 |
03/05/2025 Eski forum arşivi bölümü
Hukuksal Tartışmalar
Alacağın tahsili ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi |
edumounter |
Merhaba,
Ben özel bir inşaat firmasında 3 yıl çalıştıktan sonra işten çıkarıldım.
İşten çıkarılmama rağmen son aylık maaşım ve diğer sosyal haklarım tarafıma ödenmedi. Bende Bölge Çalışma müdürlüğü sürecinden sonra iş mahkemesine dava açtım.
Fakat dava da yaklaşık 2-2,5 yıl sürdü. Bu süre zarfında işveren de kayıplara karıştı tabii...
Şimdi alacağım mahkeme kararı ile kesinleşti, fakat ortada ne şirket var ne de muhatap alınacak bir şahıs. Bırakın şirketin adresi dahi belli değil. (Vergi dairesi ve sigorta kurumlarında firma adresi hala eski adres olarak geçmekte)
Şimdi öğrenmek istediğim;
1 - Bu dava sürecinden sonra icra takibini kime yapacağım ve bu alacağımı kimden alacağım.
2-Şayet bu alacağımı firma dan alamazsam Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine dava açabilirmiyim.
3- Avrupa insan hakları mahkemesine dava açmak için izlenecek prosedür nedir?
Bu konularda bilgili arkadaşlarımızdan yardımlarını bekliyorum.
Şimdiden teşekkür ederim
|
HRMGR |
İlk sorunuzla ilgili forumda benzer sorulara verilen yanıtlardan yararlanabilirsiniz.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne, DEVLETE KARŞI açılmış davalarda (yani davalısının Devlet olduğu ve sözleşmede belirlenmiş konularda) tüm iç hukuk yollarına başvuru sonrasında bir netice alınamaması durumunda başvurulabilir.Bu nedenle sizin durumunuzda böyle bir başvuru şansı bulunmamaktadır.
Selamlar, |
alisinkay |
DEVLETE KARŞI açılmış davalarda (yani davalısının Devlet olduğu ve sözleşmede belirlenmiş konularda)
Hukukta herşeyin bir istisnası olduğu gibi yukarıdaki genel kuralın da istisnaları oluşmaya başladı
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 7 Nolu protokolle değişik 6 ncı maddesinin 1 nci fıkrası, ceza hukuku dışında hukuk davaları ve idari davaları da kapsar.
Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili nizalar, gerek ceza hukuku alanında kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir...
Bu kapsama örnek olarak haksız fiilden kaynaklanan tazminat talepleri, sözleşmelerden doğan hak ve yükümlülükler, aile hukuku alanındaki uyuşmazlıklar sayılabilir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi medeni hak ve yükümlülüklerden, Özel hukuktan kaynaklanan hak ve yükümlülüklerin anlaşılması gerektiği içtihadına ulaşmıştır.
Örnek kararlar
Başvurucuların doktorluk mesleğini icra etmeleri Tabipler Odası disiplin kurulu kararıyla yasaklanmıştır... üyelerinin yarısı doktor diğer yarısı yargıçlardan oluşan İtiraz Kurulu ile Temyiz Mahkemesi bakımından bağımsız ve tarafsız bir yargı yeri tarafından yargılanma hakkının ihlal edilmediğine (Md.6/1)... 23.06.1981 Le Compte, Van Leuven Ve De Meyere-Belçika; Seri A No: 43: E.H.R.R.4:1
...Her bir davada adil yargılamanın gereklerinin yerine getirilip getirilmediğini takdir etmek ulusal mahkemelerin görevi olduğundan, Sözleşmeci Devletlerin hukuk davalarında adil yargılanma konusunda ceza davalarına göre daha geniş bir takdir yetkisi olduğu halde taraflar arasında adil denge anlamında silahların eşitliği ilkesi her iki dava türüne de uygulandığından, bu kavram her iki tarafa da kendisini diğer taraf karşısında dezavantajlı duruma sokmayacak şartlarda görüşlerini ve delillerini sunabilme imkanı verilmesini gerektirdiğinden, olayda davalı bankanın tanığı dinlenmişken başvurucunun birinci elden tanığı dinlenmediğinden, silahlarda eşitlik ilkesi bakımından adil yargılanma hakkının ihlaline... 27.10.1993 DOMBO BEHEER B.V.-HOLLANDA; Seri A No.274-A; E.H.R.R.18:213;
Sonuç: Hukuk davalarında da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Başvuruda Bulunabilirsiniz. Başvuru prosedürü diğer forumlarda ayrıntılı olarak açıklanmıştır. |
HRMGR |
Sn. alisinkay,
quote: (yani davalısının Devlet olduğu ve sözleşmede belirlenmiş konularda) |
quote:davasının makul bir süre içinde hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir... |
Sn. edumounter'in sorusu üzerine genel (detaya inmeden-belirttiğiniz ek sözleşme hükümlerini de gözönüne alarak) basit bir değerlendirme yapmıştım.
Verdiğiniz örneklerde de görüleceği üzere, AİHM başvuru, hukuk davaları için de geçerli olabildiği gibi, ancak "yargılamanın adil olmadığı" savıyla ve herhalde hukuk davasının davalısını değil yine Devleti davalı göstererek mümkündür.
Bir hukukçu olarak verdiğiniz bilgiler ışığında Sn. edumounter'e AİHM'ne başvuruda bulunmasını tavsiye edip etmediğinizi, eğer böyle bir tavsiyeniz var ise AİHM'nin bu davayı görüp görmeyeceği hakkındaki öngörünüzü samimi olarak öğrenmek isterim.
Selamlar, |
edumounter |
Cevap nezaketiniz için teşekkür ederim.
Ancak şimdi kafam biraz daha karıştı.
Açıkçası dava icra aşamasına gelmiş, ticaretsiciline de bildirilmiş, fakat ulaşılamamış.
Tamam tebliğ yapılmış sayılıyor ama alacağın tahsili konusunda muhatap yok ki ortada.
Dolayısıyla (bir hukukçu değilim ama) bana göre iç hukuk süreci tamamlanmış gözüyle bakıyorum.
Şimdi bu konuda DEVLET in hukuk sürecinin avaş olması, bu alacağın tehlikeye girmesi veya tahsilini imkansız hale getirmesi ve çalışanın mağdur olması sonucunu doğurmuştur.
Bu durumda DEVLET in sorumluluğu olduğundan dolayı AİHM de dava açılabilir mi? Yoksa iç hukukta (hukukçu olmadığımı tekrar belirteyim) atladığım noktalar mı var?
Başka neler yapılabilir?
Teşekkür ederim.
|
HRMGR |
Sn. edumounter,
Kişisel görüşüm; İş Mahkemesi'nde yargılama yapılmış, davanız kesinleşmiş ve haklılığınız teyid edilmiş. Siz şu anda borçlunuza ulaşamıyorsunuz. Bu durumdan temelde Devletin bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Devleti sorumlu tutabileceğiniz tek nokta, Sn. alisinkay'ın da mesajında belirttiği davanın "makul bir süre" içerisinde sonuçlandırılıp sonuçlandırılmadığı hususudur ki, İş Kanunu ile açık bir şekilde 4 ayda kesin hüküm verilmesi gereken işe iade davalarında dahi fiilen yargılama ve temyiz halinde Yüksek Mahkeme kararının verilmesi 1-1,5 yılı bulmaktadır. Alacak davalarında 2-2,5 yıllık süre bizlerce makul olmasa da, bu davaların ortalama sonuçlanma süresine bakıldığında normal görünmektedir. Kaldı ki kararları incelendiğinde; AİHM'nde "makul süre" hususu ağırlıklı olarak ceza davalarında davanın uzun süre devam etmesi nedeniyle, tutukluluk halinin buna bağlı olarak gereksiz yere uzaması, kişinin en temel özgürlüklerinden birinin bu nedenle elinden alınması durumlarında daha çok dikkate alınmaktadır.
Sn. alisinkay'dan farklı düşünerek, sizin durumunuzun AİHM'ne götürülebilecek, götürülse dahi görülebilecek nitelikte olmadığını düşünüyorum ancak bunlar kişisel düşüncelerim, forumda yer alan hukukçuların da görüşlerini almanızda fayda var.
Selamlar, |
alisinkay |
Sayın HRMGR,
Dosyayı incelemeden başvurmayın demek zor olsa gerek. Başvuruyu yapar ve sonucu da bize bildirirseniz memnun olurum.
Gelelim işinize yarabilecek ayrıntılara. Avrupa insan Hakları Mahkemesi açısından makul süre kavramı nedir?
1-Makul süre incelenirken mahkeme ilk önce dava konusuna bakacaktır ve bu bir iş davası, yargılamanın uzun sürmesi ise sizin alacağınızı tehlikeye düşürmüş yada imkansızlaştırmıştır. Mahkeme dava aşamasında alacağınızı garantiye alan tedbirlere de başvurmamıştır.
Yukarıdaki konu incelenirken dikkat edilen noktalar (sorunun çözümündkei güçlük, kanıtların toplanması ve bunların süresi, tanık, sanık ve olayların çokluğu veya hastalık gibi )
2-Başvurucunun yargılama esnasındaki tutumu
3- Son olarak davalı devletin yargı organlarının tutumu.AİHM; devletin mazeret olarak ileri sürdüğü iktisadi güçlükler, siyasi ortam, mevzuat sorunları, yargıç açığı, adli kurumların ağır iş yükü yoğunluğu gibi hususları kabul etmemektedir
Bu çerçeveler ışığında 1,5 yıllık dosya üzerinde tanık veya delil toplanılmadan incelenilen yargıtay kararının makul süreyi bozduğu düşüncesindeyim |
HRMGR |
quote:bunlar kişisel düşüncelerim, forumda yer alan hukukçuların da görüşlerini almanızda fayda var. |
Sn. alisinkay,
Hukukçu olmadığım için konuyu siz hukukçuların detayında bilmem mümkün değil, yine hukukçu olmadığım için Sn. edumounter'in davasını AİHM'nde takip etmem de mümkün değil...
Son mesajınızda quote:Mahkeme dava aşamasında alacağınızı garantiye alan tedbirlere de başvurmamıştır. |
demektesiniz.
İş Hakimi'nin alacaklının yazılı talebi bulunmaksızın, kendi inisiyatifi ile borçluya ihtiyati haciz kararı çıkartmaya yetkisi var mı?
Selamlar, |
alisinkay |
Sayın HRMGR,
Konudan anladığım ilk mahkemenin neticelenmesinden sonra yargıtay aşamasında uzun bir bekleme süresi olmuş. ve bu uzun bekleme süresi bir kişinin hak kaybına neden olmuş. Yargıtay aşamasında ara karar niteliğinde bir tedbir kararı alınamayacaktır. Ve bu uzun bekleme süresi de mağdur açısından tahmin edilemeyen bir süredir.
AHİM!e açılması muhtemel olan davada Türkiye anlaşma yoluna gitmezse bu süreyi açıklayacak bahaneler ileri sürecektir. Az önceki yazdığınızın dava dilekçesinde belirtilmesi halinde Türkiye bu davanın uzamasında mantıklı (?) gerekçeler bulsa bile gerekli tedbirleri almadığı için gene sorumlu olacaktır diye düşünüyorum.
Ancak hemen söylemeliyim ki bu davanın (özellikle davalarda hep en kötüsünü düşündüğüm de dikkate alınırsa) kazanılma olasılığı %35-40 arasındadır.
yine hukukçu olmadığım için Sn. edumounter'in davasını AİHM'nde takip etmem de mümkün değil... demişsiniz. Bu siteden herhangi bir dava almamız kanaatime göre Avukatlık Kanununa aykırıdır. |
Av.Abbas Bilgili |
Anlatılan konunun AİHM'e götürülüp götürülemeyeceği konusunda net bilgim ve deneyimim yok, ancak benim de kuşkularım var. İş mahkemesinde verilen bir kararı götüren arkadaşımız oldu, ancak orada davayı kaybettiği için götürdü. Bir belediyede işçilere siyasi baskı ile zorla (gerekitiğinde dayak ve sopa ile) istifa dilekçeleri imzalatıldı, dayak olayı ceza mahkemesine de intikal etti. Bu işçiler yerel iş mahkemesinde ihbar ve kıdem tazminatlarını kazandılar, ancak Yargıtay bu baskıyı kabul etmeyerek kararı bozdu. Yerel mahkeme de bozma kararına uyunca işçiler davayı kaybetmiş oldular.İşçilerin avukatı konuyu AİHM'e götürdü ama henüz bir sonuç yok. Biz de merak ediyoruz. Selam. |
HRMGR |
Sevgili / Sn. alisinkay,
Amacım bir hukukçu ile hukuki bir konuyu tartışmak değil, bu haddime de değil... Ancak örnek olayda;
1- Dava, AİHM'ne götürmeyi düşünen Sn. edumounter'in kazandığı bir dava,
2- Davacı, gerek İş Mahkemesi'nde dava görülürken ve gerekse yerel mahkemenin kararı sonrasında alacaklarına ihtiyati haciz koydurabilecekken bu yola başvurmamış,
3- Yerel Mahkeme kararı ile Yargıtay onama kararı arasında ne kadar süre geçmiş, ben Sn. edumounter'in mesajından sizin kadar net anlayamadım. Bu süre çok uzun da olsa 2. maddede belirttiğim yasa ve usulle belirlenmiş haklar var iken kullanılmamış olması, sonrasında bu hususta sitem ve şikayette bulunma hakkını kişiye vermez diye düşünüyorum.
4- Ben AİHM hakimi olsam, böyle bir şikayete yanıtım, "hukuk hakkını teslim etmiş, zamanında alacağını garanti altına alma yolun var iken bu yola da başvurmamışsın, şimdi borçlun ortada yok, bizden ne bekliyorsun, borçlunun peşine biz mi düşelim ya da özel dedektif mi tutalım" olurdu.
quote:REKLAM YASAĞI:
Madde 55 - Avukatların iş elde etmek için, reklam sayılabilecek her türlü teşebbüs ve harekette bulunmaları ve özellikle tabelalarında ve basılı kağıtlarında avukat unvanı ile akademik unvanlarından başka sıfat kullanmaları yasaktır. |
Avukat tabelalarında bile standart bir şekil ve renk esası var iken, bu sitede yer alan siz de dahil çok değerli avukat arkadaşların, bırakın bu site yoluyla dava almalarını, 55.maddede belirtilen hususları kesinlikle ihlal etmediklerini düşünüyorum. Benim ki sadece, yanlış anlamış olabileceğim, bence hoş olmayan üslubunuza dostça bir sitemdi.
Sevgi ve selamlar,
|
Av.Fırat Bayındır |
AİHM' ne başvurmak beleştir, harcı hurcu yoktur. Davalar bir ön incelemeden geçer ve esasa girilip girilemeyeceğine karar verilir.
1) Bu davaya özel AİHM' e gidilir mi derseniz ben gidilemez ve ön incelemeden de geçemez derim.
Karar kesinleşmişse icra konulması,menkul,gayrımenkul,vd. hak ve alacak hacizlerinin yapılması, duruma göre kısmen yada tamamen borç ödemeden aciz belgesi alınması ile adli süreç tamamlanacaktır. Bunlar yapılmadıysa bu dava AİHM nezdinde "mesmu" olmayacağı kanaatindeyim.
2) Davanın 2-2.5 yılda bitmesi ile,davalı şirketin ödeme güçlüğü içine girmesi arasındaki illiyet bağının kurulması ve kanıtlanmasının nasıl olabileceğini bilemiyorum. |
alisinkay |
Bence davanın uzun sürmesi ile Ahim bu davanın esasına girişir.Esastan sonra ise kazanma olasılığı bana göre var.
Umarım arkadaşımız başvuruyu yapar ve bize de örnek bir karar çıkar. Birbirimizi ymekten kurtuluruz :)
|
edumounter |
Bu davaya özel AİHM' e gidilir mi derseniz ben gidilemez ve ön incelemeden de geçemez derim.
Karar kesinleşmişse icra konulması,menkul,gayrımenkul,vd. hak ve alacak hacizlerinin yapılması, duruma göre kısmen yada tamamen borç ödemeden aciz belgesi alınması ile adli süreç tamamlanacaktır. Bunlar yapılmadıysa bu dava AİHM nezdinde "mesmu" olmayacağı kanaatindeyim.
Bu son işlemler yapılıyor şu anda, ancak muhatap yok.
Bir çalışan olarak 2-2,5 yıl önce çalıştığım bir firmanın ekonomik yapısını bugün bilmem de takdir edersiniz ki mümkün değil.
Çalıştığım dönemde ekonomik olarak iyi durumda olan firma, o zaman bana bu ödemeyi yapsaydı veya davam firma kayıplara karışmadan önce tamamlanmış olsaydı bu mağduriyette olmayacaktı kanaatindeyim.
Firmanın bugün ödeme acziyetine düşmüş olması benim alacağımı ne derece etkiler, yani Firmaya ulaşamıyorsam ortaklara haciz yapabilirmiyim?
Bu durumun ortaya çıkmasında devletin sorumluluğu yok mudur?
AİHM sadece televizyonda izlediğimiz konularla ilgilimi insan haklarını koruyor?
Konu hakkındaki değerli yorumlarınız için teşekkür ederim.
|
Bugünün tarihi: 03/05/2025 07:24:09 |