bu grup, vicdan muhasebes yaparak oyunu vereceğini söylüyor.
Muhalefet ne diyor
DYP Genel Başkan Yardımcısı Nüzhet Kandemir, ya yaptığı açıklamada, Hükümet, Lübnana asker göndererek, ABD ve AB ülkeleri ile Ortadoğudaki kendine yakın bazı dinci kesimlerin gözüne girmeyi arzuluyorsa; bu, kabul edilemez dedi. Kandemir, sözlerini şöyle sürdürdü: Görülen odur ki, BM Gücü, aslında İsrail ve ABD nin beklentileri doğrultusunda Hizbullah'ın silahtan arındırılması şartını büyük bir olasılıkla talep edebilecektir. Bu durumu dikkate alan Batılı ülkeler de savaşa zorlanarak bir başarısızlığa imza atmak yerine, sadece insani yardımlarda bulunmaktan bahsetmektedirler.
CHP Grup Başkanvekili Mustafa Özyürek, Lübnana asker göndermenin Bosnaya veya diğer ülkelere asker göndermekten farklı olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: Türkiye, öncelikle içeride barışı, huzuru, istikrarı sağlamalıdır. Bölücü terör örgütü ile mücadele etmesi gerekir. Türk askerinin önce Kandile dönük görevleri var. Bunlar yapılmadan, ABD istedi diye o bölgeye asker gönderilmesini ulusal çıkarlarımız açısından doğru bulmuyoruz.ANAP Genel Başkan Yardımcısı Zübeyir Amber ise, Türkiyenin Lübnana asker göndermesinin, Ortadoğunun aleyhine olacağını savundu. Amber, Başkalarının sorunları için Türkiyeyi seven insanları karşımıza almak, ileriye dönük sorunlara neden olabilir. Henüz Hizbullah silah bırakmayı, İsrail de saldırmamayı taahhüt etmiş değil. Her an ateşkes bozulabilir, bir olay patlak verebilir. Lübnana gidecek evlatlarımızın başına gelebilecek olumsuzluklar bizi üzer dedi.
Genç muhalefetin görüşü
Türkiyede genç muhalefetin sesi olan Ekşi Sözlüke bakınca da ince toplumsal muhalefetin görüşünü öğrenmek mümkün. Çıkarsa tezkere, Bilal gitsin askere mesajı bu konuda gençlerin adalet duygularına ilişkin önemli ipucu veriyor. Ekşi Sözlükteki diğer görüşler ise şöyle:
Lübnandaki herkesin, Fransızından Kanadalısına, Lübnanlısından İngilizine gemilerle Mersine kaçtığı düşünülürse, bir atasözümüz ile cuk oturan ihtimal: Herkes gider Mersine, biz gideriz tersine.
Büyük Ortadoğu Projesi sahnesinde celladı oynayan İsrailin yanında, cenazeyi kaldıran imam rolünü kapmaya heveslenen AKP hükümetinin son girişimi.
Kandil Dağnda dolaşanlar varken, Lübnan nere dedirten zihni sinir projesi.
Tarihten gelen acı
Bir zamanlar Osmanlı toprakları içinde yer alan bölge, toplumsal hafızamızda acılarla hatırlanıyor. Orası Huştur/ Yolu yokuştur/ Giden dönmüyor/ Acep nedendir? türküsünün dokunmadığı yürek yok gibidir. Arap topraklarında Fransız ve İngiliz desteğiyle başlayan direniş hareketi, bizim tarafımızda ihanet olarak algılandı.
Bosnaya, Arnavutluka ya da Afganistana asker gönderme konusunda insani anlamda gösterilen desteğin, söz konusu Arap toprakları olduğunda genel bir isteksizliğe dönüşmesinde, genç Osmanlı askerinin sırtındaki Arap hançerineden olabilir mi?
Nerelere asker gönderdik?
1990dan bugüne kadar Türkiyenin yabancı ülkelere asker göndermesi ve yabancı askerlerin Türkiyede bulunmasına ilişkin 13 tezkere sunuldu; sadece Türk askerinin Iraka gönderilmesini öngören 1 Mart 2003 tezkeresi kabul edilmedi.
Yurtdışına asker göndermede yetki Anayasa'nın 92. maddesine göre TBMMde bulunuyor. Anayasa, sadece TBMM tatildeyken, ülkenin ani bir silahlı saldırıya uğraması ve bu sebeple silahlı kuvvet kullanılmasına derhal karar verilmesinin kaçınılmaz olması halinde Cumhurbaşkanına da yetki veriyor. TBMM'ye tanınmış olan bu yetkinin nasıl kullanılacağı ise TBMM İçtüzüğü'nün Silahlı Kuvvet Gönderilmesi veya Kabulü başlıklı 130uncu maddesinde düzenlenmiş durumda. AKP iktidarı, 28 Ağustos 2006da Bakanlar Kurulunda aldığı kararla Lübnana asker gönderilmesi konusunda TBMMyi acil toplantıya çağırarak, tezkereyi oylamaya sunmayı kabul etti. Lübnan'a asker göndermeyle ilgili olarak BM'nin net bir kararının olmaması, bu sonuçta etkili oldu.
Uluslararası barışın sağlanması amacıyla, BM VE NATO kararlarıyla, 63 bin 686 Türk askerinin, bugüne kadar 13 kez yurtdışında görev yaptığı bildirildi. Halen Kabil, Bosna-Hersek, Kosova, Letonyada 1045 asker görev yapıyor. Türkiye şimdiye değin, Kore, Somali, Bosna Hersek, Kosova, Arnavutluk, Kuveyt, Doğu Timor, Gürcistan, Afganistan, Kongo, Makedonya ve Letonyaya asker gönderdi.
Türkiyenin eski Lübnan Büyükelçisi Orhan Aka
BM Barış Gücünde Türk askerinin görev alması sakıncalı ve riskli
Türkiyenin eski Lübnan Büyükelçisi Orhan Aka nın, TEMPOya yaptığı önemli açıklamalar ve saptamalar şöyle:
Lübnanın durumu belirsiz ve kaypak: Lübnanın kendine özgü bir yapısı vardır. Lübnan nüfusunda çeşitli dinlerden oluşan 18 mezhep topluluğu bulunuyor. Bunların başlıcaları Müslüman ve Hıristiyandır. Müslümanlar içinde Şiiler, nüfusun yüzde 40ını oluşturuyor. Lübnada rejim, Şii, Sünni ve Hıristiyanlar arasındaki dengeye dayanır. Lübnan konusunda yabancı güçlerin büyük olsun, küçük olsun projeleri var. ABD, İngiltere, Fransa, İran ve Suriyenin Lübnan konusunda emelleri var. Lübnanda durum belirsiz ve kaypaktır. Bu nedenle BM Gücünde Türk askerlerinin görev alması sakıncalı ve risklidir.
Yeni Ortadoğuda ilk adım Lübnan: ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice,
İsrail ziyareti sırasında, Yeni bir Ortadoğuya ihtiyaç vardedi. Ne zaman bunu söyledi? Tam İsrail ve Hizbullah çatıştığı zaman. Demek ki yeni Ortadoğuda ilk adım olarak, zannediyorum Lübnanı düşünüyorlar. İsrail, Batının Ortadoğudaki köprü başıdır. Batı şimdi ikinci köprübaşını oluşturmak istiyor. O da Lübnan. Lübnan niye müsait? Çünkü iki toplum arasında çatışma var. Biri Hıristiyanlar, diğeri Müslümanlar.
Hıristiyanlar hâkim olsa, hem İsrailin işine gelir hem de Batının köprübaşı olur. Nitekim Fransa, Güney Kıbrısta üs kurma hakkı elde etti. Kıbrısı kullanarak, Lübnandaki nüfuzunu kullanmak istiyor. Fransa, Ortadoğuda meydanı tamamen ABD ye bırakmak istemiyor. Çünkü Lübnanda yaşayan Katolik asıllı Maruniler var. (Süryani) Fransızların da Marunilerle asırlardır ilişkisi bulunuyor. Osmanlı zamanında da nitekim Dürziler, Hıristiyanları kesmeye çalışınca, Fransa oraya askeri olarak müdahale etti. Şimdi böyle, cambazların ip üstünde oynadığı bir yerde bizim asker göndermemiz benim kanımca risklidir.
Irakta hayati beklentimiz vardı, burada yok: Lübnana asker göndermenin 1 Mart Irak tezkeresi ile alakası yok. Çünkü Irakta bizim hayati çıkarlarımız vardı. Nedir o konu? Kürt meselesi, Türkmenlerin korunması ve Kerkükün statüsü. Bu bizim için çok önemliydi. Ama tezkere kabul edilmeyince, biz devre dışı kaldık. Halbuki bizim Lübnanda hayati çıkarımız yok.
TEMPO / Ebru Toktar - Naci Sapan
|
Av.Duygu Tekay |
AKP'li vekilden Lübnan için 23 soru
Çatışmalar sürerken Lübnan#8217;a giderek incelemelerde bulunan AKP Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan#8217;a, asker gönderme kararıyla ilgili, gönderilecek birliğin sayısı, niteliği ve işlevinin yanı sıra #8220;Türkiye#8217;nin asker göndererek nasıl bir masada yer alacağı#8221; ve #8220;Gidecek gücün finansmanının kimler tarafından karşılanacağının#8221; da içinde olduğu 23 soru yöneltti.
Turhan Çömez, #8220;Lübnan#8217;da Yaşananların Analizi#8221; başlığıyla 11 sayfalık bir rapor hazırladı. Raporunda, Lübnan#8217;daki tarihi gelişim ve uluslararası güçlerin bu ülkedeki beklentilerine ilişkin kapsamlı değerlendirmelere yer veren Çömez, Birleşmiş Milletler#8217;in savaş sırasında iyi bir sınav veremediğini, İsrail#8217;in sivillere yönelik saldırılarını durduramadığını ve ateşkes için aktif bir rol oynayamadığını belirtti. Çömez, bu koşullar altında barış gücünün #8220;zayıf temelli#8221; olacağını ve #8220;ne derece etkin olacağının da tartışmalı#8221; olduğunu vurguladı.
Çömez, barış gücünün görev tanımının henüz netleşmediğini, yetki ve sorumlulukları zayıf-muğlak ifadelerle belirlenen bir gücün her türlü riske açık olacağı uyarısında bulundu. Çömez, bunun yanı sıra Türk askerinin bu güçteki görev tanımlamasının da henüz netlik kazanmadığını belirtirken, #8220;Türk askerinin Hizbullah ile karşı karşıya gelmesi çok uzak bir ihtimal değildir#8221; diyen Çömez, #8220;Bu da, ortaya çıkacak yeni durumlarla, Türkiye-İran sürtüşmesine zemin hazırlayabilir. Bu durumda oluşabilecek tehdit ve riskler, Türkiye#8217;nin iç siyasetini-dengelerini-geleceğini önemli ölçüde etkileyecektir#8221; dedi. Çömez, pazartesi günü toplanacak AKP Grup Toplantısı öncesinde asker gönderme konusunda yönelttiği sorular şöyle:
#8220;* Barış Gücünün niteliği ne olacak? Barışı zorlama gücü mü, yoksa barışı koruma gücü mü olacak?
* Birliğin görevi ne olacak? (Hizbullah#8217;ı silahsızlandırmak, kalıcı ateşkes koşulları oluşturmak, oluşturulan ara bölgeyi kontrol etmek, ara bölge oluşturmak?)
* ABD#8217;nin ve Fas hariç hiçbir Arap ülkesinin asker vermediği barış gücünün tarafsızlığı nasıl tesis edilecek?
* Kuvvet yapısı nasıl olacak?
* Eğer barışı zorlama görevi icra edilecekse, Hizbullah#8217;ı silahsızlandırmak için hangi ağır silahlara sahip olacak?
* Birliğin sayısı ne olacak?
* Ne kadar süreyle bölgede kalacak?
* Bölgeden ayrılma stratejisi ve koşulları ne olacak?
* Barış gücünde görev alan Türk askerinin istemediği takdirde, bu güçten ayrılma imkanı olacak mı? Bunun koşulları ve yaptırımları nelerdir?
* Barış gücünün görev bölgesi ve Türk Birliğinin görev bölgesi neresi olacak? Bekaa Vadisi Türk Birliğinin görev sorumluluğu içinde olacak mı?
* 1978 yılından beri Lübnan#8217;da görev yapan BM Barış Gücü, İsrail#8217;in saldırılarına neden engel olamamış ve neden başarılı olamamıştır?
* Bu birliğin görevi sona erecek mi?
* BM Güvenlik Konseyi#8217;nin İran#8217;ın nükleer programı için tanıdığı süre doldu. Eğer BM İran#8217;a bir yaptırım uygulayacak olursa, Lübnan#8217;a gönderilen Barış gücünün misyonu bu yaptırımla ilintilendirilebilir mi?
* Dünyanın her bölgesinde asker bulunduran ABD, neden Lübnan Barış gücüne asker vermiyor?
* Barış Gücüne katkı sağlamakla büyük devlet olmak arasında bir paralellik olduğu ifade edildi. ABD, Rusya ve Çin neden asker bulundurmuyor?
* İsrail, Lübnan#8217;a saldırmış, altyapısına büyük hasar vermiş, ekonomisini çökertmiş, çok sayıda sivilin ölümüne neden olmuş ve komşusunu taciz etmiştir. Bu durumda Barış Gücü neden İsrail#8217;in kuzeyine, Hayfa civarına değil de, Lübnan#8217;a konuşlanmaktadır?
* İsrail, Lübnan ve Hizbullah#8217;tan, yani tarafların tamamından Türk birliği için onay alındı mı?
* Harekatın finansmanını kim sağlayacak?
* ABD ve İsrail, Hizbullah ve Hamas#8217;ı terörist örgüt kabul etmekte, ancak İslam dünyası kurtuluş savaşçıları olarak görmektedir. Bu kesin ayrım göz önüne alındığında, Hizbullah#8217;ın silahsızlandırılması sürecinde Türk askeri ile bir çatışma olursa, bu Türkiye ile İslam dünyasının arasını açabilir mi?
* Türk askeri ile Hizbullah#8217;ın çatışması durumunda, Türkiye ile İran#8217;ın arasında bir gerginlik olabilir mi?
* Türk askerinin güvenliği için yeterince önlem alındı mı?
* İsrail, savaşın son günlerinde Güney Lübnan#8217;a çok sayıda misket bombası attı. 359 noktaya atılan ve halen patlamamış bulunan 100 bin misket bombası Türk askerine tehlike oluşturabilir mi?
* Türkiye#8217;nin asker göndermekle masada olacağı ifade ediliyor. Bu masa nasıl bir masadır, neler bekleniyor?
* Süreçten Türkiye#8217;nin ulusal çıkarları nasıl etkilenecektir? Bu çıkarlar nelerdir?#8221;(ANKA) |
Av.Duygu Tekay |
Baro, Lübnan#8217;a askere karşı
İstanbul Barosu, Türkiye#8217;nin Lübnan#8217;a asker göndermesine karşı. Baro#8217;dan yapılan yazılı açıklamada, #8220;Amerika ve İsrail#8217;in gizli ve açık emellerine hizmet etmek için görevlendirilen bir güç içinde Mehmetçiğin de yer alması kabul edilemez#8221; denildi.
Lübnan#8217;da yaşanan savaşla ilgili ABD ve İsrail#8217;i suçlayan İstanbul Barosu, ABD#8217;nin genişletilmiş Ortadoğu Projesi#8217;yle Fas#8217;tan Endonezya#8217;ya kadar bölgenin doğal kaynaklarına el koymaya çalıştığını iddia etti.
İstanbul Barosu, İsrail#8217;in Lübnan ve Filistin#8217;e yönelik saldırılarının da bu projesinin bir parçası olduğunu ileri sürdü.
Hükümetin #8220;Bölgemizdeki olaylara seyirci kalamayız#8221; yönündeki açıklamalarının #8220;ABD#8217;nin girmemizi istediği bir savaşa girmezlik edemeyiz#8221; anlamına geldiğini savunan Baro, yazılı açıklamasında, #8220;Türkiye#8217;nin üzerine düşen, bu suça ortak olmamak ve Lübnan#8217;da konuşlanması öngörülen #8220;çatışma gücüne#8221; asla asker göndermemektir#8221; dedi.
Kaynak:www.ntvmsnbc.com
|
Mehmet ASLAN |
Söylenildiği gibi güvenliği sağlamak için değil,İsrail ve ABD ordularının piyonu olarak gönderilecek askerlerimiz.
Sayın Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer'in de işaret ettiği gibi Türkiye önce kendi iç güvenliğini sağlamalıdır.
Ortadoğu'daki bu yağmadan sebeplenmek isteyen ve avuçlanı ovuşturan tüccar zihniyeliler bugünlerde basında fazlasıyla ön plana çıktı.
Bölgede aktif rol oynamamız mantıkla açıklanabilecek bir şey değildir.Geçmiş deneyimlerden de yapılacak çıkarıma göre biz ancak o bölgede figüran rolü verir ABD,İsrail ve İngiltere.Zira kendileri başrolü kimselere kaptırmaz.
Bu gafletten kurtulalım.
Vahşete,cinayete ortak olmayalım.
Bu ahlaksız oyunlara devam etmeyelim(teşekkürler mor ve ötesi).
Lübnan topraklarından gelen al bayrağımıza sarılı şehitler görmek istemiyoruz. |
Av.Abdülkerim Güven |
SİLAHSIZLANDIRMA İSTENİRSE ASKERİMİZİ ÇEKERİZ
Başbakan Erdoğan, Lübnan'a gönderilmesi planlanan Türk askerinin göreviyle ilgili olarak açıklamalarda bulundu. Erdoğan "eğer bizden Hizbullah'ın silahsızlandırılması istenirse Lübnan'dan askerimizi çekeriz." dedi.
Recep Tayyip Erdoğan, İktisadi Araştırmalar Vakfı'nın Conrad Otel'de düzenlediği "İstanbul'a göçün yönetimi" konulu seminerin ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. Erdoğan, dün TBMM'ye gönderilen Lübnan'a asker gönderilmesine yönelik tezkere ile ilgili soruları yanıtladı. Erdoğan, Türk askeri ve Hizbullah'ın çatışma ihtimaline yönelik soru üzerine, "Bir şeyi açmakta fayda görüyorum. Gerek Dışişleri Bakanı'mız, gerek Genelkurmay Başkanı'mızın bu konu ile ilgili açıklamaları var. Halkımızı şu şekilde yönlendirmeyi doğru bulmuyorum. Biz Lünan'a çatışmaya gitmiyoruz. Biz Lübnan'daki barışı korumak için oraya gidiyoruz. Yapılmakta olan, yapılacak olan insani yardımları korumak, güvence altında sürdürmek için gidiyoruz." şeklinde konuştu.
Bir basın mensubunun BM Güvenlik Konseyi'nin aldığı 1701 Sayılı karara göre Hizbullah'ın silahsızlandırılmasının talep edildiği yönündeki sözleri üzerine Erdoğan, "Salı günkü tezkere metnini bakarsanız, bir defa o metinde böyle birşeyin olamayacağını görürsünüz. Böyle birşeyin olmasını kabul etmiyoruz. Çok açık ve net söylüyorum; böyle birşey bizim askerimizden talep edildiği anda Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak biz askerimizi oradan çekeriz." dedi.
|
Av.Dilek Kuzulu Yüksel |
Lübnan'a asker gönderilmesine ilişkin tezkerenin tüm ayrıntıları...
Lübnan'da oluşturulacak barış gücüne Türk askerinin gönderilmesine ilişkin Meclis'e sunulan hükümet tezkeresi, Türk askerinin 1 yıl süreyle Lübnan'da görev yapmasını öngörüyor.
Hizbullah ile çatışma olasılığına ilişkin eleştirilere karşılık tezkerede, "Gönderilecek kuvvetin, bölgedeki silahlı unsurların silahtan arındırılması dahil olmak üzere belirtilen taahhütlerin dışında hiçbir görevde kullanılmayacağı" ifadesine yer verildi. Tezkereye göre bölgeye deniz gücü gönderilecek.
TBMM Başkanlığı'na dün gece sunulan 11 sayfalık tezkerede gereği, kapsamı, zamanı ve süresi hükümetçe belirlenecek şekilde Türk askerinin Lübnan'a gönderilmesi ve bununla ilgili gerekli düzenlemelerin Hükümet tarafından yapılması için TBMM'den 1 yıl süreyle yetki isteniyor. Hükümet tezkeresinde, Türk askerinin, BM Güvenlik Konseyinin ilgili kararında öngörülen amaçlar doğrultusunda görev yapacak BM Geçici Görev Gücü (UNIFIL) bünyesinde görevlendirileceği ifade ediliyor.
Tezkerede, Türk askerinin bölgede oluşturulacak barış gücüne katkısı şu şekilde sıralanıyor: ''Doğu Akdeniz'de devriye görevi yapacak Deniz Görev Gücü için yeterli kuvvet tahsisi; taleplerin tek tek değerlendirilmesi kaydıyla dost ve müttefik ülkeler için deniz ve hava ulaşım desteği sağlanması; Lübnan ordusuna eğitim verilmesi, bölgede Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına icra edilecek insani yardım faaliyetlerinin gerektireceği ve başta bu unsurların güvenliğini sağlayacak kuvvet koruma birlikleri olmak üzere, hudut, şümul ve miktarı Hükümetçe belirlenecek askeri unsurlar, söz konusu kuvvet, bölgedeki silahlı unsurların silahtan arındırılması dahil olmak üzere belirtilen taahhütlerin dışında hiçbir görevde kullanılmayacaktır. Yeterli kuvvetle katılacağımız Deniz Görev Gücü, BM Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayılı kararının verdiği yetkiye uygun olarak Doğu Akdeniz'de ve Lübnan kıyılarına mücavir bölgelerde deniz kontrolünü sağlamak için keşif ve devriye görevleri icra edecektir.''
ıÜüLübnan'a asker gönderilmesine ilişkin hazırlanan hükümet tezkeresinde, Türkiye'nin, bölgesinde istikrar unsuru olan güçlü bir ülke olduğu belirtilerek, içinde yaşadığımız bölgede hüküm süren gerginlik ve ihtilafların, Türkiye'nin güvenliği üzerinde olumsuz yansımaları olduğu ifade edildi.
Lübnan'da barış gücü oluşturulmasına ilişkin BM Güvenlik Konseyi kararının İsrail ve Lübnan hükümetleri ile bu hükümetleri oluşturan tüm koalisyon ortakları ve liderleri tarafından da kabul edildiği hatırlatılarak, BM Güvenlik Konseyi'nin anılan kararlarında yer alan görev yönergesi ve bilahare hazırlanan harekat konsepti ve çatışma kuralları belgesinin, UNIFIL'in meşru savunma ve çok istisnai durumlar dışında muharip görev üstlenmesini, çatışmalara girmesini öngörmediği kaydedildi.
Barış gücünün temel işlevinin, 'Lübnan Hükümetinin egemenliğinin tüm ülke sathında tesisinde ve Güney Lübnan'daki güvenlik sorumluluklarını yerine getirmesinde, Lübnan ordusuna yardım etmek' olduğu vurgulanan tezkerede, bu gücün, "Lübnan'a, Lübnan hükümetinin veya UNIFIL'ın yetkilendirmediği her türlü silah, mühimmat veya benzeri maddelerin satışını veya ulaşımını engellemek için gerekli önlemleri almaları ve bu tür teçhizatın kullanımına ilişkin teknik eğitimin sağlanmasının da engellenmesi" görevinin de üstleneceği kaydedildi.
BM Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayılı kararından sonra BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın, BM üyesi ülkeleri barış gücüne katkıda bulunmaya çağırdığı hatırlatılarak, İtalya, İspanya, Almanya, Bangladeş, Belçika, Hırvatistan, Bulgaristan, Çin, Danimarka, Endonezya, Finlandiya, Fransa, Gana, Hindistan, Hollanda, İrlanda, İsveç, Malezya, Lüksemburg, Nepal, Norveç, Polonya, Portekiz, Slovenya, Ukrayna ve Yunanistan'ın barış gücüne asker verme kararı aldığı kaydedildi.
Barış gücünün, Güvenlik Konseyi kararında öngörülen görev ve işlevleri yerine getirmede başarılı olması, sürekli ateşkesin sağlanması, soruna kalıcı çözüm bulunmasının, Akdeniz ve Ortadoğu bölgelerinde güven ve istikrarın tesisi bakımından büyük önem taşıdığı dile getirildi. Tezkerede, Lübnan'da çatışmaların durdurulmasından sonra Türkiye'nin bu fırsat penceresinin çok iyi değerlendirilmesini teminen gerçekleştirilen diplomatik çabalarını yoğun biçimde sürdürdüğü belirtilerek, bu temeslardan, Lübnan'daki tüm grupların, İsrail, Suriye ve Filistin yetkililerinin; Türkiye'nin bölgede barış ve istikrarın tesisindeki rolüne ve UNIFIL'e katkı sağlamasına büyük önem verdiklerinin anlaşıldığı bildirildi.
Lübnan krizinin gündeme gelmesinden sonra hükümetin savunduğu 3 temel ilke olduğu belirtilerek, çatışmaların durdurulması, çözüme Türkiye'nin katkısını taraflarca istenmesi ve Türkiye'nin katkısının çatışmalara değil, barışa destek olaması şeklinde sıralanan üç önceliğin de gerçekleştiği dile getirildi.
Tezkere'de, "1701 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararının kabulü ve ilgili bütün taraflarla gerçekleştirilen temaslar ışığında halihazırda oluşan ortamın her 3 ilke bakımından da hükümetimizin aradığı koşulları karşıladığı değerlendirilmektedir.Türkiye'nin, uluslararası barış ve istikrarın korunması konusundaki rolü ve ağırlığına ilişkin beklentilerin yüksek olmasında, TSK'nın, başta Balkanlar ve Afganistan olmak üzere çeşitli ihtilaf bölgelerinde üstün başarıyla yaptığı görevlerin büyük payı olduğu muhakkaktır. Türkiye, bölgesinde istikrar unsuru olan güçlü bir ülkedir. İçinde yaşadığımız bölgede hüküm süren gerginlik ve ihtilafların, Türkiye'nin güvenliği üzerinde olumsuz yansımaları olduğu bir vakıadır. Bu nedenle barış ve istikrarı tehlikeye düşürecek gelişmelere karşı kayıtsız ve ilgisiz kalmayacak olan Türkiye'nin, barış ortamının korunması yönündeki uluslararası çabalara etkin destek vermesi, milli Sorumluluğumuzun icabı olarak görülmektedir. Hükümetimiz, BM Güvenlik Konseyinin 1701 sayılı kararında üye ülkelere yapılan UNIFIL'e destek ve katkı kararını bu temel mülahazalar ışığında değerlendirmiştir'' ifadelerine yer verildi.
haber3.com |
melihsah |
kesinlikle gönderlmemelidir. |
Av.Fırat Bayındır |
1959 yılında Kore' ye asker gönderme kararı alan Adnan Menderes için yazdığı NAZIM HİKMET'in bu şiiri sanki bir kehanet gibi
DİYET
Gözlerinizin ikisi de yerinde, Adnan Bey,
iki gözünüzle bakarsınız,
iki kurnaz,
iki hayın,
ve zeytini yağlı iki gözünüzle
bakarsınız kürsüden Meclis#8217;e kibirli kibirli
ve topraklarına çiftliklerinizin
ve çek defterinize.
Ellerinizin ikisi de yerinde, Adnan Bey,
iki elinizle okşarsınız,
iki tombul,
iki ak,
vıcık vıcık terli iki elinizle
okşarsınız pomadlı saçlarınızı,
dövizlerinizi,
ve memelerini metreslerinizin.
İki bacağınızın ikisi de yerinde, Adnan Bey,
iki bacağınız taşır geniş kalçalarınızı,
iki bacağınızla çıkarsınız huzuruna Eisenhower#8217;in,
ve bütün kaygınız
iki bacağınızın arkadan birleştiği yeri
halkın tekmesinden korumaktır.
Benim gözlerimin ikisi de yok.
Benim ellerimin ikisi de yok.
Benim bacaklarımın ikisi de yok.
Ben yokum.
Beni, üniversiteli yedek subayı,
Kore#8217;de harcadınız, Adnan Bey.
Elleriniz itti beni ölüme,
vıcık vıcık terli, tombul elleriniz.
Gözleriniz şöyle bir baktı arkamdan
ve ben al kan içinde ölürken
çığlığımı duymamanız için
kaçırdı bacaklarınız sizi arabanıza bindirip.
Ama ben peşinizdeyim, Adnan Bey,
ölüler otomobilden hızlı gider,
kör gözlerim,
kopuk ellerim,
kesik bacaklarımla peşinizdeyim.
Diyetimi istiyorum Adnan Bey,
göze göz,
ele el,
bacağa bacak,
diyetimi istiyorum,
alacağım da.
NAZIM HİKMET
|
Av.Bahattin Yıldız |
<Hizbullah'ın silahsızlandırılması istenirse biz çekiliriz>
Bu söz başbakan'ın basına yansıyan sözleri...
Sormazlar mı size; ya niçin BM askeri güç gönderiyor oraya...
İsrail'i silahsızlandırma için mi gönderiliyor?...
İsrail ateşkese rağmen hala saldırılarına devam ederken, siz neden çağrılıyorsunuz?...
İsrail, Hizbullah'a karşı askeri başarı tamamen elde etseydi, ve Lübnan'ı işgal etseydi BM Lübnan'a barış gücü gönderecek miydi?...
A.B.D.nin ve şürekasının sıçtığı Irak'ta mezhep ve etnik iç çatışmalara Barış gücü göndermeyen BM ne kadar samimidir?...
Askerlik konusunda ufak bir bilgisi olan emir-komuta zincirini bilirken, ülkemizin azınlığını temsil eden oylarıyla seçilen başbakanın bilmemesi mümkün müdür?...
Bile bile bataklığa girmeden önce; bataksa çıkarım, diyen bir zatın, denemesinden sonra yani bataklığa saplandıktan sonra geri çekilmesi mümkün müdür?...
BM'nin askeri gücünün salt LÜbnan olmadığı, Suriye'nin ve İran'ın birbirinden izolasyonun sağlanması olduğu, İran'ın ileri karakolu Hizbullah'ın etksizleştirilmesi olduğu ve hatta basında ve internette açık açık çıkan ve ABD kurmayları tarafından hazırlanmış haritalarla sıranın Türkiye'ye geleceği açıkken, dostunu düşmanını tanımayan bir iktidarın içine düştüğü gaflet ve dalaletin zararlarını ülkemizdeki halklar neden çeksin?...
Evet elimizde yasal yetkiler yok... Sadece internette tepkilerimizi gösterebiliyoruz.
Sayın Ak Parti Milletvekilleri; RECEPLEŞMEYİN, GÜLLLEŞMEYİN...
ERTUĞRUL(AŞIN) YALÇINBAYIR(LAŞIN) millet sizi sevsin, halklar sizi sevsin, dünya sizi sevsin...
VE SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ; ANAYASAMIZDA YORUMA AÇIK OLDUĞU SÖYLENEN MADDELERİ İNSANLIĞIN, DEMOKRASİNİN, LAİKLİĞİN LEHİNE YORUMLAYARAK TEZKERENİN VE ALLAH GÖSTERMESİN ONAYLANIRSA; ONAYLANMIŞ TEZKERENİN HAYATA GEÇİRİLMEMESİ İÇİN TÜM YETKİLERİNİZİ KULLANACAĞINIZA İNANIYORUZ... TÜM MİLLET SİZİNLE BERABER...
VE HATTA ÇIKARSA MECLİSTEN TEZKERE; HUKUKSAL YOLLARDAN NE GEREKİYORSA YAPARAK KANI, TECAVÜZÜ, ÖLÜMÜ AYDINLATMAYA DÖNÜŞECEK AMPÜLÜ SÖNDÜRMEK İÇİN SİZİN PUF DEMENİZİN ARDINDAN MİLYONLAR PUF DİYTECEKTİR...
PUF TEZKEREYE!!!... PUF ONU ONAYLAYACAKLARA....
Üst linkte Sayın Fırat'ın sunduğu Nazım Hikmet'in şiirini bir kez daha acıyla okumamak için Puf!!!... |
Av.Dilek Kuzulu Yüksel |
Büyük devlet adamları başka olur...
BAŞBAKAN, Lübnan'da huzuru sağlamak için asker göndermek istiyor.
Adama demezler mi; öyle bir yeteneğin-becerin varsa, sen önce kendi topraklarında huzuru sağla...
Biliyorsunuz: Başbakan büyük bir devlet adamıdır.
Özellikle dış politikada büyük bir dehadır.
Uyguladığı dış politikaların eşi görülmemiştir.
(Misal HAMAS liderlerini Ankara'ya çağırıp, sonra ABD kızınca, onlarla karşılaşmamak için havaalanı yolundaki möble fabrikasına saklanması gibi.)
Lübnan'a asker gönderme konusunda ise diyor ki:
"Oraya birileri ile çatışmak için asker göndermiyoruz..."
Devam:
"Biliyorsunuz, istikrar sağlanmadan yatırım ortamı olmaz. Önce istikrarı sağlayacaksın ki bölgeye yatırım yapabilesin..."
*
O zaman Ali Dibo uzmanı yandaş müteahhitler general kılığına sokulup gönderilebilir oraya.
Madem ki çatışma yok, maksat yatırım...
Ameleler paraşütle atılır.
Lübnanlılar çimento karma makinesine bakıp sorarlarsa:
"Bu ne kardeş Türkiye..."
"Tank..."
Ama daha önemlisi; henüz çocuklarının cesedini yıkıntıların arasından çıkartamamış bir halka yardım söz konusu olduğunda, bunu "yatırımcı" gibi görmek yakışır mı Türk'e?...
*
Pekiiiii...
Güneydoğu'ya yatırım yapılmayıp, yol asfaltlanmadığı için iki polisimizin parçalandığı daha dün Hürriyet'in manşetindeydi.
Tunceli Emniyet Müdürlüğü, o yolun asfaltlanması için iktidarın işbaşına getirdiği adamlara dört kez yazı yazmış.
Yolun uzunluğu 2 kilometre...
Ama gözetleme noktasına giden o yol toprak kaldığı için PKK rahatça mayın döşeyebildi, iki genç polis gitti, aileleri, çocukları ortada kaldı...
*
Şimdi Başbakan Lübnan'a asker gönderecekmiş, çatışma için değil, bu biliyorsunuz yatırım için...
Hem de Lübnan'ı bu hale getiren ABD ile İsrail'in emir kulu ola ola...
Devlet adamlığı başka oluyor.
Kendi ülkesinde huzuru sağladı, Lübnan'a yetişecek arkadaş.
Böyle büyük devlet adamlarımız vardır.
Bekir COŞKUN
Hürriyet |
alisinkay |
Galiba bugün asker kararı çıkacak. Vatana millete hayırlı olsun. Umarım biz yanılmışızdır. Zaten Türk milleti sorgulamamaya alışkın. Bugün kore gazileri için övünüyoruz. Büyük işler yaptılar diye gurur duyuyoruz. Elbette büyük işler yaptılar ama neden hiç kimse, Oraya niye gittik ve dedelerimiz niye öldü diye sormuyor. |
tepkili |
Geçecekse meclisten tezkere, milletvekilleri gitsin askere!
Bugün duydum bu sloganı, pek hoşuma gitti, buraya yazmak istedim. |
Av.Dilek Kuzulu Yüksel |
Maalesef tezkere kabul edildi... |
gecem1970 |
Umarım kimsenin burnu kanamaz. Umarım bu karar varsayıldığı kadar kara günlerin habercisi olmaz. Asker gönderilmesine karşı çıkmakla birlikte bu noktodan sonra haksız olmayı dilemekten başka bir care kalmıyor. |
Av.Bahattin Yıldız |
BUGÜN 5 EYLÜL 2006
İnsanlık için ve İnsanlar için Karanlık bir gün...
Gözünaydın Bush!!!..
Gözünaydın KONDİ!
Gözünaydın Tezkereye Onay veren AKP Milletvekili (leri)
Gözünaydın Siyonizm!...
Gözünaydın Gül
Gözünaydın Tayyip
Gözünaydın Recep!!!...
Gözünaydın Erdoğan
Gözünaydın Emperyalizm!
Gözünaydın Körebe Medyası!.
Gözünaydın Amerikan vesayetli Birleşmiş Milletler!...
Gözünaydın Amerikan Vesayetli BM Genel Sekreteri II.Kondi; Kofi Annan!...
Gözünaydın Amerikanca İslamiyet (Ilımlaştırılmış İslam)
Gözünaydın Besmelesine İhanet edenler!...
Gözünaydın GOP, BOP, Ortadoğu Senaryolarıı...
Gözünaydınlar; Bushlaşanlar, Kondileşenler, Tayyipleşenler, Gülleşenler, Recepleşenler, Yumuşatılanlar...
Gözünaydınlar, Ak'ı Kara yapanlar...
Geçmiş olsun, başın Sağolsun İnsanlık!!!...
Geçmiş olsun 6 Cihangir Ak Partinin Ak/Pak Milletvekilleri ve C.H.P. Milletvekilleri ve diğerleri...
Geçmiş olsun Ortadoğudaki masumlar, mazlumlar, direnişçiler...
Geçmiş olsun Melekler!...
BUGÜN 5 EYLÜL 2006
Barış günü olan 1 Eylül'den 4 gün sonra,
A.B.D.senaryolarına uyum sağlama günü bugün...
Göreceğiz, sandıkta gömeceğiz, lambaya puf diyeceğiz, halka rağmen halkın isteklerine aykırı hareket eden vekillerden (sandıkta ) hesap soracağız...
Gözlerinize gözlerimizi dikeceğiz... Gözlerimiz haykıracak; insanlık adına ve diyeceğiz ki; halkın direktiflerine aykırı hareket eden sizler görevinizi .... kullandınız...
Bakalım A.B.D., bakalım BM, bakalım AB, bakalım siyonizm biz halkların yerine sandıkta oy kullanabilecek mi?...
BUGÜN KARA GÜN...
Hadi hep beraber matemlere bürünelim.
Açalım avuçlarımızı gökyüzüne; içimizden dua edelim...
Fil suresini okuyalım, Kafirun süresini okuyalım, Münafıklılla ilgili ayetleri okuyalım...
Ve en son Felak ve Nas suresini okuyalım...
En son; Allah'ım bizi insanların ve cinlerin şerrinden koru diyelim...
|
Av.Mehmet Taylan Karakum |
ABD Jandarmalığı'ndan, İsrail Bekçiliği'ne...
Oradaki bir anne, bir Askerimize; ''''''Ey Şanlı Türk Ordusu'nun, muzaffer askeri! Başımıza bombalar yağarken, bebelerim toza toprağa karışırken neredeydin? Şimdi burada işin ne?'''''' diye sorarsa, ona ne cevap verilecek?
|
Av.Bahattin Yıldız |
'Sizi korumak için geldik' denilecektir belkide.
Anne de haklı olarak 'bombalanmamıza, uğradığımız vahşete; Kondi'nin 'daha ateşkesin zamanı var' diyerek bekletilen ve '34 gün boyunca seyirci kalan Birleşmiş Milletler Askeri Gücü olarak mı?...' diye sormayacak mı?...
Soracak... Ve dua ederken ABD (ve dolayısıyla İsrail) vesayeti altındaki BM'den Allah bizi korusun diye dua etmeyecek mi?... |
Av.Abdülkerim Güven |
Lübnana asker gönderilmesine ilişkin tezkere 192 ret oyuna karşılık 340 evet oyuyla TBMMden geçti. AKPden 6 milletvekili ret oyu verdi, biri de çekimser kaldı. Tezkerenin geçmesiyle Türk askerine 88 yıl sonra Lübnan yolu gözüktü. |
Av.Bahattin Yıldız |
Tezkereye ret oyu veren muhalefet millletvekilleri yanında AKP'nin 6,5 ( Buçuk çekimser oydan geliyor) milletvekilleri (biri yarım olarak) halka, kulak veren bizim milletvekillerimizdir. ...
RETÇİ MİLLETVEKİLERİ; Biriniz yarım buçuklu olmak üzere Gönlümüz sizle beraberdir. Sizleri inadına alkışlıyoruz... Alkışlıyoruz... Alkışlıyoruz...
İnsanlık sizi selamlıyor, insanlar sizi selamlıyor... Varolun, sağolun... |
milo |
Zuzaylılar birliğinin 39. asteroide savaşkanlar gönderme kararı üzerine birlik üyelerinden Zirkavon' da 39.asteroide gitmeyi reddeden 1 savaşman ile 3 savaşkan olduğu bildirildi. Savaşman ve savaşkanların bu tavrı Zirkavon yöneticilerini şaşkınlığa sürükledi. Öte yandan bu tavrı destekleyen Zirkavon halkı arenalarda ve agoralarda gösterilere başladı. Gösterilerin yöneticilere çukulatalı pasta ikram edilmesine kadar varması üzerine Zirkavon yöneticileri bu kararından vazgeçmek zorunda kaldılar. |
Av.Fırat Bayındır |
KIYAKÇILIĞIN SONU AYAKÇILIKTIR.
Türkler Afganistan'da sıcak çatışmaya girsin
Tezkerenin ardından NATO da bastırdı: Afganistan'daki Türk askeri Taliban'a karşı savaşsın
07.09.2006 VATAN
Afganİstan'da görev yapan NATO'ya bağlı Uluslararası Güvenlik Destek Gücü (ISAF) birlikleri, ülkenin güneydoğusunda yuvalanan Taliban militanlarına darbe vurmak için geniş çaplı bir operasyon başlattı. Medusa Operasyonu adı verilen harekat kapsamında, askerler NATO tarihinde bir ilki gerçekleştirerek ilk kez omuz omuza çatışmaya girdi. Operasyonun ilk üç gününde 250 Taliban militanı öldürüldü. 60 Taliban üyesi tutuklandı. Harekatta 14 İngiliz askeri ve 4 Kanada askeri hayatını kaybetti. NATO'nun Başkent Kabil'de konuşlanan 200 Türk askerinin de, Medusa Operasyonu'na katılması için talepte bulunduğu öğrenildi. İngiliz Daily Telegraph gazetesine konuşan üst düzey bir yetkili, NATO Genel Sekreteri Jaap de Hoop Scheffer ve askeri komutan General James Jones'un "Türk askerinin görevi 'Müslümanlar'a karşı kafir ordusunun savaşmadığını göstermekle' sınırlı kalmasın. Türkler'e ihtiyacımız var. Çatışmalara da girmeliler" dediğini söyledi.
|
HRMGR |
Habertürk'den Atılgan Bayar'ın muhteşem yazısı
Ayıbından çok mu utandın?
Onun için mi çıkmaz oldu sesin?
Yoksa, yalancı aynalarda gösterdikleri yüzden mi korktun?
Öcü olduğunu söylediler, inandın mı?
Çok ihanete uğradın; yaralarını saramadın mı hala?
Hala filler mezarlığında ölüm mü bekliyorsun?
Ayıplarınla yüzleşemediğin için mi, özür dileyip vicdanını onaramadığın için mi çıkmıyor sesin; boğazına düğümleniyor da, o yüzden mi duymuyorum?
Güzel kardeşim, delikanlı kardeşim#8230;
Sen kırılıp çekildiğinden beri, utancından sokağa çıkamadığından beri, bu memlekette tek bir ecnebi ses dolaşıyor sokaklarda.
Ey sosyalist, ey ülkücü, ey İslamcı!
Kantinde yumruklaştığım kardeşim,
Ertesi gün, kucaklaşıp öpüştüğüm kardeşim!
Yurtseverlikte yarıştığım kardeşim!
Nerdesin sen?
Görmüyor musun, senin sesin çıkmadıkça benim sesim boğuluyor.
Büyük yeşil bir Türkiye istiyordun sen,
Büyük kızıl bir Türkiye istiyordun,
Üç hilal altında büyük bir Türkiye istiyordun#8230;
Ama Türkiye istiyordun benim deli kanlı kardeşim!
Ancak bir benzerin öldürebilirdi seni.
Düşman diye kendi yüzünü gösterdiler.
Sen içine kapanıp, çekildiğinden beri,
Bir tek o ecnebi ses dolaşıyor sokaklarda, camilerde, okullarda, meydanlarda#8230;
Ey İslamcı, ey sosyalist, ey ülkücü!
Ayıbınla yüzleş de gel, kendinle barış da gel, vicdanını temizleyip gel.
Görmüyor musun, benim dilim, bu milletin sesine kifayet etmiyor.
Eller üzerindeki asker cenazelerine yakılan ağıtları tercüme edemiyor..
Gençkızların gözlerinin karasında, uzun zamandır bir büyük ülke hayali, bir halay telaşı göremiyorum.
Ey İslamcı, ey sosyalist, ey ülkücü!
Ayıbınla yüzleş de gel, kendinle barış da gel, tarihini temizleyip gel.
Senin sesinin çıkmadığı bu ülkede, benim sesim boğuluyor, görmüyor musun?
Sen yoksun; vicdanı yok yurdumun.
Ses ver!
|
drcimi |
Retçi milletvekillerini tebrik eder, akp yi iktidara taşıyan oyları sandığa atan her bir vatandaşın sorumlu olduğunu vicdanen saygılarımla hatırlatmak isterim.
mel gibson ın meşhur özgürlük için haykırması na benzer içimden insanlğa diye haykırmak geliyor ama çok çok üzgünüm.
Neyse hayırlısı olsun, Allah milletimizi ve arkadaşlarımızı B plansız bırakmasın. |
Av.Dilek Kuzulu Yüksel |
[img]https://image.haber3.com/haber/53611.jpg[/img] |
alisinkay |
ATILGAN BAYAR'IN YAZISINA
"Türkiye'de oluşturulmak istenen bir kaos ortamı var. Bu kaos ortamı, bir tiyatro sahnesi gibi. Kendilerince Ülkücülere biçilen rol de mahallenin delikanlısı. Yani sadece bu. Kullanılmaya müsait, çabuk gaza gelen, sorgulamayan bir adam. "
"Maalesef son birkaç yılda hakikaten kanımıza dokunan soysuzluklar oldu. Dayanılacak gibi değildi birçoğu. Ama içimizden geçenleri yapmak da senaristlerin ekmeğine yağ sürmek olacaktı. Gerçekten çok kritik günlerdi. Bayrağımız yakıldı, yere atıldı. O anlarda sıktığımız yumruklarımızın esiri olmak, bu ülkeyi içinden çıkamayacağı bir kaos ortamına sürüklemek demekti. Ben şunu açık yüreklilikle söylüyorum; bu ülkenin yedisinden yetmişine yüreği memleket adına atan her ferdi, yakın bir dönemde Sayın Genel Başkanımızın etrafında toplanacaktır. Muhtemel kaos ortamının belirdiği günlerde, Sayın Genel Başkanımızın 4 Mayıs 2005 tarihli basın toplantısında söylediklerini hatırlayalım; "Ülkeyi felç eden böyle bir bu göstermelik hükümet döneminde, Türkiye'ye yönelik suikastler için müsait bir ortam hazırlanmıştır. Bugün maruz kaldığımız suikastin hedefi, Türkiye'nin milli birliği ve kardeşliğidir. Türkiye'yi etnik tuzakların içine çekmek isteyen bu hain saldırıların içerdeki ve dışarıdaki maşaları artık ortaya çıkmıştır. Bu sinsi tahriklerinin amacı, Türkiye'yi bir gerginlik, kavga ve iç çatışma ortamına çekerek kan kaybettirmek ve geleceğini karartmaktır. Bugün Türkiye'nin üzerinde kara bulutlar toplanmakta ve ülkede, devlet ve millet olarak hızla bir kaos ortamına sürüklenme riski giderek ağırlaşmaktadır.
Türkiye'nin milli varlığını dahi tehdit altına sokabilecek bu ortam ve şartlarda, vakit çok geç olmadan herkes aklını başına toplamalıdır"
"Ülkemizin karasevdalısı olan bizler, ehl-i ihanetle olan mücadelemizin zeminini ve şartını kendimiz belirlemek istiyoruz. Onların istediği üslupla, onların istedikleri yerde, onların istedikleri zamanda, mücadele vereceğiz diye sokağa inmek, bu ihanet ehlinin işini kolaylaştırır, eline koz verir. Evet, bu ülkenin maalesef birçok haini var. Terör, yalnızca dağda olmadığı gibi terörist de yalnızca dağda değil. Dağda terör örgütleri adına kolluk kuvvetlerimize silah sıkanlar ile şehirde işyerine Apo'nun resmini asanlar arasındaki farkı bana kim izah edebilir. Şehirde terör örgütünün bayrağını asanlar eylemci, yalnızca dağdakiler terörist; öyle mi? "
Birisi PKK çaputunu şehrin ortasında astı mı kulaktan kulağa bir cümle fısıltı olarak dolaşıyor "Nerde bu ülkücüler?"
Biz buna karşıyız işte. Kimse "nerede bu polis" demiyor. "Nasıl olsa Ülkücüler var", cezaevinde de yatsa, şehit de olsa...
Birileri soruyor; "Neden Ülkücüler sokakta değil?" diye.Liderimiz cevapladı; "ülkücüler sokakta değil, iktidarda olacak!"
Bizim kimsenin filminde oynatacak dublörümüz yok. Biz, bu meselenin mecliste alınacak kararlar ile pekâlâ çözüleceğini biliyoruz.
Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sayın Harun Öztürk'le söyleşiden alıntılar.
|
HRMGR |
quote:aslında tarafların birbirinden temelde farkı yoktur, hepsi vatandaştır, hepsi ülkenin kendi düşüncesi çerçevesinde şekillenmesi halinde bundan yarar sağlanacağını düşünmektedir, yani hepimizin ortak paydası aynıdır |
Sevgili alisinkay,
Yukarıdaki alıntı, başka bir konu başlığında tartışmaların kırıcı olmaya başlaması üzerine gönderdiğim mesajdan alıntıdır. (Sonuçta o forum kilitlenmiştir.) Atılgan Bayar'ın yazısı çizdiği çerçeve ile, mesajımda belirttiğim düşüncelerle paralellik taşıdığından , dostluk, kardeşlik ve ideolojik farklılık gözetmeksizin ülke çıkarlarına aykırı durumlara birlikte tepki gösterilmesi gerektiği ana fikrini taşıdığından bu foruma taşınmıştır.
Kendi adıma; kimseyi tahrik etmek, dublör etmek gibi bir amaç taşımamaktayım, ayrıca Sn. Öztürk'ün mesajında belirttiği fikirlerin de geçmiş hatalardan ders alınmış çok makul fikirler olduğunu düşünüyorum.
Selamlar, |
Bugünün tarihi: 03/05/2025 06:21:17 |